22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 NİSAN 1984 • • * • HABERLERİN DEVAMI (Baştarafı 1. Sayfada) ntünii öngörmesine rağmen, yiireklerindeki kin ve ihtiras ateşi hâlâ sönmeyen bazı kişilerin, mahkemeye intikal etmiş bir davayı etkileyici tutum ve davranışlar içerisinde oldukları ve bu kanunu degiştirmeye çabaladıklan ibret ve dikkatle izlenmektedir. Türkiye'yi 12 Eylül öncesine döndürmekten başka hiçbir şey getirmeyecek olan bu düşünce sahiplerinin girişimlerinin, başta parlamenlomuz olmak üzere biitün uyanık guçler tarafından önlenecegine giivenmekle birlikte, bu mutlu gün vesilesiyle konuya temas etmekte yarar gördiim." MÜDAHALELERDEN KURTULMANIN YOLU Türkiye'nin istikrar, güven ve huzur içinde kalkınmasını istemeyen, geri kalmışlığından yararlanmak peşinde koşan ülkelerin var olduğuna dikkat çeken Evren, "Dış baskılardan, içişlerimize vanncaya kadar vaki olan miidahalelerden kurtulmamızın yegâne yolu, bir an evvel geri kalmışlıktan kurtulmak ve milletçe çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır. Bunu gerçekleştiremedigimiz sürece dainta kalkınmış ülkelerin baskı ve müdaheleleri altında kalacagımızı hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım" dedi. EN BÜYÜK GÜVENCE Evren, mesajırun çocuklara hitap ettiği bölümünde, çocuklann Türk milletinin en değerli hazinesi ve yarınlara uzanan en büyük güvencesi olduğunu ifade ederek, çocukların anne, baba ve öğretmenlerinin öğütlerinden ayrılmamalan, Atatürk inkılap ve ilkelerini kendilerine rehber edinmeleri gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı, öğretmenlere de şöyle seslendi: "Yannlarda da var olma savaşımını basan ile verebtlmemizin tek çıkar yolu, çocuklanmızı hızla gelişen uygarlığa ve yaşam koşullanna uyum sağlayabilecek bilgi ve becerilere sahip kılmaktır. Onlan, varlıklanna. haklanna, birlik ve beraberlikkrine ters diişen her türlü yabancı akımla mücadele edebilecek nitelikte ve giiçte yetiştirmek başta gelen ödeviniz olmalıdır. Çocuklanmıza, geçmişte, varlıgımıza göz diken ihanet odaklannın pençesine düşenlerin başansızlık, çaresizlik, kan ve gözyaşı ile noktalanan acı sonlannı hatıriatarak, her zorluğu aşmada, çagdaş uygariıga ulaşmada, Atatürkçülükten başka çıkar yol olmadığını ve olamayacağını bıkmadan, usanmadan anlatınız." TBMM BAŞKANININ MESAJ1 TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, 23 Nisan mesajında, Atatürk ve kader birliği ettiği arkadaşlarmın, 64 yıl önce CÜMHVRİYET/11 Ozal Çok Rahat Olmalı... (Baflarafı 1. Say/ada) Evren: Huzuru bozmak toplantılarda yüksek sesle düşünenler yok değil, ama Özal geldiği zaman genellikle suspus oldukları dikkati artık çok çekiyor... * Sayın Özal bir bakıma çok rahat olmalıdır diye düşünüyoruz... Parlamento açıldığından beri neredeyse sadece ANAP'a çalışıyor. 211 üyeden duşan hükümet kanadının karşısında 189 sandalyelik bir muhalefet bloku gözükmekte. Ne var ki, bu muhalefet sadece kâğıt üstünde ya da teorik olarak var. Gerçekte parlamento içi muhalefet yok gibi. Muhalefet kanadını oluşturdukları varsayılan milletvekilleri, sandalyelerine daha ısınamadan seçmen tabanlannı yitirmiş olmanın şaşkınhğını yaşıyorlar hâlâ. Nasıl şaşkın olmasınlar... 25 mart yerel değil de genel seçim olsaydı, partileri HP ile MDP yüzde 10 barajını aşamayacak, kendileri de parlamentonun çatısı altında bulunamayacakiardı... Muhalefetin bu durumuna en çok sıkılanların başında parlamento muhabirterimiz geliyor kuşkusuz. Haberleri gazetelerin birinci sayfalanndan düşerken, imzalan da gittikçe kayboluyor. Partamentoda tanık olageldiklen cansızlık yüzünden, kendilerıni sanki işlevini yitirmiş meslek erbabı gibi görüp yakınıyortar kimi zaman... Şimdilik görünen şu: Hükümet kanadından birtakım kanun tasarı ve teklifieri Parlamento'ya gelip geçiyor... Hepsi o kadar. • Sayın Özal bir bakıma çok rahat olmalıdır diye düşünüyoruz... Hoş karşılanmayan çağrışımlar yaptığı için "Parlamento dışı muhalefet" demeyelim de, Sayın İnönü'nün yeğlediği deyişle "Parlamento dışındaki muhalefet', bir başka dağınıklık ve şaşkınlığı sergilemekte. Toplam yüzde 40'a yakın oy almıştır, ama parlamento çatısı altında değildir. Bu yüzden Turgut Özal'ın "ana yerel muhalefet" şeklindeki iğnelemesine hedef oluyor, azımsanıyor... Doğru Yol'un önderteri; geleneksel sağ politikaların seçim sandığına yansıyan acımasızlığımn yüreklerinde yarattığı fırtına ve burukluktan henüz sıynlabilmiş gözükmüyorlar. Merkez sağın yeni temsilcisi olarak siyaset sahnesinde yerini alan ANAP'a karşı, yine merkez sağda nasıl bir muhalefet platformu oluşturulabileceğini kara kara düşünmekle meşguller. Üstelık, kapatılmalan için açılmış bir dava, başlarının üzerinde Damokles'in kılıcı gibi sallanmakta... "Ana" değil, ama Erdal İnönü'nün deyimiyle "esas muhalefet partisi" SODEP de, Doğru Yol gibi bir muhalefet platformunun arayışı içinde gözüküyor. Sayın İnönü, Cumhuriyet'in sorularını yanıtlarken şöyle diyor: "Ağzımtzı açıp bir şey söyfemeyeceğiz demiyorum. Ama ağzımızı açtığımız zaman iktidar politikalan hakkında söylediklerimiz ağırlıklı olsun, altematifleriçersin. Tutarlı muhalefet yapabilmek için, bence çok güzel şeyler söylemekten daha çok, esaslı bir modele dayanan şeyler söylemek daha önemli..." SODEP de henüz "model" ve "alternatif oluşturma aşamasında; muhalefetin sesini dillendirmeye ise anlaşılan daha sonra başlayacak... • Sayın Özal bir bakıma çok rahat olmalı diye düşünüyoruz... Sosyal demokrat iddîalı kesimde "model, altemattf" arayışları karşılıklı suçlamalarla sürüp gitmekte: Tabanda birleşme, tavanda birleşme... İlkeli birleşme, ilkesız birleşme... Kim daha sosyal demokrat? Sen mi, ben mi?... İcazetli, icazetsiz... 6 Kasım'dan önce kuruiana sosyal demokrat denmez, hayır denir... Aşırı uçlar sızdı, sızmadı... Sosyal demokrat parti tavanda değil, tabanda kurulur... Avukat yazıhanelerinde değil, tarlalarda ve fabrikalarda kurulur... 1977 yerel seçimlerinde biz yüzde 42 almıştık... 1979 ara ve yenileme seçimlerini nasıl da unutuyorsun... Önce toplumsal örgütlenme, sonra parti... Halkta ilgi yok; önce parti, ama tabandan tavana... Aydınlarla olmuyor... Aydtnları dışlama... Sol radikalizm mi, sosyal demokrasi mi?... • Sayın Özal bir bakıma çok rahat olmalı diye düşünüyoruz... Aydınlar "demokrasi arayışı" içindeler. Genel olarak pasif bir tavıria beklentilerini sürdürmekle yetiniyorlar. Bir kesimi, "ekonomik liberalizm"\n ne zaman ve nasıl "styasal liberalizm"e dönüşeceğini tartışmaktalar... Merkez sağın ülkemizde tam 20 yıl özlemini çektiği bir siyasal rejim çerçevesinin, sonunda ANAP'a kısmet olduğunu unutarak... Sayın Özal'ın rejimin biraz daha demokratikleşmesine dönük adımları "kendi dışındaki gerekçeiere" bağlayarak erteleme alışkanlığına nasıl ustaca kaydığını gözden kaçırarak... Tartışmaktalar; demokrasi tarihini pek öyle akıllarına getirmeksizin... Demokrasinin gökten zembille inmeyeceğini, merkez sağ politikalara karşı bilinçli bir ağırlık oluşturulmadıkça, özveri gösterilmedikçe, belli bir bedel ödenmedıkçe demokrasi adına pek bir yere vanlamayacağını unutarak... Dış gezilerin serbest bırakılmasının, ithalatın liberalleşmesinin ne zaman ve nasıl "siyasette liberalleşme"ye dönüşeceğini heyecanla tartışmaktalar kendi aralarında. Eğer lafa biraz karışılırsa, "Seçenek göster, statükoculuktan vazgeç" diyebiliyorlar... • Sayın Özal bir bakıma çok rahat olmalıdır şu günlerde diye düşünüyoruz... Ne diyelim, Allah rahatını bozmasın... bugün, TBMM'nin üstünde hiçbir güç tanımadıklarını tüm dünyaya ilan ettiklerini anımsatarak, "1920 bahannın o karanlık günlerinde karşılaşılan güçlukler, milli iradenin başlangıçtan beri bütün icraatinin temeli sayılan Atatürk'ün azmiyle yenilmiş ve TBMM ilk kunılduğu 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren milletin kararlarına tercüman olarak, onun azmini simgelemiştir" dedi. HP Genel Başkanı Calp, MDP Genel Başkanı Sunalp, SODEP Genel Başkanı İnönü, DYP Genel Başkanı Avcı, RP Genel Başkan Yardımcıları'ndan Rıza Ulucak, Muhafazakâr Parti Genel Başkanı lsmail Hakkı Ydanlıoglu 23 Nisan'la ilgili olarak birer mesaj yayınladılar. Başbakan Turgul Özal'ın bir mesajı olmadı. Bunun üzerine ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar'ın imzasıyla bir mesaj yayınlandı. İSTANBUUDA tstanbul'da 23 Nisan törenleri İnönü Sıadı'nda saat 10.30'da başlayacak. Gösteriler ücretsiz ve davetiyesiz olarak izlenebilecek. 17 mîlyonıın bayramı (Baştarafı 1. Sayfada) lonlarda eşleri çocukları ve diğer aile fertleri iie konuşabilecekler. Aynı görüşme İstanbul'da da yapılacak. TRT ÇOCUK ŞENLÎCt TRT tarafından düzenlenen 6. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ne katılan 14 ülkenin ekipleri bu sabah hipodromda yapılacak törene de katılacaklar. TRT, 23 Nisan törenini saat 12'den itibaren, Uluslararası Çocuk Şenliği'ni saat 16'dan itibaren renkli olarak naklen yayınlayacak. AİLELER 23 Nisan törenleri için çocuklarını "bayram sevinci"nden yoksun bırakmak istemeyen çok sayıda aile de, büiçelerini zorlayan ölçülerde masraf yaptılar. THA'nın haberine göre, bir öğrencinin bando takımına girmesi için 12 bin, folklor ekibinde yer alabilmesi için 7 bin, yavru kurt giysileri için de 3 bin liralık harcama gerekti. Bazı velilerin bu konudaki sözleri şöyle: Hülya Fercan: Çocuğum içine kapanıktı. Okul içi etkinliklerde olmasını istedik. Maddi olarak zorlandık ama bu masrafı yapmak zorundaydık. Hayri Aslan: Dar gelirli bir memurum. Çocuğumun ısrarı üzerine folklor giysileri için 7 bin lira harcadım. Faruk Giray (öğretmen): Bazı öğrencilerin ailelerinin durumlan iyi değil. Bu da eşitsizlik yaratıyor. Zorlama yapmadık. Yardımcı olmaya çalıştık. Çiğdem Tok (Psikolog): Zorlama yapılmamalı. Bazı çocuklarda eziklik duygusu doğuyor. 6 BtN HÜKÜMLÜ öte yandan Türkiye'deki 6 bini aşkın tutuklu çocuktan yalmzca 500'ünün çocuk ıslah evlerinde bulunduğu öğrenildi. Diğer suçlu çocuklar ise normal cezaevlerinde çocuklara ayrılan ve "sübyan koğuşu" denilen koğuşlarda kalıyorlar. Halen Türkiye'de Ankara, Elazığ, Izmir ve Imralı ıslah evleriyle, Sinop Çocuk Cezaevi bulunuyor. Çocuk hükümlü ve tutuklu sayısı göz önünde bulundurularak yeni ıslah evlerinin yapılması düşünülüyor. VE ÇOCUKLAR • Türkiye'de halen 615 yaş arasındaki 8 milyon çocuk 51 bin 200 dolayındaki ilk ve ortaokullarda ögrenim goniyor. Ancak ilkokulda okuyan çocuk sayısının 6 milyon 488 bin 839 olması na karşılık, bu rakamın ortaokulda 1,5 milyona, lisede 800 bine düşmesi okullaşraa oramnın ne ölçüde gerçekleştigini göstermesi açısından dikkat çekiyor. • öte yandan Türkiye'deki 46 bin 500 dolayındaki ilkokuldan, yarısında ikili öğrenim yapılırken, veriler henüz 1700 dolayındaki köyde ilkokulun bulunmadığını gösteriyor. Bu köylerdeki öğrenciler, ya binbir güçlükle yakın köylere gidip gelmek zorunda kalıyorlar, ya da okuma yazmayı dahi öğrenemeden yetişkinler arasına katılıyorlar. • Okula gitme olanağına sahip çocuklardan büyük bir bolümü de, sürekli hizmetiçi egitim gören öğretmenlerden yoksun, çağdaş arac gereçler bir yana en basit araçlardan yoksun, kimi dersleri boş geçerek öğrenim yapmak durumunda kalıyorlar. • Gerek normal liselerin eğitim yetersizliği, gerek ya'jancı dile gereksinimin artması, gerekse üniversiteyi kazanma isteği Anadolu liseleri ile özel Türk ve yabancı okullara yönelen talebi arttırdı. Sınavla oğrenci alan bu okullara giriş giderek "büyük yanş"a dönüştü. Ve beraberinde test kitabı, kurs, özel ders adı altında büyük bir kesim bu işten para kazanır hale geldi. Normal lise ile Anadolu lisesi ve özel okul aynmı öğrenciler arasındaki eşitsizliği arttınrken, bir yandan da küçük yaştaki çocuklan "çocukluklaruu" yaşayamaz hale getirdi. Geçtiğimiz Anadolu liseleri ile özel Türk ve yabancı okullar sınavına 75 bin öğrenci başvururken, bu yıl bu sayı 90 bin 784'e ulaştı. Bu yıl başvuran öğrencilerden 9 bin 889'u söz konusu okullarda okuma hakkını kazanabilecek. • 198384 öğretim yılında Türkiye çapında ilk kez başlatılan altı yaş uygulamasında ise, binlerce öğrenci kapasitelerinin çok üzerinde bilgilerle karşı karşıya bırakıldı. Uygulamaya geçilmeden önce öğretmenlerin özel efitimden gecirilmemesi, altı yaş grubu öğrencisi için özel ders programı hazırlanmaması, hele Istanbul gibi kapasite yetersizliği nedeniyle yedi yaş grubuyla aynı sınıflarda ders yapmalan nedeniyle, özellikle yetersiz koşullarda yetiştirilen altı yaş çocuklan okula alışamadı. Bazüan da velilerince okuldan geri alınddar. • Milli Eğitim BakanhğVnca ilkokullarda açılan anaokullarına alınması gereken yaklaşık bir milyon 5 yaş grubu çocuktan 81 bin 105'i, var olan 3 bin 203 anaokulunda eğitilme şansına erişmiş durumda. • Çalışan ailelerin 05 yaş grubu çocuklannın sorunu ise şöyle: SSYB'nin açtığı kreş ve gündüz bakımevlerinin sayısının parmakla sayılacak kadar az olması, kız meslek liselerinin çocuk gelişimi bölümlerindeki yine kreş ve gündüz bakımevlerinin sayısının yetersizliği, çok sayıda özel kreş, gündüz bakımevi ve anaokulunun daha da yaygınlaşmasına yol açmış durumda. • Ülkenin sağlık hizmetlerindeki açmazı çocuklara da aynı şekilde yansıyor. Birçok bolgede binlerce çocuk, doktor yüzü görmeden büyümeye çahşıyorlar. Her yıl binlerce çocuk (Bu konuda sağlıkh istatistik yok.) bulaşıcı hastalıklardan, ishalden, beslenme bozukluğundan, bakımsızlıktan, doktorsuzluktan yaşamını yitiriyor. • Yetkililer, ülkemizde 4 milyon dolayında sakatın bulunduğunu bunlann yaklaşık üçte birini ise çocukların oluşturduğunu bildiriyorlar. • Yine uzmanlar, ülkemizde 5 milyon korunmaya muhtaç çocuğun bulunduğunu bildiriyorlar. Bunlann ise, sadece 17 bininin korunabildiğini, tümünün korunma altına alınabilmesi için var olan kurumlara benzer daha 2 bin 500 yeni kurumun açılması gerektiğini kaydediyorlar. Çocuk bayramından geriye bir ay (Gazete başhklarından) Evren (Baştarafı I. Sayfada) pu tahsis belgelerinin dağıtımı konusunda bilgi aldı. "Ba bürotar oe kadar pan ahyoriar?" diye sordu. Muhtar "5 bin limya yapanm diyrater çıluyor, ama 20 bin liraya bOe rapuoazhr"; Keçiören Belediye Başkanı da, "Serbet rekabetle daha ucuza olacagı için hükümet btiro rıyitlannın pazariıkla bdiricnmesini kararUşürdı" dediler. Ankara Belediye Başkanhğı Sekreter Yardımcısı Nanm Yıldınm, Bayındırhk ve tskân Bakanhgı'na 900, Valiliğe de 100 büro için bajvuru yapıldığını söyledi. Teknik büro sahibi, eski DM üyesi Do(an Gürbüz 400 metrekarelik bir arsa üzerindeki 80 metrekarelik bir ev için en az 40 bin lira maliyet olacağını söyledi. Evren, aldıgı bilgilerden sonra özetle söyle konuştu: DERNEK KLRARLARSA? "Bu iş sanıldığj kadar kotay d c p . 5 bin lira Be 20 bin liraya b»fcsinyaptldığını söyteyenler var. Demek 40 bin lirayı vcnnedikçe tapu ahnamayacak. Yeminli büro sahipleri aralannda dernek kurariarsa ne olacak? Fiyatlann rekabele dönüşecegini hiç zannettniyoruın. Bu ffyab tespit etmek gerckir. Ankara'mn muhleiif rerterinde manavlara gidip bakın. Hepsinde fıyatlar gynıdır. Nasıl >ynı flyacı koyariar h»reı ederira." Evren, daha sonra P»ş» Demirci adlı bir memurla görüştü. Demirci, 20 bin lirayla beş kişilik ailesini geçindirdigini söyleyince Evren, "Demek ki, tapu tahsis behjesi altnak için henüz başvurmadın" dedi. Daha sonra Yeşiltepe Mahallesi Muhtarkgı'nda muhtar ldris Baştugla görtıştü. Evren, muhtann, bir mühür için 40 lira ücret aldığını söylemesi üzerine de "Benim zamanımda 20 lira abyoriardı. Sen az aiıyormuşsun'1 biçiminde konuştu. Evren, gezisi sırasında zaman zaman evleri inceledi. Bunlardan birinin içine girip dolaştı. 19 NtSAN.. Gökhan'ı paket gibi bırakıp kaçtılar.. 17 NtSAN.. 437 bin genç, üniversiteye girebilmek için ter döktü.. 17 NtSAN.. Çocuklar da duruşmada.. 16 NtSAN.. "Başbakan amca, sınav sistemini değiştir.." 16 NİSAN.. Tedbirsiz ailelerin çocuklan ölümle burun buruna (Annesinin kalp ilacını içti, komaya girdi).. 15 NtSAN.. Sokağa atılan ilaçlar az daha can alıyordu.. (Renkli hapları şeker diye yiyen 3 yavru zehirlendi).. 13 NtSAN.. Bir kurşunla 2 ve 5 yaşındaki kardeşlerini vurdu.. 11 NtSAN.. Minik Sinem, 3'üncü kattan düşerek can verdi... 9 NtSAN.. Bir gurbetçi dramı.. "Amca bizi verme.." Stockholm'de 18 aya mahkum işçi Mustafa Türkkan'ın 3 çocuğunu Isveçli eşinin mahkeme karanyla almaya gelmesi ile Kulu'da acıklı tablo yaşandı.. 8 NtSAN.. Küçük Mehmet boğularak can verdi. "Üstü açık kuyular ölüm saçıyor".. 8 NtSAN.. Türkiye'de her yıl 200 bin çocuk ölüyor.. 7 NtSAN.. Minik Yasin'in feci sonu: "Meşrubat kamyonunun altında can verdi".. 6 NtSAN.. Göremeyen Koray, 84 bin ögrenciyi geride bıraktı.. 5 NİSAN.. Her 6 öğrenciden biri koleje girecek.. 3 NtSAN.. Kanser, 5 yaşındaki çocuklarda daha sık görülüyor.. 2 NİSAN.. Heyecan, Levent'i ölüme götürdü.. Sınavdan sonra ölmüştü, kazandığını öğrenemedi.. 1 NtSAN.. Küçük Behran'ı köpekler parçalıyordu.. Kelepçeli çocuklar: Suçlan gazoz şişesi çalmak.. Sinema şöleni bugün (Baştarafı 1. Sayfada) masalından beyazperdeye uyarladı. 1979 Louis Delluc ödülü'nü alan çizgi fılmin senaryosunu Grimault ile birlikte ünlü Fransız ozan Jacques Prevert hazırladı. Gleb Panfılov'un Gazi Sineması'nda gösterilecek "V«tentlna" adh filmi ise, A. Vampilov'un "Çulimsk'de Son Yaz" adlı oyunundan sinemaya aktanldı. Türkçe altyaalı olarak izlenecek fılmde Rodion Nahapetov, tnna Çurikova, Daşa Mihaylova ve Larissa Dudoviçenko başlıca rolleri paylaşıyorlar. Andrey Tarkovski'yle aynı kuşaktan olan Panfilov'un "Valenrina'sı 1981 Cannes Film Şenliği'nde gösterildi. "Valentina", Vampilov'un "Çulimsk'de Son Yaz" adb oyununa sıkı sıkıya bağlı kalan bir film. "Sinema 84"ün önümüzdeki günlerinde Panfılov'un bir başka fılmini, "V«ssa"yı da izleme olanağı bulacağız. Bugün Emek Sineması'nda gösterilecek olan Carlos Saura'nın 'Kanlı Dügün" adh filmi de bir edebiyat uyarlaması. Saura. "Kanh Düğün'ü Alfrcdo Man»s'ın senaryosuyla tspanyol ozan ve oyun yazan Federico Garcia Lorca'nın oyunundan beyazperdeye uyarladı. Başrollerinde Antonio Gades ve Christina Hoyos'un oynadıkları filmin koreografisini ise Anlonio Gades, Juan Antonio, POar Cardenas ve Carmen Villana hazırladılar. "Kanlı Dügün" bir bakıma, ileriki günlerde izleyeceğimiz "Carmen" uyarlamasıyla benzerlikler taşıyor. Saura, "Ourmen" adlı başyapıtında olduğu gibi, "Kanh Dügün "de de dans ve müziğe dayalı bir biçimde yaratıcıhk konusunu işliyor. Prosper Merimee ile Georges Bizet'nin "Cannen"inde olduğu gibi bu kez Lorca'nın "Kanlı Dügün"ünde de sinemaseverlere özgün, yepyeni bir yomm sunuyor. Öte yandan, "Ulnsiararası Istanbul Sinema Günleri 84"Un programında daha önce bugün Emek Sineması'nda gösterileceği duyurulan Süha Ann'ın "Kula'da Üç Gün" adlı belgeseli elde olmayan nedenlerden ötürü gösterimden kaldınldı. Ankara Sempozyumu (Baştarafı 12. Sayfada) yıllarca Türkiye'yi Moskova'da büyükelçi olarak temsil etmesi sayesinde Sovyetler'in düşünce tarzını yakından bilen Hasan Esat Işık'ın sempozyumu kastederek "Ermeni teröriine karşı verilen mücadele, biiyiik devlet mücadelelehne alet edilmemelidir" sözleri uyancıdır. Dolayısıyla, Ermeni terörüne karşı mücadeleyi Sovyetler'e karşı propaganda kampanyası düzlemine indirgememek gerekiyor. 1. Türkiye üzerinde süper devlet çekişmesini özendirmemek; 2. Ermeni terörünün kökenine doğru teşhis koyabilmek ve dolayısıyla esaslı tedavi yolları bulabilmek için. AKLA GELEN SORULAR Dikkat edilirse, Ermeni terörünün ardında Sovyetler'in bulunduğu hiçbir kanıta dayanmıyor; sadece bir akıl yürütme yolu ile savlanabiliyor. Ancak buna karşı şu savlar da pekâlâ ortaya atıiabilir: 1. Sovyetler Birliği çokuluslu bir devletfır. Miîliyetçiliği kaşımak bumerang etkisi yapabilir, kendisine dönebilir. Bu nedenle, Sovyetler'in Ermeni milliyetçiliğinin ifade biçimi olan terörü özendirmesinin kendisine çıkan yoktur. Ustelik unutulmamalıdır ki, Ermeni siyasi hareketinin ana kesimini kucaklayan Taşnak Partisi, şiddetle antiSovyet'tir ve Türkiye topraklanndan "kurtanlmasım" istediği "Ermenistan" ile Sovyet Ermenistanı'nı Sovyet rejimini tasfiye ederek birleştirmek istiyor. 2. Ortadoğu'daki ülkelerin mezhebi ya da etnik temeller üzerinde küçük devletçiklere bölünmesi politikasını bir devlet doktrini halme getiren lsrail'dir. Bu konuda belgeler de vardır. En azından, bugünkü Başbakan Şamir Dışişleri Bakanı olduğu sırada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak operasyonu hakkında verdiği demeçte bir etnik topluluğun çeşitli ülke sınırları içinde bölündüğünü ve devlet kurma haklannm bulunduğunu söyleyerek etnik temeller üzerinde bölücülüğe hem arka çıkmış, hem de bu tür faaliyetleri ytirütecek olanlara İsrail devleti adına davetiye çıkarmıştı. Israil'de Ermeni kilisesinin bulunduğu ve kilisenin Ermeni terörüyle yakın bağlantısı düşünülürse, Ermeni terörünün ardındaki güçlerden biri olarak İsrail akla gelemez mi? Bütün bunlara ek olarak, ABD ile Taşnak'ın yakın ilişkileri sır değildir. Lübnan'da 1983 ekiminde kendisiyle görüştüğümüz Hıristiyanların vurucu gücü Lübnan Kuvvetleri'nin kendilerinin CIA ve MOSSAD ilişkisini gizlemeyen sözcüsü Fadi Hayek'e Ermenüerle ilişkileri olup olmadığını sorduğumuzda, "Operasyonel düzeyde yok. Buna gerek de yok, çiinkii Taşnak dognıdan CIA'ya baglıdır" yanıtını vermişti. TBMM'DEN BEKLENEN ABD'nin, Türkiye'yi her zaman uyumlu ve disiplinli bir müttefik olarak tutmak istediği için Türkiye'nin üzerinde Damokles'in kılıcı olarak yardım ve kredi konusunu salladığı gibi başka araçlan da kullanabileceği göz önüne alınabilir. Bütün bu spekülatif sorular da Paul Henze gibilerinin yaptıklan gibi akıl yürütme yoluyla ortaya atıiabilir. Aynca Fransa gibi, müttefikimiz olması gereken bir ülkenin, Yunanistan'ın Ermeni faaliyetlerini neden arkaladığı, Fransa'mn ve Yunanistan'ın dünya ve bölge politikalarının ne olduğu çözümlenmelidir. Bütün bunlan gözardı eden, üzerine gitmeyen ve sorgulamayan Ankara Sempozyumu'nun Ermeni terörünün kökeni üzerinde yarar sağladığı kuşkuludur. Beklenen, TBMM'nin bu soruların üzerine gitmesidir. Kaza en pahalı cezadır TürMy* Trafik Kralannı Önl«m« D*m«4i Bu bankanın arkasında insanlar var! Bu bankanın arkasında Pamukbanklılar var. Sevgi dolu. Uzman. Tecrübeli. Çalışkan. Yaratıcı. Bu bankanın arkasında iyibankacılarvar! 29 yıldır! Memurlara (Baştarafı 1. Sayfada) ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar, yasa önerisinin ilk biçiminin gelen mektuplar nedeniyle yeniden incelendiğini söyledi. Onerinin 657 Sayılı Yasa dışındaki memurları da kapsayacak biçimde genişletileceğini belirten Taşar, çalışmaların mayıs ayı başında sonuçlandınlacağım ifade etti. Taşar, ayrıca Atatürk aleyhine işlenen suçlar ile devletin bütünlüğünü bozucu fiil ve hallere Uişkin suçların kapsam dışı bırakılacağını kaydetti. Memura % 5 (Baştarafı 12. Sayfada) Ankan, bu arada TKA'ya verdiği bir demeçle, orta direğe "Ayagınızı yorganınıza göre uzatın" uyarısmda bulundu. 16 yaşından beri çalıştığını, çahştığ süre içinde her çeşit gelir düzeyinde bulunduğunu ve geliri ne olursa olsun her zaman mutlu olmasını bildiğini beürtti. Arıkan şunları söyledi: "Ben az gelirim olduğu zaman bile mutlu oldum. Gelirimi ayarladıra. Borç aldım, borçla yaşadım. Yardım ettiler, yardımla yaşadım. Devlet önce ayağını uzatır, sonra yorgan bulmaya çalışır. Vatandaş ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Yattığınız zaman yorgaıunız küçükse büzülür yatarsınız. Yorganınız büyükse daha geniş yatarsınız." Pamukbank iyi bankadır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear