Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
yapıcı, tamamlayıcı olursak, Meksika kapısını zorlarız. Farklı skor yaklaştıkça "Bu maç artık elden gitti" de'Baştarafı 1. Sayfada) diginiz oldu mu? da her gün hepimizin başına her FATtH Maça çıkarken şey gelebilir. Çünkü kimse trafık herkes gibi bizler mutlaka kakurallanna saygı duymuyor, yezanmak için çıktık. Tribündeki terli denetim yapümıyor. Yalmz insanlann beklediği galibiyetti. park editmeyecek yere park eden Buna ilaveten 1956 yılmın tekrar arabayı çekmekle trafık deneticanlandırılması tüm kitleyi galimiyapılmış olmaz, Gerçek denebiyet için şartlandırdı. Defanstatim hareket eden taşıtları gözeki bir hatamız ilk golü getirdi, tim altında bulundurmakla oladerken orta alandaki baskıdan sıdır. Trafık dramında yitirdiğikurtulmayı başaran rakip oyunmiz can ve malm faturası öyle cu ile ikinci golü yedik. 3. gol ağırdır ki, bu alanda elimizi koikinci devrenin başında çok erlumuzu bağlayan engelleri aşmaken geldi. Şahsen 30'dan sonra lıyız. ödenek, uzman, kadro, bu maçı çeviremeyeceğimizi anaraç, gereç, ne gerekiyorsa ivediladım. Hücuma kalktık, akabinlikle sağlanmalıdır. Çünkü yitirde iki pasta 4. golü yedik. Artık diğimiz manevi ve maddi değerbu andan sonra kimsede moral ler, hiçbir karşıltkla ödenemiyekalmadı. cek kadar buyüktür. Milli Takım'ı 1986ya haYotlarda trafık çılgınlığına sort zırlıyoruz. Oysa sen belki verecek çok sıkı bir otoriteye ge 1986'da futbol oynamıyor olareksinme vardır. Trafık konusun caksın. Yerine gelecek arkadaşda ne toplumsal ne de bireysel lar için formanı çıkarmaya haOzgürluk söz konusudur. En sı zır mısın? kı otorite ve disiplinle yasalarm FATİH Bu sorunuzu ben ve kuralların uygulanmasu yurt de uzun bir zamandan beri kentaşın yaşama hakkım koruya dime soruyorum. Ne Milli Tacaktır. kım'da, ne de Galatasaray'da liNe yazık ki, ölüm karşısında bero mevkii Fatih Terim'in üzebile tepkisiz bir toplum olduk. rine tapulu değildir. Yerim için Bu uyuşukluk nereye kadar sü başanlı bir arkadaş çıkıp geldirecek, daha kaç can verdikten ğinde formamı büyük bir memsonra uyanacağız? nuniyetle çıkarıp vereceğim. * * * Maç sonrasında telefonla hakarete nğradığın oldu mu? FATtH Yok. Böyle bir şey(Baştarafı 1. Sayfada) le karşılaşmadım. Zaten telefon dır. Bugiin yurdumuzda taşıma çalsa cevap verebilecek halde dekooperatifleri mahdut sayıda ğildim. olup, aralannda anlaşan kabzı Seyircinin tepkisi ve basımallar, bazı konularda sanaykinın eleştirilerini nasıl karşıladın? lerin fiyat konusunda bir araya FATtH Seyircimiz tek tageiip, fiyat lespit etmeleri gibi giraflı olarak maçı gözlediğine göişimler, serbest rekabetin oluşre, mutlak tuttuğu takımın kamasına mani olmaktadır." zanmasını istemesi de doğaldır. Kısacası tasan Turk piyasa yaBu takımın, Avusturya, K. lrpısını etkileyen tekeller olarak landa, Lüksemburg galibiyetletaşıma kooperatiflerini, kabzırini gören seyirci, Macaristan malları ve az sayıda sanayi kukarşısında da galibiyet bekledi. ruluşunu anlıyor. Kötü oyunumuz ve farklı yenilgimiz karşısında tepkisinde kenTasan, bundan sonra denetim dince haklıdır. Ben bu karşılaşve uygulama araçlannı sırahyor: • Türkiye Odalar birliği içinde mayı objektif olarak geniş kitlelere duyuracak basının maç önbir kalite kontrol örgutii kurncesinde ve maç sonrasında yine lacak. Söz kontısu denetim araobjektif kalmasını dilerdim. cı 3 yıl önce 5590 sayılı yasada yaptlan değişiklik sonucu öngöriilmuş, ancak parasızlık nedeni ile gerçekleşememiştir. Bu kez bunun nasıl yapılacagı belirsizdir. • Bakanlar Kurulu'na zaruri araçlar için fiyat dondurma yetkisi veriliyor. OLAYLARIN Fatih: Galibiyete destan Türkiye<den çıkarı olanlar ARDENDAKI (Baştarafı 12. Sayfada) Maç öncesinde bizi destekleyen (Baştarafı 12. Sayfada) Yardım imkânlarımız kısıtlı olbasın, maç sonrasında tribunde 8 NÎSAN 1984 +** HABERLERİN DEVAMI CÜMHURİYET/îl GERCEK ki seyircinin yanında yer aldı. Ne yazık ki televizyonumuz, bir cenaze marşını objektif olması gerektiği yerde, taraftarın etkisi içinde, bölümler göstererek verdı. Bizler Avusturya, K. İrlanda ve Lüksemburg maçlannı kazandığımızda ardımızdan bandolar, marşlar mı çalındı ki, şimdi cenaze marşı ile yas tutuyorlar? Luns: NATO Sovyet manevraları karşısında şaşırmadı Dış Haberler Servisi Çeşme'deki NATO Nükleer Planlama Grubu Toplantısının ardından uğradığı Ankara'daki temaslannı tamamlayan NATO Genel Sekreteri Joseph Luns dün uçakla Istanbul'a geldi. Luns, lstanbul'da gazetecilere verdiği demeçlerde, NATO istihbarat kaynaklannın Sovyetlerin geçtiğimiz hafta düzenlediği büyük manevraları karşısında "şaşkınlığa ugradıgı" yolundaki haberleri yalanladı. Luns aynca 1974'te Kıbns Banş Harekâtı'nın ardından Türkiye'ye uygulanan Amerikan ambargosu konusunda, "Ben hiçbir zaman ambargolardan yana olmadım. Ortaklardan birine uygulanacak bir ambargo, ittifakı zedeler," dedi. Luns aynca Çeşme'deki toplantılar sırasında Türkiye'nin durumunu duyarlı bir şekilde incelediklerini belirterek şunlan söyledi: "Türkiye'ye yapılacak askeri yardımın önemini ve gereğini biliyoruz. Dönuşümde askeri yardımın kısıtlanmasına karşı bazı girişimlerde bulunacagım. Devlet adamlarınmn sözkonusn olumsuz gelişmeleri kınayan açıklamalannı gayet iyi anlıyonım. Bu konuda elimden gelen her şeyi yapacagım." Tüketici mumu yakarken ABD Savunma Bakanı Weinberger geçen yıl turistlerin ihtiyaçlarını karşılamaları için yapılan alaturka tuvalete girip çıktıktan sonra "ne kadar sağlam yapılmış, bugün bi;? kullanılıyor" dedi. Kanada Milli Savunma Bakanı J.J. Blais ise, Efes'in mozaikli salonuna bakıp sordu: Burası gece kliıbıi mii? Ordusu kuçuk ama okuma yazma oranı büyük (yüzde 98) olan, Lüksemburg'un Savunma Bakanı ise, güneş çarpmasını önlemek için, başına dört köşesine düğüm attığı mendiünı taktı. 10 yıldır ülkesinin Savunma Bakan lığı görevini yürüten Krieps, Cumhuriyet muhabirinin sorularını şöyle yanıtladı: KÖŞE TAŞLARINDAN BtRİ Türkiye'nin savunma giicü konusunda ne düşiinüyorsunuz? KRİEPS Türkiye Batı savunmasının köşe taşlarından birisidir. Kimse bunu aklından çıkarmamalıdır. NATO, Tfirkiye'nin köşe taşı olması sorumlulufunu hafifletmek için ne yapmalıdır? KRİEPS Türkiye'nin bu alanda yaptığı harcamalara katkıda bulunmalıdır. Bunu sadece ABD değil, Batı Avrupa da gözönüne almalıdır. Hepimizin çeşitli sıkıntıları var. Ama sizin sıkıntılarınız daha çok. Nüfusunuz artıyor. Bu yüzden Ortak Pa zar da size yardım etmeli. Bütün bu gerçekler varken sartlı kısıtlamalarla ülkenizi cezalandırmak bence akıllıca bir iş değildir. SEMBOLİK YARDIM sa dahi benim gonlüm sizden yana. Hem üstelik bölgede hassas bir yer olan ülkenizde huzuru da sağladınız. Aynca ordunuz için çok fazla para harcamak zorundasınız. Bu da tabii ki muttefikler tarafından gözönüne alınmalıdır. Sizin bu kadar buyük ordu beslemenizden çıkan olan bütün ülkeleri, savunma masraflarınıza katılmaya zorlamalısınız. Size, ancak iyi şanslar dileyebilirim. İYİ KEBAP YAPAN HALK Bir başka soru uzerine "Türk halkını bağımsız, kahraman ve iyi kebap yapan" bir halk olarak niteleyen Krieps, sözlerini şöyle lamamladı: "Her ne kadar savunma malzemelerine ihtiyacınız olsa da en büyük komşunuzun bile Türkiye'ye saldırması bence akıllıca olmaz. Üstelik bu saldın NATO'nun kuruluş nedenindeki amaçlardan birisini hemen harekete geçirir. O da birinin saldırıya uğraması halinde diğerlerinin ona yardım ilkesidir. Türkiye zaten kuvvetli bir ulkedir ve kanımca gerekirse yardım edilebilmesi en kolay ülkelerden birisidir. Akdeniz'deki yüzlerce kilometre kıyınız, herhangi bir saldın halinde yardımı kolaylaştınr. Gerçi kritik bir pozisyondasınız, ama SSCB'nin Türkiye'ye saldırması bence yine de akılcı değildir." Krieps, önceki gün öteki NATO Savunma Bakanlan ile beraber Turkiye'den ayrılarak ülkesine döndü. UGUR MUMCU GOZLEM NATO amiralleri 64ilk ateş (Baştarafı 12. Sayfada) Kanada, Danimarka ve Hollandalı komutanlann ise savaş doktrininin değiştirilmesine karşı çıktıkları bildiriliyor. NATO çevrelerinde, Varşova Paktı ile bir catışma çıktığı takdirde Kuzey Atlantik denizyollapnın güvenliği konusunda giderek artan bir kaygı gözleniyor. NATO haber alma servislerine gore, Sovyetler bir savaş çıkar çıkmaz çok miktarda gemiyi açık denize gönderebilecek guçteler. Bu gemilerin, NATO'nun savaş ve ticaret gemilerine tereddüt etmeden ateş açacakları belirtiliyor. YASAK BÖLGELER NATO çevrelerinde üzerinde durulan diğer bir öneri de bunalım dönemlerinde "yasak bölgelerin" ilan edilmesi. Bilindiği gibi 1982'de Falkland savaşı sırasında tngiliz donanması, adanın çevresinde "yasak bölge" ilan etmişti. Bu bölgeler ilan edildikten sonra, NATO donanmasına sının aşan düşman gemilerine ateş açma yetkisinin verilmesi öneriliyor. NATO'nun bir sözcüsü, Amerikaiı ve tngiliz amirallerin savaş kurallarının değiştirilmesini öngoren önerılerini yetkili mercilere sunduklarını açıkladı. Ancak diplomatik çevreler bu konuda iyimser olmadıklarını belirtiyorlar. Bu çevrelere gore, Batı Avrupa'da günümüzdeki gergin atmosferde hükümetlerin, NATO'yu daha saldırgan gösterecek herhangi bir değişikliği kabul etmeleri beklenemez. Diplomatik çevreler, bu arada NATO'nun 1982 tarihli Bonn toplantısında alınan bir kararı da anımsatıyorlar. Bu kararda şoyle deniyor: "Silahlanmız sadece bir saldırıya karşılık vermek için kullanılacaktır." Askeri çevrelerin görüşü ise değişik. Askerlere gore, sorun NATO amirallerine bir savaşı başlatmak yetkisi vermek değil. Sadece bir filo komutanına, gemilerini kurtarma olanağı tanımak. Askerlere göre, NATO'nun günümüzdeki savaş doktrini uygulanmaya devam ederse, birçok filo komutanı savaşın başladığını öğrenmeye vakit bulamadan gemilerini yitirecekler. Amiraller bu bakımdan NATO komutanlanna "ilk ateş etme" yetkisinin verileceğine inanıyorlar. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu gözönüne alarak Lüksemburg da yardım etmeyi düşünüyor mu? KRİEPS Daha önce Portekiz için böyle bir sembolik yardım yapmıştık. Ama unutmayın ki bizim nüfusumuz sadece 65 bindir. Almanya gibi büyük ülkelerle karşılaştırıldığında elimizdeki olanaklar kısıtlıdır. Amerikalılar ve Almanlar Türkiye'ye, biz de başta Tunus ve diğerleri olmak üzere fakir Afrika ülkelerine yardım ediyonız. (Baştarafı 1. Sayfada) Böyle oldu. Bankalarda ve banker kuruluşlarında toplanan para, hiçbir yere uğramadan "ortadirek"\n cebine indi. Şimdi de böyle olacak.. Ortadirek teleks kullanır mı? Kullanmaz. Telekse zam yapılınca. teleks kullananların ödeyecekleri para, teleks kulianmayanlara doğru kayar. Buna ekonomide "arztal&pteleks eğrisi" denir. Ortadirek çımento kullanmaz. Çimento kullananlar müteahhitlerdir. Çimentoya zam yapılınca, müteahhitlerin çimentoya ödedikleri para, ortadireğe akar. Buna ekonomide "çimentodirek teorisi" adı verılir. Boğaz Köprüsü'den geçiş ücretinin arttırılmasının tek amacı vardır, o da ortadireğe ek gelir sağlamaktır. Önce, geçiş ücretler; arttınlarak köprünün geliri yükseltilecek, daha sonra köprünün geliri ortadirek adını verdiğimiz, işçi, memur, esnaf, emekli, dul ve yetime satılacaktır. Köprünün geçilmesi için önümüze gelene "dayı işlemi" yapılması atasözlerimizdendir; bu nedenle köprü işinin gereken ciddiyetle ele alınmasında sayısız yarar vardır. İlerde köprünün sahibi olması beklenen, Emekli Sandığı, SSK ve BağKur üyelerinin, ilk önlem olarak köprüden geçmemeleri salık verilir. Nasıl olsa "iki yakalan biraraya geimiyor" bu yüzden karşıya geçmeseler de olur. Gerçi karşıya geçip, Boğaziçi lokantalarında iki tek atıp, pnbin lira hesap ödeyerek ülke kalkınmasına katkıda bulunsalar iyi olur ama yine de evierinde tavla oynayarak, köprüye sahip olacakları günleri düşünseler daha yaratıcı iş yapmış sayılırlar. Bunun gibi benzin zammının da ortadirek ile hiçbir ilgisi yoktur. Ortadirek, altın dişli, şövalye yüzüklü, batık kredi sahibi, mersedes sürücüsü müdür ki, benzin zammından zarar görsün? Benzine yapılan zam, altın dişli, bıyıklı, şövalye yüzüklü mercedes sürücüsünden para alıp, bu parayı, ilerde köprü için gelir ortaklığı senedi satın alacak ortadireğe para aktarmak anlamına gelmektedir. Ortadirekli yurttaşlarımızın özel araba kullanmaları anlamsızdır. Niçin? Çünkü, ortadirek, benzin zammından elde edilecek gelir ile köprüye ortak olacaktır. Niçin parasını bugünden çarçur etmektedir? Ortadirek, elindeki arabaları hemen elden çıkarmalıdır. Çıkarmalıdır ki, benzine yapılan zammı, doğrudan doğruya köprüden geçen şövalye yüzüklü mercedes sürücülerı yüklensinler... Özal zam yaptıkça memleketin yüzü gülmektedir. Özal zam yaptıkça, memlekette güller açmaktadır. Bu konuda tek eleştırilecek konu jetona yapılan zamdır. Çünkü, jetonlann geç düşmesı, düşündürücü olmaktadır. Bazılannın jetonu biraz geç düşüyor da... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) dir, ne değildir. Türkiye'de böyle bir düzeni gerçekleştirmek olası mıdır? Hangi yollarla bu sonuca varılabılir? Bütün bu sorular güncel bir değer kazanmışttr. İki yeni kitap yayımlandı bu konuda: Biri ismail Cem İpekçi'nin "Sosyal Demokrasi Nedir, Ne Değildir ve Türkiye'deki Olabilirliği", öteki de Anıl Çeçen'in "Sosyal Demokrasi"si... Önceki yıllarda da Bülent Ecevit'in "Ortanın Solu", "Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı", "Demokratik Sokja Temel Kavramlar ve Sorunlar"; Semih Eryıldız'ın "Demokratik Sol", Alev Coşkun'un "CHP ve Demokratik Sol", Nejat Ölçen'in "De mokratik Sosyalizme Giriş" vb. kitaplarını anımsıyorum. Bugün dünyanın her ülkeşinde üzerinde en çok konuşulan, tartışılan bir konudur bu... isveç'ten Yunanistan'a, Fransa'ya, Portekiz'e, İspanya'ya kadar pek çok ülkede kendi koşullan ötçüsünde uygulanmaktadır. Türkiye'de de iki kez 'demokratik sol' adı verilen bir program, iktidara gelen CHP tarafından uygulanmak istenmiştir. İki deneyimin de başka partilerle, başka görüşteki siyasal kişilerle ortaklıklar kurmak yüzünden yarıda kaldığı, başanlı bir sonuca varamadığı bilinmektedir. İsmail Cem'le Anıl Çeçen'in son günlerde yaymlanan kitaplarını okurlarıma öğütlemek isterim. ikisi de sorunu derinliğiyle ele almışlar, dünyadakı, geçmişteki ve günümüzdeki uygulamaları ayrıntılarıyla anlatmışlar. Bılimsel bir bakışla, konunun taşıdığı önemin, Türkiye'de bu konulara karşı hâlâ varlığını duyuran kuşkuların, düşmanlıkların bilincinde olarak, oldukça yansız bir tutumla sorunu irdelemişler. Cem'e göre, "Sosyal demokrasi herşeyden önce 'demokrat' olabilmek" tir. Demokrasiyi özümsemek ve seçkinci eğtlimlerden tümüyle kurtulmak baş koşuldur. "Kendi içine karşı ve kendi dışına karşı demokrat olmaksızın Türkiye'de sosyal demokrasinin ıdeolojisi, yaklaşımları gerçekleştirilemez. Kendi kimliğini, mantığını ve varlığını sosyal bir sınıf olgusuna dayandırmamış, öncelik sıralamasını bu ölçüyie, açık ve seçik yapmamış bir sosyal demokrasi, ne Türkiye'de olabtlir, ne de başka bir ülkede". Cem, Türkiye'de 'sosyal demokrasi'yi gerçekleştirmenin yolu "üç temel bileşkenin" varlığına bağlıdır, diyor. Onlar da "demokrasi tercihi, sınıf olgusu, mücadele/uzlaşma süreci"dir. Yani "Kendi partisini, ekonomisini ve politikalannı sosyal öncelik sıralamasıyla uyumlu biçimde geliştirerek; karşıtının meşruiyetini benimseyerek, sosyal demokrat kimliğin temelleri kurulabilir". Anıl Çeçen'e göre de "Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede sosyal demokrasinin başarılı olabilmesi ancak köktenci bir tutumla olanaklıdır. Sorunların asıl köklerine inmedikçe ve bılimsel bilgi birikimlerinden yararlanan çözümler üretilmedikçe istenen başarıların sağlanması güçleşecektir". Çeçen, Atatürk'ün temel ilkelerinden kaynaklanan uluscu, gerçekçi, halkçı, devrimci ve cumhuriyetçi bir politikanın sosyal demokrat oluşuma dayanak olması gerektiği kanısındadır. Çeçen "Türkiye'nin çağdaş uygarlık düzeyine gelmesi de ancak sosyal demokrat bir yol izlemesi ile olanaklıdır" yargısına varıyor. Atatürk'ün başlatıp, sürdürdüğü köktenci atılımlar, kısacası 'Atatürk Devrimi', gerçek anlamda sosyal demokrat bir yöntem taşır. Bugün de sosyal demokrat' güç, bu tarihsel birikime dayanmak zorundadır. • Halkın güvenini sağlamak amacıyla ticari reklam ve ilanlara ilişkin usul ve esaslar diizenlenebilecektir. (Yasa hükmü, çerçevesi belirlenmeden reklamlara ilişkin denetimleri bir yönetmeliğe bırakmakta. Oysa Batı'da hangi tür mallara ilişkin reklam yapılamayacağı açık seçik saptanmış durumda.) • İmalat yeterlik belgesi ve kalite belgesi uygulaması baslatılmaktadır. (Batı'da her sektör için garanti belgesi ne esas olacak nitelik belge verilmekte. Bu yapılmadan başlatılacak olan uygulama her kuruluşa belge verilmesiyle sonuçlanabilecek.) • Türkiye Tüketiciler Birliği ku< rulacaktır. Bu amaçla kurulan il birlikleri taban orgiitlenraesi yani tüketicilerin örgutlenmesi yerine, sanatkâr birlikleri, sanayi ve tkaret odalan, ziraat odas gibi kuruluşlardan üye almakla yetinmektedir. (Batı'da bu amaçla meslek grubu ve tüketici dernekleri düzeyinde bir örgütlenme olanağı yaratılmamakta ve tüketiciyi koruma, dinamik bir süreç içinde sürekli gözden geçirilen bir uygulama içinde gerçekleştirilmekte.) • Yasanın getirdiği koşullara uymayan kuruluşlar hakkında 25 bin TL 4 milyon TL arasında ceza verilecektir. Bu cezalar Bakanlar Kunılu karanyla 10 kat arttırılabüecektir. Ancak kunıluşlan uretimden men etme veya kunıluşu kapatma cezası yoktur. (Batı'da özellikle ABD'de kuruluşlann hatah bir malının üretiminin geri çekilmesi veya marka iptaline yaygın olarak gidilmekte. Para cezalan tüketiciyi koruma konusunda sınırh bir yaptınm aracı olmakta.) Yasa her şeyden önce tüketiciye "hak" tanımıyor. Tüketiciye bir maün bozuk olduğunun saptanması sonrası "geri götürtip iade" hakkı venniyor. Tüketicinin direk olarak yargı organına başvuru hakkı bulunmuyor. bu amaçla geçmişte Izmir Barosu eski Başkanı Av. Giiney DİDÇ darafından yapılan bir çalışmada "tüketici mahkemelerinin kurulması"mn zorunlu olduğu kaydedilmişti. AET'de tüketici mahkemeleri kurulduğu gibi, aynca yargı organına başvurarak tukelicilere ödemeleri gereken harç vb. devlet tarafından üstleniliyor. Tasan 3 madde ile bir dizi konu ve alanı uygulama kapsamı dışında bırakıyor. Bunlar arasında "sermaye piyasası" (ki şirketlerin yaşam gostergelerini verir), "kambiyo borsası, bankaalık ve banka işlemleri, devlet ihaleleri" başta geliyor. İşte kısaca 1984 yılı damgasını taşıyan Tüketiciyi Koruma Yasası böyle. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu tasarının olgunlaşması için nisan ayı sonuna dek kamuoyundan eleştiri ve örnek bekliyor. lllllllllllllllllllllllllllllllllll DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ FORMÜLÜYLE ÜRETİLEN 2 RENKLİ.2 FLORÜRLÜ TEK DİŞ MACUNU FLJORAN VAIUUUİ BEYAZ KALSİMİNÜ Dfe ^/ACUNU Enflasyon (Baştarafı 1. Sayfada) sektörundeki fivat artısları çekiyor. Özellikle petrole yapılan zamlarla alevlenen bu sektörde üç aylık toplam fîyat artışı yuzde 38'i bulurken, yıllık hızı da yüzde 63.6'ya kadar ulaştı. Gıda maddelerinı içeren tanm sektöründe de uç aylık enflasyon hızı yüzde 18.2. Bu sektörde fîyatlann yıllık artış oranı da mart ayı sonunda yüzde 41'i buldu. Geçen yıl aynı donemde enflasyonun yıllık hızı yuzde 32.6 dolayında seyrediyordu. Şubat ayında ise toptan fiyatlardaki aylık artış yüzde 1.6 olmuştu. Böylece mart ayında aylık enfılasyon hızı bir önceki ayın iki katına ulaştı. Bilindiği gibi zam yağmuru önceki gun de sürmuş, PTT hizmetlerine yüzde 100 dolayında zammın dışında, demir çelik. çimento, kömür, sut endusırİM ürunleri \e yem fiyatları da adeta "^ıplatılmışlı." Pazaroyun Çözümleri Demiryolu açmazı Lokomotif, B vagonunu alır ve CD uzantısına yerleştirir. Sonra A vagonunu iterek B vagonuna takar; ikisini birden çekerek B vagonunu EF uzantısmın dibine yerleştirir. Daha sonra A vagonunu CD uzantısına yerleştirir. Geri gelip B vagonunu alır ve A vagonunun ilk yerine bırakır. Ve dönerek EF uzantısına girer, A vagonunu alır, EF uzantısına geriler ve A vagonunu B vagonunun eski yerine bırakır. En sonunda lokomotif kendi yerine döner. • FLORAN 2R'nin bileşiminde, iki ayrı florür moddesi birarada kullanılmıştır. # Bu formül, diş çürümelerine karşı dünyanın en etkili formülüdür. * * FLORAN 2R, Türkiye'nin 2 Florürlü tek cfiş macunudur. • FLORAN 2R nin iki ayrı florürü, kırmızıbeyaz çizgilerinde bütünleşip, dis çürümelerini önlemede en üstün sonucu verir. • FLORAN 2R; Türkiye'nin, özel plostik ağızlı en sağlıklı diş macunu tüpündedir. »FLORAN 2R, bileşimindeki iki ayrı florür ve Kalsimin maddesiyle dişlerinizin daha da beyaz olmasmı sağlar. Şimdi FLORAN 2R KULLANIN. DAHA DA BEYAZ GÜLÜMSEYİN FLORAN 2R "Şimdi FLORAN kırmızıbeyaz... Şimdi dişler daha da beyaz." llllllllllllllllllllllllll * Türkiye de yolnız FLORAN 2R nin bileşiminde Sodyum Monoflorofosfot'a ilaveten Sodyum Florür (Fluorid) de vordır. • * British Dental Journal/yıl: 1980/sayı: 149.201 İkizkenar yamuk