25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET/8 14 HAZİRAN 1984 ISTANBUL DEMZLERI *» \AT SElJMItGlAJ »• POLTTIKA VE OTESİ Sınırlan bir aşacak olsak, artık üzerimize köpekler mi salınacak, köpekbahkları mı, düşün dur kulaç atmaya çahşırken. Karşıdan kopup kopup gelen dalgalar bizlere kimleri getiriyor acaba? Jaws I'i mi Jaws Il'yi mi? Yoksa bir günahsız, deniz dostu yabancı turistin taze boğulmuş cansız vücudunu mu? ilerleyen salgın deniz, aman vermez ve savcı kimliğinde bir deniz. O geçmiş yazın, tabanları, savaş sıcağıyla kavuran kumlarıyla, sığ denizdeki ne zaman derinleşip ne zaman aiçalacağı belli olmayan mayın tarlasıyla, o buyurgan sesi ikide birde hoparlörden yükselten tehditleriyle, umulmadık anda haberi gelen boğulmalarıyla, hiç istenmedik anda cilde, geçici bir hastalık gibi bulaşan kumlanyla ve duştan sonra kabinlere girişin toplama kampı gaz odalarına girişi anımsattığı için mi ve bütün bunlardan ötürü mu Kilyos denizini hiç mi hiç sevemedim? Bana barışı değil, savaşı ve savaşın kulaklarımıza doldurulmuş kotü sahnelerini yeniden yaşattığı için mi IstanbuPun sâkin, duşsuz, kabinsiz, hoparlorsüz, yüzyıllar öncesine dayanmışçasına sade ve kendiliğinden, yarım kalmış bir uygarlıktan uzaktaki yalın, gri bir kayalığı ve onun dibindeki barışçıl derin denizi aradım? Kilyos'un tepesinden, bir gazinonun camı ardından ötelere bakarken? Kilyo&, toplama kampını anımsatıyor .1. Bir cumartesı giinü martın 10'u hava kötu soğuk, sulu sepken, kuzeyden esen rüzgâr ve biz Kilyos'ta, Kilyos'un yukarılarından Kilyos'un denizine bakıyoruz. Oldum bittim, balıklardan kolyosu, Istanbul denizlerinden de Kilyos'u sevememişim. Onun için olsa gerek, kolyos ile Kilyos özel sözlüğümde son sözcükler, belki de alınmamışlar sözlüğü. O unlü deniz ressamı Ayvazovski'nin korkunç bir deniz tablosu, denizin korkunçlugunu yansıtan bir tablosu gözlerimizin önünde. Tepedeki gazinonun camları ardından bakarken bile. geniş aralıklarla kıyıya yürüyen, yuvarlana yuvarlana gelerek kıyıya çarpan dalgalann arasma karışıp, o dalgalarla boğuşup. daha do|rusu, boğuşmayıp, kaynayıp gideriz gibi bir deniz. Kilyos kışı denizinin, dırdırı, saldırganlığı manyanlık kertesine ulaşmış bir kadından ayrımı yok. Kötii bir bar kadını gibı, Beyoğlu kenar mahalle barlanndan çıkıp gelmiş bir kadın bu deniz. Biiiyorum, deniz ile kadın bayatlamış bir benzetme. Ama ille de denizi kadına benzeteceksin deseler, işte bçnzetmemiz bu olacaktır, budur. Tehdit ve şantaj ve cinnet ve isteri karışımı bir ruhsal durum şu anda gözlerimiz önünde sergileniyor. Kışından da çok, yazını sevememişimdir bu Istanbul Kilyos deniziuin. Kavruk bir kumsal. Denizin o giizel, o insanı salıncağa bindiren, salıncakta hafif hafif sallayan derinliğini tattırmayan bir denizdir Kilyos denizi. Sığ bir deniz. Ama hoparlorlere sık sık "fazla uzaklaşmayın, kavnar gidersiniz" anlamında ölünı tehditleri sıralattıran bir deniz. Bir denizin sığ ise sığlığına, derin ise derinliğine giıvenebilmelisinizdir. İşte Kilyos denizinde eksik olan nitelik bu. Su içinde sığ kuma basarken dip, ayağınızın altından kayar, havada bırakır sizi, derindeyim derken, birden kumlu dibi bulur ayağınız, duş kırıklığı yakanıza yapışır. Tanımadığınız, ilk kez geçtiğiniz bir mayın tarlasında ilerliyorsunuzdur. Ayağımla nereye basıyorum? Hava da biraz rüzgârhysa, hoparlörler bir toplama kampı görevlisinin sesini yineleyip duruyordur. "Dikkat, dikk a t ! " , "Fazla açılmavın, lehlikelidir!", "Belirii sınırlan aşma>ın! " Sınırlan bir aşacak olsak, artık üzerimize köpekler mi salınacak, köpekbahkları mı, düşün dur kulaç atmaya çahşırken. Karşıdan kopup kopup gelen dalgalar bizlere kimleri getiriyor acaba? Jaws I'i mi, Jaws Il'yi mi? Yoksa bir günahsız deniz MEHMED KEMAL Kadından ne anlarsın... Karşı karşıya geldiğımizde Şinasi Özdenoğlu ile şöyle bir hesapladık da tam kırk dört yıllık arkadaşız. Her şair birbiriyle arkadaştır, tanışsa da tanışmasa da. Halkevi'nde Kudsi Tecer şiir matineleri düzenlerdi. O yılların genç şairleri sahneye çıkar, şiirler okurdu. Bana hep, "Hemşerim" der, Şinasi. Ankara rnilletvekili olduğu için hemşeriyiz. Oysa o Gümüşhane, ben Ankaralıyım. Hepirnizden çok Ankara'yı sever, hepimiz koptuğumuz halde, o kopamamıştır. jlyas Seçkin, Hıfzı Oğuz Bekata birer istanbullu olmuşlardır. "Bir gün", dedi. "Meclisten çıktım, Paris Caddesi'ndeki Fransız Elçiliği'ne gideceğim, kokteyl var. Hıfzı Oğuz ve Kasım Gülek karşıma çıktı. Onlar da oraya gidecekler, biiiyorum. Hadi bir otomobile binelim, dedim. Dolmuşla gideceğiz, dediter. İkiside Karun gibi zengin. Ben trfıl bir milletvekiliyim. Bindik dolmuşa, indik. Dolmuş parası verilecek, ikisi de e/ini cebine sokmuyor. Araba çalışıyor, öteki müşterilere ayıp oluyor, tuttum üçümuzün de dolmuş parasını ödedim. Hıfzı Oğuz, Kasım Gülek'e döndü ne dese beğenirsiniz, 'Yahu Kasım' dedi. 'Karun gibi zenginsin, şu gencecik adama dolmuş parası verdinyorsun, utanmıyor musun?" Hiçbir şey söylemedim, donakaldım." Bizim gazetede Sadun Tanju, Sait Faik'e ait derleme anılar yazdı. Ama, Şinasi Özdenoğlu ile Sait Faik'in ilişkilerini bilmiyor. Bu konuda gönderdiğimektup daeline geçmemiş olacak ki, Şinasi'den söz etmedı. Oysa 1946 yıllannda Sait Faik'in can yoldaşı Şinasi'dir. Şair Şinasi, o yıllarda Bucak Müdürü olarak kaymakamlık stajını Burgaz Adası'nda yapıyor. Heykeltıraş Mari ile birlikte Bedri Rahmi gelıyor Burgaz'a, yiyip içiyorlar. Aradakı yaş farkı vız geliyor. Dertleşirlerken Şinasi, Sait Faik'e hep Fransa'ya gitmekten söz ediyor. "Ah bir Fransa'ya gidebilsem, orda da staj yapabilsem!.." "Git öyleyse ne duruyorsun?" "Param yok." "Ben sana para bulayım." "Nasıl bulacaksın?" "Ondan kolay ne var. Adada sana âşık zengin bir kız var ya, hemen onunla evlen! Sonra onu da a\\ onun parasryta Paris'e git. Olmaz mı?" "Hergele." "Sen iyilikten anlamazsın ki." Adada, ta arkalardaki çamların arasında Sanct George rahibelerinin eyleştiği manastır var. Rahibeler şarap çekiyorlar. Sait Faik bu şaraplara bayılıyor. Ne olsa Şinasi bucak müdürü, bucağın komutanı. Pötürgeli bekçi Cebrail'i çağırıyor, eline bir küçük damacana veriyor, avucuna da birkaç kuruş sıkıştırıyor. "Git bakalım, bize biraz şarap getirf' Bucak müdürünün adamı gelmiş, rahibeler parayı almazlar, ama sarabı veriıier. Polis karakolunun önünde ızgara yanar, balıklar pişirilir, roze şaraplar içilir. İçilen şarap değil, sanki adanın bütün çiçeklerinin özüdür. Bu arada geniş kalçalı, iri göğüslü rahibeler de düşlenebilir. Sait Faik'in birçok sevgilisi vardır. Bir Sait bilir, bir de arkadaşları, kızın haberi bile yoktur. Bunlardan birisi de felsefede okuyan tıknazca, etine dolgun bir kızdı. Kızın adaya gelmesi bir olay olurdu. Geleceği günlerce önceden duyulur, iskelede beklenirdi. Sonunda kız geliyor. Sait Faik çocuk gibi seviniyor. Kızın ardından gidiyor. Ertesi gün Şinasi'ye soruyor: "Benimkini nasıl buldun?" "Vallahi hiç de anlattığın gibi çıkmadı. Üstelik çok da şişman." "Ulan hergele, sen kadından ne anlarsın!.." Sait Faik, sık sık adaya gelip, ondan bir hikâye almadan gitmeyen Yaşar Nabi'ye çok içeriermiş. Karşıdan göründüğünde Yaşar kovalar, Sait kaçarmış. Yaşar Nabi her yazara para verir vermesine de eli biraz sıkıdır. Sait de hikâyelerini ucuza kaptırmak istemiyor. Ama Sait'in bütün direnmesine karşın, Yaşar Nabi ne eder, ne yapar Sait'ten bir hikâye koparmadan adadan ayrılmazmış. Bucak müdürlüğü blttiğinde Şinasi Özdenoğlu adadan ayrılıyor. Ama fırsat düştükçe adaya gitmemezlik etmiyor. "1952 yılında idi," dedi. "Sait Faik'e Deniz Kulubü'nde rastladım. Ybrgun bir savaşçı gibiydi, kâğıt oynayarak vakit geçiriyordu. Sirozdu ve siroz okJuğunu biliyordu. Hep öleceğinden söz ediyordu. Ben de, 'Ulan sende ölecek göz var mı?' diyordum. Sait öldu, ondan sonra hemen hemen Burgaz'a hiç gitmedim." KIL YOS PLAJL4RIMİA Kilyos'un uçsuz bucaksız plajlarında yazın adım atacak yer naziler, özel vantilâtörlerle kumları havalandırıyor, tutsakların gözlerine, kirpik aralanna dolduruyorlardı kum tanelerini. Salt canları acıtsın, gözleri köreltsin diye. Güneşten sımsıcak kesilmiş kum, tabanlarımızı yakıyor, kavuruyor, tabanlarımızı serinletebilmek için deniz kıyısına, suya koşup, dalgalı denizden hoşlanmayıp, yine geri dönüyorduk. Ne biçim deniz eğlencesi, deniz gezintisiydi bu? Sava^ tutsağı mıydık biz, ırkı bozuk suçlu muyduk, yoksa kendi ayağımızla, biletler alarak, birtakım paralar ödeyerek bir nazi kampına yakayı kaptırmış enayiler miydik? Nasıl oldu da kabinlerden çıkarken, sarı, yeşil ya da kırmızı yıldızlar iğnelemediler çıplak goğüslerimize, şaşılacak şey! Ya duşlara girersek ne olacaktı? Bir daha çıkmak var mıydı acaba duş kabinlerinden? Yoksa gazlanacak mıydık? Kurtulabilen olursa eğer, Kilyos Krematoryumu anılarını yazar, sağ kalanlar da okurdu. kalmıyor. dostu yabancı turistin taze boğulmuş cansız vücudunu mu? Kum tabanları yakıyor O ruzgârh yaz günunü çok iyi anımsıyorum. Hoparlörden o kalın ve tehdit dolu ses yükseldikçe kendimi bir plajda değil de bir nazı toplama kampının kıyısında, birkaç dakikalığına denize girmelerine izin verilmiş kamp tutsaklanndan biri gibi hissetmiştim. O madensi ses, çevremdeki, korku içindeymişçesine bırbirine sokulmuş biçimsiz vücutların ve çocuklann oluşturduğu kümeler. Toplama kampından ödünç aiınmış gibi duran zevksiz, vücutlara uymamış mayolar. Gevşek, sarkık, bollaşmış mayolar. Rüzgânn üfürdıiğü kumların gözlere, kulaklara, burun delikierine dolması. Sanki Hesap soran deniz BIIJMveSANAT YâYINLARI BEN BİR FİZJKÇİYİM Aleksandr Kitaygorodski Çeviren: Osman Gurel t'nlü fizikçı KitayRorodskı bu kitapta yalııı vc coşkulu anlatımıvla çenc. >>kuyucuları bilirn dunvasına sokmayı \e çevrelerindeki cv^cnı onlara bir doğabilimcinin çozlerivlc gostcrmev ı başarıvor. 350 TL Şimdi yukarıdan, 1984 martından, o geçmiş yazın toplama kampına hakıyorum. Kamp bo şaltılmış, yalnız binalar yerli yerinde. Ve deniz, geride kalmış bir acıyı tattırmak istermişçesine, dovup duruyor kıyıyı. Kamp kıyısından hesap soruyor. Bembeyaz köpüklere bulanmış kocaman sorular hâlinde yükleniyor, soru ardından yeni bir soru geliyor: Kopuk köpuk! Ikinci Dünya Savaşı'nın butun o olan biten acımasızlıklarından, sapıklıklanndan, insan duşmanlıklanndan sorumlu olan şu toplama kampı kıyısıymış ve 1984'ün mart denizi davayı yıirüten savcıymış gibi. Nerede o tehditleri savuran hoparlor kuleieri? Suçsuz turistleri tanımadıkları suda boğdurtan kamp komutanları nerede? Onların bir çoğu Güney Amerika'ya kaçıp yabancı kimliklere buründüler, bir çokları da, daha bir gözükara ve eyyamcı olanlar, yeni Almanlar'ın arasında yeni saygın yerler edinip yaptıklarını hiç bilmezmiş olduİar. Negarip... Bir Istanbul mart denizinin bu konulara el atacağı aklıma mı gelirdi? Ama şimdi, işte şu yukarıdan bakarken, bunlan duşünüyorum ister istemez. Çünkü ister istemez, karşımdaki ve aşağıdaki görünüm bunlan akla etiriyor. Dalga dalga ve kopükleri onüne katarak SCRECEK ASIMOV AÇIKLIYOR 100 Soru 100 Yanıt Isaac Asimov Çeviren: Aykut Göker Kimyadan biyolojiyc, fi/iktcn dstronomıyc çeşitli bilim dallarından 100 soruyj unhı \ J zar Asimov'un \anıtları. 100 ilçirK, soru, hcrbıri O7İÜ bir makalc mulıgin<lf 100 vaıııt. 450 TL * EDEBİYAT BİLİMİ I Gennadiy N. Pospelov Çeviren: Yılmaz Onay KİM KORKAR MATEMATİKTEN Nazif Tepedelenlioğlu O.Vullarda b u t hcp soijuk yiı/uylc canıtılmış olan matematik aslında (JU/.cldir, ıClenclıritidjr. 'îayatını/ koyunca matcmatıktcn mi kork tunuz? Oylcysc korkmadan bu kitabı oku\al)ilirsiniz. 300 TL Iklnci baskısı c,ıktı. Butun sanatlann »Irluğu sibı edebiyatın da biljmı varctır. S<iz sanatının üninlcri gerçek deçcrinı ancak bılimin ışıymda ka/anır. İşte bu cscr, cdcbıyata bilimin ışıçmı tutmakta vc çerçck bir ba^vunı kıtabı nilelitjinı taşımaktadır. 4 50 TL IRK VE IRKÇILIK DÜSÜNCESİ Alâeddin Şenel Bu kitdp ırk<,ılık oerctılcnnın ac'i!)mcsıni \c (,j£'imız<Jakî rlurumunu butun hınutlarıyla scrKikmtk amacım ta>ıyor. Irk<,ı duşunceyi anlamada ve ırk<,ılığa karşı sava^ımda tcmcl ha$' \uru vapıti. Vakında çıkıyor. HEP ARANIZDA OLACAĞIM Frederic JoliotCurie'nin Yaşamöyküsü Güney Gönenç Bu kıtapta huyuk fizık<;i Frcılrrıc Jolıot Curie'nin atom fizi^inc, barı> mucadclcsinf katkılannı, Nazilrrc karşı vunıttuQü > ifiit s.naşi, onurlu vc ornck ^aşamını bir rorndn akıı ılıC'iyl.ı izlcycccksinİ7. 350 TL ELLERİMLE PARÇALA YACAĞIM Iki kız kardesi ile annesi öldürülen Emine Avdın. durusmadan sonra eski nifanlısı olan sanık Ercan Çelik 'in üzerine yürüyerek, "Onu ellerimle parçalayacagım" diye bağırdı. (Fotoğraf: ŞENOL KOM'KÇU) EDEBİYAT BARIŞ ve ÖZGÜRLÜK Lotus Edebiyat Ödülleri Seçkisi Düzenleyen: Aziz Çalışlar Abva Afrikd halkUrının ulusal kurtuluş mucadekitrı dunyj cdcbiy.it surtıındc ycjncni l>ir <,ıuıra \ol a<,tı. bu kıiapta Aiya Afnka cdcbıyat harckcti tum bovutlarıvla okuyuLuya sunuluy>r. Sc(,ki [>olumundc 45 cdcbıyatç,i(lan \'akında NÜKLEERTEHLİKE Nükleer Silahlar ve Nükleer Savaş Haluk Gerger Bu kıtd[>ta n u k l ı ı r sılalılar vı nııkltı r v<ı> tum b o y u t l a r n l . ı cl< a l ı n ı y ı r . \ııkl<<r runda ba^vuru k u a b ı n ı / . .\lanın<l;> ıhliıııı/dı \ ınljnan lek kıta|ı. 250 sj«>• \ .ıTL Zeytinburnu cinayeti sanığı Adü Tıp'ta müşahadeye ahndı Ertesi gün Nizamettin Aydın Nişanlısmın annesi ve iki kız kardeşini öldürmek dim. 7 bilezik verdi. Bunlan bozdubana iddiasıyla yargtlanan sanık Ercan Çelik, "Onları ben parasını kendisine leslim etrnerup mi istedi. Ben de bozdurdum. Kendeğil, amcaları öldürdü" dedi. Amca Nizamettin disini bulamayınca bilezik paralan Aydın ise bu suçlamayı kesinlikle reddetti. olan 265 bin lira ile 80 bin lirayı kentstanbul Haber Semsi Zeytinburnu'nda nişanlısınm iki kızkardeşini ve annesini öldürduğü iddiası ile yargılanan Ercan Çelik mahkemede "Onlan ben öldürmedim. Amcalan öldürdü" dedı. Dun başlayan ve 15 tanığın dinlendiği oturumda "laammiıden ve canavarca hislerle üç kişiyi öldürmek" iddiası ile idam lalebiyle yargılanan Ercan Çelik (20)in, Adli Tıp Kurumu'nda muşahade altına alınmasına karar verildi. Bakırkov 1. Ağır Çeza Mahkemesi'nde başlayan davada iddianameyi okuyan savcı, sanık Ercan Çelik'in nişanlısı ile evlenmelerine izin vermeyecekleri kuşkusuna kapılarak 15 nisan 1984 günü önce evde yalnız olan kayınvalidesi Miıwş Aydın'ı boğarak canavarca bir hısle öldürduğunu, daha sonra da eve girdiğini gören ve komşuda televızyon seyreden Songun (16) ve Ayşe (4) Aydın'ı 'sızı anneniz çağırıyor' diyerek eve gelmeIerinı sağladıktan sonra onlan da boğarak ve bıçaklayarak oldurduğiinü belirtti. İddia ile ılgili olarak sorgusu yapılan sanık Ercan Çelik ise şunları söyledı: "Cinayetleri ben işlemedim. ülaj günü eve girdiğimde kayınralidemi jerde olmuş vaziyette gördum. Tam o sırada çocuklann amcası Nizametlin Aydın elinde bıçakla ban\odan çıkarak uzerime saldırdı. Boğuşluk, (ekme ile bıçağı düşürmek istedim. A>ağım kesildi. Sonra beni tehdit etli. Çıkanp 80 bin lira para verdi. Gördüklerini kimseye so>leme yoksa nişanlını da oldürürum dedi. Ben de ortalık kanşmasın, Trab2on'da bulunan nişanlıma kavuşajım ondan sonra her şe>i anlatınm diye kimstye birşey söylemedi adıma bankaya >atırdım." Sanığın sorgusu sonunda yargıç, "Bu anlatuklanna akbn eriyor mu?" diye sordu. Sanığın öldürülmek istenmesi ihtimaline karşı çok sıkı gvivenlik tedbirinin alındığı dunışmada 15 tanık dinlendi. Ercan Çelik'in nişanlısı Emine Aydın tanık olarak verdiği ifadesinde "Suçlu budur, kardeşlerimi ve annemi bu öldürdü" dedi. Emine Aydın dunjşma sonunda "Bırakın beni ellerimle parçalayacağım o n u " diyerek sanığın üzerine yürüdü. Davanın taruklanndan olan ve sanık tarafından cinayetlerin faili olarak gosterilen amca Nizamettin Aydın ise ifadesinde "kesinlikle cinayet ile bir ilgim yok" dedi. Mahkeme, sanığın Adli Tıp Kurumu'nda 6 haftayı gecmemek şartı ile muşahade altına aiınmasına ve otopsi raporlanntn beklenmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. ÇALI^ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL Oğlumun 19 yıl hizmeti vardı SORU: Oğlum 1983 yılında devlet memurluğu görevinden istifa ederek aynlmış ve kısa bir süre sonra da hayata gözlerini yummuş bulunmaktadır. Oğlumun Emekli Sandığı'na bağlı olarak 19 yıl hizmeti vardı. Ayrıca bir konut kooperatifine de girmişti. Kooperatifin binalan halen bitirilemediği için de kura çekilemedi. İnşaat devam etmektedir. Kooperatif taksitlerini de oğlum adına ben ödüyorum. Oğlumun başka malı ve parası yoktur. Emekli Sandığı'ndan maaş alan biFkişiyim. Eşim ise ev hanımıdır. Oğlum bekârdı. Ben ve eşimden başka vârisi yoktur. Sorularım: 1. Eşim veya ben oğlumdan aylık alabilir miyiz? 2. Emekli Sandığı'nca toptan ödeme veya başka bir işlem yapılması söz konusu mudur? 3. Hiç para alma olanağımız yoksa, Emekli Sandığı'nın, kişiden kestiği parayı vermemesi uygun mudur? 4. Veraset ilamı çıkarttığımıza göre henüz belli olmayan dairesi için yapacağımız işlem nedir? T.B. YÂNIT: 1. Emekli Sandığı Yasası'nın 72. maddesi "Ölen iştirakçilerin dul ve muhtaç analan ile iştirakçi olmayan ve ölıim tarihinde muhtaç ve (65) yaşını doldurmuş bulunan koca ve babalanna" aylık bağlanmasını öngörmüştür. Anaya aylık bağlanabilmesi için dul ve muhtaç olması, babaya ise babanın muhtaç, iştirakçi bulunmaması koşulları aranmaktadır. 2. Yasanın 86. maddesine göre de "Öiünüerinde aylığa veya toptan ödemeye müstahak dul ve yetim bırakmayanlann keseıtekleri Sandığa kalır." 3. Nisan 1982'de yürürlüğe giren 2665 sayılı yasa ile "Sandıkça tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenler ile öliim tarihinde aylığa müstahak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyeleri kanuni mirasçılarına ödenir" hükmü getirilmiştir. 4. Kooperatifler Yasası'nın "Ortagın ölümü ve ortaklığın devri"ne ilişkin 14. maddesi de şöyle demektedir: "Ortağm ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Anasözleşmede gösterilecek şartlarla ölen ortağın mirasçılannın kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabiiir". Bu konu için de kooperatif anasözleşmesinin incelenmesı gerekmektedir. 18 yıllık emekli ikramiyesi için Emekli Sandığı'na başvuruda bulunmanız gerekecektir. Alacağınız yanıt bize bu konuda ışık tutaeakîjr. İkınü baskı (,ıkıynr. TÜRK HAVA YOLLARI A.Oxlan Onakhğımız Eğitinı Bajkanhğı'na tahsis edilen yerlerin yeniden düzenlenmesi, tadilat ve dekorasyonu, kapalı zarfla teklif isteroe usulu uygulanmak sureti ile yaptınlacakîır. Anılan işlerin toplam keşif bedeli 5.862.096. TL. olup, geçici teminat tutarı 234.485. TL.'dir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektuplan en geç ihale tarihi olan 3.7.1984 günu saat 14.00'e kadar Istanbul Şişli, Abidei Hürriyet Caddesi Vakıf lşhanı B Blok, Kat: 3 adresinde raukim THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektuplan değerlendirmeye alınmaz. Şartnameler yukandaki aynı adresten sağlamr. Tahmini bedelin üzerindeki teklifler değerlendirme dışıdır. Şartnamede istenen bilumura belgelerin aslının veya noterden tasdikli suretinin verilmess gereklidir. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi değildir. Alım konusu oian işi yaptınp yaptırmamakta, diledigine kısmen veya tamamen yaptırmakta serbesttir. ÇİMTAŞ ÇELİK İMALAT MONTAJ VE TESİSAT A.Ş. İDARE MECLİSİ REtSLİĞİNDEN Şirketimizin 1983 yılma ait kâr payı dağıtımına 28 Haziran 1984 tarihinden itibaren başlanacaktır. Kâr payları ortaklarımızın sahip olduklan hisse senetlerinin 1983 yılına aıt pay kuponları karşılığı aşağıda adresi vazılı şirket merkezinden odenecektir. Sayın ortaklanmıza saygıyla duyurulur. ADRKS: ÇİMTAŞ ÇELİK IMALAT MONTAJ VE TESİSAT A.Ş. Bestekâr Şevki Bey Sok. Enka 2.'ci binası Kat 3 BeİLAN İST. 3. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Sayı: 1984/25 Ves. Velı ve Katma Hayriye'den 13301327'dedoğan Mehmet Cema) Boztepecik hacir alıına alınarak kendısıne M.K.nun 355, 363 ve 364. maddeleri gereğınce 07 kı/ı Ayhan Uryan ve e^i Hurıye lcv/iye Bozlepecik'in 10.5.1984 gunu birlikte vasi layinine karar verildiği ilan olunur. 29.5.1984 Basın. 7410 • Nufus cuzdanımı ve askerlik cuzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Y. ZtYA Y1LD1RIM VEFAT Merhum Şevki Özgclen ile merhıımc Rahime Özgelen'in oğlu, Na/iye, Emine, merhum Ali'nin kardeşi Mucyyct Ö/gelen'in c?i, Haııde Kun'uıı babası, Mehmet Kurt'uıı kavınpederi, Mert kurı'un dcdesi, Yapı ve Kredi BankjM emekli mcn>uplarından KONSER MEHMET RASİM ÖZGELEN OZTURK ABAJUR İMALATI Bekir Öztürk Her tiirlii abajur imalatı ile hizmetinizde İskender Paşa Cad. Nazlı Hanım Sokak Okhan İşhanı No: 15/5 Tel.: 155 18 22 Hakkın rahınciino kavu^nıuştur. Cenazesi 14 Ha/iran 1984 Pcr>cnıbe gunu (bugun), ıkındı namu/ım mııtcukip Kadıkın Soğutluçc^mc Caınii'ndcn kaldırılarak KaıacaahııiLı kabrisianına dclncdıleccktir. AİIKSİ Kenter Tiyatrosu Tel: 146 35 89 171819 haziran saat 20.00 Imza Günü "Duşünüyorum Öyleyse Vurun" ve öteki kitaplannı imzalıyor İLHAN SELÇUK . KOMUR BOŞALTTIRILACAKTIR SUMERBANK NA^ILLf BASMA SANAYİİ MUESSESESI Kamyonla ve vagonla muessesemize gelecek kömürlerin sahamıza boşaltma işi bir sene muddetle yaptınlacaktır. Konu ile ilgili sartname müessesemiz TicaretMudurlüğü'nden temin edilebilir. Taliplerin kapalı tekliflerinı 28.6.1984 günü çalışma saati bitimine kadar ıııuesioeııiJAgöndermeleri rica olunur. Müessesemiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Basın: 18661 MÜZİK TOPLULUĞU Bilim Kitabevi 16 Haziran cumartesi 15.00 18.00 Altıyol, Ekşioğlu İşhanı (Vakko yanı) No. 13/4, Kadıköy, Tel: 338 64 77 338 51 68 vS.K. kartıını kavbetum. !luur. MLHMET PO.!. : ' Akademi Kitabevi'ne tezgâhtar ve ayrıca avukat yanına sekreter aranıyor. Tel: 141 67 18 148 43 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear