26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER vada savurarak fırının onunde bekleşen halkın arasına dalması Bekçıler zor durduru>orlar emeklı postacı Cavıt Bey'ı, "Şımdıhİc affet, sonra kesersın" dıvorlar Sonunda 'Delı Cavıt"e çıkıvor adamın adı Ya komurcu Todorakı efendının, oğlu Yorgo'nun, komurcu Rasım'ın adları sırasında adı ge çen "Kup kup Pananı"nın hıkâyesıne ne buyurulur' Gerçek adı Andrea ımış, çocuklar takmışlar ona Pananı adını AJaya alırlarmış onu her gun Dukkânının önunde, arkalıksız hasır ıskemlesınde otururmuş, mostralık komur çuvallannın yanında, boş gözlerle bakarmış Ona " k u p " demelennın nedenı, kazandığını yemeyıp altına çevırdığı sanısı ımış Şışman bır karısı varmış Bır kış, sozde bocek I.T mış da, kadın şışmış, bu yuzden, olmuş komurcu de evınden çıkmış, dukkânda yatıp kalkmaya başlamış Bır gun, annesı, Nejat Gulen'ı komur alması ıçın ışte bu altın babası sanılan Andrea efendının dukkânına >olluyor "Kapıyı ıttım Bulanık bır gun Akşam uzerı Kargalar geçıyordu gökten suru suru, bır kömur çuvalından dokulur gıbı Koşede komurler yığılı Tahta, kara bır masa Saç mangal Bır rakı şışesı Ellerını ateşe tutu>ordu Sakallan uzamış, avurtları çokuk, sıyah sıyah >uzume baktı Sen de onlardan değıl mısın 1 Dukkân onunden çığlık çığlık geçenlerden1 Ellennı ekmek kızartır gıbı çevıre çevıre ısıtıyor Kapının ara lık kanadına yaslanmış, dıkılıvorum Hava soğuk, kemerlı, mah zenımsı tavan sımsıyah Masada rakı şışesı Karısını böcek ısırmış, kolu şışmış Daha otede kara kara bır yatak ' Demek altınlar yalan Içım ezıldı, goğsume bır şe> oturdu Bırden ağlamaya başladım Ayağa kalktı Ne var, vre, dedı, ne var 7 Hıç, dedım " Nejat Gulen'ın bo> lesıne guç lu bır oykucu olduğunu bılmı >ordum Ben General Towsend'ın Heybelı'de oturtulduğunu bu kıtaptan oğrendım 29 Nısan 1919'da, Halıl Paşa'nın, Kutulammare'de tum ordusu ıle tutsak ettığı general, Istanbul'a getırıldığın de, buvuk saygı gosterılerek, ahçısı, uşağı ve ıkı emır en ıle, sonradan sanatoryum olan Çamlımanı tepesındekı yapıya yerleştırılmış Burhanettın Tepsı, Heybelıa da'da verdığı bır Otello temsılın de, halkın sıkıldığını gorunce, oyunu durdurup sahnenın onune gelmış, "Efendıler, tıyatro mektebı edeptır" dıye bır söylev vermış Adanın yarı kaçıklanndan Yano'nun seruvenlenne ne dıyeceksınız1 Yunan Kralı Paul ve Kralıçe Fredenka, Istanbul'u zıyaretlen sırasında Savarona va tı ıle Heybelıada önune gelıp durduklannda, Yano kıyıdan bağırmış krala, "Pavlo 1 Pavlo' Sen kralsın, ben Yano'yum, sen de toprağa gıreceksın, Yano da'" Ya mırasvedı Celal Be>ın kıtapta ancak bır sayfa tutan hı kâyesı' Macarıstan'da tarım oğ renımı gormuş, fakat hıçbır ış tutmayıp Hevbelıada'da yerleşmış, babadan kalan koşk ve uç beş evın kırasıyla geçınırken, onlan da kumarda satıp savıp, zengınlığınden kalma sandalı ıle En ıyısı Nejat Gulen'den dınleyelım bu ganp kışının sonunu "Parasızdı, duşmuştu, ama kımseye vakınmadı Yazları sandalında para ıle muşterı gezdırmeye başladı Kayıklarda \atmaya başladı sonunda Kımseden vardım almadı Bır kış fena hastalanmış, Haydarpaşa Numune Hastanesı'ne kaldırmışlar, çok sevdığı adasından uzakta, kım sesız olu\ermış " Orhan Velı, "Kapahçarşı kapalıkutu" demıştı, bız de Heybelıada deyıp geçmeyelım, "Heybelıada kapahkutu" Nejat Gulen'ın kıtabını okuduktan sonra gıdersenız, Heybelıada gozunuze bıraz başka gorunecek, çunku oradakı vaşantılar canlanacak belleğınızde, taşı toprağı ınsan olan bır tarıh Şu Rumca tekerleme ıle bıtı relım vazı>ı Protı Protısa Antıgonı Kleftısa Halkı to putanaryo Prıncıpo Leventısa Demek kı, Kınalıada bırıncıdır Burgaz hırsız Heybelı kerhanedır Buyukada Levent Nejat Gulen'ı bu guzel kıtabından oturu kutlarım Turıstık bılgıler venr gıbı başlayıp, bır roman >azmış Heybeliada Kapalıkutu MELİH CEVDET ANDAY Benım bır yen tanımam ıçın görmem yetmez, okuyarak da bılmelıyıın Bu konudakı duşuncemı, ıyıce elemışımdır; sadece gdrmeyı ışe yarar bulmayışımdan, ya da okumaya gereğınden çok ustıin bır değer bıçmış olmamdan kaynaklanmıyor bu tutumum, gördüğümuz, gezdığımız >erneresı olursa olsun, eğer oraya ılk ayak basan bız değılsek, orada kesenkes bır kültur bınkımı var demektır Bunu kavramak ıçın ıse, görmeye duşunmeyı katmak gerekır Goethe taşa toprağa bayılırdı, ama araya kendısını de kattığı ıçın taşı toprağı kulture çevırırdı, o zaman da onların duyumlarımıza göre tanhı ortaya çıkardı Insansız bır doğa duşunmenın olanak dışı olduğunu soyleyeyım Benı asıl kuşkulandıran, gorduğum, gezdığım bır yer üstune okuduklanmın, o yen artık görmeme engel olup olmadığıdır. Okumanın oylesı bızı doğadan uzaklaştınr, kultürun soyutlanması anlamına gelır bu; oysa kultur doğaya eklenmıştır Örenler, benı yok olmuş yaşamlann hayaletı ıle urkutur, geçmışın öy lesıne geçmemış olduğunu düşunur, gunumüzün örenleştığını gorürum nerdeyse Tarihte her dönem kendını ölumsüz sanmıştı, oysa ölümsuz olan yaşamdı, ınsansa onun taşı toprağı. Ben yaşamı değıl, bu taşı toprağı merak edıyorum her yerde Okuyarak bılmek ıstedığımı söylemem bundan Elıme geçen bu tur kıtaplardan okurlanma arada bır söz edıyorum Arada bır, çunku bız yaşadığımız yerlerı yazmayı gereksız bulan ınsanlanzdır, Batılıların bu alanda neden bunca çok yapıt verdıklerıne de bır turlu akıl erdıremeyız Kaba bır bölumleme olacak ama, bızımkısı "yalancı dünya" ınanışından, onlannkısı ıse yeryuzune dört elle sanlmaktan kaynaklanır Çocukluğumu geçırdığım yenn, Kadıköy'ün eskı durumunu gozumun onune getıremıyorsam. onun bunca değışmış olmasına kızmak ya da üzulmekle yetınmemelı, belleğımı de suçlamalıyım Yok olan evlerde, bahçelerde, arsalarda nıce yaşamlar yasanmıştı 1 Yazık değıl m ı ' lşte "Eskı InsanlarEskı Evler" adlı kıtaptan bunun ıçın söz ettım burada O kıtabı okumayı sürdürdukçe, günümuzun tek başına ortada kaldığı du> gusuna kapılıyorum Alı Neyzı'nın " H ü seyın Paşa Çıkmazı No 4 " adh kıtabı da, çocukluğumdan bılmem gereken o yerın, sankı hıçbır zaman var olmadığı yanılgısma dek götürdu benı Apartmandan öncesını anımsayamamak ne korkunç! "Ören", tanhçı ıçın en önemlı belgelerden bırı, ama apartman örenının ılende bır belgesel olup olmayacağından kuşkuluyum Nejat Gulen, Heybelıada'da Mustecıp Onbaşı Sokağı 8 numarah evde doğmuş, 1927 yılında "Çoğu adalı gıbı ben de bır Heybelı âşığıyım Heybelılı olmakla ovunurum" dıyor "Heybelıada" adlı kıtabına yazdığı önsözde Refah vapurunun batışında yıten ağabeyım, denızaltı yuzbaşısı Nejdet Anday, Heybelıada'da okuduğu ıçın, onu yoklamaya gıtmemız nedenı>le bu adayı çocukluğumdan ben bılırım Sonraları da gıttım, sevenm Heybelı'yı O yuzden olacak Nejat Gulen'ın kıtabını ılgıyle okudum Ama Ada'nın, zeytınlıklerınden, bostanlarından, mezarlıklarından, gazınolarından, otellerınden, lımanlarından sonra, benı gerçekten şaşırtan bır kışı ıle karşılaştım Bu kışı kıtabın >azarı olan Nejat Gulen'dır ve ben onu burada çok yetenekh bir öyku yazarı olarak nıteleyeceğım Çunkü onun yazmasıyla, Heybelıada'nın eskı kışılerını tanıdım, daha doğrusu düşumde yasattım Altumzade Suleyman Bey'm, bevlığını bırakıp adada balıkçı olması, postacı Cavıt Bey'ın yaşlandıkça yokuşları çıkmaktan uşenıp, "Farzetsınler kı mektup gelmedf' dıye mektupları öte>e berıye atmaya başlaması Hatta tkıncı Dunya Savaşı ıçınde bır gun, geç gelmış undan ekmek yapmayı gecıktıren fınncı Karabet'ı kesmek ıçın, babadan kalma kılıcını ha PENCERE 30 EYLÜL 1983 Gübre ile Süttozu... Hollanda'da bır ınek, yılda 5 bın kıloya yakın sut verıyor Belçıka'da 4 bın kıloya doğru tırmanıyor, Turkıye'de 600 kıloyu asamıyor Irlandada bır kısı yılda 1490 kılo, Turkıye'de 123 kılo sut tuketıyor Bunlar asağı yukarı herkesın bıldığı gerceklerdır Bızım ulkemız hayvan sayısı bakımından dunyada on sıraları tutar da hayvansal urunler acısından gerıde kalırız 15 ağustos 1983 gunlü Hurrıyet'te devlet ışletmesı olan SEKın (Sut Endustrısı Kurumu) bır acıklaması var SEK'ın yaptırdığı bır pazar arastırmasına gore bızde tuketıcının yarısı acık sut ıcıyor SEK'ın sıse sutlerı pazarın yuzde 43'unu tutuyor karton ambalajlı sutlere alıcının eğıhmı dusuk bır duzeyde kalıyor Çunku sokak sutculerının sattığı sut en ucuzu, sonra SEK ın şışe sutu gelıyor kılosu 90 lıra, karton ambalajdakı sutun kılosu 170 lıra Ege Unıversıtesı'nden Doc Dr Hasan Yaygın'ın 21 Şubat 1983 gunlu Dunya gazetesınde yayınlanan ıncelemesınde şu saptama yer alıyor ' (Turkıye'de) rakamlara gore yoğurt tuketımı en ust sırada olduğu halde ıcme sutu tuketımının cok az olduğu anlasılmaktadır' Gerçekten venlen bılgıye gore (DPT 1980 yılı) ulkemızde ışlenmıs sut 240 bın ton, yoğurt 770 bın ton, beyaz peynır 110 bın ton, suttozu 1 800 ton * Suttozu sut endustnsınde stratejik madde olarak rol oynuyor Çunku yoğurt yapmak ıçın suttozu gereklı ve uretımın malıyet terazısınde önemlı ağırlığı var Suttozunun fıyatı altı ayda 395 lıradan 650 lıraya cıkmıs Bu hızlı tırmanma yoğurt uretıcılenne de yansımış, 1 kılo yoğurdun fıyatına 3040 lıra arasında zam yapılmış Yoğurt uretıcılerı dıyorlar kı " lcerde 650 lıraya tekel fıyatına satılan suttozu dısardan alınsa 200 lıraya gelır" Suttozu uretımını ellennde tutanlar bu onerıye kesınlıkle karşı çıkıyorlar ' Suttozu fabnkaları suttozu ıhraç edebılecek kapasıteye sahıpken ve ıc talebı kolaylıkla karsılarken suttozu ıthal etmek ulkede sut uretımını baltalamaktır" Ne var kı bu acıklama 6 ayda yuzde 70 oranında artırılan fıyatlar gözönune alındığında doyurucu gorunmuyor Sut endustrısı kesımındekı fabrıkalarda 1980 yılında kapasıte kullanımı yetersız kalıyor ulkemızde uretılen sutun ancak yüzde 20'sı ıcme sutu olarak kullanılıyor, Suttozunun ıç pıyasada hızla pahalanması yoğurt uretımını ve satışını baltalıyor Bu baltalama. koylunun sut uretımıne olumsuz bıçımde yansıyor • Anlaşılan suttozu uretımını elınde tutanlar ağır basıyorlar ve suttozunun fıyatını bır yandan artınrken bır yandan da 'ıthalını' engelleyebılıyorlar Bızım toplumda tıcaret boyle yapılır, para devletın mekanızmalarını etkıleyerek kazanılır • Pekı suttozunun ıthalıne ızın vermıyen devlet nasıl oluyor da ıçerde gubre fabnkaları varken dısardan gubre satın alabılıyor'? 28 eylul 1983 gunlu Mıllıyet te Seza Dınç'ın bu konudakı haberı şöyle ozetlenebılır ' Devletın 40 mılyar lırayı bulan borcunu odememesı uzerıne gubre fabnkaları uretımlerını durdurma noktasına geldı Zıraı Donatım Kurumu'nun yaklaşık altı aydır gubre fabrıkalarından aldığı gubrenın karşılığı olan 40 mılyar lıralık borcunu odemedığı buna karşın aynı donemde 20 mılyar lırayı bulan gubre ıthalatı yaptığı oğrenıldı" Isın ıcyuzu ne olabılır? Belkı IMF'nın sıkı para polıtıkası nedenıyle elımızde dovız vardır, Turk Lırası yoktur Gubre fabnkalarına lırayla borcunu odeyemeyen devletın dısardan dövızle gubre satın alman kolayına gelıyor Kımbılır? Suttozunu dısardan almaya gelınce "hayır" dıyen devletın de aynı devlet olduğunu duşunursek her ıkı olayın temelındekı nedenlerın kesınlıkle acıklanması gereğı ortaya çıkmaz m ı ' ARADA BIR AYDIN AYBAY SAGLIK YONETEN ERDAL ATABEK Hoca Murat Sarıca'nın Ardından Okul dönemecinde meslek seçimi tlkokul başlangıçtı. Orlaokul gelısmejdı. Pekı, lıse doneminın altı çizilecek onemı nedir? Lıse donemı, mesleğe yönelme asamasıdır Orta öğrenım bıterken, genç ınsan, yaşamı boyunca ışı olacak mesleğı de seçer Bu seçımın ne denlı önemlı olduğunu hep bılırız Insan yaşamını etkıleyen seçımlerı ış, aş, eş dı>e uçlersek, sanınm yanlış olmaz Iş, ınsanın mesleğıdır, aş, çalıştığı yerdır, eş, yaşamını paylaşmak ıçın seçtığı kışıdır Meslek seçımı, dığer ıkı seçımı de etkıleyecek önemdedır öncelıkle belırlenecek olan ışınızdır Ne ış vaparsınız 9 Bu J runun yanıtını verecek olan, seçtığımız meslektır İyi ama mesleğimızi biz seçmi>oruz kı. Lise donemının sonunda, biz sadece seçeneklerimizi >azjvoruz, sınava giriyonız, bu da bir secme sınavıdır. Bızim hangı mesleğe gıdeceğımizi "bılgı sa> a r ' seçı\or. Bu gerçekte bır "seçım" degildır. Burada rastlantılar, olanaklar. olasılıklar asıl rolu oynu.vor. Bır ölçude durum budur Meslek seçımı, bır bılgı yarışmasının sonuna bırakılamayacak kadar çok yönlu konudur Çeşıtlı yonlerıyle de yoklansa, testlerın gösterdığı puanlar doğru da hesaplansa, gene de ınsanın kışılık yapısı, eğılımlen, >eteneklerı "meslek secimı"nde konunun dışında kalmaktadır O>sa, ınsanın "meslek seçimı", en çok kışılığını, eğılımlerını, yeteneklennı ılgılendırmek tedır Asıl bu oğelenn ıncelen mesı, ortaya çıkarılması, olçulmesı gerekmektedır Oysa, bu noktalarda hıçbır çalışma yapıl mamakta, hıçbır nokta değerlen dırılmemektedır Peki, ınsan bunu kendisı hakkında dogru degerlendırebilır mı? Insan kendı eğılımlerını, kendı yeteneklennı sezer, ancak doğrultularını, derecelennı bılemez Ama, artık bunu yapabılen uzmanlık dallan var Öncelıkle, "ogreJmenlerimiz." Ilkokuldan ben, bızı >etıştıren oğretmenlerımız, "kişiligimizı, eğilimlerimizi, yeteneklerimizı" en ıyı değerlendırecek olanlardır Belıren eğılımler, ortaya çıkan yetenekler ozellıkle "lise doneminde" kendını ıyıce göstermıştır Sonra da "okul psikologlan", ozellıkle bu konuda sıstemlı bır çalışma yapabılırler Ama, okullanmızda "psikolojr'nın onemının bılınmesı, yeterı sayıda psıkolog görevlendırılmesı, bu dal eleanlannın konulannı ı>ı bılmelerı, ıstenen sonuçların alınması ıçın zorunludur Pratikte, bu değerlendimıe ne işe yarar kı? Bunlar vapılsa bile, sonuçta gidecegimız Yuksek Ogrenim Kurumu'nu. aldığımız puanlar behrleme>ecek mi? Eğer bu kavram kabul edı lırse, bunun yolları bulunabılır Öncelıkle, öğretmenlerın, okul psıkologlarının oğrencının eğılımlerı, yeteneklerı konusunda yaptığı değerlendırmeler, genç tarafından dıkkate alınacak, mesleğe yonelmesınde rol oynayacaktır Kuşkusuz, oğretmenler, psıkologlar goruşlennı gençlerın aılelerıyle de göruşeceklerdır Çunku, bızde, meslek secımınde aıleler de önemlı bır rol ovnar Şımdı, "kişiliğin, eğılimlerın, yeteneklerin" değerlendınlmesı "kavram olarak" kabul edılırse, bu oğelerın olçulebılır olması puanlamada belırlı bır rol oynaması da sağlanabılır Mcslt'L M'viminiıı "\iııılıt>" olıısıııuııı rtır. )aıılış mrslel; \O4'4'iı hirisi. Ydsanu hoyuııcd rll,i>i altunla Imldifiı "Imsa rısız lığııı" "iloYnınsıızluğmı" yvınıtlığı ı i i l 1983 sonbaharı başlarken bılım adamı, aydın, ıyı yureklı dost Murat Sarıca'yı da yıtırdık Işıklı./enklı, güleryuzlu, koca "Baba Muraf'ı, çöcukluğunun ve gençlığının anılarıyla dolu Erenkoy'den son yolculuğuna uğurladık Yakınları, dostları, arkadaşları oradaydılar Yazarlar, sanatçılar, bılım adamları, Turk dusun yaşamının bu seckın evlâdına son odevlerını yapmak uzere camıde toplanmışlardı Cenazeye gelen ve coğu bırbırını tanıyan, bıien bu kışıler arasında, ıçten uzuntulerı gozlerınden okunan ve orada bulunanların çoğunun yüzlerını belkı de ılk kez gorduklerı gencecık ınsanlar da vardı Bu gençler, zamansız yıtırdıklerı sevgılı hocalannı uğurlamaya gelen oğrencılerdı ' Murat Hoca"nın, geleceğın umudu saydığı, bır şeyler oğretmeye vargücuyle çalıştığı "sevgılı öğrencılerı" Bır bılım adamının veya bır aydının tanımı çeşıtlı bıçımlerde yapılabıfır Kımılen bılım adamını yazdığı çızdığını cetvelleyerek olçer, kımılen aydını bıldığı okuduğuyla tartar Bunların tartışmasına gırmek ıstemıyorum Ama bır nokta vardır kı, bence, tartışma goturmez Bır bılım adamı ya da aydın "hoca" olacaksa, bılım adamı ya da aydın olduğu kadar, hatia ondan da fazla "Sevgılı hoca' olmayı bılmelıdır lşte, Murat Sanca böyle ıdı ve onun ıçın bılgı ve duşun dağarcıklarını olduğunca genışletmeye ve doğruları oğretmeye vargücuyle çalıştığı öğrencılennın gozunde ve gonullerınde "Sevgılı Murat Hoca" tahtında otururdu 195O'lı yılların sonuna doğru Parıs ten dönup, fakulteye asıstan olarak atanmasının hemen ardından, tatlı ve yumuşak kışılığıyle bu tahtı kurmaya başlamıştı Öğrencılere ve bırlıkte çalıştığı fakulte arkadaşlarına, bıkmadan usanmadan Batı dunyasının duşun yaşamının en taze bılgılerını aktarır, yaptığı tahhllerle yepyenı ufuklar açardı O donemde yetışmekte olan genc akademısyenler kuşağımn, oncekı "ustaf'lardan "tevarus ettıklen" salt hukukçuluk anlayışını bu anlattıklarıyla nasıl sarstığını gözlemleyenlerdenım Hele 1960 sonrasının gelışmelerı ıçınde, sorunlara değışık açılardan bakılmasınm, düşunceye nasıl yenı boyutlar kazandırdığını hepımız ızlemış ve algılamıştık Bu noktada Murat Hoca'nın bızlere çevresındekı arkadaşlarına da çok şeyler oğrettığını kımse ınkâr edemez Bıldıklerıyle, okuduklarıyla ovunmeden, sabırla ve guleryuzle yapardı bu ısı Inatçı "kavram hukukcuları" ıle cıddılıkten ayrılmadan, alay etmeden tartışır boburlenme ya da ustun çıkma duygusuna kapılmadan, karşısındakıne bır şeyler vermeye, oğretmeye çalışırdı O'nun "az yazaığından" soz edenler, bır sohbette ya da tartışmada bılgı dağarcığının boyutlarım ve ıçerığını gorunce şasırır kalırlardı Iste, bılgısı ve genış kultüru ıle etrafına ışık sacan bu koca ınsan, turlu engel ve baltalamalara karsın, yaşamının sonuna değın bu tavrını büyuk bır lyımserlıkıe sürdurmüştu Bol bol yazan, çızen bır "kuru akademısyen" olma yerıne, ıyı bır hoca olmak onun ıçın daha çekıcıydı ve daha doğru bır "tavır"dı 197O'lı yılların sonuna doğru,her seyın karmakarışık bır hale donduğu dönem baslayınca, oıriıkte cok yakından yaşadığımız acı olaylann etkısıyle kendısını zaman zaman karamsartığa kaptırdığını goruyorduk Tozdan dumandan ferman okunmayan, hepımızı yurekten yaralayan acılann ustuste yığıldığı o dönemde, onun bıncık tesellısının, yıne "sevgılı öğrencılerı" olduğunu yakından bılıyorum Istanbul Ünıversıtesı Sıyasal Bılımler Fakultesı'nın kurucuları arasına katılmayı hemen kabul etmesının nedenı de buydu Yenı fakultede, daha yakın ve daha sıcak ılışkıler ıçınde sevgılı öğrencılerı olacaktı Onlara, kendı deyımıyle, "bır şeyler oğretecek", yol gosterecek ve yetışmelerıne katkıda bulunacaktı Hem Sıyasal Tarıh, hem de Sıyasal Duşünceler Tarıhı derslerını vermeyı nazlanmadan ustlenmıştı O zamana kadar gorulmeyen bır yoğunlukla ders hazırlamaya ve notlarını kıtap halıne getırmek uzere çalışmaya başlamıştı Kısa bır zamanda "Sıyasal Tarıh" notlarını kıtap halıne getırıp yayımladı Sabah derslerıne tam vaktınde gırmek ıcın erkenden fakulteye gelıyordu Ders zamanının yetmedığınden yakınıyor, öğrencılerı odasına toplayarak, eksık kalan ya da anlaşılmayan konuları ışlıyordu Sıyasal Tarıh'ı gunümuze kadar eksıksız anlatmak gerektığı gorüşundeydı Bırıkımını öğrencılerıne aktarmada zamanın yetmeyeceğını adeta sezmış gıbı, sıyasal tanhın 19191929 yılları arasındakı bolümunu de suratle yazdı (Arkası 11 Sayfada) Çunku, "meslek secimı" gıbı yaşamsa! bır seçımın, bır seçme sınavının sonucuna bağlı olması, bana yetersız gehvor, yanlış gelıyor Duşunmelıyız kı, seçılen meslek, bır ınsanın yaşamı boyunca surecektır Toplumun bu konuya daha fazla eğılmesı zorunludur Çunku, mesleğını yaparken butun ınsanlar, toplumları ıçınde ış yapmaktadır, yapılan ış de dığer ınsanları ve toplumu ılgılendırmektedır Meslek seçımınden amaç, her ınsanı, en çok yapmak ıstedığı, en ıyı vapabıleceğı ışte çalıştırmak olduğuna gore, bu önemlı seçımde eğılımlerı, yeteneklerı dıkkate almamak yanlış oluvor Bu konuvu neden oğrenım yılının başında ele alıyorsunuz? Bu ış, >ılın sonunda onem taşımıvor mu? Aslında yanlış burada yatıyor Meslek seçım ını, sadete sınava hazırlanmak, yıl sonundakı sınavda basan sağlamak olarak gorunce, sonuçlarına da katlanmak gerekıvor Aslında, sınavdan çok once yapılması gereken, kışılığımızı tanımak, eğılımlenmızı yokla mak, yeteneklenmızı anlamaktır Hangı meslek grubuna yonelmemızın doğru olacağını ortava çıkaracak olan, bu çalışmalardır Iyı bır yonetıcı mı olabı lırız, bıyolojı bölumu mesleklerını mı ıyı vapabılırız, teknık mesleklere mı yatkınlığımız var, yoksa ıyı bır oğretıcı mı olabılırız, oncehkle bunu anlamalıyız Sonra bu meslek grubunda seçeneklerımızı sıralarız Burada eğıtım suresı, meslekte kazanma olasılığı, ış bulma olanakları el bette rol oynayacaktır Ama, sadece toplumsal yonlenmelerle, toplumsal beğenı ölçutlerıyle seçılen meslekler, kışının yapısıyla, eğılımlerıyle, yeteneklerıvle uvuşmadığı zaman, ortaya hem cıddı hem de suregen sorunlar çıkarır Ne gibi sorunlardır bunlar? Yanlış meslek seçımı, kaçı nılmaz bıçımde başarısızlığı be raberınde getırır Mesleğını vanlış seçen ınsan, hıçbır zaman eğılımlerını, yeteneklennı devreye sokamayacaktır va da bır bolumunu sokamayacaktır O zaman, bır yandan seçtığı mesleğı çok ıyı yapan bırısı olamayacak, dığer yandan da kul lanamadığı yeteneklerıvle, uzanamadığı eğılımlenyle doyumsuz kalacaktır Bu "başansızlık", bu " d o yumsuzluk" gıderek kışıvı karamsarlığa, mutsuzluğa surukleyecektır Eğılımlerını, yeteneklennı kenanndan koşesınden doyurmava vonelten uğraşlar ıse, hıç bır zaman butun zamanını alan ışının yerını tutamayacaktır Çevremıze baktığımız zaman, "işini sevmeyen", "işinı baştan savma vapan", "yaptıgı işten nefret eden", "yaptığı işten bıkan" ne kadar ınsan göruruz Oysa, "yaptığı işi seven" ınsanlar, uzun sure çalıştığı halde yorulmazlar. ışlennde yenı ufuklar bulurlar, ışlennde yaratıcılıklannı doyururlar, ışlerı onlar ıçın zevkiı bır ovundur Yaşam bovunca bu kadar fark yaratan bır durum, uzerınde durulmaya değmez mı 7 Meslek seçıminin saglıkla ılgısı nedır? Vleslek seçıminin " d o g r u " ya da "janlış" oluşunun saglıkla çok ılgısı var Yanlış meslek seçen bırısı, vaşamı bovunca etkısı altında kaldığı "başarısızlıgın", "dojumsuzlugun" yarattığı gergınlığı yaşayacaktır Böylesı bır "surekli stress", eğer kışı tarafından karşılanamazsa, bır^ok bedensel ve ruhsal hastalığın "hazırlayıcı etkeni" o!ur Bugun, "nıhsal gerginlık" etkenının kalpdamar hastalıklarından hormon hastalıklarına kadar çok yönlu etkılerı olduğunu bılıvoruz "tşınde mutlu olmak" va da "işinde mutsuz olmak" sanıldığından çok fazla etkındır Ne kı, bız bu önemlı konu uzerınde gereğınden daha az duruyoruz Meslek seçımıne gereken one mı vermek, sadece bır oğrenım sorunu değıldır, aynı zamanda bır sağlık sorunudur j ANKARA SULAR İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN \ IK.uruluşumuzun gereksınımı muhtelıf çapta 34 000 metre (TS 301 >1 normlu) galvanızlı çelık boru, fıvat \e teklıf ve alma usulu , | e satın ahnacaktir 2llgılıler teklıflenm, ıdarı şartnamemızın 1 maddeMnın \. tıkrası na gore >atıracakları geçıcı temınatları ıle bırlıkte 13 İ0 1983 per şembe gunu saat 14 00'e kadar Kuruluşumuz Yazı Işlerı Şeflığıne vereceklerdır 'Bu ışle ılgılı ıdarı ve teknık şannameler, kuruluşumuz makıne ve ıkmal daıre başkanhğı Tıcareı Mudurluğunden dılekçe mukabılınde lemın edılebılır 4Geçıcı temınat vermeyenlerın teklıflerı değerlendınlraeyecektır 5Her turlu gecıkmeler ve telgrafla vapılacak teklıfler değerlendınlmevecektır 6Kuruluşumuz 2490 savılı vasava buğlı değıldır Basın 249^6 OKURLARDAN Moda Deniz kulübünün acıklaması 3. Hazıne arsasının oluşması: Beledıyenın, denızden doldurulan 15 savılı parsel ıçın daha once vermış olduğu doldurma ıznını 1960'dan sonra gerı alması ve Gazetenızm 19 ağustos ve 2 doldurulan yeruı tescılıne muhalefet etmesı uzerıne Danıştay ve eylul 1983 nushalannda, kulubuAslıye Hukuk Mahkemelerınde muz yenı bınasının ruhsatsız, taaçılan davalar 1973 yılında sopusuz ve kaçak olarak ınşa edılnuçlanmış ve doldurulan yerın dığme ılışkın haberler kamuo11 329 m 2 sının ızınle doldurulyunda yanlış bır ızlenım yarataduğu kabul edılerek 15 parsel sabıleceğınden, gerçeklere ve belyısı altında dolduran şırket adıgelere dayalı aşağıdakı açıklamana, 2335 m' sının ıse ızınsız dolmızı yayınlamak suretıyle kamudurulduğu kabul edılerek 17 parnun ve ılgılılerın aydınlatılmasısel sayısı altında Hazıne adına na yardımcı olmamzı rıca edenz tescıl edılmıştır Işte 17 parselın 1282,50 m lık kısmının bınanın 1. Ruhsal: Bınamız, Moda ınşaasından 17 vıl sonra hazıne burnunda, Mannası, otellen, de mulkıyetıne geçmesmın sebebı nız ve yuzme tesıslerı, yan kuru budur luşlan ve Yacht kulubunden olu4. İnşaatın durması: Inşaat şan, projesı unlu Mımar Prof 1973'e kadar bu davalar sebebıyEmın ONAT tarafından hazırle, daha sonra beledıvenın mevlanmış bır tunstık kompleksın zıı ımar planını değıştırerek yeılk bınası olarak, beledıyece venı bınamızın ınşaat alanı dışınnlen 13 6 1956 gun ve 8/4 sayılı da kalan şırket arazısını yeşıl saruhsatla ınşa edılmıştır haya çevırmesı, daha sonra kıyı hattının ınşaat alanımızın orta2. Tapu: Inşaat alanındakı 39 sından geçınlmesı ve son olarak Gayrımenkul Eskı Eserler ve pafta, 303 ada, 11 parsel savılı arsa kulubumuzun, 15 parsel sa Anıtlar Kurulu'nun bolgeyı sıt vılı arsa denızı ızınle dolduran ve alanı ıçıne alması yuzunden dur Kadıkoy Aslıye 2 Hukuk Mahmuştur kemesının 1 6 1973 gun ve a) Beledıye 1973'de mevzıı 1973/3141973/343 sayılı karaımar planını değıştınrken ınşanyla hukmen tapusunu alan ve at alanırnızı (Moda denız Kuluusulune gore kulubumuze satışı bu Tesıslerı) olarak aynen muhanı vaad eden (Moda Turıstık faza ettığı ıçın bu konuda beleOtel ve Tesıslerı Lımıted Şırkedıye ıle ıntılafımız olmamıştır tı)nın ve 17 parsel sayılı arsa da b) Kıyı hattı İmar Iskân BaHazıne mulkıyetınde olup bu arkanlığı'nca yararımıza duzeltıl2 sanın 1282, 50 m lık kısmı ınmıştır şaat alanımızda kalmaktadır c) Gayrımenkul Eskı Eserler T.C. KARTAL 2. İCRA DAİRESİ MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No 1982/5050 Bır borçtan dolayı hacızlı ve asağıda cıns, mıktar ve kıymetlerı yazılı mallar satışa çıkanlmıştır Bırıncı artlırma 24 10 1983 gunü saat 16 00 ıla 16 15'de Maltepe, Dıragos Çayırlar'da yapılacak ve o gunu kıymetlerının % 75'ıne ıs teklı bulunmadığı takdırde 25 10 1983 gunu avnı yer ve saatte 2 art lırma yapılarak en çok fiyat verene satılacağı \e satış şartnamesının ıcra dosyasından gorulebıleceğı, fazla bılgı aimak ısteyenlerın yuka rıda yazılı dosya numarasıyla ıcra memurluğuna başvurmaları nca olunur "Mevkıınde Vınleks San Ve Tıc A Ş adresınde " Mtıhammen kıymetı Adedı Cınsı (Mahıyetı ve önemlı nıteiiklen Lıra Krş 75 000 000 00 1 NP 10 PHX Marka Spohnol marka altı, bezsız Muşamba Makınesı Basın 10304 ve Anıtlar Yuksek Kurulu 1 Şubat 1982 gun ve 769 sayılı karanyla ınşaatımızın ıkmalını kabul etmıştır d) Hazıne Ist 6 Noterhğı'nce 5 II 1982 gun ve 40030 sayı ıle tasdıkh kıra sozleşmesınde 17 parsel sayılı yen kulubumuze kıralamış ve uzenndekı ınşaatm ıkmalıne muvafakat etmıştır e) Bu engellerın kalkmasından sonra Beledıye Şube Mudurluğu'nden alınan 17 12 1982 gun ve D 82 11488 sayılı onarım ıznıyle ınşaatımızın onanma muhtaç yerlerı onarılmış ve bına tum olarak ıskân edılmıştır 5. Beledive'nin son mudahalesi: a) Venlen ızınle onarım devam etmekte ıken mahallı beledıye, inşaatın hazıne arsasına tecavuzlu olduğunu ılerı surerek onarımı durdurmuş, ancak hazınenın inşaatın ıkmalıne muvafakatını gosteren kıra sozleşmesı ıbraz edılerek hatalı ışlemın duzeltılmesı ıstenmıştır. b) Ayrıca muhur fekkı sebebıyle aleyhımızde açılmış olan dava lehımızde beraatle sonuç lanmıştır (K Koy 4 As Ceza Mah nın 18 7 1983 gun ve 1983/279 savılı kararı) c) Ve son olarak bınamızın 2805 sayılı Imar Affı yasası gereğı 1 1 1983'den sonra yapılan kısımlarında yıkım yapılacağın dan bahsıvle tahlıve ıstenmış ıse de, bınamızın 2805 sayılı Imar Affı Yasası kapsamına gırdığı, ancak bu yasanın 18/k md sı gc reğı yıkım yapılabılmesı ıçın bınanın 2 6.1981 'den sonra yapı lan gecekondu veya 1 1 1983'den sonra ınşasına başlanan ımar mevzuatına aykırı yapı olması gerektığı, oysa ruh sath bınamız gecekondu olmadığı gıbı, ınşasına 1 1 1983'den sonra başlanmadığı ve ımar mevzuatına aykırı olmadığı ıçın bu 18/k md. kapsamına gıremeyeceğı, gırse dahı aynı md nın son tekrarı uyannca yıkım ıçın tesbıt ve değerlendırme sonucu nun beklenmesı ve ondan sonra mal sahıbıne 6 ay sure verılmesı gerektığı, 6785 sayılı Imar Yasasının 21 22 md.lenne gore yıkım ısteyebılmek ıçın ıse Encumenden karar alınması ve bu kara rın kesınleşmesı ıcabettığı, avrıca 1956'dan evvel yapıldığı ıhtılâfsız olan bınamızın 2805 sayılı yasanın geçıcı 3/a md sı uvarınca "Imar mevzuatına uygun vapılmış ve kullanma ıznmı almış yapı" olarak kabulu gerektığı, kaldı kı son yapılan ışler tmar Yasasının 3 md sı ne gore ruhsata tabı olmadığı dolayısıyla kısmı yıkım \e tahlıve ıstemının her ıkı yasaya da aykın olduğu ılerı surulerek ıtıraz edılmıştır Beledıyenın yıkım ve tahlıve ışlemının ıptalı ve yurutmenın durdurulması ıçın yargı yoluna başvurulmuştur Moda kulubunun her safhası yasalann çerçevesınde gelışen yenı bınasının, gene yasalann ongorduğu bıçımde tamamlanacağı açıktır Saygılarımızla, Başkan Necatı GÖKÇEN Konuşa Konuşo Cemal Süreya ile en uzun söyleşi MilİM|et S.\X.\TDEK(ÜSİ 1 Ekim sayımızı önceden ayırtın T.C. BEYOĞLL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN 983/76 Davacı Ernıne Yuvarlakoğlu vekılı tarafından davalı Doğan Yuvarlakoğlu aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan duruş masında Mahkememızcedavalı Doğan Vuvarlakoğlu'nun tabhgata salıh adresı tesbıt edılemedığınden ve fırarda olduğundan dava dılekvesı orneğı ve davetıve yenne kaım olmak uzere keyfıyetın gazete ıle ılanen teblığıne karar venlmış olduğundan duruşma gunu olan 5 10 1983 gunu saat 11 40 da Bevoğlu 2 Aslıve Hu kuk Vlahkemesı'nde bızzat hazır bulunması veva bır vekılle ken dısını temsıl ettırmesı luzumu ıla nen teblığ olunur 14 9 1983 B 10334
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear