02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bakanlığın çeşitli aerekçeler göstererek belediyelerin yerine geçmesine, istencine göre kararlar almasına, planlama görevini belediyeleri dışlayarak ikide bir yüklenmesine yo! açabilecek yetkilere egemen bulunması, yeni imar yasasırun en önemli çelişkisidir. Bu tür çeüşkiler, dışa bağımlı, "sermaye yanlısı, milliyetçi, muhafazakâr" özellikleriyle bugünkü iktidann pek çok uygulamasında görülmektedir. Tabanın desteğini surdürebilmek için çeşitli yanıltıcı aldatıcı davramşlar içine girebilen iktidar, "yerel yönetimin demokratikleşmesi" maskesiyle imar planlama rantlannın bölüşümünü yerel yetkililerine bırakmaktadır. Ama onlan aşması gereken, büyük sermayenin yaran bulunan durumlar için belediyerün yetküerini tanımaz biçimde yetkileri kesin olarak bakanlıkta toplayabilmektedir. Bunun gibi, örnekler çoğaltılabilir. ÖZEL KtŞtLERE BIRAKILAMAZ Yasanın getirdiği en önemli yenilik (gerçekte götürdüğü), bugüne değin hemen her yerde bir kamu görevi olarak bilinen yapı izni verme yetkisini özel kişi ve bürolara tanımasıdır. Polis örgütünün (özellikle tabanca izni, pasaport vb). kimi görevleri nasıl özel dedektif bürolarına bırakılamazsa, kolluk görevi niteliğindeki yapı denetiminin özünü oluşturan "yapı ve kullanma izinlerini verme yetkileri" de özel kişilere bırakılamaz. Hele bu kişilerin, "devlet memuru" sayılacağı yolundaki yasa ilkesi, yönetim tüzemizde benzeri görülmemiş bir durum yaratmaktadır. Bir kişinin devlet memuru sayılması için herhangi bir kamu kuruluşunda belli bir kadroyu doldurması, ücretini ve benzeri hakları devletten ya da belediyeden alması zonınludur. Her türlü çıkar ilişkilerine açık bulunan imar konusundaki rüşvet, görevi kötüye kullanma olaylan herkesçe bilinirken, böylesi bir yol tutulmasında ne gibi bir an niyet gUdüldüğünü kestirmek güç değildir. Hele büroyu kimin açacağı konusunda son sözü siyasal makam ya da organlar söyieyeceğine göre, bundan kimlerin yararlanacağı konusunda kuşku duymamak elden gelmiyor. Oysa uzun süredir yapılmakta olan bir yapı polisi örgütü kurulması yolundaki öneriler dikkate alınabilirdi. Yapı izni ve denetimi konusunda açılan önemli bir gedik de kimi yapılann izin alma zorunluğu dışında tutulmasıdır. Bir bodrum ile iki katı aşmayan, toplam inşaat alanı 1000 metrekareye kadar olan yapılar için "yapı izni" alma gereği kaldınlmış. Ülkemizdeki yapılann büyük çoğunluğu böylece izin ve denetim dışında bırakılmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlan da fenni sorumluluğu üstlenerek bu denetim dışında kalabileceklerdir. Ankara'da resmi dairelerden birçoğunun kaçak yapıldığı bilinmektedir. Her kamu kuruluşunun yapı işlerinde uzmanlaşması beklenemeyeceğine göre, yasa bu açüardan da sakıncabdır. Hele bölge planı ve imar planı buiunmayan yerlerde, her türlü sanayi kuruluşuna valilikçe verilecek ön izne göre yapı izni verilebilmesi bugünkü sakıncalı denetımsizliğin sürmesinden öte bir durum yaratmayacak, yarar sağlamayacaktır. Yasanın kentlerdeki yapıları izin dısı tutarken, köy yerleşik alanlannda "yapının fen ve sağlık kurallanna uygun olması" için muhtarlıktan izin almmasını öngörmesi ne ilginç bir çelişkidir! Yeni imar Yasası, özellikle, Boğaziçi konusunda 2960 sayılı yasa ile getirilmiş olan koruyucu imar düzenini kökünden değiştirmekte, gerçekte bu yasayı yüriırlükten kaldırmaktadır. Oysa özel bir yasanın genel bir yasayla değiştirilmesinin hem yasama tekniğine, hem de ülkemizdeki yasama geleneğine ters düştüğü bir gerçek. Kammızca, Boğaziçi Yasası, eğer gerekliyse, genel yasa olan imar Yasası'na konulan özel maddelerle değil, doğnıdan ayn bir özel değişiklik yasasıyla değiştirilebilirdi. YA BOĞAZİÇİ! Hukumetçe hazırlanan imar Yasası Tasansında, Boğaziçi konusunda değiştirici bir hüküm bulunmaması, hatta 2960 sayılı yasayı koruyucu bir tümce bulunması yanında, komisyon görüşmeleri sırasında hükümetin Boğaziçi Yasası'na ilişkin değişiklik konusunda görüş belirtmemeye, karşı çıkmamaya özen göstermesi bir tür gizli "niyet" olduğu izlenimini yaratmaktadır. iktidann bu konudaki tutumunu anlamak için, Boğaziçi'nin bir an önce Arap yabancı sermayesine açılmasına ilişkin olarak resmi kişilerin basına yansıyan ve Türk yönetim geleneği ile bağdaştınlamayacak demeçlerini anımsamak yeter. Getirilen değişiklik, Boğaziçi'nde ölçüsuz rantlar yaratma yetkisini Büyükkent Belediye Başkanı'na vererek Arap ve Türk sermayesi arasında Boğaziçi'nin yağmalanması doğrultusunda bir rant bölüşümüne aynı belediye başkanını bir de hakem yapmaktadır. Kısacası, yürürlükteki yasa ile Boğaziçi için öngörülen yansız, hatta bir anlamda özerk kurullar, özel imar Örgütü kaldırılmış, Boğaziçi planı sanki uygulanmış da sakıncaları ortaya çıkmışcasına, siyasal organlarca değiştirilmesine olanak verilmiştir. Yeni İmar Yasası, itnar anarşisini önlemek yerine bunu körükleyici bir nitelik taşımaktadır. Kentlerimiz toprak 5; ekülatörlerinin, çıkaraların rahatça ve belediye başkanlarının desteğinde cirit atabilecekleri birer çıkarkent olmaktan kurtulamayacaktır. Y eııi Iıtıar Yasası ve Kentsel Rantlar 9 Mayıs 1985'te Resmi Gazete'de yayımlanan 3194 sayılı îmar Yasası, yaklaşık 30 yıldır yürürlükte olan 6785 sayılı tmar Yasası'nı 9 Kasım 1985'te yürürlükten kaldıracaktır. Yürürlükteki 6785 sayılı yasa acaba nasıl bir imar düzeni ortaya koymuşttı? Bu düzenin temel aksayan yönleri nelerdi? Yeni Îmar Yasasınca getirilen imar düzeninin temel özellikleri nelerdir? PENCERE 20 HAZÎRAN 1985 Tontoıfa Ne oldu ?.. Prof. Dr. CEVAT GERAY Dr. HALDUN ÖZEN düzenleyen bir fiziksel planın oluşturulmasıyla yetinmekteydi. Fakat bu düzene nasıl ulaşılacağı üzerinde hemen hemen hiç durulmamaktaydı. Böyle bir planlamanın uygulama araçlan daha çok sınırlayıa, yasaklayıcı nitelikteydi; özendirici, yönlendirici, yol gösterici araçlardan yararlanma en alt düzeyde kalmaktaydı. Oysa kentsel gelişmenin yalnız fiziksel boyutlan değil, ekonomik, sosyal, siyasal tüm P L A N L A M A ANLAYIŞDVDA boyutlan bir arada ele alınmahydı. Bu açıdan, ülkemizin duraDEĞİŞÎKLİK YOK 1972 yılında 1605 sayılı yasa ğan imar planı anlayışından ile büyük ölçüde değişikliğe uğ uzaklaşması gerekmekteydi. Kentsel gelişmenin tüm boyutlaratılmış, özellikle kıyılarla ilgili nnı kapsayan, siyasaları belirleyeni düzenlemeler eklenmiş olan yen bir plan anlayışı 6785 sayılı yasa, planlı kentleş di. Günlük, yerel ve getirilmeliysiyasal basme, programlı imar planı uygu kılara göre plam yaz boz tahtalaması, projeye dayalı yapı üre sma çevirecek tutumlar engellentimi, yapı denetimi konulannda meli, tutarlılık sağlayacak . kimi gelismeler sağlanmasına önlemler alınmalıydı. Ülkemizyardımcı olmuşsa da devingen de imar planlarının toplum yabir planlama anlayışı getireme ranna olmayan özel bireysel çımiş ya da buna elverişli bir uy karlar için değişürildiği bilin• gulamaya yol açamamıştır. 6785 mekteydi. Bu nedenle, Türkiye'sayılı yasanın uygulandığı dö de kentsel gelişmeyi yönlendiren, nemde ülkemizde kentleşme, darboğazları aşan, esnek ve deplanlı uygulamaya olanak kal vingen bir planlama anlayışına mayacak biçimde hızlı bir geliş gidilmeüydi. Ne var ki yeni İmar me göstermiîtir. Başka bir deyiş Yasası da bu geleneksel yaklaşım le kentleşme yapılaşma plan dışına çıkamamış, planlama anlamamn sürekli önünden gitmiş layışında herhangi bir geliştirme tir. yapma yolunu açamamıştır. Uygulamada 6785 sayılı yasanın bu geleneksel planlama yaklaşımı, kent topraklarından ya GERÇEKTEN KALKTI Ml? rarlanmayı ve yapı deneümini öıe yandan, yeni yasa özeksel (merkezi) yönetimin temel yetkilerini ortadan kaldınrken, belediye yetküerini kısıtlayan çelişkili hükümlere de yer vermiştir. Bilındiği gibi, harita ve imar planı yaptırma işlevi genelde belediye görevidir. Ülkemizde, genellikle teknik denetim, yardım, ulusal çıkarların korunması, eşgüdüm amacıyla özeksel yönetime bu konuda geniş görev ve yetkiler tanınmıştı. Yeni yasa, harita ve imar planlannı özeksel yönetimin onay ve denetimi dışında tutmuştur. Belediyeler harita üretiminde, plan yapımında ve onaylanmasında, itirazların incelenmesinde, plan değişikliklerinde bütünüyle bağımsız bırakılmışlardır. 6785 sayıh yasanın, bakanlığa tanıdığı yetkilerin istenen etkinlikte kullamlmadığı, zaman zaman sağlıksız, tutarsız, siyasal yönelimli tutumlar takınıldığı, gecikmelere yol açıldığı bir gerçektir. Fakat onay ve denetim sürecini hızlandına, etkinleştirici yöntemler, duzenekler getirme yerine, özeksel yönetimin tümden çevrimden (devreden) çıkarılması sakıncalıdır. Bakanlığın devredilemez yetkilerinden sayılması uygun olan yönetsel, teknik denetleme ve onaylarna yetkisi tümüyle kaldırılırken, bunun yanında, bakanlığa imar planı yapma, yaptırma, değiştirme, onayiayarak yürürlüğe koyma için geniş yetkiler verilmesi bütünü ile tutarsızdır. Arife günüydü, bindiğim arabanın şoförü efkârlıydı, müsaade isteyip sigarayı yaktı: Abi, dedi, geçen seçımlerde hanım "kime vereceğiz?" diye sorunca, demiştim ki "gel şu arıya mührü basalım, bu adam yumuşak görünüyor". Vallahi gittik, anamızın ak sütü gibi oytarımızı helal ettik. Ne bilirdim böyle olacağını? Bu, hepsini bastırdı. Kömürü geçen yıl 8 bine aldım, bu yıl 16 bin. Ne diyorsun abi? Fiyatların freni mi patladı? Ne yapacağız? Tam düzeleceğiz derken bozuluyoruz. Bir de şimdi polis sorunu var. Olur mu abi? Bizim hanımın giyimine kuşamına karakolun polisi ne diye karışacaKmış? Hırsızları yakalayabiliyor mu? Polis de açlığa talim ediyor. Allah seni inandırsın, ayıptır söylemesi bu mevsim çocuklara bir kiraz yediremedim, etin yanından zaten geçemiyoruz. Bu Özal'a da Tonton diyorlardı, ne tontonmuş ya... * • EVET/HAYIR OKTİff AKBAL *$rtur HER CUMA KESİN HAREKET Ozel otobüs Tam pansıyon Şoför konuşurken düşünüyordum; Bu yakınmanın kıymeti harbiyesi neydi? Kaç arabada, kaç şoför yıllarca önce kaç kez böyle konuşmuştu? Hep böyle olur, sıradan yurttaş, bir şeyler umarak gider oyunu birısine verir; ardından düş kırıklığına uğrar. Bu kez de öyle oldu; ANAP büyük bir fırsattan yararlandı, "olağanüstü koşullar"\r\ boşluğunda pariamentoya, belediyelere, il yönetim kurullarına öyle bir ağırlıkla oturdu ki bu dalganın kırılması zaman ister. Böylesine "iş bitirici" çıkar ortaklığının ne demek olduğunu, bilen bilir. * Ancak Turgut Özal'ın çok kısa sürede tökezlediğini görmek gerekiyor. Çok değil, daha bir yıl önce basınımızda Sayın Başbakanın adı neydi? Tonton!.. Tonton, son günlerde basına kızıyordu. Ne yapmalıydı? Güzel bir Şeker Bayramı armağanı hazırladı: Kâğıda yüzde 49 zam... Şimdi halkla birlikte basınımız da Tonton'un tontonluğunun yakıştırma olduğunu görmüştür. Sayın Özal, Türkiye'yi askeri yönetimden cici demokrasiye götürecek yerde nereye sürüklüyor? Ne varki bir toplumda hem ekonomi gün geçtikçe bozulur, bu bozukluğun bedeli halkın sırtına vurulur, sıkı düzen daha da sıkılaşırsa; ekonomik beklentilerle özgürlük özlemleri birbirine bağlanır; muhalefetin tepkilen halkın iticı gücünü tüm ağırlığıyla arkasına alır. Şimdi o süreci yaşıyoruz; ama, kimse bu işin kolay olduğunu sanmasın. Çünkü Türkiye çok zor bir yere geldi; Sorunlar karmaşıklaştı, kördüğümleşti; iç ve dış dengelerin terazideki dirhemlerini hesaplamak güçleşti. Bir ülkede dirlik düzenlik varsa, o ülkede polis devletine gerek yoktur. Eğer polisin eline şaşılası yetkiler veriliyorsa, o ülkede dirlik düzenlik yoktur. Bütün ekonomik ve siyasal tartışmaları aşan gerçek bu... Şoföre dedim kı: Peki, ne yapmalı? Şaşırdı: Abi, dedi, biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Emin ol, halk durumdan çok şikâyetçi; ancak bütün yolları kapatılmış, ellerin kolları bağlı durumdadır. Bu nereye kadar sürer bilinmez; birisi çıkar bir yol gösterirse herkes oraya koşar... İyi ya, Özal'a koşmuştunuz... O iş başkaydı, çaresizliktendi, şimdi herkes başka türlü düşünüyor. Abi, ben geçen yıl 8 bine aldığım kömürü bu yıl 16 bine alırsam nasıl başka türlü düşünmem?.. Bilmem ki doğru mu söylüyordu? Bir ülkede halkın kımıldaması kolay değildir. Ama bir de kımıldarsa.. turızm sunar Böyle Bir Bayram İşte... Bir ramazan daha geçirdik. Bugün Şeker Bayramı'nın ilk günü... İster istemez geçmişe gidiyorum; 1930'lara, ilkokul günlerime. Bir Cumhuriyet Lirası ile üç bayram gününü nasıl geçirdiğimi anımsıyorum. Sinemalar, çikolatalar, bayram yerleri, dergiler... Bitip tükenmez bir değerde idi Atatürk Lirası. Dolarla eş değerde bir para! Harca harca bitmez... Beş kuruşa kocaman çikolata. Beş kuruşa dergi. On kuruşa sinema. Nasıl bitsin? Nerden gelip nereye vardık! Ben Atatürk kuşağının bir çocuğuyum. Eski harfleri öğrenmeyen bir kuşak. İlkokula 192030'da başladığımda Latin harfleri yürürlüğe girmtsti. Gericiler, Atatürk düşmanları bu Harf Devrimi'ni bir dönüm noktası sayar. Onlara göre Harf Devrimi ile geçmişten kopmuşuz, saçma bir işmiş bu, Türk İslam sentezine aykırı imiş!.. Ne mene bir şeyse, o tür Türk İslam sentezi? Nasıl bir şeyse? Evet, biz daha ölmedik; ortalıktan büsbütün çekılmedi Atatürk'ün bu ülkeyi emanet etttği bir zamanların 'genç' kuşakları... Laik, halkçı, devrimci, ulusalcı, cumhuriyetçi, devletçi ilkelere bağlı bir kuşaktık biz. Nice acılar, çabalar, savaşımlar karşılığı elde edilen bir cumhuriyeti devralmıştık. Onu koruyarak, geliştirerek koruyacakttk. Atatürk cumhuriyeti ile yaşıttık. Şimdi yaşımız altmışlan buldu, kimi gecti, kimi geçmek üzere... Yaşlı bir kuşak! Yaşlılık yılların çokluğundan mıdır? Kafanın eskimesinden mi? Bakarsınız yirmi otuz yaşlanndadır, ama gençlikten kopmuştur o insan... Nice büyük görevlere seçilmiş de olsa!.. Böyle 'ihtiyar genç'ler öylesine çoğaldı ki! Yaşı kırktır, kırk beştir; daha azdır, otuzdur, yirmi beştir, ama kafası durmuştur. Ne zamanda durmuş? Yüz yıl öncesinde!.. İnanılır mı? İnanılabilir mi buna? Yaşı kırk, otuz, ama yüzyıldan çok daha geride kalmış olacak! Zamanın getirdikleri üstünden akıp geçmiş o kişinin, etkilemeden, ona hiçbir şey kazandırmadan! Nerden çıktı böyleleri, nerelerde yetişti, kimlerden 'feyiz' aldı? Politika sahnesinde bunlar, bastnın bir bölümünde bunlar, iş dünyasında bunlar!.. Sahte, yapay gösteriler, inanış aldatmacaları içınde, hep bunlar!.. Adlarını anmalı mı? Oturdukları yüksek "yer'leri, görevleri bir bir göstermeli mi? Herkes bilmiyor mu, tanımıyor mu onları? Ellerine bir fırsat geçirmişler, gelip kurulmuşlar koltuklara; tayfalarını her işe, her yere yerleştırmek peşindeler! Türkiye Cumhurıyeti'nin, Atatürk devrimine dayanan, Atatürk'ün koyduğu ilkelerden uzaklaşma, . uzaklaştırma atılımlarını dirençle sürdürüyorlar. Hem de yüzsüzce Atatürk adını dillerinden düşürmeden!.. Gericilik akımları hızlandıkça hıJandı yurdumuzda... Dinsel inanca hep saygı duymuşumdur. ictenlikli inanç sahiplerine. 1930'larda vardı böyle kişiler. Kimseye baskı yapmazlar, inanç. larını siyasal çıkarlara araç etmezler, gösteriş için oruçtu, naI mazdı, dinsel sömürüydü bilmezlerdi. Vicdan konusuydu dinsellik... Şehzadebaşı'ydı doğup büyüdüğüm çevre. İstanbul1 un eski bir semtiydi. İnsanlar camilere giderlerdi, oruç tutarlardı, namazlarını kılariardı, ama aldatmaca değildi, gösteri değitdi. Kişisel bir tutumdu. . Şimdi öyle mi ya! Bu ramazan ayı bütün Türkiye'de dinsel demeyeceğim garip bir gericilik baskısı altında yaşandı. Anadolu kentlerinde, kasabalarında hemen herkes oruçluydu, ya da öyle görünmek zorundaydı. Kısa bir geziye çıktım, gözümle gördürn bunları. Bir baskı, bir baskı ki yıllardır görülmedik!.. Türkiye Curnhuriyeti'nin Atatürk devrimine dayalı M. Eğitim Bakanlığı'nın bütün kadrolarını 'Selametçi', 'Hareketçi1 diye anılan kişilerle doldurmaktaTalim Terbiye, Milli Eğitim Müdürlükleri, şimdi de bakanlığın tek sağlam kalmış yerı, Teftiş Kurulu... Istenen Selametçi Hareketçi eğitim, birtakım gericilerin dillerine pelesenk ettikleri Türk İslam Sentezi Eğitimi... Böyle sapmalar, çıkmazlar, daha önce de yaşandı. Meydanı boş sandılar birtakım gericiler, Atatürk devrimine düşman çevreler... Sonra bir de baktılar ki Atatürk, ağırlığıyla birden ezmiş hepsini... En güzel duyguları yaşamanın süresi olan ramazan ayı, bayram günleri, bir çeşit politika çıkarcılığına dönüşmüşse suç kimde? Meydanı bu tür gericiliklere bırakanlarda; sizde, bizde, hepimizde... Şeker Bayramı'nın ilk günü!.. Böyle acı bir yazı yazmak ister miydim? Bu acıyı, ne badem şekeri, ne akide, ne çikolata yok edemez! Umut dağın ardında mı? Hayır, Atatürkçü kuşakların bilinçli uyanışında, gerçekleri gorüp bilmesinde... C MARMARIS MARTI HOTEL ANAVATAN PARTÎSİ Millete hizmeti kendine şiar edinmiş olan partimiz, bütün vatandaşlarımızm mübarek bayrammı kutlar, sağlık ve mutluluklar diler, sevgiler, saygılar sunar. GENEL MERKEZ NOÜ Bayramın 2'nci günü saat 10.00'da bayramlaşma yapılacaktır. HAVA TEKNİK OKULLAR KOMUTANLIĞI'NDAN DUYURU 1. Hava Astsubay Sınıf Okulları'na giriş için ilan edilen süre içerisinde başvuruda bulunmuş ve başvuruları kabul edilmiş olan öğrencilerden ÖSS 1. Basamak Sınavı sonunda değerlendirmeye tabi tutulan lise, öğretmen lisesi, ticaret lisesi, teknik lise, endüstri meslek lisesi, motor meslek lisesi ve matbaa meslek liselerinin aşağıda belirtilen öğrenim kolları için tespit edilen taban puanlar ve üzerinde puan tutturan öğrenciler ile elektronik, sıhhi tesisat, mikro teknik, hayvan sağlığı memurları meslek lisesi kollarından başvuran öğrencilerin taban puanlan dikkate alınmaksızın, tümü, mülakat safhası sınavlarına girme hakkını elde etmişlerdir. ÖĞRENİM KOLU : FEN EDEBİYAT TİCARET Lİ. (Bütün Kolları) ELEKTRİK MOTOR TORNA TESVİYE MAKİNA RESSAM TEKSTİL TABAN PUAN: 108.000 108.000 108.000 105.000 105.000 108.000 108.000 108.000 ÖĞRENİM KOLU : TABAN PUAN : KİMYA 108.000 METALURJİ 108.000 MATBAA 108.000 SIHHİ TESİ. (Sınava Girenlerin Tümü) ELEKTRONİK (Sınava Girenlerin Tümü) MAKİNA (Sınava Girenlerin Tümü) MİKRO TEK. (Sınava Girenlerin Tümü) HAYVAN SAĞ. (Sınava Girenlerin Tümü) FETHIYE SEKETUR Motel KUŞADASI Û GELIBOLU İBONCUK OTEL ^ALANYA. *ALAADDIN OTEL EDREMrTMÇJTEL ÇAVUŞOĞLJU EFEM TATİLKÛVÜ »DATÇABODRUM AKTUR VİLLALARI BaruafOsBuiv«ırı35 16110 74 16182 261612^81 A 1 ıvoı Se^iT KADIKOV Iv Te\ Sosyal Demokrasi Partisi YURTTAŞLARIMIZIN ŞEKER BAYRAMINI KUTLAR, ESENLÎKLER DILERİZ. SODEP İSTANBUL İL YÖNETİM KURULU NOT: SODEP il merkezindeki bayramlaşma 21 haziran cuma günü (ikinci gün) saat 14'de yapılacaktır. ADRES: Sıraselviler Cad. No: 48/10 TAKSİM Tel.: 143 59 71143 63 21 SODEP HAVA ASTSUBAY SINIF OKULLARI ÖSS TABAN PUANLARI VEFATLAR İÇİN Yurt içi ve yurt dışı cenaze nakiedılir. Cenaze ilaçlama, malzeme, tabut, butun ışlemler hassasiyet ve suratle yapılır. 2. Mülakat sınavları 2 TEMMUZ 1985 ile 29 TEMMUZ 1985 tarihleri arasında Hava Teknik Okullar Komutanhğı (GaziemirİZMİR) sınav merkezinde yapılacaktır. 3. Bu sınavlara katılmaya hak kazanan öğrencilere mülakat sınavı tarihleri mektupla bildirilecek ve aday kimlik kartlan tanzim edilerek HAZİRAN 1985 ayı içerisinde adreslerine gönderilecektir. 4. Belirtilen taban puanların altında puan tutturan öğrencilere aynca "KAZANAMADINIZ" duyurusu yapılmayacaktır. Bu duyuru, Kazanamadm duyurusu yerine geçecektir. 5. Mülakat sınavlarına mazeretleri nedeniyle tahsis edilen tarihlerde katılamayan öğrenciler, mazeretlerini resmi bir belge ile kanıtlamak suretiyle sınav suresi içinde müteakip tarihlerde geldikleri takdirde sınavları o gün çağrdan öğrencilerin sınavlarından sonra (zaman kaldığı takdirde) yapılabilecektir. İLGİLİLERE VE KAMUOYUNA DUYURULUR. HAVA TEKNİK OKULLAR KOMUTANLIĞI GAZİEMİRİZMİR Basın: 18805 Tel: 147 20 06 140 68 86 İşletmede aynca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ilanlanndan hizmet bedeli alınmaz, acı gunlerinizi paylaşır. gunun her saatinde emrinızdeyız. İSLAM'CENAZE IŞLERI i 337 9\W Fred ZINNEMANN haftası İstanbul ve Ankara'da kaydını veya yenilemesini yaptıran ÜYELERIMİZ, YENİ GENEL KATALOG'lannı aşağıdaki temsilciliklerimizden alabilirler. VIDfOTHEOiJE UN DIMANCHE A LA CAMPAGNE Yön: Bertrand TAVERNIER Louis Ducreux Sabine Azema Michel Aumonl Cîenetieve Mnich 1984 Fransı? Yapımı 94 Dakika Merkez ve tum bayüerde DOSYA NO: 1984/298 Çay Deresenek koyunden Mürüvvet Karaman'ın davalı olan aynı yerden Mehmet Emin Karaman aleyhine ikame eyledıği şiddetli geçimsızlik nedeni ile boşanma davasının yapılan duruşmasında; adına davetıye çıkarılan ancak davetiyelerin adresinin bilinememesi nedeni ile ve yapılan araştirmalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Mehmet Emin Karaman'a dava dilekçesi ve duruşma gününun ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Çay Deresenek koyunden Veli ve Hatice'den olma 1.8.1947 D.lu Mehmet Emin Karaman'ın mahkememizde yapılacak 15.7.1985 gunu saat 10'da bızzaı veya bir vekilinın hazır bulunması, bulunmadığı takdirde yargılamanın yokluğunda yapılarak gıyabında karar verıleceği tebliğ olunur. 30.5.1985 Basın 19486 ÇAY ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN İLAN JULIA Jane Fonda Vanessa Redgrave GEÇEN YAZ BEŞ GÜN Sean Connery Betsy Brantley Sontef = H«t HO 121S.M • 1 » « 21.M Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu İstanhul / Merkez Ankara Ziya Gokalp Bulvan Sok. No: 19/4 5,4 TILIK CESTETSER 211 TEL: 528 53 38 Cumhuriyeti^ Kitap Kulübü^™
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear