28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet TAKVIM 7 Ağustos 1983 Imsak: 4.59 Guneş: 7.00 Öğle: 14.19 Sahibi: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adma Nadir Nadi, • Genel Yayın Müduru: Hasan Cemal, Müessese Müdüru: Emine Uşaklıgil, Yazı İşleri Miıdürü: Okay Gönensin, • Yazı lşleri Müdiir Yardımcısı: Ahmel Korulsan, Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer, Sayta Duzeni Yönetmeni: Ali Acar. Akşam: 21.18 Yatsı: 23.04 Temsilciler: ANKARA: Yalçın Dogan, İZMIR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, • Servis Şefleri: Istanbul Haberleri: Selahattin Güler, Dış Haberler: Ergun Bakı, Ekonomi: Osman Ulagay, Yurt Haberleri: Barbaros Gençak, KultUr: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Duzeltme: Konur Ertop, Araştırma: Şahin Alpay. Bürolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir, Tel: 175825175866, tdare: 183335, • lzmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Atatürk Caddesi, T.H.K. Işhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, İst. PK: 246lst. Tel: 5209703 Telex: 22246 tkindi: 18.13 • Basıldığı Yen YENİ AS1R Gazete ve Matbaacılık Ltd.Ş. Mecidiyekoylst. Universiteler 1. sınıfı 2 yılda IstaııbuPda geçme koşuluna yorum getirecek 3 yeni otelin Birinci sınıf derslerini 2 yılda bitirme koşulu arayan yasa maddesi farklı yorumlara yol açarak öğrencilerin yıl kaybına neden oluyordu. tstanbul Haber Servisi önümiizdeki ilk rektörler toplantısında üniversitelerde farklı yorumlanan birinci sınıfın derslerini iki yılda bitirme koşulu tartışılarak, ilgili yasa maddesine ortak bir yorum getirilecek. Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Rektörler Komitesi Baskan yardımcısı Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu, konunun toplantı gündemine alınması için kendisinin öneride bulunacağını söyledi. Sözkonusu yasa maddesinin farklı yorumlanması, kimi üniversitelerdeki öğrencilerin yıl kaybına yolaçıyor. 2547 sayıh yeni Yüksek öğretim Yasası, birinci sınıfın derslerini en geç iki yılda tamamlama koşulu getirmişti. Yasanın 44'üncü maddesinin ilgili bölümü aynen şöyle: "Ayrıca, bir yüksek ögretim kurumunun birinci sınıfında öğrenime başlayan öğrenciler, bu ögrenimin başlangıcından itibaren en çok iki eğitimöğretim yılı içinde: sınıf geçme esasına göre öğretim yapan kurumlarda birinci sınıf ta, ders geçme esasına göre öğretim kurumlarında ise ük iki yan yılın biitiin derslerinde başarılı olmaya mecburdurlar." Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, öğretim süresi, sınav ve değerlendirme yönetmeliklcrini yeniden düzenleyen üniversitelerin, sözkonusu yasa maddesini farklı şekilde yorumladıkları görüldü. Kimi universiteler, birinci sınıfta başarısız olunan derslerin ikinci yılda tekrarınm yanısıra ikinci sınıf derslerinin de ahnmasına olanak tanırken diğer universiteler, birinci sınıfın dersleri tamalanmadan, üst sınıfın derslerinin ahnmasına izin vermiyordu. İTÜ, Yıldız ve Boğaziçi Üniversitesi yöneticileri, ilgili yasa maddesinin yalnızca birinci sınıfın derslerini, iki yılda bitirme koşulu getirdiğini, buna karşıhk ikinci yılda ilk yıldan kalan derslerin tekrarı sırasında ikinci sınıfın dersleri alınmaz biçiminde yasada bir koşulun bulunmadığını ifade ediyorlar. Marmara ve Istanbul Üniversitesi yöneticileri ise, yasayı "Birinci sınıf baraj kabul edilmiştir. Birinci sınıfın derslerinden başarılı olamayan ikinci sınıfta okumaya hak kazanamaz. Birinci sınıfın derslerinden başarısız bir öğrenciye, ikinci yılda ikinci sınıfın derslerini de almasına izin verirsek, yıl sonunda birinci sınıfın derslerini yine başaramayanların ilişiği kesileceğinden ikinci sınıfın derslerini boşu boşuna okumuş olacaktır." biçiminde yorumluyorlar. EŞGÜDÜM KOMİSYONLARI ö t e yandan, Rektörler Komitesi'nce üniversitelerin uyguladığı öğretim süresi ile sınav ve değerlendirmelerinde eşgüdüm sağlamak amacıyla oluşturduğu komisyonlar, çalışmalarını sürdürüyorlar. l.Ü. Rektörü Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu Başkanlığında Sağlık Eğitimi Komisyonu, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Oğuz Başkanlığında Sosyal Eğitim Komisyonu ve İTÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Kafalı Başkanhnda da bir Teknik Eğitim Komisyonu kurulmuştu. Komisyon başkanlarından edinilen bilgiye göre, sosyal bilimler dallarındaki fakültelerin dekanlarıyla bir süre önce başlatılan çalışmalar son aşamaya geldi. Sağlık Eğitim Komisyonunda ise dekanlarla yapılacak toplantıların başlatılabilmesi için, sınav döneminin bitmesi ve sınav sonuçlarının belirlenmesi bekleniyor. • Yurt dışı müteahhitlerin ilanla işçi bulmaları yasaklandı Yurt dışı Müteahhitlik Hizmetleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'nca hazırlanan tebliğe göre, yurt dışında çalıştırılacak işçilerin İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan temin edilmesi zorunluluğu getirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yurtdışı müteahhitlik hizmeti veren firmaların ilan ve benzeri yollarla işçi bulmaları yasaklandı. Yurtdışında çalıştırılacak işçilerin Iş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan temin edilmesi zorunluluğu getirildi. Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca hazırlanan tebliğe gore, getirilen koşullar şöyle: • İşçileri İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan temin edecekler. Ancak firmalar bizzat işveren olarak yurtiçi ve dışındaki işlerinde en az 1 ay çalıştırdıklarr işçilerini kuruma bildirmek ve çalıştırdıklarını resmi bir belge ile belgelemek kaydıyla götttrebnccekler. Bu durumdaki işçiler sıraya tabi olmadan gidebileceklerdir. • Türk fırmalarının işçi götürebilmeleri için, yurtdışından iş alındığına ilişkin o yerdeki dış temsilciliğimizce onaylanmış belgeyi, götürülecek işçilere ait vizeyi, o ülkenin Türkiye'deki dış temsilciliğinden alınmış belgeyi ve Dışişleri Bakanlığı'nın yazısını, örneği Çalışma Bakanlığı'nca hazırlanmış noter tasdikli taahhütnameyi İş ve İşçi Bulma Kurumu'na verecekler. • Firmalar işgücii talepleri için İş ve İşçi Bulma Kunımu'na başvuracaklar, ilan veya başka yollarla işçi temin edemeyecekler. Ancak kurumdan izin almak ve bunu kötiiye kullanmamak koşuluyla ilan verilebilir. • Yurdışında iş alan firmalar götürecekleri işçilere ilişkin esas ve koşulları kurumca belirlenen ve bastırılarak bedeli karşılığı işverene verilen "tip iş sözleşmeleri" imzalayacaklar. Işverenler bu sözleşmeyi işçilerin görebilecekleri yere asacaklar. • Firmalar yurtdışına götiirdükleri işçileri için gerekli yasal ve idari işlemleri süresi içinde yapacaklar, ayrıca kurum aracılığı ile işcilerle yapmış oldukları sözleşmeleri askıya alamayacaklar. Sözleşme süresi tamamlanma'dan, Işverenler işçilerine yeni bir sözleşme imzalatamayacaklar. Var olan sözleşmede ise bir değişiklik yapamayacaklar. Tebliğde yer alan hükümlerin 3 ekim 1983 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği de bildirildi. İstanbul Haber Servisi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın önerisi, Bakanlıklararası Yüksek Ekonomik Kurul'un onayı ve Bakanlar Kurulu'nun kararı ile Taksim ve çevresinde Istanbul'a uluslararası nitelikte 3 yeni otel yaptınlmasına çalışılıyor. Bunlardan Park Otel'e ilişkin işlemlerin tamamlanmasına karşıhk Dolmabahçe sırtlarındaki yeşil alana yapılması amaçlanan iki otel için imar planında yapılacak değişiklik bekleniyor. İmar planında yeşil alan olarak Dolmabahçe sırtlarında Nejat Eczacıbaşı, İsmail Dilber, Raif Dinçkök ve Musevi işadamı Çikvaşvili' nin sahibi olduğu 7 dönümlük alana, arsa karşılığında uluslararası bir şirkete yaklaşık 400 yataklı bir otel yaptırılması amaçlanıyor. Eczacıbaşı Holding ilgilileri kısa bir süre sonra büyük bir olasılıkla Amerikan şirketi ile olan anlaşmalarını açıklayacaklarını bildirdiler ve "Bürokratik kararlar aşama aşama oluşuyor. Henüz kesinleşen bir şey yok. Sonuç alındığı zaman kamuoyuna bilgi verilecektir" dediler. Dolmabahçe sırtlarındaki yeşil alanda ikinci parselin sahibi olan Süzer A.Ş.'den Hasan Süzer ise, "Otel inşaatı için ruhsatımızı aldık. Allah nasip ederse yakında temel atacağız. Hilton kadar bir otel olacak. 67 milyar liraya malolması bekleniyor. Paramız yettiği kadar inşaatı biz südüreceğiz" dedi. Dolmabahçe sırtlarındaki yeşil alanların inşaata açılabilmesi için imar planında değişiklik yapılması konusunda Başkanlığın imar ve lskan Bakanlığı'na direktif verdiği öğrenildi. imar ve İskan Bakanlığı'nın bu amaçIa ön çalışmalara başladığı ve ilk aşamada Yüksek Anıtlar Kurulu'ndan onay çıkarttığı belirlendi. İmar Yasası hükümlerine göre plan değişikliği için Belediye Meclisi kararı gerektiğinden konu İstanbul Belediye Başkanhğı'na da iletildi. Belediye çevrelerinden edinilen bilgiye gore bu konuda henüz bir karar alınmadı. Ancak Belediye'den bir üst duzey yetkilisi "Böyle bir durumda yeşil alanın korunması için Belediye'ye direnme hakkı kalmamıştır. Büyük bir olasılıkla plan değişikliği yapılacak ve inşaat izni verilecektir" dedi. yapıım için çalışma başladı Cinsler arasmdaki aymmı kaldırmaklsveç'te resmi politikf TAHİRE O. MERDOL Stockholm'de, sırtına oğlunu bağlamış ahşveriş yapan saçhsakallı adamlara, önemli bir toplantının orta yerinde "çocuklan kreşten almam gerekiyor" diyerek ayrılan (ve ardından insanların anlamlı anlamlı bakışıp gülüşmekten dikkatle kaçındığı) daire müdürlerine sık sık rastlamak mümkün. Eşinden aynldıktan sonra 3 çocuğuyla yalnız yaşamaya başlayan ve dışarda çalışmak ve ev işleri yüzünden geceleri çocuklara doğru dürüst kitap okuyamadığı için suçluluk duyan babalarla, "Erkeğin Kurtuluşu" derneklerinde toplanıp aralarında bilinç yükseltme toplantıları yaparak, koşullandırıldıkları "Ben TarzanSen J a n e " rollerinden kurtulabilmenin yollarınıaraştıran(heteroseksüel)erkekler de çok sayıda. lsveçli'ye özgü o garip utangaçhk perdesini aralayabilir de bir sohbet kurabilirseniz, bu insanlara büyük yakınlık duyuyor, "İşte, demek iki cinsin ortak deneyimler yaşaması mümkün oluyormuş!" diye seviniyorsunuz. Ama lsveçli bir kadına böylesi erkekler görebilmenin size verdiği sevinci anlattığınızda dostunuz dudak bükebilir, "bunlar birtakım azınlık aydınlar, üstelik çoğu kadınların yoğun gayreti sonucu razı oluyor, içlerinden geldiğinden değil" diyebilir, ve "Çoğu erkek hâlâ bildiğini okuyor, ne denli tersini iddia etseler de, değişmeye olağanüstü direnç gösteriyorlar, çünkü bu düzene koşullanmışlar bir kez", diyerek ekler. ERKEKLERİ İKNA ETMEK Üç yıl kadar önce Stockholm duvarlarında ilginç bir afiş vardı: Atlet fanilah, bayağı erkek görünüşlü bir adam, kucağındaki sevimli bebeğin gözlerinin içine bakarak mutlulukla gülümsüyordu. Afişin altında aşağıyukarı şu yazılıydı: "Çocuk bakmak ve onlarla dostluk kurmak insanı zenginleştirir. Erkekler! Babalık hakkınızı değerlendirin! Sosyal İşler Yönetimi." 1974'de ana babadan herhangi birinin 9 aylık doğum izni kullanabilme hakkı yasalaştı. Bu yasa, İsveç'te geleneksel cinsel rollerin değişmesi yolunda alınan önlemlerden biriydi. O yıl doğum izni kullanan babaların oranı sadece % 2 idi. 1979'da bu oran °7o 12'ye yükselmişti. Babalar, babalık mutluluğunu tatmaya pek de istekli görünmüyordu, afiş de onları " i k n a " etmek için başlatılan bir reklam kampanyasının sonucuydu. Daha sonıaları birçok başka afiş gördüm. Tümü erkekleri daha duygulu, başkalarını daha BABALIK HAKKINIZI DEĞERLENDİRİN Stockholm duvarlanndaki bir afişte bir bebeğin gözlerine bakarak mutlulukla gülümseyen bir adam gösteren afişin altında şu yazılıydı:"Çocuk bakmak ve onlarla dostluk kurmak insanı zenginleştirir. Erkekler, babalık hakki' nızı değerlendirin! Sosyal İşler Yönetimi". Kentte oğlunu sırtına bağlamış alışveriş yapan erkeklerle önemli bir toplantıdan "Çocuklan' mı kreşten almam gerekiyor" diyerek ayrılan yetkililere sık sık rastlanabilir. "Cinsel ayrıtn kadını cinsel meta, erkeğin kölesi yapıyorsa, erkeği de duygusuz, makinamsı bir şeye dönüştürüyor, ona kalp spazmları veriyor ve erkenden öldürÜYordu." çok düşünen, daha az saldırgan insanlar olmaya " i k n a " etmeye yönelikti. Örneğin, dudakları patlamış, gözleri morarmış, saçı başı karmakarışık bir kadın resminin altında, Sosyal İşler Yönetimi, erkeklere şu soruyu soruyordu: "Eşini neden dövüyorsun? Düşün!" Trafik Yönetimi, koskoca bir arabanın direksiyonu ardında oturan koskoca bir adam resminin altına şunu yazmıştı: " Arabalar serttir. Çocuklar yumuşaktır. Oyun alanlarında 20 km'den bızlı gitm e . " Bir diğer afişler grubu daha geliyor aklıma: Ardarda 4 tane çok irkiltici resim (dövüşen gençler, dövülen bir çocuğun gözleri. dövülmüş bir kadın, ve saldırıya uğramak üzere olan yaşlı bir teyzecik) ve 5. bir afişte yazılı şu sozler: "Şiddetle biroluşturuyordu. Resmi Isveç politikası "Kadın sorununu, insan olma hakkı" çerçevesinde, yani insanların cins, ırk, sınıf, vb. ayrımlardan bağımsız olarak toplumun yüceltilmesinde eşit fırsatlardan yararlanma ve eşit sorumluluk taşıma hakkı olarak ele alıyor. Kadın sorununun bir insanhk sorunu olduğu, cinsel ayrıma karşı mücadelenin gelişme potansiyelini ve belki de cinsel ayırımı otomatikman kaldıracağı varsayılan ama pratikte bunu pek gerçekleştirmediği gözlemlenen o belli döneme geçiş sürecini hızlandıracağı tartışmasını feministler başlattı. 1957'de Isveç'in en eski kadın örgütü olan Fredrika Bremer Derneği'nin kongresinde bir feminist, kadmlara şunu soruyordu: 1969'da iktidar partisi cinsel eşitsiztiğin yoğunlaştığı alanlarda bir dizi reform >apılmasını kararlaştırdı. 1974'{e anababadarj herhangi birinin 9 aylık doğum izni kullanabitme hakkı yürürlüğe gtrdi. Başlangıçta her şey yolunda göriinüyordu. Kadın örgüfleri memnıındu, erkekleri ikna clme de ise sağlanan ilerlemelerin erkeklerin koyduğu koşullar altında gerçekleştiğini düşünmeye başladılar. "Kadınlar kendilerine siyasi bir "Kr/kardeşlik" kimliği verecek bir program çerçevesinde birleşmeliler" diyorlar. yere varamazsın. İnsanlara anlatmak istediğin birşey varsa, aklını kullan!" Tüm bunların, salt kadının değil ama erkeğin de insancıllaşması cinslerin kurtuluşu için öncelikle erkeğin değinmesi gerektiği görüşünü benimseyen bir politikanın sonucu olarak duvarlarda görüldüğünü daha sonraları öğrendim. Cinsel ayrım kadını cinsel meta, erkeğin kölesi yapıyorduysa, erkeği de duygusuz, katı, makinamsı birşeye dönüştürüyor, ona kalp spazmları veriyor ve erkenden öldürüyordu. Kadınlara toplumsal etkinlik kazandırmak programın bir parçasıydı, erkeği kadınların dünyasını paylaşabilir bir duruma getirmek de diğer parçayı "Erkeklerin gelişme potansiyeli yüzyıllardır bogulmuş. Sevgiyi bastırıyorlar. Duygusal her türlü mülahazayı engelliyorlar. Insanlığın bu yarısı hâlâ çocukluk evresini yaşıyor. Ve bu çocuklar çok tehlikeli oyuncaklarla oynuyorlar... Onları bu durumda bırakmanın sorumluluğunu üstlenebilir miyiz?" Bir diğer feministse şöyle yazıyordu: " . . . 'Kadının çifte rolü' üzerine dırdırlanmayı bırakalım artık. Kadın ya da erkek, rbl birdir, bu da insanlık rolüdür" Bu ülkede olağanüstü örgütlü baskı gruplarının ve kamuoyunun taleplerine duyarlı olmak zorunda olan lsveç Hükümeti, EVET AM EVET OGLUM AA EVET T4BİİK." CiCİ KlZ SANA DA EVET GÛKIIM TORUISİUM ⪙N;M EVET ELBETTE ALO B N E B EVET 5EV&;L;M 1968'de, cinsler arası gerçek eşitliğin sağlanabilmesi için cinsel rollerin değiştirilmesi amacını programına aldı. Aynı yıl lsveç temsilcisi, kadınlara hukuk alanında eşit hak tanımanın onları özgürleştirmeye yetmediğirü, hükümetlerin, toplumsal politikalarla "para kazanan erkek" ve "ev kuran kadın" imgelerini değiştirmek için etkin müdahalelerde bulunması gerektiği görüşünü ilk kez Birleşmiş Milletler düzeyinde savunuyordu. EŞİTLİCİN POLİTİKASI 1969'da iktidardaki sosyal demokrat parti, cinsel eşitsizliği yoğunlaştıran alanlarda bir dizi reform yapılmasını hükümet programına aldı. Istihdam, eğitim, meslek seçimi vb. alanlarda cinsel ayrımın engellenmesi için hükümet müdahaleleri yapılacaktı. Kadınlar başta olmak üzere, toplumun diğer ezilen kesimlerinin de durumunu kolaylaştıracak birtakım önlemler, 1970'Ier boyunca, tek tek yasalaştı. Bunların en önemlileri arasında yüksek ve düşük gelir grupları arasındaki büyük ücret farklılıklarını önemli ölçüde törpüleyen bir vergi sistemi, çocuk sorumluluğu üstlenen ana babalara etkin toplumsal yardım, cinsel rol sorunlannın ve cinsel eğitimin okul müfredatlarına alınması, boşanmanın kolaylaştınlması, evlilik dışı birarada yaşayan eşlere hukuksal statü tanınması, yeni yerleşim alanlarında ve genelde tüm mahallelerde öncelikle çocukların, ana babaların ve yaşlıların gereksinmelerinin (kreş, sağlık evi, boş zamanları değerlendirme lokalleri, kitaplık, vb.) gözetilmesi, deneme niteliğinde kollektif konutlann yapımı gibi önlemler geliyordu. Hükümete göre kadınların ve diğer ezilen grupların toplumsal olanaklarından tam olarak yararlanmasını engelleyen oluşumlar öncelikle ortadan kaldırılmahydı. Böylece her bireyin kendi özgür gelişiminden sorumlu olabilmesine elverişli bir ortam yaratmak amaçlanıyordu. Günlük ya' şamın idamesinde aile kurumunun sağladığı avantajlan toplum yüklenmeli, kadınerkek birliktelikleri salt bir yaşam birimi tercihi olarak kabul edilmeli ve bu birlikten sağlanabilecek çıkarlardan yararlanma hakkı, çocuklara verilmeliydi. Amaç, insanların değerini, aile kurumu içindeki konumları dışında ölçütlere göre biçmek olmahydı. SONUÇLAR lsveç, cinsel ayırımın ortadan kaldırılması için kadın ve erkek rollerinin de değişmesi gerektiği saptamasından hareketle bu yönde çok önemli adımlar atmış (Arkası 11. Sayfada) EVET Kuçu KLJÇUM BÜLBÜLÜM EV£T GÜLÜM Deniz Nakliyat: Boğazlar'daki kazalarda Türkiye hüktimrandır Deniz Nakliyat geçen yıl İstanbul Boğa/ı'nda Abidin Daver şilebine çarpan Küba bayrakh Las Mercedes gemisinin davasını Lordlar Kamarasına götürdü. İstanbul Haber Servisi D.B. Deniz Nakliyat Oenel Müdürü Fethi Işın, lngiliz Yüksek Mahkemesi'nin İstanbul Boğazı'nı açık deniz kabul eden kararına itiraz ettiklerini ve konuyu Lordlar Kamarasf na götürdüklerini söyledi. Işın, geçen yıl İstanbul Boğazı'nda Abidin Daver şilebine çarpan Küba Bayraklı Las Mercedes gemisinin donatanı Küba Devlet Denizcilik lşletmesi aleyhine Istanbul'da açtıkları tazminat davasının da sürdüğünü belirtti. D.B. Deniz Nakliyat Genel Müdürü, "Bu sadece Deniz Nakliyat'ın meselesi değildir. Konu üzerinde önemle duruyoruz. Boğazlardaki kazalarda bizim hükümranlık hakkımız vardır" dedi. KARARA İTİRAZ ETTİK Deniz Nakliyat Genel Müdürlüğü hukukçuları da konuya ilişkin olarak şu bilgileri verdiler: "İstanbul Boğazı'ndaki kazadan sonra biz İstanbul'da mahkemeye başvurarak tazminat davası açtık ve Küba gemisine tedbir koydurduk. Kübalılar teminat yatırarak tedbiri kaldırdılar. Daha sonra kendi gemilerindeki hasar için Londra'da bizim gemimiz üzerine tedbir koydurmak istediler. Tedbir kararını çıkarttılar. Biz de sigorta şirketimiz kanalı ile teminat yatırarak tedbiri kaldırttık ve karara itiraz ettik. İtirazımızda böyle bir davaya Londra mahkemesinin bakmaya yetkisinin olmadığını, olayın karasularımız içinde meydana geldiğini ve Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu belirttik. İtirazımız kabul edildi. Bunun Üzerine Kübalılar temyiz ettiler ve İngiltere'de Yargıtaya gittiler. Yargıtay bozma kararı verdi ve gerekçesinde de İstanbul Boğazı'nı açık deniz olarak gösterdi. İTİRAZIMIZ UYGUN BULUNDU İstanbul Boğazı'nın uluslararası su yolu niteliğinden hareketle açık deniz statüsüne sokulması üzerine, biz de Yargıtayın bu kararına itiraz ettik. ıtirazımızı Lordlar Kamarası düzeyinde yaptık. Ancak, konunun Lordlar Kamarası'nda görüşülüp görüşülemeyeceği bir alt komisyonun kararına bağhdır. Alt komisyon ıtirazımızı inceledi ve Lordlar Kamarası'nda göriişülmesini uygun buldu. Şimdi Londra Büyiikelçiliğimizin de yakından izlediği bu konunun Lordlar Kamarası'nda göriişülmesini bekliyoruz. Sorunu Lordlar Kamarası'na götürmemiz bizim için bir başarı olarak kabul edilebilir. Olumlu sonuç alacağımızı ümitle bekliyoruz." D.B. Deniz Nakliyat yetkilileri 23 mart 1982'de İstanbul Boğazı'nda meydana gelen Abidin DaverLas Mercedes çatışması ile ilgili olarak İstanbul'da açtıkları tazminat davasına devam edildiğini ve mahkemenin oluşturduğu bilirkişi heyetinin çalışmalarını henüz tamamlamadığını belirttiler. 5ON QıZX>iKUERiME "MAVIR „ D ı 7 E N TÜM İTH4F OUJMUR... \.& İsmail Gülgeç İstanbul Deniz Ticaret Odası^ ndan Kaptan Necmettin Akteg, ise, Londra'da açılan davalarla L gili olarak şöyle dedi: "Taşıma ve sigorta sözleşmelerinde yer alan hakemlik müessesesi hükmünde taraflar arasında bir ihtilaf halinde hangi mahkemenin geçerli olacağına dair madde vardır. Bu konuda genellikle Admiralty (lngiliz Denizcilik Mahkemesi) kabul edilir. Uluslararası bir statüye bttriinmüş durumdaki Admiralty'l üçüncü taraf olarak görürler. Bir uzmanlık müessesesi olan İngiliz Denizcilik Mahkemelerinin en büyük özelliği de davaları çok cabuk sonuçlandırmasıdır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear