23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 25 OCAK 1986 Düşük fiyatla dışsatım zorlaması bize yılda 3 milyar dolara patlıyor Ülkemizde son altı yıl boyunca uygulanmakta olan ve Beşinci Plan ile en az 1989'a kadar uygulanması öngörülen ekonomi politikasının, dışsatıma dayalı büyüme anlayışından kaynaklandığı daha önce belirtilmişti. Dışa açık büyüme yaklaşınu, doğal olarak, ekonominin dış dünyasıyla ilgili değişkenlerin aynntılı incelenmesini gerektirir. Dış ekonomik ilişkilerin gelişme doğnıltulan, bunların iç yapıya etkileri ve uzun dönemde görülebilecek sonuçlan, bu çerçevede önem kazanmaktadır. Ekonominin dış ilişkilerinin ana öğeleri, dışsatım ve dışahmlardır. Bunlara ek olarak, sermaye hareketleri ve bu çerçevede dış borçlanma da ekonominin genel gidişine etkileri yönünden üzerinde durulması gerekli değişkenlerdir. Sermaye hareketlerinin büyüklüğü konusunda açıklayıcı bir gösterge, bunun, örneğin 1984 yılında, 3 milyar dolar dolayında kısmı "çıkış" ve 6 milyar dolar dolayında "giriş" olmak üzere toplam 9 milyar dolar olduğudur. Ayru yıl dışsatım 7,4 milyar dolar dolayındaydı. Dolayısıyla, sermaye hareketleri, ekonominin dış ilişkilerinin açıklanmasında, en az dış ticaret kadar önemlidir. MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Bin Kuşkunun Yarattığı Adam... 24 Ocak 6 yaşında Ekonomi A durumda m Prof. Dr. Yakup Kepenek'in incelefflesi değerde dışsatımda bulunmak durumundadır. Bu durum, ekonominin salt fiyatlama yoluyla dış ticarette kaynak kaybettiğinin somut bir göstergesidir. E \konomi, 1984'teiçin bunun ikibir birimyakın 1973'e göre dışalım yapabilmek katına MW ışalımın giderek serbest bırakılması dışa açılma politikasının ayrılmaz bir öğesidir. Türkiye'ye borç veren ülkelerin, kuruluşların öncelikle istedikleri dışa açılmanın bu yönüdür. lYMerkez Bankası 920 liraya mal ettiği doları dışalımcılara 580 liradan sattığı için dışahmı da desteklemiş bulunmakta, bu da yabancılara kaynak aktarmanın bir yolu olmaktadır. Ihracat doları 920 TL'ye mal oluyor Burada yapılan hesaplama, en az düzeydekı parasal olanaklan içermektedir. Aynca dışsatımcı sermaye ortaklıklannın bu olanaklan da en az düzeyde kullandıkları varsayılmış ve bunlar için 1985 temmuzunda getirilen ek vergi iadesi hesaba katılmamıştır. Bu hesaba göre, dışsatımdan elde edilen bir dolar, Merkez Bankası'na eğer sıradan dışsatıma tarafından sağlanmışsa, "o51,6 fazlasıyla geçerli döviz kurunun üstünde bir ödemeye; dışsatımcı sermaye ortaklarınca sağlanmışsa "%71,1 fazlasıyla 983,6 liraya mal olmaktadır. Bu ödemelerin içeriği ise şöyle: Dışsatımcılara, normal döviz alım fiyatından yapılan ödemeye ek olarak, kamuoyunda vergi iadesi diye bilinen bir odeme açıktan yapılır. Bunun, ne vergilerle ne de iade ile bir ilgisi vardır. Dışsatımcı, getirdiği dışsatım dolarının mal türüne göre belli bir yüzdesini TL. olarak doğrudan alır. Bu miktar, sıradan dışsatımda ^o2O, dışsatımcı sermaye ortaklıklarında dışsatım değerinin %30'u dolayındadır. Dışsatımcılara elde ettikleri dövizin Vo5O'si tutarında gümrük vergisi vermeden dışalım olanağı tanınmaktadır ki bu yolla elde edilen ek kazanç, dışsatım gelirinin °7o25'i dolayındadır. Ek olarak, dışsatımcılar kendi olanaklanndan yararlanarak belli bir kazanç sağlamaktadırlar. Kurumlar Vergisi bağışıklığı ile diğer kazançlar, yukanda belirtilen toplamları vermektedir. bu oran, 1980'de en düşük orana, % 2O'ye inmiştir. Son altı yıl boyunca % 2426 oranında olan yatınm malları dışahmı 1985'te ilk verilere göre yeniden r o 20 ile en az düzeyde gerçekleşmiştir. Bu durum, daha önce sözü edilen yatınmlarla birlikte değerlendirildiğinde açıklık kazanmaktadır. Ekonominin yatınm yapamaması, dışalım içinde yatınm mallannın durumundan da ayrıca izlenebilmektedir. Yine 1984'te dışalımın göreli olarak kolaylaştmlması sonucu, toplam içinde tüketim malları dışalımının oranı, "i» 2,4'ten 1985'te Vo 6 dolayına yükselmiştir. Belirtilmesi gereken, dayanıklı tüketim mallanyla taşıt araçlarının, tüketim değil yatırım malı sayıldıklarıdır. Burada, dışalımın göreli serbest bırakılması konusu üzerinde kısaca durulmalıdır. Ekonomi politikasının uygulayıcıları, dışalımın kolaylaştınlmasının, yerli üretimi gerek nitelik, gerekse etkinlik bakımından olumlu yönde etkileyeceğini belirtmektedirler. Sözü edilen yerli üretimin, benzeri yabancı ürünlerle piyasada alıcı bulmak üzere, durumunu düzelteceği, ya da dışalımın "terbiyevi" eğitsel etkisi olacağıdır. Oysa gerçek hiç de bu değildir. Dışalımın giderek serbest bırakılması, dışa açılma politikasının aynlmaz bir öğesidir. Türkiye'ye borç veren ülkelerin, kuruluşlann, öncelikle istedikleri, dışa açılmanın bu yönüdür. Amaç, iç pazan olabildiğince yabana mallara açmaktır. Bu amacı, ülkemizde bu politikayı yürütenler o ölçüde aşın benimsemişlerdir ki, sanayileşmiş ülkelerin, özellikle ABD ve AET ülkelerinin, ülkemizin ürünleri üzerine sınırlama getirmesini, bir türlü anlamamakta, ticaret serbestisine bir saldırı, ondan bir sapma biçiminde algılamaktadırlar. Oysa gerek ABD'nin gerekse Batı Avrupa ülkelerinin sanayileşmesi, iç pazarın korunmasıyla gerçek leştirilmiştir. nünde, ülke, çok büyük miktarlara ulaşan kaynak ayırma durumunda kalmaktadır. Ekli tabloda belirtilen parasal olanaklar, dışsatıma aynlan kaynaklan göstermektedir. Bunlar, kredi kullandırılması, döviz kullanım hakkı verilmesi, vergi bağışıkhklan ve yapılan doğrudan ödemelerdir. Dışsatım özendirmeleri tablosu açıkça göstermektedir ki, Merkez Bankası, ya da hükümet, bir dışsatım dolanna, günlük satış fiyatının ortalama W» 60 fazlasını ödemektedir. örneğin geçen yıl, yani 1985'te, 8 milyar dolarlık dışsatım gerçekleşirse, buna ödenecek TL. tutarı döviz kuru 1 dolar =ortalama 530 lira alınırsa 50.400 milyar lira değil, % 60 fazlasıyla, 80.640 milyar liradır. Aradaki fark, dışsatım için açıktan ödenen miktar, bir başka deyişle dışsatımın gerçek maliyetidir. Bu nokta, birçok bakımdan önemlidir. BÎR DIŞSATIM (ABD) DOLARINEV MERKEZ BANKASI'NA MALİYETt TL Olarak Sn*M DIŞSSuMI KSfŞINÇI O v M 0 n DUIIIMU wssatmcı Samaya Ortaklıktan M V u KVTOİIIMIıvHH OT (gMttt «*b kura) Ek Mem (nrfl M M J ) 575,00 109.20 143,8 20.5 23.0 575,00 172.50 143,8 49.2 23,0 Dış ticaretin gelişimi Dış ticaret, son altı yıl boyunca, önceki yıllara göre büyük bir artış göstermiştir. Gerek dışsatım, gerekse dışalım, önemli sayılabilecek ölçüde arttırılmıştır. Ek olarak, dışsatım ürünleri içinde sınai ürünlerin payı 1979'da % 35'ten 1984'te °!o 72 dolayına yükselmiştir. Bu gerçekten önemli bir niteliksel değişmedir. Ayrıca, dışsatım pazar yapısı da değişmekte, Ortadoğu ülkelerinin dışsatımdaki payı artmaktadır. Dışalım da, 1983 sonrasında giderek daha da serbest bırakılmış ve dışalım içinde tüketim mallarının payı artmıştır. Tüm bu gelişmelerin, olumlu ve olumsuz yönleriyle, değerlendirilmesi gerekir. Dış ekonomik ilişkilerle ilgili verilerden de anlaşılabileceği gibi, dış ticaret açığı, dışsatımda büyük artışlar sağlanmasma karşın, azalmamış, 197879'a göre artmıştır. Bu dururada, ekonominin dış ödemelerinde güçlükle karşılaşmamasının nedeni, dışsatımın artması değil, yabancı sermaye girişleri ve dış borçlanma kolaylıklarında aranmalıdır. Gerçekten, ödemeler dengesinin finansmanı için gerekli dış kaynak, 1984'te, yeniden 1979'daki düzeyine ulaşrruştır. Dış borçları ayrıca inceleyeceğiz. Burada belirtilmesi gereken, sermaye girişlerinin, son yıllarda, "kısa süreli" bir nitelik kazanmasıdır. Bu gelişme, dış ödemelerin hiç de sağlıklı bir yapıya kavuşmadığının bir göstergesi sayılmalıdır. Dışsatımın dışahmı karşılama oranı önemli artışlar kaydetmiş olmakla birlikte, dış ticaret açığı katkılı ulusal gelir (eski deyimiyle gayri safi milli hasılaGSMH) oranı, 1982 sonrasında yeniden artnuş ve 24 Ocak öncesi yıllannın, neredeyse iki katına yaklaşmıştır. Bu durum, dışsatımı arttırmadaki başan düzeyi ne olursa olsun ekonominin geleceği yönünden hiç de olumlu bir gelişme değildir. Dışsatıma dayalı gelişme, giderek bınüyen dış ticaret açıklanna yol açmaktadır. Bu süreç, gerçekte, dışa açık büyüme politikasının, başansızlık simgesidir. kazaa« Kretfl koiaylıkian kazana Kunımlar veralsi batttakhiı Dtsata hakkımn kunaiMMek Batlı Islenrieniefl kazamtan TOPUM • (Ödenm) 8,6 871.5 Lıra 11.5 983.6 Lıra * Bu maliyet hesabı daha önce tarafımızdan yapıldı vc YAPIT Dergisi'nin 2. sayısında, ocak 1984'te yayımlandı. Daha sonra eski Odalar Birliği Başkanı Mehmet Yazar, eylıil 1984'te bu konuyu ayrıntılarıyla açıklandı ve bir kitapçık bastırdı. Bu konuda ayrıca bkz. Dünya, 28 Kasım 1984. s.2'de Tevfik Güngör'ün yazısı. Önce, Merkez Bankası, örneğimizdeki günlük dolar fiyatı olan 575 liradan dışalımcılara ve diğer kullanıcılara sattığı bir dolan 920 liradan mal etmektedir. Bu zaranna satış, yalnız dışsatımın değil, dışalımın da, parasal destek konusu olduğunun kanıtıdır. Bu durum, son yıllarda dışalımın giderek seTbest bırakılması, ülkenin, hertürde lüks tüketim malları, dayarukh tüketim malları da dahil, yabancı malları n pazan konumuna getirildiği bir ortamda yürütülmektedir. Gerçekte, dışalım ürünlerinin "ucuzluğu" bu noktadan kaynaklanmaktadır. Ek olarak da, bu yolla, iç pazan dolduran yabancı malları satanlann, kârları artırılmaktadır. Süreç, ülkenin sermaye kaynaklarının yabancılara aktanlmasının bir yolu olmaktadır. mallarla doldurmaktan başka yollan. yöntemleri vardır. Japonya'dan ABD'ye, Almanya'ya kadar, sanayileşen hiçbir ülke, yerli sanayilerini bu tür bir "egitimle" geliştirmemişlerdir. Dışsatımın maliyeti Ülkenin dışsatımı, ABD Doları üzerinden, 1984'te, 1979'a göre, üç katından fazla artmıştır. Kuşkusuz bu bir başarıdır. Ancak bu başan kadar önemli olan, tç pazarın yabancı kaynaklı ürünlere açılmasının eğitsel bir etkisi olacağı en iyimser yaklaşımla, yalnızca bir beklenti olabilir. Bizde, Osmanlı döneminin ve diğer azgeüşmiş ülkelerin deneyimleri, bu beklentinin tam aksinin gerçekleştiğini, dışa açılma sonucu, yerli sanayiin tümüyle çöktüğünü, yok olduğunu göstermektedir. Kaldı ki, yerli üretimin niteliğini yükseltmenin, daha etkin yerli üretimi gerçekleştirmenin, iç pazan yabancı ekonomiye maliyetidir. Dışsatımın maliyeti, iki açıdan incelenebilir. Önce dışsatım ürünleri fıyatlanmn, dışalım fiyatlan karşısında durumu nedir sorusuna yanıt aranmalıdır. Sonra da, ekonomi, dışsatımı gerçekleştirmek için ne ölçüde kaynak ayırmakta, bir dolar dışsatım geliri, lira olarak kaça mal olmaktadır? Belirtilmesi gereken, dışsatımın, çok büyük oranda, fiyat düşüşleriyle sağlandığıdır. Bu durum, dışsatım/dışalım fiyat eğilimlerinden izlenebilir. Eğer 1973 yılı başlangıç alınır ve o yıl için her iki Tıyat 100 sayılırsa, 1983'te dışsatım fıyatlan/dışalım fiyatlan oranı 49'a düşmüştür. Daha sonra, 1984'te az da olsa bir düzelmeyle 55 dolayındadır. Bu fiyat gelişmelerinin anlamı çok açıktır: Ekonomi, 1984'te, 1973'e göre, bir birim dışalım yapabilmek için, bunun iki katına yakın değerde dışsatımda bulunmak durumundadır. Bu durum, ekonominin, salt fiyatlama yoluyla, dış ticarette kaynak kaybettiğinin somut bir göstergesidir. Yine kolayca hesap edilebilir ki, eğer dış ticaret fiyat oranları aynı kalsaydı, dışsatımdan ekonominin elde ettiği dolar geliri, şimdiki düzeyinin 2,53 milyar dolar üstünde olacaktı. Bu miktar, son yıllann dış ticaret açığına yakındır. Bu arada belirtelim ki, Türkiye'nin de içinde bulunduğu yarı sanayileşmiş gelişmekte olan ülkeler grubunun dış ticaret fiyat oranlan, 197680 döneminde sürekli artmış, 198283 yıllarında da, °7t> 23 gibi sınırlı bir azalma göstermiştir. Özetle, ülke, dünyadaki genel fiyat eğilimleri dışında. olağanttstü flyat indirimleriyle, dışsatımını arttırmaktadır. Ancak dışsatım salt fiyatlama yoluyla, yılda üç milyar dolara yaklaşan kaynak kaybıyla gerçekleştirümektedir. Dışsatımı arttırmanın diğer itici gücü, dışsatıma sağlanan parasal olanaklardır. Dışa açık büyüme politikasının bir uzantısı olarak, dışsatımı arttırma yö İsmet Paşa randevularında çok titizdi. Bir kez daha değinmiştim. Bir gün, Milli Birlik Grubu'nu ziyarete gider. Diyelim, saat 11.00'dedir görüşme. Yanında da Özel Kalem Müdürü Necdet Calp var Görüşme saatine bir dakika kala, Milli Birlik'in kapısına varmış olurtar. inönü, saate bakar: Daha bir dakikamız var, bekleyelım! der. O sırada, içerden Milli Birlikçiler, Paşa'nın geldiğini duymuşlar, dışarı karşılamaya çıkmışlardır. Sorarlar: Paşam. niçin buyurmadınız da dışarıda bekliyorsunuz? Olmaz, der Paşa, daha bir dakika vardı. Bir dakika önce girsem yakışık almazdı, içerde toplantıda da oiabilirdiniz. Bir dakika geç kalsam hiç olmazdı! Biz gazeteciler, Paşa'nın her davranışından bir anlam çıkarırdık. Gerçekten bir anlamı olurdu da ondan... 12 Mart döneminde, 1961 Anayasası'nın değişiirilmesi istekleri gündemdeydi. Darbeyi yapanlar.çıkışyolunu 1961 Anayasası'nın değiştirilmesinde samyortardı. Degişikliği başta, o zamanın Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın istediği söyleniyor, biliniyordu. İsmet Paşa direniyor,"8u adamın elinden ne kvrtanrsak kârdır" diye düşünüyordu. Bir gün, Memduh Tağmaç, İsmet Paşa'yla gorüşmek istemiş, görüşmüştü. Konu belliydi. Görüşme Pembe Köşk'te olmuştu. Görüşmeden sonra İsmet Paşa, Parti Meclisi'ni topladı. Kırk kişilik Parti Meclisi toplandı. Üyeler dışında, yazmanlar da var. Şöyie dedi: "Genel Kurmay Başkanı benimle görüşmek istedi, 'Buyursun' dedim. Geldi. Pijamamın üstüne robdöşambnmıgeçirdim; aşağıya indim. Genel Kurmay Başkanı'nı böyle kabul ettim. Bu anlattıklanm sakın buradan dışan çıkmasın. ybksa çok ayıp olur!" Paşa'nın bu açıklamasından sonra toplantı sona erdi. Parti meclısımn gazetecı üyelerınden bırı hemen asağıya inıp olayı. tanıdığı gazetecilere aktarmış olmalıydı. Paşa'nın satır arasında söylediğini anlamıştı. Paşa, duyulmasını istemediği bir konuyu niye anlatsındı kırk kışinin arasında? Paşa'nın Başbakanlık dönemı. Mecliste, Komisyonda Milli Savunma Bütçesi görüşüldüğü sıralar, Meclis lokantasında. komisyona gelen askerlerle, sıviller birlikte yemek yerler. Öğle saati, kalabalık bir biçımde lokantaya giriyorlar. Bir General, lokanta kapısından girerken, İsmet Paşa uyanr: General, bak burada bir milletvekili var, o girsin sen daha sonra girersin! Pekı Paşam, der General, yanındaki milletvekiline verır sırayı. Paşa, politikacıya, milletvekiline çok önem verir... Ahmet İsvan'm, Paşa ile ilgili anlattıklarından bir bölümünü yazmıştım. "Selin" Sanatevinde anlattıklarından bir bölüğünü daha aktarmak istiyorum. Bunları. Şeref Bakşık'ın İsmet Paşa'nın olum yıldönumunde çıkan. Hikmet Çetmkaya'ya anlattıklarıyla. daha sonra, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun yazılarıyla bütünleşsin diye düşünüyorum. Ahmet İsvan, İstanbul il Sekreteri olduğu 1970'li yıllann dolaylarında, her sabah 06.00'da kalkıp on beş gazeteyi okur; 10.30 vapuruyla Heybeliada'ya geçer. Partinin odacısı Associated Press bültenlerini getirmiştir. İsmet Paşa. giyınmiş, hazırlanmış biçimde, her zaman olduğu gibi Ahmet Isvan'ı ayakta karşılar Bir gün İsmet Paşa şöyle der: Bana dedin ki, "Helsinki'de AmerikanRus delegeleri anlaştılar" Ben AP bültenlerıne baktım, göremedim. Bir de sen bak bakalım... Ahmet İsvan, bültene satır satır bakar, iki saat arar, böyle bir haber yok. Ahmet İsvan: Yok Pasam, yanıtını verir. Niye yok? Sor AP ofisine bakalım... İsvan, AP'nin bürosunu arar, Dış Haberlerden sorumlu Müdürün Hamburg'a gittiğinı söylerler. Haberin niye olmadığından, çıkanların haberleri yoktur. Paşa: Benim sorduğumu söylüyor musun? New York'a şikâyet et bunları! 1978 Dışsatım Dışalım Dış Ticaret Açığı Diğer Carl 2 238 4 369 2 081 1 649 833 1 265 848 ()874 1 269 ()26 26 EKONOMİNİN DIŞ DÜNYASI, 19781985 1980 1981 1979 2 261 4 815 2 554 2 910 7 513 4 603 2 946 1 751 3 408 672 1 434 1 373 4 703 8 567 3 864 3 891 1 946 1 919 882 649 315 ()5 1982 5 890 8 518 2 628 4 332 2 639 935 263 ()75 902 168 ()168 1983 1984 7 389 10 331 2 942 1985* 5034 6 853 1 819 2 162 1 467 375 33 (•)88 461 1 Yapısal değişme İncelenen dönemde, dışsatım ve dışalımda, önemli sayılabilecek yapısal değişme gözlenmektedir. Dışsatımda, sınai ürünlerin payı daha önce de belirtildiği gibi hızla yükselmiştir. Dışalımda ise, yatınm malları dışalımının oranı sürekli azalmaktadır. Geleneksel olarak, 1974'e kadar toplam dışalımın % 4550'sini oluşturan yatınm malları, o yıl petrol fiyatlanndaki sıçrama nedeniyle toplamın "7o 34'üne düşmüş, 197577 yıllannda ise yeniden % 40'ın üstünde gerçekleşmiştir. 1978 ve 1979'da sırasıyla °?b 35,3 ve °Ia 31,5 olan 5 905 8 895 2 990 3 846 2 734 1 407 Carl İşlemier Açığı 1 898 Sermaye Hareketleri 760 193 Hata ve Noksan 507 317 Ödemeler Dengesl Finansmanı 1 002 622 Genel Denge ()87 I:)66 90 152 Rezerv Hareketleri 87 )90 66 5 ()152 (•)1 Dış Ticaret Flyat Oraıdarı 73,7 1973= 100J) 73.8 56.9 52.1 49,7 49,0 55.3 54.9 Dışsatım/Dışalım Oranı 45.0 50.0 37.0 69.2 66.4 68.1 73.5 Dış Ticaret Açığı/Katkılı Ulusal Gelir Oranı 47 4.5 8,8 7,2 7.8 6.0 7.2 * İlk yedi aylık veriler Not: Dış ödeme verileri 19841e yeniden tanımlanmış, buna göre, daha önce dışalım (cif) alınırken bu tarihten sonra (iob) alınmaya baslanmıstır. Buradaki tüm veriler "yeni" tanıma göredk. Kaynak: Maiiye ve Gümrük Bakaniığı, Yıllık Ekonomık Rapor 1985, DPT, 1986 Yılı Programı Gelirler •Glderier 2 537 1 396 1 413 () 393 676 1 003 2 945 4 402 Dışa açılma politikası dış borçlanmayı arttırdı Dışa açılmacı büyüme politikasının en belirgin ve önemli sonuçlanndan biri de, dış borçlanmayı arttırmasıdır. Bu genel kural, ülkemiz için de geçerli olmuş, dış borçlanma, son yıllarda yeniden tırmanışa geçmiştir. Toplam dış borçlann ulusal gelire oranı, 1979'da <o 28.2'den, V 1984'te < o 40.3 dolayına yükselmiştir. Bu F durum ülkenin borç yükünün giderek ağırlaştığının bir göstergesidir. Dış borçlar içinde, uzun süreli ve dövizle ödenecek olanlar, son altı yılda yüzde yüzden fazla bir artışla, 1985 ortalarında 20.6 milyar liraya yükselmiştir. Bu miktar uzun süreli dış borcun faiz yükü de ilk belirlemelere göre 5.4 milyar dolardır. Ancak faiz yuküyle ilgili olarak bir nokta özellikle önemlidir: Ulke giderek, degişken faizli dış borçlara yönelmektedir. Gerçekten, 1979'da alınan dış borçlann yalnız *k 13'ünün faiz yükü değiş(Anapara, milyar ABD Doları ve TL olarak) 1978 1979 1980 1984 1981 1982 1983 1985 Uzun süreli 93 11 4 62 12 5 139 13 4 14 7 20 6 Kısa süreli 72 36 25 22 46 22 30 Toplam 13.4 14 7 12.9 13 9 16 1 16 4 193 II.TL iie ödenecek 40 4.7 9 6 12 3 14 8 19 1 25 0 27 1 Toplam Dış Borçlann K.ulusal GeKre Oranı % olarak 26 5 28 2 25 6 26 3 30 4 32 7 40 3 Kaynak: T Istahstık Yıllıgı 1985 s.428, Maiiye ve 6ümruk lakaıtlıjı Yılhk Ekonomik Rapor. 19801985 ve Butçe Gerekcesı 1986 I.Oövizle ödenecek m BORÇLANMA, 19781985 s kendi, bu oran 1984'te Vo 70'e yükseimiştir. Degişken faizli dış borçlanmanın anlamı, ödenecek borcun faizinin de, belirsiz olması ya da uluslararası piyasalarda geçerli faiz oranlarına gore belirlenecek olmasıdır. Degişken faiz uygulamasının en önemli sakıncası, gerçek borç mikta nnın, bilinmezliğe bırakılmasıdır. Son yıllarda., yalnız uluslararası sermayenin dayanağı olan ozel bankalar değil, Dunya Bankası \e ABD gibi borç almamızda onde gelen yerler de degişken faiz uygulamasına gitmektedir. Bu durum, dış borç yukünü sayısal görunümünün ötesinde ağırlaştırmaktadır. Yalnız dö>izle ödenecek uzun süreli dış borçlann, gelecek üç yıl için yıllık üç milyar dolar olacağı, 1986 Bütçesi'nde öngörülmektedir. Her yıl dış ticaret açığı 2.53 milyar dolara, yeni tanıma göre bile, cari işlemier açığı 11.5 milyar dolara ulaşan ekonominin, giderek ağırlaşan dış borç yükünü gelecek yıllarda nasıl karşılayacagı önemli bir sorudur. Gerçekten, yıllık dış borç anapara \e faiz ödemeleri toplamı, ulusal gelirin "'o 7'si, dışsatımın da % 33'u dolayındadır: 1986'da 2.145,6 milyon doları anapara, 777,8 milyon doları faiz olmak üzere toplam 2.923,4 milyon dolar dış borç ödenecektir. Dikkat edilirse, faiz yükü burada % 36'dır. Bu sayılar valnız dovizle ödenecek uzun süreli dış borçlarla ilgilidir. Kuşkusuz bir de kısa süreli ve TL olarak ödenecek dış borçlar vardır. îkinci olarak, serbest pıyasa anlayışı, dışsatım dolannın da en azından maliyetine yakın bir fiyatla satılmasını gerektirir. Hükümet, 1985 Aralık ayı sonunda, 920 liraya mal ettiği dolan, 575 liradan satmaktadır ki bunun anlamı, dışsatımla birlikte dışalımın da açıktan ödemelerle desteklendiğidir. Ücretlerin, maaşların, küçük üretici gelirlerinin özellikle duşük tutulduğu, temel tüketim malları başta olmak üzere, birçok mahn fiyatının arttınldığı bir ortamda, dolar alımsatımının belirtilen içeriği, ayrıca dikkat çekicidir. Serbest piyasa politikasının, hiç de serbest olmadığını gösterir. Üçüncü nokta, döviz kuru değişmeleriyle ilişkilidir. Eğer bir dolann gerçek değeri, günlUk alımsatım fiyatının ^o 60 üzerinde ise, bunun anlamı, dışsatım yapılabilmesi için, bu oranda devalüasyon gerektiğidir. Bir başka deyişle, ekonomi aynı miktar dışsatımı, ancak bu dolar değerinden yapabilir. Özetle uygulanmakta olan ekonomi politikasının bir sonucu olarak, ülkenin dışsatımı, son altı yılda, gerçekten artmıştır ve bu bir başandır. Ancak dışsatımdaki bu artış, önce dışa satılan ürünlerinin fiyatlannın dışalıma göre yan yarıya azalması, ucuzlatılması ile ve dışsatımın da "o 60 oranına varan parasaJ desteklenmesi sonucu sağlanabilmiştir. Bu somut maliyet durumuna karşın, yine de dışsatım artışı başarılı sayılırsa, bu ayrıca tartışılmaya değer. Dışa açık büyüme, sonuçta, ülkenin ikili kaynak kaybıyla sürdürülmektedir. Ülke bir taraftan giderek daha az fiyatla dışsatım yapmakta, diğer uraftan da dışalımını, bu işe ayırdığı dolan, maliyetinin ""o 60 altında satarak kaynak kaybetmektedir. Bu fakirleşme surecine ekonominin daha ne kadar dayanabileceği sorusu sorulmaya değer. Dışalım doları başına ödenen ek karşılıklar, kamuoyunda tartışılan "hayalf dışsatım konusunu açıklamaya yardımcı olabilir. Bir dışsatım dolanna satış fiyatının "/o 60 fazlası ödendiğinden, dolar satın alıp bunu dışsatım dolan biçiminde yeniden Merkez Bankası'na satmak, bu oranda kâr sağlayan bir iş olmaktadır. Ülke içinden ya da dışından satın alınan dolarlar, bir kısım fatura oyunlarıyla dışsatım yapılmışcasına Merkez Bankası'na satılır ve bunların ek ödemeleri de 'alınır. Dışalım hayali de olsa, kazanç gerçektir. Paşam, izin verirseniz, ben haben bizım basında görmüştüm. Onların bu haberi nereden bulduklarını öğreneyim.Haber Cumhurıyet'te çıkmıştı... Peki öğren... der Paşa. Ahmet İsvan, o yıllar Cumhuriyet'te olan Mehmet Barlas'ı arar Barlas, dış haberleri de düzenlemektedir. Barlas, "Araştırıp bildireyim" diye karşılık verir; on dakika sonra arar, şöyle der. Bu haberi bize, a.a. verdi. Beyaz Saray, başka ajanslarda çıkan bu haben yalanladı. Onlar da bültenlerinden çıkarttılar. Ahmet İsvan, durumu Paşa'ya anlatınca o, şöyle der: Bin tane kuşkumdan birisi de budur! Ahmet İsvan ekledi: ' İnönü, bin tane kuşkunun bir araya getirdiği adamdı. Ulusal çıkarlar, bağımsız devlel, demokrasi konusunda bin tane kuşkunun bir araya getirdiği bir adamdı. Sanıyorum ki Türkiye'de Dışişlerinde bir başka adam yok bu kuşkuları toplayan. İsmet Paşa. "Ben oimazsam ne olu^" dıyen adamdı Bağrıma taş basıp Kurultay'da İsmet Paşa'ya karşı oy kullandım! İnönü'nün titizliğinı, inceliğıni anlatan isvan, sözlerinişöyle surdürdü: "Gene sekreterliğini yaptığım sırada, Heybeliada'da lokalde basın toplantısı yapacak. inönü'nün tartışmasız bir büyüklüğü var: O, basın toplantısına hazırlanırken, bir çocuk korku ve titizliğiyle hazırlamr. Yanına oturdum, bazı sözcükleri büyük büyük yazıyorum. Yanına büyük işaretler de koyuyorum. Sordu: O işaretler ne? Paşam, önemli yerlerin ışaretlerı... "Haytalar gibi olur..." sözünüz önemli, onun için. (İsvan, Paşa'nın gençler için söylediği "haytalar" sözünü anımsatıyor...) Çıkart. dedi, "haytalar gibi..." diye başlayan tümceyi çıkarttı. Öğleyın orada kaldım. Ali Topuz il Başkanı, o da var. Keçe Kalemle buyuK ouyuk yazdığımız metnı çoğaltıp basına dağıtacağız Alt Topuz la birlikte yemeğe kalacağız . Paşa, yemek masasında bulunan servis tabaklarının, çatal bıçağın yerlerini değiştirmeye çalışıyor. Yerler parke; ayağı kayacak, düşecek diye ödümüz kopuyor. Mevhibe Hanım, cızbız kötteyi getirdi. İsmet Paşa, beni kolumdan tuttu, kendi sağına oturttu. Mevhibe Hanım baş köşedeydi. Onun sağında Paşa, Ali Topuz İl Başkanı olduğu için Mevhibe Hanım'ın soluna onu oturttu. Onun yeri, ikinci yerdi. Benı nereye oturtacaktı? İstan1 bul örgütünde bir il sekreteri için, ne yapılmalıydı? Ali Topuz un soluna koysa? lııh işte öyle yapmadı. Kendi sağına benı oturttu. Mevhibe Hanım, solunda Topuz, sağmda Paşa, Paşa'nın yanında da ben. Paşa, bu tıtizliğı gösteren adamdı... Paşa'ya sekreterlık yaptığım yaz, ben bir trafik kazası geçirdim. Onu anlatacağımı, Paşa bir gün: Beni, düzlük, yürüyeceğim bir yere götür, dedi. İçimden. "Yoldagıderken, gideceğımiz köylerı anlatayım" diyordum O, "Ben burada bulunduğum sırada her gün bir köye gidelim" dedi. "Paşam, böyle bir şey yapacaksanız, programı ben yapayım." dedim. Kimi köylerden söz ettim. Bir köydeki CHP'li il genel meclisi üyesıni anlattım. Onu görmek gerektiğ m soyledim Laflanmı duymamıs gıbı geldı bana On gün sonra geçirdım trafik kazasını. Paşa, müthiş bir'duygusal havaya girdi. Sürekli sağlığımı sordu. Haydarpaşa Hastanesı: ndeydım. Reha, refakatçıydi. Paşa arıyor. Ecevit telefonda. On gun sonra, Paşa'nın bir isteği ildekılere: Kadıköy Köyüne gidelim, diyor, orda bir il genel meclisi üyesi varmış, onu da bulun. Gideceğimizi de İsvan'a haber verin!" Operatör Doktor KAZIM SARI Genel Cerrahi Uzmanı Mua: Mecidiyeköy Büyükdere Cad. No: 57/5 Tel: 166 96 66 166 47 48 StRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear