28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER öylesine büyük bir boşluğa ve anlamsızlığa iter ki, bu duygudan kurtulmak ve yeniden çevreye uyum sağlamak olanaksız olabilir... Soğuğu duyumsamayan, elindeki yükün ağırlığım ya da basıncını farketmeyen insanın ne büyük sorunlan olabileceğini hiç aklımza getirdiniz mi? Dokunmak, insan yaşamında çok çeşitli şekiller almıştır. Kucaklaşmak, sanlmak, öpüşmek, el sıkışmak şeklindeki sevgi ve coşku dolu selamlaşmalar, dokunarak insanlann birbirlerini nasıl sevindirdiklerini, sevgilerini nasıl ilettiklerini ne guzel sergilemektedir. El ele tutuşup söyleşen çocuklann, sevgililerin dokunarak duyduklan dostluk ya da aşk daha gerçekçi olarak başka nasıl belirtilebilir? Annenin, yattığı yerde haykırarak ağlayan bebeğini kucağına alıp sarmalamasıyla gerçekleşen dokunmanın duyurduğu rahatlama ve sakinleşmeyi bir başka şekilde oluşturmak olası mıdır? Bir insanın, sevdiği, yakınhk duyduğu birinin saçını, yanağını okşaması, el ele izlenen bir film, kol kola yürünen bir yol dokunma duyumuzun en güzel işlevlerinden biri değil midir? Kedimizi, köpeğimizi okşarken bizim aldığımız ve ona verdiğimiz haz ne inanılmaz bir duygudur... Baharda tomurcuklannı patlatmış, uçuk pembe çiçeklerini gururla açmış ilk badem ağacını görünce, içimizden koşup onu kucaklamak, böylece doğanın coşkusuyla yenilenmek gelmez mi? Bazı çocuklann, kendilerine yumuşak ve tüylü bir oyuncağı, bir hırka ya da battaniyeyi arkadaş seçip onu okşayarak uyuduklanna hepimiz zaman zaman tanık olmuşuzdur; yine masum bir alışkanhk olan parmak emmede de, kendi kendine dokunma, varlığını duyma ve onunla bütünleşme içgüdüsü baskın değil midir? Her ülkenin kendine özgü selamlaşma sekillerinin olması, o ülke insanlarının soğuk ya da sıcak kanlı olmalarıyla yakından ilişkilidir. Yakın ve içten ilişkilerin ayıp sayıldığı ülkelerde veya bazı kentsoylu kesimlerde sadece uzaktan selamlaşma kuralı vardır ve insan ilişkilerinde yeterli sayılmaktadır. Sıcak kanlı, coşkulu insanların yaşadığı ülkelerde ise her turlü dostluk ve sevgi gosterisi dokunarak ve duyarak yapılmakta, kişiler sarmaş dolaş yaşamakta, dans etmekte, kucaklaşmakta, kısacası dokunma duyulannın elverdiğince iletişim sağlamaktadırlar. İnsan ilişkilerinin en duyarlı bağlamı olan hekimlikte dokunarak iletişim sağlamanın çok özel bir yeri vardır. Tıpkı iki insanın birbirine yaklaşması gibi, hasta ile hekimin de dokunmayla, parmak uçlanrun ve avuç içlerinin temasıyla birbirlerine inanç ve güven aşılamalan, iyileşmenin ilk adımını oluşturmaktadır. Bedenindeki veya tenindeki bir rahatsızlığın ezikliğini taşıyarak, kendinden uzaklaşmış ve huzursuz olarak hekime gelen insana, bir yandan bakışlanmız ve sözlerimizle güven vermeye çalışırken, bir yandan da elini sıkarak rahatlatmak, ondan çekinmediğimizi belirtir şekilde elimizle yoklayarak bedenini incelemek, hekimlik mesleğinin ana kurallanndan biridir. YAŞAMIN EN GÜÇLÜ ANLAMI Dokunma duyumuzun bize sağladığı olağanüstü iletişim olanağı nı gündelik yaşamımızda olduğu kadar mesleğimizde de değerlendirmeli ve onemini her fırsatta genç oğrencilerimize, çevremizdekilere anımsatmalı, orneklerini vermeliyiz. Gözlerimizle seyrettiğimiz canlı cansız güzelliklere dokunarak, çocuklan, sevgilileri, dostları kucaklayıp öperek, okşayarak, doğanın tüm varlıklarını parmak uçlanmızla algılayarak, "onca yoksulluk varken" bile, daha bir mutlu olabiliriz sanırım. Nasıl sevgi, varoluşun en buyük gerçeği ise, dokunarak duymak ve duyguları iletmek de yaşamın en güçlü anlamı olsa gerek... Dokunmak, canlıların yaşamında inanılmaz derecede anlamlı ve önemli bir yer tutar, oysa çok kez varlığından bile haberimiz yoktur! Bazı hastalıklarda, bu duyunun yitirilmesi, insanı öylesine büyük bir boşluğa ve anlamsızlığa iier ki, bu duygudan kurtulmak ve yeniden çevreye uyum sağlamak olanaksız olabilir... Soğuğu duyumsamayan, elindeki yükün ağırlığım ya da basıncını farketmeyen insanm ne büyük sorunları olabileceğini hiç akhnıza getirdiniz mi? Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN Tüm bedenimizi çepeçevre saran derimiz, bir canlı olarak dış dünya ile denge içinde yaşayabilmemizi sağlayan gizemli bir organımızdır. tçinde bulunan incecik sinir uçlan, kıllar, yağ ve ter bezleriyle ve bunlann birbirini tamamlayan işlevleriyle derirniz, yaşamımızda çok önemli bir yere sahiptir. Sıcaklayınca terleyerek, üşüyünee titreyerek, heyecanlanınca kızararak uyaranlan yanıtlar, sürekli yere basan tabanımızın, kazma kürek tutan ellerimizin nasırlaşmasıyla dış etkenlere direnme gücü kazamnz. Genelde, ayva tüyü şeklinde bedenimizi kaplayan ve derinin bir uzantısı olan tüylerimiz, kafamızda saçları oluşturarak beynimizi ve kafatasımızı, kaş ve kirpik şekline dönüşerek gözlerimizi korurlar ve yine diplerindeki bazı özel salgı bezlerinden tenimizin kişiye özel kokusunu yayarlar. Derimizin kalınlaşmış şekJi olan nrnaklanmız olmadığında el ve ayak parmaklarımızın nasıl bereleneceğini, güçsüzleşeceğini ve işe yaramaz hale geleceğini hiç düşündünüz mü? Iç organlanmızın işleyişine neden olan dış uyaranlann hemen tümünü derimiz aracılığı ile algılar, yine bu organlardaki herhangi bir bozukluğun ilk belirtilerini de derimiz üzerinde saptayabiliriz. Bütün bu özellikleri göz önüne getirilince, bedenimizi çevreleyen derimizin ve eklerinin, dış etkenlere karşı salt koruyuculuk ve savunma işlevini üstlenen ve bir dizi fızyolojik olayın gerçekleştiği yaşamsal bir organ olduğu kanısı uyanmaktadır. Oysa, dış dunya ile organizmamız arasında tam bir baraj oluşturarak bizi koruyan derimizin de kendine göre bir psıkolojisi. hatta bir felsefesi vardır. Bütünlüğü bozulunca, çevreyi algılama gücünde kopukluklar ve eksilmeler olunca, sorumluluğunu taşıdığı insanm kendisinde de çok köklü sıkıntılar, uyumsuzluklar ve açmazlar belirir. Derimizin en önemli işlevi olan kendimizi ve çevremizi algılama işlevine "dokunma duyusu" diyoruz. Gözümüzle gördüğümüz, kulağımızla işittiğimiz her şeyi parmak uçlanmızJa, avuçlanmızla dokunarak anlayabilir, canlı veya cansızlarla, tüm dış dünyayla iletişimimizi dokunarak kurabiliriz. CANLILARIN YAŞAMINDA Dokunmak, canlıların yaşamında inanılmaz derecede anlamlı ve önemli bir yer tutar, oysa çok kez varlığından bile haberimiz yoktur! Bazı hastalıklarda, bu duyunun yitirilmesi, insanı Dokunmak ve Dııymak PENCERE 25 OCAK 1986 At Binicisine Göre Kişner... 'Düşünüyorum, Öyleyse Vurun'da anlatmıştım; bir kez daha anlatmakta bilmem yarar var mı? Makedonya Kralı Filipos, oğlu iskender'in ne akıllı bir kişi olacağını ne zaman sezmiş? Azılı bir at varmış; kimse hayvana binemiyormuş. İskender, olayın nedenini araştırmış; anlamış ki hayvan gölgesinden ürkiüğü için azıyor. Atın sırtına atlayıp güneşe doğru sürmüş. Arkaya düşen gölgesini göremediğinden sakinleşmiş at; durulmuş. Herkes bu işe şaşıp kalmış; Kral Filipos'un göğsü kabarmış Ne akıllı oğlum var!.. Kimi zaman hayvan değil, insan da gölgesinden ürker; ya da gölgeleri gerçek sanır; ama gölge boksu yapan boksor bilinçlidir; o, gerçekte kiminle dövüşeceğini bilir de kendi golgesiyle oynayarak gücünü arrtırmaya çalışır. • Sermaye gücünün siyasası yedi yıl önce enflasyon canavarını işçi ücretlerlnin azdırdığını ilerı sürüyordu. Emekçi kesimi altı yıldan bu yana boyunduruğa alındı; yedinci yıla girdik; enflasyon durmadı. Şimdi en azgın emekçi düşmanı bile artık bu görüşü savunamıyor. Ne var ki bu arada olanlar oldu; emekçi kitlelerinin yönetime katılımı zaten sınıriıydı, büsbütün kısıtlandı, ama bugün hiç kimse ortaya çıkıp konuşamıyor: İşçi ücretleri yüzünden enflasyon canavarını yenemiyoruz.diyemiyor. Dış sermaye odaklarının Türkiye'de pompaladığı bir başka ideolojik görüş de KİT'lere düşmanlıktır. Niçin? Çünkü ülkemizde KİT'leri (başlangıçta) bağımsızlık özlemi ve devletçilik zorunluğu yarattı. Planlı sanayileşmeye "evet" dediniz mi, hem halka dönük devletçilik, hem de ulusal planlamayı benimşemiş olursunuz. Bu görüş, dışa bağımlı holding ekonomisine ters düşer; enflasyonun suçunu KİT'lere yüklemek, carpık sermaye düzeninin kendi içinde tutarlı bir görüştür. Ama bu görüş dışa bağımlı kapitalizmin ideolojisiyle tutarlıdır da,gerçeklerle bağdasmaz. Türkiye'de enflasyonun sıfırlandığı ve fiyatlann kıpırdamadığı yılları düşünün! Dünya 1929 ekonomik buhranıyla altüst oluyor; azgın dalgalar küçük ekonomileri ceviz kabuğu gibi sallıyor; 1930'larda başlayan devletçilikle Türkiye, o döneme göre şaşılası bir sanayi atılımı yapıyor, hem dış ödeme dengesini kuruyor, hem enflasyonu denetim altına alıyor. * KİT'ler ne zaman enflasyonun kaynağı niteliğine dönüştürüldü; ya da bu sav pompalandı? 29 Mayıs 1950 güniü Menderes hükümeti programında bunu görmek kolay: "KİT'ler pahalılığın kaynağıdır, ekonominin sırtında kamburdur, özel sektöre satılacaktır." Program, 36 yıldan beri gündemdedir, ama KİT'ler özel sektöre devredilemez; seçim yatırımları için arpalık gibi kullanılır. Bu arpalık iki bölümlüdür: Yönetim kurullarına, genel müdürlüklere, müdürlüklere sermaye iktidarının gözde kişileri oturtulur; KİT'lerde çalışan personel sayısı da partinin militanlanyla şişirılir. * Bir yandan KİT'lere karşı görünerek liberal ekonomi edebiyatı yapan sermaye iktidarları, öte yandan KİT'leri kullanarak "devlet eliyle kişiyi zengin etmek" siyasetini sürdürmüşlerdir. Çünkü temel ekonomik programları budur. KİT'lerin sayıları ve çapları serbest piyasa ve liberal ekonomi şampiyonlarının iktidarları zamanında çoğalmıştır. Cumhuriyet'in dünkü sayısında (24 Ocak 1986) birinci sayfada bir başlık vardı: "KİT'ler zam şampiyonu!.." Peki, şampiyonluk kupasını kime vereceğiz? Aman enflasyon canavarının gölgesine aldanmayalım. At, binicisine göre kişner. Zam şampıyonluğunun kupasını özal ve ekibine vermezsek, büyük haksızlık ve yanılgı olur. OKTflY AKBAL EVET/HAYIR Güzel Türkçemiz Kimlerin Elınde? 18 ocak günü 'Olaylar ve Görüşler' bölumünde çıkan Doç. Dr. Semih Tezcan'ın "Türkçe, Arapça ve Bir Profesör" başlıklı yazısını okudunuz mu? Okumadınızsa, arayın o günkü 'Cumhuriyet'i, bu ilginç yazıyı okuyun. Doç. Dr. Semih Tezcan şimdi Almanya'da bir üniversitenin Türkotoji bölumünde görevlidir. Genç bir bilimadamı... Türk dili alanında uzman bir aydın. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin 'gerici' havasına katlanamamış, soluğu Almanya'da almış çaresizlikle. Türkolojinin sağlam bilimsel temellere dayandırıldığı Alman üniversitelerinde çalışıyor. Türk Dil Kurumu'nun kd başkanlanndan biriydi Tezcan. Birkaç yıl birlikte görev yaptık yönetim kurullarında... Gerçekten degerli bir kişi. Elbette ki karşıdevrimcilere, daha doğrusu her dönemin adamı olmak becerisi gösterenlere ayak uyduramayacaktı. Ûyle de oldu. Tezcan'ın o yazısı ibretle okunmaya değer. Atatürkçü devrimcilerin de pek bilmediğı bir şey değil, ama Atatürk'ün vasiyetini ortadan kaJdırarak Türk Dil ve Tarih Kurumları'nı 'gerici'lere teslim eden 'güçlü' kişilerin, çevrelerin bu ilginç yazıyı okumalannda yarar var. TDK'yı kimlerin elinden alıp kimlere vermişler yasa zoruyia.. Üstelik de miras hukukunu biie hiçe sayarak, Atatürk'ün anısını umursamayarak; Atatürk adını dillerinden düşürmeden, Atatürk'ün bütün gorüşlerine, inanışlarına ters düşm'eyi göze alarak... /Zeynep Korkmaz ilginç bir bayandır. Bugün Türk Dil Kurumu'nda, YÖK'te, TRT Yönetim Kurulu'nda, DTCF'de ve kimbilir daha nerelerde yetkili üye olarak görev yapmakta... Kim seçmiş onu buralara? Niye seçmiş? Bunu, o seçiciler kimlerse, onlar düşünsün. Biz gelelim Tezcan'ın saptadıklanna... Tezcan yazısına şöyle başlamış: "Bu yazı bir kişinin Türk dili alanındaki bilgisizliğini ve yetersiztiğini bilmeyenlere de duyurmak amacıyla yazılmış degildir. Söz konusu kişinin bilimsel düzeyini bilim dünyası çoktan ölçmüştür. Amaç, yıllardır TDK ehil ellerde değil, dil işi aJaylılara kaldı' diye kuru gürültü kopartıldıktan sonra TDK yönetiminin şimdi kimlerin eline kaJdığını göstermektir." Birkaç yanlışı belirtiyor Tezcan... Birkaçı şöyle: Bayan Korkmaz "şehr' sözcüğünü Arapça saymış. Oysa Farsça bir sözcuktür 'şehr'... "Bunu öğrenime yeni başlamış bir Türk dili öğrencisi bile bilir" diyor Tezcan... Bayan Korkmaz 'kısır' sözcüğünü Arapça diyerek Araplara vermiş! Oysa Tezcan bu 'kısır' sözcüğünün bütün Türk dillerinde bulunduğunu yazıyor. Bayan Korkmaz, 'iskele' anlamındaki 'yanaşlık' sözcüğünün TDK'ca uydurulduğunu söylemiş, oysa "yarıaşlık' Derieme Sözlüğü'nde yer almış, Anadolu'da yaygın bir sözcük... 'Devletin himaye ve desteğindekV 82 Anayasası'nda yer alan bir kuruluş olan ADTKYK'ya bağlı yeni TDK'nın kimlerin eline düstüğü bir kez daha ortaya çıkmıyor mu? Bayan Korkmaz, ki bir zamanlar dil devrimcileri arasında yer almış, bu arada *Cumhuriyet'in Yunus Nadi ödülü'nü de kazanmış, eski TDK'nın yönetim kurullarında. hatta Dilbilgisi Kolu Başkanlığı'nda bile bulunmuştur nedense dil devrimine karşıt bir kişi otuvermiştir son yıllarda... Bunda özel nedenler var mıdır? Yoksa gerçek dilbilimciler arasında yerı olmadığını anlamanın bir sonucu mudur bu gerilere kaçma eylemi? Bilemem! Yalnız ortada olan gerçek, 82 Anayasası ile ortadan kaldınlan Atatürk kurumlarının bilgisiz, inançsız, Atatürk devriminin karşıtı kişilerin eline geçtiğidir. Bunun tarihsel sorumluluğu kimlerin üzerindedir? Bakıyorum DYPDSP arasında anayasa değişikliğı konusun1 da bir yakınlaşma var. Ama ne DSP ne de DYP bu 'uzlaşma nın hangi konularda olduğunu ya da olacağını açıklamıyor İşte sizlere ictenliğinizi kanıtlama olanağı: Atatürk vasiyetini bozan anayasa maddesinin değiştirilmesinden yana mısınız? DYP ve DSP'nin ilkin bu gibi konularda görüşlerini açıklaması gerekir. Oysa böyle bir şey yok! Olacağı da yok! Semih Tezcan'ın yazısı beni bu tür düşüncelere sürükledi, yazmadan edemedim... YeniGündem Daha demokratik bir anayasa için tarihî fırsat DYP'nin yaklaşımı/DYP'li Dulger/DSP'li Korkmaz eski MBK'cı Karaman/SHP Başkanı Gürkan BİLSAK'TA BUGÜN ÇOCUKLAR JÇtN Kukla Tiy»lrosu: 11.00 MASALGERÇEK TiYATROSU '•YAZILARI SEVEN AYI" Yöneten: Reha BİLGEN Çocuk TiyatrosD TEMPO KUKLATtYATROOYUN GRUBU "tBİŞ ADI.NDA BİR İBİŞ" Yöneten: Haluk YÜCE Oyun/Mask/Dekor Alötyesi: 14.00 Bir tiyatrosu ile bir ressamın yönlendirdiği, çocuklar için o>iın kurma. sahneieme, mask, dekor. kukla yapım atölyesi (3 saat) Caz«enler: 21.00 ALİ PERRET GRUBU CaKFoyer: 10.00 Yerliyabancı basm, fotokopi, çay, kahve, kek, kahvaltı LokanU 22.00 Hafıf Batı Müziği öoceden yer ayntmak için: BİLSAK: 143 28 79/143 28 99 Cihangir. Sıraselviler, Soğancı sok. 7 Antikalannız, elyazması Kuranı Kerimleriniz, eski tablolarınız için Troy. 140 79 36 •J U , SHP'nin üstünde hizip hayaleti dShCene ANAP'lı Aşık/Doç. Özbay/ Onat Kutlar/Müjde Ar/ Şirin Tekeli/Duygu Asena YeniGflndem Çin sosyalist mi? Çocuk yetiştirme modaları Ömer Kavur sinemasını anlatıyor Seçilmiş Meclts'le yeni Anayasa i Sağmalcılar'dan aldığım cezaevi kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdur. YALÇIN YARIMCA İNGİLİZCE KONUSUN Yükün omuzlanmda beni biraz ciddiye VEFAT Merhum Mehmet Alı, merhume Pakıze KESTANEClOGLU'nun kızları. Ahmet ile Şefika, Şükrü ile Güler KESTANECİOCLU, Sabahat ile Hüseyin EREN, Fevzi ile Nebahat ERGtNSOY'un kardeşlerı, Cantekin, Ejder Tuncalp ÖZKÖK ve CROSBY ailelerinin dünurleri, Alev ile Teoman'ın teyzeleri, Kemal, Dıdem, Ferda'nın vengeleri, Rahmı, Aydan, Birkan, Ayşe, Phyllıs'ın kayınvalidelerı, Başak, Ceyla, Gülşen, Burçın, Suzan, Ezgi, Gizem ve Hakan'ın buyukanneleri, Erdın, Erhan, Ayhan, Dilek ve Kutlu'nun bincık anneleri, Abdurrahman ERGtNSOY'un canı, sevgılı eşı MÜRÜVVET ERGİNSOY (MÜRÜK) 22 Ocak 1986 gunu elim bir trafık kazası sonucu vefat etmiştir. Aziz naaşı 25 Ocak 1986 Cumartssi gunu (bugün) Erenköy GALİPPAŞA CAMlt'nde kılınacak öğle namazından sonra Aşıyan Mezarlığf nda topraga verılecektir. ENGLISH CENTRE TOPKAPI HASTANESİ AİLESt Tel 524 19 194hat KARTALKAYA KAYITLARl SURMEKTED1R. SEZEL ATAKANI (UÇAR) CAN ATAKANI evlendiler. 24 1 1986 Beyoğlu KARTAL OTEL SICAK YUVANIZ KADIKÖY BAŞSAĞUĞI Carumız, sevgili arkadaşımız Eski İskeie karşısı I Sular İdaresı Yolu No 3 | tel. 338 58 47 338 83 10 | Hatboyu Cad No 16 tei: 572 21 44570 12 70 BAKIRKÖY KAPALi WZMF. IIA \ X!7,V DİSKO • SAVNA • OCRETStZLlfTLF.RifTF.lF.SKl ÇAYve IHLAMURUm ri • 5 DOĞAL KA YAK PİSTİ V ZEY1NEP TEKER'i genç yaşta kaybettik. Ailesine ve tüm yakmlanna başsağlığı dileriz. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GÎRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 24.3.1986 Pazartesi günü saat 09.00'da Ankara ve Istanbul'da Maliye Mufettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı açılacaktır. GtRİŞ SINAVINA KATILABİLMEK İÇİN: a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1986 tarihinde 30 yaşını doldurmamış bulunmak, c) Siyasal Bilgüer, lşletme. Iktisat, Hukuk Fakulteleri ile Orta Dogu Teknik Universitesi, Boğazıçi ve diğer Üniversitelerin Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultelerinden, tktısadi ve Ticari tlimler Akademilerinden (veya bu vasıflan haız olduğu Milli Eğitim Bakanlığı'nca tasdik edilecek yurt içi ve yurt dışı Fakülte veya Yüksek Okullardan) birini bitirmiş olmak, gerekmektedir. lsteklilerin sınav için gerekli belgelerle sınav konularını belirten kitapçığı, adı geçen Fakülte ve Akademilerle, Ankara'da Teftiş Kurulu BaşkanhğYndan, Istanbul ve tzmır Defterdarlıklarında Maliye Mufettişlerinden bizzat veya mektupla sağlayarak başvurma işlemi için en geç 10.3.1986 Pazartesı günu çalışma saatı bitimine kadar Teftiş Kurulu Başkanlığı'na şahsen veya posta ile başvurmaları, postadaki gecikmelerin dikkate alınmayacağı ilan olunur. Basın: 10454 HERPERŞEMBECUMAPAZAR ^ İstanbulRezervasyon:161 10 74 UttUV 161 22 81336 16 60161 82 26 Bolu Kezervasyon (4611) 35723573 İLAN KADIKQY 2. AjSL.İYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Sayı: 985/458 Davacı Şehriye Yöruk tarafından, davalı Doğan Yörük aJeyhine 5.6.1985 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların 3.10.1980 tarihinde evlendikleri, 4 yasında muşterek çocuklan bulunduğu, son 3 yıldan beri davalının çalışmadığı ve evi geçindiremediği, bu durumların geçimsizlik yarattığını, tarafların bir suredir ayrı yaşadıkları, boşanmaya karar verilmesi, muşterek çocuk için ayda 15.000 lira, davacı için ayda 40.000 lira nafaka talebinde bulunulan boşanma davasında, davalı Doğan Yörük adresinde bulunamadığından, dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, duruşma gunü olan 18.2.1986 gunü saat 10.30'damahkemede hazır bulunmadığınız takdirde veya bir avukatı vekaletnamesı ile birlikte hazır bulundurmadığınız takdirde H.U.M.K.'nun 213 ve 377. md. hukumlerine gore belli edilen gun ve saatte mahkemede hazır bulunmadığınız takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği ve hüküm verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.1.1986 Doğan Yörük: Hasırcıbaşı Cad. Yol Sok. Mutlu Apt. No: 6 eniştesi Hayri Alkan yanında KADIKÖY Basın: 697 İLAN EYÜP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN Esas No: 1984/945 Karar No: 1985/833 Karar tarihi: 11.12.1985 Davacı Mahigül Gündüz tarafından davalı kocası, Kamil Günduz aleyhine ikame ettiği boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda, Yukarıda yazılı mahkememizce verilen kararda, tarafların boşanmalanna, müşterek çocuklan Aytaç ile Nunaç'ın velayetlerinin davacıya verilmelenne, da\a ile çocuklar arasındaki şahsi münasebetlerı bakımından davalı her iki çocuğu her ayın 8, 18 ve 28. günleri ile milli ve dini bayramların ikinci gunleri 24 saat kendi evinde alıkoyup gözetmesine, 1380 lira mahkeme masrafının davalıdan almmasına dair temyizi kabil olmak uzere verilen karar, davalının Eyüp, Alibeyköyü Çırçır Mah. Engin Sok. No: 14'deki adresine tebliğ edilemediğinden, bu kerre karar ozeti davalıya tebliğ makamına kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 739 FERHUNDE, SALİHA, NAZAN İSTANBUL İKİNCİ ŞULH HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN Sayı: 1985/2165 Davacı Füsun Armatlı tarafından mahkememizde açılan senet iptali davasında: Davacı Füsun Armatlı adma kayıtlı olan Türkiye lş Bankası A.Ş.'nin 30.000.000.000 lira sermayesini temsil eden B tertibinden 100.000 lira nominal kıymetindeki 1293 No'lu hisse senedinin zayi olduğu anlaşıldığından eline geçenlerın 3 ay zarfında mahkemeye ibrazları, aksi takdirde iptaline karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 2.1.1986 Basın: 701 Prof. Dr. RIDVAN CEBİROĞLU Çocuk Psikiyatristi Kırağı Sok. No: 43 Osmanbey Tel: 146 06 01 1981 model dort adet binek tipi Renault TL otomobiller satılıktır. Almak isteyenlerin 526 30 40 nolu telefona müracaatları. Levent, Güvercın Durağı, Gazeteciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok, Daire 7. Saat: 913 Te'..: 164 57 25 Randevu alınması rica olunur. DİŞ TABİBİ ORHAN TÜZÜN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear