Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yuna anımsatmakta ulusal yarar vardır. Aynı nedenle, karar verme yerinde (mevkiinde) olanlar da, ilerde ağır suçlamalara hedef olmamak ve tarihe "Zemzem'e işeyen" biçiminde geçmemek için öğrenmek zorundadırlar. Bu kaygıyı önemseyenler, Maden Mühendisleri Odası'nın eski yayınlarına başvurmahdırlar. O dönemlerin Etibank Umum Müdürü ve Bakanlık Müsteşan olan Sayın Tahsin Yalabık ile görüşmeli ve aynntılı bilgi almalıdırlar. Yurdumuzda da, Hollanda'yla ttalya ve Japonya'da olduğu gibi bir uçak rüşveti olayı yaşandı. Onlar bakanlannı, başbakanlarını ve kraliçenin kocasını cezalandırdılar. Biz ise suçluları meydana çıkaramadık. Neden olarak da, parlamento oyunları ileri sürüldü. " B o r a k s " , bu olayla ölçülemeyecek derecede önemlidir. Ardında yüz milyarlarca dolarlık bir devlet geliri vardır. Sakın ola ki bunu da, benzeri oyunlarla çıkarcılara kaptırmayahm. ANAYASAYA VE ULUSAL ÇIKARLARA AYKIRI Yukarda (veya ilk yazımda) sözünü ettiğim hukuksal, ekonomik ve yönetsel dayanakların özleri şunlardır: A) Anayasamız bugün de, doğal servet kaynaklannı kamusal varlık saymaktadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı da devletindir. Devlet, uygun koşullar olursa bu haklannın kullanılması için başkalarına izin (ruhsat) verebilir. Maden arayıcılarının sağladıkları hak ise bu " r u h s a t " olmayıp, birbirlerine karşı teşebbüs önceliği doğuran bir haktır. Bu öncelik hakkının, kamusal varlıkların sahipliğine dönüştürülmesi, hem Anayasa'ya aykındır, hem ulusal çıkarlara aykındır. Hem de, devletin 'takdir' hakkını ipotek altına koyma, hatta yok etme anlamına gelir. Devlet, kamusal varlıkları hiç kimseye bağışlayamaz. Yurdun suyunu, havasını ve toprağını hiç kimseye ve özellikle de yabancılara bağışlayamayacağı gibi, madensel doğal kaynaklannı da bağışlayamaz. Bu nedenle de, hazırlandığı duyulan geri verme yasa tasansında da "hak ve sahiplik" sözcüklerinin yer almaması gerekir. B) Bugün, devletin en önemli gelir ve döviz kaynaklanndan biri olan "bor tuzlan" yataklannın, " h a k " ve "sahiplik" iddialarıyla devletten alınıp maden arayıcısına verilmesi, hem bindiğimiz güçlü bir savunma ve ekonomi dalını kesmekle eşanlamlıdır, hem de Anayasa'mızın özüne aykındır. Bundan yalnızca yabancılar ve onların işbirlikçileri yararlanır. Bu devir işlemlerini, günün rayicinden değil de defter kayıtları üzerinden yapmaksa, katlanılacak çok büyük zararı en az 100 kere büyütur. Q Bu yabana şirketin geçmisteki tutumunu bilmek, gelecekte de nasıl davranacağına ışık tutacağından önemlidir. Bunları kısaca sıralayalım: 1 Türkiye'de bor madeni tükendi kanısıyla küçük bir gözcü bırakarak ülkemizden ayrıldı. Ama, Türk arayıcılar, yurdumuzun çeşitli yörelerinde bor tuzu yataklan bulunca geri döndü. Büyük bir kampanya açarak arama ruhsatları devralmaya, sermayesini arttırmaya ve üreticiler üzerinde kontrol kurmaya yöneldi. Kısa sürede cılız sermayeli Türk madencisi üzerinde ekonomik ve yönetsel etkinlik sağlayıp Etibank üzerinde de baskı oluşturmaya girişti. 2 Doğu Bloku ülkelerine Amerikan borları rahatlıkla satılırken, Türk cevherleri için 'Cocom" adh yasaklama karan çıkarttı. Bu konudaki aynntılı bilgiler, bu yasaklan kaldırmaya yönelik çalışmalara katılmış olan yüksek mühendis Sayın Ahmet Cebeci arkadaşımızdan alınabileceği gibi, bakanlık dosyaIarında da bulunabilir. 3 Özel ve resmi görüşmelerde, Avrupa piyasası tıkalıdır. Siz oraya mal satamazsınız. Üretiminizi bize bağlayınız dediler ama, kısa sürede bunun tersi oldu. İhracatımız yüzbinlerce tona yükseldi. 4 Bor mamulleri üretme işini de zarar edersiniz korkutmacası ile önlemeye çalıştılar. Zaranmızı devletin karşılaması koşuluyla size 5 bin ton kapasiteli küçük bir kılavuz fabrika kuralım, dediler ama, durdurma çabalarına karşın kurulmasını önleyemedikleri Etibank'ın 35 bin ton kapasiteli fabrikasınm kısa bir süre sonra genişletilmesi gerekti. Arkasmdan da büyük eklemeler yapıldı. 5 2025 dolar civannda gezinen bor cevheri fiyatları, her türlü köstekleme girişimine karşın ve dünya konjonktüründe önemli bir değişme olmadığı halde 10 katından fazlasına ulaştı. Bu saydıklanm, oynanan oyunların ilk bakışta göze çarpan küçük bir bölümüdür. Ama, perde arkasında kalanlann araştırılmasına gerek bıraktırmayacak kadar da açık ve anlamhdır. Maden Yasası'nda değişiklik yapmak isteyenlerin bilgisine sunulur. 528 66 29 526 10 00/412 30 EKİM 1984 Boraks ve Bîr Anı Bugün, devletin en önemli gelir ve döviz kaynaklanndan biri olan "Bor tuzları" yataklannın "hak" ve "sahiplik" iddialarıyla devletten alınıp maden arayıcısına verilmesi, hem bindiğimiz güçlü bir savunma ve ekonomi dalını kesmektir, hem de Anayasa'nın özüne aykındır. KADRİ YERSEL Emekli Maden tşleri Genel Müdürü Yirmi yıl öncesinin Türk biirokratı, çok güçlü bir dünya tekelinin oyunlanna karşı koymuş ve başta Cumhuriyet olmak üzere ulusçu Türk basınının da desteği ile, boraks konusunun bilinmeyen yanlarını kamuya açıklayarak gün ışığına çıkarmış ve yurdumuza, yüz milyarlarca liralık döviz kazandıran bu ulusal kaynağın savunma gücümüze kaulmasını sağlamıştır. Ne yazık ki, çok ciddi güçlüklerle sahip çıkılan bu büyük ulusal kaynağa, zamanın unutturucu etkisine sanlarak ve "su uyur düşman uyumaz" doğrusunca yeniden göz dikildiği ve bir yasa tasansı ile bu "azametli" servetin yabancılara teslimine hazırlanıldığı basında yer aldığı halde, günümüz bürokratından çıt çıkmamaktadır. Dili bağlı meslek odamız da suskun. DUYARLIKLA VERDİĞİMİZ SAVAŞ1M Bu nedenle, yaşlanmış belleğimi zorlayarak bu ulusal konuya bir kez daha eğilecek ve sönme belirtileri gösteren kamusal duyarlığı güçlendirmeye çalışacağım. Devlet ve özel sektör işletmelerindeki 30 yıllık hizmetten sonra Maden Dairesi Başkanhğı'nda görev almıştım. Günün birinde, maden arayıcılarının işletme nıhsatı isteklerini inceleyen genç mühendis arkadaşlarımdan biri odama gelerek, "Ağabey, yabana sermayeli bir şirket devraldığı arama iznine dayanarak bor tuzu işletme izni istiyor. Ama, yerinde yaptığım kontrolda gösterdiği rezervle mineral türü ve taahhüt ettiği üretim miktan gerçeklere ve yurt çıkarlanna uygun değil. Ne yapalım?" dedi. Konuyu daire başkanına aktardık. Incelemenin derinleştirilmesi kararlaştırıldı. Tarafsız ve yetkili kuruluş olarak Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü dolanıma sokuldu. Bu maden yataklannın, yüz milyarlarca dolar değerinde ve dünya çapında olduklan ve işletme koşullarının uygunsuzluğu da meydana çıkti. Konu, böylesine büyük bir önem kazanınca, işletme ruhsatı verilmesi koşullarının saptanması da omuzlanmıza olağanüstü ağırhkta bir ulusal sorumluluk yukledi. Hiçbirimiz, borun dünyadaki ekonomik ve endüstriyel yeri hakkında derinlemesine ve yeterli bilgiye sahip değildik. Toplama çabasına giriştik. Başkanımız Sayın Kâmil Haznedaroğlu da, tngiliz şirketinin Türk danışmanı olan uzman mühendisle bir toplantı düzenledi. Dairedeki bütün mühendislerin katıldığı bu toplantıda bilgi alışverişi yapıldı ve koşullar tartışıldı. Ortaya şöyle bir durum çıkmıştı: Bu tngiliz fîrması, dünya bor ticaretinin ve endüstrisinin kesin ve tek egemeni bir tekeldi. Amerika'nın batı çöllerindeki büyük bir boraks yatağını da o işletiyordu. Türk borakslan dünya ticaretine girdiği takdirde, rekabet alanı Amerika'nın doğu kıyılanna kadar dayanılmaz bir etkinlikle genişleyebilecek ve bu takdirde de Amerikan ve şirket çıkarları zedelenebilecekti. Danışmana, "Bu şirket, Türk boraksının üretimini ve ticari gelişmesini Amerikan çıkarlarına karşın yeğleyecek ve yürütebilecek mi?" sorusunu yönelttim. Bu namuslu Türk çocuğundan aldığımız cevap, "Buna İngiliz devletinin bile gücü yetmez" oldu. Gözlerimiz faltaşı gibi açümış ve hepimiz uyanmıştık. Bu şirkete işletme ruhsatı verilemezdi. Vermedik de. Ama, bu yüzden çok acı çektik. Büyük Millet Meclisi komisyonlarında yabancı ideolojilere saplanmakla suçlandık. Tasfiyelere uğradık. Fakat, sonunda sağduyu ve ulusçu düşünceler ağır bastı. Kamunun malı olan bu doğal kaynak, devlet eliyle işletilerek yurt ekonomisine büyük katkılar yapan bir duruma getirildi. ÇIKARCILARA KAPTIRMAYALIM Bu olgudaki hukuksal, ekonomik ve yönetsel dayanaklan genç kuşaklar derinlemesine bilemeyebilirler. Bunları, sonuçlarıyla birlikte yinelemekte ve k a m u o PENCERE Özeleştiri!.. Eski deyişle "teşbihte hata olmaz." Kimi yazar bu kurala sığınarak tartışmalı benzetmelerden hiç kaçınmaz; kimi zaman bir düşünceyi çarpıcılıkla anlatmak için uzak gibi görünen iki olguyu çakıştırmakta yarar vardır. Mehmet bir özel addır, çok kullanılır; ama Mehmet kişiden kişiye büyük değişkenlik gösterir. Namuslu bir adamın, üçkâğıtçının, çağdaş kafalı bir insanın, bir korkağın. çıkarcının, holding babasmın, yoksulun, müminin, ya daTanrı tanımazın adı Mehmet olabilir. Bu kadarla kalsa yine iyi. Adı Mehmet olan birçocuk, yaşamının çeşitli aşamalarında değişebilir; iyi ile kötü, olumluyla olumsuzu vurgulayan nitelikleri öne çıkabilir, geriye itilebilir. Mehmet'in sonuna "çik" ekini de kattığımızda ortaya bir başka anlam çıkar. Türk askerine Mehmetçik denir; isterse o askerin adı Hasan, Hüseyin, Ali, Veli, Ahmet, Mehmet olsun... Cumhuriyet dediğimiz zaman da kafamızda soyut bir kavram oluşur; ama her cumhuriyet, eşdeğerli ve eşanlamlı değildir; birbirine benzernez. İran İslam Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin Cumhuriyeti, Demokratik Alman Cumhuriyeti, Federal Almanya Cumhuriyeti benzeşiyorlar mı? Cumhuriyet'in kuşkusuz evrensel bir anlamı vardır. Tarihsel süreçler zincirinde, bu anlam değişebilir; kimi zaman da eş zamanda, ülkeden ülkeye, toplumsal yapıya göre değişik cumhuriyetler oluşabilir. Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ırkçılık, İran İslam Cumhuriyeti'nde dinsellik, Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde komünistlik rejimin omurgasını oluşturmuyor mu? Gerçeklik böylece somutlaşınca Türkiye'de çağdaş kafalı bir insanın cumhuriyet kavramının içeriğini iyice düşünmesi gerekir. Soyut cumhuriyet sözcüğüne övgüler düzmek, cumhuriyet rejiminin erdemlerini sayıp dökmek, bir anlam taşımaz. Cumhuriyet bir testidir ki, içinde şarap da olabilir, su ya da ayran da bulunabilir. Tarihsel değişim sürecinde neyin neye dönüşebileceğini çarpıcı biçimde vurgulayan Ömer Hayyam'ın şu dörtlüğünü nasıl sevmezsıniz: Bir testi aldım çarşıdan ucuza Gizli gizli neler anlattı bana Bir sahdım, dedi; altın kupam vardı Şimdi neyim? Testi oldum şaraba. Devlet, cumhuriyet, demokrasi gibi kavramları putlastırmaktan çok anlamlarım özümsemek, sonra ülkemizin koşullarına göre somutlaştırmak; aklını kullanmak isteyen kişinin kaçınılmaz düşünme yasasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, padişahlık ve halifeliği yıkarak kuruldu. Yıkılış bir imparatorluğun sonunu vurguladı; Bağımsızlık Savaşımızın ulusal devrim sürecinde gerçekleşti; temel ilkeler üzerinde yükseldi. islam ortaçağını yırtan; din dogmaları yerine bilimi egemenleştiren; dışa dönük yüzünde bağımsızlığa, içe dönük yüzünde çağdaş insanın özgürlüğüne yönelik devlet yapısını kurdu. Bu işin lideri de Mustafa Kemal Atatürk'tü. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, şimdi bizim kendi kendimize içtenlikle soracağımız bir soru gündemdedir: Acaba Cumhuriyetimizi kuruluşunun temel ilkeleri üzerinde yapısallaştırabildik mi? Eğer bu soruya olumlu yanıt verebiliyorsak Cumhuriyet bayramımız gönül rahatlığıyla kutsanabilir; olumlu yanıt veremiyorsak kendimizi özeleştiriye çekmenin eşref saatidir. Batıda İngiltere, İsveç, Hollanda, Norveç gibi adı cumhuriyet olmayan ve başında krallarla kraliceler bulunan kimi ülkelerin bizim Cumhuriyetimize karşı tutumları hiç de hoş değil. Gelin elbiriiğiyle şu krallıklara çağdaş cumhuriyetin erdemlerini anlatalım. Anlatabilirsek... HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD TİYATRO GÖSTERİ "Çıktık Açık Alınla" Değerli müzik ustamız Cemal Reşit Rey, 24 Eylül 1933'te bitirdiği "Onuncu Yıl Marşı" üzerine, Hürriyet'e şunları soyiüyor: "Yaptığım işin büyüklüğünü biliyordum. Bu eser, Cumhuriyet'in 10. yaşını, Cumhuriyet durdukça, aradan yüzyıllar geçse de, yaşatacak, nesilden nesile söylenecekti. Bu nedenle, her bakımdan mükemmel bir eser olması şarttı. Uğraştım, didindim, beğenmediğim besteleri yırtıp attım. 10. Yıl Marşı'nı tam 13 kez besteledim." Şair Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı şiir (güfte) şöyle başlar: "Çıktık açık alınla On yılda her savaştan, On yılda on beş milyon genç Yarattık her yaştan." 50 yıl öncelerin Cumhuriyet bayramları İstanbul'da Beyazıt Alanı'nda havuz çevresinde yapılan bir geçit töreniyie sona ererdi. 29 Ekim 1933 günü kutlanan Onuncu Cumhuriyet Bayramı yüzyıllar boyu yabancı sömürünün yok ettikierini onarmaya başlamış, coşkulu bir toplum ortamında kutlanmıştı. Cemal Reşit Rey'in ezgileri, böylesine bir sevinci haykırıyordu. Milletçe hemen benimsenmesi bundan ötürüydü. O günlerin Türkiye'sinde Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin okul müsameresi, ya da görev gereği yapılan törenlerden çok daha başka bir anlamı vardı. "Sınıfsız, imtiyazsız bir milletlz!" özdeyişi, bir parti stoganı olmaktan öteye bir anlam taşıyordu. 29 Ekim 1933, toplum çoğunluğunca benimsenmiş gerçek ulus bayramıydı. Beyazıt Havuzu'nun çevresinden geçen gençler ve genç kızların gür sesle okuduğu 10. Yıl Marşı, yabancı sömürü güçleri askerlerinin baskısını yıllarca yaşamış İstanbul insanları için, İstanbulluların her yaşta olanı için, büyük coşku kaynağıydı. On yıl önce kurulmuş genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaş çoğunluğu mutluydu. Yüzlerce yıl sürmüş iç ve dış sömürüler sona ermişti. 20. yüzyıl ülkesi olabilmek için gerekli kurumlan, endüstri kuruluşlannı, devlet gerçekleştiriyordu. O günlerin sadece 150 milyon liracık dar bütçesiyle. "Şeriat", dünya işlerinden uzaklaştırılmıştı. Türk kadınlan günlük yaşayışa katıhyordu. Erkeğin kulu kölesi olmaktan kurtanlmıştı Türk kadınlan. Fabrikada emekçi, devlet kapısında memur, sahnede sanatçı, sinemada sanatçı olabiliyordular. Kara cübbelilerin günlük yaşayışta etkin olmasını önleyen yeni yasalar yürürlükteydi. Türk gençleri ve genç kızları, özgürce arkadaş olabiltyortar, okujlarda yan yana oturabiliyorlardı. En önemlisi, Onuncu Cumhuriyet yılını tçtentikle, coşkuyia kutlayan Türkiye'de, insanlar insanları sömürmüyordu. Ortaklıklar grubu ekonomi düzeni diye bir şey bilinmiyordu ve düşünülmüyordu. 1930'lu yıllar Türkiyesi, "Atatürk Türkiyesi" idi. "Ankara, Türkiye'nin Kalbidir" belge filmi, coşkulu insanlar ülkesi genç Türkiye Cumhuriyeti'ni beyazperdeye getirmişti. Böylesine içtenlikli ve gerçekçi bir filmin 1950'li yıllarda bir süre yasaklanması ilginçtir. Türk Devrim Enstitüsü arşivinden alınmış kopya, Cumhuriyet Bayramı kutlanması dolayısıyla gösterilirken, ağzı kara birinin başvurusuyla, ekrandan alınmış sinema makinisti tutuklanmıştı. "Bırakınız yapsınlar!" sloganına sımsıkı sarılmış yeni yöneticiler, İsmet İnönü'nün, "Türk dsş politikasının terrtel taşı, Sovyetler Birliği'yle dostluk ilkesine dayanır" sözleriyle başlayan o filmden gocunmuşlardı. Cemal Reşit Rey'in "Onuncu Yıl Marşı", ezgileri, "Ankara, Türkiye'nin Kalbidir" filminin başarılı yanlarından biridir. Onuncu Yıl Marşı'nın ezgilerinde atılgan, dipdiri ve devrimci gençliğin nabzı duyulur. "Bırakınız Yapsınlari'cıların yozlaştıramadığı, ticaret ortaklıklannın cöküntüye itelemedıği, parababalannın sömürmediği bir toplum düzenini yaşayan insanlar, hep bir ağızdan haykırıyorlardı: "Türküz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi, Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri..." Fener alayları, zafer takları, dalgalanan bayraklar, karanlığı parçalamış ışıltılı aydınlatmalarla bezenmiş "10. Yıl"ı kutlar gibi. Onuncu Yıl Marşı'nı hep bir ağızdan söyleyerek, "Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun" diyelim. Atatürk'ün 10. Yıl Söylevi'nde ülke insanlarına coşkuyla seslendiği gibi: "Çağdaş kültür dünyası düzeyini aşacağız!" diyerek. AÇOK OYNUYOR Jfıkrrt İstek üzerine Salı Çarşamba Perşembe 21.00 Cumartesi Pazar 19.30 ZORBA MOM SİNSMASI KULTUR MERKEZI • SİNEMA • BİR TUDUM SEVfil Tta: AM YHMAZ K 11.0013.1515.J»MIN8R TISB. Cıpatroöıı 8 KASIM'a kadar (SOM OYUMLAfi) KEMER TIYATROSUNDA Vazan: Nikos Kazancakis Uyarlayan ve Yönetea: Rkret Hakan Gışe tel 147 36 34 • 146 35 89 I3.1S15.3017.45 C.tniPazaR ATEŞÇEMKIIİ 17.4521.N P M Ş . C M : 11.00 DOSTLAR TİYATROSU MODA SİNEMASINDA BahanyeAdliye Yanı Tel: 337 01 28 • CUMARTESİ KONSERLERİ • T İ M U R SELÇUK • TİYATRO • DOSTLAR TİYATROSU GALİLEO GALİLEİ Yaıan: B. Brecht Yön: G. Eıkal • ÇOCUK OYUNLARI • AÇOK Aksak Tlmur İle Hoca Nasreddin Vazaıı: Ü. Denlzef Y6n: T. DenUer 3 kasımda ba«lıyor. CtesiPazaı saat: 11.00'de Pazarlama ve Montaj Direktörlüğünde Transmisyon Sistemleri ve Dıgital Santral SoftwareHardware ölçme işlerinde görevlendirilmek üzere aşağıdaki nıteliklere uyan • SERGİ • ÇAĞATAY KARAÇİZMELİ Fotairaf SergM 120 Kasm Kadıkov Adliyesi yanı Tel: 337 01 28 BERTOLT BRECHT YöMten: 6ENC0 ERKAL Perş. Cuma: 21.00 C.tsi. Pazar: 14.3018.00 MÜHENDİSLER ARIYORUZ Görev alacak mühendisler konu ile ilgili eğitim görmek üzere yurt dışına gönderilecektir. DEVEKUSUKABARE uskudar sunar tıyatrosu halk cad 37/tlf 333 06 1 B bızım tıyatro KENT OYUNCULARI ON KOŞULLAR • Elektronik/Telekomünikasyon Bilgisayarlar/Softvvare Mühendislik alanlarında yüksek öğrenim görmüş olmak. • İyi derecede ingilizce bilmek. • Askerlığini yapmış olmak. • Seyahate engeli olmamak. al güjüm ver gülüm müzildl çocuk oyunu yazanydneton: muststa g«z»r d«kor glysl: behçat mallktor müzik: tan|u duru cumartMİpazar: W 137MM E.F.T. SANAT MERKEZİ Enis Fosforoğlu Tıyatrosu BEN ANADOLU Dekorfcntnıı:0 Stnştzct Isık: Hwl Ö2rt,ol Cuma21 0 0 C tesı14 00 L. Pz • 17 0 0 i Tâneten: liKtt Erte» Muzlk: Dunıl fience YENİKAPI GAR GAZINOSU GÖNÜL SUÇLARI Turkcesi: L.Tepedelen Tğnelen: MeXne1 llrklye DekorKostum: Q.Şenqe2er BAŞVURU Gizli tutulacak "BİR KADIN BİR ERKEK BİR ÇOCUK" : Erick Sefal TMMTin. Oş.15.30 21.15 PT5.18.30 Cuma:21.15 C.tsi.15.30 21.15 Pazar 15.30 18.30 Isık: NasM Utnel Ctesıi7.0C Pazar14 00 Daııt V.Rinsel başvurunuzu şahsen veya fotoğraflı kısa özgeçmişinizı ıçeren mektupla adresrmize yapmanızı bekliyoruz. TELETAŞ Endüstri İlişkıleri Müdürlüğü Alemdağ Caddesi, Ümraniye, İSTANBUL SAVUNMA Yalmz S oyun Vm focc 21.00'te Pazar YataNz 18'te BİR GARİP ORHAN VELİ 16 Kasımöan ıtıbaıen TELETAŞ TELEKOMÛNIKASYON ENDÜSTRİ TİC. A.Ş. İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHIR TİYATBOLARI TEVFIK GELENBE TİYATROSU İTUI Hl UHUMAMMMSa VMM TÜRKİYE DENİZCİLİK KURUMU PENDIK TERSANESI VE AĞIR SANAYİ1 TEŞİSLERİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN Dosya No: 84/109 1 Tersanemiz ihtiyacı, çeşitli çaptaki kompansatörler satın alınacaktır. 2 Idari ve teknik şartnameler Türkiye Denizcilik Kurumu Pendik Tersanesi ve Ağır Sanayi Tesisleri Müdürlüğü Satınalma Servisi Kaynarca/İstanbul adresinden ücreti karşüığında temin edilebilir. 3Teklifler en geç 26.11.1984 günü saat 17.30'a kadar idari şartnamede belirtilen adrese gelmiş veya verilmiş olacaktır. 4 Postadaki gecikmeler kabul edilmeyecektir. Basın: 26887 Harbivf M. Ertugrul (140 77 20) W.ShakespeareN.Sevin FATtH (526 S3 80) Loleh Bellon M.Genez ÜSKÜDAR (333 03 97) Refik Erduran HIRÇIN K1Z Yönaen: Engin ULUDAÖ (30 Ekim 4 Kasım arası) SalıÇarsPerş.Cuma: 21.00 C.tcsi: 15.30 21.00, Pazar: 15.3019.00 ' \ / \ K l ISI OMN VOkll K Yöneten: Engin Gürmen (30 Ekim 4 Kasım arası) Salı Çarş. Perş. Cuma: 21.00 C.tesir'lS. 3021.00, Pazar: 15.3019.00 PERŞEMBENİN HANIMLARI BÜYÜK JÜSTİNYEM Yönrten: Erol Keskin (30 Ekim4 Kasım arası) SalıCarş.Perş.Cuma: 21.00 C.tesi: [5.3021.00, Pazar: 15.3019.00 KOMŞUNA KOMEDİ 3 PERDE YÖNETEN: Tevfik Gelenbe Yazan F H. TOKIN Dekor: E Olkmen Hergün 21.15 ÇarşambaC T«»ı: 15 30/21 15 Pazar: 18.00/21.15 TURBAN ELMADAĞ DAĞEVİ HİZMETİNİZDE * Alakart Reslnran * Snack bar * Konaklama Rezervasyon: TURBAN SEYAHAT ACENTASI Atatürk Bulvarı. 169/F BakaniıklarANKARA Tel: 18 52 75 18 29 19 Tclcx: 42 614 tubatr. * Diskolek Tel: 336 21 03 • tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce verilen görev ve giriş kartımı kaybettim. Geçersizdir. HÜSEYtN A VUÇ Enerji tasarrufunda yann geç olabilir PAPA MAFYA AĞC A TKKİN YAYINKVİ / İST. 527 69 69 UĞUR MUMCU T.C. TURİZM BANKASI A.Ş.