02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef Sahibı: Curahuriyet Matbaacılık ve Gazetecılik Turk Anonım Şirketı adına Nadir ISadi, • Genel Yayın Mudurü: Hasan Cemal. Muessese Muduru: Emine Uşaklıgil.Yazı tşleri Müduru: Ok»y Gönensin, • Haber Merkezi Mudurü: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. TAKVlM 30 Kasım 1984 İmsak: 5.30 Guneş: 7.00 Temsılaler ANKARA: Yalçın Doğan, IZMtR: Hikmet Çetinkaya, ADA NA. Mehmet Mercan, • Servıs Şeflerı: İstanbul Haberleri Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomr Osman Ulagay. Kullur Aydın Emey, Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdnlkadir Yucelman. Duzelıme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay. IşSendıka: Şukran Ketcnci. Ikindı: 14.2 Bürolar: • Ankara: Ziya Gökalp Bulvarı, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • Izmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK 246Ist. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 Öğle 11.58 Akşam: 16.44 Yats 18.09 Denktaş topıı Rıımlara attı Rum yönetimi lideri Kipriyanu, Türk tarafımn BM Genel Sekreteri'nin önerilerini kabul etmesinden sonra masaya oturmak yerine Atina'ya Kitti. Denktaş, Cuellar ile yaptığı son görüşmeden sonra, genel sekreterin gündem taslağını tümüyle kabul etüklerini, gelişmelerin Kipriyanu'nun tutumuna bağlı olduğunu açıkladı. Türk tarafı: BM önerilerine evet göriışeceğiz" şeklinde konuştu. Denktaş, görüşmelere 10 gun ara verilmesi üzerinde ne diişünduğü sorusunu ise, "10 gündiır boş kalacagım demektir bu başka ne söyleyejim" biçiminde yanıtladı. Gözlemciler, Kıbns Rum toplumu lideri Kipriyanu'nun on gün içinde gündem taslağı üzerinde Atina'nın yanı sıra Rum toplumundaki siyasi güçlerin özellikle Komünist Partisi AKEL'in görüşiınu alacağını, bu değerlendirmeler sonrası Cuellar'a gündem taslağı ile ilgili kesin yanıtını verebileceğini belirtiyorlar. Kipriyanu dönene kadar New York'ta kalacağını açıklayan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Bayrak Radyosu'na verdiği demeçte, Yunanistan Başbakanı Papandreu'ya sürmekte olan görüşmelere gölge etmemesi cağnsında bulundu. Yunanistan'ın Kıbrıs'ı 1%3'ten 1974'e kadar bir Yunan kolonisi yapmak için kana buladığını belirten Denktaş, "Papandreu hâlâ bir felaket baykuşu gibi ötüyor" dedi. Bunun "hayra alamet olmadığım" kaydeden Denktaş, Papandreu'nun Rum lideri Kipriyanu'yu macera yoluna itmekten vazgeçmesi ve banş görüş.nelerini baltalamayı bırakması gerektiğini ifade etti. Piyango Şener Şerve vurdu KEMAL KÜÇÜK Köprüden 300 milyonuncu araç geçti 1\E TESADÜF BoğaziçiKöprüsü'nden geçen 300milyonuncu aracın sahibi, herkesin TV'den yakmdan tanıdığı tiyatro sanatçısı Şener Şen çıktı. Arabasım saran görevliler, merakhlar vegazeteciler arasında önce biraz korkup şaşıran, sonra da bu mutlu rastlantıyı gülücüklerle kutlayan Şener Şen, "Haberiniz var mıydı?" şeklindeki sorulan "lallahi yoktu" diye cevapladı. (Fotoğraf: ENDER ERKEKj NEW YORK/LEFKOŞE (Cumhuriyet) KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın, Kıbns Rum yönetimi lideri Kipriyanu ile bir zirvede buluşması için BM Genel Sekreteri Cuellar'ın önerilerini kabul ettiğini söylemesi, yeni gelişmelere yol açtı. Rum yönetimi lideri Spiros Kipriyanu, Denktaş'ın bu çıkışı uzerine "zirve"ye oturmak yerine, Atina'run göruşünü almak amacıyla 10 gün süre isteyerek önceki gün New York'tan ayrıldı. Bu durum KKTC çevrelerinde "Kipriyanu köşeye sıkıştı" biçiminde değerlendirildi. New York'ta Kjbns sorununa çözüm bulma amacıyla sürdürülen görüşmelerin 3. turu dün sona ererken, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar son konuşmayı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile yaptı. Denktaş görüşmeyle ilgili gazetecilerin soralannı yarutlarken Genel Sekreterin gözden geçirilerek son biçimini alan gündem taslağını tümuyle kabul ettiklerini, bundan sonraki gelişmelerin Kipriyanu'nun tutumuna bağlı olduğunu bildirdi. Denktaş, bir Yunanlı gazetecinin, "Yeni bir öneri sunup sunmadıklan" sorusuna ise, "tngilizce anlamıyor musunuz, İZMİR'DEN MERSİN'E NARENCİYE İhmcatçı borç batağında 3 HİKMET ÇETİNKAYA Sermaye şirketleriyle ihracat çılar arasında yoğun bir rekabet var. Özellikle "kliring" dıye adlandınlan (mal takası) satış yöntemiyle, holdingler sosyalist ulkeleri ellerinde tutuyorlar. Sovyetler Birliği, Macaristan, Çekoslovakya, Romanya'ya başta ENKA ohna uzere Kıbrısh işadamı Asil Nadir'in Turkiye'de bir yıl once kurduğu Meyna ile Alpa ve EMPA gibi kuruluşlar ihracatçının 240 dolar (1 ton) fiyat verdiği limon ya da satsumaya 220 dolar teklif getiriyorlar. 50 mılyon dolarlık ihracat barajını aşmak için yaş sebze ve meyve ihracatına başlayan holdingler, küçük çaptaki üreticilerin değil, biniki bin dönümlük bahçesi olan büyük ureticılerin mallarını topluyorlar. ö t e yandan iki yuz milyon sermayeli Mepasan'ın da önümüzdeki yıl devreye girmesi için yoğun çalışma yapılıyor. Antalya İhracatçılar Birliği Başkanı ve Mepasan Yönetim Kunjlu Başkanı Tevfik Tugayoglu, şirketin iki bin ortağı olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor: Mepasan'lar MersinAdana, Antalya, tzrair, Bursa'da kurulmuştur. tstanbul'da ise bilgi alma işlemi için Mepataş kurulmuştur. Mepasan Dünya Bankası kredilerinden yararlanıyor. Mepasan'lar ambalajlamadan soğuk hava deposuna, uretimden pazarlamaya kadar koordine bir çalışma >apacaktır. 230 bin ton elma uretilen ülkemizde sadece 10 bin ton elma ihraç ediliyor. Antalya'da 227 bin ton portakal 35 bin ton limon üretiliyor. Oysa bu üretimin ancak yüzde 15'i ihraç edilebiliyor. Kipriyanu taslağın gündem taslağı üzerinde mutabıkız diyoruz. Niye öneri getirelim" karşılığını verdi, Denktaş, "Toprak tavizi verecek misiniz?" sorusuna karşılık, "Toprak ayarlamalanna hazınz. Gündem çerçevesinde herşeyi Kebapçılar alınış Mersin'in o unlu Uray Caddesi, halk diliyle "dolar caddesi" artık yok. O caddedeki "nakliye" ve "ihracat" büroları kapanmış. Yerlerini kebapçılar ve kahveler almış. Mersın'de ıpotekli, hacizli, icrada ışhanları, apartmanlar, narenciye bahçeleri var. Ihracatçı Durmuş Gürses. lise mezunuydu. O deponun ortasında sıkıntılı duran delikanlı. Pencerenin önünde dışanyı buğulu gözlerle seyreden, yaşından büyük gösteren insan. Geceleri soğuk oluyor buralan değil mi? Cebinden birinci sigarasını çıkartıp yaktı. Soguk oluyor... Mersin yöresinde Mezitli, Davultepe, Tece, Çeşmeli, Kargıpınan, Tömük, Erdemli, Kocaha Milli Güvenlik Kurulu iç ve dış olayları gorıiştu ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu dün yaptığı 5,5 saat süren toplantısında, iç ve dış olaylarda meydana gelen gelişmeleri değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başkanlığında Çankaya Köşkü'nde yapılan toplantıya Başbakan Turgut Özal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, Bakanlar Zeki Yavuztürk, Yıidınm Akbulut, Vahit Halefoğlu, Kuvvet Komutanları Orgeneral Haydar Saltık, Orgeneral Halil Sözer, OramiraJ Zahit Atakan, Orgeneral Mehmet Buynık ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Halit Toroslu katıldılar. Kurulun dünku toplantısına anayasal görevleri gereği Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya ve Nejat Tümer ile gundemle ilgili olarak Devlet Bakanlan İsmail Özdağlar, Sudi Tiirel ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin de bulundular. Saat 09.30'da başlayıp 15'te sona eren toplantıdan sonra yapılan açıklamada, "Milli Güvenlik Kurulu bu toplantıda son bir yülık donem içinde iç ve dış olaylarda meydana gelen gelişmeleri gözden geçirmiş ve değerlendirmiştir" denildi. 9fersin'in ünlü Uray Caddesi, halk diliyle "dolar caddesi" artık yok. O caddedeki "nakliye" ve "ihracat" büroları kapanmış. Yerlerini kebapçılar ve kahveler almış. Limonlu kasabasında narenciye bahçelerinde işçiler çalışıyorlardu Kadınlar, erkekler ve çocuklar telaş içindeydiler. Gündelikleri sekiz dokuz yüz lira arasındaydı. Kadınlar tezgâhm başında kasalara limon istif ediyorlardı. Çocuklar kasaların çevresinde halka oluşturmuşlardı. lann toplam borçlarırun yüz milyarı aşkın olduğu söyleniyor. sin'den. Erdemli'ye doğru yol boyu deniz kıyısında narenciye bahçelerinin arasında yükselmiş yedisekiz katlı apartmanlar gördük. Bahçelerin büyük bir bölümu satılmıştı. Limonlu kasabasında narenciye bahçelerinde işçiler çalışıyorlardı. Kadınlar, erkekler ve çocuklar bir telaşın içindeydiler. Gündelikleri sekiz yüzdokuz yüz lira arasında değişiyordu. Kadınlar tezgâhın başında kasalara limon istif ediyorlardı. Çocuklar kasaların çevresinde bir halka oluşturmuşlardı. Her bahçede görünüm aynıydı. Çocuklar hep birbirine benziyordu. Durmadan, dinlenmeden cahşıyorlardı. Ve şimdi gerisin geriye dönelim.. Boğaziçi Köprüsü'nun zamlı tarifeye hazırlandığı saat yaklaşırken alaca karanlıkta Köprü Müdurlüğü'nde hareket var. Müstahdeminden müdürune elde telsiz numaratör izlenirken, gazetecilere "vakit geldi" deniyor ve herkes " 4 A " numaralı gişenin önünde toplanıyor. Geri sayma telsizden dinleniyor, hçrkes arabaları sayan lastik halatlara basmadan sağda solda yerini alıyor. Tüm gişelerin durduğu an bir el, gişeye gelen kahverengi Murat'ın kaportasına vumyor. "tşte b u " diye bağıran görevlilerin arasında duran arabanın içinden ürkek, şaşkın ve terli her halinden korktuğu belli olan bir kafa uzanıyor. " N e o l d u ? " diye sorduğunda arabayı saran ve kendisini tanıyan kalabalığın kahkahaları "işin ciddiyetini" bozuyor. Çunku Boğaz Köprüsü'nun 300 milyonuncu müşterisi tiyatro sanatçısı Şener Şen çıkıyor. Köprünün 300 milyonuncu müşterisi ile "haberiniz var mıyd ı ? " "Vallahi yoktu" gibi konuşmalar sürerken bir şirketin hediyesi iki oto lastiği arabanın üzerine konuyor. "Otobüs ya da kamyon olabilir" gerekçesiyle yedek getirilen iki buyük lastik geri giderken "talihli Şener Şen" müdurlük binasına götürulup koprü mudüru tarafından kendisine bir altın kaplama madalya, bir rozet ve bir plaket yanında "300 milyonuncu araç sahib i " sertifikası veriliyor.* Darmadağın olmuşlar Dolar Sokağı'nın sakinleri artık darmadağın olmuşlar. Adlarını tek tek yazmaya, ne iş yaptıklarını söylemeye gerek yok. Sormak istediğimiz 2 bin 800 üyesi bulunan Türkiye Narenciye İhracatçüan Birliğ^'nin bugün kaç Uyesi gerçek anlamda ihracat yapıyor? Ya on, ya on beş. Kebapçılar, kahveciler, berberler, aldıklan kredileri ne yaptılar acaba? Bu sonıya yanıt vermek için şöyle Mersin yöresini dolaşmak yeterli. Kimisi iki binuç bin dönüm narenciye bahçesi almış, kimisi yedisekiz katlı apartman, işhanı dikmiş. Bazıları fabrika kurmuş. Çoğunluğu ise har vurup harman savurmuş. Bunlar hiçbir şey yitirmemişler. Başladıkları yere donmüşler. Ama alınan krediler bankalara ödenmemiş. Daha önce belirttiğimiz gibi dağ taş ipotekli, hacizli ve icrada. İsterseniz tekrar baştan alalım narenciyedeki arapsaçını çözmeye çalışalım. Bakanhk araştırması: Çocuk işçiler Yaşları on ikion sekiz arasında erkek çocuklar çorbalannı içmişler, beton üzerine serili yer yataklanna uzanmışlardı. Çoğu Antakya'dan Altınözu ilçesinden gelmişti. Gun boyu narenciye bahçelerinde limon, mandaİin ve gTeyfurt toplamışlardı. Aralarında ilkokul, ortaokul, liseyi biürmiş olanlar vardı. sanlı ve Limonlu yöresinde narenciye bahçelerinde çocuklar, çocuic yaştaki gençler çalışıyorlardı. Limonu daldan toplayanlar cocuklardı. Kadınlar, kızlar tezgâhlarda limonları kasalara yerleştiriyorlardı ozenle. Bahçelerde kazanlarda yemek pişiyordu. Hepsinin başında "çavuş" vardı. Ege'de "dayıbası" Çukurova'da "elçi", Mersin yöresinde ise "çavuş" işçiyi getiren, başında duran kişiydi. Sabah erkenden aynldık Mer Gençlik, gelecek kaygısı içinde ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı'nca yapılan araştırmaya göre, gençler "gelecek kaygısı" içinde. Ortaöğretim gençliği sorunlarının giderilmesi için de devletten "hizmet" bekliyor. Bakanhk Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmaya katılan gençlerin belirttikleri sorunlar öncelik sırasıyla şöyle: "Üniversiteye girememe, işsizlik, meslek edinmedeki güçîükler, toplumsal baskılar, aile baskısı, cinsel sorunlar, spor etkinlikierinden yeterince yararlanamama. karşı cinsten arkadaş edinememe. psikolojik sorunlar, dinlenme ve eğlenme olanaklannın sınırlıhğı". Araştırmadaki sayısal verilere göre, her yüz öğrenciden 86'sı üniversiteye girememe ve işsiz kalrna korkusu içinde... Üniversiteye girememekten ve iş sahibi olamamaktan kaygı duyan kesimin büyük bir bölümünu meslek lisesi öğrencileri oluşturuyor. Araştırmada, özel liselerde okuyan öğrencilerin, toplumsal baskılardan yakınma nedeni ise şoyle açıklandı: "Özel liselerde okuyan öğrenciler, egemen değer yargılanyla, bu çizgideki aile tutumlarıyla ve bu boyuttaki toplumsal ilişkilerle andannda onemli bir çelişmenin olduğunu düşünmektedir." Dalanrl&ğma yok!.. İTO 'da Haliç'teki yıkımdan yakınanlar, "Kazlıçeşme'ye dokunmuyorsunuz" deyince Bedrettin Dalan, net konuştu: "En geç 1 Eyliil 1985'te dozerlerimiz Kazlıçeşme'ye girecek, atlatırız diyenler varsa, yağma yok..." NİLGÜN UYSAL İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan dün de İstanbul Ticaret Odası'nda konuştu ve bir kez daha güzel bir İstanbul için asla taviz vermek niyetinde olmadığım anlattı. Eminönu'nde Perşembepazan'ndaki iş yeri yıkılmış, ya da yıkılmak üzere olan tüccarlara.. Peynir ya da et ithal edilmesine itirazı olan peynircilere ve mezbaha sahiplerine... Sakin fakat kararlı bir tutumla bir bir sıraladı yapılanlan ve yapılacaklan. " E n sevdigi paşasının idam karannı veren padişahın o paşanın öliımü için nastl 4 saat ağladığını, ama karanndan da dönmediğini" örnek verince, Ticaret Odası Meclis salonundaki dinleyicilerden biri: " En çok sevdiğiniz paşa biz olmayalım" dedi. Dalan'ın karşı esprisi hızla geldi: " İnşallah sizin de en çok sevdiğiniz paşa ben olmam." Birçok yerde yaptığı açıklamalan bir kez daha tekrarlamaktan çekinmeyen Dalan, "Avrupa'daki tek büyük İslam şehri" diye nitelediği Istanbul'un Doğu ile Batı arasında önemli bir atlama tahtası olabileceğını, Batı'dan da İstanbul'u güzelleştirmek için yapılanlara destek geldiğini vurguladı. Yağma yok" diyordu da başka birşey demiyordu. Açıkça soylediğı, bugüne dek İstanbul'u çirkinleştirmek pahasına ticaret yaşamlarını yürütenlerin bundan böyle daha guzel bir İstanbul için fedakârlık yapmak zorunda olduklanydı. Üstelik "Bu fedakârlık taribimize de bir hizmet" placaktı. Dalan'ın konuşması bittikten sonra kürsüye çıkıp konuşanlar, genellikle kurdukları uzun cümleler arasında sıkıştınlmış birkaç kelime ile dertlerini anlatmaya çalıştılar. Sert olması beklenen karşı cıkışlar "teşekkür"le "siz de haklısımz" arasında ezilip gidiyordu. Sadece bir kişi derdini çok açık dile getirdi ve Perşembepazan'nda babasının 40 yıl, kendisinin de 30 yıldır iş tuttuğunu hatırlatarak, iş yerinin istikbalini sordu. Dalan'ın cevabı kısa ve yalındı: "Haber vermediniz demeyin. 12 yıldır bitirmediğiniz Demirciler Çarşısı'nı bitirmeve bakın. Önümüzdeki bahardan itibaren siz de taşınmak zorundasınız." Kürsüye çıkıp dert anlatanlardan bazıları, Haliç'teki yıkım konusunda taviz vermeyen belediyenin Kazlıçeşme'de müsamaha gösterdiğini hatırlattılar. Dalan'ın bu itiraza da cevabı netti: " E n g e ç l Eylül 1985'te belediyenin dozerleri oraya da gidecek. 30 yıldır çok belediye başkanı gördük çok atlattık diyenler varsa yağma yok." Eminönu'nde yapılan yıkım için "sızlananlar" burada "alkış ı " patlattılar. Dalan, yine durmadı ve bütün alınan kararlara rağmen Kazlıçeşme'de 9 kaçak yapının son zamanlarda yukseltildiğini belirterek, "Beni ilgilendirmez. lsterlerse gecekondu yapsınlar. Belediyenin dozerleri oraya gidecek" dedi. Bedrettin Dalan istanbul Ticaret Odası'ndaki konuşmasında hayati gıda maddelerini belediyenin stoklayacağını ve bu amaçla yapılan deponun bitmek üzere olduğunu da haber verdi ve "Kara günler için stoklama yapacağız" dedi. İstanbul'da ulusiararası bir borsa kurulması için kendilerine düşen görevleri yapmaya hazır olduklarım da soyledi. Tekeller Meyve ve sebzede olduğu gibi narenciyenin dışsatımı, yani pazarlaması biraz karmaşık bir konu. Batı Avrupa pazarları, birkaç tekelin elinde. Bu tekeller, ozellikele Hamburg ve Viyana'da yoğunlaşmış. Standardizasyon ve ambalaj yöntemi en üst düzeye ulaşmış, Batı Avrupa'da. Tekeller dünyanın dört bir yanından mal ahyorlar. Bunlan geniş tüketici kitlelere, üstelik tüketim eğilimlerini yönlendirerek diledikleri gibi pazarlıyorlar. Kendilerince bunun çeşitli yöntemlerini bulmuşlar. Bu gelişim tekellerin kazançlannın artmasıyla birlikte yürüyor. Bunun yanı sıra, politik etkenler etkin bir rol oynuyor. " A E T politikası" adı altında "dayatmacı" bir yola başvuruyorlar. Aynı biçimde Ortadoğu pazan da, sosyaüst ülkeler pazan da genişleyen alıcılar görünümünde. Ancak ülke tanmının içinde bulunduğu en genel sorunlann gözardı edilerek salt pazarlamaya dönük iyimser ve hayalci kuramlar geliştirmek, teknik eksikleri gidermek, bunlar gideriliverirse, A TLA TMACA YA SON Anakent Belediye Başkanı Dalan, "30 sorunlar çozümlenecekmiş gibi yıldır çok belediye başkanı atlattık, diyenler yantlırlar" dedi. yaklaşımlar getirmek sanırız yanlış olacaktır. MEYSEB Çukurova Bölge eski Mudurü Savaş Hayırlıoglu, 1974 yılında Türkiye Narenciye Geliştirme Projesi'nin başlatıldığını, ancak geçmiş dönemlerin nikte kendısıne narkoz verilmeden önce gerekli tüm kontrolleye başlanmasından kısa bir sure ri yapıldı. Bizim için tıbbi bir ha tanm bakanlarınca bunun engellendiğini belirterek, "MEYSEB sonra öldü. ta yoktur. Zaten daha önceden şimdi atıl bir dunımdadır" digeçirdiği üç ameliyatta da kenYakınlan, Halil Karaca'nın yor. disine narkoz verilmiş. Yine de ölümunun, ilkel yöntemlerle Ziraat yüksek mühendisi olan ailesi kabul ederse savcılığa başnarkoz verilmesi sonucu meydaSavaş Hayırlıoglu. narenciye vuracağım ve otopsisini isteyecena geldiğini ve narkoz oncesi uretimi de yapıyor. Sorunlan anğim. tngiltere'de bugün bayıllahasıanın tansiyonunun dahı ollatırken olaya salt narenciye açırak ameliyatların yüzde çülmediğini ileri surduler. Narsından değil, tüm tanm ürünle50'sinden çoğu dişle ilgilidir. kozu veren Dr. Özel Dursun ise rini kapsayan bir bakış açısı ile Ama, maalesef anestezinin de bu iddiaların yanlış olduğunu " T a n m planlaması yapılması belli bir riski vardır. İJzuntumüz belirterek ozetle şunları söyledi: zonınludur" biçiminde konuşusonsuzdur. Dilerim benzer du"Vefal eden hastam korku ve rum bir daha ne benim ne de yor. inhibisyon sonucu kalp durmaöteki meslektaşlarımın başına BİTTİ sından ölmuştür. Narkoz vennegelmez." TTde "Olay" yayınlanmadı Haber Merkezi Televizyonun ilgi gören yayınlarından olan " O l a y " programının daha önceden belirlenen programda olmasına rağmen dün akşam yayınlanmaması tepkilere yol açarken, TRT yetkilileri de çelişik bilgiler verdiler. "Korunmaya muhtaç çocuklar ve yetiştirme yurtlan"nı konu alan Uğur Dündar'm hazırladığı programm yayınlanmasıyla ilgili olarak TRT Ankara yayın sorumlulan programın İstanbul'dan geç geldiğini söylerken, İstanbul'daki ilgililer de bantlan n gecikmeye rağmen Ankara'ya yetiştirildiğini soylediler. TRT Yüksek Denetleme Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Olgun ıse programın yayından çıkarılmadığını belirterek, "Öğretmenler haftası nedeniyle düzenlenen acıkoturum yayın programına alınmıştı. Bu nedenle " O l a y " programı yayınlanamadı" dedi. Olgun, "Olay" programının denetimden geçmiş olduğunu öne sürerek önümüzdeki gunlerde programın yayınlanacağını sozlerine ekledi. Kredi için 60 bin öğrenci başvurdu ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğrenim kredisi almak için 60 bin öğrencinin başvurduğu belirtildi. Harç kredisi başvuruları ise 11 aralıkta sona ererken, harç taksitlerinin ikinci odeme süresi bugün doluyor. Kredi almak için en son 23 kasım tarihinde başvuran öğrencilerin başvuru formlarının bilgisayar değerlendirmesi sürüyor. Edinilen bilgilere göre, 5860 bin dolayındaki kredi istemlerinin tumune yanıt verilmeyecek. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler, daha once yaptığı açıklamalarda da her öğrenciye kredi verilmesini "doğru bulmadığını" belirtmişti. Bu durum karşısında, başvuran öğrencilerden kaçına kredi verileceği açıklık kazanmadı. Öte yandan, harç kredisi almak için öğrencilerin başvuruları da suruyor. Ölen tekstilcinin yukınları doktoru suçhıyor Halil Karaca'nın ölumunün, ilkel yöntemlerle narkoz verilmesi sonucu meydana geldiği, tansiyonunun dahi ölçulmediğı belirtiliyor. İstanbul Haber Servisi Bir hastanenin diş kliniğinde narkoz verildiği sırada ölen "Çift Geyik Karaca" firmasının ortaklarından Halil Karaca'nın cenazesi, bugun Fatih Camii'nde kılınacak cuma namazından sonra Edirnekapı mezarlığında toprağa verilecek. Yakınları, gencin ölümünu tıp yontemlerinin ilkel şekilde ve eksik uygulanmasına bağlarken, narkozu veren Dr. Özel Dursun, narkoz öncesi gerekli tüm sağlık kontrollerinin yapıldığını, tıbbi olarak bir hatanın olmadığım söyledi. Önceki sabah çüruk olan dört dişini tedavi ettirmek amacıyla eşi Dr. Alev Karaca ile birlikte Taşkışla'daki Fransız Pasteur Hasıanesi bunyesinde faaliyet gosteren "tstanbul Çocuk Diş Kliniği ve Ortodonti Merkezi"ne giden Halil Karaca, uyutarak diş ve diş eti tedavisi yapılan bu kli
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear