16 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/8 4 Kuzey Kore'de tarıma elverişli toprak az olduğu için keutler enine değil, dikine gelişiyor. Pyongyang'da, 3040 katiı apartmanlar inşa ediyorlardı. Yapılan her inşaatın başında, eski de olsa bir kule vinç vardı. Çok sayıdaki bu kule vinçlerin uzaktan orman gibi görünüşü de, kente gerçekten bir büyük şantiye görünümü veriyordu. Fakat ne var ki, ınşaatlar genellikle işgücü yoğun teknolojilefle yapılıyordu. Kullanılan işçilerin inşaat işçisi olmaması, olanların da ustalık niteliklerinin düşüklüğü yüzünden yapıların kalitesi gerçekten çok dUşüktü. Hele hele yığma binaların duvar örgüleri filan bir felaketti. 22 KASIM 1986 Demirtaş Ceyhun'un gezi izlenimleri Kuzey Kore Dünyanın bir ucundaki kapalı kutu: Yanıtsız sorular: Kuzey Kore'nin Güney ile birleşmesi söyledikleri gibi olanaklı mtydı? 1988 'de Seul'de yapılacak olimpiyat oyunlarına ortak olmalan, kimi oyunların Pyangyang'dayapılmasına izin vermeleri olası mıydı? Kendi seçtiği konuklara bile kapıyı birazcık aralayan bu ülke, olimpiyat oyunlarına gelecek onbinlerce şımarık gence kapılarını açabilecek miydi? Bütün bunlar hâlâ bir bilmece... POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Çok Eski Bir Anı Süleyman Bey azınlık hükümetini kurmuştu ama, daha ortada 24 Ocak Kararları'nın adı sanı yoktu. Yalnız hükümetçe bazı ekonomik paketlerin hazırlandığı, bunların yakın bir ç lecekte açıklânacağı söylentileri vardı. Ankara Belediye Ba, kanı Ali Dinçer'in çağrılısı olarak Ankara'ya gitmiştim, Ali Din • çer, başkentin trafiği, yolları, yeni yapılacak metro konularında toplantılar düzenlemişti. Bazı yazarları da çağırmıştı. Büyük Ankara otelinde kalıyordum. Bir ara otelin lobisinde o zaman İçişleri Bakanı olan Orhan Eren'le karşılaştık Yanında iri kıyım, etlice biri vardı, Emin Hattat diye tanıttı. O günlerde motor sanayii, yedek parca ve kredi konularında Emin Hattat'ın adı ortalıkta çok sık geçiyordu. ileri geri laflar söyleniyordu. Gazeteciler takılıyorlardı. Ben de takılacak oldum. "Sizinle mutlaka görüşelim, işln gerçeğini benden öğrenin" dedi. Beri yandan da bizim Yalçın Doğan'la dost olduğunu soyleyerek referans verdi. O günlerde sabah kahvaltısında Kissinger'in icat ettiği görüşmeler modaydı. "Sabah kahvaltısına bekliyorum" dedim. Emin Beyi gazetelerde okuduklarımın dışında tanımıyordum. Bir bildiğim vardı, Semih Balcıoğlu ile, bir yazı dizisi hazırlamak üzere Kayseri'ye yolumuz düşmüştü. Hattat Oteli'nde kaldık, orada yediğimiz kazığı unutamayız. Kayseri muhabirimiz Yavuz Okayben bu oteli bulmuştu. Lokantasında akşam yemeğini yedikten sonra 'hesap' istedik. Biraz kabarık geldi. Garsonu çağırdım: "Oğlum, dedim, bak burda kızartma dlyorsun, altında da yoğurt... Paltıcan kızartmasını yoğurdu ayrı, patlıcanı ayrı mı satıyorsun?" "Bizim Kayseri'de öyle satılır." Sesimizi çıkarmadık ama, yediğimiz kazığı da unutamadık. Hattat adını bu kazıktan ötürü de tanıyordum. Sabahleyin, kararlaştırılan saatte, lobby'ye indim ki, bir de ne göreyim Emin Bey pencerenin önüne oturmuş beni bekliyor. Saate baktım, daha iki dakikamız vardı. Benden erken gelmişti. Boğazına düşkün değildi, bir meyve suyu istedi, bir de küçük çöreklerden. Sağlığına dikkat ediyordu demek. Bu dikkate karşın gene de şişmandı. Daha 24 Ocak Kararları dışarı sızmamıştı. Ama Emin Beyln her şeyden haberi olduğu bellliydi. "Bu ülkeye liberal ekonomi gerekli" diyordu. Durmadan üstüne bastırıyordu. "Emin Bey liberal ekonomi tarihin derinliklerinde kaldı. Şlmdi bunu nereden çıkarıyorsunuz?" Ama hiç durmadan liberal ekonomi diyor, başka bir şey demiyordu. Aklımda kalanlar: "Her şey serbest olmalı... Rekabete dayanmah... Serbest rekabet... Dolar dalgalanmaya bırakılmalı... Piyasada neye gidiyorsa, o fiyata alınıp satılmalı... Ekonomi ancak böyle kurtulur." Gerçi bazı ekonomistler de 'doların Turkparasına göre dalgalanmaya bırakılmasını' istiyorlardı. Bunu gazetelerde yazanlar bile vardı. Ama bu, dönüp dolaşıp Emin Beyin ağzına nereden sakız olmuştu? Belli ki hükümetle sıkıfıkı ilişkisi vardı. Kimbilir akıl verenlerden biri de olabillrdi. Dolar dalgalanmaya bırakılsın, ekonomi liberal olsun... Bu iki tema üstüne tartıştık bile... Ben inanmıyordum, o da fazla açıklamıyordu. Eğer dolar dalgalanmaya bırakılırsa, ekonomi de liberal olursa ülke kurtulur, dar boğazdan çıkardı. Ayrıldık. Bir süre sonra önlem paketlerini hükümet açıklamaya başladı. Bir de ne görelim, Emin Beyin bize otelde açıklamaya çalıştığı bütün öneriler hükümetin tedbirler paketinde sıralanıyor. Fazlası var, eksiği yok. Aradan altı yıl geçti, Emin Beyle bir daha görüşmedik. Ancak son günlerde gazeteler iflaslar üzerine haberler verlrken Emin Beyin adı da geçiyordu. Dolar dalgalanmaya bırakılmış, 80 liradan 800 liraya kadar yükselmişti. öte yandan ekonomi serbest, yani liberal olmuştu. Hani böyle olursa her şey düzgün olacaktı, dar boğazdan çıkacaktık? Bu ekonomiyi bozarak kârlı çıkanlar vardı. Şimdi Emin Beye sorsam, neden böyle oldu, düzelecekken neden bozuldu? Bilmem neden, suçu kime atar? Askerlik 8 yıl, evlenme yaşı 26 Bütün konukları gezdirdikleri, Ulkenin tarımda ve sanayide ne büyük bir hızla geliştiğini gösteren "Tarıın ve Endüstri Sergigi"nde sunulan Kuzey Kore yapısı torna tezgâhlarında, dokuma tezgâhlarında vb. makinelerde bilgisayar filan yoktu. Görüldüğü kadarıyla en az çeyrek yüzyılın teknolojisiyle yapılmıştı hepsi. Kısacası, bilgisayar henüz daha Kuzey Kore'ye girmemişti. Galiba Kuzey Kore'ye henüz transistör de girmemişti. Söz konusu bu daimi sergide Kuzey Kore yapısı 5 tonluk, on tonluk, 20 tonluk, hatta 40 tonluk kamyonlar da gösteriliyordu, ama yollarda bu kamyonlara hiç rastlamadık. Yollarda rastladığımız araçlar, oldukça yaşlıydı. Yollar da vasattı. bulunuyorlar, galerilere sonra geçiliyordu. ilginçtir, bu haritada Türkiye'nin üzerinde de bir lamba yanıyordu. Yani Büyük önder'e Türkiye'den de armağan gönderilmişti söylediklerine göre. Doğrusu bayağı meraklandım. Çünkü bildiğim kadarıyla ülkemle Kuzey Kore arasında diplomatik bir ilişki yoktu. Bu nedenle bizden oraya rcsmi bir armağan gönderilmesi olanaksızdı. Bu nedenle konukçuma, Türkiye'den gönderilen armaganları görmek istediğimi söyledim hemen. Kim ll Sung ve Cuçe düşüncesi ile tek tip ve tek boyutlu insanlar yaratılmış Kuzey Kore'de Kim tl Sung'un armaganları Üçüncü kattaydı, üzerinde "Turkey" yazılı vitrin. Ama vitrinde teşhir edilen armaganları görünce, daha çok şaşırdım. Çünkü vitrinin ortasında ucu biraz açık rulo halinde üç kücük halı seccade duruyordu. Fakat görüldüğü kadarıyla Türk halısı veya kilimi değildi bunlar. Daha çok Uzakdoğu Uslubunda dokunmuştu. Filipin halısı falan gibiydi, üstündeki motiflere göre. Onun altında bizim Adana taraflarında çingil dediklcri, küçük bir bakraç vardı. Bakracın altında da, "Bu armaganı Büyük Önder'e halen Paris'te yaşayan bir mimargazeteci TUrk gönderdi" diye yazılıydı. Bir diğer armağan da, bizim Turizm Bakanlığı'nın bir zamanlar dağıttığı Küçük bir Hitit Güneşi kursu idi. Onun altında da, bu armağanı halen Almanya'da yayımlanan bir derginin yöneticisi bir Türk gazetecinin gönderdiği yazılıydı. Sergide neler yoktu neler... Başkana gönderilen masaj koltukları, yazı masaları, yatak odası takımları, oturma odası takımları, küçük kartpostallar, kalemler, çantalar, resimler, fotoğraflar, daha neler neler... Hepsi de özel olarak yapılmış alüminyum iskeletli cam dolapların içinde saklanıyordu. Hele hele içindekileri gördükten sonra, halk sık sık gelsin görsün diye başkentten bilmem kaç kilometre ötede dağın tepesine yapılmış bu Ortaçağa yakışır görkemdeki sarayı anlayabilmek gerçekten kolay kolay olanaklı değildi. Sarayın kendisi ve çevresindeki öteki hizmet binaları, sanmam ki bizim bugünkü paramızla birkaç yüz miiyar liraya yapılabilsin. Sanki herkes asker Başlarda da değindiğimiz gibi Kuzey Kore, GUney'deki Amerikalıların her an yeniden Kuzey'e saldırabileceği olasıhğından korktuğu için, sürekli tedirgin yaşıyor. Biraz bu yüzden, biraz da ülkedeki ınşaatların nerdeyse tamamını askerler yaptığı için, Kuzey Kore'nin her yanında ve her an askerlere rasthyorsunuz. Yollarda da askeri araçlar çoğunlukta. Kuzey Kore'de tam sekiz yıl mecburi askerlik var. Herkes 18 yaşında askere gidiyor ve 26 yaşına kadar asker. Bu nedenle de, Kuzey Kore'de 26 yaşından önce evlenmek yasak. Pyongyang'ta kuş da yok denecek kadar az Pyongyang gerçekten modern bir kent. Kentin içine ustalıkla serpiştiı ilmiş büyük parklan var. Parkların ortalarına geniş havuzlar yapılmış. Nehir, kanallarla parkların içinden geçiyor. Kısacası, her yan yemyeşil. Ağaçlar, çiçekler, çimler... Bol su var. Bu koşullarda CUÇEtZMtNMİMARLAR1 Kim tlSung ve yaruun yönetkisi oğiu KbnJongîL Kim tl Sung, "BugünülkemkdeCuç* endüstrisi, Cuçetanrru, Cuçe sanatveedsbiyaühâkimdir.BiıMarksizmimekanik olarak uygulamak istemedik" dtyor. mışlardı. Tek tip ve tek boyutlu bir insan yaratılmışU Kuzey Korede. Bu insanların anlattıklarına göre, Cuçe düşüncesi, Büyük ö n der'in ortaya attığı ve halen Sevimli Yönetici Kim Jung ll'in geliştirdiği, Marksizmin alternatifi, yeni ve büyük bir ideolojiydi. insanı, dünyanın ve evrenin merkezi sayan bir felsefi görüşten hareket ediyordu. Her şeye karar veren ve yaratan insandı. Kim tl Sungizm de bu felsefi görüşe dayanan ve yeni bir toplum yaratacak teoriydi. Kim Jung tl'in biraz da teknik bir anlam yükleyerek "hümanistik" diye adlandırdığı bu yeni ideoloji, ülkede her şeye hâkimdi. tnsan bu ideolojiye göre, birey değil, kolektif bir varlıktı. lşte bu yüzden Ulkede yıllarca, şiir, roman ve öyküler de imzasız olarak yayımlanmıştı. Daha bir iki yıldır yeni yeni, yazarlar yapıtlarına imza atar olmuşlardı. ll Sung'un geliştirdiği Marksizme alternaüj"yeni ve büyük bir ideolojiydi. Insanı dünyanın ve evrenin merkezisayan birfelsefi görüşten hareket ediyordu. însan bu ideolojiye göre birey değil, kolektifbir varlıktL Kentin merkezinde 170 metre yüksekliğinde bir Cuçe anıtı yapmışlardı Pyongyang göklerinin de kuşla dolu olması gerek. Cins cins kuşlar, cıvıl cıvıl ötilşüp durmalı. Ama ilginçtir, Pyongyang'ta kuş, yok denilecek kadar azdı. Hatta hiç kuş görmedim desem, abartmış olmam. Kaesong kenti, bu açıdan daha canlı idi. Yollarda serçeler dolaşıyor, didikleyip duruyordu orayı burayı. Oteldeki lokantada bizJere sık sık bir et parçası veriyorlar ve piliç diyorlardı sorduğumuzda. Ama pilice benzer bir yanları yoktu verilen bu etlerin. Kemikler kürdan kalınlığındaydı çünkü. Hani, buna bakarak, kuşkulanmadık da değil. Galiba bizlere piliç adı altında kuş eti veriyorlardı. Nitekim bir gün otelden aşağıya bakarken, arka tarafta bir güvercinlik gördüm. Tek katlı bir binanın çatısının üzerine kocâman bir tel örgü içinde dolaşıyorlardı. Uçmuyorlardı ama. Acaba dedim içimden... tnwan holektifvarlth: Cuçe düşüncesi, Kim Bir başka çılgın yatırını: Nampo Barajı Kuzey Kore'ye ayak bastığımız andan itibaren bütün yetkililerden duyduğumuz tek şey, bu barajdı. Bir mühendislik olayı olduğu savlanıyordu. Son derece lüks, güzel broşürler bastırmışlardı bu baraj için. Doğrusu merak etmemek, gidip görmek için sabırsızlanmamak olanaksızdı. Ama görünce de şaşırmamak... Çünkü baraj dedikleri, Taedong Nehri'nin ağzına yapılmış 8 kilometre uzunluğunda bir mendirekti. Yani nehrin ağzındaki haliç, bir mendirekle denizden koparılmıştı. Üç tümen asker tam 5 yılda doldurmuştu bu mendireği. inşaat, Büyük önder'in buyruğu ile 1981 yılında başlamış ve 1986 yılında çok görkemli törenlerle mendirek hizmete açılmıştı. Mendireğin bir ucunda da 2 bin tonluk, 20 bn tonluk ve 50 bin tonluk gcmilerin geçebileceği genişlik ve derinlikte üç havuz vardı. Havuzların Üzerindeki köprü, uzaktan kumandalı olarak dönüyor ve gemilerin geçmesine olanak veriyordu. Hemen hemen bütün konuklara gösterilen, bu köprünün ııasıl açıldığıydı. Bununla övünüyorlardı. Mendireğin girişinde de gene çok görkemli anıtlar vardı. Anıtların Üzerinde de Büyük önder'in imzası. Nampo Barajı diye adlandırdıkları bu barajda elektrik üretilmiyordu. Sulama da söz konusu değildi şu an. Taedong Nehri'nin ağzını kapatarak, bence çevrenin doğal dengesini de bozmuşlardı. Ama kendileri, bu barajla nehrin suyundaki tuz oranını sıfıra indireceklerini, yakın bir gelecekte haliçteki bu suyla, çevrede sulu tarım yapma olanağını bulacaklarını, bu suda tatlı su balığı yetiştireceklerini savlıyorlardı. Bu mendireğin, görünen tek yararı ise halicin iki yakası arasındaki geçişi kısaltmasıydı. Ama onca emeğe, onca masrafa, onca dövize değer miydi? Kuşkuluyum. Cuçe endüstrisi ve tarım Kim ll Sung da bir konuşmasında şöyle söylemekteydi: "Bugün ülkemizde Cuçe endüstrisi, Cuçe tarımı, Cuçe sanat ve edebiyalı hâkimdir. Biz, Marksizmi mekanik olarak uygulamak istemedik. Marxtan bu yana bir yüzyıl geçti. Bu arada dünyada çok şey degişti. Biz devrimimizi kendi koşullanmı/a göre gerçekleştiriyoruz." Artık Kuzey Kore'de her şey Cuçe içindi. Nitekim Kuzey Kore halkı, Büyük önderlerinin 70. yaş günü armağanı olarak 1982 yılında kentin merkezine tam 170 metre yükseklikte bir Cuçe anıtı yapmıştı. Tepesinde 20 metre yüksekliğinde bir meşalenin yer aldığı, onbinlerce granit tastan yapılmış bu anıt, denilenlere göre, Cuçe düşüncesinin evrensefliğini de simgeliyordu. Cuçe düşüncesi bugün artık yalnız Kuzey Kore'nin değildi çünkü. Dünyanın birçok üniversitesinde inceleniyordu, okutuluyordu. Büyük önder'in yetmişinci yaş günü için yapılanlar yalnızca Cuçe Anıtı değildi. Büyük önder Kim tl Sung'un 19251945 yılları arasında Kore'yi işgal eden Japon emperyalizmine karşı verdiği savaşı simgeleyen bir de "Zafer Anıtı" yapılmıştı 1982 yılında. Bir köşesinde yüz bin kişilik Kim tl Sung Stadı'nın bulunduğu Kim tl Sung Alanı'ndaki bu anıtın yüksekliği de tam 60 metreydi. Binlerce ton beton dökülmüştü, binlerce metre küp taş harcanmıştı. Tıpkı Paristeki Zafer Anıtı'na benzeyen bu anıtın iki ayağında Kim ll Sung'un başlattığı bağımsızlık savaşlannın başlangıcı ve utkuya ulaşışını anlatan dev rölyefler vardı. Gerçekten binbir sıkıntı içindeki bir ülkede böylesine dev bir anıt için dökülen bunca emek, bunca para kolay kolay anlaşılır şey değildi. A m a Pyongyang'ta metro var ,; ' Pyongyang'ta bisiklet yasak. Kent dümdüz olduğu halde, bisiklet yasaklanmış. Sorduğunuzda trafiği aksatır diyorlar. Ama taksi, dolmuş filan da yok Pyongyang'ta. Yollarda sadece, parti büyüklerinin kullandığı Mercedes, Volvo ve Honda marka otomobilleri görebiliyorsunuz. Otobüs de çok az olsa gerek ki, özellikle sabah ve akşam saatlerinde duraklar çok kalabalık oluyor. Yaşlı genç, çoluk çocuk, yol kenarlarına çömeliverip bekleşiyorlar, ama çok da saygıhlar büyüklerine. Giyimi kuşamı düzgün biri yanlanndan geçerken hemen kalkıp, esas duruşa gcçiyorlar. Insanların yollardaki bu hallerine bakıp da, kentte metro da olibileceğine kimse olasılık veremez, hayır. Işte ben de bu sanıyla, "Metro yok Pyongyang'ta, değil mi?" diye sorma dalgınlığında bulundum. Meğer Pyongyang'ta metro da varmış. Derhal götürdüler beni. Bir metro istasyonundan yürüyen merdivenlerle tam yüz metre derinliğe indik. Aşağıda, gerçekten çok görkemli, tıpkı Moskova'dakiler gibi bir istasyon vardı. . Tabii bu istasyonlarda da büyük önderlerin resimlerinden ve heykellerinden geçilmiyordu. Iki duraklık bir gezi de yaptık metroyla. Ama ne bir planını edinebildik, ne de kaç kilometre uzunluğunda olduğunu. Yeni yapıldığı belliydi. Bütün kenti kapsamıyor olmalı ki, kent içi ulaşım daha çok otobüslerle oluyordu. Uluslararası Dostluk Sergisi Sarayı Büyük önder için yapılanlar sadece bunlar da değildi. Konukçularımızın anlattıklarına göre, Büyük önder kendisine gönderilen binlerce armağanı halkına bağışlamıştı. Bunun için de bir sergi sarayı yapılmasını buyurmuş, "Halkım kendisine bagışladıgım bu armaganları sık sık gelsin, gezsin, görsiin" demişti. KuzeV Kore'de kaldığımız süre içinde, bir gün otobüslerle bu saraya götürüldük. Pyongyang'tan birkaç yüz kilometre kuzeyde, Myohyang dağlanrun doruğundaki bir koyakta 1978 yılı ağustos ayında yapımı bitmiş, "Uluslararası Dostluk Sergisi" diye adlandırdıkları bu saray, sözcüğün tam anlamıyla, gerçekten bir saraydı. 28 bin metre karelik bir alan üzerinde 6 kathydı. Kendilerinin deyişiyle"sosyalist içerikli ulusal bir formla, geleneksel üslupla yapılmış"tı. Gene kendi deyişlcriylc "tavanlar ve duvarlar açelya, manolya ve Kimilsung çiçeklerinin modelleriyle süslenmistl." Gerçekten inanılmaz ölçülerde görkemliydi. Her yer mermer kaplıydı. Giriş kapısının her bir kanadı bilmem kaç ton dövme bakırdandı. Kapısında çifte çifte nöbetçiler vardı. Bu ağır kapılar, beyaz eldivenler giyilerek anca açılabiliyordu. tzinsiz girmek olanaksızdı. tcerisi de anıtlar, rölyefler, heykellerle doluydu. Her köşede Büyük önder'in bir büstü, bir heykeli veya bir resmi vardı. Sarayda, Büyük önder, Parti ve Devlet Başkanı Kim 11 Sung'a 120 Ulkeden gelmiş armağanlar sergileniyordu ayrı ayrı galerilerde. Birinci kat Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen armağanlara ayrılmıştı. Sergi sarayı görevlileri, daha ilk kattaki bir büyük dünya haritası üzerinde, Büyük önder'e hangi ülkelerden ne tür armağanlar geldi' ğini, ülkelerin üzerindeki küçük ampulleri yakarak açıklamalarda Niçinler kervanı Tam 12 gün kaldığım Kuzey Kore, beniın için gerçekten bulunmaz bir fırsat, kolay kolay alınamaz bir ders oldu. İnsan emeğinin, alınterinin böylesine gösteriş için bonkörce harcandığı bir başka örnek tarihin hangi döneminde yaşanmıştır, bilemiyorum. Başkanın sarayı, opera binası, büyük tiyatro, spor salonları, sirk, hepsi hepsi, bütün kamu binaları anlatılamaz görkemde, olağanüstü pahalılıkta yapılardı. Kendi kendime hep "niçin? niçin?" diye sordum durdum. Gene, konukçuma ve dilmacıma en çok sorduğum soru da bu oldu: Niçin? Ö yoldan gidemeyiz. Niçin? Oranın resmini çekemezsin. Niçin? Bu içkiden sadece bir şişe alabiliriz. Niçin? Kurucusu ve sabahtan akşama "Büyük önder" diye, "Sevgili Yönetici" diye, "Her şey Cuçe için" diye anıp durdukları başkanlarıyla, yardıması ve vcliahtı oğluyla, ideolojisiyle gerçekten kolay kolay anlaşılır gibi bir Ulke değildi Kuzey Kore. Gerçekten, söyledikleri gibi, Güney Kore ile birleşmeleri olanaklıydı? İ988'de Seul'de yapılacak olimpiyat oyunlarına ortak olmaları, kimi oyunların Pyongyang'ta yapılmasına izin vermeleri olası mıydı? Kısacası, henüz daha kendi seçtikleri konuklarına bile kapılarını şöyle böyle birazcık aralayabilen bu Ulke, olimpiyat oyunlarına gelecek onbinlerce şımarık gence, gerçekten kapılannı açabilecek miydi? Kore, bizler için hâlâ bir bilmece, hiç kuşkum yok Ustelik Kuzeyi de Güneyi de.. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Emekli ayhklarının kesilmesi" Pek çok Emelüi Sandığı emeklislnl yakından Ugilendlren bir konuyu incelemeniz için size aktanyorum. Konn emeklilerin çalıgmaları Ue UgUidir. İncelediğlnizde SSK emekllleri Ue Emekli Sandıgı'ndan emekli olanlann, emeklilikten sonraki yeni çalışma hayatlannda aylıklannın kesilmesi yönünden ayncalıklar olduğunu jöreceksiniz. Bunu incdemenizi ve aktarmanızı beklemek de sanınm bir okur olarak hakkımdır. Y.G. ANKARA YANIT: Emekli Sandığı Yasası'nın 99. maddesi ile "Emekli, adi malullük, vazife malullügii, dul ve yetim aylıftı, aon hizmet zammı aianlardan; hiçbir sarta baglı olmaksızın emeklUlk hakkı tanıyan vazifelere tayin edilenlerin aylıklannın tamamı" bu görevlere atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olarak kesilmektedir. Emekli Sandıgı'ndan aylık alan bir memurun aylığının kesilmeden çalışabihnesi ancak Bakanlar Kurulu kararı ile sağlanmaktadır. Emekli Sandığı'na bağlı görevlerde çalışanların yani sıra, "T.C Emekli Sandığı Kanunu'na tabi daire, kurum ve ortaklıklar Ue bunların Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi işyerlerinde emeklilige tabi olmayan ücretli, geçki kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edUen emeklilerin, buralarda calıştıkları sürece emekli ayuklan"nın kesilmesi de 1101 sayılı yasanın ek 5. maddesi ile öngörülmüştür. Bu hükümler pek çok Emekli Sandığı emeklisinin yalnızca özel sektör yanında çalışmasına olanak tarumakta ve kamu sektöründe çalışmak isteyenlere yollan tıkamaktadır. Tüm emeklilere aylıkları kesilmeksizin çalışma olanağı sağlayıcı bir yasa olarak tanıtılan 3279 sayılı yasa bu olanağı sağlayamamış ve ayncalığı ortadan kaldıramamıştır. 3279 sayılı yasa . Emekli Sandığı emeklilerinin büyük bölümüne aylıklan kesilmeksizin çalışma hakkı tanımadığı gibi bir de sigortalı ve işveren payı olarak toplam Vo 24 orarunda ve Sosyal Güvenlik Destek Primi adı ile parasal yük getirmiştir. Emekli Sandığı emeklilerinin emekli aylıkları kesilerek geçen ve % 24 orarunda Sosyal Güvenlik Destek Primi de ödenen bu çalışma süreleri "sigortalılık süresinden" de sayılmamakta ve kıdem tazminatı uygulamasında (yasanın öngördüğü özel koşullar dışında) geçersiz sayılmaktadır. Personel Yasası'nın genel gerekçesindeki şu anlatım bizce oldukça anlamlıdır: "Kamu kesimi Ue özel kesim arasındakl isgücü bareketlillti yurdumuzda kesin bir şekilde tek yftnlü işlemekte, özel kesim kamu kesimlnin büyük güçlüklerle yeliştirdigi yetenekli elemanlan çekebUmekte, fakat özel kesimde temayüz etmiş elemanlara kamu kesiminde görev vermek miimkün olamamaktadır." SORU: Cuçeizm uğruna yapılmış akıl almaz çılgınlıklar Kuzey Kore'de insanı, hele hele Batı'dan gelmiş bir insanı en çok şaşırtan şey, yasakların bolluğu ile, Büyük önder ve onun oğlu, veliahtı sevgili lider uğruna yapılan harcamaların korkunç boyutlarıydı. Izinsiz sokağa çıkmak yasaktı. lzinli çıkışta da her yere gitmek serbest değildi. Olur olmaz fotoğraf çekmek yasaktı. Sadece anıtlann, büyük binaların, önderlerin resimlerinin çekilmesi serbestti. Nehirden bir şeyler çıkarmaya çalışan birkaç kişinin resmini çekecek oldum, dilmacım az kalsın fotoğraf makinesini alıp başıma çalacaktı. Ama öte yandan, Büyük önder Kim ll Sung adına, sevgili yönetici Kim Jung tl adına, hele hele onların insanlığa armağan ettikleri yeni ideoloji "Çuçe düşüncesi" uğruna yapılan yatınmlar, gerçekten akıl almaz boyutlardaydı. Görduğüm kadarıyla, 45 yıldır sürdürülen yoğun propagandayla insanlar Kim ll Sungizme ve Cuçe düşüncesine yürekten inandırıl BİTTİ ""* ran Sevinçli için 12.5 milyonluk haciz isteminde bulunulduğu yolundaki haberle ilgili olarak bir açıklama yapıldı. Çiftkurtlar Oto Galerisi tarafından yapılan açıklamada, haberde Güvener Tekstil Pamuklu Dokuma Sanayi Şirketi'nin kendileri hakkında haciz isteminde bulunduğu ibaresinin yer aldığı hatırlatılarak bunun doğru olmadığı belirtildi. 12.5 milyon liralık senedin Turan Sevinçli tarafından kendilerine verildiğin ve bunu ciro ederek GUvener Tekstil'e verdiklerini bildiren Çiftkurtlar yetkilileri, çekin ödenmemesi Uzerine söz konusu çeki geri alarak ödemeyi yaptıklarını ve sonuçta Güvener Tekstil Firması'nın, Turan Sevinçli için haciz isteminde bulunduğunu açıkladılar. Şirket yetkilileri, bu durumda "ara clranta" olarak kendilerinin herhangi bir hacze maruz kalmadıklarını belirttiler. 37 sanığa 515 yıl ceza istemi (Baştarafı 1. Sayfada) görev yaptıklarına değindi ve şunları söyledi: "Davamı/.ın sanıkları çok özel olarak banşçı olduklannı, bütün gayelerinin dunyada adil vc kalıcı bir banyın sağlanması olduğunu, bunun savaşını verdiklerini savunmaktadırlar. Eğer sanıklar gerfeklen banşfi Ise biz burada suçsuz insanları mı yargılıjoruA? Yoksu sunıklar yasalanmıza göre suç olan ideolojinin, bir slstemin Kereklerini yerino ({etirmek iütiyorlar da banşçılı|tı, barışçı görunmeyi maskc ularak mı kullamyorlar? lşte bütün mesele bunun ço/umiindc." Sovyetlcr Birliği ile Türkiye'nin ilişkilerini, Banş Derneği'nin kuruluşunu, faaliyetlerini açıklayan Askeri Savcı özyiğit, "Dava hakkındaki son düşüncelerimiz" bölünıünde Barış Derneği'nin ABD ve Batı âlemini büyük emperyalist ve hegemonyacı görclüğünü Sovyetler Birliği'nin hiçbir tutum ve davranışını eleştirmediğini, aksine Sovyetler Birliği'nin her yaptığını savunduğunu belirterek görüşlerini jöyle açıkladı: "TUrkiye Cumhuriyeti'nin bir Cumhuriyel Savcısı olarak şunu açıklıkla söyleyebilirim ki, ben emperyalizmln her lıırlıısune karçıyım. 1974 Kıbrıs v'ikarmasında, ekonomik gücünu silah ambargosu olarak karsıma çıkaran Amerikan emperyali/mine karşıyım, gittikleri yere uyjjarlık ve ışık Kolurdüklerini one süriip girdlkleri ülkeyi ili^iııe kadar sömürcn kültür hazinelerini talan edip, kendi ulkelerinin miızelerine kaçıran Inuili/. ve l'ransız emperyalizmine karşıyım. Ama bunun yanında, barış, dostluk, kardeşlik vesaire gibi kavramlan paravan yapıp kutsal vatanıma yumuşak iniş yapmak isleyen Kııs emperyalizmine de karşıyım." Esas lıakkındakı görüşünde Askeri Savcı özyiğit, sanıklann durumlarının değerlendirilmesini yaptıktan sonra "Nelice Talep" bölümünde şöyle dedi: "Mülalaamız belkl bazılannca yadırganacakfır, faka< $una Inamyorum, Sovyet Rusya'nın Türkiye üzerindeki planlan irdelenmeden, banfçıhga ne yekllde ve ne zaman yöneldijji ortaya konulmadan uTürkiye Banş Uernegi'nin ortalıSı >'" dumana kalan ve gerçek olmayan banfçılık anlayışı K(>zler önüne serilmeden bu davanın mahiyeti anlafilamazdı. Bu davaya sıradan bir fikir suçu davası olarak bakmak büyük hatadır. lnancıma göre bu dava, kulsal valanımız açiüindan bir fikir suçu davasının çok üstünde, bir varlık ve Türkiye'nin geleccgi davası haline gelmiş olup, bunu Türk kamuoyuna ve hatla dünya kamı^oyuna anlatmamız gerekir. Davanın daha önceki her iki bo/ma karannda da askeri savcılık teblignameleri musnel suçlann subulunu kabul clmiş, sadece bazı sanıklıır yönunden subuta kabul etmeyip kururııı bo/ulması yönünde görüş belirtmişlerdir. MUUüaamızı devletlmin bana verdigi yelki çerçevesinde inançlanm dogrultugunda kendi adalet anlayısıma ve vicdanımın sesine göre hazıriadım. Huzur içindeyim." Askeri Savcının TCY'nin 141/1. maddesi uyarınca 8 yıl ile 15 yıl arasında ağır hapis cezâsı istediği sanıklar sunlar: Ali Sirmen, Aybaro Ungan, Cumhuriyel Reha Isvan, Erdal Atabek, Ergun Elgin, Hartın Aykul <;dker, Hüseyin Baş, Mahmul ^rafellin I>lkerdem, Metin özek, Orhan Taylan, Ataman Tangör, Mehmet Ali Pestilci. TCY'nin 141/1. maddesince cezalandınlması, ancak TKP davasında aldıklaıı hükunılerin gö/ önünde hu lundurulnıası istenen sanıklar şunlar: Ali Erol Taysun, Ataol Behramoglu, Nurettin Yılmaz, Şeflk Asan. TCY'nin 141/5. maddesi uyannca 5 yıl Ue 12 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılması istenen sanıklar şunlar: Cemal Tahsln Usluoglu, Gençay Şaylan, Haluk losun. Nlyazl Ualyancı, Mellh Tümer, Nedim Tarhan, Asım Bezirci, Dora Devora Kalkan, Erol Saraçoglu, Ertugrul Günay, Güner Eliçin, Gulsen Tuncer, Jülide Gülizar, Müsir Kaya Canpolat, Melin Tüzün, Raslm ö z , Erkan Oyal, Vedal Turkali, Yavuz Bayülken. Ali Rıza Güven ve Mehmet Ijukriı Güner hakkında TCY'nin 142/1 .b maddesi uyarınca 5 yıl ile 10yıl arasında ağır hapis cezası ısıendi. Haklarında beraat kararı verilmesi istenen sanıklar şunlar: 'Ali Galip Yıldız, Ali Şen, Rulkay Aziz, Ahmel Yıldız, Birol Bora, Celal Küçuk, Ejtal Ahmel Balım, (Baştarafı 1. Sayfada) Ferruh Yavuz, Garip Aydındag, hil değildir, ihracatını Narin PaGündüz Gözen, Genco Erkal, Halit zarlama kanalı ile yapan birçok Çelenk, tbrahlm Sadun Aren, İlhan şirketten biridir. Cinsi ile Güneş Alkan, Aziz Nesin. Atilla Coşkun, Seramik'in durumu tamamen biMustafa özkan, Muslafa Birol öz zim dışımızdadır. Bu iki şirketin kay, Mehmet Okçuoglu, Muslafa anlaşmazhğında bizim taraf veYılmaz Kurlonay, Ne/ahal Gundogmus, Murettin üsman Çavdargil, öz ya hakem olmamız da söz konugul Erten, Saadetlin Ülfer, Sadık Ka su değildir. Narin Pazarlama, Cinsi'nin ramustafa, Turgut Kazan, Tezer mallarını ihraç etmiş, dövizini Eraslan, Tank Akan. Sanıklar Ayfer Coşkun, Turgan tahsil etmış, bunlar gümrük alım Arınır hakkında savunmaları alına belgeleri ve kambiyo makbuzlamadığı için evruklarının ayrılmasına, rı ile bcllidir. dıınışmanın tatil edilmesine, GundoBundan bir süre önce telefongan Görsev, Suleyman Coşkun lıak la şirketimize müracaat eden şiıkında TKP davasında mahkumiyet ket avukatına bu gerçek izah aldıkları iv'in hUkmUn akıbetinin bek edildiği zaman, gazete sayfalalenmesine bu nedenle de davanın bekletilmesine karar verilmesi isten rında yer alırsa sizin için hoş olmaz diye bizi zorlamak istedi ise di. Askeri Savcı sanıklar Orhan de kendisine bu konuda taraf olApaydın ve İsmail Hakkı özlorun madığımız kesinlikle tekrar edilhakkında dava devam ederken öl mişti. dükleri için davanın düşUrülmesine Ayrıca bu vesile ile Dışbankkarar verilmesini ıstedı. la yanlış anlaşma ve tatbikat neHaklarında mahkumiyet cezası ve ticesi ortaya çıkan ve şu saatte rilmesi istenen sanıklardan Mahmut halledilen ihtilafı yeniden kamuUikerdem, Reha Isvan, Erdal Ata oyuna yansıtılması ve Narin'in bek, Ali Erol Taygun, Ali Sirmen, iki şirketine ihtiyati haciz istemi Metin özek, Gençay Şaylan, Ergun Elgin, Orhan l'ajlan, Huseyin Baş, kelimelerinrn kullanılması acaba Harun Aykul Goker, Haluk Tosun, sıfatına ve ticari itibarına ters Cemal Tahsin llsluoglu, Şefik Asan, düşmez mi, diye düşünmenizi riAybars Ungan, Alaol Behramoglu, ca ederim." Nedim larhan, INurellin Yılmaz, Banş Derneği 1 davasının ilk karann ÇtFTKURTLAR'DAN AÇIKLAMA da 8'cr yıl Nlyazl Dalyancı, Melih Piyasadaki haciz ve iflas haTumer, Orhan Apaydın, İsmail berleri çerçevesinde çarşamba Hakkı Ö/lorun, Gundogan Görsev de 5'er yıl ağır hapis cezalarına çarp gunü gazetemizde yer alan tınlmıslardı. "Çiftkurtlar Oto Galerisi ve Tu Narîn'în açıklaması KONYA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1986/681 Esas. Konya'mn yeni kamyon garajı Sıhhi Tesisatçılar Sitesi No: 29'da her turlü gıda maddesini gazoz, süt, meyva suyu gibi mamullerini toptan pazarlayan Seltaş Gıda lhtiyaç Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından alacaklılanna teklıf olunan konkordatoya müteallik dosya icra tetkik mercii hâkimliğince mahkememize tevdi edilmiş olmakla itirazı olan alacaklılann haklarını mUdafaa için duruşma günü olarak tayin olunan 4 Aralık 1986 günU saat 9'da mahkememizde hazır bulunarak ibraz elmek istedikleri vesikaları en geç duruşma gUnüne kadar ibraz etmeleri, duruşmaya gelmedikleri veya kendilerini bir vekille temsil etürmediklcri takdirde yokluklannda duruşmaya devam olunup karar verileceği hususu tebligat makamına kaim olmak Uzere ilan olunur. Basm: 32454 UMTMUfttH Meral Karamanoğlu Resim Sergisi 18 Kasım 6 Aralık Nlspetiye Cad. 44/2 Etllcr 16519 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear