26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 27EYLÜL 1983 Nadir Nadi anlatıyor StRMEN Efendim Dollfuss denince akla hemen Mussolini geliyor. Gerçekten 1934'de öldürülen Dolifuss, sizin de yazılannızda belirttiğioiz ve dün söylediginiz gibi ikide bir kapağı Roma'ya atıp Mussolini'ye akıl danışıyor ve onun sistemini Avusturya'da uygulamaya çaiışıyordu. Siz, hiç Dollfuss'un akıl hocası Mussolini'yi gördiınüz mü? NADtR NADİ Evet gör düm. 1933 yılında Roma'da açıIan büyük sergiyi gezmek için ltalya'ya gitmiştim. O sırada Mussolini'yi oldukça yakından görmek olanağını da buldum. SİRMEN Sanınm sergiden bir başyazınızda da söz etmiştiniz. S eylül 1933 tarihli başvazınızda, Türkiye'de kurulacak 10. Yd Sergisi'ne teknik açıdan örnek olması için İtalya'daki sergiyi etraflı bir şekilde anlatıyorsunuz: "Sergide faşizme büyiik bir mukaddeme aynlmış. Bu mukaddeme üç kısımdan mürekkep: 1 Umumi harbin başlangıcı, kapıdan girince Franz Ferdinand'm kanlı ceketininıfotografısini görüyoruz. Altında, Viyana 'da çıkan Neue Freipress gazetesinin vakayı bildiren ilave nüshası. Yanında bu vesikanın ttalyanca tercümesi. lleride suikast habehnin muhtelif A vrupa milletlerinde uyandırdığı heyecan. Dahasonra Avusturya'nın Yugoslavya'ya harp ilanı ve birbirini takip eden seferberlik ilanları. Muhtelif memleketlerde harp hazırlıklan. Sürü sürü gazeteler. Sürü sürü fotoğraflar. Gazetelerdeki mühim kısımları fotoğrafla beş on defa büyüterek duvarlara basmışlar. Bunlar harikulade sanatkârane bir şekilde tertip edilmış, insanda çok canlı bir tesir bırakıyor. O vakalan hatırlamayanlar bile sanki tarihi yaşıyormuş gibi oluyorlar. 2 ttalya'nın harbe iştiraki. Mussolini'nin Milano'da neşrettiği tl Popolo d'ltalia gazetesinin ilk nüshası bir duvan baştan başa kaplamış. Tarih: 15 teşrinievvel(ekim) 1914. Duçe'nin Audace (cüret) isimli meşhur makalesi. Mussolini burada hükümete harbe müdahale eımek zamanı geldiğini, bir an evvel seferberlik ilan edilmesini şiddetli bir lisanla tavsiye ediyor. Mussolini' , nin makalesinin yanında dört sülun u'zerinde îstanbul'dan ahnmış uzun telgraf haberleri: Osmanlı Hükümeti harbe iştirak ediyor. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nm orduya beyannamesi. Gazete bu haberlerin üzerine aynen şu serlevhayı fbaşlık) koymuş: Islamiyet Cihad ilân etti.. 3 Umumi Harp. Bütün Avrupa boğaz boğaza girmiştir. Mussolini gazetesini bırakmış cepheye kosmuş. Onu siperler arasında onbaşı olarak görüyoruz. Yaralanıyor. Haftalarca koltuk değneğiyle geziyor. Sonra yine cepheye! Bu uzun mukaddemeden sonra asıtfaşist ihtilali başlıyor. Komünist cereyanlar Italya'da ortalığı karıştırıyor. Enerjisiz zayıf bir hükümet duruma hâkim olamıyor. Mussolini şiddetli makalelerle hücum ediyor, efkân umumiyeyi (kamuoyunu) bilhassa gençliği kazamyor. Senelerce devam eden mücadele ve teşkilat sayesinde, faşizm bir kuvvet oluyor. Serginin bu kısmında vesikalar daha hususi bir mahiyet alıyor. Fırkanın ilk azalan. Başta Mussolini'nin ismini görüyoruz. Mussolini'nin fırka hakkmda arkadaşlarına yazdığı mektuplar, gençliğe hitap eden mektuplarından ahnmış vecizeler. Nihayet Roma'ya giriş. Muzaffer faşizm, Italya'nm rejimi oluyor. Buraya geldiğiniz zaman hiçbir şeyi atlamadan binayı dolaşmış olarak sokağa çıkıyorsunuz. Sergide Mussolini'ye hususi bir yer aynlmış. Duçe'nin Milano'da kurduğu II Popolo d'İtalia'nın idarehanesindeki odası, herşey yerli yerine getirilerek, tekrar vücuda getihlmiş. Binanın ortasında, loş ve daire şeklinde salon da faşizm uğruna ölen ttalyan gençliğine tahsis edilmiş. Burada süngülü iki ttalyan askeri bekliyor. Salona girenler sessizce şapkalannı çıkartyorlar ve bir halka halinde birbirlerinin arkasından yürüyerek dışarıya gidiyorlar. Ben gördüğüm zaman sergiyi beş milyon kişi gezmişti. Bugün bu rakam şüphesiz iki mislini geçmiştır. Ankara'da yapacağımız serginin daha mükemmel olmasını istiyor ve bekliyoruz. NADİR NADt" AKTÖR MUSSOLİNİ SİRMEN Mussolini'yi bu sergide mi gördünüz? NADtR NADt Evet, bir paskalya tatili sırasında kalktım, faşist sergisini görmek üzere Roma'ya gitthn. O yıl kutsal bir yıldı bir bakıma lsa'nın ölumünün 1900. yılıydı. Bütün civar köylerden köylü kadınlar akın ediyorlardı Vatikan'a. Sokaklar köylu kadınlarla doluydu. Dikkatimi çeken bir şey, fakir halk, köylü kadınlann çoğu pabuçlade, Mussolini'nin duracağı tribunün önüne doğru geldim. Baktım sağda solda onar metre aralıklarla birtakım sivil adamlar duruyor. Bunun üzerine ben de onların arasına girip, onlardan biriymiş gibi durdum. Mussolini tam karşıma gelecek. Öyle bekliyoruz, Mussolini de geldi gelecek.. Derken, adamın birisi bana Italyanca bir şey sordu. Ben de işaretle İtalyanca bilmediğimi belirtince, adam iyice şüphelendi, üzerime doğru geldi. Orada ne aradığımı sordu herhalde, ben de hemen davetiyemi gösterdim. Adam da bana eliyle tribünü işaret etti. Almanca olarak, Ben oraya gidemem. Çok uzak, dedim. Adam da bana: Öyleyse arkaya git! dedi. Ben de beş on adım geriye çekildim. Tribünün tam karşısındayım. Kimse de bir şey demedi. Neyse Mussolini geldi. Şatafatlı bir şekilde bir arabayla geldi. Başında faşist şapkası. Alan "Duçe! Duçe! Duçe!" sesleriyle inliyor. Mussolini başı dik, gayet ciddi bir ifadeyle yürüyor kaİabalığa doğru ve eliyle de faşist selamı veriyordu. Tribüne çıktı. BİR YAZARIN İLK GAZETECİLİK YILLARI şı işçiler ayaklanmışlar ve işçi mahallesinde direnişe geçmişlerdi. Bu işçi mahallelerini SosyalDemokratlar îktidara geldiklerinde yaptırmışlardı. Büyük, içinde 200300 aileyi barındıracak, çok büyük, güzel apartıman lar yaptırmışlardı. Bunlann altlarında, mağazalar, berber dükkânlan, kitap satış yerleri, velhasıl akla gelebilecek her şe>' vardı. lşte işçiler oraya sığınmışlardı. Dolifuss orduyu bunlann üzerine gönderdi, işçüere ateş açtırdı. ölenler, yaralananlar oldu, fakat ordu duruma hâkim oldu. Ne var ki, bu kısa sürdü, arkasından da Dollfuss'a yapılan suikast oldu. 1934 yılının temmuz ayında Dollfuss'a suikast yapıldı. Birtakım Naziler Başkanhğı basmışlar, Dollfuss'un dairesine zorla girmişler ve atar damarlanndan birine isabet eden kurşunla Başbakan'ı yaralarruşlar ve sedire yatırmışlar. Dışarda pazarlık devam ediyor. Bilmiyorlar Dollfuss'un yaralandığını. "Teslim olun", "oluruz, olmayız" şudur falan... O arada zavallı Dolifuss kan kaybından ölmüş orada. Bu tartışmalar gece yarısına kadar sürdu. Sonuçta Naziler teslim oldular ve Harp Divanı'na verildiler. Ben de bu Harp Divanı'nı gazeteci olarak izledim. Dolifuss için muazzam bir tören yapıldı. Her yerden cenaze marşı olarak Chopin'in meşhur sonatından alınma parça çalınır. Burada, VVagner'in, "Ziegfrid'in Ölümü" parçasını çaldılar. Çok zor bir parça bir askeri bando için. Ama çaldılar. Gerçekten güzel çaldılar. Viyana Belediye Idaresi'nde de Dollfuss'un cesedini halka ziyarete açtılar. Ben merak ediyordum. Adamı görmüştum. Bir daha ölüsünü görmek istemiştim. Kalktım, kalabalığın arasına kuyruğa girdim. Uzun bir kuyruk fakat göruyorum. Katafalk yiıksekce bir yerde duruyor, çıkan eğiliyor ve put çıkartıyor. Dolifuss tabutunun üzerinde bir camekân yapmışlar, yüzü görülebiliyor. "Ben de göreceğim bu adamı" dedim. Put çıkarmazsam garip, haksız bir şey olacak. Ben kuyruktan yavaş yavaş geçerek Dolfuss'un önüne geldim, eğildim, yüzü bembeyaz olmuştu zavallı! Ziyaretçilerin nefesinden cam biraz buğulanmıştı, ama görüluyordu. Melek yüzlü bir adamdı zavallı. Put çıkardım (bir saniye Hıristiyan olarak) oradan geçtim çıktım. Cenaze merasimi çok görkemli oldu. Adına ozel bir mezar yaptılar, oraya gömduler. Fakat sanınm Naziler geldiği zaman oradan çıkararak lalettayin bir mezarhğa gönderdiler. Tıpkı, Stalin'in de Lenin'in yanından kaldırılarak başka mezarlığa gömülmesi gibi. Mahkemeye gelince: Bu mahkemede herkes askerdi. Hepsi generaldi. Çok kısa sürdu, 34 gün sürdu. Ben her gun gittim. Sanıklar ağır ceza salonunda mahkeme edildiler. Sonunda hâkim her birinin asılarak idamına karar verildiğini ilan etti. Bunu ilan edince, 56 sanık vardı orada, bir kısmı "Heil Hitler" diye bağırdılar. Fakat bir tanesi zangır zangır titremeye başladı. Adama yanındaki muhafız polisler su içirdiler. Suikastçıları hemen ertesi gün astılar. GERÇEKLEŞMEYEN BİR GAZETECİLtK DÜŞÜ POLÎTİKA VE ÖTESt Îİ MEHMED KEMAL Mussolini ve Dollfuss'ıııı acı sonu Kitle Araştırması Seçimlere katılan üç partiden ikisinin seçim propagandasını iki reklam şirketi üstlenecekmiş, gazetelerde okuyoruz. Bizde seçim kampanyasında, Amerika ve Avrupa'da olduğu gibi, reklam şirketlerinin kullanılması geleneği yoktu, yeni çıktı. Gerçi daha eskiden siyasal partiler bilımsel seçim ve seçmen araştırmaları yaparlar, seçim sloganları için profesyonellerden yardım beklerlerdi. Dahası var, 7377 seçimlerinde meydan mitinglerinde bir tür cazgırlar (amigolar) kullandılar. Konuşulan kürsünün hemen ait başında yer alan amigolar, belli aralıklarla halkı coşturup alkış tutmaya çağırırlardı. Bunu gördük. Halkla ilişkiler (kitlesel ilişkiler) dediğimiz bir uğraş var. Bunun uzmanları birkaç yıl içinde yetişmişse de, okullarımıza da böyle dersler kondugunu öğreniyoruz. Alaattin Asna'dan sonra, hemşehrimız Doç. Dr. Metin Kazancı da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınlarından olan ve ders olarak okutulan "Halkla ilişkiler" adlı yaprtını gönderdi. Bu kitapta halkla olan ilişkiler anlatılırken, basınla, radyo, televizyonla, yaymlar ve devlet yayınları ile olan ilişkiler de gösterilmektedir Ülkemizde kamu yönetiminin halkla ilişkiler uygulamasındaki özgün sorunları anlatan koca bir bölüm de var. Metin Kazancı: nin belirttiğine göre, yönetilenler fizik bir ortamda yaşıyorlar. Çevreyle etkileşiyoriar. Fizik ortamdan ve çevredeki öteki ögelerden değişik girdiler aldıkları gibi, bu girdilere bağımlı olarak ve onunla uyumlu çevreye çıktılar veriyorlar. Sanınm propaganda ve etkileme alanı bu girdiler ve çıktılar üstündeki etkileme ve etkilenmede gelişiyor. Kitlesel ilişki uzmanlarının görevlerı de burda başlıyor. Ülkemizin yerleşme düzeni bunda önemli bir rol oynuyor. Yerleşme düzeni Cumhuriyet'ten bu yana oldukça yaygınlık gösteriyor. Verilen sayılara göre başlıca 35 bin 319 köy var. Bu dağınıklık tarımda kendini gösleriyor. Ürelimin az, küçük ve orta işletmeciliğin yogun olduğunu görüyoruz. Osmanlı toprak düzeni bozulmuş, yerine Tanzimat'tan bu yana daha değişik bir yapı gelmiştir. 1950'de kentle birlikte köy de kendini belli etmiş, siyasal iktidarı değiştirebildiği gibi, siyasal yapıyı da değıştirmeye çalışmıştır. Gerçi siyasal iktidarın değişimi ile siyasal yapının (ekonomik) değışimin benzer olmadığını geç anlamıştır ,ama sırası geldiğinde anlayabilmiştir. Bu değişimler üstüne çalışmaları kitlesel ilişki uzmanları yapıyortar. Halkın beklentileri oluyor Bunları ne kadar dışan vurabiliyorlar, ne kadar gizliyorlar? Ölçeğini bu uzmanlar biliyor. Profesyonel propagandacılıkta doğrulan söylemek kadar, dogrulann söylenmesine, hatta duyurulmasına engel olmak da var. Burada beklenti, reklamcıya değil, halkın beklentisindeki bilince bağlı. 1961 yılını alırsak, 1961 seçimlerinde halka beklentileri değil, beklentinin üstünde birikimler verilmek istendi. Uygulamada gorülmedi ise de, beklentide öne sürülen çok şeyler vardı. Bu olgu halkta çevreye açılma ve yayılma istemi gösterdi, doğurdu da diyebiliriz. Neydi bunlar? Örgütsüz halk, daha doğrusu örgütlenmeye alışmamış olanlar, birdenbire diledıkleri kadar özgürlenme ve örgütlenme özgürlüğü ile karşılaştı. Halk örgütlendı de örgütlenemedi de, hatta yanlış örgütlenmeler bile oldu. On yıl geçtikten sonra halkın beklentileri gene olmadı Neden olmadığını halk bir türlü çıkaramıyordu. Halk çıkaramıyordu ,ama siyasal partiler de niye çıkaramadığını gerektiğince anlatamıyorlardı. Bu beklentilerdir ki, ters görünümlere yol açtı. Metin Kazancı, uzun araştırmalar, çalışmalar sonucu "Halkla İlişkiler" adlı yapıtında türlü soruların yanıtını vermeye çalışmış. Halkın beklentileri seçimler sonucu nasıl gerçekleşiyor, nasıl gerçekleşmiyor, ya da köstekleniyor? Toplum yapılan uzun sürede hep ileriye dönük geliştiği için, ileriye dönük uygulamalarda bunlan saptamak kolayiaşıyor. Ama kısa dönemlerde ve döngülerde kısmalar, kısıtlamalar oluyor. Bu seçimlere zaten üç parti katılmaktadır. Bunlardan ikisi halkla ilişkiler uzmanlarının yeteneklerinden de yararlanacak olan reklam şırketlerinden yararlanacağına göre, bunlann çalışmaları, önerileri, uygulamaları, halkın beklentilerıne yanıt vermeleri ne düzeyde olacaktır? Bunları seçimler geçtikten, bu veriler üstünde çalışmalar yapıldıktan sonra daha iyi anlayacağız ve göreceğiz. Yararı da o zaman belli olacaktır İşçi mahallelerine ateş açtıran Dollfuss'un sonu çok hazin oldu. JSazilerin başarısız bir darbe girişimi sırasında vuruldu ve kan kaybından öldü. Dollfuss'u öldürenlerin hepsi asılarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Karar okunduktan sonra bir kısım militanlar "Heil Hitler" diye bağırarak Nazi selamına durdular. Fakat bir tanesi zangır zangır titremeye başlndı. Adama yanındaki muhafız polisler su içirdiler. Ertesi günü de hepsini astılar. Suikast olayı sırasında Avusturya'nın dışanyla bağlantısı kesilmişti. Ben de bunun üzerine bütün dünya gazetelerini atlatmak umuduyla trene bindiğim gibi, bir Macar sınır kasabasından durumu telgrafla Cumhuriyet'e bildirdim. Ertesi günü bir de baktım ki bütün dünya gazeteleri olayı ayrıntısıyla yazıyorlar. rım çıkarmışlar, bellerine takmışlar eskimesin diye, çıplak ayakla yürüyorlardı Roma sokaklarında. Orada dikkatimi çekti, Mussolini gerçekten bir nevi istikrar kurmuştu. Otellerin kontrolü, fiyatlar kapıda asılı, bir kuruş fazla isteyemezler. Temiz, her gün çarşaflar değiştiriliyor. Alışveriş fiyatları da kontrollü, asayiş yerinde, kimse kimseye sataşmıyor, kavga gurültü yok. Benim bir bakıma hoşuma gitti bu durum. O günlerde yine 30 uçaklık bir ttalyan savaş filosu, Amerika'dan kalktı Roma'ya kondu bir uçuşta. Bu da o zamana göre büyük bir başarı sayılıyordu. Bu vesileyle bir tören yapılacak ve madalya verilecekti. Bu törende Mussolini'yi görmek için, tören ile ilgili bir davetiye istedim Türk BüyükelçiliğTnden. Hemen buldular. Tören saatinde alana gittim. Kartımı gösterdim. Bana "buyrun" dediler. Bir de baktım ki, davetlilere aynlan yer Mussolini'nin kürsüsüne çok uzak düşüyor. Adamı göremeyeceğim. Ya da iki yüz metre uzaktan göreceğim. Bunun üzerine ben de onların gösterdiği yere gitmedim Madalya alacak genç subaylar, teğmen olacaklar herhalde, teker teker tribüne çıkıyorlar. Duçe bunları kucakhyor oper gibi yapıyor, yanaklarım yanağına değdiriyor, ama öpmüyor, madalyalarını takıyor, bütün bunları yaparken bir Roma imparatoru gibi ciddi ve kasılıyor. Genç subaylar gelip giderken, bir iki dakika aralar oluyor. Bu aralarda Mussolini'nin Roma İmparatoru tavrı birden değişiyor, böyle basit bir kol işçisiymiş gibi etrafındakilerle şakalaşıyor. " H a ha h a " gülüyor. Fakaat, yeniden bir subay önune geldi mi tekrar ciddileşiyor, hemen yeniden imparator gibi kasılıyordu. Bu şekilde de Mussolini'nin oldukça başanlı bir aktör olduğu duygusu uyandı bende. DOLLFUSS'UN HAZİN SONU SİRMEN 1934 yılını Lozan'da geçinnenize karşın, zaman zaman Viyana'ya gittiginizi söylemiştiniz. Sanınm Dolifuss öldiirüldüğünde de oradaydınız. O olayı anlatır mısınız? NADtR NADİ Evet 1934 yılında Avusturya iyice kanşmıştı. Dolifuss Sosyal Demokrat Parti'yi kapatmış, onun yanda ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Mussolini, toren alanına girdiğinde kafasında faşisl kulahı, başı dik, kolunu kaldırmış faşist selamı veriyor, adeta bir Roma imparatoru gibi ilerliyordu. Etraf "Duçe! Duçe!" sesleriyle çınlıyordu. "Emekli maaşım ne olmalıdır" SORU: Mart 1981'de SSK'dan emekli oldum. 2.260 günü Emekli Sandığı'ndan 3.395 günü de SSK'dan olmak üzere lop lam 7.855 gün hizmelim vardır. Kadın oldugumdan, üniversitede de çocuk okuttuğumdan, herhangi bir taşınmaz mala da hiç bir surette ailece sahip bulunmadığımızdan, halen kirada oturuyoruz. Dunımumuzu anlarsınız. Son 5 yıllık prirn odeme gün sayıları ve prime esas kazançlar: Yıllar Prim ödeme gün Prime esas kazanç sayısı TL Î98İ 86 55.080 1980 360 185.250 1979 360 135.780 1978 360 105.980 360 1977 78,850 1976 359 36.199 Derece ve kademem ile emekli maaşım ne olmalıdır? M.N. YANIT: 2422 sayılı yasa 1 mart 198131 mart 1981 tarihleri arasında emekli olmak için başvuruda bulunanlar için, derece ve kademelerin başvuru tarihinden önceki 3 yıllık prime esas kazanç ortalamasına göre saptanmasını öngörmüştur. Bu duruma göre, sizin 19801979 ve 1978 yılları prime esas kazanç ortalamanız 142.337 TL.'dır. Bu ortalamanın ise "Göslerge Tesbit Tablosu"ndaki yeri de 2. derece 8. kademe olmaktadır. 2795 sayılı Yasa ile yeniden saptanan ve 1 ocak 1983'den geçerli "gösterge tablosu"nda 2. derece 8. kademenin gösterge sayısı 861'dir. Emekli aylığınız ise: 861 (2. derece 8. kademe gösterge sayısı) x 34 (1983 mali yılı katsayısı): 29.274 (aylık bağlamaya esas) x % 70 (aylık bağlama oranı): 20.492 TL. (emekli aylığı) + 5.000 TL. (sosyal yardım zammı) : 25.492 TL. (bugünku toplam emekli aylığınız). İLAN S.S.K. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Sağhk tesislerimiz ihtiyacı 14 kalem tıbbı cihazın akreditifi kurumumuzca açdmak kaydıyla ithal edilmek suretıyle proforma alma usulune göre ihalesi yapılacaktır. Bu işe ait ıhale dosyası Ankara Mithatpaşa Cad. No: 7'deki S.S.K. Genel Müdurlüğu 2 nolu Satmalma Komisyonu'nda görülebilir. tsteklilerin ihale dosyasında mevcut şartnameler doğrultusunda hazırlayacakları teklif mektuplarını, 17.10.1983 tarihi mesai bitimine kadar S.S.K. Genel Müdurlüğu Malzeme Dairesi Başkanlığı Evrak Servisi'ne vermeleri veya bu saatte Komisyon Başkanlığı'nda bulunacak şekilde iadelitaahhütlü olaıak postalamaları lâzımdır. Postada vaki gecıkmeler kabul edilmez. Kurum ihaJeyı yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbestür. Basın 24751 MODERN YÖNTEMLERLE (VİDEOFİLWSLAYTLAB.) DILK® ÖĞRETİYOR BAKIRKÖY^ İNGİLİZCE KAYITLAR SÜRMEKTEDİR Istanbul Caddesi 47 572 21 44572 63 53 TEKEL GENEL MÜDURLÜĞU'NDEN 1 15 adet Çıplak Şase Inter Marka kamyona conteyner yerleştirilmesi işi, mevcut şartnamesine göre 10.10.1983 Pazartesı gunu saat 10.30'da tstanbul Cibali'dekı Merkez Satınalma Komisyonu'nda pazarlıkla ihaleye çıkanlmıştır. 2 Şartnamesi anılan Komisyondan 500. TL.'sına alınabilir. 3 Üzerine geçici ihalenin yapıldığı tarihte ilgilisi bu işe ait damga vergisini idare veznesine nakden yatıracaktır. 4 tsteklilerin; 209.250. TL.'lık geçici teminat makbuzu ve diğer belgeler ile birlikte anılan gun ve saatte Merkez Satınalma Komisyonu Başkanlığı'na başvurmaları duyurulur. Basın.24815 Dollfuss'a suikast yapıldığı gün ben Viyana'daydım. Etrafta bir koşuşturma bir telaş.. Ne oluyor? diye sordum. Dollfuss'a suikast yapıldı, dediler. Hemen olay yerine koştum. Dolifuss içeride, Naziler de onun dairesindeler. Suikastçılarla pazarlığı hukümet adına Schuslling yürütüyor. Bu arada Avusturya'nın bütün dünya ile ilişkisi kesilmiş. Ben düşündüm kendi kendime, Hemen bir trene atlayıp AN^jsturya dışına çıkayım ve ilk fırsat bulduğum yerden gazeteye telgraf çekeyim, dedim. Böylelikle bütün dünya gazetelerini atlatmış olacaktık. Trene atladığım gibi Macar sınırına gittim. Orada "HeceŞalom" denen bir kasaba var. Indim, doğru postahaneye gittim. "Telgraf çekmek istiyorum" dedim. Onüme bir formüler uzattılar. Ben de sekiz on satırla Dollfuss'a suikast yapıldığını, bunun çok vahim sonuçlar doğuracağını falan yazdım. Memnun Viyana'ya dondüm. Butün dünyayı atlatmıştım. Fakat ertesi günü gazeteleri alınca ne göreyim? Butün yabancı gazetelerde, Fransız, Alman, İngiliz, Amerikan gazetelerinin hepsi olayı hem de bütün ayrıntılarıyla vermemişler mi? Kimseyi atlatamamıştım. Cumhuriyet geldi, birkaç gün sonra. Baktım benim haberi ajans haberiyle genişletmişler, "Viyana ozel muhabirimiz bildiriyor" diye vermişler. Böylece kimseyi atlatamamıştım ama hiç değilse atlamamıştık da. YARIN: İLK BAŞYAZI Mussolini'yi bir kez bir lören sırasında yakından gördüm. Bende oldukça başanlı bir aktor duygusu uyandırdı. MUAYENEHANE NAKLİ Prof. Dr. Mehmet Abuç (Goğus, kalp ve damar cerrahisi uzmanı) Muayenehanesıni Teşvikiye, Fırın Sokak Şale Apt. Daire 3'e nakletmiş ve hastalarını kabule başlamıştır. Telefon: 161 10 22 ISTANBUL EMNİYET SANDIĞINDAN ZEYNEL SARIGÜL'e İLÂN YOLU İLE SON TEBLİGAT Sandığımıza birinci derecede ipotekli olan; Üskudar, Kapanağılı, tJmranıye Çakmak Mahallesi, Yol Sokak'ta kâin, bilâ kapı nolu, 36 pafta, 260 ada, 8 parsel sayılı arsaya ait borcu vadesinde ödemediğinden dolayı, 3202 sayılı kanun hükümleri dairesinde 2.8.1983 tanhinde yapılan ikinci açık artırmasında (48.736.) lira bedelle müşterisi sandık naraına muvakkaten ihalesi yapılmıştır. Kanuni ikametgâh olarak gösterilen; Üskudar, Kapanağılı L'mraniyeÇakmak Mahallesi, No: 16'da ikamet etmediğiniz ve halen ikamet ettığiniz yerin de raeçhul olraası sebebi ile son ihbarnamenin Kanun hükumlerine tevfikan ilân yolu ile tebliği icap etmektedir. Bu itibarla işbu ilân tarihinden ılibaren 30 gun içinde borcunuzu odemeniz, aksi taktirde satış dosyasının Icra Hakimliği'ne gondenleceği ve mezkur hâkimlikçe kesin ihalesine karar verildikten sonra gayrimenkulun müşterisi sandık namına tescil muamelesinin yapılacağı ilânen tebliğ olunur. Basın 24950 HAŞARATA KARŞI KESİN ÇÖZÜM BİR YIL GARANTİ Yeşilkaya İlaçlama Servisi Tel: 164 09 76
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear