22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER uygulanabilmesi çok güçtür. Bizden önceki kuşaklarm özverili çabalanyla gerçekleştirilen bu yatırımları, sunum ve istem (arz ve talep) koşullan içersinde edinilmiş, devletin özel mal varlığı duzeyinde görmemek gerekir. Yaratılan değerler, ulusumuzun buyıik sıkıntı ve yoksunluklara katlanarak ulaştığı ortak birikimlerdir. Her kişinin, salt birer vatandaş olarak, bu yapıtlar üzerinde payı ve hakkı vardır. İşletmelerin kazanç getirip getirmemeleri de, elden çıkanlmaları için belirleyici etken değildir. Devlet kurumlarının her biri, ekonomik ve toplumsal zorunluluklar nedeniyle kurulmuşlardır. Kazanç amacı gütmedikleri, ıyi yonetilmedikleri, siyasal baskılarla yıpratıldıklan için, bir çoğu yıl sonu dengelerinde açık veren bu kuruluşlann, gerçekleştirdikleri üretimle, yıllar >ıh ülke ekonomisine sağladıklan yararlar yadsınamaz. SOSYAL DEVLET İLKEStYLE BAĞDAŞAMAZ Türkiye'de, kamu ekonomik kuruluşlannın bir işlevi de, pazarladıkian urünleri ile ekonomik yaşamı düzenleyici gorevler üstlenmeleridir. Geçen dönemlerde, yapay darlıkların giderilmesi, zorlamalı fiyat artışlannm önlenmesi için, devlet kuruluşlannın üretiminden büyük ölçude yararlanılmıştır. Bu kuruluşlann elden çıkanlması, ya da yönetim etkinüğinin yitirilmesi, devletin ekonomiyi doğrudan yönlendirme olanaklarını daraltacağından, Anayasa'nın 2. maddesiyIe amaçlanan sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Yönetmelikte "halka açılmak" olarak nitelenen ortaklık paylannın ve gelir senetlerinin satışında, ilgili kuruluşta çalışanlara ve o yorede oturanlara öncelik tanınacağı belirtilmektedir. Gunıimüzun ekonomik koşullannda, en doğal gereksinmelerini bile güçluklerle karşılayabilen yımtaşlanmızın buyük çoğunluğunun, boylesi birikimlere ulaşabilmelerine olanak yoktur. Saptanan önceliklerin işlemeyeceği, daha başlangıçta görülmektedir. Gelir ortaklığı ve pay senetleri ada (nama) yazılı olmayacağından, taşınabilir (menkul) değerler arasında bulunmaları nedeniyle, ilgi duyanlarca satın alınabilmeleri çok kolaydır. Belli ellerde toplanmaları önlenemeyeceği gibi, yetkililerce yalnız Türk vatandaşlarına verileceğinin belırtilmesine karşın, doğrudan veya dolaylı yollarla yabancıların eline geçmesi engellenemez. Bu koşullarda, halka açılmak tanımı ile başlatılan girişimin, bir sure sonra, adaletsiz bir yabancılaşmaya dönuşmeyeceğinin güvencesini vermek çok güçtur. İNCELEMEDE ÖNEMLt KAYNAK: YASALAR Bir dönemin ekonomik ve toplumsal tarihini inceleyenler için, yasalar en önemli kaynaklar olmaktadır. Günümüzün gelişmeleri karşısında, iki uzun savaş yorgunu genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 19281944 yıllan arasındaki yasalannı taradığımız zaman, ilginç görüntülerle karşılaşıyoruz. örneğin, 31 Ocak 1928 gunlü 1375 sayılı yasa ile onaylanan sözleşmeye gdre, Anadolu Mersin Tarsus Adana demiryolları ile Haydarpaşa Limanı, 133 milyon Fransız Frangı karşılığında devletçe satın alınmıştır. Izmir Rıhtım Şirketi'nin 7.827.480 Fransız Frangı ödenerek ulusumuza kazandınlması 12 Haziran 1933 gün ve 2309 sayılı yasa ile gerçekleştirilmiştir. 1934 yılında Izmir Afyon Bandırma demiryolu 162.468.000 FF, Istanbul Rıhtım, Dok ve Antrepo Şirketi, 31.580.138 FF ödenmesi yukümlülüğü ile 2487 ve 2665 sayılı yasalarla satın alınmışlardır. 1935 yılında Aydın Demiryolu Şirketi 2745 sayılî yasa ile 1.825.840 fngiliz lirasına, 1936'da tstanbul Telefon Şirketi 3026 sayılı yasa ile 800.000 lngiliz lirasına, 1937'de Ereğli limanı, Zonguldak Çatalağzı Demiryolu ve Kömür Işletmeleri 3146 sayılı yasa ile 3.5OO.OOO TL.'na, Şark Demiryollan Şirketi 3156 sayılı yasa ile 20.760.000 îsviçre Frangı karşılığında, ulusal değerlerimiz arasına katılmışlardır. Dövizle ödenen borç taksitleri yakın zamana kadar uzanan bu tür satın alma yasalannın, daha onlarcası vardır. SONUÇ Devletler, toplumlann en büyuk guvenceleridir. Bu çok önemli kurumların, kısa süreli, güncel kazammlar için yıpratılmamalan gerekir. Tasarruflann Teşviki ve Kamu Yatınmlannın Hızlandmlması Hakkındaki Yasa'nın ve Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliği'nin uygulamaya konulmadan önce, bir kez daha gözden gecirilmesinde büyük yararlar vardır. Unutulmamalıdır ki, kendilerine onurlu ve özgür bir yaşam sunmakla yukümlü olduğumuz gelecek kuşaklar da, bizleri, yaptığımız işler, yürürlüğe koyduğumuz yasalarla değerlendireceklerdir. 24 EYLÜL 1984 UlıısaJ Değerler ve Kamu Ortaklığı Foıı ıı Bizden önceki kuşaklarm özverili çabalarıyla gerçekleştirilmiş yatırımlarla yaratılan değerler, kolayca elden çıkarılmamalıdır. Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarmm Hızlandmlması Hakkındaki Yasa ve Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliği bir kez daha gözden geçirilmeli. CüMHURİYET'tera OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Okur Destekleyince... S GÜNEY DİNÇ Hukukçu Koprüler, barajlar, KIT'lergibi devlet yatirımlannın değisik yontemlerle özel kişi ve kuruluşİara satış koşullannı belirleyen yönetmelik, Bakanlar Kumlu'nca kabul edildi. Bu girişim, kişisel birikimleri özendirici istemlerle toplamayı amaçlayan yeni bir devlet borçlanması düzeyinde gorüldüğü için yeterince tartışılmadı. Özellikle Türkiye'nin, Cumhuriyet'le gündeme getirilen tarihsel gelişme doğrultusu ile çelişen yönleri üzerinde durulmadı. Oysa son 60 yılın oluşturduğu ekonomik yapıyı buyuk olçüde değiştirmesi kaçınılmaz olan tasannun toplumsal sonuçları karşısında, kamuoyunun ilgi odağı durumuna getirilen ünlü Boğaz Köprüsü'nün satışı bile, küçük bir aynntı boyutunda kalmaktadır. GENİŞ KAPSAMLI DÜZENLEME Kamu Ortaklığı Fonu'na ilişkin yönetmelik, devletin elinde bulunan yatınmlann, özel kişi ve kuruluşlara satışını uç ayrı biçimde düzenlemektedir. Kamuya ait ekonomik kuruluşlarm bir bölümü, özel hukuka göre yönetilen anonim şirketlere dönuştürülerek, ortaklık paylan, saptanacak değerler üzerinden ilgi duyan gerçek veya tüzel kişilere satılacaktır. Ekonomik tşler Yüksek Koordinasyon Kurulu'nun uygun göreceği kamu yannmlarının işletme hakları, kurulca saptanacak koşullarla özel kişi ve kuruluşlara devredilecektir. "Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlanrun Hızlandınlması Hakkındaki Yasa"nın uygulanış koşullannı saptayan yönetmeliğin getirdiği üçüncü yenilik, Gelir Ortaklığı Senedi'dir. Yönetmeliğe göre, "köprü, baraj, elektrik santralı, kara ve demiryolu, telekominikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik denİ2 ve hava limanlannın", "kamu iktısadi kuruluşlan ile iktisadi devlet teşekkülierine ait müessese, işletme ve bağlı ortakhklan"ın, "sermayesinin çoğu veya tamamı iktisadi devlet teşekkulu veya kamu iktisadi kuruluşlarına ait işlemler"in yıl içersinde sağlayacağı gelirler, gelir ortakbgı senetleri ile, ilgi duyan gerçek ve tüzel kişilere satılabilecektir. Bu çok geniş kapsamlı düzenleme nedeniyle, anonim şirket paydaşüğı, işletme hakkmın devri veya gelir ortakhğı yollanndan biri ile, devletin satışa çıkarıla mayacak ekonomik kaynaklannın en aza indirgendiği gözlenmektedir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu için, hukuksal açıdan özel mülkiyete konu olamayan doğal değerler bile, işletme hakkmın devri, ya da gelir ortaklığı yollanyla, kişisel kazanım alanına katılmaktadırlar. Anayasanın 43. maddesinde, "Deniz, gol ve akarsu kıyılanyla, deniz ve göllerin kıyılannı çevreleyen sahil şeritlerinden yarar lanmada öncelikle kamu yararı gözetilir" kuraiı yer almıştır. Kamu Ortakhğı Fonu yönetmeliğine göre ise, gelirleri satılacak kuruluşlann üreteceği mal ve hizmetlerin fiyat tarifeleri, "...hak sahiplerine istikrarlı ve guvenilir gelir vermesi ilkesi ile yıllık enflasyon oranlan..." gözetilerek saptanacaktır. Gelirleri satılacak işletmelerin onemIi bir bölümü, koprüler, barajlar, limanlar, havaalanları, kara ve demiryolları gibi, doğrudan kamu hizmetlerini üstlenen kunıluşlardır. Anayasa'nın 43. maddesinde yer alan "kamu yararı onceliği" ile, yönetmeliğin enflasyonu kunımlaştırarak hak sahiplerine sağlamayı amaçladığı "...istikrarlı ve güvenilir gelir..." yükumlülüğüntin birlikte on haftalarda okurlarımızdan, tümü de birbirinden ilginç gözlemler, öneriier içeren çok sayıda mektup aldık; bunlarm her birinin çalışmamıza, tasarılarımıza yansımasından önce diğer okuriasımıza da duyurulması gerektiğini düşundük, mektuplann çokluğu nedeniyle, belli bir tasniften sonra yayınlayabileceğiz; ancak bu mektuplann tümündeki katılmacı, yüreklendirici, destekleyici uslup Cumhuriyet'in güvencesini bir kez daha vurguluyor. Cumhuriyet'in daha da yaygınlaşması için okurlarımızın bir bölümü de kendilerinin daha çok çaba gösterebileceklerini vurguluyorlar. azetelerin satış rakamlanndaki değişmeler de geniş bir ilgi konusu oldu; kimi okurlanmız satış raporlarının daha sık yayınlanmasını öneriyorlar, ancak dağıtım düzeni nedeniyle en sağlıklı veriler aylık dökümlerde ortaya çıkıyor, bu nedenle aylık dökümleri düzenli olarak sunmaya çalışacağız. Geçen ağustos ayının günlük ortalama net satış rakamları, bir önceki temmuz ayına göre artışyükselişleri şöyle oldu: Cumhunyet Milliyet Tercüman Günaydın Güneş Bulvar Posta Hurriyet Tan Yeni Asır 90.938 173.517 149.332 163.918 146.147 82.195 107.582 691.596 693.442 77.619 2.376.186 + 2.146 + 20.449 3.623 3.279 • 12.763 10.516 12.036 + 3.925 + 22.432 + 6.184 + 12.919 G EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Yıldız Üniversitesi öğrencilerinin dileği Bizler ok.ulumuz.dan atılma korkusu ile karşı karşıyayız. Bu korkunun etkisiyle, ders çalışamaz duruma geldik. YÖK'ün getirdiği uygulamalar herkesin malumudur. Yönetmeliklerin biri oturmadan bir diğerinin gelmesi karmaşıklığa yol açmakta. Sonunda bunun cezasım bizler çekmekteyizBir dersi iki yılda veremedik diye, diğer derslerimiz ne kadar iyi olursa olsun, okulla ilişkimiz kesilip sokak ortasına bırakılmaktayız. Üniversitedeki ilk yılımızı biürdiğimiz. halde, önümüzdeki yıl atılma durumundaytz. Bu durum hepimizi ruhsal, psikolojik kısaca her yönden etkiliyor. . Ve bizjeri son derece yıpratıyor. Tek ders bile olsa atıldığımızda bizleri buralara dek yüklü harcamalarla getiren dar gelirli ailelerimizm yüzlerine nasıl bakacağız, büemiyoruz. Hocalanmızın tavırları da, gun geçtikçe aleyhimize değişmektedir. Bu kargasa karşısında onların söylediği tek şey "bizim sorunumuz değU" demek oluyor. Bir öğrencinin okuldan atılması topluma ne derece pahalıya mal olur, ortadadır. Hepimizin bütünleme sınavlannda dahi gelecek yıla birçok dersi kaldı. Bütün öğrenciler umudunu ek bir sınav hakkına ve 45 , uygulamasına dönülmeye bağlamtslardtr. Bizler için yaşamsal ö'nemi olan bu sorunumuza en kısa sürede bir çözüm bulunmasuu Geçen yılın ağustos ayına göre kıyasladığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: Ağustos 84 Ağustos 83 Piyasa Piyasa Satış payı % Satış payı 90.938 3.8 86.745 3.0 6.2 7.3 173.517 177.715 6.3 6.3 149.332 179.897 163.918 300.623 10.5 6.9 6.1 146.147 350.680 12.2 82.195 3.5 204.953 7.2 4.5 107.582 691.596 29.1 759.478 26.5 693.442 29.2 719.219 25.1 77.619 3.3 86.376 3.0 2.376.186 2.865.686 "Demokrasi" Üstüne... "Yaşama inandığımız yerde demokrasi, kendimize inandığımız yerde de karşıdemokrasi başlar. Demokrasiye inananlar yaşamın kendi kötülüklerinden kendi olanaklarıyla arındırılabileceğine inanırlar. Onlara göre yaşamdaki bir terslik gene yaşamın çıkaracağı tepkilerie giderilmelidir, onun dıştan giderilmeye çalışılması ancak yeni tersliklerin doğmasına yarar. Oysa demokrasiye inanmayanlar için yaşamdaki tersliklerin yaşamsal oluşumlarla giderilmesi çıkarsız bir iştir, dünyayı düzene koymak yolunda tutulabilecek yolların en uzunudur." Otobüs gidiyor, ben elimdeki küçük kıtabı okuyorum. Sabah yolcuları uykulu gözlerle bakınıyorlar. Kimi gazetesine göz gezdiriyor. Kimi tutunacak bir yer bulmuş, dalıp gitmiş. İşe gidiyoriar, okula gidiyorlar. Kimsenin demokrasiyi, demokrasi koşullannı düşündüğü, düşüneceği yok. Gündelik ekmek peşinde koşan insanlar. Mademki ekmek aslanın ağzında, öyle ise aslanın ağzından ekmeği kapmanın yollarmı aramak gerekir... Sabah çayını bile doğru dürüst içmeden yoJa çıkmak işe yetişme telaşı içinde çırpınmak, öğleyi bir sandviçle, simitle geçiştirmek... YAZKO'nun ortak kitaplarmdan biri, "Demokrasi"y\ okuyorum. AfşarTimuçin'in düşünce yazılannı severim. Yine güzel bir yazı yazmış, demokrasıyi anlatıyor, tanımlıyor. Yaşama inananlar demokrasiden yanadır diyor; yaşama, yani insana... Tersini düşünenler ise demokrasi düşmanlarıdır. Bunlar insanlann çoğunlukla 'aptal ve güdütesi' olduğunu sanırlar. llle bir 'büyük adam' çıkacak, onlan yönetecek, yönlendirecektir. "Bu yüzden demokrasi düşmanları kendilerini karar verme yeteneğinde olmayan yığınların vasisi sayarlar. Buna göre demokrasiye inanmayan insanların ağırlıkta ya da çoğunlukta olduğu toplumlarda tek adam düşleri, büyük önder düşleri en yaygın düşlerdir. Bu gibi toplumlarda insanlar tek adam ya da büyük adam düşlerine o kadar alışırlar ki, kendini ya da ailesini yönetemeyen bir insan bile orada herhangi bir düzeyde tartışılmaz yönetici rolüne ısınabilir." Bir soruşturma yapsam şurada: Yanımda oturan eli çantalı delikanlıya sorsam 'Demokrasiye inanıyor musun, halkın kendini kendi eliyle yöneteceğini sanıyor musun?' diye ne der? Birde 'Toplumu düzeltmek için ne yapmalı?' diyesorsak, her birinin kendine özgü kestirme yöntemteri vardır önerecek... Herkes, kişisel deneyimlerine dayanarak çözüm yolları bulmuştur, aramıştır, sonra da en iyi, en doğru çözümün kendi kafasından doğan olduğuna inanmıştır. Halk kendini yönetecek ha, bu halk mı, nerde beyim! der geçerler. ille de kolay, kestirme, çabuk çarelerdir düşünülen... 'Demokrasi' kitabında İsmail Cem'in de bir yazısı var, sonuçta diyor ki: "Farklı olana, farklı düşünene katlanabildiğimiz ölçüde demokrasinin gelişimine önemli bir katkı getiririz, sanıyorum". Emekli Kurmay Albay Ertuğrul Alatlı da Danışma Meclisi'nde yaptığı bir konuşmasını vermiş. Diyor ki: "DemokratiK Devlet ile Hukuk Devleti niteliğini, istediğinde askıya almak imkân ve yetkisi hiçbir ıktidara terk ve tevdi edilemez. Savaş içerisinde iken bile modern bir Hukuk Devleti olmak iddiasını sürdüren İsrail'in Milli Savunma Bakanı Ariel Şaron'u Adalet önüne çıkartmak suretiyle daha da güçlendiği unutulmamalıdır. Çünkü modern devlet, bağımsız adaletten ürkmeyecek kadar güçlü ve adil olmak mecburiyetindedir." Demek ki, demokrasilerin yaşama gücü, ilkin her şeyden önce bağımsız adaletin varlığından geliyor. Adalet'in bağımsız olmadığı toplumlarda 'demokrasi' sık sık kullanılan boş bir sözcüktür. Demokratik Devlet ile Bağımsız Adalet yanyana oldukları sürece demokrasiden söz edilebilir. Kitapta Mehmet Ali Aybar'ın da 'Demokrasi ve Demokraaaasi' başlıklı bir yazısı var. "Yanlış anlaşılmasm: Toplumumuz hiç değişmedi demiyorum. Değişti çokşükür. Halkımız, emekçilerimiz epey uyandı, ama demokrasiyi dayatacak, yaşatacak düzeye ulaşmadı henüz uyanışları. Tek tek kişilerin uyanışı ancak örgütlü bir güce dönüştüğü zaman etkili oluyor. Oysa halkımız örgütlü değil. Ama halkımızı kırk yıl öncesine götürmek de kimsenin gücünde değil artık. Artık kimse Milli Şef kesilemez açıkça, açıkça tek parti rejimi kurulamaz" diyor Aybar... Ne çok 'demokrasi' sözü edildi son kırk yılda, ne çok! Sanırım önümüzdeki kırk yılda da 'demokrasi nedir, ne değildir?' diye bugünün, yannın kuşakları daha çok, çoook tartışacak, savaşım verecek... Demokrasi de ancak böyle savaşımlar sonucu gerçekleşebilir. Bunun başka yolu yok. Hastalıklar ve ilaçlar arz ediyoruz. YILDIZ ÜNİVERSİTESİ MAKtSE BÖLÜMÜNDEN BÎR GRUP OĞRENCt Geçen gün üsütmenin verdiği bir ateş ve yorgunlukla eczaneden ilaç almaya yöneldim. Antibiyotik türiinden bir ilaç verdiler, lokman hekim macunu. türiinden bir şeymis, her derde deva. Yarım bardak suyla tam hapı yutacağım sırada, bir siire önce ilaç imalathanelerine yapılan baskın sonucu, ilaçlann bir kısmınm sağlığa ayktn koşullar altında kontrolsüz yapüdığı aklıma gelince vazgeçtim. Birçok iş gibi oluruna bırakıp tevek keltaalallah deyip yürüdüm. Memleketimizde, emeği az, kâr oranı çok onca iş varken, (mesela arsa komisyonculuğu, bankerlik, hayali ihracat) ve buna benzer birey sağüğma direkt olarak dokunmayacak işler dururken, bu tür hassas bir konudan vurgun yapmak mantığıma sığmıyor. Bu ilaç fîrmalannın üç, beş daha fazla kâr yapacağım diye, insan bünyesinin çesitli durumlarda, organik veya fiziksel bozukluklannda çaresizlik içinde, bafvurduğumuz, bir doktor kontrolü altında kullandığımız, insan organizması üzerinde büyük etkisi olan ilaçlarla oynanmasın. Eğer oynayan varsa bu firmaların sadece kapatılma ve para cezalanyla değil, insan bünyesindeki düzeni bozmaya çalışan gerçek bir anarşist gibi cezalandırüsın. MER/H TEZELLt KEŞAN Cumhunyet Milliyet Tercüman Günaydın Güneş Bulvar Posta Hurriyet Tan Yeni Asır • API standartında, ANSI B.16.5, API 605 ve MSSSP 44 flanşlanna uygun; 1/2'den60 inch çapa, 150 LB'den2500 LB (PSI) basınca, 0 I N standartında NW 10'dan NW1000 mm. çapa, ND 25'ten ND 320 basınca, max.750°C sıcaklığa dayanıklı ve ayrıca özel boyut ve şekillerde manhollhandholl, tubecapvalfbonnet contaları ımalatımız mevcuttur. • Rafineriler, kâğıt, azot, gübre, lastik, demirçelik, sentetik elyaf sanayiinde vanalarda, GÜRSOY boru hatlannda, turbinsptral sanmlı conta lerde, pompalarda, spıraJ ıvound gaskets kompresörlerde yuksek basınç, ısı, korozyorta ümranty* AtamdaO CaddMJ dayanıklı kesin ve tam KOçflk Sanavl SUMİ D.Bk* Htr. 1« ISTANBUL Tafc 335 50 001 sızdırmazlık için. noKta Haftalık Haber Dergisi İNÖNÜ YAŞASAYDI #100. doğum yılında 2.adam nasıl değerlendinlıyor? • Muammer Aksoy, Mehmet Ali Aybar, Necdet Calp. İlhami Soysal, Necdet Uğur, Haluk Üiman'ın görüşleri ve kamuoyu araştırması • Erdal İnönü ve Özden Toker babalarını anlattılar. #ABD Kongresı Turkıye'den ne ıstiyor'Türk ABD ilişkılerın bunalıma sokan tasanmn tam metnı. Turgut Ozal'ın Semra Özal'dan önceki eşı eczacılık yapıyor Turk basınında ılk fotoğrafı • R ü ş t i i Şardağ: Ds politıkamız onursuz"#Basında yanş: Yassıada mektuplannın oyküsu # Moskova'yı kimler 9 yonetıyor Bir Sovyet Generalı SSCB'dekı durumu NOKTA ya anlattı Gelişim Ya\ınlan "Guvenilir Yavıncılık " MENKUL SATIŞ İLANI KADIKÖY 3. ICRA MEMURLUĞU 1984/4624 Mahçuz olup satılmasına karar verilen 302.000. binlira kıymetindeki yazıhane nikelajlı koltuk, sehpa, kanepe, koltuk, portmanto, etejerli camlı yazıhane döner koltuk, Under Wood daktilo, 6 deri koltuk, kasa etejerli yazıhane halen bulunduğu Altıyol Vişne Sokak No: 43 Vişne Palas Daire 4'de 25/9/984 günu saat 12 12.15 arası satılacak. Bugün 1o 75'ini bulmadığı takdırde 2'ncı satış aynı yer ve saatte 26/9/984 gunu en çok arttırana satılacaktır. Taliplenn mahallinde satış memuruna muracaatlan ılan olunur. 12/9/1984. Basın: 11337 1973 Y1LJ ICBA PL467 TtDBIR UYARINCA SIGARA SAĞLKİA ZARARLlOR Kuşe kapak, renkli, 68 sayfa 200 TL ELEMAN ARAMYOR Yayınevimizin DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ pazarlama ünitesinde yüksek primle çalışacak bay ve bayan elemanlara ihtiyaç vardır. SOSYAL YAYINLARDivanyolu, Klod Farer Cad. No. 16, Daire 2 Istanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear