25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 NİSAN 1984 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHVRİYET/U Denktaş New York'a Giderken... (Baştarafı 1. Sayfada) Perez de Cuellar'a bildirmiştir. Bu koşullar, öneri mektubundan şöyle özetlenebilir: Kıbns Türklerinin "eşit taraf' olarak tanınması; Kıbrıs sorununu uluslararası forumlara götürmekten Rum yönetiminin kesinlikle kaçınması ve bu yolda var olan girişimlerini durdurması; Eşit taraflar arasında bir zirve toplantısını kabul etmesi; Maraş'ın Rum yerleşimine açılma sürecinin başlamasıyla biriikte, ticaret, turizm, seyahat, ulaşım, haberieşme, dış yardım vb. alanlarda bugüne dek Kıbrıs Türklerine uygulanmakta olan ambargo niteliğindeki bütun s/nırlayıcı önlemlerin kaldınlması; Değinilen ambargolar kaldınlmadığı takdirde, Maraş'takı geçici Birleşmiş Milletler yönetimi son bulacak ve bölge yeniden Kıbrıs Türk hükümranlığına geçecektir. Beş yıllık bir süre sonunda Kıbrıs sorunu kapsamlı ve nihai bir siyasi çözüme kavuşturulamadığıtakdirde,Maraş'taki geçici Birleşmiş Milletler yönetimi son bulacak ve bu böl ge yeniden Kıbns Türklerinin hükümranlığı altına girecektir. Görüleceği üzere, Maraş'ın kayıtsız şartsız elden çıkarılması söz konusu değitdir Maraş'ın nıhai olarak Rum yönetimine verilmesi ilke olarak reddedilmiyor. Fakat, önce bazı koşulların Rum tarafınca kabul edılmesı ve bir süreç içinde aşamalı olarak Rum yerleşiminin gerçekleşmesi öngörülmekte. Kıbrıs sorununa nihai bir çözüm bulunmazdan önce de, Maraş'ın nihai statüfükesinleşmişolmuyor... Cumhurbaşkanı Denktaş, karşı önerilerinin bir yerinde, Kıbrıs Rum ve Türklerinin yan yana yaşamalannın kaçınılmaz olduğunu, s o runlara barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ancak kenditerinin doğrudan görüşmelerle varabileceklerini vurgulamıştır. Bağımsızlığı ilan etmekle biriikte, hedeflerinin federal bir çerçevede işlerliğe sahip bir ortaklık kurmak olduğunun altını bir kez daha çizmiş ve bu amanla her türtü yapıcı çabayı sarfedeceklerini içtenlikle dile getirmiştir. Sayın Denktaş, yarın yeniden New York'a uçuyor. BM Genel Sekreteri ile ilgili tüm tarafların bu sese kulak vermelerinin yerinde olacağı kanısındayız. Rum sözcü: Kıbns'ta durum kritik STELYO BERBERAKİS Kipriyanu ve Rum liderleri AtinaMa Denktaş'ın, De Cuellar'a önerilerini BM Genel Sekreteri de Cuellar'a ns Rumlannın yeniden yerleşme9 maddelik somut önerilerini su si sonucu. DenktaşKipriyanu nuyor. Denktaş'ın 9 önerisi şöy zirve anlaşmasının 5. maddesinin le: öngördiiğü şekilde, kapsamlı bir 1. BM Genel Sekreteri'nin çözüm için görüşmelerin başlakendisine 367 sayılı Güvenlik masıyla biriikte ve Maraş'ın geKonseyi kararıyla verilmiş iyi ni çici olarak BM yönetimine verilyet misyonunun çerçevesi içinde mesine ilişkin anlaşmanın yapılbir zirve toplantısının düzenlene masından sonra ele alınacaktır. ceğini dikkat nazanna alan taBöyle bir anlaşma Kıbrıs soraflar, bunun (zirve toplantısı rununun diger yönlerine ilişkin nın) kendilerine, var olan, üze tartışmalann sonucunu beklemerinde karşılıklı olarak anlaşma den uygulamaya konulacaktır. ya vanlmış zemin üzerinde, eşit Bununla biriikte, Derinya yoludüzeyde ve doğrudan görüşme nun batısında kalan kesimde ler voluvla Kıbns sorununda adil yerleşme süreci, hiçbir şekilde ve kalıcı bir çözüme ulaşrna ka Derinya yolunun dogusunda yerarlıhklannı teyit etme fırsatını niden yerleşmeden önce olamaz. sağlayacağı düşüncesiyle, böyle ^^ 5 ASustos 1981 tarihli Kıbbir zirve toplantısı düzenlemek rıs Türk haritasında gösterilen için olumlu bir ortamın yaratıl Maraş Bölgesi, Kıbrıs sorununa masına katkıda bulunmak niye kapsamlı bir çözüme dayalı nitiyle, aşağıdaki hususlar üzerin haî anlaşmaya varılmadan Kıbde mutabıktırlar: rıs Rumlannın hükümranlığı ala Taraflar, Kıbns sorununu tına sokulmayacaktır. Adı geçen uluslararasılaştıracak hiçbir adı bölgede geçici bir BM yönetimi "1%8'den bu yana aratıklarla sürmekte olan görüşmeler sü mı atmamayı, şu anda bu yön kurulması, onun (bölgenin) nideki her türlü girişimi kesmeyi, haî siyasî statüsünü belirlemeyerecinde edindiğimiz tecriıbeler, Kıbns sorununu ortak biçimde cektir. sorunun yalnızca yasal, teknik temsil edilmedikleri uluslarara6) Kıbnslı Rumların. S Ağusve anayasal konularda tartışması forumlara getirmemeyi taah tos 1981 tarihli Kıbns Türk halarla çözülemeyeceğini ögretmişhüt ederler. ritasında tanımlanan Maraş bölür." b Kıbns Türk tarafı, 5 ağus gesindeki Derinya yolunun batıKKTC Cumhurbaşkanı, bu tos 1981 tarihli Kıbrıs Türk ha sında kalan kesime yeniden yersaptamalannın ardından "pratik ritasında gösterilen Derinya yo leştirilmesi sürecinin başlamasıyilişkiler" kurulması yollarının lunun batısında kalan ve Maraş la biriikte, Kıbrıs Rum tarafı, aranması önerisini ortaya atıyor. bölgesindeki Kıbrıs Rum ön sa iyiniyet havasının daha da güçDenktaş mektubunun bu bölüvunma hattının güneyine kadar lenmesine katkıda bulunmak münde şöyle diyor: "Nihaî bir uzanan kesimleri, geçici BM yö amacıyla, Kıbnslı Türklere ticaçözüme ulaşıhncaya kadar, dış netimine, BM Genel Sekreteri ve ret, turizm, seyahat, ulaştırma, ilişkilerie ilgili tüm konulann, bu Kıbrıs Türk tnakamlan arasın haberieşme, dış yardım. vb. tüm amaçla düzenli olarak buluşacak daki aynntılı anlaşma uyarınca alanlarda kısıtlayıcı önlemlerin olan iki halkın liderleri tarafın vermeyi kabul eder. kaldınlması dahil, Denktaş Kipdan kararlaştırılmasım öneriyoc BM Genel Sekreteri'nin, bu riyanu anlaşmasının 6. maddenım." anlaşmanın yüriirlüge girmesin sinin lâfzı ve ruhuna uygun DENKTAŞ'IN ÖNERİLERt den bir yıl sonra tarafların yu klasik önlemleri yürürlüge koyaRauf Denktaş, mektubunda karıdaki (a) fıkrası hükümlerine caktır. yer alan bu satırların ardından uyduklannı rapor etmesi halin7) Kıbrıs Rum tarafı yukarıda de, o zaman yukarıdaki (b) fık sözü edilen 6 maddeden doğan rasında sözü edilen bölgeyr ge yükümlülüğünü yerine getirmeçici BM yönetimi altında Kıbnslı diği takdirde, 5 ağustos 1981 ta(Başlarafı 1. Sayfada) Rumların yerleştirilmesine baş rihli Kıbrıs Türk haritasında tanımlanan Maraş bölgesindeki tuplar dün sabah BM Genel Sekre lanacaktır. teri'nin Kıbrıs özel temsilcisi James (a) fıkrasımn hükümlerinin geçici BM yönetimi sona erecekHolger tarafından geri getinlerek Kıbrıs Rum tarafınca iblal edil tir. Dolayısıyla, söz konusu bölKKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı mesi halinde, o zaman, (b) fık ge Kıbrıs Türklerinin denetimi Necati Münir Ertegün'e teslim edil rasında tanımlanan bölgedeki altına girecektir. di. Ertegün, Rum yönetiraince şid geçici BM yönetimi sona erecek 8) Taraflar, iyiniyet havasının detle eleştirilen mektuptaki "Mersin ve adı geçen bölge Kıbrıs Türk daha da gelişmesine katkıda bu10 Türkiye" adresi ile ilgili olarak Holger'e, Rumların haberleşme öz lerinin hükümranlığına derhal lunmak; karşılıklı güveni arttırgeri dönecektir. mak ve bövlece Kıbns sonınunun gürlüğünü ellerinden almalan nedenıyle bu adresi kullandıklannı bildird Yukarıdaki (b) fikrasında kapsamlı bir çözüme kavuşmadi. tanımlanan bölgede yerleştirilme sı yolunda ilerleme sağlanması sürecinin başlamasıyla aynı za için Lefkoşe Uluslararası HavaMEKTUBUN METNt manda, üçüncü ülkelerden tu alam'nın karşılıklı çıkarına uyKKTC Cumhurbaşkanı Rauf ristlerin adı geçen bö\geye girme gun olarak, geçici BM yönetimi Denktaş'm Kıbrıs Rum yönetimi lideri Spiros Kipriyanu'ya gönderdiği leri ve adı geçen bölgeden çıkma altında bir süre trafiğe acılması mektubun metni açıklandı. Mektuları için, kendi isteklerine göre, ve bu amaçla, kapsamlı bir çöbuna "Arizim Kipriyanu" diyerek Kıbns Türk ve Kıbrıs Rum ha züm için yapılacak müzakerelebaşlayan Denktaş, Adada güven ve va ve deniz limanlarını kullan rin başlamasıyla biriikte, havaanlayış ortamının yaratılmasına yarmalarına izin verilecektir. alanının gecikmeden hizmete dımcı olabilecek, karşılıklı kabul edi2. Taraflar, yukarıdaki 1. açılmasıyla ilgili işlemleri de solebilir çözümlere ulaşmak için işbirliği yapabilecekleri alanlann hâlâ va maddede belirtilen noktalarda nuçlandırmak üzere BM Genel anlaşmaya ulaştıklannda, BM Sekreteri ile göriişülmesi konurolduğunu belirterek Avrupa Konseyi Parlamenterler Assamblesi'nde Kıb Genel Sekreteri'nin zirve toplan su nda anlaşmaya varmışlardır. rıs'ın temsil edılmesi konusuna de tısı düzenlenmesi çagrısını kabul 9) Bu anlaşma, Kıbrıs sorunuğindi. Denktaş, Avrupa Konseyi'nde edeceklerinde mutabıktırlar. nun bu süre içinde nihaî ve teiki toplumun da yeralması için Kip3. Zirve toplantısında, var melli bir siyasi çözüme ulaşamariyanu'yu göriişme masasına oturma olan ve üzerinde karşılıklı anla ması halinde, yürürlüge girmeya çağırdı. şılmış zeminde kapsamlı bir çö sinden 5 yıl sonra nihayete ereKurucu Meclis Baskanı Oğuz Kor züm için görüşme sürecinin ye cektir. Ancak bu süre tarafların han da, Rum Temsilciler Mecüsi Başkanı Yorgo Ladas'a gönderdiği mek niden başlatılacağı tarih konu üzerinde anlaşmaya varacakları sunda bir karar alınacaktır. belirli bir zaman için uzatılabitupta aynı konuya değinerek, "BM'nin nazik (avassutlan ile erken 4) 5 Ağustos 1981 tarihli Kıb lir. Bu anlaşmanın sona ermesiybir zamanda Ledra Palas'ta düzrnns Türk haritasında tanımlanan le biriikte, 5 ağustos 1981 tarihlenecek bir (oplanlıda sizinle göriiş Maraş bölgesindeki Derinya yo li Kıbns Türk komutasında tameyc haanm" dedi. lu batısında kalan kesimde Kıb nımlanan Maraş bölgesi üzerindedir. Geçici BM yönetimi de son bulacaktır. Söz konusu bölge yeniden Kıbrıs Türk hükümranlığına girecektir. Maraş'taki Geçici BM yönetiminin sona ermesi hiçbir şekilde, bölgeye yer(Baştarafı Spor'da) leşmiş olanların istekleri dışında ler içinde iken transter beyanatlan vermesi antrenör camiasına en büyerlerinden edilmcleri anlamına yük darbe. Acaba üç beş sene sonra arkadan gelen yeni bir antrenör gelmeyecektir. kendisine kendi melheminden biraz sürdüğu zaman Siyavuş ne yaRauf Denktaş, BM Genel Sekpacak? Yoksa dört yuz sene Türk basketbolünun tepesinde tek başına kalmayı mı planlıyor? reteri'nin 16 martta New York'Kendisine bunun böyle olmayacağını, yeni nesil basketbol antreta kendisine ilettiği S maddelik nörlerinin er geç yetişeceğini ve onu zorlayacaklannı hatırlatalım. Siöneriler ve 31 mart tarihli mekyavuş iyi bir antrenör. Takım çalışmasını ve taktik çalışmasını kitaptubuna, Kıbns Türk toplumunlar öyle yazdığı için değil de gerçekten belli bir gayeye gitmek için da temaslarda bulunduktan songerektiği şekılde yönlendiren nadir Türk antrenörlerinden. Ama John 1 ra yanıt hazırlamıştı. KKTC" Wooden da hiç değil iki sebepten, birincisi John Wooden basketbol Cumhurbaşkanı yanıtını BM ile hümanizmi birleştirmeyi başardığı için tepede bu kadar zamandır. Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Ö/el Ikincısı ise Siyavuş kendi egosunun seslendiği kadar büyük bir antTemsilcisi Hugo (îobbi'ye 18 nirenör de değil. Örnek mi? Efes geçen sene Eczacıyı beş defa yendi. sanda Lefkoşe'de iletmişti. ArBunların üçü son saniye basketleri ile bitti. Siyavuş son an için timeoutmusaklamıştı? Hiç bir son dakika seti hazırlamiş mı idi? Kenarjantınli diplomat Gobbi, hafta dan yedi saniye varken topu kısa oyuncu Behçet'e mi, yoksa sağlam başıuda Madrid"de (icııcl Sckrcelli. uzun Haigler'e sokmak mı daha isabetli olabilirdi? Bu hazırlıkları ter de Cııeallar'a Dcnkia''ın yaönceden yapmazsak Büyük antrenörüz diyemeyiz değil mi? Bobby nıı ıııcMubunu ıcslim etıııi^ıi. Knight örneğini bırakalım, VVooden, Al Mcuuıre. Dean Smith'in hümanizm ve uzun vadede başarı ekolüne geçelim olmaz mı? KONGRL Son saniyede topu mecburen zorlayan oyuncuya herkesin ortasmEski Arapgir Karacı Köyü da küfür etmek hiçbir problemi çözemiyor çünkü? Y'ardımlaşma H* Kalkınma Basketbol antrenörlerinin uzun vadede garantilerinı sağlayarak kulıs derneğinin olaJanüMu seı;im yerine basketbol ile uğraşmalarını temin etmek Kulüpierfn ve federav kongrci 23.5.19*4 larılıindc yonun görevı! insan sevgısı ve bilgiyı paranoya ve kulivr yerine gev Hsenlcr Dı>ny.ıl iiuçlii pu .ıtirmek de antrenörlerin görevi1 Herkesin Çıkan da uzun vadede buna j.rd.ı yapılaciıViır. İlan bağlı. olıınıır. CELECEK YAZ1: BASKETBOLDA YABANCILAR S()RLNU (Baştarafı 1. Sayfada) Bilindiği gibi, Güvenlik Konseyi'nin KKTC'nin ilanı üzerine kasım 1983'te aldığı karar, KKTC ilanını "yasal anlamda geçersiz" sayıyor ve "geri »lınması"nı öngörüyor. "Ada'da yanyana yaşama yazgısındaki Kıbrıs Türkleri ve Kıbns Rumlannın doğrudan görüşmeler yoluyla aralanndaki meselelere banşçı, adil ve kalıcı bir çözüm bulmak zorunda olduklanna olan inancımızı belirtmiş bulunuyoruz. Federal bir çerçeve içinde işler bir ortaklık kurulması amacımız olmaya devam ediyor ve bu amaca ulaşmak için gerekli tüm yapıcı çabaları harcamaya kararlı ve hazırlıklıyız" diyerek Kıbns sorununa çözüm bulma niyetini teyid eden Denktaş, bur.unla biriikte şu görüşü de Genel Sekreter'e mektubunda dile getiriyor: Denktaş BM Kongre'nîn ATİNA Kıbrıs Rum Yöneıimi lıderı Spiros Kipriyanu ve Rum kesiminin . ört siyasi parti baskanı dün Atina'ya ,;eldi. Rum yönetimi sözcüsü Andreas Hristofides, Kipriyanu ve dört par.' liderinin Yunanistan'a gelmesini, "Kıbns'laki dunımun gerçekten kritik ve acil olduğu'na bir kanıl olarak gösterdi. Rum kesimi liderlerinin Atina'ya "Türkiye'nin Kıbns konusunda iriedigi uziaşmazlık siyasctine karşı bir dizi önl«m almak üzere geldikleri" belirtildi. Rum kesimi liderlerinin Alina'da yapacakları lemaslar sonucunda Yunanislan Başbakanı Papandreu'nun da katılacağı girışim ile BM Güvenlik Konseyi nezdinde yapılacak başvumlarda Türkiye'nin kınanması ve gerekli yaptırımlann uygulanmasının isteneceği kaydedildi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kıbrıs Rum kesimi sözcüsü HristoTıdes, Kıbns'taki BM Barış Gücü'nün görev süresinin haziran ayında dolacağını halırlatarak, BM Barış Giicü ile KKTC arasında ayrı bir anlaşmaya karşı olduklarını söyledi. Kıbrıs Rum kesiminin savunmasının gün gectikçe güçlendiğini, fakat bunun Kıbnslı Türklere yönelik bir saldın olarak nitelenemeyecegini öne süren Hristofides, ancak Kıbns Rum halkının "yavaş ölüme" terkedılmesine karşı olduklarını belirtti. Hristondes bu konuda aynca "Ynnanist»n'ın Kıbns'a birlik jöndermesi yolunda herhangi bir karar alınmadıgına" da dikkati çekti. Kıbns Rum kesiminin savunması konusunda daha aynntılı bilgi vermek istemeyen Hristofides, gazetecilerin diğer sorularını yanıtlarken BM Genel Sekreteri de Cuellar'ın Kıbns sorununun çözümlenmesindeki çıkmazJan ortadan kaldırmak amacında olduğunu, ancak müzakereler sırasında bazı yanlış anlaşılmalann meydana gelmiş olabileceğini öne sürdü. ABD'nin "çıkarian oldugu için" Türkiye'ye daha fazla baskı yapamayacağını kaydeden sözcü, aynı biçimde Sovyetler Birliği'nin de KKTC'yi kınamasına karşın, Türkiye'nin ABD tarafından gördüğü destek nedeniyle yeterli baskı yapaınadığını sözlerine ekledi. Kıbnslı Rumların Türk ordusunun adadan uzaklaşması için mücadele ettiklerini belirıen sözcü, bir gazetecinin, Özal'ın "toplumlararası yolayla sorunun çözümüne gidilmesine" ilişkin önerisiyle ilgili soruyu yanıtlarken, "Özal'ın önerisinin ger^cklcşcbilmesi ve mantıklı olarak karşılanabilmesi için ilk önce Türk işgal ordusunun adadan uzaklaşması geırkir" dedi. Hristofides BM Güvenlik Konseyi'nin alacağı yeni kararlarda Türk tarafma ne gibi yaptınmlar uygulanabileceğine yönelik soruyu, "BM yasalannın öngördiiğü yaptınmlar arasında ekonomik licari turizm kısıtlamalan yer almaktadır. Aynca BM'nin askrri girişim yetkisi de vardır. Ancak biz bunu beklemiyonız. Bizim istegimiz, adada bulunan Banş Gücii'nün KKTC ile ayn bir anlaşma imzalamamasıdır" biçıminde yanıtladı. Hristofides, Denktaş'ın mektubuna ilişkin bir soru üzerine, "Sert ve lehdit edki" yanıtını verdi. (Ra">tarafı I. Sayfada) ra 3 aylık kısa devrede 1015 yabancı işadamıyia görüştüm. Kendileri Türkiye'de yalırım için çok istekli. Lstelik yalırım rakaınlan da oldukça hatırı sayılır" dedi. Konuşmasında faturalı yaşama halkın ilgisinin büyük olduğunu da yineleyen Özal, kcndilerinin bu yolla tahsil etmeyi hesabettikleri vergi miktarının yüzde 60'ının daha ilk uygulama ile gerçekleştiğini belirterek, "Faluralı yaşam yoluyla vergi gelirleri konusunda iyi bir kontrol mekanizması elde ediliyor," dedi. KUMBARACIBAŞI Başbakan Özal'ın konuşmasın dan sonra başlayan "İktisat Politikalannın Değerlendirilmesi" konulu ilk oturumda konuşan Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı, son 4 yıldır uygulanmakta olan ekonomik politikayı "büyümeyen, artık gelir yaralmayan bir ekonomik politika, bir kısırlaştırma programı" olarak tanımladı. "İsmi istikrar olan bu politika, Türkiye'nin Cumhuriyel kuruldugundan bu yanaki kalkınma ve sanayileşme olarak özetlenebilecek temel tercihini değiştirmiştir. Başka çözümler yoktur deniyor, ama vardır. Bugün ülkemlzde uygulanmakta olan politika, Tiirkiye'yi çözümsüz göstermek isteyen bir şartlandırma politikasıdır," diyerek sözlerini sürdüren Prof. Kumbaracıbaşı, Cumhuriyet'in temelinde alternatifsizliği reddetmenin yattığını, Türkiye'nin lstiklâl Savaşı'ndan bu yana alternatifsizlikleri tanımamakla ün yaptığını söyledikten sonra ekonomik politika konusundaki eleştirilerini ve SODEP'in yaklaşımlannı şöyle sıraladı: Modeller karşılaştı ".lapon modeli, Kore modeli diye bir model aramaya gerek yok. Bizim kendi modelimiz I982'de yazılan Anayasa'da vardır" dedi. Her türlü planlamadan vazgeçilen bir ekonomide hedeflerin ancak yarısına varılabileceğini kaydeden Oral, "Bir ülke plan hedefinden vazgeçmişse, sanayileşmekten de vazgeçmiş demektir " şeklinde konuştu. GÜRKAN Halkçı Parti Genel Sekreteri Prof. Aydın Güven GUrkan yaptığı konuşmada, Başbakan Özal'ın aslında başkalarının da ortak özlemi olan konulara tek başına sahip çıkmaya çalıştığını belirterek, "enflasyonun önlenmesi, işsizliğe çare bulunması, bürokrasinin azallılması aslında hepimizin ortak özlemi, Özal'ın bunlara salt kendi partisinin hedefleri imişçesine sahip çıkması doğru değildir" dedi. Gürkan, Özal yönetiminin bürokrasiyi azaltmak gerekçesiyle kamu idaresinde keyfıliği yerleştirdiğini ve bu gidişle bugün şikâyet konusu olan bürokrasinin yarın aranacağını söyledi. Ozal'ın enflasyonu düşürme programının insanların tüketimini kısarak başarıya ulaşmayı amaçladığını belirten Gürkan, "İç talcbi olağanustü boyutlarda kısmayı öngören böyle bir programla yola çıkan Başbakan Ozal'ın bir yandan da ucretlilere reel ucret artışı vaat etmesi çelişkidir" diye konuştu. AKAT Panelistlerden Prof. Asaf S«vaş Akat, geçmiş yerine geleceğe bakmanın önemini vurguladığı konuşmasında 1984 ve 1985 yıllarında "aşın ölcüde deflasyonist" bir politika izleneceğini ve bir yandan hızlı devalüasyonlar diğer yandan KİT açıklarını kapatmak için alınacak önlemlerle efektif talebin aşın ölçüde kısılacağınt söyledi. Özal hükümetinin ancak 1985'ten sonra gelecek olan bir seçimi düşünerek genişlemeci politikalara yönelebileceğini kaydeden Prof. Akat, "Bu lür politikalarla yavaş büyümeye razı bir piyasa ekonomisine doğru gidilir, hızlı buyümeye gecilemez" dedi. Türk ekonomisinin en önemli sorununun "iç tasarruf açığı" olduğunu vurgulayan Akat, hükümetin getirdiği önlemler içinde iç tasarrufları arttıracak hiçbir şey bulamadığını söyledi. Akat, "Bu program 3 bin yıllık bir istikrar programına benzemektedir ve bunun şimdiye kadar ancak dört yılı yaşanmıştır" dedi. KAHVECt Toplantıda ANAP adına konuşan Başbakanhk Başmüşaviri Adnan Kahvecii ise 24 Ocak Kararlan'na en yoğun eleştirinin "IMF'den emir alma" çevresinde yoğunlaştığına işaret ederek, "Eger 24 Ocak Kararlan IMF'nin tavsiyeleri doğnıltusunda alınsaydı, bugün Türk ekonomisi halen yerinde sayıyor olacaktı" dedi. Türkiye'nin o günkü koşulları değerlendirilerek çeşitli önlemlerin alındığmı söyleyen Kahveci, "tavizci politikalar"m ne denli zararlı olduğunun da, 1983 yılında geçirilen deneyle görüldüğünü anlattı. Türkiye'de uretim değil, pazarlama sıkıntısı çekildiğini kaydeden Adnan Kahveci, "Önümüzdeki 5 yılda Türk ekonomisinde en hızlı gelişeceğine inandıgım sektör, pazariama sektörüdür," dedi. Sanayinin finansman açığının dev boyutlara ulaştığına da işaret eden Kahveci, "Sanayinin tümünü desteklemeye kalksak, 1520 milyar dolar para gerekirdi," şeklinde konuştu. GOZLEM UGUR MUMCU (Başlarafı I. Sayfada) ninist düşünceler daha çok yaygınlık kazanmıştır. Demokratik sosyalizmin evrelerini bir çırpıda atlayıp, doğrudan doğruya Leninist kuram ile karşı karşıyagelinmesi, birçok genç beyinde sarsıntılar yaratmış, diyalektik düşüncenin sağlıklı yöntemleri yerine kavramlarla ve inanç haline dönüşmüş kalıplarla oluşan düşünce alışkanlıkları yer etmişti. Örneğin. Lenin'in Kautsky için neler söyiediği ezbere bilinmiş ama Lenin'in "Dönek Kautsky" olarak nitelediği bu önemli düşünürün kuramları gözardı edilmiştir. Cem, sosyal demokrasinin ideolojik kaynaklannı incelerken, Kautsky'nin düşüncelerini okurlarına tanıtmaktadır. Bernstein'ın terör yollarına başvurmayı öngören "Blankist" görüşlere verdiği yanıtlar bugün her zamankinden daha çok geçerlidir. Yine Bernstein'ın "gen/ş çevreye yayılmış sabırlı bir siyasal mücadele" yapılması yolundaki görüşü bugün, her zamankinden daha çok günceldir. Kautsky'nin siyasette şiddet yollarına başvurmayı reddeden ve şiddeti "azınlığın yeterince benimsenmemış ve kabul edilmemiş o/an/n yöntemi" olarak nitelemesi.yaşadığımız toplumda daha da derin anlamlar kazanmıştır. Kautsky'nin karşıtını yok etmeye çalışan bir siyasal düşünce ve eylemin, kaçınılmaz biçimde kendi karşıtını kendi içinde doğuracağına ilişkin görüşleri ise yalnızca sol siyaset için değil başta mali oligarşiye sırtını dayamış partiler olmak üzere her tür siyasal görüş ve parti için geçerli bir genel doğrudur. Cem'in, Bernstein ve Kautsky gibi yıllarca Leninist edebiyat tarafından topa tutulmuş sosyalist düşünürterin bu düşüncelerini Türk okurlarının tartışmasına açması, sloganlaria düşünüp, düşünce fetişizmleri ile yaşayıp, kavram şehveti ile konuşmaya alışanlan belki tedirgin eder, ama ileriye doğru sağlam tabanlı ve barışçı ideolojik çerçeveler arayanlara çok yardımcı olur. İsmail Cem, Batı'daki sosyal demokrat ya da demokratik sosyalist partilerin "partisendikaişçi" üçgenine bağlı olduklarını örnekleri ile anlattıktan sonra, Batı'daki sosyal demokrat gelişim ile Türkiye'dekı sol ve sosyal demokrat gelişmelerin ayrı çizgileri ızlediklerini belirtmektedir. Cem, sosyal demokrasiyi geliştirvniş ülkelerin birer "gelişmiş sanayi toplumu" olduğunu kaydettikten sonra, Türkiye'deki sanayileşmenin nitelik ve özelliklerinin Batı'ya hiç benzemediğini ileri sürmektedir. Sosyal demokrasinin "vahık kaynağı" olarak nitelendirdiği çalışanlar kesiminin oluşum halindeyken, dağıtıcı, saptıncı ve yanıltıcı etkilere kapılmış olmasını önemli bir sakınca olarak gören Cem, sermaye kesimini de "liberal bir geleneğe sahip olmadığı" ve "yakın tarihinin herhangi bir zortu dönemecinde kendi demokratlığının kanıtını vermiş değüdir" diye nitelemektedir. Cem, kitabinın son bölümünde, "geJeneksel egemen güçlere çoklukla dayanan "diye niteleyip,"rao7/ca//zm"diye adlandırdığı görüşü "Cumhuriyetçiİik, ödünsüz bir laiklik anlayışı, pozitivizm, pragmatizm, ideolojilere karşı güvensizlik, teknokrasi ve elitizm" öğeleri ile tanımlamaktadır. SODEPveHP'yi "radikal sol parti" modeli içinde jjören Cem bu partilerin"sosya/demo/craf'olmadıklarınnleri sürmektedir. İsmail Cem'in sonuç bölümünde vardığı yargılar, elbette tartışmaya açıktır. Kitabında, "aynı tarihsel kaynaktan yola çıkmamış olanların sosyal demokrat olamayacakları gibi bırkural yoktur" görüşünü savunan Cem, kitabını Türk sosyal demokrasisinin ne gibi arayışlar içinde olması gerektiğini anlatarak noktalamaktadır. Cem'in "geleneksel egemen güçlere çoklukla dayanan" diye niteleyip, "radikal" diye adlandırılan görüşler, kitapta ileri sürüldüğü gibi acaba bugün siyasal parti düzeyinde temsil olanağı bulmuş mudur? Bu tartışmalı bir konudur. HP ve SODEP'in daha çok kimlikleri henüz belirlenmemiş Direr "merkez partileri" görüntüsü içinde oldukları yolundaki yorum akla daha yakın gelmektedir. İsmail Cem'in kitabı, bu konularda düşünce arayışlan içinde olanlara çok önemli ve yararlı tartışma noktalan ve ipuçları vermektedir. Biz, demokratik sosyalist bir partinin "Kuvayı MHIiye" inancından yola çıkıp, çağın özgürlükçü, katılımcı ve barışçı düşüncelerini benimsemesini savunuyoruz Bir yandan, gittikçe tekelleşen ve üçbeş holdinge ihale olunan bu düzeni kimlik kartları ile sergilemek, öte yandan da dar bir "işçicilik" anlaytşı yerioe, toplumun emeği ile geçinen tüm kesimlerine açılmak ve uygulanan modele karşı "pragmatik önlemlerden" oluşan bir "ilk yardım programı" getirmek, bu nitelikteki bir partinin başlıca ödevleri olmalıdır. Türkiye'de sosyal demokrat nitelikteki bir partinin bugüne dek oluşmamış olmasının birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri, "partisendikaişçi" özdeşliğini engelleyen Anayasal ve yasal yasaklardır. Demokrasi programının ilk hedeflerinden biri, bu yasakların kaldınlması olmalıdır. Sosyal demokrasi, bugüne dek, bir türlü gerçek yörüngesine oturamamışsa, bunun nedeni, "radikal" diye nitelenen görüşleri saptırma çabalan değil, çalışanlar kesimine bu yasakların egemen cHmasıdır. Toplumun "seçkinci" kesimleri, uygulanan bu model ile biriikte toplumun egemen çevrelerinde kendileri için "gidişdönüş" biletli kompartımanlar ayırmışlardır. Cumhuriyetçi, laik, pozitivist ve pragmatik görüşleri savunan radikal kesimin "geleneksel egemen güçletie" göbek bağı çoktan kesilmıştir. Cem'in bu konudaki görüşlerine geniş parantezler açmak gerekecektir. Soldaki bütün eğilimlerin tek bir bütüne dönüşmesi özlemi, geleceğin demokrasi programını oluşturmaktadır. Arkadaşımız İsmail Cem, bu arayışlara kapı aralayarak, önemli bir yazarlık görevini yerine getirmiş bulunuyor. (Baştarafı /. Sayfada) ceğini bildirse, Türk liderleri Kıbns konusunda yeni görüşmelere oturma önerisini getiriyorlar" dedi. Snowe, bu görüşmelerin"yorgunluk veren salon oyununa" dönüştüğünü öne sürerek çok küçük ilerleme kaydedildiğini söyledi. Cumhuriyetçi Parti Florida ve Nev/ York temsilcileri Michael Bilirakis ile Benjamin A. Gilman da benzeri görüşleri savundular. • Emeğin ve sermayenin gelirinin serbestçe belirlenemediği bir ekonomide liberallikten söz edilemez. Liberal ekonomiden belki de en iyi yararlanabilecek olanlar sosyal demokratlardır. Gerçek bir liberalizm, ancak sosyal demokrat iktidar tarafından gerçekleştirilebilir. • Hükümetin ekonomik programı, ancak bir azınlığı hedeflemiştir. Enflasyonla mücadele özde başarısızdır. Biz enflasyonu aşağı çekmeyi düşünmüyoruz. Enflasyon ancak yakalanabilir, o da üretimi arttırmak koşuluyla. • Politikanın en başarılı yanı gibi görünen dış ticaret politikası, ticaret hadlerini sürekli bozmaktadır. Bu politika, yemek yemek için çalışmak yerine kan satan bir adama benzetilebilir. • Toplumsal yarar gerektiyorsa, KlT'ler de satılabilir. Ama bunu ancak sosyal demokratlar yapabihr. Aksi halde yalnızca bir azınlık kâr sağlar. • Plancılık ve devletçilik günün koşullarına uyarlanabilir. Bizim plancılığımız yalnızca kamuyla ilgilidir. Özel sektörün planlanmasına gerek yoktur. Zaten özel sektörün bu yönde talebi de yoktur. • hhalatın serbest bırakılmasına hiç bir sosyal demokrat iktidar karşı çıkamaz. Çünkü amaç, refahı artttrmaktır. Ancak, bir bölüm ithalat devlet eliyle yapılabilir. ORAL Doğru Yol Partisi'ni temsilen konuşan Sümer Oral ise 24 Ocak kararlannın altında kendisinin de imzası bulunduğunu, ancak 40 derece ateşi olan bir hasta için düşünülen bu şok tedavisinin 4 yıl gibi uzun bir süreyle uygulanmasının ekonomide olumsuz sonuçlara yolaçtığını söyledi. Dünyanın hiçbir yerinde serbest piyasa ekonomisinin işlemediğini, her tarafta karma ekonomi uygulandığını söyleyen Oral, Basketbol antrenörlüğü ve Siyavuş olayı Turkiye Iş Bankası AŞ'den: Sayın Ortaklarımıza Apel Ödeme Duyurusu Bankamız scrmayesinin 40 milyon liractm 30 milyar liraya uıkseltilmest sırasında artınlan sermayenin nakden (Kİenmek suretiyle karşilanacak 29 milyar Itraltk bolümüyle ilgili olarak sermaye taahhi'ıdiınde bulunan ortaklarımızın bu taahhütlerinin % 2S'ini teşkiİ eden ücüncü apellerini (Baştarafı 12. Sayfada) İl. İMAR MD. Yönetmelik Bakanhkva hazırlanıyormuş. • Ancak boyle y'^^rsa sorunlar çözülnıe?. Öneriler gözönüne alınnıalı. 8 martta çıkartılan kanunda bajtan beri karşı çıktığım noktalar var. Biz lesbit formları dağıtıık. Şinıdi yönetmelikle bu formlar ters düşecek. 'Yeniden tesbit formlan hazırlayıp deciştirmek ucrekecek. VA1.İ N.ı.i. bi/o oylc bir lablo ci/din ki n n içinden çıkılıııası guç oluyor. Ama yasa çıkıııı> bir kere çözcceğiz artık. l İ Toplantı biliyoı ualıKı Bcıı lapu lahsis belgcsi \crilebilccek, yani ilı;ılcsi biınıiş \crlcri bir •iayayım. siz do ııot alııı arkaduşlur... Yıldız, Sitcler. IX'iııcıo\lcı ile Klaııbııl \o İmar affı büroları 30 Nisan 1984 Pazartesi mesai bitimine kadar yatırmalan gerekmektedir. Ortaklarımı/. söz konusu apel odemelerini: • İstanbul'da, Kadıköy, Beyoğlu, Bakırkoy, !ji»fli !julx*leriıniz ile Menkul Kıymetler Müdürlüğü, Bahçekapı • Ankura'da, Ankara Merkez ^ubesi/Ulas Meytkmı • İzmir'de, İzmir Merkez Şubesi Mimar Kemalettin Gıd. No. 2 • Diğer yerlerde, mahalli subelerimiz.de \apabileceklerdir. Ape\ (Kİemeleri hisse senedi muvukkat ilnuıhaberleri üzerine işleııe ceginden ortaklarımızın <Kİeme sırastnda ilmuhaberlerini muhakkıık surette ibra/ etmeleri; halen ımnakkat ilnıııhalxTİerini almamıs olan ortaklarımızın ise birinci ve ikinci a]X'l <x.leme makbuzları \e kimlik belgeleri ile biriikte murakkat ilmuhaberlerini almak üzere .şubeleri mize başvurmaları gerekmektedir. Saygılarımı/la. : İS HANKASl Aîj lunun kuzeyinden Ayaş kavşağı.na kadar... Ancak hisseli yerlerde tüm maliklerin bir araya gelmesinin şart olduğunu unutmayın. BtR BÜROCU Efendim benim aklıma takılan bir şey var. Tapu dairelerinin ellerindeki hasaplarda büyük yanlışlıklar var. Şimdi ben hesaplama yapıp gideceğim, tapudaki hesapla tutmayauak. O zaman ne olacak? VALt Merak etme, hepsi çözülür. Bundan sonra Belediye, Valilik ve yeminli bürolar elbirliği ile çalışacağız. Tıkanıklıkları lıep beraber çözeceğiz... Hepinize iyi günler (Gülüşıneler... Hiçbir ise >aramadı.. Boşuna getdik... Bu işin olacngı yok... Büroları kapatsak daha iyi...> sözleri ile toplantı bitcr... YeniGündem Demokrasi Tartışmasında:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear