Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
> OCAK 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Jikolai Rodinov jbrıs'a geliyor ' efkoşa (a.a.) Kıbrıs j sorununa Ada Rumlarımn eği doğrultusunda ve rleşmiş Milleiler şemsiyesi şında bir çözüm arayışına ren Moskova, Dışişleri ıkanlığı Özel anışmanlarından Nikolai odinov'u yeniden Ada'ya mderiyor. Rodinov, aralık nnda da Lefkoşa'ya gelmiş, KTC ile temastan kaçınmış, \dece Kipriyanu ile orüşmekle yetinmişti. remlin'in ozel temsilcisi fatıyla önumıizdeki pazar Unu yeniden Ada'ya gelecek (an Nikolai Rodinov, bu kez e sadece Kipriyanu ile örüşecek. Rum kaynakları, odinoy'un bu ikinci iyaretinin, "Sovyetlerin Kıbrıs orununa ulustararası kabul dilmiş ilkeler çerçevesinde dil ve sürekli bir çözüm ulmayı amaçlayan abalanmn devamı olduğunu" me süruyorlar. 6 îran, güneyde başlaîtığı büyük saldında 5 bin Iraklı askerin öldüğünü öne sürdü Dış Haberler Servisi İran, önceki gece cephenin güneyinde Irak'a karşı büyük bir saldırı başlattığını açıkladı. İran resmi haber ajansı IRNA, Şattularap su yolunu geçerek iki koldan saldırı başlatan İran birliklerinin Irak sınınndan 4 kilometre içeriye girdiklerini ve 5 bin Irak askerinin öldürüldüğünü bildirdi. İRNA, "Kerbela5" kod adlı saldınnın Basra kentinin güneyindeki Salamşeh bölgesi ile daha kuzeydeki Kusk bölgesinde yapıldığını kaydetti. Bağdat radyosu ise, saldırıya geçen İran birliklerinin, elde ettikleri mevzilerin çoğundan puskürtulduğunu ve arkalarında dağ gibi yığılan cesetler bıraktıklarını one surdu. İran tarafından yapılan resmi açıklamada, İran birliklerinin saldın sırasında 8 Irak savaş uçağını düşürdükleri belirtildi. Tahran, "Kerbela5" operasyonu sırasında uç Irak tugayının yok edildiğini, 5 bin askerin öldurülduğünii bildirdi. Kerbela5' başladı ruRKiveV ^ l SURIYE X / İ R A N DUNYADA BUGUN A U SIRMEN Laiklik Yolunda... Türban gerçekte bir vesile. Asıl önemli olan, amaçlanmış olan hedef, kafaların içı. Hedef belli, laikliği kaldırıp şeriat düzenini getirmek. Ama 1980'den bu y/ana kendilerine sağlanmış olan elverişli ortama karşın şeriat düzeninden yana olanlar, bunu hâlâ açıkhkla söyleyecek duruma ulaşabılmiş değiller. Hele son günlerde toplumda uyanan tepki ki bu tepkı yakın geçmişte aymazlıklanyla laikliğe karşı olan güçlere çok büyük olanak sağlamış olan kimilerini de en sonunda harekete geçırebılmiştir dinı, toplum kuralı haline getirmek isteyenlerin amaçlarını açıkça ortaya koymalarına engeldir. O zaman "ne yapmalı" sorusu çıkıyor ortaya. Onlar ne yapmalı sorusunun yanıtını çoktan bulmuşlar bile. Altı yıldır, hem de ne doruklardan destek görerek, (son günlerde görmüyorlar) toplum içinde kavram kargaşası yaratmaya çalışıyorlar. Atatürk'ü neredeyse evlıya ilan etmekten tutun da laiklik kavramının ıçini boşaltmaya veya onu saptırıp, geçmişı hakkında yalantar söylemeye kadar varıyor bu tutum. Laiklik çevresınde kavram kargaşası yaratanlardan biri de kendıni bir aydm sanan Sayın Demirel. Sayın Demırel, arkadaşımız Yalçın Doğan ile yaptığı söyleşide, laiklik konusunda, gerçekleri saptıran tarihsel gelişmeleri yadsıyan görüşler atıyor ortaya. Bu görüşü ele alıp, konunun özüne girmeden önce bir noktaya açıklık getirmek isteriz. Süleyman Demirel Turkiye'de şeriat düzenini geri getirmek isteyenler arasında degil kuşkusuz. O bilir ki, şeriat düzenı kendisinı de silip supürür, eski masonluk olayları öyle bir düzende öylesine başını yer ki, Süleyman Bey'in... Ama Süleyman Bey esen rüzgâra göre yelken açmayı politik ilke haline getirdiğinden, küçük politikalarla işini yürütmeye alıştığından ve de manevi babası olduğu DYP'nin son seçimlerdeki görece başarısını, örgütlenmiş dınci güçlerden olan Süleymancılara borçlu olduğunu bildiğinden, küçük politik oyununu sürdürüyor. Süleyman Bey, bu küçüklüklerle büyüğe varacağını sanıyor Bakın Sayın Demirel ne diyor Yalçın Doğan arkadaşımıza söyleşl sırasında laiklikle ilgili olarak: "Bu tartışmalar (laiklik) tümüyle yanlıştır. Bir defa Cumhuriyeti kuran Atatürk laik Cumhuriyet kurmamış. ... Eğer şimdi T.C. devletinin kuruluşu yanlışsa o başka. T.C. devleti kuruluşta dini olan bir devlettir. 1928'e kadar devam eden bu anayasa 'Devletın dini İslamdır' diyor. 1928'de 'Dini İslamdır1 kısmı kaldırılıyor. Laik tabıri yok, 14 sene sonra 1937'de laiktır tabiri geliyor." Işte Süleyman Bey'in laiklik ile ilgili mugalatası bu. Neymiş efendım, Türkiye Cumhuriyeti başta laik değilmiş. Doğallıkla Süleyman Bey, bir kez daha gerçeklerin karşısında yan çizıyor. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, ulusal kurtuluş hareketı Mustafa Kemal'in kafasında daha başından beri laik bir hareketti. Ve üstelik ulusal istenç (milli irade) kavramı Misakı Milli ile kabul edildiği andan itibaren laiklik yolunda en büyük adım atılmıştı. Ümmetten millete geçişle birlikte laiklik de başlamıştı. Nitekim, Süleyman Demirel'in sözünü ettiği 1924 Anayasası ve hatta ondan önceki 1921 Anayasası bıle ulusal ıstençten ve ulustan söz ederken, Turkiye'de ilk laik adımların atılmasını sağlayan ana metinler oluyorlardı. Ama olay bununla bıtmıyor. Sayın Demirel'in iddialarının tersine, laiklik konusunda birbirini izleyen daha başka çok önemli adımlar da atılıyor 1928'den önce; hatta yasal duzenlemeler yapılıyor. 1921 ve 1924 anayasalarında yer alan ulus ve ulusal istenç kavramlannm yanı sıra laiklik yolundaki adımları ve yasal düzenlemeleri de şöyle özetleyebiliriz 1922 yılında saltanatın ilgası. Saltanatın ilgası kendi başına laiklik yolunda atılmış bir adımdır Bu arada, oylama sırasında Şer'iye ve Evkaf Vekili Vehbi Efendi de Vahdettin'in hilafeti yitirdiği, yenisınin seçılmesi gerektiğı konusunda letva vermiştir. Fetva olayının ilgınç yönü, bu fetvanın oya konmuş olmasıdır. Yani ilk kez fetva ancak ulusal istenç tarafından onaylandıktan sonra geçerlılık kazanmıştır. Bu olay laiklik yolunda önemli bir adımdır. Oylamanın ilginç bir yönü de fetvanın oya sunulması karşısında Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey'in fetvanın dini üstünlüğü bulunduğunu ve ulusal iradeye üstün olduğunu ileri sürmesine karşın Meclis'in Mustafa Kemal'in çağrısına uyarak bu görüşe katılmamış olmasıdır. Daha sonra 3 Mart 1924 günü aralarında Yunus Nadi Bey'in de bulunduğu bir bölüm milletvekilinin imzasını taşıyan bir yasa tasarısı TBMM'de oylanmış ve hılafet kaldınlmıştır. Hilafetin kaldınlması laiklik yolunda atılmış başka bir önemli adımdır. Bu arada belirtmek gerekir ki, 1924 Anayasası'nın 1928'de kaldırılacak olan "Devletin dini islamdır" diyen 2. maddesine karşın 70. maddesi de dın ve vıcdan özgürlüğünü getirmekte, devletin tüm dınler karşısında tarafsızlığı ilkesinı koşmaktadır. Biraz önce de sözüğünü ettiğimiz gibi 2. madde ise 1928'de yine aralarında Yunus Nadi Bey'in de bulunduğu bazı milletvekıllerinin verdikleri önerge doğrultusunda kaldınlmıştır. Laiklik ilkesinin 1937'de anayasaya girmiş olması ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı okunun bu tarihte anayasal ilke haline getirilmesınin sonucudur. Yoksa o tarihten çok önce anayasal duzenlemeler dışında da laiklik yolunda ilerlenmiş ve yasal duzenlemeler yapılmıştır. 3 Mart 1924 tarihınde, Şer'iye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldınlması ve yine aynı tarihte, 1980'den sonra uygulaması baltalanan Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun kabulü de laiklik yolunda atılmış çok ama çok önemli adımlardır. 25 Şubat 1925 tanhinde Hıyaneti Vataniye Kanunu'nda yapılan değışiklık, hilafet lehine propagandayı suç sayıyordu. Bu değişiklik önergesinin gerekçesinde ise "Dinin siyasal maksatlarla suiistimal edilmesini önlemek" deyişi yer alıyordu. 4 Mart 1925 günlü ve 578 sayılı Takriri Sükun Kanunu'nda da hılafetten yana davranışlar ölüm cezasıyla cezalandırılıyordu. Ayrıca 1926 yılında yürürlüğe giren Ceza Yasası'nda da laiklik ılkesini korumaya yönelik maddeler vardı. Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile ilgili yasalar kadar, kılık kıyafet ile ilgili yasalar da ki hepsi 1928'den önceydi hep laiklik ilkesinı korumaya yöneliktir. Türk Medeni Kanunu da laiklik yolunda atılmış çok önemli bir adımdır. Bir noktayı yeniden vurgulamakta yarar var. 1924 Anayasası da her dine ibadet özgürlüğünü getirerek, devletin dinler ve inançlar karşısında yansızlığını sağlayarak, laiklik yolunda önemli bir adım atılmasını sağlamıştır. Türk ulus bilıncı ve bırimı, ümmetin tersıdir ve laiklik ilkesi sayesmdedir ki, bu bılınç ve birim elde edilmiştir. Olaya bu açıdan bakıldığında da açıkça görülür ki, Ulusal Kurtuluş Savaşı baştan ben laiktir. Bu nitelıği Mustafa Kemal bir süre "ulusal bir sır olarak" içinde saklamışsa bunun nedeni, tam savaş sırasında saflar arasında tartışmayı uygun görmemiş olmasıdır. Süleyman Bey'in konuşması tüm gerçeklerin yadsınmasından başka bir şey değildir. Sayın Süleyman Demirel'e bu konuda çok değerli bilgileri içeren Prof. Dr. Çetin Özek'in "Devlet ve Din" adlı kitabını okumasını salık veririz. Böylelikle Süleyman Bey hem bu konularda aydınlığa kavuşur, hem iddialarının aksine 60 yılı aşkın Cumhuriyet tanhinde irtica eylemlerinin ve kalkışmalarının neler olduğunu görur. hem de yakın tarihımızin gerçeklenni anlamaya çalışır. Doğrusu Süleyman Bey'in aydın (entelektüel) olarak nıtelenmesi (hoş kimse ona bu sıfatı vermiyor, o hikmeti kendınden menkul olduğundan bunu kendine yakıştırıyor) bu açıklamalarından sonra bize daha da olanaksız görünüyor. Her neyse, kimse Süleyman Bey'den aydın olmasını beklemiyor. Ama Süleyman Bey'in son açıklamalarına bakan birçok kişi, onun yakın tarihımiz konusundaki bu bilgisizliğıni ya da onu çarpıtmadakı pervasızlığını görünce elınde olmadan "Aman yarabbı" diyor, "Meğer Türkiye'yi yıllarca T.C. devletinin özünü bıle bılmeyen kimler yönetmiş." ^ ~ Tahran \ /hfld.«»\ >IRAK ARABISTAN \ suuoı * < ^ IRAK [ |' H L V e " e İRAN İran'ın açıklamasında, cephenin güneyinde iki koldan saldıran İran askerlerinin sınırdan 4 kilometre içeriye girdikleri bildirildi. Tahran, Irak'ın dün Susangerd kentine yaptığı hava saldırısında 58 İranlı sivilin öldüğünü, 100 kişinin yaralandığını açıkladı. İran tarafından yapılan resmi açıklamada, "Kerbela5" operasyonu sırasında 8 Irak uçağının düşürüldüğü belirtildi. leri ikinci saldında, Irak'ın iki savunma hauını yardıklarını belirtti. İRNA ayrıca, Irak savaş uçaklanrun dün öğle saatlerinde İran'ın Kuzistan bölgesindeki Susangerd kentine yaptıkları hava saldırısında 58 sivilin olduğunu, 100 sivilin yaralandığını bildirdi. İRNA, "Irak, savaş alanındaki bozgununa misilleme olarak Susangerd"e saldırdı" ifadeşini kullandı. İran'ın cephenin güneyinde iki hafta once giriştiği saldın Irak tarafından geri püskürtulmüştü. Irak, saldınya katılan 34 bin İranlı askerin oldürulduğunu açıklamıştı. iran, iki ulke sınırına 650 bin Basra*^ Salamşen» / , > Basra Koriezı den fazla askerle yığınak yapmış bulunuyor. İranlı yetkililer, 21 marttan önce Irak'a karşı "nihai" saldınnın başlatılmasının planlandığını bildiriyor. iran'ın "Kerbela" operasyonlarının birincisi geçen haziran ayında başlatılmıştı. Bağdat'tan önceki gün yapılan açıklamada ise Irak savaş uçaklarının İran birliklerine karşı 54 saldın gerçekleştirdikleri haber verildi. Irak'ın açıklamasında, saldınlar sırasında İran birliklerine ağır kayıplar verdirildiği ve askeri araçların tahrip edildiği bildirildi. MOSKOVA'DAN ÇAGRI IRNA'nın haberine gore. İran savaş uçakları dün sabah da Basra kentinin güneydoğusundaki Irak karargâhları ile cephaneliklerine saldın düzenleyerek Irak* a ağır kayıplar verdirdiler. İRNA, Irak birliklerinin bozguna uğrayarak dağıldıklarını öne surdü. İran haber ajansı, İran birliklerinin, Kusk bölgesinde giriştik Bu arada Sovyetler Birliği onceki gün ilk kez Korfez Savaşına son verilmesi çağnsı yaptı. SSCB'nin Londra Buyükelçisi Leonid Zamyatin'in hükümeti adına İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na ılettiği mesajda, Moskova'nın savaştan duyduğu endişe ve savaşa goruşmeler yoluyla son verilmesi isteği belirtildi. İslam Zirvesi'nin yeri konusundaki kriz büyüyor Marcos ABD'yi tehdit etti anila (anka) Filipinter'in devrik Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, giderek hırçınlaşıyor. Filipinler basımna göre, ülkesine dönme isteğini bir turlü gerçekleştiremeyen Marcos, bu kez Reagan yönetimini tehdit etti. Gazetelerin askeri kaynaklara dayanarak verdiği haberierde, Marcos'un Amerikan yetkililerine, Filipinler'e dönmek içın kendisine yardımcı olunmaması halinde Reagan yönetiminin "Irangate" skandalındaki rolu konusunda açıklamalarda bulunacağını biidirdiğini öne surüyorlar. Haberierde, Hawai'de sürgunde yaşayan Marcos'un ABD'ye Iran'a silah sağlanması konusunda yönetimi zor durumda bırakacak belgelere sahip olduğunu bildirdiği de kaydediliyor. 1 Irangate iran Türkiye'den yardım istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bu ay sonunda Kuveyt'te yapılması kararlaştınlan tslam Zirvesi öncesinde, İran'ın toplantının Kuveyt dışında tarafsız bir ülkeye kaydırılması yolunda açtığı diplomatik seferberliğin yarattığı kriz, Ankara'nın da kapısını çalıyor. Iran, zirvenin başka bir merkeze taşınması amacıyla Türkiye'den resmen destek isterken, Ankara verdiği yanıtta, toplantı yerinin değiştirilebilmesi için İslam ulkelerinin oybirliğinin gerektiğini belirterek, bu aşamada Tahran'a açık bir destek vermedi. İran yönetiminin bu konuda nabız yoklamak amacıyla Ankara'ya gonderdiği ozel temsilci Muhammed Cafer Mahallati, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu ile görüştukten sonra yaptığı açıklamada, "Dışişleri Bakanlıgf ndaki kardeşleriraizi durumu değerlendireceklerini bildirdıler" dedi ve görüşmelerin olumlu bir şekilde sonuçlandığını söyledi. İran Dışişleri temsilcisi görüşmelerin sonucunu bu şekilde yansıtırken, Dışişleri Bakanhğı Sözcüsu Yalım Eralp ise dun İran'ın talebine kapıyı tumden kapamamakla birlikte, zirvenin yerinin değiştirilebilmesi için bazı koşullann yerine getirilmesi gereğine dikkat çekti. Dışişleri Sözcüsü, "islam Zirvesi'nin Kuveyt'te yapılması 1984 yüındaki Kuveyt zirvesinde konsensusla (oybirliği) kararlaştınlmıştır. Zirvenin yerinin değiştirilebilmesi için de şimdi aynı usullerin uvgulanması gerekir" dedi. İran Dışişleri Bakanhğı temsilcisi açıklamaları sırasında Kuveyt'in savaşta açıkça Irak'ın yanında yer aldığını, bu nedenle zirve toplantısının tarafsız bir ulkede yapılması gerektiğini belirttikten sonra "Aynca güney cephesi Kuveyt'e çok yakın. Zirve Kuveyt'te yapıldıgı takdirde cepheden gelen sesler altında geçecektir. Boyle bir toplantıda karar alınabilir mi?" dedi. Mahallati, bir soru uzerine toplantının bir başka merkeze taşınması halinde İran1 ın bu zirveye en ust düzeyde katılacağını da açıkladı. İran geçmişte İslam zirvelerine katılmayı reddetmekteydi. Mahallati, zirveye katıldıklan takdirde bunun İranIrak savaşıyla ilgili bazı sorunların çözumune olumlu yonde etki edebileceğini sövledi. M NBC: Reagan silahları rehinelere karşüık verdi Başkan Reagan ise tran 'a silah satışlarına Tahran'da ılımlı kanatla ilişki kurmak için izin verdiğini iddia etmişti. WASHINGTON (a.a.) Amerikan NBC Televizyonunun, ele geçirdiğini açıkladığı Senato İstihbarat Komitesi tarafından hazırlanan ABDİranContra bağlantısına ilişkin rapordaki bazı bilgiler, dun Beyaz Saray tarafından yayımlanan b a a belgelerce de doğrulandı. Söz konusu belgelerde, Başkan Reagan'ın daha önce yaptığı açıklamaların tersine, Lübnan'daki rehineleri kurtarmanın "tek yolu" olarak gördüğü için Iran'a silah satışmı onayladığı belirtiliyor. Beyaz Saray'ca açıklanan belgelerde, Başkan Reagan'ın, onaylamış olmasına Tağmen, İran'a yapılan gîzli silah satışları konusunda birçok önemli unsurdan habersiz bırakılmış olabileceğinin anlaşıldığı belirtildi. Belgeler arasında, İran'a gizli silah sevkiyatı yapılmasının Reagan tarafından onaylandığını ve bu konudaki bilgilerin Kongre1 den gizlenmesi gerektiğini belirten gizli istihbarat raporu ile bu konuda yazılmış üç sayfalık bir ek belge bulunuyor. Bu arada, ABDİranContra bağlantısını soruşturan Senato İstihbarat Komitesi Başkanı Senatör David Boren, NBC Televizyonu tarafından içeriği açıklanan raporun, komite tarafından hazırlanan ilk rapor taslaklanndan biri olduğunu ve yasaların ihlal edilip edilmediği veya operasyonun hangi yönetim kademelerinden kaynaklandığı gibi bazı kilit sorulara cevap vermediğini söyledi. Savaş uçakları Sayda'daki Filistin üslerini bombaladı Lübnarîda bu kez Israil saldınsı İsrail hava saldırısında 3 gerilla öldü, bir Filistinli gerillanın ise kayıp olduğu bildiriliyor. Hedef seçilen mevzilerde FlFetih ve Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gerillalan bulunuyordu. BEYRUT (AP)İsrail savaş uçaklan, Lübnan'ın güneyindeki Sayda kenti yakınlarında bulunan Filistin gerilla mevzilerini bombaladılar. Saldında 3 gerillanın öldüğü, bir gerillanın ise kaybolduğu belirtiliyor. Lubnan polisi tarafından yapılan açıklamada, israil hava kuvvetlerine bağh dört jetin, Filistin gerillalarının kasım ayında Şii EMEL milislerinden geri aldıkları Magduşeh kasabasının dışındaki gerilla üslerine roket saldınsı duzenledikleri bildirildi. Polis, jetlerin 10 dakika içinde 3 saldın yaptıklarını ve atılan 36 roketin, Filistin gerilla üslerine isabet ettiği belirtildi. Üslerden jetlere karşı ateş açıldığı, ancak israil jetlerinin isabet almadığı belirtiliyor. Dün sabah yerel saatle 9.20'de başlayan hava saldırısından sonra Magduşeh kasabasında yer yer yangın çıktığı, yaralıların ambulanslarla Sayda'daki hastanelere taşındıkları belirtildi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise, saldırıya katılan uçakların ve pilotların eksiksiz üsse döndükleri belinildi. Saldır1 ve gelişmeler hakkında başka bir ayrıntı verilmedi. İsrail'in dunkü saldınsı bu yılın başından bu yana düzenlenen ikinci hava akını. 5 ocakta, İsrail helikopterlerinin İran desteğindeki Hizbullah mevzilerine Güney Lübnan'da açtığı ateş sonucunda 3 kişi ölmüş, 8 kişi de yaralanmıştı. Dünkü saldında hedef seçilen mevzilerin FKÖ lideri Yaser Arafat'ın ElFetih örgütü ile Moskova merkezli Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi'ne ait mevziler olduğu belirtiliyor. Bu arada Lübnan'da önceki gün bombalanan Beyrut Havaalanı'nın hâlâ trafiğe kapalı olduğu ve başkentte, Filistinli gerillalar ile Şii EMEL milisleri arasındaki çatışmaların sürduğu belirtiliyor. Beyrut Ha\aalanı yetkilileri, Lübnan'da çarpışmalara katılan tarafların havaalanı bölgesini her turlu askeri faaliyetten uzak tutacaklanna söz vermedikçe, hava trafiğinin yeniden başlamayacağını belirttiler. Pakistan'da çatışma ~ araçı fuba) Pakistan hükümetinin, Paştun lidehnin Pakistana girişini yasaklaması üzerine, kararı protesto eden Paştunlar Karaçi'de guvenlik kuvvetleri ile çatıştı. Polis gosterıcileri dağıtmak için gözyaşartıcı bomba ve cop kullandı. Moskova yanlısı Avamı Ulusal Partisi lideri Han Abdul Vali'nin itlkeye girişi, kasım ve aralık aylarında Karaçi kentinde etnik gruplar arasında çıkan ve 240 kişinin ölümüylü sonuçlanan olaylarda kışkırtıcıhk yaptığı gerekçesiyle yasaklanmıştı. r Japonya'da deprem okyo (anka) Japonya'da dün şiddetli bir deprem oldu. Richter olçeğine göre 6.9 şiddetindeki deprem I dakika kadar surdü. Meteoroloji kurumu yetkililerı, en çok kuzeydeki Morıoka bölgesini etkileyen, ancak başkent Tokyo'da da hissedilen depremin, yerel saatle 15.15'ıe meydana geldiğini bildirdıler. Bu arada, polis yetkililerı, depremin can veya mal kaybına yol açıp açmadığmın henüz belli olmadığını belirttiler. Beyrut'ta Şii EMEL Örgütü Ue Füistin geriUalan arasındaki çatışmalar dün de sürdü. Önceki günkü bombardımandan sonra kapatılan Beyrut havaalanının, taraflar, askeri faaliyetlerini havaalanına sıçratmayacakları yolunda söz verinceye kadar kapalt kalacağı ve trafiğe açılmayacağı bildiriliyor. FmnsMzlar grevden bıkti SABETAY V AROL PARİS Kamu taşımacıhğı \e elektrik iş kollannda de\am eden grevler Fransız gunluk >aşantısının doğal bir uzantısı habne geliyor. Demiryollarında gre\ uçuncu haftasını tamamlarken, Paris metro \e otobus grevlerinde sertleşme belirtileri gorulu>or. Önceki akşam geç saatlere kadar demiryolları ışletmesi ile sendıka temsilcıleri ara»ında yapılan toplantıdan onemlı bir sonuı; alınamadı. Ulaşım olanaksulıklanndan ve bolgede meydana gelen elektrik kısıntılanndan zaraT goren halkın öfkesını, gre\cılere karşı oynamaya çaIışan hukumet. gozle gorulur biçimde sendikalan manevi baskı alı\nda tuıacak yontemlere başvuruvor. Başbakan Jacques Chirac, dun Parıs belediye binasında yaptığı bir basın toplantısında, Fransızlan hukumeti desteklemeye da\eı ederken ba>kanı olduğu siyasal kuruluş R.P.R.'nin ıkınci adamı Jacques Toubon, halkı grevcilere karşı sokak gosterılerine çağırdı. Oncekı gun Paris'in Montparnaj'e gan onunde toplanan yakla^ık 1(X)Ü kijilık bir grup, grevlere karşı çıkan ilk proteMO denemesini eerçekleşlirdı. Elektrik kesinülerinden zarar goren Paris'in \boukır Sokağı'nda voğunlaşmış konfeksı>on loptancısı mağaza »ahiplen de elektrik işletmeM (EDF) binasının onune gelerek ofkelenni dıle getirdıleı. üazeteler oneeden ıkaz yapılmadan gerçeklesen elektrik kesilmelerı yuzunden bir ameliyatın lamamlanamadığını, evinde suni bobrek cihazı kullanan bir hatstanın d<ı guglukle hastaneye ycıi;iırıldığmi yazdılar. EDKdeki grevde onemlı rol oyna>aiı komunısl eğılimlı ışv'i kuruluşıı CüT. elekirık ı^lelme^ınıngrevı halkın gozunde kuçuk du>urmek \ç\n gerekbiz \e maksallı kısınıılara başvurduğunu one surdu G. Afrika'da basın yasağı / ohannesbourg (a.a.) Guney Afrika polisi, kapatılan teşkilaılann itibannı arttıran ya da politikalarmı savunan ilanlarm ve haberlerin yayımlanmasım yasakladı. Yetkililer, kararın, ülkedeki birkaç gazetenin, Afrika Ulusal Kongresi'ne (ANC) uygulanan yasaklamanm kaldınlması konusunda ırk ayırımına karşı gruplarca verilen ilanları yayımlamaları uzerine alındığım bildirdıler. Güney Afrika'da yedi aydır yürürlukte bulunan olağanustü hal uygulaması çerçevesinde basına pek çok kısıtlama getırilmişti. Ülkede meydana gelen çatışmalar, tutuklulara karşı muamele ve guvenlik kuvvetlerinin eylemterı konusundaki haberlere sansür uygulanıyor. Adalet Divaııı kıta sahanlığı için yetkili değil STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan'ın Gümülcüne kentindeki Trakya Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Krateros Ioannu, Eleftherotypia gazetesinin Kıbrıs ve kıta sahanlığı konulannı ilgilendiren yasal sorunlanna yönelik sorulannı yanıtlarken, Yunan hükümetinin Kıbrıs sorunun çözüm için "Tiirk askerlerinin adadan çekilmesi" koşulunun "antamsız" olduğunu söyledi. Profesor Ioannu, Turk askerlerinin Kıbns adasından çekilmesi koşulunu, Kıbns sorunun un çöziîmü için ayrıca "yetersiz" olarak niteledi. Kıbns sorununa bir siyaset adamı olarak değil, ancak bir hukukçu olarak baktığını belirten profesor "Londra Anlaşmasının öngurdüğii silahlı müdahale maddelerinin" iptal edilmesi gerektiğine dikkati çekti. Turkiye ile diyalog kurultnası için Yunan hükümetinin koştuğu şartlardan biri olan askerlerin çekilmesi kaydının, mutlaka "Kıbrıs adasına silahlı müdahale hakkını tanıyan" anlaşma maddesinin iptal edilmesinde yattığını belirten profesör, bu konuda şöyle dedi: "Yunan hükümeti, belki bu anlaşmanın yürUrlükte kalmasını istemektedir, çünkü bu, kendisine siyasi çıkar sağiıyor olabilir. Ancak ben bir hukukçu olarak konuşuyorum. Benim göriişüme göre, örneğin Londra Anlaşmanın bugün için halen yürürlukte olan bazı maddelerinin iptalinin istenmesi uygundur. Aksi halde Türkiye, adadaki varlığını silahlı müdahale maddesinin öngörduğü biçimde koruyacaktır." KITA ŞAHANLICI VE TÜRKİYE Profesör Ioannu, Yunan hükümetinin kıta sahanlığı konusunda Uluslararası Lahey Mahkemesi'ne başvurulması yolundaki önerisinin, Yunanistan'ın çıkan açısından olumlu olduğunu belirten açıklamalarında. 1976 yılında Karamanlis hükümetinin bu yöndeki önerisiyle, Papandreu hükümetinin bu önerisi arasında bazı farkların bulunduğuna dikkati çekti. Profesör Ioannu'ya göre Karamanlis. 1976yılında Lahey Mahkemesi'nden "kıta sahanlıgının sınırlannın ta\in edilmesi için" başvurulmasını istedı. Oysa Papandreu hükümeti, "kıtt> sahanlıgının uluslararası yasalar gereğince ve adalann kıta sahanhklaruun varlıgı ilkesi u\arınca Lahey'e başvurmayı" önerdiğini beLnü. Profesör Ioannu, bu arada taraflardan biri olan Türkiye'nin Uluslararası Lahey Mahkemesi'ne gitmesine olanak göremediğini belirterek şoyle konuştu: "Uluslararası Lahey Mahkemesi. basit bir suç mahkemesi değildir. Yani, komşular arasındaki ihtilafları çöznıekte yetkili değildir. Yunanistan, bugün için Lahey Mahkemesi'ne başvurması için, ilk önce taraflardan biri olan Türkiye ile kıta sahanlığı konusunda sözleşmesi gerekir. Türkiye'nin böyle bir girişimde bulunmayacağı kesindir. Cünkü Türkiye. Yunanistan'ın koştuğu şartları kabul etmediğini, gerek Yunanistan ile arasındaki bilirkişiler düzeyindeki görüşmelerinde, gerekse Birleşmiş Milletlerin 3. kongresinde yer alan deniz hukuku goruşmeleri suresinde açıkça dile getirmiştir. Dolayısıyla Tiirkiye, Yunanistan'ın istediği gibi kıta sahanlığı sınır tayininin uluslararası hukuk maddeleri gereğince yapılmasını kabul edemez." Gazetenin muhabirinin, kıta sahanlığı konusunun Yunanistan tarafından yasal, ancak Türkiye tarafından siyasi bir sorun olarak değerlendirilmesinin arasındaki farkla ilgili sorusuna ise profesör, şu yanıtı verdi: "İki devlet arasındaki yasal anlaşmazlıklar, uluslararası yasalann uygulanma yöntemindeki değişik gorüşlerden kaynaklanır. Siyasal anlaşmazlıklar ise, taraflardan birinin. bu sorunu, yasal anlaşma maddeleri gereğince değil, özel anlaşmalarla çozmek istemesidir. Bugün için Yunanistan, kıta sahanlığı için Türkiye'yi uluslararası mahkemelere davet ediyor. Türkiye ise, bu sorunun yürürlukte olan hukuki anlaşmaların uygulanması ile çözümlenemeyeceğini destekliyor ve ozel anlaşma istiyor." Profesör Ioannu, Lahey Mahkemesi'nden başka "hakemlik" yönteminin de uygun olabileceğini söyledi. Yunan hükümeti, anımsanacağı uzere "hakemlik" yöntemini kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Buna gerekçe olarak da "Yunan egemenlik sahası yargılanamaz" demişti. Bir Yunanlı hukuk profesörünün görüşü: Kazakistan'da hapis cezası M oskova (ÜM.) Sovyetler Bırliği'nin Kazakistan Cumhuriyeti'nde 17 ve 18 aralıkta meydana gelen olaylara katılan bir bayan öğretim gorevlisi, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.