28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 KASIM 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 HAYVANLAR ismlL uu.tr / • KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK \ MANStYONALANÇALIŞMANINBİR PARÇASI Buyıhn Ağa Han Mlmarhk ödülUri'nde, Turktye TUring ve OtomobilKurumu'nun tstanbul'un tariht mirasını konıma çalışmaJan mansiyona değer görüldiLMalta Köşkü de kurumun bu çalısmalannın bir parçasu Mansiyonlara harşı değilinu ama mansiyona *müstahak' da değiMnı YURDAGÜL ERKOCA Ağa Han Vakfı tarafından verilen mansiyonu reddeden Türkiye Tlıring ve Otomobil Kurumu Genel MüdUrü Çelik Gülersoy/'Bir sanatçının kendisine mansiyon rütbesini müstahak gormemesi doğaldır" diyor. Gülersoy, çalışmalanna yöneltilen eleştirileri yanıtlarken de, çoğunluğun, yaptığı işlerden memnun olduğunu söylüyor. Sayın Gülersoy, Ağa Han Vakfı'nın verdigi mansiyonu reddettiniı. Ve gerekçe olarak da, "Islerin bir kısmına tam odül vermek, bir kısmına mansiyon tanımak, tenzil1 rutbedir" dediniz. Bundan, ödüllerde mansiyonlara karşı olduğunu/ sonucunu çıkarabilir miyiz? GÜLERSOY Mansiyona karşı değilim. Fakat şöyle bir kural olmalı. Işin ve sanatın gereği olarak derecelendirmenin doğal olduğu durumlar olabilir. örneğin zihin ve fikir eserlerinde bu böyledir. Yıllar sürmüş araştırmalann ürünü anıtsal bir eserle, kilçük bir monografi tabii kı değişık ödüller alır. Ama aynı tabiattaki çalışmalar arasında ödül ve mansiyon farkı, sahiplerini uzer. Bir de şu var tabiı: Bir sanatçının yapıtı ne olursa olsun, kendisini mansiyon rütbesine "mttstahak" bulmaması doğal hakkıdır. Küçük bir cemaat , ~ Yenlleştirme çalışmalannız kimi çevrek lerce övgüyle karsılanırken, kimilerince elestiriliyor. Elestiriler de, genellikle yapılan aslına sadık kalmadan düzenlemeniz konusunda geliyor. Bu eleştirUere ne diyeceksiniz? GÜLERSOY Ben eleştirileri ikıye ayırıyorum. Birinci grup elestiriler genel elestiriler. Bu grupla anlaşmamıza imkân yok. Bu gruba girenler İTÜ'de küçük bir cemaattir. Bunlar derler kı "BU cagımızı yasıyoruz. öyleyse bu yüzyılda yapılan her şey çagımızın damgasını taşımalı. Gecmis yuzyıllann yapıtlannı aynen canlandırmak mimarlığa yakısmaz." Ben böyle bir görüş karşısında önceleri çt)k şaşırdım. ÇUnkü gezilerimden bıliyorum ki, Batı böyle düşünmüyor. Avrupada, geçmiş yüzyıllann biçim verdiği bir şehir köşesine yeni yapılan kesinlikle sokmuyorlar. Batı kentleri o yüzden kişilik ve karakterini sUrdUrüyor. Bunlar gibi düşünselerdi, bugün Avrupa'yı Avrupa yapan Floransa, Amsterdam, ne bileyim Heıdelberg gibi sayısız kent, örneğin Kumburgaz'a ya da Fındıkzade'ye dönerdi. Peki, bizdekilerin bu aklı nereden geliyor. Onu da bana özellikle Avrupa'dan dönen genç mimarlar söyledi. Meğer bu görüş 1940'larda Batıda bir ara ortaya çıkmış ve sonra unutulmuş. Bizden bir avuç eski hoca, bu teoriye saplanıp kalmış. Kişilerle uğraşmak istemem, ama bu durumu belırtmek için örnekler vermek gerekiyor: iTÜ'nün bahsettiğimiz teoriye saplanmış bir hocası var. Saygıdeğer bir kışılığı olan Profesör Nezih Eldem. 1940'ların ekolüne uyarak tarihı Harbiye Kışlası'na ucube bir eklenti yaptı. Ben daha o zaman bu örneğin çarpıklığını belirttim. Tarihi bir yapı aynı üslupta bir eklentiyle tamamlanabilirdi. Abdülmecit Kışlası'na eklenen yeni bölüm cadde üstünde, herkes görüyor. Dümdüz suratıyla bir su deposuna benziyor. Aradan yıllar geçti. Şimdi Beyoğlu Belediyesi, Beyoğlu'nun önemli bir bölümünu yıkıp 20 katlı yüksek binalar dikmek istiyor. Sayın Eldem de herkes susarken çok takdir edilecek bir davranışla buna karşı çıkıyor. Bu, soylu bir davramş, ama çeüşkiyi görmeliyiz. Romantik 19. yüzyıl bınasına su deposu gıbi eklenti yapılırsa Beyoğlu Belediyesi de kentin önemli bir bölümünu ortadan kaldırıp çimento bloklar dizebilir. Kültür korumacıhğı Ue kentlerin karakteri birer bütündür. Yeşil köşkiin lambası İkinci grup elestiriler dediniz. GÜLERSOY Bunlar, prensipte değil, uygulamada yanlışlar buluyorlar. önce renklere takıldılar. Sarılı, pembeli ev olur muymuş? Eski kitapların yazdıkları ve yerli yabancı ressamların resimleriyle kanıtladım. DUnkü Istanbul, özellikle 18. yüzyılda kıvaolarak nitelendiriyor. Eh, bu ınsanlar bıraz bir şeyler biliyorlar. Sayın Gülersoy, siz mimar degilsiniz çalışmalannızda mimarlara damsmamanız ve onlaria ortak bir calışmaya gitmemeniz de kimi zaman eleştirilere konu oluyor. GÜLEKSOY Bunun altında da maddi bir çıkar var. Hatırlarının sayılması ya da görüşlerinin alınması gibi yüzeysel isteklerin altında, kurum gibi mali imkânlan olan bir kuruluş, neden bundan mimarlar grubunu yararlandırmaz dıye bir düşünce yatıyor. Elbette ki büyük teknik bir yatırım, bir eser olduğu zaman meslekteki ihtisas kuruluşlarına başvuruyoruz. Kapıkule'de 100 dönüm arazi betonlandı, yapıldı. Bunları mimarlar çizdi. Soğukçeşme Sokağı'nda bir dizi ev yapıldı. Bunların projeleri de mimarlara ait. Eleştirı çeken nokta, neden bütün işi onlara vermedığım olmalı herhalde. Orada da ben haklıyım. Ben dünyadaki tecrübelerimi, öbür yandan eski tstanbul üstüne bıldiklerimi vurgulayabilmek ve işin doğrusunu gösterebilmek üzere nâzım rol oynamaya mecburum. Evvela, hukuk tahsili yaptığım bu kadar başıma kakılmamalı. Belki mimarlık tahsili yapması gereken bir insandım. Yapılan tahsil insanın sanatçı eğilimini, kışiliğini, özünü yapısını değiştirmez. O bahsettiğim Viyanalı Prof. Koepf, yayınında şöyle bir cümle kullanmış: "Bu adamda cağımız mimarlannın pek çogunda gorunmeyen bir parmak uçlan hassasiyeti goruyonım." Bir tecrübem daha var. Ben dünkü Istanbul'a yetiştim, onu yaşadım. lstanbul'da doğdum ve Yıldız semtinde yaşadım. O görkemli geçmiş zaman çevre nasıldı? Içersinde bulundum. Ben bunlardan çevremi yararlandırmak zorundayım Haliç ve 12 EyJül Bundan sonraki projeierlnlz için belediye Ue ortak bir çalışmanız olacak mı? GÜLERSOY Beledıye ile bir çalışmamız yok. Evvela prensipte anlaşamıyoruz. Bir hukukçu dostunı geçenlerde söyledi. "Onlar baktıgı zaman odun goruyor, sen baktıgın zaman ağaç göruyorsun" dıye. Biz değışik açıdan bakıyoruz dünyaya. Bunların kadrosu mühendis ve teknisyenlerden oluşuyor. Şehirlere karayoluymuşçasına bakıyorlar. Trafik mi sıkışmış? Kentin bir semtini ortadan kaldıralım. Boğaziçi'nde geçiş zorluğjı mu var? Her yere köprüler atalım. Haliç'in kenarları çirkin mi? Hepsini yıkalım, yerine çim sahalar ekelim. Geniş geniş havaalam gibi boşluklar çıksın ortaya. Aman ne güzel gözüküyor. Bir yeri yıkmak çok kolay. Ama yıkıp yaptığımz yer güzel oldu mu, o açıdan incelemek lazım. Haliç*i eleştirdiğim zaman, daha öncekı halini unuttun mu diyorlar. Bu biraz 12 Eylül gıbı. 12 Eylül öncesine dönmeyelim, ama bugünden daha iyi olalım. Haliç'in eski hali kötüydü, ama bir şeyin eskisinin çok kötü olması, yenisinin de ıyi olmasını gerektırir mı? Biz, tarihi bir kentin böyle imar edilmemesı gerektiğine inanıyoruz. Ağa Han Ödülleri mansiyonunu reddeden Çelik Gülersoy: beni ^ Ohfdm bıraı Coıdvm PİKNİK PİYALE MADRA IÇZIJ jÇAZETECt Ağa Han Vakfı'nca verilen mansiyonu geri çeviren Türkiye Turing ve Otomobil Kurul Genel Müdürü Çelik Gülersoy, "Bir sanatçının, yapıtı ne olursa olsun, kendisini mansiyona 'müstahak' bulmaması en doğal hakkıdır " diyor. mına ve bütün şıklığına varmış olan başkent böylesine renkli ve zevkliydi. Brindes'in litoğrafyaları, Hoca Ali Rıza'nın suluboyaları ortada. Evler saman sarısı, sardunya pembesine boyanıyor. Ceviz yaprağuıdan tatiı bir yeşil elde ediliyor. ÜnlU şarkısı bile var "Yanıyor mu yeşil köşkiin lambası." Demek ki yeşil köşkler var. Bunları bilmeyenler, lstanbulun 20. yüzyılın başında düştüğü yoksulluğa bakıp eski evler kara tahtadan olur zannediyorlar. Diğer eleştirilere gelince, bu avize bu salona olmamış, bu koltuk o köşeye gitmemiş gibi görüşler. Tkkdır edersiniz kı, çok sübjektif değerlendirmeler. Halkın ve aydınların büyük kısmıyla yabancılar ve Batı basını yaptıklarımı destekliyor. Avusturya'da hocaların hocası sayılan Prof. Dr. Koepf bütün yaptıklarıma onay sağladığını yazdı. ltalyan Ladliari Üniversitesi'nın Mimarlık Fakültesi Dekanı hanım, Çamlıca'yı "Postmodernlzm ekolunun dttnya çapında bir şaheseri" ÇİZGİLİK KAMIL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞÎIİR KEMAL GÖKHAN Londra'dayapılan biraçıkarttırmada, 4. Mustafa'nınfermamna Hmilyon limödendi Osmank dönemi fermaıı ve yapıtlan toplam 32 ıııilyar liraya satılch Sotheby's adlı açık arttırma şirketinin basın sözcüsü, Türk yetkililerin, Osmanlı eserlerinin tekrar Türkiye'ye kazandırılması için, bugüne kadar hiçbir girişimde bulunmadıklarını söyledi. LONDRA, (a.a.) Dunyanın ünlü müzayede şirketlerınden "Sotheby's" salonlarındu öncekı gün yapılan bir açık arttırmada, Osmanlı padişahlanna ait fermanlar, aynı dönemden resımler, minyaturler ve benzeri eşyalar toplam 32 milyar liraya satıldı. Açık aıttıımada satışa sunulan fermanlardan 4. Mustafa'mn tuğrasını taşıyan fcrman, 13 bin Sterlin'e (yaklaşık 14 milyon lıra) alıcı buldu. Alıcısı gizli tutulan ferman, bugüne kadar yapılan satışlar ıçınde rekor fiyatla satıldı. Osmanlı tmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Ermeni toplumuna geniş hak ve özgurlükler veren, bunların can güvenlıklerının yerel uskeri ve sıvil yöneticıler tarafından korunmasını emreden ferman, 2 Temmuz 1807 tarıhinde çıkanlmış. Ayrıca padışah, fermanla bırlıkte, "ayncalık belgesi" olarak bılınenbırberatlada, lstanbul'daki Ermeni Patngı Ovanes Babertsi'yi, ailebi ve lıızmetkârları ile Ermeni rahıplcrı vergı dışı bırakmış. Sotheby's şirketinin basın sözcüsü Fiona James, açık arttırma sonrasında yaptığı bir toplantıda, ılk kez bir Osmanlı fermanının böylesine yuksek bir fiyatla satıldığını belırterek şunları söyledi: "Fermanııt içerik olarak tasıdı^ı ozellik bir yana, yazım taru, stil ve motiflerinin de eşsiz bir degeri bulunuyor. Ustelik tarihçiler, bu fermana kayıp gozuyle bakıyorlardı. Belirlemelerimize göre, 4. Mustufa Fermanı bugune kadar hep zengin Ermenilerin elinde saklı (utulmuş. Yeni sahibi de muhtemelen zengin bir başka Ermenidir." Aynı açık arttırmada satılan diğer ferman ise, 2. Mahmut tuğralı. Sultan 2. Mahmut'un 16 Aralık 1809'da yayımladığı ferman da Anadolu ve Rumelı'de yaşayan Ermeni toplumunun v<e o msan bqgtlrtu dıLediğınte ışfce. aydın g ısbcdr ve haklarının gözetılmesıni istiyor 5 milyon Türk Lırası'na alıcı bulan (yaklaşık 4.200 sterlin) ferman altın yaldız ile kaleme alınmış. Sotheby's salonlarında satılan Osmanlı dönemine ait tablolar arasında, 17. yüzyılda yapılmış "Osmanlı Hanımefendisi" adlı yağlıboya tablo ıse 32.500 sterline (yaklaşık 35 milyon lıra) Parisli bir özel koleksiyoncu tarafından satın alındı. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARMAN 22 Kosım lt YENİ DÜNYA"NIN YAZARL. Osmanlı dönemine ait 185 parça el yazması, yağlıboya tablolar, Kuran'ı Kerım'ler ve mınyaturlerin yanı sıra, 32 padişah portresinin 17 200 sterlıne (yaklaşık 18 milyon lıra) alıcı bulduğu açık arttırmada, 16421698 yılları arasında yaşamış ünlu hattatlardan Hafız Osman'ın 161103 mm. boyutlarındakı bir Kuran'ı Kenm'ı de 19 milyon liraya satıldı. Osmanlı dönemınden kalma tarihi eserlerın 32 milyar liraya satıldığını açıklayan Sotheby's, basın sozcusu Fiona James, Osmanlı eserlerinin lekrar Turkıye'ye kazandınlması ıçın Türk hükümetının de bu tür açık arttırmalara gırebıleceğını, ancak bugüne kadar hıçbır Türk müze yetkılısının muzayedelere ilgi Mustafa'nut tuğrasını tafiyan fer14 MİL YONA SA TILDI 4. göstermedığını belirtti. açıklanmayan birisine satıldı. man, 14 mUyon liraya, ktmliği (OLDUS HAKSU) 69 YAÇIN&A ĞLOU. ÜNLU Blü AlLSp£M 6BLBKI ALPOUC HUKLEY'NlN DeOESl BuyÛK S/B BlYOLOS, BA8ASI ISE yAZARDI. 6lü HASTALlK. NEOEHIYLB 6EMÇ VAŞTA KÖg OLMA TEHLlKBSİrLE KA8Ş/CAÇAA/ MUTLEY, BİR SÛRE Ğ6&ENIM1ME BİLE AKA VERMlŞr/. PAUA SOUGALABt ROMAN YA2MAYA KuYULAAUÇ, BU SI/SALAe UMLLJ YA2A& D .(4. LAWZENCe İLE POSTLUK /OJR/UUÇTU. yAPITLAfliNOA; ÇA£PAÇ YAÇAHTTMM EĞGlTî yAPlStNI, İMSANiAClM SAHTB YANLARIKİI, TEKMOLOTlNtM OLUMSUZ endtEf&Nİ ALAYCI S/# TAJZZM \Z£eMey£ ÇAUÇMfpl 'YENİ DuMYA '(BKAVE A/EtV VVÖRLÜ) EN BAÇT» GELEN GOMANIDflZ BUMUj "S££ SESE KABŞI*(^POIIOT COUNT&& PCHA/r) l2L£MEKTSPİje taes'rs SUSÜN, ÜNLU INGIUZ YAZAKI ALOOUS UUXLEY 50 Y1L ÖNCE CUMHURÎYET Mutır Meclisi dün açıldı Londra 21 (Hususi) Mısır parlamentosu bugün ananevi merasımle açılmıştır. Alkışlar arasında okunan Kralm nutkunda ezcümle şu meselelere temas edılmıştir: " fngiltere ile Mısır arasında aktedilen ve memleketimize Sstiklal temin 22 Kosım 1936 19361986 Almanya arasında ımzalanan muahedeyi Japon hükümetine protesto etmiştir. Sovyet hükümeti protestosunda Japonya tarafından verilen izahatm kafi olmadığını kaydederek, mevzubahs muahedenin Sovyet Japon münesabatını ihlal edecek mahiyette olduğunu bildirmektedir. Yeni tngılız Mısır muahedesi eden muahede sayesinde Mısır ahkamı mucıbince tngittere bu için yeni ve şereflı bir devre işte bize azami muzaheret açılmıştır. • edecektir. Bu münasebetle Pek yakında Türkiye ile bir kapitulasyonlarm lağvine de dostluk muahedesi çahsacağız." aktedeceğtz. Ordumuz asrileştirilecek ve tngıltereden bırçok modern tayyareler getırılecektır. Cemiyetı Akvama girmek için teşebbüsatta bulunacagız. Almanya Japonya ittifakı Londra 21 (Hususi) Sovyet hükümeti, Japonya ile
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear