Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURlYET/8 HABERLERIN DEVAMI 19 AĞUSTOS 1984 UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Karpuz milyoneri köy (Baştarafı I. Sayfada) yü, şu ana kadar karpuz satışından 160 milyon lira kazandı, daha da 4050 milyon"îira kazanacak. Hasırcıarnavuı Köyü, Meriç Nehri'nin TürkYunan sınınnı çizdiği yörenin ovalık kesiminde yer alıyor. Karşıda yemyeşil ağaçlanyla bir tepenin yarnacında yer alan Yunanistan'ın Karabeyli Köyü, bu tarafta nazlı nazlı akan Meriç ve bu nehrin ismini verdiği yer yer çınarlarla, kavaklarla süslü Meriç Ovası. Tüm bu güzelliklerin arasında, sahibi olduğu iri başh ayçiçekleriyle, verimli pirinç tarlalanyla, Hasırcıarnavut Köyü bir bakıma "doguştan şanslı" olarak nitelendirilebilir. Ama Hasırcıarnavutlular bu "doğuştan şansla" yetinmemişler, karşıdaki Yunan köyü "Karabeyli"den örnek alıp bu yıl "karpuz milyonerliği" sıfatını almışlar. Nasıl mı? Hasırcıarnavutluların anlattığına göre kullandıkları tohumun Yunanca ismi "Galaska." Amerikan kökenli bu tohumu önce naylonlar içinde gübre yardımıyla fide haline getiriyor, sonra da bu fideleri toprağa ekiyorlar. Bundan sonra yapılacak tek iş, ektikleri bu fideleri her gün sulamak. Bu fidelere yeterli suyu verdiğiniz zaman 1015, hatta 20 kiloluk karpuz almanız mümkün. Arazisinin iki dönümünü karpuza ayıran Mehmet Derin, "Bir döniimden ilk agızda 3,5 ton verim ahnabiliyor" diyor ve şöyle devam ediyor: "Birinci kınm 3,5 tonu buluyor ama ikinci kınmda bu miktar 2 tona, üçiincii kınmda bir tona diişüyor. Kısacası iiç kınm yapıyoruz ve toplam 6,5 tona yakın iiriin alıyoruz." Köye girdiğimiz zaman kızlanyla, erkekleriyle harıl harıl karpuz taşıyan Hasırcıarnavutlular, bu ara sürekli kamyon yüklüyorlar. 15 temmuzdan bu yana günde ortalama 30 kamyon mal göndermişler Türkiye'nin çeşitli yörelerine. Köyün toplam arazisinin bin dönümüne yakın bölümü karpuz ekimine aynlmış. Kilosunu 55 liradan kamyona yükledikleri karpuzdan Hasırcıarnavut'a şu ana kadar giren para 160 milyon lira kadar. Daha da 4050 milyon lira kadar para girecek. Mehmet Derin'in de evinin önünde bir kamyon yükleniyordu biz köye ulaştığımızda. Arnavut asıllı bu köyumüzün bir diğer özelliği kızerkek aynmı yapılmayışı ve kadınlarıyla kızlanyla, herkesle rahat diyalog kurabilmeleri. Çok para kazanmalarını kesinlikle abartmıyorlar. Ama Hasırcıarnavut'ta kime sorarsanız sorun "Beyim çeltigin ekimi zahmetli. üstelik de etneğinirf tam karşılığını alamıyorsun. Önümiizdeki sene arazimizin büyiik böliimiiniı bu karpuza ayıracağız" diyorlar. Kimbilir, belki Hasırcıarnavut gibi birçok köy aynı yolu dener de, bu yıl kilosunu 80 liradan aşağı yiyemediğimiz karpuzu belki önümüzdeki yıl daha ucuza yiyebiliriz... Bu düşuncemizi Hasırcıarnavut köylülerine söylediğimizde, "Anlıyoruz beyim, çok üretilirse fiyal diişer diyorsun. Ama inan kilosu 20 liraya da diişse yine de kâr getirir, çünkü masrafı az" yanıtını alıyoruz. Sımsıcak gulec yuzlü Hasırcıarnavut köylülerine veda ederken. "onlara yeni milyonerlikler" diledik. Onların yanıtı ise "Dansı diğer köylerin başına..." oldu. Olmaz. Tatile çıkarken üzerinde para bulundurmayacaksın, üzerinde para bulundurmak, "memleket içinde müesses iktisadı nizam" aleyhine suç işlemek anlamına gelir ki, böyle bir cezaya "mafya babalan" bile çarptırılmaz. "Para bulundurmak" suçtur. Bir Türk yurttaşının üzerinde yabancı para bulundurması ise suç değil memlekete hizmettir. Özal Hükümetı böyle kurallar getirmedi mi? "Yabancı paranın kaynağı sorulmaz..." Bizde bilindiği gibi öteden beri "yabancı ideoloji" sahibi olmak suç, "yabancısermaye" ile işbirliği yapmak serbesttir. Gerçi "liberalizm" de bir yabancı ideolojidir ama ona pek aldıran yoktur. Liberalizm, son zamanlarda artık "milli ve manevi değerlerimize" sinmiştir. "Tatile çıkarken üzerinde para bulundurmak" kavramı üzerinde önemle durmamız gerekiyor.. Gerekiyor çünkü, eğer bu tür eylemleri önleyemezsek, enflasyon ile başa çıkmamız olası değildir. Bu konuda hemen yasal önlemler getirmeliyiz. "Her kim, tatile çıkarken üzerinde 50 bin liradan fazla para bulundurursa 3 yıldan 5 yıla kadar hapis çezasına çarptınlır." Konuyu biraz daha açalım: Örneğin, tatil yerinde bir evde ya da motelde yapılan aramada bir aile üzerinde 60 bin lira para bulundu. Bu "para bulundurmak" suçuöur. Yurttaş, bu parayı, ikametgâh adresi ile tatil yaptığı ev ya da motel arasında taşırken yakalanmışsa, bu da "para taşımak" suçu olarak nitelenebilir. Yasaya şöyle bir ek yapmak da yararlı olur: "Tatil amacıyla para taşıyan ya da bulunduran..." Ya da şöyle: "Bir sosyal sınıfın, öteki sosyal sınıflar adına tatil yapmak amacıyla para bulundurması, taşıması..." Bu pek yakışık almıyor. Neden derseniz, "sınıf" sözcüğü pek ters kaçıyor. Bilindiği gibi okullardaki sınıflara "derslik" toplumsal sınıflara da "direk" denilmektedir. "Bir direğin, öteki direkler adına tatil yapmak amacıyla para bulundurması, taşıması..." Para bulundurmak ya da taşımak" gibi suç öğelerine açıklık getirmek için "yasaklanmış sol yayın bulundurmak" ve "yasaklanmış bildiribulundurmak"gibi suçlarla ilgili uygulamalara da göz atmak gerekir. Bildiğiniz gibi para ikiye ayrılır: " AkparaKarapara" kara parageçmiş dönemlerde genellikle "sırdaş hesap" adlı mevduat cüzdanları ile yatınlıp çekilen, yasa dışı yollardan kazanılmış para demekti. Bir dönemde, yasa dışı para, "illegaliteden legaliteye" dönerek serbest piyasaya girmiş ve renk atarak aklanmıştır. Kara para kazanıp, bu parayı bankalara yatıran yurttaşlanmız para ve kredi düzenimıze uzunca bir süre destek olmuşlardır. Hesaplar gizli olduğundan bu yurttaşlarımıza "bu parayı nereden kazandın?" diye sorulamamış, sonradan gelen "servef affı" ile "bir kısım kara direk" yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Şimdi de aynı serbestlik yabancı para butunduranlara tanınmıştır. "Üzerinde para bulundurmak suçu" tatil amacıyla yanında para bulunduranlara özgüdür. Para nerede bulundu? Bu konu çok önemlidir. Paranın pantolonun arka cebine konulması, "Türk parasının krymetini koruma hakkındaki yasa" ile tebliğlere aykırıdır. Para, gömleğin ya da ceketin sol cebinde, yani kalbin üzerinde taşınırsa bu "tahfif" nedenidir. Paraya "eşek muamelesi" yapmamak gerekir. "Su sesi, kadın sesi, para sesi" her bakımdan olduğu gibi bu açıdan da önemlidir. Yasal açıdan ayrıca "bozukpara" kavramı üzerinde de durmak zorunludur. Hangi para bozuk para kapsamındadır, hangisi değildir? Her ne kadar "madeni paralar bozuk para, kâğıtparalar bütün para" sanılırsa da son enflasyon dalgası karşısında, 1000 liralık banknotlarla 5000 liralıklar "bozukpara" kapsamına girmişlerdir. Kâğıt para, 10.000 liralıklarla başlamaktadır. Üzerinde tatil giderlerine harcanmak üzere bozuk ya da kâğıt para bulunduran, taşıyan... Ülkenin bunca hukukçusu, yazançizeri, profesörü, savcısı, yargıcı, "üzerinde bulundurdun, yok taşıdın" gibi suç öğeleri ile uğraşmalıdır. Bulundurmasın efendim.. Taşımasın efendim... Ne derler hani? Bozuk para gibi harcamak... Bozuk paranın anlamı değiştiğinden bu kavram da değişti. "Gâvur parası ile beş para etmez" yargısı da böyle değil midir? Bu enflasyon ülkemizde, yalmzca paranın değerini düşürmekle kalmadı, birçok değer yargısını da kendi özlerine yabancılaştırdı. Harcanan, bozuk para değil insanın kendisidir. sının tepkisine neden oluyor. Bu kişilerin tümii de kendi görüşlerini ve yargılannı parti genel başkanı olarak özal'a doğrudan yansıtıyorlar. Eleştirilerini doğrudan Özal'a iletiyorlar. Konuyu önde gelen ANAP yöneticileriyle görüştük. Birisi aynen şöyle anlattı: "Biz şu anda aslında çok zor bir işi yapıyoruz. Siyasi yapıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Bunu dört eski siyasi eğilimi ANAP içinde eriterek yapmaya çalışıyoruz. Ama eski alışkanlıklar siiriiyor. Bu çok zor bir iş. Eski alışkanlıklardan kurtularak yeni bir siyasi yapı oluşturmak zor, ama başka çare de yok. Sıkıntılar yeni bir siyasi yapının tek bir parti içinde gerçekleşmekte oluşundan ya da bu istekten kaynaklanıyor." Yeni siyasal yapının "nasıl" oluşturulacağını sorunca, ANAP'h yönetici şunu ekliyor: "Aslına bakarsanız dört eski siyasi eğilirn birbiriyle pek çelişmez. Türklükle Müslümanlık asırlar boyunca birbiriyle bağdaşmıştır. Muhafazakârlıkla miUiyetçilik de öyle.. Serbest piyasa ekonomisi bu göriişleri pekala birleştiren bir politikadır. İslamda malı pazara getirmeden satmak yasaktı. Millijetçi görüşte de bep serbest ekonomi savunulmuştur. Dördüncü eğilime gelince, bizira parti sosyal adaletçi, yani bu eğilimi kendi içinde eritir." İşin tarihsel yönü ve felsefesi kısaca böyle özetleniyor. Ama, buna rağmen devlet kurumlanndaki kadrolaşmada eğilimlerden birisi önde gidiyor. Kongre hazırhklannda bir diğeri başı çekiyor. Özal ise, bunlardan "sadece bilgi sahibi" oluyor. Çünkü, biliyor ki, şu sırada kendisiyle ilgili bir tartışma yok. Ama parti içinde böylesine bir rekabet varken, Özal gene başkan olarak "nasıl tarafsız" kalabilecek ve ne kadar tarafsızlığını sürdürecek, onu kongrede göreceğiz.. Yalçın Başer'in Belediye ve (Baştarafı 1. Sayfada) öldürühnesi Belediyesi, üreticiden alındığı beürtilen domatesin fiyatını, bugün olayıyla 40 TL.'na indirdi... Zabıtanın engellemesiyle bir ügili olarak süre bekledikten sonra, "bedava" dedikleri domates, üzüm ve patiki bayanın lıcanlara "saldıran" müşterilerden bir bayan; "Belediye satışı kalkmakla ifadesi ahndı engellemeyemağazalann çok hata etti. Bu kapatıİstanbul Haber Servisi Bebek'te İbrahim Tatlıses'in iş ortağı Yalçın Başer'in polis tarafından öldürülmesi ve 2 kişinin yaralanmasıyla ilgili soruşturma sürdürülüyor. POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Sözün hesabını vermek Brecht, dilinde yazan yurttaşı Bayan Anna Seghers'e bir karşılaşmalarında şöyle der, "Hiçbir cümleyi savruk yazmayacaksın. Çünkü her cümlenin hesabını vermekle yükümlüsün. Yalnızca anlamın değil, her sözün, her virgülün hesabını verebilmelisin. Hiçbir cümle bir daha, bir daha sınanmadan bırakılmamalıdır." Brecht'e soyledikleri için hak veren Bayan Anna Seghers, "Vazdığım her şeyde Brechfin öğudünu düşünüyorum" diyor. "Ama bu öğudü her zaman tutmuyorum. Şimdi bu cümleleri yazarken bile tutuyor değilim. Ama Brecht bu denli kısa ve çabuk yazdtğımı anlayabitecek tek kişiydi." Herkesın gönlünde bir aslan yartığı gibi, her eli kalem tutanın gönlünde de yazarlığın yattığını bilirim. Mektuplarda, "Nasıl yazar oiunur" diye soranlar vardır. Verdiğim yanrt bir kelimeliktir: "Yazarakr Evet, kişi yazar olmak istiyorsa, ilkin kendi için yazarak işe başlamalıdır. Nasıl resim yaparak ressam olunursa, kişi bıkmadan usanmadan yazarak da yazar olabilir. Kafasından çok pariak düşünceler, hayaller, tasvirler geçtiğini sananlar, bunlan kâğıt üstüne dökmedikçe ne olduğunu bilemezler. Çünkü düşünülen, hayal edilen şey başkadır, bunun kâğıda dökülmesı başkadır. Bu sözlerim ancak denendiği zaman anlaşılır. Kimileri de, "Bana yaz deshler, basacağız desinler, bakın neler döktürürüm. Basılmayacak, okunmayacak şeyler için kendimi niçin yorayım" derter. Sanırlar ki, her yazara bir şeyler ısmarlanır, yazarlar da onu yazarlar. Hiçbir ilgisi yoktur. Çoğunlukla hiç kimse bir yazara bir şey ısmarlamaz. Yazar dilediğini yazar, basılması için gereken pazarı da araştırıp bulur. Bazı dostlar da, "Benim hayatım çok acıklı bir romandır. Bir yazsam kapış kapış okunur" derler. "Övfeyse yazsana!.." "Ybzarsam kim aJacak, kim basacak?" "Hele sen yaz bir kez." "Sonucunu alamayacağım şey için kendimi yoramam." İşin daha başında yorgunluk vardır. Yazıya gönül vermiş biri için yazmak, yorgunluk değil, sevgidir. İnsan masanın başına oturduğunda severek yazıyorsa, içinde filizlenen yazarlık eğilimleri hemen yeşerir. Birileri için yazan insan, her şeyden önce kendi için yazar. Harfler, kelimeler, cümleler makineden dökülürken alınan tat hiçbir şeye benzemez. Hele binlerce kelime arasından seçerek kâğıdın üstüne düşürdüğünüz yeni bir kelimeden sonraki mutluluk, hiçbir mutlulukla ölçülemez. Biri için değil, kendiniz için döktürüyorsunuz. Bunu tatmamtş olana anlatmak çok zordur. Geçende birkaç okul arkadaşı oturmuş konuşuyorduk. Hepimiz de unumuzu elemış, eleğimizi asmış kişilerdik. Şundan bundan derken, iş gelip yazarlığa dayandı. Danıştay üyeliğinden emekli arkadaşım beni göstererek, "Ben," dedi, "üstattan daha İyi yazardım okuldayken. Edebiyat öğretmenimiz yazdıklanmı örnek olarak gösterirdi. Bunun gibi yazın her biriniz, derdi. Öyte değil mi?" Durmadan bana bakıyordu, onayladım: "Evet, öyle." Yeniden beni göstererek: "Bırakmadı yazdı. Ben bıraktım, bırakmasaydım çoktan yazar olurdum." Oostum bıraktığı için yazar olamadı, acaba ben btraksam Danıştay üyesi olabilir miydim? Aradaki incelik bozulmasın diye soruyu yuttum, sormadım. Danıştay üyesi olmak da zordur, yazarlık da... Ama her ikisi de birer uğraştır, yorularak erişilir. Yazarlığa özenen dostlanm olduğu gibi, çok güzel yazan, fakat yazar olmayi istemeyen dostlanm da olmuştur. Niçin yazmıyorsun, diye sorduğumda, yazarlığın başlı başına bir uğraş olduğunu söylerler. iki karpuzu bir koltuğa sığdıranlar yok değil, onlar da vardır. Gizli gizli yazarlık da ederler, öteki uğraşlannı da sürdürürler. Şurasını da benimseyelim ki, yazarlık da çok çaba isteyen başlı başına bir uğraştır. Olayın meydana geldiği gece Aldo Gazinosu'nda bulunan kuyumcu Cumali Güneş, galeri sahibi Bahadır Baysal, işadamı tsmail Tekirgöl ile Tülay Özveren ve Gülsen Doğnılar'ın dün ifadeleri ahndı. İfadelerine başvunılan kişiler, Yalçın Başer'in kulupte kadın yüzünden çıkan kavgaya "Benira mekânımda gnrültü ve kavga yapılmaz" diyerek karıştığını bildirdiler. Olayın, Yeni Çağlayan Oteli sahibi Rizeli Ali Rıza Karol ile hemserisi Sultan Kaya'nın, beraberinde getirdikleri Tülay Özveren ve Gülsen Doğrular'la bir masada otururlarken, yan masadaki Cumali Güneş ve Bahadır Baysal'la tartısması sonucu çıktığı öğrenildi. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine, olaya Yalçın Başer'in kanştığı ve Karol ile Kaya'yı gazino dışına kadar kovaladığı ve tabancasını ateşleyerek ikisini de yaraladığı bildirildi. Olay yerine gelen Bebek Karakolu'na mensup polislerin dur ihtarma uymayan Başer de vurularak hayatını kaybetti. lacağını duyuyorum, orta halli insanlann alışveriş edebildigi ender yerlerden bin de burası. Kapatılmasına karşıyım" derken, kucaklan ve torbalan sebze ve meyve dolu yurttaşlardan subay emeklisi, 56 yaşındaki Meün Gürsoytrak; "Belediye bu mağazaları kesinlikle kapatmamalı, çoğaltmalı. Burası olmasa halimiz zaten harap. Aslında şu kalabalığı gördükten sonra söylenecek bir şey kalmıyor. Dün manavdan 125 liraya aldığım domates burada 40 lira. Kötü mü yani?" biçiminde konuştu... Sabah saatlerinden baslayarak Beşiktaş Tanzim Satış Mağazası'nı dolduran yurttaşlara mal yetiştirme çabası içindeki personel, bir yandan müşterileri sıraya sokmaya çalışırken öte yandan mağaza şefinin de bir önlük giyerek kasanın başına geçtiği görüldü. Bu arada, 'ortadirek' fatura almayı da ihmal etmeyince ortalık daha bir karıştı ve fatura isteyenler sıra halinde caddenin karşısındaki diğer mağazaya götürüldüler... "Kocam içerde domates kuyrugunda, onu bekliyorum" diyen 4 çocuk annesi ev hanımı Sa•det Yigit, "Çocuklan evde bırakıp da geldik, daha kahvaltı bile yapmadık" derken, kucağmda 5 kiloluk domates torbasıyla çıkagelen Sabri Yigit, "Memurnm ve 6 nüfusa bakıyorum, maaşım belli, hayat pahalılığı belli. Buradan başka nereden bu fiyata bulup da alacağız. Bu magazalar bizim için nimet, başka yerde alamayız. Buralar da kapatılırsa yananz.." biçiminde konuştu... Nilüfer Erdem, ev hanımı, 36 yaşında: "Tanzim satış mağazalan çok ucuz, pazarlarda bile bu fiyatlan bulamıyoruz. Burası bizim gibi memurlara, işçilere, yani dar gelirlilere hitap ediyor. Kapatılmasında hiç bir yarar yok." Necmiye Sayın, öğretmen, 44 yaşında: "Burada 40 liradan domates satıldığını duyunca çok garip geldi. Hiç bir yere uğramadan buraya geldik, burası biraz daha düzeltilip genişletilirse daha rahat alışveriş yapabiliriz. Tanzim salış mağazaları kapablmamalı yoksa ortadirek ölür." Holding, sivU havacdık alanmda faaltyet göstennek üzere hazıriık yapıyor. Mitsubishi uçaklannm Türkiye temsilciliğini alan ESKA, işadamlarının gereksinimini karşılamak üzere kiralık uçak işletmeyi planlıyor. Türkiye'yi iyi bir pazar olarak gördüklerini belirten Mitsubishi'nin Güney Avrupa, Afrika ve Örtadoğu müdürü Hartwing Baier "Hemen yann değil ama, burada 2'si jet motorlu dört uçak satabileceğimizi samyorum," diyerek gorüşünü belirtiyor. ",\abız yoklaması" için, işadamlarına çeşitli yurtiçi uçuşlanyla tamtdmak üzere Türkiye'ye getirilen "Marçuise" modeli uçak, kum, çakıl, çimen gibi yüzeylere ve kısa pistlere inebiliyor. II kişiye kadar taşıyabilen bu uçağın satışfiyatı 1,7 milyon dolar. Bir saatlik uçuş için ödenen kira bedeli ise yaklaşık 800 dolar (307 bin lira). fFotoğraf: ESDER ERKEK) Cuntacılar bile demokrasînîn (Baştarafı 12. Sayfada) saplar, ABD ve Sovyetler'in de görünür görünmez taraflar olarak devreye girdikleri siyasi entrikalar arasından yoluna devam ediyor. Tüm gelişmeleri etkileyen ve etkileyecek bir önemli faktör de kuşkusuz, Türkiye'nin Yunanistan ile arasındaki sorunlara başta Kjbrıs ne tavır alacağı. Çünkü, TürkYunan ilişkilerini Yunanistan'ın ABD ve dolayısıyla Sovyetler, ve NATO ile ilişkileri bağlamı dışında düşünmek artık mümkün değil. Bu nedenle, Yunan iktidannın ve ana muhalefetinin ve diğer siyasi partilerin Türkiye'ye karşı sertleşme ya da >Trmuşama yönündeki tutumlan, ister istemez, iç siyasi hesaplarla ilişkili olabiliyor ve olabilecek. Türkiye ile ilişkiler bir de ordunun durumundan etkilenmek zorunda. Yunan ordusu, NATO içindeki ordular arasında, siyasi iktidarlann denetiminin bulunmadığı, bir anlamda özerk az sayıdaki ordudan biri. Papandreu'nun Savunma Bakanlığı'nı da üstlenmiş olması Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin artık rejimi Ekmeğe zam için hazıriık (Baştarafı 1. Sayfada) neği Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kaya, yaptıklan hesaplar sonunda 470 gram ekmek için 50 lira istediklerini bildirdi. Cumhuriyet Ankara Bürosu'nun haberine göre Ankaralı fınn sahipleri buğdaya yapılan zammın ekmeğe yansımasının kaçınılmaz olduğunu bildiriyorlar. Belediyenin verdiği kâr oranının yüzde 5 olduğunu ve buğdaya yapılan zammın bile bu oranı silip süpürdüğünü anlatan Ankaralı bir fırın yetkilisi, "Maya, elektrik, su zamlarıyla öteki ufak tefek zamlan da gözönüne alırsanız durumu takdir edersiniz" dedi. Ankara Fınncılar Derneği'nin zam isteğini karara bağlayacak belediye yetkililerinin buğday zammımn ekmeğe yansıması görüşünü benimsemiş oldukları bildirildi. Ankara Anakent Belediye Başkanı Mehmet Altınsoy'un koordinatörlüğünde oluşturulacak Fiyat Tespit Komisyonu Ankara Fınncılar Derneği'nin zam isteğini görüşecek. îzmirli fınncılar da ekmeğe zam istedi. Ege Bölgesi Ekmek Sanayi Işverenleri Sendikası Başkanı Mehmet Ali Yolgörmez, "Ekmek fiyatlannın yükselmesi ya da gramajın düşürulmesi zorunlu hale geldi" dedi, şunları söyledi: "Ekmeklik buğdayın ofis alım fiyatı 48, değirmencilere bugday satış fiyatı da 51 liraya yükseldi. Bu dunımda 4 bin 275 lira olan bir çuval unun fiyatı 4 bin 750 lirayı buldu". Yolgörmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektrik, su, akaryakıt fiyat farklan var. Tüm verileri bir araya getirdikten sonra kesin maliyeti çıkanp ilgili mercilere bildireceğiz. " İSTANBUL'DA tstanbul Fınncılar Derneği 2. Başkanı Selami Özdede, Ankaralı ve îzmirli fınncüann aksine, ekmek zammını "gereksiz bulduğnnu" söyledi. Buğday fıyatlanndaki artışın bir ekmeğe I lira 25 kuruş civannda yansıyacağını belirterek "Bu fiyat için belediyeye zam diye başvurulmaz" dedi ama önümüzdeki günlerde yapılacak toplu sözleşmeler sonucu fuın işcilerinin ücretlerinde bir artış olacağına işaret ederek zam isteğinin bundan sonra gündeme geleceğini bildirdi. Özdede şöyle konuştu: "Şu anda ekmeğe zam talep edersek, yann toplu sözleşme sonucu işçi ücretleri arttınldığında yeniden fiyat artışı istemek zorunda katınz. Zam talebinde bulunan arkadaşlar hangi nedeni gösteriyoriar? Unun bir çuvalı 4700 liraya satılıyordu. Bir süre sonra piyasadaki durgunluk nedeniyle un fiyatlan geriledi, 4300 liraya kadar düştü. O sırada da buğdaya 3 lira zam geldi, ama hiçbir fınncı an fiyatı düştü diye ekmeğin fiyatını indinnedi. Sendika bu durumun aksi bir davranışta bulunursa biz karşısındayız. Un fiyatlan düştüğü zaman fınncılar bir miktar para kazanmışlardı. Şu sıralarda kânmızdan bir süre feragat edersek daha sonraki günlerde zam isteyebiliriz." tLK ADIM MERZtFON'DA Merzifon'da ekmek fiyatlan yeniden belirlendi. Belediye Encümeninin karanna göre, daha önce 30 liradan satılan 430 gram ekmek, 400 grama düşürüldü, fiyatı 35 liraya yükseltildi. Ekmeğin yeni fiyatla satışına 21 ağustos salı günü başlanacak. • (Baştarafı 1. Sayfada) dene bağlıyorlar: "Önce iktidar olmanın yavaş yavaş bilincine varüması, kadrolaşmayı hızlandırdı. Devlet kadrolarında bugünkii felsefeye ayak uyduramayan çok kişi var. Bunlan bizira feslefemize gönül vermiş kişilerle doldunnak ve güvenli bir çalışma sistemi kurmak istiyornz." Bu hemen her iktidann geçerli mantığı. Arkasından ikinci gerekçe geliyor: "ANAP yeni kurulan bir parti. Ortada genel sözler var. Ancak, bu genel sozlerle kim nereye gidecek, bu belli değil. Üstelik önümüzde bir kongre var. Kongrede her eğilim kendisini göstermek istiyor. Parti yönetimine egemen olmak istiyor. Kongre hazırlıklan kadrolaşmayı hem devlet katında, hem de parti teşkilatı seviyesinde hıdandırmış bulunuyor." ANAP'ın önde gelen yöneticileri birbirlerini ağır biçimde eleştiriyorlar. Birisinin sürekli parti genel merkezinde partililerle görüşmesi ve taşradan gelenlerle görüşmeler yapması, diğerini tedirgin ediyor. Ötekinin özellikle taşrada yaygm olan devlet k u r u m l a n n a "adam yerleştirmek" çabası, bir başka Kadrolaşmada "bir Ozetle Buhar kazanı patladı 3 ölü, 9 yaralı Isparta'da öıel sektöre ait bir battaniyt fabrikasuıda buhar kazmmın patlaması sonucu 3 işçi öldü, 6 'sı ağır 9 işçi de yaralandı. Kazada ölen 3 işçiden Bilal Özkö'se ve Ahmet Öğen 'in kimlikleri tesbit edilebildi. Patlama sonucu fabrikanın bir bölümü çöktu ve enkaz altında 2 işçinin daha bulunabileceği bildirildi. Yaralı 9 işçi hastaneye kaldmlarak tedavi altına ahndı. Beykoz Çayırı hizmete açılth Yeniden düzenlenen tarihi Beykoz Çayırı, dün hizmete açıldı. Yaklaşık 21 milyon lira harcanarak 30 bin metrekarelik bölümü düzenlenen Beykoz Çayın'nm içinde birer adet basketbol ve voleybol sahasıyla, çeşitli oyun aletlerinin bulunduğiı iki adet çocuk bahçesi bulunuyor. Törende konuşan Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, bu yıl içinde 7parkın daha hizmete açılacağınt söyledi. Açılış töreninde çeşitli gösteriler düzenlendi, bu arada paça çorbası yapma yanşması yapıldı. Pazaroyun Çözümleri 1. AK, BEHİÇ 2. AKDİLEK, FERRUH DOĞAN 3. AKYOL, ERCAN 4. ARAL, OĞUZ 5. AYÇA, NECMİ RIZA 6. BALCIOĞLU, SEMİH 7. BEYNER, ZEKİ 8. BOZOK, ERDOĞAN 9. BURAK, RATİP TAHİR 10. CANER, SAMİ 11. ÇETİN, YALÇIN 12. DANYAL, NEZİH 13. DEMİRCİ LATİF 14. DtNÇÇAG, ŞADt 15. DOCRUER, MUSTAFA Dördüncü Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Ankara 4 Numaralı Askeri Mahkemesi, toplu gümrük kaçakçıltğı suçundan yargılanan Mehmet Erol ve Ali Salcan'ı beşer yıl, Aziz Tokmak 'ı iki yıl 6 ay ağır hapis cezasma çarptırdı. Müflih Kabasakal hakkında da beraat kararı verdi. Toplu kaçakçıhktan 59er yıla mahkum oldular (Baştarafı 1. Sayfada) Dolmabahçe'de gümrükhi sahada bekletilen TIR'lardan numune ahndı. Ancak talimatın çalışma saati bitiminden sonra gelmesi ve araya cumartesipazann girmesi nedeniyle alınan nümunelerin sağlık açısından kontrolü yapılamadı. Ziraat mühendisleri patatesin dayanıklı bir madde olduğunu ve kısa sürede bozulmasının söz konusu olmayacağını belirttiler. Buna karşın alınan numunelerde çıplak gözle yapılan incelemede "kelebek" hastalığı olabileceği ileri sürüldü. Patateslerin "hastalıklı" olup olmadıkları pazartesi günü İstanbul Bölge Zirai Karantina görevlilerince yapılacak muayeneden sonra belli olacak. Patateslerin sağlam çıkması halinde yann halden piyasaya dagıtılması bekleniyor. Patatesler hastalıklı çıkarsa "imha" yoluna gidileceği belirtiliyor. Firma yetkilileri, patateslerde henüz bir bozulmanın olmadığını, ancak daha fazla beklemesi halinde bir kısmının bozulabileceğini belirttiler. Söz konusu fîrmanın Yunanistan'daki fırma ile patates ithali için 1.000 tonluk bir bağlantı yaptığı, ancak ilk etapta bunun 250 tonunun getirilebileceği belirtildi. 250 tonluk ilk parti patates TIR'larla peyderpey getiriliyor. 24 ton patatesi getiren TIR'ların şoförleri, işlemlerin gecikmesi üzerine patates yüklü araçlarını Dolmabahçe'de bırakarak Edirne'ye döndüler. Önceki akşam İpsala gümrük kapısından giriş yapan 2 TIR'ın bugün Istanbul'a gelmesi bekleniyor. Tufan Uluslararası Nakliyat Firması yetkililerinden Tahsin Bozbaykal, dün işlemleri takip etmek üzere İstanbul'a geldi. Tahsin Bozbaykal, resmi dairelerin kapalı olması nedeniyle hiçbir işlem yapamadıklannı ve pazartesi gunü nü beklemekten başka çareleri olmadığını söyledi. Ithal patates etkilemeyecek biçimde PASOK zümünün kolay olmadığını ve denetimine girdiği anlamına gel belirsiz bir zaman aJacağını gösmiyor. Atina'daki diplomatik teriyor. Bütün bu belirtilere ve gözlemciler üst komuta mevki bugün var olan ikili siyasi ilişkiindeki bazı subaylar dışında, lerdeki olumsuzluğa rağmen, PASOK'un orduya ve özellikle Türk ve Yunan toplumları birkara kuvvetlerine pek nüfuz ede birlerine karşı yakınlık duyabimediğini genel kanı olarak pay liyorlar. tki ülkenin, iki devletin laşıyorlar. Böyle olunca, silahlı ilişkileri soğuk ve olumsuzken, kuvvetlerden gelen talepler, ik kamuoylannın ulusal saydıklan tidarları ordu ile aralarındaki ana sonınlarda birbirlerine ters dengeleri tutabilmek bakımın düşen görüşlerini değiştirmeden, dan çaresiz bırakabiliyor. karşılıklı olumlu ve sıcak duyguYunan Hava Kuvvetleri'ne 85 lara sahip olmalan, tarihte eşiyeni savaş uçağı alınmasına ka ne pek rastlanmayan bir rar vermesi Deniz Kuvvetlerinin toplumsalpsikolojik olgu olsa ve Kara Kuvvetlerinin de istek gerek. Siyasi çevrelerinde "Türk tehlerini beraberinde getirecek. Bu tür girişimler, YunanABD, Yu didi"nden söz edilen Atina'nın nan Sovyet ve TürkYunan iliş 100 bin kişilik nüfusundan 60 bikilerinin de ilgi alanı içine kaçı ninin Türk pasaportu ve nüfus kâğıdı tasıdığı Faliron semtinde, nılmaz olarak girecek. sokaklardaki direklere yapıştmlmış, üzerlerinde iri harflerle YuSorunlar karmaşık. nanca "TOYPKİA" yazan ve çok unsurlu Yunanhları Türkiye'yi görmeye Belirtiler, Türkiye ile Yunanis çağıran afişlere baktıkça aklıtan arasındaki sorunlann çok bi mızdan bunları geçiriyoruz. rikmiş, çok karmaşık ve çok unsurlu olduğunu, dolayısıyla çö BİTTİ Atina (Baştarafı 1. Sayfada) Yunanistan Limni Adası'nın NATO tatbikatlarına dahil edilmemesi nedeniyle geçen yıldan bu yana bölgede yapılan tatbikatlara katılmıyordu. NATO yetkilileri, Yunanistan'ın katılmama kararı nedeniyle tatbikatın Ege Bölgesi aşamasında 26 ayrı eğitimin iptal edileceğini açıkladılar. Tatbikatlara ABD, tngiltere, Italya, Portekiz ve Türkiye katılıyordu. Öte yandan, 10 ekim 10 kasım tarihleri arasında İyonya Denizi'nde yapılacak NATO tatbikatlarına Yunanistan'ın Türk Komutanlığı altında katılacağı açıklandı. Yunan hükümet sözcülüğünden yapılan bir açıklamada, Başbakan Andreas Papandreu'nun Yunan siyasi parti liderleriyle Kıbrıs sorununu görüşeceği belirtildi. Açıklamada, Papandreu'nun ana muhalefet partisi Yeni Demokrasi Partisi Başkanı Evangelos Averof ile Yunan Komünist Partisi Genel Sekreteri Harilaos Florakis ile ayrı ayrı görüşmelerde bulunacağı kaydedildi. ZAYt THY İST. lstasyon Bş. Md.lüğünce apron dahılınde kullanılan TB52 kod nolu Traktör ile AS68 kod nolu minibüsün (Yeşilköy Hava Limanı Araç Kartları) kaybolmuştur. Yenileri çıkartılacağından eskileri hükümsüzdür. "Politikamız açıktır. Tutumumuzu gerçekten bu hükümeGazeteciliğin mutfak çalış tin 'değişim' yolunda ilerleyip masının telaşmda zaman zaman ilerlemediği belirler. Emperyakaçınılmaz hatalar yapıhr. Ati lizmden ülkeyi anndırmak yöna'da elimize yayın tarihinden nünde ve ülkenin demokratikleşbir hafta sonra geçen 3 ağustos mesi yönünde gerçekten ilerlitarihli Cumhuriyet gazetesinde yorlar mı, ona bakanz. Örnegin de düzeltilmesi zorunlu hatalar bu hükümet 120 F16 alma heyapıldığuıı gordüm. 3 ağustos ta sabında. Biz hesapladık, bunun rihli Cumhuriyet'te 12. sayfada mali portesi 3.5 milyar, kredi anyayınlanan Yunan Komünist laşmalanyia falan 10 milyar doPartisi lideri Harilaos Florakis lar. Bu konu hiç değilse parlaile görüşmemize ilişkin yazımı mentoda tartışılsın dedik. Hüküzın üçüncü paragrafında Flora met sözcüsü milli savunma kokis'e ait sözler, aynı ismi taşıyan nusu tartışılmaz dedi. Ama kobir başka partinin lideri olan nuyu ABD biliyor. NATO biliKirkos'a aitmiş gibi çıkmış. yor. Yunan milletvekilleri bileOkuyucunun doğrusunun ne ol meyecek. Bunun yani sıra PAduğunu farkedebileceği bu hata SOK son Avrupa Parlamentosu dan daha önemlisi, aynı yazının seçimlerinden sonra, Yunanis6. sayfadaki devam satırlarının tan'da iki partili bir sisteme yöbenim Florakis'e sorduğum so nelinmesi konusunda egemen sınıyla yanıtı sayfada yer alma nıflann isteğini benimseyen bir dan bitmiş olması. Hem hatayı hava içinde. Kısa süre önce, sedüzeltmek, hem de Yunan poli çim sonuçlan değeriendirmesiyie tikasında önemini koruduğu için ilgili, Papandreu'nun da bunu bu bölümü düzelterek aktanyo öngördüğünü farkediyoruz. Bu rum. "Papandreu'ya Yeşil Işık dunımda PASOK ve Yeni DeYok" arabaşhğı altındaki bölüm mokrasi'ye dayalı bir sistem oluşturmak istiyorlar. Dolayısıyaynen şöyle olacaktır: la, PASOK ile Komünist Parti"Bu kez, bu, "Peki" diyoruz, si arasında bir moratoryum bu"Siz, Yunan Komünist Partisi lunduğu iddiası uydurmadır." olarak, Yunanistan'daki nazik güçler dengesinde Papandreu Aynca, bazı küçük dizgi haiçin hayati bir destek sayılıyor talan da büyük anlam farklansunuz. Bizim ülkemizde, Türki na yol açabiliyor. Örneğin, 5 ve ye'de Yunanistan'a karşı hiç de 6 ağustos tarihli Cumhuriyet gasavaşkan duygular yokken, Pa zetelerinde yayınlanan "Teodopandreu'nun açıklamalan hava rakis Anlattı" başlıklı yazılarda, yı kızıştınyor. Madem ki, diğer "en büyük rakibi sayılan Hacipartilerden farklı bir üslup taşı dakis'ten hakçasına söz eden" yorsunuz, yatıştıncı rol oynaya sözcükleri "haksızca söz eden" maz mısınız?" ve "yarattığı ölümsüz müzik Florakis, belki Türk kamuo eserleri" sözcükleri "yarattıgı yundan çok, Yunan iç politika olumsuz müzik eserleri" biçisı bakımından daha fazla önem minde çıkmış. taşıyan sinyaller çakan bir açıkDüzelterek, okuyuculann hoşlama getiriyor: görüsüne sığınırız. C.Ç. DUZELTME