Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
75 TEMMUZ 1984 HABERLERÎN DEVAMI CUMHURİYET/11 Dış Politikada Olçü. (Baftarafı 1. Sayfada) DSP: Aynı 68'lik delikanh (Baştarafı 1 Sayfada) 1. S f d ) ( B f binalardan ayırdedilmesi imkânsız bir yapının önünde duruyoruz. Demek "Si Ahmet" buradayaşıyor. Kendisine nasıl hitap edeceğimizi düşünürken, beni buraya getiren yardtmcısının ondan "Si Ahmet" diye söz etmesi işimizi kolaylaştınyor. 1950'den önce Fransız sömürgeciliğine karşı oluşturdukları gizli örgütteki (Organization Secrete) takma adının "Si Ahmimed" olduğunu bir yerde okumuştum. "Si Ahmet" takma ad değil. Magrip Arap lehçesinde "Ahmet Bey" anlamına geliyor. BEN BELLA 'NIN EVÎNDE Mutevazi bir evin mütevazi dekorlu bir salonuna kabul ediliyorum. Ben Bella, 1965 yılının 19 haziran sabahı Bumedyen tarafından devrildiğinde, okunan Devrim Konseyi bildirisinde, "Şeytanca bir iktidar tutkunu, despotça bir tek adam yönetimi" kurmakla suçlanmıştı. Ancak, butün yaşamı inanümaz çılelerle dolu geçen bu insan için mütevazi yaşam biçimi ve cesareti konusunda hiçbir kuşku yoktu. Düşmanları bile bu yanını teslim ederlerdi. Kendisini beklediğim kısa süre içinde mutevazi yaşam biçimi ile ilgili yargının haklılığını akhmdan geçiriyorum. O birkaç dakika bile sürmeyen kısa süre içinde, akhmdan birfilm şeridi gibi neler geçmıyor ki. Bumedyen 'in ölümünden kısa bir süre önce, 1978'deson dışgezisinden, Moskova'dan dönerken, yaşamının son bulmakta olduğunu sezercesine dönemin Dışişleri Bakanı Abdiılaziz Buteflika'ya, "Tek bir sorunu çözemedim, Ben Bella sorunu" diye bir anlamda dile getirdiği çaresizliğin kahramanıyla birazdan karşılaşacaktım. Ben Bella, 13 yıldır kendisinden tek haber alınmadan bir köşede tutuklu idi. Cezayir'in de, uluslararası ca~ miamn yeni kuşaklan da kendisini tammıyordu. Tamyanlarm da unuttuğu düşünülebilirdi. Oysa, öylesine etkileyici bir isim olmalı ki, varlığı Bumedyen için hâlâ bir sorun olarak üzerinden gelinemeden duruyordu. Nastr'ın, Tito'nun, Lumumba'nm, Nkrumah'ın, Çu Enlay'myakm dostunu, Kruşçefi, Brejnev'i, Kennedy'yi, de Gaulle'ü, Castro'yu ve Che Guevara'yı yakından tanımış, 20 yıl öncesinin dev isimlerinden birini birazdan tamyacaktım. Bir kurtuluş savaşı kahramam, bir hapishane gediklisi, İkinci Dünya Savaşı 'nın madalya kazanan cesur askeri, bir gizli urgüt militanı ve bir Cumhurbaşkam. Bunlann tumü birazdan tanışacağım tek kişiydi. 4LÇAKGÖNÜLLÜ VE BtLGE "Si Ahmet"in önce sesiduyuldu. Sonra odaya uzun ve iri cüssesiyle süzüldü. Ne garip, bunca çarpıcı ozelliği birleştirebilen o uzun boylu lider hiç de öyle bulunduğu meclisi büyülu bir etki altına alan karizmaya sahip gözükmüyordu. 22 yıllık hapislik deneyimının, hayatta her şeyi, şanı, şöhreti yaşamış, kahır ve çileyi doya doya çekmiş olmasımn mı, yoksa doğuştan getirdiği mi bilinmez bir alçakgönüllük 68 yaşının hayli altmda görünen ve 22 yıllık zindan hayatına inat dinç kalabilen bu insanın en etkileyici yanıydı. Ve iktidar ve başan doruklarından bilinmezlik ve tanmmazlığmın ucurumuna ine çıka süregelen bir hayatın kazandırdığı bilgeliği sezmemek imkânsızdı. Karizmasının değil ama alçakgönüllülük ve bilgeliğinin aşıladığı alabıldiğine rahat bir ortam içinde süren söyleşimiz tasarladığımızdan çok daha uzun sürdü. Ben Bella'ya, "Ne kadar zaman ayvabiUrsmiz" diye sorduğumuzda, "Bir saat yeter mi?" dedi. Yüzümüze yayılan itiraz çizgilerini fark etmiş olsa gerek, "Bir buçuk saat faian konusuruz işte" diye süreyi saptadığında, bu havasına bakarak, bunun astlacağmdan emindik. Nitekim, bu hayli aşıldı... Ben Bella öylesine zengin ve çok yönlü bir deneyimin temsilcısı ki, görüşme bittikten sonra zihnimizde buruk bir tad bırak *;. "Keşke şunu da sorsaydm. Hay Allah, nasıl da unuttum şunu sormayı" diye bir dizi konu aklımıza takıldı kaldı. Yine de, dünyanın çeşitli meselelerinden, örneğin IranIrak Savaşı'ndan Üçüncü Dünya'nın kalkınma yollanna, çeşitli devlet adamlarıyla ilgili anılarından Atatürk değerlendirmesine, hapishane yaşamına ilişkın gözlemlerinden askeri darbeler ve demokrasi konusundaki göruşlerine, îslam 'a ilişkin yorumundan insanlara yönelik anlayışı ve duygularına uzanan geniş bir konular evreninde gezinebildik. tLGÎNÇ GÖRÜŞLER ı Papandreu, ıktidara geldikten sonra bunlann hiçbirıni yapmamıştır. Sözünde duramayışının gerekçesi olarak da kendi kamuoyuna yine "Türk tehditi"n\ göstermiştir. "Şimdilik bu forvmlarda kalmak zonındayız, aksi halde Türkiye ile başbaşa kalırız" demeye getirmiştir... Papandreu, bu forumlardaki yerini muhafaza etmekle birlikte, sorun kaynağı olmaya sürekli özen göstermiştir. Başta ABD olmak üzere Batılı müttefikleriyle birçok konuda ters düşmeyi, dış polıtıkasının bilinçli bir kuralı kılmıştır. Uzlaşmaz tutumlarını, Türkiye'ye dönük baskılan arttırıcı veya Amerikan askeri yardımlarını kısıcı bir yörüngeye oturtma çabası içinde oimuştur. Kısacası, Yunan siyaset adamı "Batmın ştmank çocuğu"nu genellikle bilinçli ve belli bir hedefe yönelik olarak oynamayı bilmiştir. Batı da onun bu oyununu genellikle görmüş, zaman zaman çok canı sıkılsa da, tedirgin olsa da sıneye çekebılmiştir... Papandreu'nun bilinçli hırçınlıklannın, Batılı diplomatik odaklarda, özellikle Washington'da kimi zaman yaratageldiği öfke dolu tepkiler ise, bizde her nedense değişik duygulann yeşermesine yol açabılmektedir. Bu tepkılerden zaman zaman kendimize pay çıkarabiliyor, adeta üstü örtülü bir memnuniyet duyabiliyoruz... Öğretmenınden azar işiten yaramaz öğrenci yanında içten içe sevinen uslu öğrenci gibi... Bu tutum bize bir yanılgı gibi gelmekte. Artık devletlerarası ilişkiler, özellikle Batı blokunda, 1950'lerden kalma bir ahşkanlıkla, ögretmenöğrenci ilişkilerine benzer bir biçimde, "astüst diyaloğu" çerçevesinde değerlendirilemez. Bu bakımdan, Papandreu'nun NATO'daki müttefiklerimizi kızdırması veya VVashington'u rahatsız etmesi, Yunanistan'ın dış politikasında, kendi başına, başarı ya da başarısızlık ölçüsü olamaz pek. Kimi zaman bir devlet, müttefiklerini zorlayarak da hedefine yürüyebilir... Dış politikada Yunanistan'ın ülkemizi yakından ilgilendiren somut amaçları vardır Önemli olan bunları gerçekleştirmede Papandreu'nun ne kadar mesafe almış olduğudur. Üzerinde durulup serınkanlı incelenmesi gereken, olayın bu boyutudur... HANGlStNÎ YAZSAM Sinem, Noyan, Tllsım, Aldatmaz... Adına kanmasam, hangisiniyazsam Alaatmaz, acaba aldatır mı? Kuponun üstünde gidip gelen kalemler, defalarca incelenen listeler. "Ben eşeklere oynadım" türünden sözler arasında dün binlerce insan 412 milyon 600 bin lirayı kazanmak hayaliyle gişeleri doldurdu taşırdu (Fotoğraf: ENDER ERKEK) Yüzbinlerce kîşi yaran milyarın (Baştarafı 1. Sayfada) 300400 bin dolayında, dağıtıiacak ikramiye tutannın 250300 milyon lira olacağmı tahmin ediyordu. 900 bine adet kupon bastınbp dağıtılmıştı. Ancak hasılat beklenenin çok üzerine çıktı. Dağıtılan ikramiye 412 milyon 63 bin 9SS liraya ulaştı. Tüm Türkiye'de kendi aralannda bahse giren, "yazıcılar" aracılığıyla oynayanlarla birlikte yanm milyonu askın insan, geceler önce başladı uykusunu kaybetmeye. Yanş programlan pek çok bayide bir gün önce tükendi. Anlayan, anlamayan kaptı kuponu, bastı çarpıları: Bir nmnt... Dun Veliefendi'deki "nmut panayın"nda mahşeri bir kalabalık vardı. Açık havada, sanki havalandırmasız bir kapalı salonda>nuşçasına izliyordu insanlar koşulan. Omuz omuza, yapış yapış... Yağmur yağsa yere düşmez. Altılı Ganyan'ın ilk iki ayağını oluşturan koşulann kimileri için çok sürpnzli sonuçlanmasından sonra, bilet, kupon suretine ginniş umutlar, yırtılıp yırtılıp yerlere saçılmaya, tribünlerdeki kalababkta da nefes alacak delik açılmaya başlamışu. tnsanlar artık daha rahat bağırabiliyordu, "yürü yavnun Arap çocuğu, haydi 35, haydi 35." Yumruklar sıkılı, gözler kısılı... Ve sanki alçaktan uçan bir uçagın gürültüsüne dönüşüyor bağutılar atlar düzlüğe çıktığında... Veliefendi'deki umut panayınnda yalruzca kumar oynanmadı dün. Binlerce litre bira içildi. Bir bira için 20 dakika kuyruk beklendi. Kokoreç kokusu sıradaki iraanlann üstüne sindi. Çocuklar "Altılı Ganyan için kalem" sattılar. Plastik bidonlarda soguk sular dolup dolup boşaldı. Bir yandan yiyip icip bir yandan oynayanlar için "ayakçıhur" koşturup durdu. Kah bilet almak için, kah resmi rakamın az eksiğine ikramiye ödemek için. Bir yanda bu işe "nrnat" bağlayanlar, ağaçlar altındaki pikniklerinde, tribünlerde, oturabilecekleri en ufak bir düzlekte, hayıflanıp durdular: "Yaktı bizi o l u , ikinci ayakta duman oldak.", "Ben sana yiiz bine satayun, bu koşu 4 at.", "Senin son koşu tek ıt, yemezlcr." Altılı Ganyan'a dahil koşulann ilk üçünü, dördünü tuttunnuş kuponlann değeri, son koşularda işaretlenmiş at sayısına göre değîşiyordu. Dördüncü koşudan sonra, son koşusu için 7 atın işaretlendiği bir kuponun altıda bir hissesi 300 bin liraya kadar yükselmişti. Dön saatlik maraton sona erdiğinde, yorgunluktan bitmiş insanlann yapacağı tek şey kalmışÜ: Bize düşmez birader. Üç koşu fotofinlş. Böyle dümen görmedim. Kapalıcarşı kuyumculan ortak olarak 13 milyonu bastınp kapamış be. Kadıköy'de de biri kapamış. Biitün aUan işaretleyip bastırmış 13 milyonu. "Cumhoriyet tarihinin en bnyök knman"na noktayı, kapının çıkışındaki program satan çocuklar koyuyordu: "Çarşarabanın listesi, kayıüı atlar..." Kimbüir belki bir dahaki sefere... (Baştarafı 1. Sayfada) mız, daha belirgin biçimde göriilecektir. Demokralik Sol Parti, önümiızdeki aylarda, halka dayanan ve temelden çatıya doğnı oluşan güçlü bir yapıyla ortaya çıkınca, yeni girilen ve henuz bazı belirsizliklerden ve boşluklardan kurtulamayan çok partili siyasal yaşamda, her şey yerli yerine oturacaktır; ve herkes kendi durumunu o zaman daha sağlıklı biçimde belirleyip kanıtlayabilecektir. Demokratik sol hareketi, sağa veya temel düşüncelerimizle bağdaşmayan bazı sol akımlar dogrultusuna çekmek isteyebilecek olanlarla, bizim " s o l bolunmesin" diye bir araya gelmemiz, hiçbir zaman hayal bile edilmemelidir. Biz, "solda" değil, ancak "demokratik sol'da biriiği ve dayanışmayı amaçlanz. Böyle bir birlik \e dayanışmada ds, Türkiye' deki "ilerici" denen akımlann eski hastalığı olan "seçkinler" veya" "aydınlar" hegemonyası eğiliminden kendilerini kurtaramayanlann asla yeri olmayacaktır. Demokratik sol hareketin en belirgin ozelliklerinden biri, her türlü ayncalığı o arada "aydınlar" veya "seçkinler" ayncalığını da, kesinkes reddetraesidir. Biz halkın dışında veya üstü nde hiçbir güç veya zümre tanımayız. Geçmişte, halktan kopuk dar kadroculuk eğilimleriyle, demokratik sol harcket içinde zayıflatmış olanlarla da bir araya gelmemiz, hiçbir zaman gündeme girmeyecektir. Geçmiş yanlışlıklann yinelenmesine, eski hastahklann yeni >e sağlıklı bir yapıya aktarılmasına izin verilmeyecektir. "Demokratik sol" parti girişimine öncülük edenlerin çok duyariı olduklan bu ilkelerde ve kurallarda aynı duyarlığı paylaşanlar. bu duyarlılıklarını. zaman içinde tutum >e davranışlanyla kanıtlayanlar, elbette koşullar oluştukça bir araya gelebilirler, Bu kendiliginden olur. Çatı örgütlerinin yapay girişimleriyle degil. "Demokratik sol" kamuoyu öldürür bunu... Yann, kunıcu adaylanmıza gonderilecek "çağn" broşürü ve bununla ilgili açüdama yayınlandığında, bizim "demokratik sol" da biitunleşmekten ne anlayıp ne anlamadığımız da daha net biçimde ortaya çıkacaktır. Dün bir gazetede gördüğümüz yanlış bir haber dolayısıyla, geçici yazışma merkezimizin 25 nisan 1984 günlü açıklamasından bir paragrafın da burada,altını çizerek yinelemek isteriz. O açıklamada şöyle diyorduk: "Demokratik Sol Parti'nin taşıyacağı bir özellik. Her üyenin görevli ve sorumlu olması ve çalışmalara katılmasıdır. Bu anlayışın daha kuruluştan önce yerleşmesine onetn verilmektedir. Çalışmalar için gerekli harcamalar da, belirli kişilere fazla yük olmaksınn, tüm kunıcu adaylannın dayamşmasıyla karşılanmaktadır. Böylece, maddi olanaklar sağlanırken de, partide halkın egemenliği güvence altına ahnmaktadır." PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) Holdinaçinin doğası, kâr güdüsüyle yoğurulmuştur; hotdinglerın politikacıları da bu yolda dövüşürler, çatışırlar, banşırlar, sevişirler. Eğer demokrasiyi istiyorsak, demokrasiyi kuracak ve yaşatacak olan emekçi halk yığmlarına yüzümüzü dönmeliyiz. Emekçiyi siyasete katılımdan ve örgütlenme özgürlüğünden uzak tutan her türlü görüş ve eylem, ülkeyi demokrasiden biraz daha uzaklaştırır. Demokras* de laf ile dua ile olacak <ş değildir; alın teriyle, uğraşla, çalışmayta, dıdinmeyle, emekle gerçekleşebilecek bir yönetim türü, bir yaşam biçimidir. Demokrasi duası 1 Özal: Dd seçimde de (Baştarafı 12. Sayfada) butün ciddi. onemli meselelerine el atmışız. Hem hukumet hem de TBMM, bunları çozmek için gayret sarfetli. Hiçbir döneme nasip olma>acak şekilde 6 ayda 6070 yasa çıkardık. Memleket ekonomisi, günden güne iyiye gitmektedir. Çiftçinin yüzü gülüyor. Çiftçinin yuzü giiterse, merak etmeyin memleketin yüzü daha çok güler. Çünkü memlekerimizin temeli tmnma dayanır." Daha sonra geçtiğimiz ay sebze ve meyve fıyatlanndaki pahahlığa dikkati çeken Özal, bu pahalılığın gerekçesini şöyle anlattı: "Arap ülkelerinde bu yıl ciddi bir kuraklık meydana geldi. Bu nedenle sebze ve meyvelerinin büyük bölumünü bizden alıyorlar. Bu yüzden de sebze ve meyve başta biraz pahah idi. Pahalılıgın sebebi budur." Türkiye'nin dış itibannın son 40 yılın en yüksek düzeyine geldiğini kaydeden özal, bu konuda şunları söyledi: çen aylara göre daha iyi olacak. 1985'te enflasyonu yüzde 25'e oturtacağız. Üerdeki ydlardald hedefimiz yüzde 10'dur." Özal, domatesi güneydeki komşu ülkelerdeki kurakuktan ötürü pahalı yediğimizı, ancak şimdi fıyatlann düştüğünü söylerken, bir yurttaş, "hâlâ pahalı yiyonız" diye seslendi. öğle yemeğini ANAP il başkanının sahip oldugu "Bilge" turistlik tesisîerinde yiyen özal, Muratlı ilçesinde havuzlu bir parkın kenannda coşkulu bir kalabalığa konuşurken, "Trakya'yı iyi gördüm. Tanm da iyi, sanayi de iyi" dedi. özal, bir ara sözü Bulgaristan Dışişleri Bakanı ile Ankara'da yaptığı görüşmeye getirerek, "Bulgaristan'da soydaşlanmız var. Baa nygulamalar hoşumuza gitmiyor. Bunlan Ankara'da keodilerine söyledim. Komşulannuzla iyi geçinmek istiyonız. Kavga etmeden sükunet içinde meseleleri halletmek istiyonız" dedi. Sıkıyönetimin, artık yavaş yavaş kaldınldığım kaydederken de "Huzar ve güven, sıkıyönetimsiz sağlanacaktır. Her türlü tedbir alınnuşür" diye konuştu. Lüleburgaz ve Babaeski'deki kısa konuşmalanndan sonra Kırklareli'ne gelen özal, Emniyet Müdürlüğü Binası'nın temeüni attı. Daha sonra Edirne'ye geçen özal bugün Kırkpınar güreşlerini izledikten sonra tstanbul'a dönecek. Pazaroyun Çözümleri Fırttıran fırttırana... Hazine ile sorumlu Müsteşar Yardımcısı: TEVFİK ALT1NOK. Dış Ticaret'ten sorumlu Müsteşar Yardımcısı: ÖZER Ç1NAR. "Her taraftan kredi teklifı var. Krediyi kime teklif ederler, iıiban olanlara. Bundan 4 sene önce biz Avrupa'ya el açnk, birçok memleketten yardım aldık. Bugün Türkiye komşulannın büyük kısnuna 700 milyon dolar kredi verecek duruma gelmiştir. Türkiye'ye yatırım yapmak için çok kimse geliyor. Türkiye'nin dış itiban yüksekkre dogru gidiyor. Hükümet vatandaşın yüzünü güldürmek için gayretle çalışıyor." Edirne'de Kırkpınar güreşlerini seyredeceklerini kaydeden özal, "Tabii oraya güreş yapmaya gitmiyoruz. Bizim için güreşlcr seçimlerdir. Secimlerde de başpehuvanlar çıkıyor. tki seferBen Bella, konuşurken sıksık "Biz"sözcuğünü kullanıyordu. Bu dir başpehlivanlıgı biz aldık" de"biz" kimi zaman tüm Üçüncü Dunya, kimi zaman Îslam dunyası, di. kimi zaman da ülkesi Cezayir'di. Bu "biz" en çok birincisi, en az Başbakan özal, daha sonra üçüncüsü anlamında kullamlıyor. Kimi soruları yanıtlarken, cümlenin ortasında saptp başka bir konuya geçiyordu. Böylece söyleşi Tekirdağ'a geçti, burada davul zurna eşliğinde "Anmbalım pemiz daldan dala atlayan bir biçimde gelişti. Hararetle tslam 'a bağlı, ancak Hıristiyanlar'm hatta Ateistler'in tegim" sarkısı ile karşılanan var olma hakkmı savunduğu çeşitliiiğe sahip bir dünyadan özal'a yollarda biriken halk, el yana. Bir yandan siyasi partilere karşı. En alt düzeyde bile sallayarak sevgi gösterisinde bulundu. Belediye, Vilayet, Türiıen özyönetimi ve kitlelerin doğrudan kendilerini yönetmesini önKomutanlığı ve ANAP il binagören ve devlet kavramından rahatsızlık duyan bir ilginç demokrasını ziyaret eden özal, Cengiz si anlayışmın sahibi. Bir yandan da çok partili sistemı bir geçiş döTopel Meydanı'nda yaptığı konemi olarak yeğleyen, bu çerçevede Batı 'dan olumlu örnekler ve nuşmada 7 aylık iktidarlannda ren, bunun yanı sıra, Batı'yı tıimüyle reddeden bir felsefenin azim yaptıklannı özetledi. Son 3 ayli takipçisi. dır 1985 enflasyon tahmini yapKapitalizme de, Rus modeli sosyalizme de sırtını çevirmiş, ama mamaya özen gösteren Özal, ilk görüşlerinde alabıldiğine hoşgörülü. kez burada "1985 enflasyonun Sovyetler Biriiği Kahramam ve Lenin Nişanı sahibi Ben Bella solcu yüzde 25 olacagım söylüyorum" olduğunu reddetmiyor. tnatçı bir ulusal bağımsızlık yanlısı. Ama diyerek kesin bir dil kullandı. tslam ülkelen arasındaki sınırlann, bayraklann, milli marşlarm kal özal şöyle konuştu: dırılmasmdan ve federal ya da konfederal bir çatı altmda birleşmekten yana olduğunu haykırıyor. Böylesine de bir Panîslama. "En önemli problemimiz enfOnunla konuşurken, sadece çok renkli ve deneyimli bir tarih ada lasyon, domatesi tutturdular. mıyla karşı karşıya bulunduğunuz izlenimınin ötesinde, nazari alanda Ama o iş arnk bitti. Şimdi de pabir dizi soru işaret'.erini kafamza takan ve kendi kafasmm içinde tates diyorlar. Enflasyonun sesürekli soran ve yanıt arayan bir dinamik insanla birlikte olduğu bebi biz degiliz. Bunun için gelnuzu hissediyorsunuz. Onunla geçmişe gidip, bugünde dolaşıyor ve digimizden beri ciddi tedbirler geleceği araştırıyorsunuzalıyonız. Geçmişin yanlış uygu68yaşındaki bu "bilge"delikanlı tarihte veyeryüzündeacı ders lamalan için 67 ay geçmesi laler ve rüyalarla birlikte gezintideyiz. zundı. Enflasyon temmuzda ge Seçmene (Baştarafı 12. Sayfada) yaaındayız. Memurun yanındayız" dedi. Bunun üzerine kalabalıktan biri "Cepferimiz doldn Başbakanım" diye bağınnca herkes güldü. özal için Çorlu, Murath ve Lüleburgaz'da değeri 250300 bin lira olan boğa ve danalar kurban edildi. Kanlan alınlara sürüldu. Babaeski ve Kırklareli'ndeki konuşmalarından sonra akşam Edirne'ye varan özal'ı 40'a yakın parlamenter bekliyordu. özal seçim gezilerini andıran ilk turundan memnundu. Kalabalıklar alkışlarmş, iyimser tablolar çizmişti. Genel Başkan Yardıması HaUl Şıvgın bu durumu, "Biz tiyatro sanatçısı gibiyiz. Mükafatımız alkış. Bu sevgi, ba alkışlar bize yeter" diyordu. t.U. Edebiyat Fakültesi öğrenci kimliğimi, kartlanrm kaybettim. Hükümsüdür ROZET ATİAS • Sivas Gürün'den almış olduğum nüfus cüzdanımı^stanbul'dan almış olduğum ehliyetimi ve okul kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. DİLEK SARIOöLU • Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. TALATARICAN Her Tur* uaMruUtp üzmnde, ainde, işyerinde. bankada veya bertangı btr yerde dıleatğı müaania yabancı parayı buiundurmaJua serteattr Turk ıvuındaşlanna yabana para bulundurmak konusumia lanınan yeni baMar Htame ve DtfBcaret Musteşartgmn Türk Paraamn Kıymetim Koruma HaUandakı 28 sayüt kararma ıhfktn 84/J saytit letol® ile yunıriüfr gtmtiflr. (Baştarafı 1. Sayfada) Niğde'nin Aksaray ilçesi yakınlannda lastiği patlayarak park eden Kıbrıs plakalı kamyona çarpması sonucu gurbetçi ailesinden Inayet Ank, Zarife Ank, Borhan Ank ve UnaJ Ank öldü. Yaralanan 4 kişi de tedavi altına alındı. Havza'mn Yeniköy civannda Samsun yönüne giden Mesut Karaca yönetimindeki 55 AL 281 plakalı taksi karşı yönden gelen Hüseyin Tunç yönetimindeki 60 DE 104 plakah kamyonla çarpıştı. Olayda taksi şoförti Mesut Karaca ile araçta bulunan Mehmet Ali Tntuş ve Niyari Aka olay yerinde öldü, otomobil ve kamyonda yaralanan 3 kişi tedavi altına alındı. E5 Karayolu'nun Silivri kesiminde yıllık izinlerini geçirmek üzere Türkiye'ye gelen bir işçi ailesine ait DU LZ 1% plakah minibüsün, karşı yönden gelen 34 N 995 plakalı otobüsle çarpışması sonucu gurbetçi ailesinden Cemil Altıntaş, Akif Altıntaş ile otobüs şoförü Halit Erdem öldüler. Kazada 8'i Altıntaş ailesinden 13 kişi yaralandı. Adana Mersin Karayolu'nda kamyon traktör çarpışmasında Şemsettn Çavuş, Urfa'nm Hilvan ilçesinde kamyon çarpmasında ilkokul öğretmeni Mustafa Botur (26) öldüler. tstanbul'daki kazalarda 16 kişi yaralandı. Trafik Yabancı parası olan her kişi ve kuruluş Türkiye'deki bütün Pamukbank şubelerinde döviz hesabı açtırma hakkına sahiptir. 100 hrannz hrurıgı. ve Pamukbank'la görüşüp döviz konusundaki haklannızı öğrenmeden döviz bozdurmayınız, döviz hesabı açtırmayınız! O Pamukbank iyi bankadır