24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef Dünyasını uğraştıran hastalık Sahibi: Cumhoriyet Matbaaalık ve Gazetecilik Turk Anonım Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Mudüru: Hasan Cemal, Müessese Mudüru: Eıtıine Uşaklıgil.Yazı İşlen Mudüru: Okay Göntnsin, • Haber Merkezı Mudüru: Valçın Bayer, Sayfa Duzenı Yönetraeni: Ali Acar. Temsılcıler ANKARA: Yalçın Do£an, tZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Mehmel Merean, • Servts Şefleri: Istanbul Haberlen: Reha Oz, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomı: Osman Ulagay, Kultur: A>dın Emcç, Magazın: Valçın Pekşen, Spor Danışmanr Abdulkadir Yucelman, DuzeltmeRefik Durbaş. Araştırma. Şahin Alpa>, IşSendika: Şükran Ketenci. Burolar • Ankara: Zıya Gökalp Bulvan, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • lzmir: Halıl Zıya Bulvarı No: 65/3, Tel 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyel Matbaaalık ve GazeteciUk T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Ca ğaloğlu, İsl. PK: 246ht. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 KMSER Prof. NİJAT BİLGE İstanbul Tıp Fakültesi Radyoterapi Bilim Dalı Başkanı alkol kullananlarda daha sık görülür. Düzelmeyen, bazen hafif düzelmeler gösteren ses kısıklığı ile başlar. Ilerleyince nefes darlığı ve yutma bozukluğu da yapabilir. Ses teilerinin hareketini bozmadığı evrelerde, ışın tedavisi ile yuzde 90 oranda iyileşir. tyileşmeyenlere cerrahi müdahale yapılır. Tumör, boyun bezelerine atladığında veya boyuna yayıldığında iyileşme oranı düşer. Diğer birçok kanser tipleri bulunduklan yerlere göre belirti verirler ki, bu yazının sınırlan içinde hepsinden söz etmek olanaksızdır. Sonuç olarak denilebilir ki, vücut fonksiyon ve görünuşlerinde kısa süreli tedavilerle geçmeyen bir takım değişiklikler hisseden kişi hemen hekime baş TAKVIM 13 Kasım 1984 Imsak: 5.14 Güneş: 6.41 Oğle: 11.53 Ikindi: 14.30 Akşam: 16.55 Yatsı: 18.17 Akciğer kanseri, çoğu zaman grip, soğuk algınlığı veya bronşit gibi ateşli bir hastalık ile başlar. Daha sonraları kanlı, sarı kahverengi balgam çıkarma, ağrı, nefes darlığı, iştahsızlık, halsizlik ve zayıflama dikkati çeker. Gırtlak kanseri genellikle 50 yaşından sonra sigara, özellikle sigarayla birlikte alkol kullananlarda daha sık görülür. Düzelmeyen, bazen hafıf düzelmeler gösteren ses kısıklığı ile başlar. 180 kanseri olma riski Kanser olanların 69 67 Ateşli lıastal ıklardaıı sonra akcîgere dikkat 30 yaşın altında seyrek görülen akciğer kanserinin ortalama yaşı 5560'tır. Hastalığa başlıca neden olarak tütunsigara içilmesi gösterilmektedir. Çocuk yaşta sigaraya başlayıp, 1015 yü sürekii içenlerde genç yaşta akciğer kanserine yakalanma oranı artmaktadır. Bol sigara içen bir kimse, nefes alma, öksurük gibi akciğerin günlük fonksiyonlannda bir değişiklik görürse, hemen bir akciğer fılmi çektirmelidir. Akciğer kanseri çoğu zaman grip, soğuk algınlığı veya bronşit gibi ateşli bir hastalık ile başlar. Daha sonralan kanlı, sankahverengi balgam çıkarma, ağrı, nefes darlığı, iştahsızlık, halsizlik ve zayıflama dikkati çeker. Bazen bir başka nedenle çekilen akciğer grafisi ile de teşhis edilir. Erken tanınmış kuçük tümörlerde cerrahi ile iyileşme oraru yüzde 6070'e kadar çıkmaktadır. Ama 100 tane akciğer kanserinin ancak 30'u ameliyat edilebilir. Ameliyat edilenlerin de yüzde 20'si iyileşebilmektedir. Yani bütun akciğer kanserlerinin ancak yuzde 78'i 5 yü sonra yaşama devam edebilmektedirler. Biopside küçük hücreli kanser tanısı konmuşlarda ışın ve ilaç tedavisi beraber kullanıldığında hastaların yuzde 3O4O'ının 5 yıl sonra yaşamlarına devam ettikleri saptanmıştır. sayısı sigara içenlerin sayısı ABD: Türk tekstiüne ambargo hazırhğında Türk hükümetini masa başına davet eden ABD Ticaret Bakanlığı, eğer kota mikiarı üzerinde bir anlaşmaya varılmazjsa, Türkiye'den yapılacak olan ithalatın 219 ton ile sınırlandırılacağını belirtti. UFUK GÜLDEMİR WASHİNGTON ABD Ticaret Bakanlığı, Washington'daki Türk Büyükelçiliği'ne verdiği bir nota ile Türkiye'den yaptığı sentetik iplik (suni elyaf) ithalatını 478 bin pound (219 ton) ile sınırlandıracağını bildirdi. Amerika daha önce de Türkiye'den ithal ettiği tişortlerin miktanna kota koymuştu. ABD Ticaret Bakanlığı verdiği nota ile Türkiye'yi masa başına davet ediyor. Eğer göruşmelerde anlaşmaya varılamazsa Türk tekstil üninlerine yüzde 1015 oranında gümrük vergisi uygulanacak. Türk fırmalannın ihraç ettiği tekstil ürunleri ile ilgili sorun bu yılın başında başladı. ABD Ticaret Bakanlığı 338 kategori diye anılan erkek tişörtlerinin ithalatını 31 Aralık 1983 31 Arahk 1984 tarihleri arasında 264 bin 20 duzine olarak sınırlandırdı. Ancak ABD yönetimi, Türk hükümetinin girişimleri üzerine bu kotayı 15 ekimde kaldırdı. ABD Ticaret Bakanlığı son olarak verdiği nota ile de 604 kategori olarak adlandırılan naylon akrilik ve sentetik ipliklerin iıhalaiını sınırlandırmak üzere Türk hükümetini masa başına davet etti. Verilen notada, görüşmelerde kota miktan üzerinde konsensüse varılmaması halinde ABD yönetiminin Türkiye'den yapılan ithalatı tek yanlı olarak 478 bin pound (219 ton) ile sınırlandıracağı açıklandı. ABD Ticaret Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre söz konusu notanın verilmesine, aralarında AmTex ve AmVV'om'de olan dev tekstil firmalannın ABD yönetimi nezdindeki girişimleri neden oldu. Söz konusu dev firmalar, Türk hükümetinin, Amerika'ya ihraç edilen tekstil ürünlerine sübvansiyon uygulandığını, bunun sonucu olarak Türk tekstilcileri ile fiyat konusunda rekabet edemediklerinden yakındılar. Firmalar ayrıca Türk işadamlannın Amerika tekstil piyasasını ele geçirmelerini önlemek için Turk tekstil ürünlerine "Fark giderici gümrük vergisi" uygulanmasını istediler. ABD Ticaret Bakanlığı, ABD firmalarına verdiği yanıtta Türk tekstil ürünlerine vergi koyup koymamak konusundaki hazırUk kararını 17 Aralık 1984, fınal kararım ise 2 Nisan 1985'de vereceğini bildirdi. Amerikan yönetiminin Türk tekstil ürünlerine, "Türk hükümetinin sübvansiyon uyguladığı iddiasuun" gerçek çıkması halinde gumruk vergisi koymakta tereddut etmeyeceği de belirtildi. Bu durumda, ABD yönetimi, Türk hükümetinin tekstil ürünlerini sübvanse ettiği kanısına vanrsa, pamuk iplığinden kumaşa kadar, ithal edeceği bütun ürünlere yüzde 1015'e kadar gümrük vergisi uygulayabilecek. Bu da ihraç edilen tekstil ürünlerinin piyasa fiyatına yansıyacağından Amerikan tekstilcileri ile rekabet şansı kalmayacak. Ancak buna karşın Türk tekstilcileri ham bezde fiyat avantajlarım korumaya devam edebilecek. Türk hükümeti, Amerikan yönetiminin verdiği notada yer alan hususları yerine getirirse, 1984'un 8 aylık döneminde 1983'ün tamamının 4 katı ürün ihraç eden Türk tekstilcileri bu basarılarını önümüzdeki yı 1larda korumakta güçluk çekecek. 4 timine Sağlık Bakanı ve Rektörün de girdiği bir "Kanser Enstitüsü" kuruldu. Gayet iyi başladı. Sonra bir Patoloji Enstitüsü olmaktan ileri gidemedi. Kamu kuruluşian yeterince ilgi göstermediğinden halkla bağdaşan dernekler; Ankara'da "Kanser Savaş ve Araştırma Kurumu", İstanbul'da "Kanser Dernefi", "Kanser Vakfı" ve konunun bilimsel seviyesini hekimlerle beraber yukseltrrek amacı ile İstanbul'da "Onkoloji Demeği" kuruldu. Ankara'daki dernek Türkiye'de ilk defa küçük de olsa bir kanser hastanesinin kurulmasına yardıma oldu. İstanbul'daki demek, tarama ve erken tanı dispanseri açtı. Onkoloji Derneği, büyük bir kütüphane kurdu ve her yıl 12'si büyük toplantı düzenledi. Her hafta 4 lo burada sevgi ve saygıyla ananz. Bu gelişmeler, Batı ülkelerine göre yine de yeterli olmamıştır. Bilimsel gerçek ile devletin ekonomik gücünün bağdaşamaması, özel veya kamu kuruluşu olarak genel sağlık sigortasırun kurulmaması ve daha birçok faktörler nedeniyle pek çok sorun gibi onkoloji konusundaki sorunlar da devam edeceğe benzemektedir: • Erken tanı birimlerimiz yok denecek kadar az ve yetersiz, • Sitolog ve patologlannuz büyük şehirlerde dahi az sayıda, • Biyokimya, hematoloji, immunoloji, nükleer tıp laboratuvarlanmız bu konuda gelişeraemiş, • Radyasyon ve tıbbi onkoloji, hâlâ yükseköğretim kunımlannın çoguna girememiş, 8 110 293 109 502 t 2 0.1 0 19 1020 2140 41 üstü Günde içilen sigara sayısı Günde içilen sigara sayısına göre akciğer kanserine yakalanma riski (koyu renkfi sütunlar sigara içenlerı göstermekte) te. Batı dünyasının seviyesine ulaşmış olan İstanbul Tıp, Cerrahpaşa Tıp, Hacettepe Tıp, Ankara Tıp ve Gülhane Tıp Fakültesinin olanaklan, halkımızın ancak %2530'unun yardımına koşabilecek dunımda. Sağlık Bakanlığı Onkoloji Hastanesi ve sini dışa gitmeleri için ikna ettiğinde. 3Dış ülkeye gitmiş ve gercekten düzenli, temiz, insancıl ve bilimsel bir ortamda tedavi görmüş hasta ve ailelerinin, anlattıklan ile etki altında kalındığında, 4ArOk yapılacak bir yardım bulunmadığı hasta ailesine bildirildiginde. hastanın son şansını bir Batı ulkesinde kullanarak rahatlama nedeniyle. 5Hekimlere veya sağlık knnıluşlanna inançsıziıktan. 6Hasta veya ailesinin şımarıklıgından. Doğaldır ki, böyle davrananlar, yalmz zengin aileler arasından çıkmamakta, devlet memurlan arasında da bulunmaktadır. Bu hastalar genellikle Ingiltere, daha az Almanya, ABD, Fransa, Belçika vs.'ye gitmektedirler. Dışa gidişler, oteller ve yataklı sağlık kuruluşlarının çok pahalı olması ve lisan zorlukları nedeniyle büyuk dezavantaj oluşturuyor. Üstelik iyi bir kuruluş ve hekime başvuramamışlarsa, Turkiye'deki bazı merkezlerdekinden daha başansız sonuçlarla hastalann dondüğune tanık oluyoruz. Bazı ornekler vermek isterim: Ünlü bir sanayici, akciğer kanseri nedeni ile ülkemizde çok iyi bir cerrahi müdahale geçirecek iken, tngiltere'ye gitti. Ameliyatı yapan cerrah, ameliyat sonrası ışın tedavisini iyi bilmiyordu. Gondermedi. Hasta döndüğunde aylarca hekime gelmedi. Hastalık yeniden görüldüğünde iş işten geçmişti. İstanbul'da ilaç ve ışın tedavisine başlandı. Epeyce düzeldi. Buradaki hekimlere artık çok güveniyordu. Yine de Amerika'ya çok ünlü bir hastaneye gitti. Amerika'daki hekim, Türkiye'de verilen 4 ilaca, hiç önemi olmayan bir ilaç daha ekledi. Hasta ve ailesi bu ilaca umutla bağlandı. Türk hekimleri, hasta ve ailesinin ümitlerini kırmamak için onu da kullandı. Dış memlekette yol, otel, hastane ve büyük bir paket ile hastaya verilen ilaçlar çok pahalı idi. Yalnız dış temaslar için 15 milyon TL. sarfedildi. O sırada, İstanbul'da bir cihaz tamiri için 2.5 milyon TL.'ye ihtiyaç vardı ve oda kapısına şeref plakası takılacaktı. Hasta çok zengindi, fakat veremedi. Tann rahmet eylesin. Bu küçük olaya ve bunun gibi yuzlercesine tanık olan hekimlerin ve vatandaşlann bulunduğuna inanıyorum. Prostat kanseri Bu kanser türu 50 yaşından itibaren görunmeye başlasa da 6570 yaşlarında en doruk noktaya ulaşır. Genellikle belirti vermeyen kuçük bir nodul ile başlar. Makattan parmakla yapılacak muayene ile çoğu zaman hissedilebilir. Ilerki yaşlarda 3 yılda bir yapılan parmak muayenesinde hissedilmese de rektal yoldan iğne ile prostata girilerek yapılan biopsilerle erken tanı konabilir. Tümörün biraz daha büyümesi idrar yapmaya başlamada zorluk, sebepsiz sistit, penısten kan gelmesi, idrar damlaması ve me"senede idrar toplanması yapabiür. Prostat dışına taşmamış tümörün, prostattan çıkanlması yüksek oranda iyileşme sağlar. Prostatın dışına çıkmış, fakat uzağa yayılmamış tümörde, bu bolgeye yapılan ışınlama ile hastalann yüzde 70'i 5 yıl sonunda yaşama devam etmektedirler. Tümörün kemiklere atlamış olduğu evrelerde östrojen hormonu ile ortalama 34 yılhk bir yasam elde edilebilir. Gırtlak k a n s e r i Genellikle 50 yaşından sonra sigara, özellikle sigarayla birlikte Prostatjta tümörün büyümesi, idrar yapmaya başlamada zorluk, sebepsiz sistit, penısten kan gelmesi, idrar damlaması ve mesanede idrar toplanması yapabilir. Vücudun fonksiyon ye görünüşlerinde kısa süreli tedavilerle geçmeyen birtakım değişiklikler hisseden kişi hemen hekime başvurmalıdır. Bu başvuru erken tanıya neden olabilir ve iyileşme oranı artar. vurmahdır. Bu başvuru erken tanıya neden olabilir ve iyileşme oranı artar. Kan8er konusunda ülkemizde durum Kanser hastahgı, 89 yıl öncesine kadar ulkemiz sağlık sorunlan ilgililerince önemsenmemişrfir. Hatta bir Sağlık Bakanı "Enfeksiyon ve bakımsızlıktan ölen çocuklar o kadar fazladır ki, kanser hastalığıyla mücadcleye önem vermek fanteri olur" anlamına gelen demeç vermiştir. Birkaçı hariç, Tıp Fakülteleri'nde de fazla önemsendiği söylenemez. 1934'te İstanbul Tıp Fakültesi'nde Radyoterapi Enstitüsu kuruldu ve gelişti. 1937'de İstanbul Tıp Fakültesi'nde, yöne TEDA Vl PLANLAMA CtHAZI BUglsayarla çahşan bu alet, hastalığın vucuttaki konutnunu saptamada kullanılıyor. Tümörün durumu, büyukluğu ve nerelere yayıldığı bu alet sayesinde bulunuyor ve yapüacak tedavi planlanıyor. (Fotoğraf: ENDER ERKEK) • Radyoterapi merkezlerimiz az, Numune Hastanesi, lzmir Tıp kal bilimsel toplantı düzenlemeyi mevcutlardaki cihazlann bazılan Fakültesi, İstanbul Sosyal Sigordevam ettırdi. ya bozuk veya tamir oekliyor, ta Hastanesi'ndeki gibi diğer bi1975'ten sonra Sağlık ve Sosbazüannın cihazı yetersiz, ya da rimler baa eksikh'klerine rağmen yal Yardım Bakanlığı'nca kaninsan gucü azalmış veya yeterli iyi bir seviyede olup ülkenin hasser uzmanlan toplanarak, "Kansa>ıda degil. ser Savaş Müdurlugü" ve "Kantalannın bir diğer °7o2O'sini teda• Radyoterapi merkezlerimiz, vi etmektedirler. Erken evredeser Konseyi" kuruldu ve Türkigenellikle 1 ile 3 ay sonraya ran ki hastalann yardımına koşacak ye kanser savaş raporu hazırlandevu vermekte, dı. 1980'den sonra "Kanser Sacerrahlarımız, yetenekli ve yeter • Kanser Uaclan pahalı ve uygu sayıdadırlar. vaş Müdiirlügii" güçlendirildi ve layacak hekim ve yardımcıları kanun tasarısı hazırlandı, ama lusıtlı sayıda. çıkamadı. Uzmanlık tüzüğünde Hastalar neden yurt Halbuki ulkede yılda 100 bin dışına gidiyor? "Radyasyon Onkolojisi" anabilim dalı, Cerrahi, Pediatrik ve . civannda yeni kanser hastası ve iyileşememiş olup eski yıllardan Tıbbi Onkoloji bilim daliarı teHangi nedenlerle hastalar dış kalan en az 50 bin hasta var. sis edildi. Kanser, ihbarı zorunülkeye gitmek istemektedirler ve Ekonomik koşullann bozuklulu hastalıklar arasına alındı ve ne bulmaktadırlar? böylece Turkiye kanser istatistiği ğundan tedaviyi terk edenler 1Hekimin tanıyı koymada %30'u buluyor. Birçok aile, yapılmağa başlandı. Her iki dögeciktiği ve gttçiük duyduğu haluzun ve çetin bir rnücadeleyi ge lerde. nemin başarılı Sağlık Bakanları Sayın Dr. Kemal Demir'i ve Sa rektiren tedaviler sonunda 2Ülkemizdeki olanaklan ' yın Prof. Dr. Kaya Kıbçturgay'ı psikososyal sıkıntılara düşmek bilmeyen hekimin, hasta ve aile HP, 1402'cüere yargı yolu açılması için yasa önergesi hazırladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu, devlet memurlarının fazla mesai ücretleri ile fazla calışma yaptınlacak süreleri yeniden belirledi. En fazla calışma 333 bin 600 saatle tıp fakültesinde yaptınlacak. En yüksek mesai ücreti ise saat başına yüz lira olacak. Bakanlar Kurulu 'nun Resmi Gazete'nin dünku sayısında yayınlanan kararına gore, 1984 Memura saatte 100 üra mali yılında yüksek muhendis, muhendis, yüksek mimar, mimar, uzman, uzman yardımcısı, müdür, müdür yardımcısı, tabip, eczacı, veteriner hekimlere saat başına 100 lira fazla mesai ödenecek. Yardımcı hizmetler sınıfı personeline 90 lira, diğer personele ise 95 lira fazla mesai ücreti odenmesi kararlaştınldı. Bakanlar Kurulu kararında ayrıca, 1984 yılı için uygun görülen fazla çalışmalar ODTU'de 135 bin saat, Uludağ Üniversitesi'nde 98 bin 700 saat, Boğaziçi Üniversitesi'nde 69 bin 500 saat olarak belirlendi. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nde 7 bin saat, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda 30 bin saat, diğer üniversite ve yüksek okullarda da bin ile 50 bin saat arasında değişen fazla calışma yaptırılması öngorüldü. Fazla mesai yeniden beliriendi ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) HP Sinop Milletvekih Barış Can ve arkadaşları 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'na göre görevlerinden alınan kamu görevlileri ile isçilere yargı yolunu açan bir yasa önerisini yarın grupta imzaya açacaklar. Yasa önerisine göre, görevlerinden alınan kamu görevlilerinin ve işçilerin yargı yoluna başvurma olanağı tanındı. Bunlar mahkemede suçsuzluklarını ispat ettikleri takdirde görevlerine dönebilecekler. Bunun dışında, yine Sıkıyönetim Yasası hükümlerine göre görevlerinden alınan memur ve isçilerden 20 yılını doldurmuş olanlara emekli olma haklan tamnacak. önerinin genel gerekçesinde, "Hukuk devletinde yargı yolu kapatılamaz" denilerek, şu hususlara değinildi: İnsan haklanna saygı gösteren, bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni koyan ve bunu devam ettinneye kendini yükümlü sayan, bütun davranışlanyla hukuk ve anayasaya uyan, bütun yasama, yürütme işlem ve eylemleriyle yargı denetimine baglı olan devlet, hukuk devle Bazı olanaklar ülkemizde de var Bir uzman doktor hastalandı. Başarılı bir cerrahi müdahale yapıldı. Işın tedavisi sırası geldiğınde bir cihazımız arızalandı. Bu cihaz, o tedavi için önemliydi ve ülkemizde de bir ikincisi yoktu. Eskiden 10 yıl çalıştığı ABD'nin ünlü bir hastanesine gönderildi. Muayeneden sonra, hekim olduğu halde yalnız ayaktan ışın tedavisi için önceden 5000 dolar yatırıldı. Yol ve otel paralarını da ekleyerek seyahatin maliyetini okuyucuya bırakıyorum. İstanbul'da iki merkez, aynı tedaviyi, aynı özellik ve titizlikle binlerce hastaya uyguladı ve uygulamaktadır. Fakat 5.5 milyon TL.'lik (2 hastanın ABD'de ışın tedavisi maliyeti olan) bir arıza nedeniyle, akreditif formalitelerinin gecikmesiyle, 4 aydır bu cihazlardan biri calıştırılmadan duruyor. Çok şükür ikinci bir cihazırruz var, ama günde 3040 hastayı artık kabul edemiyoruz. Sonuç olarak, birçok merkezdeki olanaklanmız, Turk hekimine ve vatandaşlarımıza anlatılmalı ve yeni merkezler, cihaz ve insangücü ile donatılmalıdır. Çünku, yalnız erken tanıda değil, I, II ve III. evrelerde tanınan bir kanserde dahi cerrahi, ışın ve kemoterapi ile önemli oranda iyileşme temin edici olanaklar ülkemizde de mevcuttur. tidir. Anayasalarımızın bugiine kurmayı hedef tuttugu demokratik hukuk devletinin temeli ve teminatı adalettir. Bu niteliği kabul etmiş bir devletin yapısı ve işleyişinde sayılan 10 binleri bulan vatandaşlar hak arama özgürlügünden yoksun bırakılmışlarsa, hukuk devleti şaibe altında kalır." Gerekçede bundan sonra görevden el çektirme üzerinde durularak, şöyle denildi: "Devlet memnrianmn, işçilerin Sıkıyönetim Komutanlıklannın istemiyle gorevden alınmalan, kendilerine atfedilen suçlama ile yargı onune çıkanlmalarını amaçlayacak biçimde düşunülmelidir. Sıkıyönetim isteminde idarenin nihai kararı bulunduğundan göreve son verme işlemi yargının sağlıkh yürümesi yönünden ivedi bir açığa alma tasarnıfu olup özünde idari bir işlem niteliği taşır. tşlemin sürekii bir ceza şeklinde hayata geçirilmesi amaca aykırı düşer. TBMM bile yasalann anayasaya uygunluğu bakımından Anayasa Mahkemesi'nin denetimine bağlıysa biçbir kimse ve organın hukuk devleti iJkesine ters düşen bir devlet yetkisi kullanmaması icap eder." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, "ögrenci derneği" kurmak için Ankara Valiliğine başvurdular. 4 yıldan bu yana öğrencilerin dernek kurmak için yaptıklan ilk başvuruya Ankara Valiliği tarafından yanıt verildi. Valilik, yanıtında, 2908 Sayılı Dernekler Yasasına göre başvuran öğrencilerin kuracakları derneğin tüzel kişilik kazanması için 12 Eylül 1980 oncesi kurulmuş olan "Hukuk Fakültesi Talebe Derneği "nin yasa gereğince tasfıyesi ile tüzel kişiliğine son verilmesi gerektiğini belirtti. Öğrenci derneği kurmak için iPerşembegünüLond' başvuran Hukuk Fakültesi öğy g l ra'da yapılacak olan rencilerinin, Dernekler Yasası ve Dünya GüzeUik Yanşması için İngütere'nin başkentinde heyecan art YÖK Yasası gereği, rektörlukten a. Londra 'da toplanan ve geniş gü venlik onlemleri arasında son pro izin aldıktan sonra, önceki dervalarmı yapan guzelleri izkyebilmek için tüm biletler kapışıldı. Ya neğin tasfiye edilmesı ve Ankanşma için müşterek bahis duzenleyenlerin en buyuk favorisi Brezilra Sıkıyönetim Komutanlığı'run ya güzeli Adriana Alves de Oliveira. Brezilya güzeli, perşembe akLzni ile kurmak istedikleri demek şamı birinci gelirse, ona para yatvanlar bire karşı 5 alacaklar. tüzel kişilik kazanacak. (Fotoğraf: AP) Üniversüe'de ilk dernek kurma başvurusu ANAP, gensoru için "ret" oyu verecek ANKARA, (Cumhuriyet Bü ran tnan konuşacaklar. Bu ararosu) MDP Manisa milletve da onerge sahibi MDP'li Mustakili Mustafa tzci ve 23 arkada fa tzci de bir konuşma yapacak. şının Başbakan Turgut Özal hak ANAP grubu sözcüsü henüz bekında verdiği gensoru önergesi lirlenmedi. nin gündeme alınıp alınmaması ANAP grubunun ret oyu verbugun Mecliste görüşulecek. HP me kararı üzerine gensoru önerve MDP'liler onergenin günde gesinin gündeme alınmayacağı me abnması yönunde oy kulla hemen hemen kesinleşti. Anayanacaklar, ANAP grubu "ret sanın 99'ncu maddesi uyarınca oyu" verecek. gensoru onergesinin gündeme "Bakanlann görevlerini ana alınması kararlaştınldığı ta~kdiryasa ve yasalara uygun olarak de gensorunun görüşulme günü yerine getirmelerini saglamakla de belirlenecek. Gensoru görüşgörevli olmasına rağmen hukuk meleri sırasında üyelerin veya dışı davranışlara meydan gruplann verecekleri güvensizlik verdiği" iddiasıyla Başbakan önergeleri veya Bakanlar KuruTurgut Özal hakkında gensoru lu'nun güven istemi bir tam gün açılmasına ilişkin onergenin gün geçtikten sonra oylanacak. Bademe alımp alınmaması konu kanlar Kurulu'nun veya bir basunda gruplar ve önerge sahip kanın düşürülebilmesi, üye tam lerinden biri ile Başbakan ya da sayısının salt çoğunluğuyla olabir bakan göruş açıklayacaklar. cak. Oylamada yalnız güvensizHP grubu adına grup başkanve lik oylan sayılacak. Mecliste kili Turan Bayaat, MDP grubu ANAP'ın 211, HP'nin 116, adına da Siirt milletvekili Kam MDP'nin 66 üyesi var. MDP'nin gensorusu TBMM'de Favori Milli Saraylar Sempozyumu'na katkı... BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear