02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yolunda daha ileri götürecek işler yapmasıdır." Atatürk de hümanizmayı önce ana sevecenliğinde, sonra yurt sevgisinde, dost sıcaklığında bulmuştur. Ama, hümanizma tutumu, yurdunun sınırlannı aşıp, bütün insanhğa yönelmiştir. Yoksa şöyle der miydi? "Türkiye'nin bugünkü yaşamının yalnız Türkiye'ye ait olmadığını bir kez daha yinelemek gereğini duyuyorum. Türkiye'nin bugünkü savaşımı yalnız kendi adına ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olurdu ve çabuk bitebiürdi. Türkiye engelleri yenmede önemli bir çaba göstermektedir. Çünkü, savunduğumuz bütün mazhım uluslann bütünlüğünü savunuştur ve bu sona erinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Doğu uluslarının, birlikte yüruyeceğine inanmaktadır." MAZLUM ULUSLARIN UYANIŞI Bu doğmltuda, daha bir açık seçik olarak 1922'de şunlan söylüyordu Atatürk: "Günün ufukta ağardığını nasıl görüyorsam, bütün mazlum Şark milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Istiklâl ve hürriyetlerine kavuşa' cak olan daha birçok kardeş millet var. Emperyalizm ve müstemlekecilik yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletlerin arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve dayanış birliği hâkim olacaktır." İşte bu, gerçek humanizmanın dünyada egemen olma özleminden başka bir şey değildir. Ataturk'un ereği, insanlann ulusal bir bilinç içinde, dunya yurttaşı gibi eğitilmeleri, nitelik kazanmalarıydı. Şoyle diyordu: "Dunya yuntaşlan, çekemezlik, açgözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir." Bütün bunlara dayanarak, Macit Gökberk, Çağdaş Düşüacenin Işıgında Ataturk, (1938) adh yapıtında şu sonuca vanyor: "Bu örieyis ve inançlan Ue insanlığa ve kendi ulusuna güveni ve onlann hep ileriye, iyiye, doğruya gidebileceklerine inanan iyimsertiği ile Atatürk, tutarlı bir aydınlatmacı hümanisttir." Atatürk, Türkiye'nin aydmlanma çağını başlatmıştır. fsmet Inönü, 1967'de bu gerçeği şu sözlerle doğnıluyordu: "Batı uluslanyla kendimizi karşılaştırdığımız zaman, büyük bir eksiklik olarak, onlann geçirmiş olduğu Ronesans denilen aydmlık devrimi geçirmemiş olmamızı üzüntü ile hatırianz. Atatürk bize devrimleriyle Rönesans dönemini, ayduüık çağını yaratmıştır." Bu düşünüşü, Özer Ozankaya, şu sözleriyle daha kesin bir biçimde doğruluyor: "Ataturk ve onun eserine temel olan düşünce ilkelerini evrensel ölçüde gecerli kılan ve ona tüm insanlıgın saygısını kazandıran işte böyle bir aydınlanma çağını Türk toplumuna getirmesidir." "TÜRKİYE O'NU TEKEIİNE ALMASIN" Atatürk'ün dünyaca kazandığı bu saygı öylesine büyüktür ki, Kenyah Prof. Ali Mazuri, Atatürk için "O bizimdir" diyor. Ona göre, "Büyük değerler, salt ait olduklan toplumun değil, tüm dünyanın malıdırlar. Aynı şekilde Atatürk de bir dünya degeridir. Bu nedenle Türkiye'nin O'nu tekeline almasına izin veremeyiz." ölümünün 46. yıldönümünde Atatürk'ü anarken, birtakun alıntılarla düşüncemi desteklemek istedim, alıntıların büyük bölümünü de Sayın Selâhattin Çüler'in Varlık Yaymlan'nda çıkan Atatürk tcin Diyoriar ki, adh değerli derlemesinden aldım. Yazamı, Atatürk düşmanlanna, O'na Ata'hğı yakıştırmayan hainlere inat, eski bir yazımın başlığı ile bitireceğim ve diyeceğim ki; "AUtttrk, Tnrkfln ve mazlum uloslann mntlııİBğndor." 11 KASIM 1984 ATATÜRK: Yirminci Yiizyılııı Bü>iik Yurttaşı Atatürk'ün dünyaca kazandığı büyük saygının bir tanığı da Kenyalı Prof. Ali Mazuri'nin şu sözleridir: "O bizimdir. Büyük değerler, salt ait oldukları toplumun değil, tüm dünyanın malıdırlar. Atatürk de bir dünya değeridir. Bu nedenle, Türkiye'nin O'nu tekeline almasına izin veremeyiz." VEDAT GÜNYOL Ataturk için Bulgar Solvo gazetesinde Kasıtn 1938'de şu satırlar yazılı: "Milletinin en büyük evladı, aynı zamanda yirminci yiizyıkn da büyük yurttaşı." Bir de, yine aynı yıl Rumen Vittorul gazetesinde çıkan şu yazıya bakalım: "Eseriyle insanlığın üstiine çıkan bu devrimci, yaradıhşı ve yaşayışı bakımından insanlara en yakın olanlardan biri." Işte, Atatürk'ün kişiliğini, gerçek kişiliğini belirleyen iki nitelik: Dünya yurttaşhğı ve insanlara en yakın olma özelliği. GERÇEK BtR HÜMANÎST Bu iki özellikten yola çıkarak AtatUrk'ün, kafaca da ruhça da bir hümanist olduğunu söyleyebiliriz rahat rahat. öyle bir hümanist ki, ulusunu bağımsızlığa kavuşturarak, bir yandan "mazlum" uluslara emperyalizmle savaşmanın yolunu göstermiş, öte yandan, bütün uluslann insan kökünden geldiğini ileri sürerek, temelinde insan sevgisi ve saygısı yatan, dünyaya banş çagrısında bulunmuştur. Yendiği bir ordunun tutsak düşen komutanını çadırında ağırlamak, Lozan sonrasında Venizelos'la dostça ilişkiler kurmak, insan saygısından, yurt sevgisinden başka neyle açıklanabilir? Bir yazımda şöyle demişim: "Insanlan anlama çabası ki hümanizmanın başlıca ereğidir insanı, ister istemez, benzerlerinin yazgısıyla ilgili sorunlara, özellikle insanın mutsuzluğu sorununa, bu mutsuzluğu yaratan doğal ve insansal engellere karşı kararh, gereğinde kavgaa bir tutuma götürür. Bu tutum etkin (aktif) bir hümanizma tutumudur." tşte, Atatürk'ün hümanizma tutumu bundan başka bir şey değildir. Atatürk'ün insan sevgisine en güzel örneklerden birini, bir Fransız gazetecisinden (G.Benneb) dinleyelim: "Bize savaşlanndan birini anlatıyordu. Birdenbire durdn. Göriiyorsunuz ya, dedi, birçok zafer kazandırn. Ama bunlann en bıiyüğünden sonra bile her akşam sava$ alanlannda ölen askerieri düşünerek içimde derin acı duyuyordum." Azra Erhat, bir yazısında şöyle der: "Hümanizma, insanın kendine örnek seçtiği bir insanda bötün iosanbğı görerek, bularak, scverek insanlıgı insanlık PENCERE Yahudileşiyor muyuz? 27 Eylül 1984 günü bu köşede yayınlanan "Mescidi Aksa" başlıklı yazımda Karl Marks'ın "Yahudi Sorunu"nöar\ bir alıntı yapmıştım. Diyordu ki Marks: Nedir Yahudi'nm bugünkü dünyamızdaki temeli? Pratik gereksinmeler, bencil çıkarlar. Nedir tapındığı? Bezirgânlık. Nedir Tanrısı? Para. Öyleyse bencil çıkarlardan, bezirgânlıktan, paradan kurtuluş, gerçek anlamda Yahudilikten kurtuluş olacaktır. Toplumun bunlara olanak sağlayan koşullarını ortadan kaldırmak, Yahudiliği ortadan kaldırır. Yahudiliğin toplumsal kurtuluşu, toplumun Yahudilikten kurtuluşu demektir." Marks'tan alıntıyı yaparken birden düşüncem kaydı; çağnşım yoluyla bugünkü toplumumuzu düşündüm. İster istemez kendi yaşayişımızla Yahudiliğin temeline ilişkin koşullar arasında bir bağ kurdum; ama o gün yazdığım yazının amacı başkaydı; yörüngesinden sapan düşüncemi bir yana not ettim, sonradan üzerinde durmak amacıyla... • önce bir gerçeği vurgulamak gerekir: Yeryüzünde bir soyun, halkın, ulusun ötekilerden yüksek ya da alçak olduğunu savunmak ırkçılıktır. İnsanlann eşitliğini 18'inci yüzyıldan bu yana bildirileştiren belgenin attında devletimizin imzası varken, şu ya da bu halkı küçük görmek ya da aşağılamak anlamsızdır. Kakjı ki, Yahudilerin yeryüzü uygaıiığına katkılan da büyüktür; Marks'ın yukardaki eleştirisinden bu yana da köprülerin altından çok su aktı; Yahudiler, dünden bugüne yaşadıklan donüşümle bir başka noktaya geldiler; çeşrtli ülkelerde ezilen azırv lıktılar; şimdi İsraıl devleti emperyalist bir örgüttür. Ne var ki, biz bu dönüşümü bır yana bırakıp Karl Marks'ın tanımlamasına bir kez daha dikkatle bakalım. Marks soruyor ve yanıtını da kendi kendine veriyor: Soru: "Nedir Yahudi'nin dünyamızdaki temeli?" Yanrt: "Pratik gereksinmeler, bencil çıkarlar" Soru: "Nedir tapındtğı?" Yanrt: "Bezirgânlık." Soru: "Nedir Tannsı?" Yanıt: "ParaT Bu sorular ve yanıtları sizde de bir şeyler çağnştırmıyor mu? • Haydi gelin, dilimizin ucuna geleni söylemekten çekinmeyelim. 1980'ler Türkiye'sinde geçerii sayılan değer yargılarıyla Yahudileşmenin koşullan arasında bir benzeşme yok mu? Isterseniz gazetelerimizi, dergilerimizi gozden geçirin; ekonomiyi yöneten siyasetçilerin dünya görüşüne bakın; saygın işadamlarımızın yaşam felsefesinı anımsayın; toplumda geçerii moral ölçülerımizin ne kadar değiştiğinı düşünün ve ondan sonra sorgulamaya başlayın: Soru: Nedir bugünkü ekonomik siyasetimizin temeli? Yanrt: Pratik gereksinmeler, bencil çıkarlar. Soru: Nedir tapındığımız? Yanrt: Bezirgânlık. Soru: Nedir Tanrımız? Yanıt: (Tövbe, tövbe) Para! • "Köşeyi dönmek" için tüm moral ölçüleri ve insanlık ülkülerini bir yana bırakarak birbirini çiğnemeye çalışan sözde uyanıklar, öyle bir parasal felsefe yarattılar ki, sormanın zamanı gelmiştir: Yahudileşiyor muyuz? Ey Türk, tıtre ve kendine dön! Paranın peşinde koşarken bezirgânlık felsefesinin bencil çıkariarı uğruna benliğini yrtirip gideceksin. OKTftY AKBAL EVET/HAYIR Hep Gençliktir Suçlanan! "Gençler babalanna anedanna karşı koyuyortar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerinin sözüne uymuyorlar" (Sokrates). Kuşaklar arası çatışma! Yaşlı kuşak, kendinden sonrakileri birtürlü anlamaz, anlayamaz, anlamak istemez! Böyle gelmiş, böyle gidecek. Otuz yıl önce analanndan babalarından böyle sözler duyanlar, şimdi otuz yıl sonra oğullarını, kızlarını, torunlarını beğenmiyorlar, babalanndan, dedelerinden dinledikleri, azarlayıcı sozleri, kınamalan bu kez onlar yinelıyorlar. Geçenlerde otobüste iki kişi konuşuyordu. Birinin sesi yüksek; hepimiz duyuyoruz. Oğlundan yakınıyor. Bayram günü sabah erkenden gelip elinı öpmemiş. Konuklar varken şöyle bir bakmış çekmiş gitmiş. Odasında sigara tçiyormuş, annesinden kaçmıyormuş. Bir gün kimse yokken bir kız arkadaştnı eve çağırmış. Geceleri geç dönüyormuş. Babaana çıkışınca 'ben özgürüm, istersenız evden ayrılıp, kendime bir yer bulayım' diyormuş. "Yaşı daha on sekiz, dahacocuk ama nerde söz dinteme/.." diyordu kalın sesli adam. Otekı de alçak sesle katılıyor, o da buna benzer bir şeyler anlatıyordu. Sokrates şöyle yakınıyormuş: "Bugünün gençleri luksü seviyor, terbiyeden yoksunlar, otoriteye boyun eğmiyorlar, büyüklere saygılan yok, çahşacaklarına gevezelıkle vakit öldürüyortar" Sokrates bir kuşak sonrasını işte böyle hor görüyor, beğenmiyor... Oysa o kuşaktan Platon, daha sonra Aristo çıkacaktır! Ama insanoğlu bu; oldum bittim böyle, kendinden sonra yetişenleri kötüleyecek, beğenmeyecek, 'ah ne günlere kaldık!' diyecek!. Gençlikten yakınma yüzyıllardır sürer. 'Le Monde'da bir yazıda okudum. 1864'te Lılle Bilimler Fakültesı Dekanı, "Artıkliselerimizde, kolejlerimizde Fransız dıli öğretilmiyor" diye yakınırmış!.. İşte o yıllara ait bazı saptamalar: Clermont Edebiyat Fakültesi Dekanı: "Bakatorya sınavına girenler Montesçuieu, Bossuet, Racine'in yaşamlarını da, yapıtlannı da bilmiyorlarî' 1860'ta Strasbourg'lu bir dekan: "Anadillerinde doğru dürüst konuşamıyoriar!' Besançon Bilimler Faküliesi Dekanı: "İmlâ yanItşlan ile dolu gençlerin yazılan." Rennes Fakültesi'nden bir yetkili: "İmlâ yanlışı yapmayan gence rastlamak güç." Bizim de yabancısı olmadığımız sözler, savlar... Kuşaklann birbirini anlaması gerektiğinı söyter dururlar! Bu demektir ki, bizi anlasın, bizi dinlesin çocuklarımız, torunlarımızl Bizim gibi olsun, bizim ydumuzda yürüsün. Oysa bunları söyleyen yaslılar, kendi yaşamlarında bir tek parlak başarı gösterememiş, ortaya yararlı bir tek yapıt koyamamış kişilerdir. Yaşiı olmak; övünç duymaya, öğütleri dinlenen bir kişi sayılmaya yetmez. Yaşlılık doğal bir olaydır. Ûlmeyen kişi yaşlanır. Yaşlı diye, onu herkesten üstün, bilgili, görgülü saymak gerekmez. Yaşamını boşuna harcamış insanlar öylesine çoktur ki! Ama bunlar çocuklarını, torunlarını ille de 'kendileri gibi' olmaya zorlar. Oysa o çocuk, o delikanlı, babasının, büyükbabasının özel yasantısına bakar, ölçer biçer, o 'büyüğün' yaşamını boşa geçirdiği yargısına varır. Bu yüzden kendınce bir yol tutmak, içinde yaşadığı çağın gereklerine uymak ister. Herkes gençti bir zamanlar... Onlara da büyükleri öğütler verir, yol gösterirdı. Bir düşünsek, hangimiz hoktası noktasına uyduk o sözlere? Belki birkaçına, ya da hiç birine!.. Bizden sonrakiler de böyle yaparsa, niye kızmalı? Her kuşak kendi kişiliğini içinde yaşadığı dönemin koşullan içinde bulur. Bugün TV'ler her evin içinde; pek çoğunda videolar... Dünyanın bir ucundan bir ucuna kısa sürede gtdilir gelinir oldu. Yeryüzü avuç içi kadar!.. Gençler daha hızlı uyanıyor, daha çabuk bilinçleniyor. Bu yüzden kuşaklar arası çatışma daha sert oluyor... Yalnızca radyo vardı benim çocuklugumda... O da her evde değil, kimilerinde... Babalanmızın zamanında ise ne ucak, ne buzdolabı, ne radyo! Dünya lyice büyüktü, uzaktı ülkeler, akımlar; düşünceler yıllar sonra ulaşırdı bir yerden bir yere... Elbet bugün yaşı altmış, yetmişi bulan kişiyle yirmisindekinin anlayışı başka olacak... Nasıl bugün altmışındaki kişi ile babasının, dedesinin dünyaları, anlayışları korkunç ölçüde ayn idiyse, öyle... Otobüsteki sert sesli adamın sözlerini dinledim dinledim, nerdeyse dönüp şöyle diyecektim: "Beyfendi, sen otuz yıl önce nasıldın, baban, anan senin için ne derdi acaba? Kimbilır kaç tokat yedin, öğretmenlerinden ne azarlar dınledin? Kaç kez sınıfta kaldın? Adın belki de serseriye çıkmıştır... Şimdi tutup oğlunu yeriyorsun. Sanki çok başarılı bır yaşam geçirmiş biri imişsin gibi..." Utanır susardı belki... Roma bağlantılı seferleriyle, 16 Kasım'dan itibaren, TÜRK HAVA YOLLARI ilk kez MADRİD'e uçuyor. Salı Cuma İstanbul Kalkış Madrid Vanş Madrid Kalkış İstanbul Vanş 08.30 12.55 13.50 20.05 Emin Çölaşan'ın 1 4 0 0 A K BtK DÖHlMt» P1RD1 A B U 8 I l t 1 T L Ü I ÖXA1 lK0H0Mİ8t»İH FIHSIABKASI • Bu sefrrkrtK Ankam ve Izmtr baAlunnian mcKuttur • Saullrr vcnldtr BAHÜRSKAHDA1IN1H PIRDB ARKASI Kitaplarının satışı 100.000'e ulaştı. BU TÜBK YAYIH PİTASA8On>A B Ü R1K0RDUH Milliyet Yayınları Olarak Gurur Dujmyopuz... TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES VMhyec Y.ıvınUr Prof Kâzm Ismal Cuılun d d No NOT: Rezervasyon. Satış Bürolanmız ve IATA Acentelenmız ile temas edıltnesını Sayın Yolculanmıza duyururuz. cagdas insanın kitapları Taş Kjtab*vı,Op, Dr \)tck.ın için >azdıeı tcmcl ağhk tutapiannı ıfuharla sunar Dogurrt kontrohi hcrWcsm sorunudur. Ilk \ardim bcrtesın bıbnüdır. •^KgtİV^^ "^™ 200 T L tanıtıtarak vaıağ'n tıaloırılması tarttsıİTnakta artık öu bilimseı yatafiın kaıdırıiması gerekttğı deSertendlrllmekte ve onerıtm«ktedır ÖZALEKONOMİSİ VEtŞÇİHAKLARl ımotafa sAnmez Özal Ekonomisi ve İşçi Hakları Mustafa SÖNMEZ 24 Ocak öncesi: Hedef ışçi hakları MESS Başkanı özal neler demişti? "Ihracat ekonomisi" modeli ve işçi hakları YHK'lı dönemin öilançosu Ücretler: Nereden nereye? Yeni sendikal düzen neler getirdi? oğretmen Aylık Meslek Dergisi KASIM (59.) SAYISI Başyazı: Mehterli Cmnhuriyet... Yazılar: Doç. Dr. Noraa ROZAN, Yrd .Doç. Dr. L. ÖZBtLGtN, l.S«f« GÜNER, AJi DÜNDAR, Husejin İLBEY, O.Nuri POYRAZOGLU, ^ur«l GÜRAN, Vehbi POLAT, Hikmet TÜRK, Recep NAS, Giırcan ÖZDEMİR. Hasan SABAH, Tımer K. BtLGİN, tbnhim OLUKLU Şürler: İ.Kemai KARADAYI, Aysel BİÇER, Şevket YÜCEL, Esin DENİZ, Makbnle ŞİRINER, MusUfs KUYU, Sıddık ERTÜRK, Ali YÜCE. Ayten SÜRERİn Muzaffer BUYRUKÇU ile konuşması. YasemİB GERÇEK'in öykusu. Refik SAYDAM'ın ezgisı. Tatillerinı nasıl geçirdiler? • Kitap tanıtmalan • Nerede, ne yapıyorlar • Geçtiğimiz ayın eğitim olayları • Şikâyet kutusu... oğretmen Dünyası'nı edinmenin en kolay yolu, ona abone olmaktır. YıUığı 1.500, altı aylığı 800 TL. Yönetim ve yaaşma adresi: Tnna Cad. 2/402. YenişelıirANK. Posu çeki No: 12725/6 2827 sayılı nufus plan>amaw yasası c ı k i ı k t a n sonra A. terbest Dırakıian stermzasyon (kısırtaştırma) bütun değHdır Kıstf l a ş t ı r ı i m ı ; erkek ve k*dıniar ne d i y o r . 3S'ı dimycm Belgeler Fotoğraflar ve Karikatttrler Belge Yayınlan: Atasaray Işhan 406. Nvrıosuıiye C Cağaloğlı/İST. Ceıel Dağıtım: Ceaaaj llstl, ADAŞ (Alk), DATIÇ (Iznlr) A r t ı k daha fazla çocıAı stemeyenıerın ve ya^ı 225 T L Dasiicu kıtabıdır. geçmı* aıle'.ertn muttaka okumau gereken bir el ve Itk yardım nadtr1* Kazaiarda, yaratanmattrda. Doğulmatarda. donmalarda. yamkiarda, zehırtenmeıeroe, kinklarda ılk yardım, Hasta ve y ı r a h l a n kurtarma vc tasıma yontemlerr Gunumjzde acıl servtslernedir, nasıi Otrnalıdır* İik yardım e ^ f t i m i r^SH yapıirnatidır' ( K İ T A P M i L L İ E Ğ r T I M G E N C L l K ve SPOR B A K A N L I Ğ I N C A O R T A DERECELİ OKLA. Ö Ğ R E T M E N VE ö G R E N C İ L.ERİNE K A Y N A K 350 T L C L A R A K T A V S İ Y E EO»IMI 5 T I R . ) KİTAP ı ılgıb ılgttiz tum ınsanUr... Andre GİDE şoytc der "ArkatUf İasanlann una «ındutUn gibi kabul rtmc hayalı" Bu kortulann nzc lunuLandan daha d?ğ jık anlamlan \ardır Bu konular bu kJtapLırda uzc junuİdugu gıbı yaztlmamı^tır "Ha>»tın botun acdanmn bılımm >aıth| kullaralnusndan \eyı ^?nt lınrr firıiı p kaymUa.iKfaKmı ogrcndıgn an, b« daha bu acıUra raıı olmayacaitj».' GENEL DAGITIM VE İSTEME ADRESİ Taj Kda&evı Selanik Cad Yenisernr / ANKARA Tei 33 09 14 29/î 3 kttac bir arada 850 Tt*lik PTT Her kıtap ayn ayn ftatıaf ına 50 TL edilerek iîteieB lc 10 ia*.ım ısteyene Dir îaHiTi rtedlye gonderıhr pulu ılk PTT pulu rlave KUZEY YAYINLARI SALTIKOV SÇEDRİN GOLÖVLEV AİLESİ Çeviren: Mazlum BEYHAN "Hasan Hüseyin Özel Kitabı" 10X)r liralık posta pulu ile istenilebilir. PK. 730 Adana
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear