25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 Y4LÇI\ PEKŞEM GORMEYENLEREV AYDEVLIK DUNYASI Röportaj: fotoğraflar: BFASl\ Çizgi v<> Hem kör hem sağır olmak beterin JU UUUI/UMJL / / / / / beteri mi? CÖKÇİ\ 4 HAZIRAN 1984 MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Yolcu Yolunda Gerek... Selma Oztürel dünyayı avucıınun içiyle tanıyor 4 elma Özturel'le konuşmak için sağ elini sol avucuma aldım. Adınız ne? Selma Öztürel.. Siz kimsiniz? Benim adım Yalçın.. Gazeteciyim.. Öyle mi ? Çok memnun oldum Yalçın Bey. Buyrun sorun sorulannızı? Çalışıvor musunuz? Evet.. Cibali Tütün Fabrikası'nda çılışıyorum. Pura bölümünde... Kaç lira kazanıyorsnnuz? Maaşım elli bin lira.. Ikramiyemle birlikte... Hayatınızdan memnun musunuz? Çok memnunum. Hayat çok guzel. Önceleri çok ağlıyordum. tşe girdikten sonra çok mutlu oldum. Servis sabah alıyor, akşam bırakıyor. Kız kardeşimle beraber oturuyorum. lngilizee de biliyorum. Iş dışında nasıl vakit geçiriyorsunuz? Evde oturuyorum. Ev işlerinden çok hoşlanıyorum. En çok hoşuma giden şey ev işidir. llk zamanlar çok sıkıntılar çektim. Şirndi guluyorum o günlere. Şimdi çok mutluyum. Herkesi seviyorum. tnsanlar silah imal edeceklerine sevsinler birbirleri S Görmeyenlerin cinsel yaşamında en büyük rolü ses oynuyor. Sesteki iticilik veya çekicilik beğeniyi yönlendiriyor. Görmeyenlerin görenlerden istekleri ' 'atladeve'' değil... Biraz anlayış... Hepsi o kadar... büyüklüğünden vs. ayırt edebiliyor. Ellerimi iyice yokladıktan sonra bana "Elinizi bir daha ne zaman tutarsam sizi tanınm" dedi. Görmeyenierin yaşamını incelerken "becerin beleri" bir durum yaşayacağımızı sanmıştık Selma Özturel'le karşılaştığımızda... Fakat vanıldık. öztürel çok kişinin göremeyecegi kadar ışıklı bir dünyada yaşıyordu. liyor Yener. Lise II. sınıfta okurken ABD'nin Boston kentindeki Perkins Körler Okulu'nun bir yıllık bursunu kazanıyor. Liseyi ABD'de bitiriyor ve kendisine üniversite için burs veriliyor. Fakat Aynı anda Boğaziçi Üniversitesinde okuyabileceği haberi geliyor. Vatan özlemi nedeniyle eğitimini Istanbul'da surdurmeyi yeğliyor. 1975 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nin ldari Bilimler Bölumunü bitiriyor. Söylediğine göre üstün başanlı bir öğrenci değil, ama hiç sene kaybetmeden eğitimini tamamlıyor. Asıl amacı yonetici olmaktır Yener'in. Bu amaçla önce öze! sektörde görev alıyor. Bir şirketin personel müdürlüğünü yapıyor. Bu arada Istanbul Üniversitesi'nde doktora yapmaya başladığı için şirketteki görev ine son veriliyor. 1977 yılında Ziraat Bankası'ndaki işini buluyor. 1979 yılında gören bir hanımla Kadınerkek ilişkileri Ziraat Bankası tstanbul Bölgesi Dış Muameleler Şubesi'n de çalışan Selahattin Yener'i yedi kişilik serviste çalışırken ziyaret ettik. Buradaki görevi bankanın ingilizce yazışmalannı yürütmekti. Kendisine okunan tngilizce bir metni, kabartma daktilosu ile not alıyor, istenen yanıtı normal bir daktiloda ingilizce olarak vazabiliyordu. Servisin dınız giızelligini? Eşim çok güzel bir kadın değil sanıvorum. Uzun yuzlii, minyon yapılı.. Ama hoş bir kadın... Bunu çevresinin gösterdiği ilgiden anJıyorum. Çevresinde sempati duyulması gosteriyor ki gorünümüyle davranışları uyum içinde.. Üyumlu bir insan ise benim ölçume göre guzel bir insan sayılır. çok iyi giyinir. Bir yere gideceğimiz zaman.. İyi giyinip givinmediğini nasıl anlayabiliyorsunuz? Anlanm.. Giysisinin zarifliğini kumaşından anlayabiliyorum. Buruşuksa anlarım.. Bakımsız bir giysi ile bakımlı bir giyım elle dokunulunca anlaşılır. Selahattin Bej, "Ah bir A V UCU.\L,\ İÇİNDE Hem kor hem sağır olan Selma Öztürel, dış dtinya ile teması avucunun içinden sağlıyor. Yine de karanlıkta değil... 4rkada Selahattin Yener gorülüyor. ni. Ben herkesi seviyorum. Ataturk " N e mutlu Türküm" diyene demiş. Ben, ne mutlu sevmesini bilene, diyorum. en iyi Jngilizce bilen elemanı olarak dış muameleler servisinde önemli bir gdrevi vardı. Servisin şefi Aylin Kocaman, Selahattin Yener'in körluğünü çoktan unutmuştu, eğer biz hatırlatınasaydık.. "Hiçbir farklılık göremiyoram" diyordu. "Burava geleli altı ay oldu. tlk zamanlar konuya yabancı idi, fakat o kadar çabuk ögrendi ki.." Servisteki arkadaşlar: da Yener'in salonda dolaşırken bir yere çarptığını, sigarasınm külunü veya kahvesini doktüğünu görmemişlerdi. Servis elemanlarından Bahar Bayer "Ciysilerimizin şık olup olmadığını bile farkediyor. Bazen bana "Bugiin ne kadar güzelsin" diye iltifat ediyor. O gun hakikaten iyi giyinmiş ve bakımlı oluyorum. Yani kafadan atmıyor. Hissediyor" diyor. evleniyor. Selahattin Yener'le evlilik ve kadınerkek ilişkileri uzerine konuştuk. Eşinizle nasıl tanıştınız? Ben hep goren kişilerle arkadaşlık ettim. Evlenirsem de bir görenle evlenmek istiyordum. Çünkü iki görmezin evliliğinin daha fazla sorun yaratacağına inanıyordum. 1979 yılında geleneksel tarzda tanıştırıldık ve birbirimizi beğendik. Görmediğiniz bir kişiyi nasıl beğendiğiniz? Aradığım ozellikler çok fazlaydı. Kafa yapısı önemli rol oynuyordu. Haberi olmadan bırçok deneye soktum kendisini.. Bir körle beraber olmaktan sıkılıp sıkılmadığını anlamak istiyordum. Eşim bu sınavları başarıyla verdi. Sonuçta gordum ki uyuşuyoruz. Kısa surede evlendik. x> vlilikte cinselliğin de rolü J/vardır. Evlendiğinize gore kendisini mutlaka guzel buldunuz. Fakat görmeden nasıl anla Sesinin güzelligi rol oynadı mı? Sesi de guzeldir. İtici bir ses tonu değil. Bu çok önemliydi tabii benim için.. Gönneyenler sesteki iticiliği duyar.. Çekiciliği algılar.. İlle doğrudur demiyorum ama genellikle itici sesi olanlar iyi ve guzel olmazlar.. Istisnaları var tabii.. Sesteki iticilik ve çekicilik nasıl olu>or? Bir kadın düşunüyorsamz kadınsı bir ses bekliyorsunuz. Erkeksi bir ses tonu varsa bu itici oluyor.. Elinizi gordum hiç suslenmiyor. Bu sizin gormemenizle ilgili olabilir mi? Yok.. Sanmıyorum.. Çok işi var. Hem evde hem dışarda çalışıvor. Bu tur şeylere önem vermez. Ama evlenmiş olmanın getirdiği bir rahatlık da olabilir. Evli kadınlar arasında süslenen çok var. Biz ikimiz de memuruz.. Gösteriş vapacak durumumuz yok. Yine de suslenmesi gereken verlerde suslenir. Zaman zaman görsem" dediginiz oluyor mu hiç? Oluyor ama şöyie.. Görme ile görmeme arasında önemli bir fark yok aslında. Mesela körler için karanlık dünya lafı edilir. Benim ancak o gün ruhum sıkılıyorsa karanlıktır. İnsanların bilinci arttıkça " a h bir zengin olsam" dediği gibi " a h bir görsem" dediği de oluvor. Gormeyenlerin arasında uzun sureler geçirdik. Saatler boyunca konuşmalar yaptık. Bu yazı disizinde birbirine çok benzeyen bu konuşmalardan birkaç örneği yayınlamakla yetindik. bana verdikleri yamtlarFakatgörenlerın dünyasındaki da Belediye yollarda açtığı çukurları mutlaka kapatsın veya onüne bir işaret koysun. Yerli filmciler körkız, köroğlan öykülerinden vazgeçsinler. Eğer vazgeçemiyorlarsa, filmin sonunda olur olmaz bir nedenden körlerin gözlerini açmasınlar. Çünkü böyle bir şey mümkun değil. (Gormeyenlerin yorumuna göre yerli filmlerde körluk motifinin kuüanılması en kolay yoldan acıma duygusunu yaratmak için bulunmuş bir yöntemdir. Sakatlığın filmin sonunda mutlaka giderilmesi de, üzülen seyircileri yeniden mutlu etmek içindir.) tş bulma konusunda sakatlara aynlan °^o2'lik kontenjanın içinde körlere a>n bir kontenjan tanınsın. Çünku birçok işveren emniyet açısından kor sakat yerine başka sakatlan yeglemektedir. Ev sahipleri evlerini korkmadan bir gormeyene kiralasınlar. Çünkü körler yangın vs. konusunda görenlerden daha dikkatlidirler. Her " k o r ü m " diyenin eline para tutuştunılmasın. Sayılan ülke çapında 30'u aşan derneklere "gözu kapalı" yardımda bulunulmasın. Profesvonel körlerin doğmasına fırsat verilmesin. (Turkiye'de yozlaşmamış derneklerin sayısının 5 olduğu belirtiliyor. Bunlar 1 Türkiye Görmeyenleri Eğitim ve Himaye Derneği, 2 Altı Nokta Körleri Eğitim ve Kalkındırma Vakfı, 3 Korlere Işık Derneği, 4 Rehabilite Edilmiş Görmezler Derneği, 5 Eskişehir Korlere Yardım Derneği'dir.) Avuç içindeki diinya Ayrıcalık değil, eşitlik... E lini bırakıyorum. Konuşma bitiyor. Beni duymuyor artık. Çünkü Selma Öztürel, hem kör hem sağır. Sonradan sağır olduğu ıçın, tonunu ayarlayamadığı bir sesle konuşabiliyor. Yu Gormeyenlerin istekleri yukanda sayılanlarla tamamlanıyor. Sanıldığı gibi ozel ayrıcalıklar istemiyorlar. Tek istedikleri eşitliğin körler zararına bozulmaması. Batı ulkelerinde uygulanan ilerici yöntemleri, toplumumuzun ekonomik düzeyini göz onünde tutarak duşlemiyorlar bile. Yukarıda saydıklarımız da görulduğu gibi atla deve değil. Biraz anlayış hepsi o kadar... BİTTİ kardaki konuşmada sorularımı avucunun ıçine parmağımla yazarak sordum. Yenıden elini avucuma alarak şu biigileri ediniyorum: Sağır olmadan once kabartma alfabeyi öğrenmiş. Avuç içıne yazarak konuşma yontemini annesinden oğrenmiş. Sadece elleri tutulduğu zaman kendisine hitap edildiğini anlıyor ve "efendim" diyor. Elmi bırakınca dış dünya ile her türlu teması kesiliyor. İnsanları ellerinden tanımayı oğrenmiş. Hiç tanımadığı kişileri de kısa zamanda saatinin şeklinden, (varsa) yuzüğunden, elinin Atladeve değil Avcının biri, yanında tazısı, omzunda şahini ava giderken, yolunun üstünde bir evliya türbesıne rastlamış. Eviiyanın da ünü o yöreyi tutmuş, kim ne dilek dilese yerine geliyormuş. Avcı pek öyle inançlı biri değilmiş, ama yine de: Tazıma bir tavşan, şahinime bir keklik demiş, yürümüş. Çok geçmemiş, bir tavşan, çalılann arasından kımıldamış. Kokuyu alan tazı fırlamış, ancak çalılann arasında bir yılan tazıyı sokup öldürmüş. Avcı. kalmış mı tazısız? O sırada bir keklik, kayalıklardan uçunca, şahin havalanmış, avcı da silahını doğrultmuş. kekliği vuracak yerde, bir bakmış şahin pat diye yere düşmez mi? Ne aksilik! Avcı, tazısından, şahininden yoksun, süngüsü düşmüş, üzgün geri dönerken, evliyanm türbesine şöyte yan gözle bir bakmış: Evliyatığına diyecek yok ya, lafı tersinden anlıyorsun diye mırıidanmış... Ramazanda din sömürüsünden korkuyordum, korktuğum başıma geldi; eski Osmanlı dönemini anlatıyoruz, diyerek, fesli çarşaflı oyuncular mı çıkmadı orfaya! Hani Batı gazetelerinde, karikatürcüler Türkleri fesli yaptı diye bir zamanlar öfkemizden çatlardık. Biz TV'de böyle yansıtırsak, kime ne diyebiliriz? Laik bir ülkede, TV'de programlar böyle mi olmalı? Ramazanda dükkânını açmayan lokanta sahipleriyle konuşmak, TRT ilkelerine ters düşmüvor mu? Hadi bunu, Tercüman yapsın Ergut Göze yazsın, "Islam Ansiklopedısi"y\e ılgilı yazıları görmezden gelen Göze, "Türkçe ezan" konusuna değinmiş 30 mayıs günlü yazısında, dilekçeye ımza atan aydınlan suçlarken, "Mesela bunlann hicbirisı, Türk milletinin ezanı istediği dilde okumasına razı değildir. .'diyor "İstediği dilı" dediği Göze'nin "Arapça"dır. "Arapça" demeye diti varmamış da, öyle demiş. Milliyetçiliğe gelınce, mangalda kül bırakmazlar da, işlerine gelmeyince, "ezanı istediği dılde okumak... "derler. Ezanı Türkçe okumanın yasal olarak bir sakmcası yoktur. 1950'de Demokratların çıkardıkları yasa, Arapça ezan yasağını kaldırdı. Atatürk'ün başlattığı yolu tıkadı. Ezanın Türkçe okunmasını isteyen Atatürk'lü... 27 Mayıs'çılar, Milli Birlik Komitesi'nde ezanı tartışırlarken, buna karşı çıkanlar arasında, birkaç dönem bakanlık yapmış Mehmet Ozgüneş de vardır. Muzaffer Yurdakuler, söz alır, şöyle der: Finlandiya 'da da Müslümanlar var, orada ezan Arapça mı okunuyor? diye sorar... Ezan konusunu çözüme kavuşturamayan 27 Mayıs'çılar, çarşaf konusuna el atmak ısterler. "Çarşafı hızla kaldıralım" derler. Cemal Aga: Buna parasal gücü yetmez milletin, der. Halk, ekonomik olduğu için çarşafı kullanıyor. O zaman, kadınlara manto yaptırmayı düşünürler. O da kahr... Devrimci de olsanız, iyi niyetler, yeterli değildir. Turgut Bey'in Başbakanlığı'ndaki bayan memurlardan bazıları için söylenen "Müslüman bacı kardeşler" deyimi neyin nesı? Kadrolaşma, tutucu eğılimler göz önüne alınarak mı oluşturulmak isteniyor? Turgut Bey, yanlış üstüne yanlışlar mı yapmakta? Ekonomik durumun tıkırında olmadığını da görüyor galiba? Kendisine, bu durumları düzeltmesi için 30 ağustosa değin süre mi verilmiş? Turgut Bey, devlet okullarında, kimi paralı, kimı parasız okudu. Konya Lisesi'nin birincı sınıfında 4/A'da, o da paralı yatılıydı. Ön sırada, sırtı oldukça kambur adını şimdi unuttum bir arkadaşımızla birlikte otururdu. İkısi de ufak tefektiler. Sıra arkadaşına, arkadaşlarımız, "Notre Dame'in Kamburu"ndaki "Quasimodo"ya benzeterek, o adı takmışlardı. Şereflikoçhisar'dandı gibi geliyor bana o arkadaşımız. Turgut"\a ikisi gezerlerdi, hiç aynlmazlardı. Turgut Bey'le o günleri konuşurken, sordum: "Öuasimodo"yu sadece takma adıyla anımsıyordu: ama sıra arkadaşı değil, hocalardan biri sanıyordu. Korkut arkadan gelince, babam beni paralı yatılı okutamadı, Malatya'ya gitmek, öyle okumakzorunda kaldım... demişti bir gün. Türkiye gelişmekte olan ya da gelişmesi engellenen ülkelerden birisi. Yazgı, Turgut Bey'i Başbakanlığa getirdi. Buna sevinenlerden biriyim. Ancak, nereye gitmekte olduğumuzu da gözlerken, içimi bir üzüntü kaplar. Ağustos sonuna dek Turgut Bey, ne yapabilir? Neyi düzeltebilir? 24 Ocak kararlarını anlatan Emin Ç&aşan'm kitabında eksikler var; Emin Çölaşan dostuma önerim, o kararlarm alındığı Bakanlar Kurulu toplantısını ayrmtılanyla soruştursun, ilginç bilgiler derleyecektir. Başbakan Süleyman Bey, arkadaşlarına o gün: Evlerinze haber verin, sabaha kadar çalışacağız... der, müsteşar Turgut Bey, Bakanlar Kurulu'na bilgiler vermektedir. Kabinede kavga çıkar. Sert çıkanlarm başında Tarım ve Orman Bakanı Hasan Ekinci vardır. Turgut Bey, biigileri verdikten sonra, dışarı çıkar, Süleyman Bey bir bakana: Saat 24.00'e geldi, toplantıyı kapatalım... der. Niçin efendim? Sabaha kadar çalışacaktık... Yok der, Süleyman Bey, Hava gergin... Sonraya bırakalım... 24 Ocak kararları hazırlığı, törpülenerek çıkar. Devletin ise kanşmasına bir ölçüde ağırlık verilir. 12 Eylül'den sonra, Başbakan Ulusu'nun da, tutumu bu noktada yabana atılmaz öğrendiğime göre. Bu "Ankara Notlan"nda, Hasan Pulur'un bir yazısına da değinecektım, aydınlardilekcesını eleştıren yazısına. Hasan Pulur'la yıllarca Abdi Ipekçi'nin Genel Yayın Yönetmeni olduğu Milliyet'te bilikte çalıştık, bir dava görülürken, ya da soruşturma sürerken, yargıyı ya da soruşturmayı etkileyici yazı, haber yazmama, bizim ilkelerimiz arasındaydı. Yineöyledir. Kimse, bir yargı, ya da soruşturma sürerken, onu etkiieyici biçimde yazılmış tek satınnı gösteremez. Hasan 'dan da öyle beklerdim. Yanılmışım. Ramazan diye, Diyanet'te olanlan bırakacak değilim. Ergun Göze yanıt vermese de, sormayı sürdüreceğim. Yolcu yolunda gerek... ABD'de eğitim A nkara'da Körler Okulu'nu en başanlı öğrenci olarak bitirince Robert Kolej'e kabul edi beklentilerini de açıkladılar. Yazıyı bitirmeden once bu beklentıleri aşağıda toplu olarak iletiyorum. Otomobiller yolların kenanna rastgele park edilmesin. Belli bir diizen içinde ya \olun sağına veya soluna parkedilsin. Yaya kaldınmlarına asla park edilmesin. İLAN İLAN KADIKÖY İKİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİCtNDEN 1984/61 vesayet. Halen Kadıköy Goztepe Mahallesi Nadır Ağa sokak Birlik Apt. No: 27 sayılı adreste ikamet eden kuçükler Banş ve Hüseyin Gömleksizoğlu'nun yetim olmaları ve reşit bulunmajnalan nedeni ile kendilerine dedeleri Ali Naim Demirsoy vasi tayin edilmıştır. Keyfiyet ilan olunur. Basın: 6988 Ga>rımenkullerinızin alım, satım ve kiralanmasında hizmetinizdeyiz. I Selim İleri ilk kitabını anlatıyor. • Pınar Kür'ü T.Yücel, AGöktürk, H.Yavuz, F.Özgüven değerlendiriyor. [ Günümüzdc Kitaplar, Haziran'84 TÜRK HAVA YOLLARI A.O/DAN Ortaklığımız Ankara Kargo Şefliği hizmetlerinde kullanılmak uzete 1 adet kamyonet 1 yu süre ile kapalı zarfla teklif alma usulü uygulanmak sureti ile kiralanacaktır. Kamyonete Pazar gOnleri hariç yılın her günü Ankara/Esenboğa/Ankara arası karşıbkh 4 sefer olmak iızere takribi 300 km. yol yaptınlacaktır. Anılan kamyonetin günlük tahmini kira beddi 12.900 TL. olup, yılhk toplam tahmini kira bedeli 4.037.700 TL!ya tekabül etraektedir. Konu ile ılgiJi geçici teminat tutarı 161.508 TL.'dır. Kapalı zarf ile venlecek teklif mektuplan en geç ihale tarihi olan 21/6/1984 perş«mbe gunu saat 14.00"e kadar Istanbui, Şişli Abidei Hürriyet Caddesi Vakıf Iş Hanı B Blok Kat: 3 adresinde bulunan THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanhğında buiundurulacaktır. Anılan gun ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif tnektupları kabul edılmeyecektir. Şartnameler yukarıda yazılı adresten ve Ankara'da THY A.O Salış Mudurluğünden sağlanır. Tahmini bedelin uzerindeki teklifler değerlendirmeye alınmaz. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet thale Yasasına bağlı olmayıp, kamyonetı kiralayıp kıralamamakta tamamen serbesttır. Basın: 17124 T. C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI İSTANBUL DEFTERDARLIĞI VASITASIZ V. GELİR MÜDÜRLÜĞÜ SATIŞ İLANI İSTANBUL DEFTERDARLIĞI'NDAN Dosya No: 28958 Adet Cinsi Değeri 1 (Arçelik marka) çamaşır makinesi 15.000. 1 (Grundig marka) 61 ekran televizyon 20.000. Goztepe Vergi Dairesi'ne olan vergi borcundan dolayi Goztepe Vergi Daıresı Kadıkov mahalde tahtı hacze alınan ve yukanda cins ve evsafı gösterilen menkul malların 11.6.1984 gun v e saal 11 .OO'de mezkür mahalde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsilı Usulu Hakkındaki Kanun Hukümlerince açık artıırma ve peşin para ile satılacağı, ancak verilen bedel lahmin edilen kıymelin % 75'ınden aşağı olduğu veya hiç alıcı bulunmadığı takdirde 2'nci satışın 18.6.1984 günu saat 11 .OO'de aynı mahalde yapılacağı ve fazla malumat almak isteyenlerin Goztepe Vergi Dairesi Müdurluğu'ne muracatları ilan olu VEFATLAR İÇİN >url içi ve yurt dışı cenaze nakledılır. Cenaze ılaçlama. malzeme, labuı, buıun ışlemler hassasıyet \e ^uralle yaprlır. BEBEK YENİ EMLAK Tel: 163 45 44 İSTANBUL ASLİYE 4. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN D05>a No: I9S2 I23S Huseyin Ci\anoğlu vekılı Av. Salih Serpil San tarafından, Bakırkoy, Bahçelıevler. Bağcılar Cad. Ferhat Sok. No: 5'dî mukım MUSTAFA DİNÇER aleyhine konkordato şartları ıfa edılmemesı nedeni ile muvekkıli hakkında konkordatonun feshıne karar \enlmesi ile açılan davanın duruşması sonunda: KARAR: Borçlu konkordaıo ^anlarına uygun olarak borçlarını kendilığinden yerine getirmek zorundadjr. H.U.M.K.'nun 176'9maddesıne gore basit usulü muhakemeve tabı olan ijbu davada borcluya me>ruhaılı davetıve îeblığ edilmesıne rağmen konkordato şartları gereğince odeme yaptığını belgelendirmedıği gibi bu tur bir defide dahi bulanmamışdır Davacı konkordaıo şartlanndan ııtıfade etuğı celp edilen dosva ile sabit olduğundan I.I.K.'nun 307. nci maddesıne ıstınaden Ist. Ashye4. Tıcaret Mahkemesrnın 20.5.1981 ianhli I981/2"' 1981 229 sayıh kararı ile tasdık edilen borçlıı MUSTAFA DİNÇER hakkında konkordatonun alaoaklı HUSEYİN C1VANOĞLU yonunden KONKORDATONUN FESHINE. 5.000. TL. vekalet ucreti ile 4170. TL. mahkeme masrafının davalıdan lahsılıne, 500 lira harç alınmasına, temyizı kabıl olmak uzere 14.12.1983 tarihinde oy birlığiyle karar verilmi>tir. Karar ilânen tebliğ olunur. 17.2.1984 Basın: 6 9 P İLAN TC. FATİH 2. SULH HUKUK MAHKEMESÎ Dosya No: 1983/60 Tereke. Fatih Fevzipaşa Ldd. No: 58 K.l sayıh daire 13/6/1984 günü saat 14.OO'de yapılacak açık arttırma ile kiraya verilecektir. 1 Kiranın her aym ilk iş günü peşin odenmesi, ihale damga resmi ile tellaliye bedelinin alıaya ait olaeağı koşulu, ayrıca bir yıl sureli kontrat yapılmak suretiyle asgari 50.000 TL.'den asağı olmamak, mahkemece mecurun en fazla teklif edene değil en iyi koşullarla ihaleye katılıp pey surenlerden bırine kiraya vermekte serbest olması kayıt ve şartı ile taşınmaz kiralanacakıır. Uân olunur. 31.5.1984 Basın: 6955 Tel: 147 20 06 140 68 86 Uleımede ayrıca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ylanlarından hı/met bedeli alınmaz, acı gımlerınızı pavlaşır, gunun her saatinde emrınizdeyiz. »SLAM CENAZE İŞI.EHİ Şoför Kardeş, frene güvenme durmayabilir, kornaya güvenme duymayabilir. Türkiye Trafık Kualsrını Önleme Derne
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear