24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 1984 * * • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Bugün Limni, yarın MidillL. (Baştarafi 1. Sayfada) savaşdışı bir politika izleyen zırhhlardan biri olarak geri dön Türkiye için, Ege adaları yine dü. Bir yıl süren savaşta, saldır sorun olur. 1941 yılında Limni gan birliklere ikmal merkezi yi dahil tüm Ege adaları Nazi Alne Limni oldu. Osmaniı devle manyası'nın işgaline girer. tinin 1. Dünya Savaşı'nda ye Türkiye'nin en önemli ticaret linilgisini belgeleyen Mondros manları olan İstanbul ve İzmir'Silah Bırakışması Limni'de im in Batı ile ticaret yolu kapanma zalandı. Şimdi de, NATO için tehlikesi altındadır. Anadolu yade silahlandınlmak isteniyor. rımadasının Batıya dönük yü1923 tarihli Lozan Barış Ant zü, kolaylıkla ablukaya alınabilaşması'nda, Limni ile birlikte lecek, Türkiye'nin Batı bağlanöteki Ege adaları Yunanistan'a tısı kesilebilecektir. verilir ve silahsızlandırılır. Yeni Savaş boyunca Türkiye'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin yöne ticareti daha çok güneyde Merticileri, Limni ve öteki adaların sin ve İskenderun limanlarınAnadolu'ya bir daha tehdit oğe dan yapılır. Eğer, bu limanlann si olmasını, tarihten aldıkları tam karşıstndaki Kıbrıs, İngiltedersle ve haklı olarak istemez re'nin değil de Almanya'nın ler. 1936yılındatoplanan ulus elinde bulunsaydı, Türkiye'nin lararası bir konferans ve sonun Batı ile bağlantısı tümüyle keda imzalanan bir sözleşme ile silme tehdidi aitında kalacaktı. Boğazları askerden arındıran Dolayısıyta, Ege'de bir abluka ve Türkiye'nin güvenliği açısınhalinde, Kıbns'ta dost bir yönedan son derece olumsuz hütimin ve adanın stratejik değekümler taşıyan Lozan Boğazlar ri, kuşkuya yer vermeyecek biSözleşmesi değiştirilir. Montrö çimde belirmişti. Boğazlar Sözleşmesi iie artık "EGE DENGESİ" Türk Boğazları, Türk Hükümeti'nin tam denetimi altındadır ve Tüm bu tarihi dersleri iyi desilahlandırılır. ğertendiren Türk yöneticileri, İkinci Dünya Savaşı'nda, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yenik İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verilecek olan Oniki Ada'nın statüsü ile yakından il(Baştarafi 14. Sayfada) gilenirler ve 1947 tarihli Paris Barış Antlaşması ile Oniki Ada, Martella: silahlandırılmaması koşuluyla, "Ne partiye ne de Tiirkeş'e, Yunanistan'ın olur. Böylece, öyle mi? Türkiye ileYunanistan arasında Çelebi: Lozan, Montrö ve Paris'le bir "Evet.." "Ege dengesi" kurulur. "Boğazlar'ın savunulması için bu adalar kadar önemli olan LJmni de silahlandırılabilir." MANT1K KURALINA AYK1RI Uluslararası hukukun ince aynntılannı bilmiyorum, ama bu iddia en başta mantık kurallarına aykırıdır. Bir kere, Montrö, Lozan Boğazlar Sözleşmesi'ni Türkiye lehine değiştiren bir sözleşmedir. Ondan ayrı olan Lozan Barış Antlaşması halen yürürlüktedir. İkinci olarak, Türkiye aleyhine olan bir sözleşmeyi, bir uluslararası konferansta lehine değiştirme çabası içindeyken, imzalanan Montrö Sözleşmesi Türkiye'nin yakın güvenliğini güçlendiren hükümler getirirkan, Türkiye'nin güvenliği açısından Boğazlar kadar önemli olan Ege adalarının aynı sözleşmeyle başka bir devlet tarafından silahlandırılabileceğı nasıl öngörülebilir, böyle bir mantık nasıl yürütülebilir, böyle bir yorum nasıl yapılır, anlamak olanaksızdır. NATO'YU KARIŞTIRMAK Yunan Hükümeti, hem iddiasına kuvvet kazandırmak, hem de Batıyı yanına çekmek için, bir de işin içine NATO'yu kanştırıyor. "Madem NATO'nun savunma gücü arttırılmak isteniyor, işte fırsat! Limni'deki birliklerimi barış ve savaş zamanında NATO'ya ayırıyorum. Bu, ittifakın Savunma Planlama Komitesi'nin çalışmalannda kabul edilsin." Neresinden bakılırsa bakılsın, yine mantıksız ve çelişkili. Bir oldubittiyi hukuki bir kılıf içine sokma çabası. Bir kere, Yunan Başbakanı, gerek Yunan kamuoyunda kredi yapmak, gerek Sovyetler'e şirin görünmek ve gerekse Türkiye'nin kredisini düşürmek için, Yunanistan'a tehdidin Varşova Paktı'ndan değil, Türkiye'den geldiğini söylemiştir ve söylemektedir. Bu söz, NATO çevrelerinde ciddiye alınırsa, şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Limni'deki birliklerin NATO'ya tahsis edilmesi ve adanın silah landırılmasıyla, Türkiye'ye karşı NATO savunması güçlendirilmiş duyor. Ciddiye alınmazsa, o zaman NATO'ya tahsis oyunu da ciddiye alınmamalıdır. İkinci olarak, Limni'nin kuzeyden gelecek bir saldında, Boğazlar'ın ve Balkanlar'ın savunulmasındaki payı, sanırım çok minimal düzeydedir. Bir küçük adanın silahlanmasının sağlayıp sağlayamayacağı çok kuşkulu olan savunma gücü artışı ile bu çabanın sonunda iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmesinin yaratacağı büyük güç boşluğu, NATO makamlarının NATO'nun güney kanadının savunulmasında üzerinde durmalan gereken en önemli konudur. VETO YETKİSİ Belirli ülkelerin bir araya gelerek, savunmalarını güçlendirmek için, ittifak kurmaları ciddi bir iştir. İttifakın caydıncı niteliğini yttirip saldırıya uğraması ve ittifak bölgesini saldırıya karşı koruması daha da ciddi bir iştir. Bu konulara ilişkin temel düzenlemeler ve ittifakın barış zamanındaki savunma tutumu, İttifakın iki üyesi arasında ortaya çıkan ve yine onlar tarafından çözülecek olan sorunlara ve hele ciddiyeti çok kuşkulu siyasal ve hukuki manevralara göre belirlenemez. Eğer belirlenirse, Türkiye'nin, sorumluluğunu bilen bir müttefik olarak, veto yetkisini kullanması hem doğal ye hem de NATO makamlarının ittifakın güney kanadını nereye götürebileceklerini göstermesi açısından uyarıcı olur. Benzinde fiyat rekabeti (Baştarafi 1. Sayfada) lere ilan ya da reklam verebileceklerini de bildirdi. Bakan, bu yıl satışlarda 800 bin ton artış olduğunu kaydetti ve Petrol Ofisi'nin bu yılki kârının 15 milyarlira olduğunu sozlerine ekledi. PETROL OFİSİ: KÂR YÜZDE 1.5'A İNEBİLİR Bakan Özdağlar'ın açıklaması üzerine Petrol Ofisi Genel Müdürluğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, fueloil, motorin ve benzin bayiliği için şimdiye değin getirilen belirli sınırlamalar kaldırıldı. Petrol Ofisi yetkilileri, Petrol Ofisi'nin istasyon açma konusunda belli koşullan yerine getirenlerin istasyon açma isteklerinin yerine getirileceğini belirterek şu bilgileri verdi: "Bu iş bir arz talep meselesidir. Piyasaya bakılır, istasyon açma konusunda belli esaslanmız vardır. Tabii ki, depo çıkış fiyaünı hükümet belirlevecektir. Fakat bu depo çıkış fiyatından sonra bayi kânnı, bayi kendisi belirleyecektir. Mesela genelde bayi kân yüzde 3 ise, bayi bunu yüzde 1.5'a indirebilecektir. Bu konu bayinin kendi gerçekleştireceği bir orandır. Sayın Bakan, akaryakıt satışlarında serbest rekabeti n uygulanacağını belirtmekle bu konuyu dile getirmişür." Devlet Bakanı İsmail Özdağlar, bundan uç dört ay kadar önce yaptığı bir açıklamada, Petrol Ofisi bayiliklerinin ulufe dağıtılır gibi dağıtıldığını, bu nedenle yeni bayiliklerin dondurulduğunu açıklamıştı. TABGİS TEPKt GÖSTERDt Türkiye Akaryakıt Bayileri, Petrol ve Gaz Şirketleri îşveren Sendikası (TABGİS) Genel Başkanı Galip Jabban, Devlet Bakanı Özdağlar'ın açıklamasını "şaşkınlıkla" karşıladı ve "Bu ciddi bir öneri değildir. Kendin pişir kendin ye, gibi bir şeydir" dedi. TABGİS Genel Sekreteri Hasan Ali Göksoy'la birlikte bu konuda görüş belirten Galip Jabban, "Cumhuriyet" muhabirine şunlan söyledi: "Biz bayiler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın tespit ettiği fi>ailardan satış yapıyonız. Bakanlığın akarvakıt ticaretinde tanıdığı kâr marjı yüzde 3'tür. Bu briit rakamdır ve içinde tüm masraflanmız dahildir. Böyle bir GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Time, Atatürk döneminde kamu kuruiuşlanna ağırlık verildiğmi, bugün devtetin elinde onikisi Türkiye'nin en büyük işletmeleri ojmak üzere üçyüz şirkete sahip olduğu kaydedilmekte ve Özal'ın bu kuruluşları satmaya hazırlandığı bildirilmektedir. Hiç şaşırmayin, kızmayın da.. Atatürk'ün kurduğu devlet işletmelerinin Özal eliyle satışa çıkarılması, hiç şüpheniz olmasın kamuoyuna, "Atatürkçülük" olarak sunulacaktır! "İdeoloji" sözcüğüne pek kızarlar, bilirsiniz. Ama "ideoloji" tek yanlı ve yönlü olmaz. Bugün Özal'ın da bir ideolojisi var. Bu ideoloji, serbest piyasa ekonomisi adıra devlet kurumlannı satışa çıkarmayı öngörüyor. Bu özünde, uluslararası kapitalizmin yoksul ülkelere şırınga ettiği pek de yeni olmayan klasik bir sömürü biçimidir. Elimizde sayılar var; ancak sayıları yan yana dizip sizleri sıkmak istemiyoruz. Artık Mısır'daki sağır sultan bile duydu. Türk özel sektörü bankacılık sistemine milyarlarca lira borçludur. Para/kredi düzeni çoktandır içinden kolay kolay çıkamayacağı bir büyük bunalım içinde kıvranıp durmaktadır. Özal sektör, SSK'ya olan işçi prim borçlarını bile ödeyememektedir. Devlet özel sektörden milyarlarca lira kredi ve prim alacaklısıdır. Hür teşebbüs, bunca yıldır hovardalığını devlet kesesinden yapmaktadır. Sırtlannı zengin ve kayıtsız kayınbabalara dayamış haşarı içgüveyleri gibidir bizim hür teşebbüsümüz... Kredi deseniz devlet bankalarından, yatırım indirimi, teşvik tedbiri gibi kolaylıklar yine devletten.. Peki ver devlete kredi borcunu... Hayır vermez; veremez. Çünkü şeytan almış götürmüş, satamamış getirmiş! Türk özel sektörü limit ve zaman dışı kredileri ile bankacılık sistemine milyarlarca lira borçludur. Ve banka yönetimleri yıllarca, siyaset eskileri ve ytllanmış bürokratlar elivle özel sektörümüz için emme basma tulumba gibi çalıştırılmıştır. Gün geçmiyor ki devlet bankalannda "donuk kredi" diye bilinen gidip de gelmeyen milyarlık kredilerin öyküleri gazetelere yansımasın... Peki, devlete bu kadar borçlu özel sektör mü alacak satışa çıkan kamu kurumlannı? Bakın ne güzel: Devlet bankalarından para alıp, devlet işletmelerini satın al. Oh ne güzel! Bu da "liberal ekonomi" olsun... Sonra devletçiliğe de çok kız, "müdahalecilik" uzerine yaylım ateşi aç... Al parayı devletten, sonra dön, devletin satışa çıkardığı ışletmelere de bu devlet parası ile sahip ol. Herhalde böylesi görülmemiştir. Şunu anlarız: Devlet bankalarına bir kuruş borcu olmayan, kendi yağı ile kavrulmasını bilen özel sektör, kalkıp bazı kamu işletmelerini satın almak ister. Buna da karşı çıkarız ama hiç olmazsa bu yapıdaki özei sektörü n söyleyeceği birkaç inandırıcı söz de bulunur. Ya peki devlete bu kadar borcu olan • saymayalım. hemen hemen hepsi böyiedir nasıl olup da Atatürk'ün eliyle kurulup bin bir emek ve zahmet ile bu hale gelen işletmeleri satın almak ister? Time Dergisi Özal'ın kamu kuruluşlarını satma projesini Batı kamuoyuna tanıtıyor; tanıtsın... Bizim aklımız hiç böyle şeylere ermiyor, kusura bakılmasın; Özal'ı 1MF destekler, Dünya Bankası destekler, Amehka.li işadamlan destekler, NATO destekler, Wall Street Journal destekler, irili ufaklı yabancı yayın organları destekler, sonra da aynı Batı Avrupa Konseyi dönem başkanlığı için Özal hükümetine mırın kırın eder. Avrupa'ya "Batının kocakarısı" derler; doğrudur. Ama canım işin bir de ciddiyeti var; sen Özal'ı "dört eğilim" dh şında neredeyse "beşinci eğilim" olarak destekle destekle, sonra biçimsel bir konuda "hır" çıkar, olur mu hiç? Şu tersliğe bakın siz: Batı ekonomisi ile bütünleşirken Batı Avrupa ile küsüyoruz... BUGÜN KAÇA? Normal benzin 185 TL. Süper benzin 200 TL. 6 nolu fueloil 83 TL. Gazyağı 125 TL. Motorin 125 TL. Not: Serbet rekabette bu fiyatların altı serbest, üstü yasak. kâr marjı tanındıgına göre, siz kalkın bunun altında bir satua anlam verin. Yine bakanlık, istanbul için bir ton akaryakıta 670 lira nakliye masrafı tanımaktadır. Ambarlı'dan Sanyer'e giden 10 tonluk bir tankerin nakliyesi 6700 liradır. Bu giilünç bir rakamdır. Bakanlık size bu kâr marjımn altında sat diyebiliyorsa, bu 'kendin pişir kendin ye'dir. Ciddi bir akaryakıt satıcıhğı bu kârlarla mümkiin değildir. Nasıl kazanırsan kazan demektir." TABGİS Genel Başkanı Jabban, dünyada bunun örneklerinin olduğunu, ancak kârlılık oranlarının yüzde 10'dan 19'a (ABD) kadar değiştiğini belirtti, "Bu karann pratikte bir işleıiiği yoktur" dedi. Çelebi Parti yok, sempati de yok Martella: "Sen Tiirkeş'in emrinde misin?" Çelebi: "Hayır değilim, sadece sempati duyuyorum.." Martella: "12 Eylül öncesinde MHPnin görttşlerine sempati duyuyor muydun?" Çelebi: "Sempatim olduğunu söyledim.." Martella: "Ya şimdi.. Çelebi: "Şimdi böyle bir parti olmadığına göre sempati de söz konusu degil.." Martella: "MHP'ye hayran gibisin.." SURECEK İşte, Yunanistan'ın 1950'lerin ortalanndan başlayarak bugüne kadar süren türkiye politikası, bu Ege dengesinin küçük adımlarla, yavaş yavaş, yani bir bakıma "salam taktiği" ile kendi lehine bozulmasına yöneliktir. Bu taktığin son göstergesi de son Limni sorunudur. Yunan Hükümeti, Ege dengesini bozma uğraşında, her adımını ya da iddiasını hukuki bir kılıf içine sokmaya özen gösterir. Böyle bir davranış, özellikle Batı dünyasının desteğini sağlama kaygısından kaynaklanıyor. İddiaya göre, Montrö, Lozan Boğazlar sözleşmesi'nin Boğazlar bölgesinin silahlandırılamayacağı hükmünü ortadan kaldırmış olduğuna göre, artık Lozan'ın Ege adalarının silahlandırılamayacağı hükmü de ortadan kalkmıştır. Türkiye nasıl Gökçeada ve Bozcaada'da asker bulunduruyorsa, HP'de, Gürkan ve 8 arkadaşı Disiplin Kurulu'nda ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) HP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, eski Genel Sekreter Aydın Giiven Gürkan ile 8 arkadaşının Disiplin Kurulu'na sevkini kararlaştırdı. HP eski Genel Başkan Yardımcıları Dogan Sönmez, Kâni Biirke, eski Genel Sekreter Yardımcısı Kenan Nehrozoglu, eski Genel Sayman Şehmuz Bahçeci ile Sinop Milletvekili Barıs Can, Aydın Guven Gürkan ile birlikte zimmetlerinde para olduğu iddiasıyla Disiplin Kurulu'na sevk edildiler. Adana Milletvekili Nuri Korkmaz. İstanbul Milletvekili Hüse>in Ayni Giıler, İçel Milletvekiİi Ali İhsan Ergin de parti disiplinine aykırı konuşmalar yaptıklan ve demeçler verdikleri gerekçesiyle Disiplin Kurulu'na verildiler. Elektriğe zam geliyor Elektriğin kilovat saatine 2 liralık zam kasım ayından itibaren geçerli olacak. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Elektriğin kilovatına önümüzdeki günlerde 2 lira zam gelecek. Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürü Ayhan Erkan, "Cumhuriyet" muhabirinin elektrik zammına ilişkin sorularını yanıtlarken, "Elektriğe şu anda bir zam söz konusu değil. Ama görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki hafta bu konu açıklıga kavuşacak" dedi. Son 11 ay içinde akaryakıt fiyatları yüzde 47, kömür fiyatlan yüzde 46 oranmda zam görürken, elektrik zammı bu süre içinde yaklaşık yüzde 190'ı buluyor. Elektriğin kilovatına yapılacak 2 liralık zam, kasım ayından itibaren geçerli olacak. ARADA Bffi ŞÜKRÜ TAHİRGİL Fransızca Öğretmeni (Baştarafi 2. Sayfada) 3Yönetmeliğin eleştirmek istediğimiz bir yanı da tek kişinin onurlandırılması. 300 bin kişiyi aşan bir toplulukta yılda bir kez yapılan özendirme yarışında tek kişinin seçilmesi isabetsiz ve zararlıdır. Bu sayının kanımızca en az üçe çıkarılması yerinde olur. Sırası gelmişken yılın öğretmeni ya da öğretmenlerine verilen ödüllerin özdeksel (maddi) değerinin boyutunu da merak ertiğimizi belirtelim. Bu değer acaba Acemin dediği gibi "yek beyza ve sad, hezar dâva" (tek yumurta ve binlerce gıdaklama) mı, ypksa mesleğe ve onun özendirilmesine yaraşır bir değer midir? Bu bakımdan hiç olmazsa mesleğin içinde olanlann bir bilgisi olması yerinde olacaktır. 4Mesleğin çekiciliğini arttırmayı içtenlikle istiyorsak, bu arada bizim de bir önerimiz olacaktır. Kimi mesleklerde olduğu gibi öğretmenlere de AYRICALIKLI YÜKSELME (mümtazen terfi) yolu açılmalıdır. Böyle yükselmeye yaraşır meslekler varsa, öğretmenlik onların dışında değildir. Bir eleştiri daha: Bakanlık, öğretmenin deneyimlerinden gelen önerilere kulak vermeli, onu önemsemeli. Öğretmen, yaşamının 30, 35, 40 yılını "cephe hattı"nda harcamıştır. Gel gör ki, onun deneyimlerinin kendi Bakanlığınca, Bakanlığın beyni sayılan Talim Terbiye Dairesi (TTD)'nce bir değer, bir yararlı yan taşıyabileceği kabul edilmez. Bir öğretmen, "Ben eğitim için yararlı bir yol buldum. Bunu bir bilim kurulu önünde kuramsal ya da uygulamalı olarak göstereyim..." diye başvursa, sesini Bakanlığına bir türlü duyuramaz. Yabancı dil eğitimi konusunda benim duyuramadığım gibi... Öğretmen görevini yaparken, "masa başı vaizleri"nin değil, en başta kendi deneylerinin sesine kulak verir. Bu onun yıllar boyu süren emeklerinden damla damla süzülen bileşke (muhassala)dır, elinden alınamaz. Öğretmen 'insan'ıyücelten kişidir. Oyleyse öğretmen toplumun tüm bireylerine, ayrıcalıksız, olumlu bir yön veren, bu yönü vermek zorunda olan kimsedir. Kafasında bilimin, sanatın ışığı yansıyan kim yoktur ki, bir kaç öğretmenin sevgisi, tatlı anısı yüreğinin sıcak köşelerinde yaşantısının sonuna dek kendisiyte birlikte gitmesin? Gönüllere renkli çiçekler açtıran, kuş cıvıltıları dolduran bu usta öğretmenden ürün isterken onun eli kolu nasıl bağlanabilir? DoğuBloku'na şike geldi arattn: Türkiye Genel Dağıhası: Düzey Tüketim Mallan Pazarlama A.Ş. tstanbul: 150 29 00(5 hat) İzmir: 25 48 79 14 78 39 Ankara: 29 76 8329 53 43 Adana 24494 19754 Eskişehir: 15569 I I I I (Baştarafi Sporda) Romanya'da da 24 hakemın şike yaptıkları ve bu yoldan 300 bin ile 4,5 milyon lira arası kazanç sağladıkları belirlenmişti. Ayrıca yapılan soruşturmalarda bu hakemlerden birinin 20 litre şarap ve 60 kilo sebze ve meyve karşılığında şike yaptnayı kabul ettiği de ortaya çıkarılan ilginç şike olaylarından biriydi. Sovyetler Birliği'nde de 1977 yılında bazı yolsuzluklar su yüzüne çıkarılmaya başlandı. İlk olarak buyuk başarı göstererek en üst lige çıkmayı başaran "Metallurg" takımının,, daha sonra sıradan bir takıma 90 yenilmesi kuşku uyandırmış, sonuçta Metallurg'un para karşılığında "kendi isteğiyle" yenildiği belirlenmişti. Bulgaristan'da ise 1973 yılında küme duştne tehlikesi ile karşı karşıya olan birçok takımın arka arkaya galibiyetler elde etme ^Küçük bir lezzet farkı küçük bir mutluluktur ye başlaması, önce gazetecilerin, ardından yetkililerin dikkatini çekti. Federasyon, aralarında "Dunaw Rusçuk", "Çernomoretz Burgaz"ın bulunduğu 7 takım için soruşturma açtı ve sonuçta "sosyalist spor ahlakını" zedelemek ve "yolsuzluktan" ligden ihraç etti. 1982 yılında ise birçok kez şampiyon olmuş "LevskiSpart a k " ve üç kulüp, çeşitli şüpheler uyandırdıkları gerekçesiyle soruşturuldular, ancak herhangi bir sonuca vanlamadı. Ancak, 1983 yılında "Spartak Plevne"nin "Çerno More Varna"yı lehlerine 20'lık bir sonuç için satın aldıkları belirlendi. Ancak gene Bulgaristan'da şimdiye dek pek görülmerniş bir şike olayı da yaşandı. "Çardafon Gabrovo", oyun satmaktan küme düşme cezasına çarptırıldı, ancak kulüp, mahkemede suçsuzluğunu kamtlamayı başardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear