02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 KASIM 1984 HABERLER CUMHURÎYET/7 Ozetle HP'de basın toplantısı Halkçı Parti Genel Sekreteri Yılmaz Hastürk bugün Parti Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı yapacak. HP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Hastürk basın toplantısında, son siyasal gelişmelerin değerlendirümesini yapacak. Aynca, artan hayat pahalüığı, keyfi işten çıkarmalar ve iktidann yaptığı partizan atamalarla ilgili parti görüşünü açıklayacak. (ANKA) Dışişleri Bakanhğı bütçesi komisyonda kabul edildi Halefoğlu: IranIrak savaşı Türkiye gtiçlü olursa biter ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) TBMM Bütçe Komisyonu'nda dün Dışişleri Bakanhğı bütçesi görüşülerek kabul edildi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, komisyonda bir konuşma yaptı ve daha sonra eleştirileri yanıtlamak üzere tekrar söz aldı. Halefoğlu ikinci konuşmasında, ABD Dışişleri Bakanı George Shultz'un kendisine "İraoIrak savaşı ne zaman biter" sorusunu yönelttiğini açıkladı ve "Ben de yan şaka yan ciddi, Türkiye yeteri kadar kuvvetli olursa karşdığını verdim" dedi. Eleştirilere verdiği yanıtlar sırasında yardım konusuna da değinen Halefoğlu, ABD yardırnının başanlı biçimde gerçekleştirildiğini söyledi ve ABD Dışişleri Bakanı Shultz'un 1985'in ilk yarısında Türkiye'ye geleceğini açıkladı. Sovyetler Birliği Başbakanı Tikhonov'un da yakında Ankara'da beklendiğini hatırlattı. Konuşmasında Batı ile ilişkilerin durumunu anlatan Halefoğlu, güneydoğu operasyonlarının ve idamların Avrupa'da Türkiye aleyhinde kullanıldığını ve bu nedenle ilişkilerde "daha zor bir döneme girildiğini" söyledi. Bakan, "Ancak biz soğukkanlı politikamm yürütecegiz. Türkiye'nin amacının Avrupa entegrasyonunun bir parçası haline gelmek olduğunu bilivorsunuz" dedi. Vahit Halefoğlu, Batı ile ilişkilerimizin bugün içinde bulunduğu duruma temas ederken, "tliskilerimizi diizeltmeye çahşıyomz. Yol üzerinde karşılaşılan engeller bizi yıldırmayacakttr" biçiminde konuştu. Ilk konuşmasında Türkiye'nin bütun komşularıyla "dostane ilişkiler" sürdürmekte olduğunu soyleyen Halefoğlu, Yunanistan'ın bunun tek istisnası olduğuna dikkat çekti. Bakan, TürkYunan ilişkileri konusunda şöyle konuştu: "Hükümete gelir gelmez Yunanistan'a banş elini uzatmakta tereddüt gostennedik. Ne yank ki Yunan hukiimeü, TürkYunan ilişkilerini gündelik kiiçük politika hesaplanna feda etmekte beis görmemektedir. Biz Türk düşmanlığının Yunan halkı tarafından paylaşıldığını sannuyoruz. Hükümetler geçici, Türk ve Yunan milletlerinin ortak menfaatleri kalıcıdır." Halefoğlu, Kıbrıs konusuna değinirken, "Durumun düzelmesi, Kıbns Runüannın banşçı bir çözümü gerçekten isteyip istemediklerine bağlıdır" dedi. ABD'deki Ermeni faaliyetlerinden de söz eden Bakan, Kongre'deki Ermeni girişimleri konusunda bilgi verdi ve "Bu konu tam anlamıyla kapanmadı. Yeni seçimlerden sonra ugradıklan maglubiyetlerin elkisiyle yeniden harekete geçeceklerdir" dedi. Bakan Türkiye'nin Islam ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini her geçen gün daha da geliştirdiğini belirtti. "Biz, tslam ülkeleriyte olan Rişkilerimizi hiçbir zaman batı ile olan ilişkilerimizin bir alternatifı olarak görmüyoruz" şeklinde konuştu. Halefoğlu, Ortadoğu'da kalıcı bir banşın ancak İsrail'in Kudüs dahil 1%7 yılından beri işgal altında tuttuğu topraklardan çekilmesiyle gelebileceğini söyledi, Türkiye'nin tran ile lrak arasında 5 yıldır devam eden savaşı sona erdirmek için elinden gelen her turlu gayreti göstermekte olduğunu ifade etti. Bakan, Sovyetler Birliği ile iyi komşuluk ve karşıhklı güven ilişkilerine önem verdiklerini, doğal gaz alımı için yapılan anlaşmanın buna örnek olduğunu bildirdi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, komisyonda başkanlık bütçesinin yetirsizliğinden yakınarak, Türk Lirasının değeri üzerinde durdu. Halefoğlu şunfan söyledi: "Bakanlığımız, bütçestnde yer alan harcamalann yaklasık ytizde 80"ini dovizle yapmaktadır. Bu nedenle, bakanlığımız bütçesi nde Turk Lirası olarak tahsis olunan odenekler, Turk Lirası'nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı sebebiyle erimekte, dolayısıyla bakanlığımız, kur değişikliklerinden en fazla etkilenen kurumlann basında yer almaktadır." Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun konuşmasından sonra söz alan MDP milletvekili Kâmran tnan, sürdürülen dış politikayı eleştirdi. İnan, "Bugünkü dış politikada milli tercihler kaybolmaya baslamış, merkantil bir düsünce rayına oturmuştur" dedi.Bağımsız milletvekili, Dışişleri eski Bakanı Haluk Bayülken ise, Dışişleri teşkilatının ihtiyaca cevap vermediğini, bu teşkilatta çalışanların sıkıntı içinde olduklarını, maaşlarının artması gerektiğini belinerek, "Dışişleri Bakanhğı'nda erozyon olmuştur. Bunun önlenmesi gerekir" dedi. HP'li Yusuf Ziya Kazancıoğlu da Dışişleri Bakanı'nı överek, "Dışişleri Bakanı'mızı başansından dolayı kutlamak istiyorum. Aynca kendisini secen Başbakan Özal'ı da kutluyorum" diye konuşurken, kahkahalar yükseldi. Dışişleri Bakanhğı'nın butçesinin fasılları oylanarak kabul edildi. Bu arada Teksas'ta, Houston'da bir konsolosluk açılması ve bazı zırhlı arabalar alımıyla ilgili olarak bütçeye 300 milyon liralık ek ödenek koyuldu. DUYDUK/GÖRDİlt YALÇIN PEİCŞEN Ayhan Dinç TRT İstanbııl Haber Müdürü oldıı TRT İstanbul Haber Müdürlüğü'ne Ayhan Dinç getirildi. Bu göreve vekâlet eden L'nal Uyguç ise Haber Müdür Yardımcüığı 'naatandı. 1965 yılında TRT'ye muhabir olarak giren Ayhan Dinç, çeşitli haber programlan ve açıkoturumlar hazırladı. 1979 yümda TRT tstanbul Haber Müdür Yardımcısı olan Dinç, o günden beri bu görevini sürdürüyordu. SöN EKONöMlK KARARLARlN ÜMONCULUK 5EKTORÜNE BİR CANLILIK G.ETİRMİŞ öLACAulNI DU5(JNtREK YALÇlNPtzKStN'Lt İSTANBUL HALIN/N VOLUNU TUTTVK. SATT1ÖIM12 2 4 Ü M O M 0 A . . . LİRERAÜZMj J TİCARETE uq6UN QLMADI6IN| AMLAPIK. "Kadınlara Ozgürlüklük Günü" Türk Kadmlar Birliği, dün Marmara Etap OtelTnde yaptığı toplantıda her yıl 5 aralık gününü 'Kadınlara Ozgürlük Gunü' olarak kutlama karan aldı. Toplantıda aynca 5 ve 6 aralık günlerinin ön hazırhklan yapıldı. 6 aralık ta Prof. Hüseyin Gezer'in yaptığı kadının özgürlüğunü simgeleyen anıtın açılışı yapılacak. Bu amt Anakent ve Kadıköy belediyelerinin yardtmlanyla yapüıyor. Amt, Söğütluçeşme Parkı 'na konulacak. (UBA) "Limon satsam daa'iyi..." İşin as/ı öyle değil.. Yaptığımız deneme Geel, geeel, geeeel, limona geeei." Bu bağırışmaya karşılık benim "limon onbeş "limon satarak köşeyi dönmek" isteyenleri düş kınklığına uğratacak şekil lira, sulu limon.." şeklindeki sözlerim sivrisinek vızıltısı bile değil.. Yarım saat kadar hernen hede gelîşti... men hiç müşterisiz bekliyoruz. Biriki kişi onHerhangi bir nedenle ticarete bulaşamamış, bu yüzden devletin veya özei sektörün verdiği maaşa talim ederek, "ortadirekleşmiş" vatandaşlann gönlünde yatan aslan, bir gün ticaret yaparak köşeyi dönmektir. Aybaşında maaşını alırken, ya da ayın ortasında beş kuruşsuzkalındığında buticaretaşkı genellikle şu sözlerle dile getirilir: "Yahu, bir sandık limon alıp köşebaşmda satsam daa'iyi.." Acaba gerçekten öyle mi? Bir sandık limonla ne kadar para kazanılır? Limon satmak gerçekten bu kadar kolay mı? Bunları öğrenmek için Beysun Gökçin'le birlikte bir denemeye giriştik. Baştan söyleyeyim, bu deneme 'limon satarak köşeyi dönmek" isteyenleri düş kınklığına uğratacak şekilde gelişti. beş lira lafını duyunca baştnı çeviriyor ama alısverişe kalkan olmuyor. ÇALISMA BARIŞI SEMPOZYUMU Yumaz: Opüşüp sardmakla*, çahşma barışı sağlanamaz Özdemir: Baskı altında susturulanlar, yer altında konuşurlar. Bu da memleket yararına değildir. Prof. Ehin: Bizim geleneğimizde sınıf mücadelesi yoktur. Türk toplumu sınıfsız ve imtiyazsızdır. ÇEŞME, (Cumhuriyet) Hükümet, işveren ve işçi temsilcilerini biraraya getirmek amacıyla düzenlenen "Yeni Dönemde Çalışma Banşının Saglanmasında tşbirliği" konulu seminer dün Çeşme'de başladı. İşçi sendikaları temsilcileri, özeilikle hükümet ve işverenlerin tutumunu eleştirirken, işveren temsilcileri de işçileri "bedbin" görduklerini söylediler. Türktş Genel Başkanı Şevket Ydmaz, "Sendika temsilcileri ni elinizin tersiyle itemezsiniz. Burada olması gereken kişiler yok. Temsilcileri >ok. Çalışma banşı boyle mi sağlanır?" dedi. Turktş Eğiüm Sekreteri Kaya Özdemir de, "Baskı altında susturulanlar yeraltmda konuşuriar. Bu da memleket yaranna değildir" biçiminde konuştu. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Vekili Refık Baydur ise sendikalann karanlık kaynakiardan para bulmalan durumunda demokrasiden söz edilemeyecegıni söyledi. Kutyay Eğitim Yayın Araştırma Merkezi'nce düzenlenen seminerde TV'de bir süre sunuculuk yapan GUner Ümit'in "ttkdim" ettiği konuşmacılar çalışma banşının saglanmasında işbirlığinin önemine değindiler. Özel bir tebliğ sunan Prof. Dr. Nusret Ekin, Atatürk döneminde sendikacılığa kazandırılan haklan anlattı. Ekin "Bizim geleneğimizde sınıf mücadelesi yoktur. Dogmalann bizim sendikacılık sistemimizde mayası yoktur. Yapay olarak getirilmiştir. Türk toplumu sınıfsız ve imtiyazsızdır," dedi. Seminerde söz alan Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı Müsteşarı Kutlu Savaş, bakan adına konuşma yapmayacağını kaydederek, "Ancak sendikalann yakınmalanna şunu söyleyebileceğim, müfettiş raporları sendikalan uzecek şekilde çıkarsa sendikalara haksızlık olmayacaktır," şeklinde konuştu. Turklş Genel Başkanı Şevket Yümaz da çalışma barışırun karşılıklı diyalogla gerçekleşebilece^ ğini ancak işverenın böylesi bir seminere vekilini yolladığını bunun da çalışmaları aksatacağını belirtti. Yılmaz konuşmasında şu görüşlere yer verdi: "Çalışma banşı ne ile oluşur? Öpüşüp sanlmakla olmaz. Birbirimizi görmediğimiz halde anlaşnorsak sağlanır. Çalışma banşı Türkiye dışından idare edilemez. Dışardan gelen mektuplara hürmet ederek hareket edenlerle olmaz. 12 E\lül oncesi hareketler de çalışma banşını bozmuştur. Herkes birbirini sevraiyor, saygı duymuyordu. Şimdi herkes birbirini severse çalışma banşı sağlanır. Türkiye'yi ve Türkü sevmeyenlerin işyerlerinde çalışma banşını bozmaya çalışmalan üzerine hiçbir şey yapılmamaktadır. Işverenlere sesleniyonım, sendika temsilcilerini elinizin tersiyle itemezsiniz. tşçiyle ilgili kararları alanlar burada yoklar. Onlar burada yok diye gıyaplannda söz söylemek istemiyorum. Çalışma banşı hükümet, işveren, işçi üçlüsünün sağlik.li ilişkisine bağlıdır. Bunlardan biri anzalanırsa çalışma banşı sağlanamaz. İşveren şu kadar işsiz var dışarda, istediğimi atar, istediğimi alırım diyemez. Yekilleri verine kendileri gelseydi daha rahat olurduk." Trafik kazalarında 9 ölü daha Çanakkale 'nin Kızılcaöğren Köyü'nde ehliyetsiz sürücü L'nal Uyanık'ın (18) kullandtğı traktör aşırı hızla kahve duvanna çarparak devrildi. Kazada L'nal Uyanık 'la birlikte Fatma Koru. Naşide Koru, Meliha Uyanık ve Şakir Harput öldü. Rursa Karacabey'de otomobil kamyon çarpışmasında Abdullah Koçan, bir başka kazada devrilen traktör sürücüsü Hasan Karaçoban, Adana'da motosikletin çarpuğı Ramazan Ozpınar (4), tstanbul'daki kazada ise astsubay Ata Çelik öldü. Limoncu kılığı Önce karşımıza gıyinme sorunu çıktı. İnandırıcı bir limoncu kılığına girmemiz gerekiyordu. Gökçin, sanatçı olduğu için "tebdilı kıyatet" etmesi fazla zor olmadı. Günlük giysilerini sırtına geçirince limoncudan fazla farkı kalmıyordu. Fakat ben sağdan soldan topladığım eski püskülerle,limoncudan çok.sonradan fakirleşmiş bir İngiliz soylusuna (özeilikle Sherlock Holmes'e) dönmüştüm. Ekmek fırınları denetleniyor tstanbul Belediyesi Kontrolörler Dairesi ekiplerince ekmek fırınlannda gerçekleştirilen denetimlerde, kurallara uymadıkları belirlenen 55 fırına toplam 82 bin 500tirapara cezası verildi. Safa Giray: 2. Boğaz Köprüsü 1988'de bitirilecek Kıdem tazminatı ve askerlik Yarguay 9. Hukuk Dairesi, eksik ödenen kıdem tazminatının verilmesini isteyen bir işçinin davası ile ilgili verdiği kararda, "kıdem tazminannı almadan askere giden işçinin bu çahşmasının sonraki kıdem süresiyle birleştirilmesi gerekir" dedi. 19591963 yıllan arasında askerlik görevini yapan bir işçi, işyerinden aynlırken aldığı kıdem tazminatının eksik olduğunu öne sürerek, yerel mahkemeye dava açmıstı. İşçinin itirazını inceleyen yerel mahkeme, davacı işçiyi haklı bularak, askerden önce çahştığı surenin de sonraki kıdem süresiyle birlestirilmesine karar verdi. (THA) Narin Balcı: Tatil içîn geldim raç" istemiyle Emniyet Genel Müdürlüğü Disiplin Kurulu'na gönderildi. Hakkındaki iddialan içeren dosya, savunma yapması istemiyle Balcı'nın görev yaptığı Washington'daki Büyükelçiliğe de gönderildi. BAKANIN AÇIKLAMASI Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nunda bakanhğının bütçesi görüşülürken, Şükrü Balcı ile ilgili soruları da yanıtladı ve "Şükrü Balcı, tayinle Dışişleri Bakanhğı emrine verilmiş ve kendisi \ ashingtoo'a bir V dış görevle gönderilmiştir. Daha sonra İçişleri Bakanhğı Balcı hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu konudaki soruşturma sürdürulmektedir" dedi. Halefoğlu, Balcı'nın merkeze alındığını da açıkladı. Yargıtay''a göre fazla mesai Yargıtay, haftalık 48 saati aşmayan çahşmanın yasal anlamda fazla çalısma sayılmayacağını ve Yüksek Hakem Kurulu'nun istişari nitelikte verdiği kararlann bağlayıcı olmadığını beKrterek bir toplu sözleşmenin getirdiği yeni yapıcı haklarm ancak sözleşmenin yürürlük süresince geçerli olabileceği karannı verdi. Yargıtay 9'uncu Hukuk Daîresi'nin oybirliği ile aldığı kararda, bir toplu iş sözleşmesinin ancak yürürlük süresi için yeni yapıcı haklar getirdiği kabul edilerek, "Bu getirilen yeni yapıcı haklar toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinden sonra da hizmet akdi olarak devam eder. Fakat her halukârda yürürlük süresi dtşında bir hüküm getirmez" denildi. (ANKA) (Baştarafı 1. Sayfada) kıvanç duyanm" dedi. Gazetecilerle bir sure sohbet de eden Şükrü Balcı, sağlığının "bomba gibi" olduğunu belirterek, "Ben devlel adamıyım. Bir suçum olsaydı, şimdiye kadar açıp sorarlardı" dedi. Rüşvet olayının adliyeye întikal etmesi nedeniyle fazla konuşmak istemediğini ve hakkında ban tertiplere girildiğini soyleyen Şükrü Balcı, "Bizim hayatımız sorguNarin Yahu sen bir şey söy culuk. Sorgu>a cekilsek verecelüyorsun, ben bunu temizlemek ğimiz cevabı biliriz. Bu iliraflaiçin bir hafta konuşmak zorun n yapanlara tıp dilinde çdgın, bizim diHmizde yosma çocuğu deda kahyorum. Yılmaz Sen işçi çıkarma nir. Bir sıkıntısı, kann ağnsı olan varsa gelsin, açık konuşyok diyorsun. Narin Var mı? Konfederas sun" şeklinde konuştu. Balcı, yondan hiç işçi çıkarıldı mı? basında aleyhinde kasıth haberler yer aldığını da belirterek, Varsa söyle. "Buntan yazanlar hakkında dava açma hakkınu saklı tutuyo• Yılmaz Bugün yine konuşrum" dedi. muşsundur. Maçka Kadınlar Kulübü'nden Narin Öyle. Seni de övdüm bol bol. Şevket, hadi senle bir rüşvet aldığı öne sürülen Şükjü anlaşma yapalım. Sen işe alınan Balcı, bu konuda şunları söyleları say, ben de çıkarılanları. Bir di: "Bu kulübe polisin girme yetbilgisayar alıp kaydedelim. O zakisi yoktur. Hâkim ve savcıdan man görürüz. Halit Narin elındeki içki bar izin almadan polis burada aradağının bitmesi üzerine izin ala ma bile yapamaz. Açma ve karak kokteyl salonundan Şevket pamaya dahi yetkisi olmayan Yılmaz'ın kolunda çıktı. Şevket potisin bu kulüpten rüşvet almaYılmaz, sendika temsilcileri ile sı söz konusu olamaz." Altınyunus'ta yemek yerken Ha EMNtYETtN lit Narin, Selçuk Yaşar, Rahmi SORUŞTURMASI Koç Çeşme'de balık yediler. Naöte yandan, Cumhuriyet Anrin daha sonra deniz yolu ile İs kara Bürosu'nun bildirdiğine götanbul'a gitti. re, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce Şükrü Balcı hakkında yapı• Nüfus kâğıdımı kaybettim. lan soruşturma tamamlandı ve Hükümsüzdür. A YŞE ŞÎŞMAN dosya Balcı'nın "meslekten ih (Baştarafı 1. Sayfada) yerek Yılmaz'a açıklamasını sürdürdü. "Yat burada bağlı, buradan denize açılıp İstanbul'a gidecegiz." Yılmaz Burada kalmıyor musun yani? Narin Sana verdiğim paralardan sonra bende para kaldı mı ki burada kalayım? Yılmaz Ne içersin? Narin Sen bilirsin ne içtiğimi. F. Almanya (Baştarafı 1. Sayfada) mış ancak kaynağının bilinmemesi nedeniyle "Flick" holding hakkında birçok spekülasyon yapılmıştı. Federal Almanya'da "Yeşiller" dışındaki tüm siyasal partilerin Flkrk ve benzeri holdinglerden "bağış" almaları daha sonra da Fiick'in hükümet kararıyla vergi indiriminden yararlanması, Parlamento Başkanı Rainer Barzel ile Maliye Bakanı Otto Lambsdorf'un istifalarına neden oldu. Meclis Başkanı Barzel'in, 1.7 milyon mark karşılığı Hıristiyan Demokrat Parti Başkanhğı'ndan istifa edip Helmut Kohl'a "yer verdiği" öne sürüluyor. Ispanya'da ana muhalefet partisi durumundaki "Halk İşbiriiği Partisi" Başkanı Manuel Fraga tribarne, yaptığı açıklamada, iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi'nin yalnız Federal Almanya'dan değil Venezuella, İsveç ve Amerikan sendikalarından da para aldığını öne sürdü. Madrit'te yayınlanan "El Paris" gazetesinde yer alan ve kendisinin de "1977 yılında 2.8 milyon peseta rüşvet aldığına" ilişkin haberi yalanlayan tribarne, bununla beraber küçuk bir miktar bağış kabul ettiğini doğruladı. tribarne, Flick şırketinin, buyük miktardaki parayı sosyalistlere verdiğini iddia etti. TepeGmbu in$aal malzemesinde yeni bir devir baslatıyor.. Ştandart ve özel ölcülerde üretilir (Baştarafı 1. Sayfada) Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. 1902 yılında Selanik'te doğan Emin Kalafat, İstanbul Erkek Lisesi'nden sonra Mülkiye Mektebi'ni bitirdi. 1929 yılında Maliye Bakanlığı'nda devlet hizmetine giren Kalafat, maliye mufettişi olarak Fransa, Italya, Mısır ve ABD'de bulundu. 1950 yılında DP listesinden Çanakkale milletvekili seçilen Kalafat, 1953'te bu partinin ikinci hükumetinde Gümruk ve Tekel Bakanı oldu. Kalafat, 27 Mayıs 1960 tarihine kadar Devlet Bakanhğı yaptı. 27 Mayıs Harekâtından sonra Yüksek Adalet Divanı'nca idama mahkum edilen Emin Kalafat'ın cezası müebbet hapse çevrildi ve daha sonra da çıkarılan af kapsamına girdiğinden serbest bırakıldı. Emin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bayındırhk ve İskân Bakanı Safa Giray, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanuğının bütçesi görüşülürken, Istanbul 2. Boğaz Köprüsü'nün 1988 yılı sonuna kadar bitirileceğini açıkladı. Komisyonda bakanlığının önemli projeleri hakkında bilgi veren Giray, şunları söyledi: "2. Boğaz Köprüsü ile paralı otoyol projelerine büyük öncelik verilmiştir. Bu maksatla Kapıkule'den Bolu'ya E5 karayolunun paralı otoyolu olarak yapılması planlanmışlır. Öncelikle Kınalı ayrımı Adapazarı kesiminin, Istanbul 2. Bogaz Köprüsü de dahil 1988 yılı sonuna kadar inşaatı tamaralanmak üzere uluslararası ihale çalışmalanna baslanmıştır." Giray, İstanbul 2. Boğaz Köprüsü ve 20 kilometrelik çevre yolunun kesin projesinin 1985 yılı içinde bitirilerek yapımının ihale edilmesinin kararlaştırıldığını belimi. istanbul Galata Köprüsü'nün inşaat ihalesinin aralık ayında kredi temin etmek suretiyle yapılacağını kaydeden Giray, İstanbul Metrosu ile demiryolunun tünelle Boğaz'dan geçişini öngören önfizibilite etüdu ve avan projesi yapımının 1983'te ihale edildiğini de sozlerine ekledi. Bakan Safa Giray eleştirileri yamtlarken de "artık bedava yol yok" diye konuşu. Daha sonra bakanlıic bütçesi oylanarak kabul edildi. "NERDE SATARSAN SAT" Zabrta görevüsi bizi amamryor. Hal'den limon almanın fazla bir zorluğu yoktu. Fakat bu iş için biraz limondan anlamak gerekiyordu. Çünkü içinde 150200 tane limon bulunan sandıklar 20006000 lıra arasında değişen fiyatlarla satılıyordu. Bunların ilk kez duyduğumuz adları vardı. Fazla zarara girmemek için 2000 liralık bir sandık seçtik. Kabzımal faturayı kesti. İçinde 150 limon olan sandığı arabaya yükledik. Yola çıkmadan önce arabada bir hesap yaptık. Limonların tanesi bize 13.30 TL.'ye mal olmuştu. Bir gün önce yapttğımız araştırmada Nişantaşı, Beşiktaş gibi semtlerde limonun tanesinin 4050 lira arasında satıldığını görmüştük. Biz, rekabet yaratmak için bu limonları 25'er liradan satsak, yaklasık % 90 kâr edecek ve tüm sandığı sattığımızda 2000 lira kadar kazanmış olacaktık. Demek ki günde bir sandık limon satan vatandaşın aylık kazancı 60.000 lirayı bulacaktı. Memur maaşını ve düşük ücretli işçi gelirini aşıyordu bu rakam. Ve işe giriştik. Saat öğleyi buldu. Daha sıftah yapamadık. Beysun'la görüşüp, fiyatları yeniden ayarlamaya karar veriyoruz. 10 liraya indiriyoruz fiyatı. Böylece limon basında kazancımız "eksi 3.30 TL".. Nasrettin Hoca'nın "dostlar alışverişte görsün" hesabı.. Amacımız nasıl olsa para kazanmak değil.. Neler olacağını görelim hiç olmazsa.. Ve ilk müşterimiz geliyor. "Ver bakalım on tane" dedikten sonra limonları elleyip, yumuşaklığını fark edince 15 tane alıyor. Ticaret yoluyla kazandığım (daha doğrusu kaybettiğim) ilk para bu.. 15 limonda zarartm 49 lira 50 kuruş.. Fakat ikinci müşteriyı görmek kısmet olmuyor. Çünkü bu kez belediye görevlileri karşımda.. O saate kadar benim satıcı değil, alıcı olduğumu sandıklannı, sözlerinden anlıyorum. İlk satışımızı yapınca dikkatlerini çekmişiz. Şöyle giriyor söze görevlilerden biri: Sen satıyor musun, alıyor musun? Satıyorum abi.. Kaça saîıyorsun? On lira.. Yahu burada satış olur mu? Burada herkes satış yapıyor Yahu kardeşim herkesin yeri yurdu var. Senin neyin var? Sen nereden geldin?. Al git sandığını.. Peki, nerede satayım ben bunları? Nerede satarsan sat. Burası üretKİden tüketiciye.. Halka hizmet.. Bakın memur bey, "halka hizmet" diyorsunuz.. Cen bu limonları haldeni3.5 liraya aldım, burada 10 lirya satıyorum. Tabii..Hal'de kazıktır.. Nasıl kazık olur? Belediye denetlemiyor mu Hal'i? Bana bak.. Başlarım senin belediyene.. Al git diyorum.. Çaresız çıkıyoruz. Bu kez Beşiktaş'ta üst geçitlerden birinin üstünde mevzileniyoruz. Gelen geçen çok ama alışveriş eden yok. Benim de biraz sesim açılmış gibi.. İyi giyimli bir bey yaklaşıyor bir ara.. "Sulu mu?" diye soruyor.. Veriyorum limonlardan birini. Sıktyor. "Yok..yok.." diyor. Çok iyi limon abi.. Yok, yok.. ben Antalyalryım, anlarım, diyor ve gidiyor. Bir kadın duruyor. Hepsini yokluyor limonların. Sonra çantasından uzun aramalar sonucu bir madeni 20 liralık çıkarıyor. İki limon alıyor. Bu kadar uğraşıya 6.60 lira zarar ettik. Bir yaşlı teyze yanaşıyor. "Kaça bunlar?" diye soruyor. "On lira" "Çok pahalı.. Beş liraya olmaz mı" Nasrettin Hoca hesabı İlk durak: Beşiktaş İlk durağımız, Beşiktaş çarşısının içinde terkedilmiş bir evin kapısı oluyor. Sandığı yerleştirdikten sonra Beysun uzaklaşıyor ve gizlenmiş fotoğraf makinesi ile durumu görüntülemek için mevzileniyor. Beş dakika kadar kimsenin dikkatini çekmeden burada bekliyorum. Beni ılk fark eden yandaki mağazanın tezgâhtarı oluyor. Bir şey söyleyecek gibi.. Fakat tam karşımızdaki manav uzaktan bağırarak engelliyor tezgâhtan, "Bırak, diyor, söyleme, ne olursa olsun yahu.. Kendisi halletsin belediyeyle.." Bizim 25 liradan sattığımız limonların aynılarını 50 liradan pazarlayan manavın bu sözleri ilk tehlike işaretlerini oluşturuyor. Demek kı burada satış yapmak yasak.. Daha işe başlamadan balediyeciler tarafından götürülmemek için buradan ayrılmaya karar veriyoruz. Sandığı yüklenip yeniden yola dökülüyoruz. Bu kez durağımız Beşiktaş Belediyesi'nin "üreticiden tükediciye halka hizmet pazar;"..Kapıdaki zabıta görevlilerinin dikkatini çekmeden içeri giriyoruz. Boş bulduğumuz bir köseye sandığı yerleştiriyoruz. Bir rastlantı sonucu tam karşımızda da bir limoncu var ve kilosunu 120 liradan satıyor. Beysun'un yaptığı gözleme göre aşağı yukarı 8 limon bir kilo geliyor. Bu durumda bizim de fiyatta bir indirim yapmamız gerekiyor. Ve fiyatımızı 15 liraya indiriyoruz. Şımdi limonlarımız karşıdaki limoncu ile aynı fiyata geliyor. Fakat adamdaki çene ile başetmek olanaksız. Limonlardan birini ortadan ikiye böldükten sonra bir parçasını eline alıyor. Sıkıp suyunu yere akıtırken bir yandan da bağırıyor: "Haydee limon.. Sulu limon.. Banyonu yaaap,.. Çamaşınnı yıkaaa.. Elini yüzünü ovvvv.. Kıbrıs limonu bunlar.. Baaak.. baaak.. Beğenmeyene /cesmeceee. Sulu çıkmazsa para yok. ZARARINA SATIŞ 13.30 TL.'ye aMıima limo»lan 10 liraya zor satıyomn. Aman teyze, bunun sermayesı 15 lira.. On beşde niye on liraya satryorsun? Aslında mantıklı bir soru.. "Akşam vakti"d\ye yanıtlıyorum. Oysa öğleyi geçeli biraz oldu. "Hadi hadi, yalan söyleme.. Beş liradan verde on tane alayım" Peki, diyorum, fiyat beş liraya inince yirmi tane alıp gidiyor. Artık 5 liraya indik fiyatları.. Hem elimizde kalmasın, hem de neler olacak diye sürdürüyoruz işi. Fakat 5 liraya da alan yok. Arada sırada müşteri gibi yanıma gelip giden Beysun'la "Belki yanlış yerdeyiz" diye düşünüyoruz ama doğru yerlerde "yani pazar içlerinde" satış yasak.. Mava kararırken paydos etmeye karar veriyoruz. Hepsine beş yüz lira veren çıksa 2000 liralık sandığı bırakacağız. Fakat 7 kasım çarşamba günü saat 16.0018.00 arasında Beşiktaş üst geçidinden gecenler büyük bir fırsatı kaçırdıklarının farkında değiller.. Hatta belki de beş liralık fiyatımız faydadan çok zarar getiriyor. "Ucuz olduğuna göre v&rdır bir illeti" diye düşünüyor olabilirler. Yağmur şiddetini arttınnca. sandığı yüklenip arabaya doğru gidiyoruz. Cebimizdeki 270 liralık hasılat göz önüne alınırsa "kısa günün zarar;"i730 lira.. Fakat önemsemiyoruz. Hiç olmazsa gazetedeki arkadaşlar bol bol C vitaminı almış olacaklar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear