23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/8 4 SUBA T 1984 NASIR VE SEDAT'LA 7 YIL Nasır, Türkiye'ye ilk kez bir Dışişleri Bakanı gönderiyordu Mısır'da genellikle yüksek mevkideki erkekler İngilizce, kadınlar Fransızca konuşurlar. Bunun sebebi siyasi hayatta veya bürokraside mevki sahibi olan kintselerin ordudan gelmeleri ve İngilizler devrinden kalan sistem içinde bütün subayların îyi İngilizce öğrenmiş bulunmaları. Kadınlar ise tahsillerini daha ziyade Katolik okullarında yaptıklanndan Fransızcayı daha iyi bilirler. 13 BAC Dışişleri Bakanı kasım ayında Birleşmiş Milletler koridorlarında, çeşitli delegasyonların bürolarında koşuşup durdu. Çağlayangil de New York'a gitmişti. 22 kasım 1976'de Güvenlik Konseyi sonradan meşhur olan 242 sayılı Ortadoğu kararını kabul etti. Bu karar metni, Ingiliz dipomasisinin ve özellikle Lord Cârredon'un mahirane bir buluşu idi. îngiltere temsilcisi, İngiliz lisanının inceliklerinden faydalanmış, ve karardaki "Arap topraklannın boşaltüması" fıkrasını herkesin işine geldiği gibi değerlendirebileceği bir lisanla kaleme almıştı. Bu ne niyetle olursa yenebilecek bir muz gibiydi. Fakat kimse yutmuyordu. Bu karar, senelerce, oyuncak gibi Kançılarya masaları üzerinde kaldı. Mısır kararı sonunda kendi yorumu ile kabul etti. 242 sayılı kararın en büyük faydası, taraflara, zaman kazandırmak oldu. Dışişleri Bakanı Mahmut Riad, Kahire'ye döndü ve 17 aralık 1967 günü beni makamında kabul etti. Riad şunları anlattı: "Sayın meslekdaşım thsan Sabri Çağlayangil ile Birleşmiş Milletler'de sık sık görüştüm. Çağlayangil, bana ve diğer Araplara, büyük yardımcı oldu. Büyükelçi SEMÎH GÜNVER ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Güzel Günler İçin... ' Kahire'de göreve başlayışımdan Nasır'ın ölümüne kadar geçen 6 yıl içinde Mısır'ın Kıbrıs Rumlarına olan desteği bir hayli gevşemişti. Makarios ve Kipriyanu sık sık Mısır'a gelirken, artık ayaklarını atmaz olmuşlardı. Fakat Nasır Kıbrıs konusunda yine de ihtiyatlı davranıyor. Kapalı kapılar ardında söylediklerinin dışanda duyulmasından çekiniyordu. madığım sıralarda çıkan bir iki yazıdan dolayı özür dilerim. Bu yazılan tetkik ettim. Yazı sahipleri daha ziyade solcu kimselerdir ve Amerika'ya çatmak isterken dolayısı ile Türkiye aleyhine tecelli eden fikirleri ileri sürmüşlerdir. Bu görüşmeler şahsidir ve asla hükümetimizin görüşüne uymamaktadır. Esasen, konuyu Milli İstikamet Bakanı Muhammed Fayek ile de görüştüm. Muhammed Fayek, gazetecileri topladı, Türkiye ile dostluk ve Kıbns politikamız hakkında kendilerine gerekli izahatı verdi. Önümüzdeki haftalarda yine çok dolu olacağım. ' U T h a n t ' ın temsilcisi, sonra Brejnev Kahire'ye gelecekler. Sonra Rabat Konferansı toplanacak. 1968 başlannda eşimle birlikte Ankara'yı resmen ziyaret etmeyi ümit ediyorum." Aralık ayı sonunda memleketten iki senelik ayrılıktan sonra, bir ay izinle lstanbul'a gittik. Kahire'ye, 1968 şubat ayı başında döndük. Hava ılık, güneş her zamanki gibi parlaktı. 1968, İsrail ile Mısır arasında Kanal boyunca yer yer çatışmalar, baskınlar, sanayi merkezlerine ve bazen okullara Israil'in hava hücumları ile geçti. Mısır, ordusunu yeniden kurmaya, Sovyetler'den yardımları arttırmaya, ekonomisini düzeltmeye çalıştı. Dışişleri köşkünde Çağlayangil'in verdiği yemeğin sonunda karşılıklı nutuklar söylendi. Riad, Çağlayangil'e cevabında, Nasır'ın iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda geliştirileceği konusunda tekrar tekrar yaptığj beyanları tekrarladı. Riad konuşmasının sonunda: "56 haziran gecesi, sabahın erken saatlerinde Başbakan Süleyman Demirel'in müzaharet ve kardeşlik mesajını ve bu mesajın derbal Başkan Nasır'a ulaşmasını sağlamak için karanlıkta kalkı bakanlıga gelen büyiikelçinizin bu davranışını, Mısır hükümeti ve halkı asla unutmayacağız. Acı felaketin ezikliği içinde bize uzatılan ilk dost el, Tiirkiye'den geld i " dedi. lstanbul'a birlikte gittik. Yeşilköy havaalanından sonra yol uzerindeki Ömür lokantasında durduk. Acıkmışlardı. Döner kebabı, buzlu ayrana ve çukulatalı baklavaya bayıldılar. Hilton'da kaldılar. Kapalıçarşı'yı, Topkapı'yı, camileri gezdiler. Bayan Riad şık, zarif ve güzel bir kadındır. İyi Fransızca bilir. Mısır'da, genellikle erkekler İngilizce, kadınlar Fransızca konuşurlar. Bunun sebebi, siyasi hayatta veya bürokraside mevki sahibi olan kimselerin ordudan gelmeleri ve İngilizlerin devrinden kalan sistem içinde bütün subaylann İngilizce öğrenmiş bulunmalarıdır. Kadınlar ise tahsillerini daha ziyade Fransız Katolik Okulları'nda yapmışlardır. Mahmut Riad ve eşi İstanbul'u çok sevdiler. 1970 başlannda da Çağlayangil'in davetlisi olarak özel mahiyette ikinci bir ziyaret daha yaptılar. Basını kontrol altında tutamıyoruz Türkiye ile dostluğumuzu her alanda azami seviyede geliştirmeğe kararlıyız. Çağlayangil'in geçen hafta, Ankara'da BAC Büyükelçisi ile yaptığı konuşmaya ait raporu okudum. Kendilerini temin ederim ki, BAC basınını, maalesef, her zaman kontrol altında tutmak mümkün olamıyor. Benim, Kahire'de bulun Mahmut Riad Türkiye'de Mahmut Riad, Ankara'ya eşi ile birlikte gitti. Ben de kendisine refakat ettim. Nasır, ilk kezs Türkiye'ye Dışişleri Bakanı'nı gönderiyordu. Çağlayangil, Riad'ı iyi karşıladı. Programın resmi kısmı Mısırlı misafiri tatmin etti. Riad, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul olundu. Hareketli bir yıl 1969 yılı Mısırlılar için 242 sayılı Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde Ortadoğu'da sulhu sağlamaya çalışan Birleşmiş Milletler arabulucusu İsveçli diplomat Dr. Jarring'in çabaları ve Kanahn batı kıyısındaki hava savunma tertiplerinin israil akınlarına karşı SAM füzeleri ile donatılmasını teminen Sovyetlerle yapılan pazarlıklarla geçti. Bu yıl, TürkMısır ilişkileri bakımından da hareketli bir yıl oldu. Ocak ayı ortalannda Çimento Sanayii Genel Müdürü Metin İplikçi baskanlığında bir heyet Kahire'ye geldi. Ocağın son haftasında ise Turizm Bakanı Nihat Kiirşat ve eşi BAC Turizm Bakanı Hafız Chanem'in davetlisi olarak Kahire'yi ziyaret ettiler. Basın bu ziyarete önem verdi. Nihal Kiirşat, Başkan Nasır tarafından da kabul olundu. Konuşma dostça bir hava içinde geçti. Nasır, Türkiye ile BAC'ın anlaşmaları ve işbirliği yapmalannın şart olduğunu ve kendisinin bunu gerçekleştirmek için elinden gelen her gayreti sarfedeceğini tekrarladı ve şu tahlili yaptı: "Türkiye ile Mısır'ın pek çok benzer tarafları mevcuttur. Once, her iki iilkenin esas itiban ile ekonomileri tanma dayanmaktadır. Tanmın gelişmesi ve rantabl olması gayretlerimizde siz erozyon ile biz çölle mücadele ediyoruz. Sulama, giibre ve tarımı makineleştirme büyük yatırımlara lüzum göstermektedir. Tarım alanındaki fazla iş güciinü yeni yatınm alanlanna kaydırmamız ve sanayilesmemiz gerekiyor. Nüfuslarımız anormal bir hızla artıyor. lşsizlik tehlikeli boyutlar kazanıyor. Sanayileşmek için ise dış kredilere muhtacız. Büyük devletler, sanayide ileri ülkeler. kredi yardımlarını yaparken memleketlerimiz ekonomilerini kendi konlrolları altına almaya çalışıyorlar. IMF ve Dünya Bankası, devletlerimiz içinde devlet olmaya başlamışlardır. RUHİSU TİMUR SELÇUK 2.Video ve Müzik Fuarı'nda 15. 00 Bugün Ülkemizin en büyük özel sektör kuruluşlanndan TÜRKIYE ŞIŞE ve CAM FABRIKALARI A.Ş. MERKEZ PAZARLAMA MÜDÜRLÜGÜ İÇİN ve ELEMANLAR ARIYOR Tüm adaylar için Ön Koşullar: 1 llgili bilim dallannda yüksek öğrenim görmüş olmak 2 En az 1 yabancı dil (öncelikle. ingilizce) bilmek 3 Erkek adaylar için, askerlik hizmeüni tamamlamış bulunmak UİillJStOv ii 19.°° arası. ' TÜYNPTİCARETMERKEZİ ETAP MARMARA / TAKSIM Ziyaret saatleri : Her gün 11 0 0 2 0 . 0 0 arası. Tercih Nedenleri: 1 Yüksek ögrenimini yurtdışında yapmış yada yurtdışında iş tecrübesi edinmiş bulunmak 2 Yüksek Iisans (master) yapmış olmak 3 Konusunda, en az 2 yıllık iş tecrübesine sahip olmak 4 Kısa süreli ancak sık seyahatlere engeli bulunmamak GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI GELİBOLU SATIŞ MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1983/10 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıyraet adedi, evsafı: 1 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Çokala deresi mevkiinde 9276 m ! miktarında pafta 7, ada 289, parsel 20'deki taşınmazın orta taban tanm arazisi olup 40.000 TL. degerinde bulunduğu 371.40 TL. değerinde; 2 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Kocaahırlı mevkiinde 2110 m : miktarında pafta 1, ada 279, parsel 26'dakı tarlanın iyi kıraç tanm arazisi vasfında 63.300TL. değerinde olduğu, Beledıye hududu içinde, imar planı dışında; 3 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Neşati Çeşme Sokağı 173,44 m 2 miktarında bahçeli kagir ev niteliğinde olan pafta 11, ada 56, parsel 17'deki taşınmazın uzerindeki binanın 6070 senelik olup tamiri mümkün olmadığmdan bu hali ile 520.320 TL. değerinde olduğu bitişik 3 kat inşaata musait: 4 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Kabaahlat mevkiinde pafta 7, ada 5, parsel 15'teki tarlanın 28.926 nv miktarında oiup orta meyilli iyi kıraç tanm arazisi niteliğinde olup 1.012.410 TL. değerinde olduğu; 5 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Kocaahırlı mevkiinde 27.731 m ! miktanndaki pafta 1, ada 279, parsel 6'da kayıtlı taşınmazın iyi kıraç tanm arazisi niteliğinde olup 1.109.240 TL. değerinde olduğu; 6 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Çokalcı deresi mevkiinde mik: tan 16.618 m olan tarlanın pafta 7, ada 289, parsel 9'da kayıtlı olup, orta taban tanm arazisi niteliğinde içersinde faal durumda taş örtülü bir kuyu ile ekonomik değeri düşük meyva ağaçlarının bulunduğu, 763.800 TL. değerinde olduğu; 7 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Kabaahlat mevkiinde 6943 nv miktannda pafta 7, ada 5, parsel 14'te kayıtlı tarlanın orta meyilli orta kıraç tanm arazisi olup 208.290 TL. değerinde olduğu; 8 Gelibolu Camikebir Mahallesi Selamsız Çiftliği yolu mevkiinde 9770 nr miktanhda pafta 23, ada 71, parsel 48 : de kayıtlı tarlanın orta meyilli iyi kıraç arazi olduğu, değeri 342.700 TL. olduğu; 9 Gelibolu Alaaddin Mahallesi Markoplu mevkiinde 7364 m : miktarında pafta 2, ada 279, parsel 41'de kayıtlı iyi kıraç arazi olup 257.740 TL. değerinde olduğu; Saüş Şartlan: 1 Satış 21.3.1984 günü saat 14.00'den 16.30'a kadar mahkeme kaleminde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin •?• 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 2.2.1984 cuma günü aynı yer ve saat 14.00'te ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok antırana ihale olunur. 2 Arttınnaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin *!o 10'u nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir", alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul uzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse 1cra ve lflas Kanur.u'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. Iki ihale arasındaki farktan ve "îo 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 198310 sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilan olunur. 16.1.1984 ( + ) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 10971 Aranan Elemanlar: • Îşletmecilik/Iş Idaresi dallannda ögrenim görmüş • Pazar ve pazarlama araştırmalannda deneyimli • Yorum ve fikir üretimi için gerekli birikim ve yetenege sahip PAZAR ARAŞTIRMA UZMANLARI • Cam ve cama iliskin konulann HizmetUrün tasanmında karakter/fonksiyon/perforrnans nitelikleri ve stil belirleyebilmek için gerekli tekrük eğitim, beceri ve birikime sahip TASARIMCI (DESIGNER) • Cam ve cama ilişkin pazarlama alanlannda. ürünlerden beklenen nitelikleri tanımlamakla görevli ekibi yönetecek • Crün hatları politikalan için sürekli bilgi ve öneri üreten, 'sentezci' düşünme yeteneğine sahip ÜRÜN GELİŞTIRME YÖNETİCÎSİ • 150 Milyar TL. Iç satış ve 130 Milyon Dolar ihracat yapan toplulugun iç ve dış tanıtımlarının planlanması. programlanması ve yönetiminde görev alacak • Bu daldaki gelişmeleri yakından izleyen • Reklam ajanslanyla işbirliğinde tecrübeli İLETİŞİM/TANITIM UZMANLARI • Kalite politikalannın belirlenmesi çalışmalanna pazarlamacı yaklaşımıyla katkıda bulunacak • Urün performansının saptanmasında yeterli teknolojik bilgiye sahip KALlTE UZMANI Isteklilerin, başvurdukları dalı belirterek. kısa özgeçmişlerini, bir fotoğrafla birlikte en geç 17 Şubat 1984 tarihine kadar "Pazarlama Müdürlügü Camhan, Barbaros Bulvan 125 Beşiktaşlstanbul" adresine ve "PAZARLAMA" rumuzuyla göndeımeleri rica olunur. Tüm başvurular gizli tutulacak, yanıtlanacak ve uygun bulunan adaylarla görüşme yapılacaktır. İki ülke üstündeki tehditler İkimizde de başımıza dert çıkaran su yojları var: Türk boğazlarından daha ziyade Sovyet menfaatleri geçiyor. Boğazlarla doğrudan doğruya ilgili diğer iki Karadeniz ülkesi de komünist rejimlere sahiptir. Bu sebeple, Türkiye uzerindeki tazyik batı veya doğu bölgelerinizde, Moskova'dan geliyor. Bizim Süveyş kanalımızda ise, en büyük menfaatler, Arabistan Yanm Adası'ndaki ve İran'daki petrol kaynakları dolayısı ile Amerika ve Ingilizlere ait bulunuyor. AngloSaksonlar Süveyş kanalının kontrolünü ellerinde tutmak istiyorlar. Bizim için tehlike ve baskı da daha çok bu iki ülkeden geliyor. Tehdi t, her türlü müdahale ve baskıya ; arşı tek başımıza mukavemet edemiyoruz. Biz, dayanabilmek için ittifakı, direkt menfaatleri diğerlerine oazaran daha az görünen Sovyetler'de, siz de belki aynı hesap ile dostlannızı Washington'da ve NATO başkentlerinde bulduk. Aramızda hiç bir gerçek ihtilaf konusu yoktur. Fakat, temaslanmızı kestik, biribirimize güvenimizi yitirdik ve müttefiklerimizin oyunlarına kendimizi kaptırdık. Bunun aksini yapsaydık ve biz size Moskova'da. siz bize \Vasnı.gıon'da yardımcı ve destık olsaydık, daha yararlı olmaz mıydı? Dün yaptığımız hataları bugün ve yarın tekrarlamamalı\ız. Ben buna inanıyorum, ve sizin de aynı görüşü paylaşmanızı temenni ediyorum." İzmir'den C. Akkanat, öğrenci. "Mustafa Ekmekçi hocamıza" diyerek, "Belki, ileride..." başlıklı şu şiiri göndermiş: "Benim şiir yazdığımı duyan/Dostlar/Fotoğraf çektirmek istiyorlar/Benimle Belki, ileride hapishaneye düşerde/Ünlübirisi olurum diye..." Cezaevlerinde neden şiir yazılır, defterler doldurulur? Yanıt ya da yorum istemeyen bir şey bü. Nazım, "Kurtuluş Savaşı Destanı"nı cezaevindeyazdı. Sabahattin Ali, Sinop kalesinde "...Görecek günler var daha/Aldırma gönül aldırma." diye yazdı. Cezaevlerinde yazılanlar, satır arasında, özgürlük özlemiyledoludur Neden aydınlarımızın, düşünenlerimizin yazgısı cezaevlerinden geçmiştir? Hâlâ da geçmektedir? Gençleri, çocukları cezaevlerinde egitilen ülkeler, hiç de mutlu ülkeler değillerdir. Valilik de yapmış, bir dostla konuşuyordum. Üniversitede okuyan oğlu üç yıldır tutukluydu. Her hafta oğlunu görmeye gidiyordu. Anne, evde ağlıyordu çokluk, oğluna zaman zaman para götürmeye çalışıyordu. Görüşmede oğul şöyle diyordu: Baba, anne! Sizler bir anlamda mutlusunuz. Çocuğunuzu, yani beni her hafta görebiliyorsunuz. Annesi, babası gelemeyenler de var. Kiminin yok ki kimsesi gelsin! Para getirmişsiniz sağ olun! Ben getirdiğiniz parayı, parası gelmeyen akradaşlanmla b&üşmek zorundayım. Ben yerken onlar bakarsa olmaz! Bir aile tanırım, Ankara'da komşumuzdu. lstanbul'a gittiler, bir oğul orada tutuklu. Çocuk nereye gonderildiyse, haydiii ana baba da ardından haftada bir oraya taşınıyorlardı. Daha güçlüklerle karşılaşanlar da var; Afyon'un bir ilçesinden bir bayan okur, şunları yazmış: "Feridem, Feridem..." başlıklı yazınızı okudum. Okurlannızdanım. Gazetemi alınca hemen, "Ekmekçi bugün ne yazmış?" diyerek açar, köşeyi okurum. Tutuklunun yazmış olduğu şiiri içim titreyerek, gözlerim yaşararak okudum. Anama da okudum. İkimiz de çok duygulandık. Bir mahkum eşi olarak size uzun zamandan beri yazmayı düşünüyordum. Okuduğum şiir, beni yazmaya sevketti. Eşim, "M" cezaevinde hükümlü. Sekiz yıl ceza aldı. 16.5.1982 tarihinde içeri girdi, bir daha çıkmadı. 25 ağustos 1985 tarihinde tahliye olacak. O günü büyük bir sabırla bekliyoruz. Maddi sorunlar, yol uzaklığı, çalıştığım için izin sorunu, üstelik bir de trafık kazası korkusundan onbeş günde bir olan görüş gününe üç dört ayda bir gidebiliyorum, Şimdi kış da geldi, kışın hiç gidemeyeceğim. Eşim yakın bir cezaevine gelemez mi? Yaptığım başvuruya olumsuz yanıt aldım. Cezaevleri sınıflandırıldığı için oradan tahliye olması gerekiyormuş. Eşim en yakın bir cezaevine qeldiğinde sanki tüm sorunlarım cözülecek. " Zaman zaman, "Cezaevimektupları"na yer veririm "Ankara Notlan"nöa. Oktay Akbal arkadaşım da, birkaç gün üst üste yayımladı, cezaevlerinin sorunlarına değindi. Bir cezaevinde tutuklu bulunan "£.... "den, kardeşi "E. "ye yazılmış bir mektubu, biraz da "Şairane" bulduğum için yayımlamak istedim. Şöyle mektup: "Sevgili kardeşi m, İzmit'ten yazdığın mektubu aldım. Sen de Konya'ya döndüğünde benim ilk mektubumu almışsındır. Gezip dolaştığınız iyi olmuş. Hepiniz için gerekliydi ama özellikle annem için moral yönden yararlı olmuştur umarım. Gezip gördüğünüz yerleri bir güzel tasvir etseydin, hayal gücüme yardımcı olurdun. Ben yine de payıma düşeni aldım. Fakat oraları dolaşırken kafan cilasız, gönlün puslu gezmişin gibi geldi bana. Karamürsel'in o canım yeşillikleri içinde tüm yaşama sevincinle oturup beş duble (bir ufak + bir duble) atmadıysan yazık olmuş diyeceğim. İlk dubleyi dolduracaktın. "Bu kendim için, can cümleden azizdir" deyip kaldıracaktın. Sonra ağzıntn kıyısını kolunun yeniyle silip, "Şükür Allah'a bu deme de vasıl olduk" deyu ikinciyi dolduracaktın. "Biz bu dünyaya güzel sevmeye geldik" diyerek ve de "Haaayy hak!" nidası ile, dünyanın tüm güzellikleri adına onu da yollayacaktın. Sonra dönecektin "C'dayıma: Dayı, iğne ile hap ile bu işler yürüse dokiorlar, eczacılar girmezlerdi mezara. İşte geldin, gidiyorsun. Şu erenler badesinden bir nefes nuş eyle ki, "Bir ben vardır şimdibenden içeri" sözünün gerçeğine varıp kendini bulasın! diyecektin. Tabii o, kibarca reddedecekti bu nazik teklifi. O zaman hiç üstüne düşmeden, üstelemeden lafı kapaklayacaktın: Bari ben senin yerine bir dublecik içeyim de borçlu gitmeyesin, diyerekten ve de üçüncüyü doldururken, bir yandan da "Allah gecinden versin"\ ihmal etmeyerekten. Yahu bizim oğlan mahpus damında beklemektedir. Bu garibin sofrasına bir yudum rakı koyan da bulunmaz ki... diyerek işi tamamlayacaktın. Neyse, birdahaki sefere yaparsın artık. Ben bunları böylesine aynntılı anlatırken. kimseye çaktırmadan iki duble içmiş kadar oldum. İşte hayal gücü diye buna derler canım kardeşim. Sen kafanı yorma ve de dert etme kendine. Ben hayal gücü ve telkinle idare ederim kafa vaziyetlerini. Neyse, bu kadar hayal yeter. "N" ile "H" için söz kesilmiş, hayırlı olsun. Mutluluk dileklerimi ilet. Yargıtay safhasının daha ne kadar süreceğini bilmiyorum. Fazla düşünmüyorum da... hapiste zaman hesabı yapmak, kulaklarda uğultu, tansiyon düşüklüğü, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk, metabolizma dengesizlikleri ve saçlı deride kepeklenme ... gibi tıbbi sakıncalar taşır. Ayrıca, kafa ve ruh sağlığı açısından da pek tavsiye edilmez... Sevgili "E. ", kendinize iyi bakın, benzaten iyiyim."/*"Vaselam. "M"nin gözlerinden öperim. Tanrıyaemanet olun. Sevgiler. CAUŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Başkasının adı ile çalışanlar: Kuşkusuz kökeninde yaygınlaşmamış sosyal güvencenin yattığı bir gerçek de başkasının nüfus cüzdanı ile çahşanlardır. Birçok açıdan ele alınabilecek bu konu, nedeni nereye dayanırsa dayansın dürüstlük ilkesi ile bağdaşamaz. Kişisel çıkarlar uğruna, Devlet kurumlarının aldatılması, herkese ve öncelikle aldatana günün birinde dönecektir. Bir yazann "Herkes, her şejden, herkese karşı sonımludur." dediği gibi, bazı konularda, bazı kişilerin haklı nedenleri de olsa hoşgörü ile karşılanamaz. Devlet kurumlannı aldatmaya dönük davranışların zararı dolaylı da olsa herkese dönüktür. Biz bu yazımızda sosyal güvenlikten yararlanmak için başkasının adını ya da nüfus cüzdanını kullanarak çahşanlara değinmek istiyoruz. "Bilindiği üzere, bazı sigortalılar işe girişleri sırasında muhtelif nedenlere dayanarak aile fertlerinin, akrabalannın ve>^ diğer üçüncii şahısların Nüfus Hüviyet Cüzdanlarını kullanmakta ve bunun sonucu olarak, fiilen çalışan sigortalı yerine, Nüfus Hüviyet Cüzdanı kullanılan kimseler adına Kurumumuza bordro verilmekte ve prim ödenmektedir. Çalışma süreci içinde Kurumumuzca tesbitine imkân bulunmayan bu uvgulama. ilgililerin emeklilik aşamasına gelmesi ve Kururaa müracaatları ile ortaya çıkmaktadır. (...) başkasının Nüfus Hüviyet Cüzdanını kullanarak çalışanların gün geçtikçe çoğaldığı, bu uygulamanın menfaat karşılığı yapıldığı yolundaki söylentilerin son günlerde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Fiilen çalışanların sosyal güvenlik haklarının korunması ve muhtemel suiistimallerin önlenmesi bakımından, bu gibi hallerde bundan böyle mahkemc ilâmı istenmesi ve ilâm geregi işlem yapılması uygun görülmüştür. (...)" (Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlügü Genelge No: 2757) Acaba, başkasının Nüfus Hüviyet Cüzdanı yerine, onların kişiliklerini de kullananlar çoğalmıyor mu? Ancak, Tüzükler, Genelgeler kişiliklerin nasıl kullanılacağı yönünde bir uyan vermiyor. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalan A.Ş. YARIN: Libva'da ithalat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear