26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER her yaşın bir milyonu bulması eğitimimizin sayısal sorunlarının neler olabileceğini ortaya koymaktadır (1). Bu sayılar gösteriyor ki Türkiyemiz genç nüfusa kesmiş bir ülkedir. Çoğunluğu tüketici olan bu genç nüfusun temel gereksinmeleri, eğitim, beslenme ve meslek kazanmadır. Toplum kesimlerinin eğitim ve ekonomisi iyileştikçe doğurganlığın azaldığı göz önüne alınırsa nüfusumuzun dengelenmesi, ekonominin iyileşmesi ve meslek kazanma da eğitimi yakından ilgilendirir. Nitekim bazı bilim adamları nüfus planlaması yerine eğitim planlaması öneriyorlar. EGİTtMİN NtTELİGİ Eğitim sistemlerini bir yandan bu sayısal gerçekler sıkıştırırken bir yandan da niieliklik yönüyle "nasıl bir eğitim" yapılacağı söz konusu olmaktadır. Toplumlar gelişen teknolojinin ve sosyal değişmelerin gerektirdiği yeni bilgiler meslekler, yeni ahşkanhklar ve davranış biçimleri ile kendi kültür ve yaşama biçimleri arasında uyum yaratacak nitelikte bir eğitim uygulamak zorunluğu ile karşı karşıya bulunuyorlar. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü UNESCO, başka ülkelerin yaptığını yinelemek yerine, her toplumun eğitimini kendi sosyokültürel ve ekonomik gerçekleri ve beklentileri temeline oturtarak, evrensel eğitim ilkelerinin bu doğrultuda kullanılmasını öneriyor (2). Bizim için de, on bin kişinin yaptığı işi on robotla yapan gelişmiş ülkelerin sistemlerinden daha farklı ve kendi bünyemize uygun bir eğitim gerekliliği iyice anlaşılmıştır. fkide bir can alan trafik kazaları, aygaz patlamalan bile eğitimimizin nasıl olması gerektiği ile ilgili sinyaller veriyor. KuIIandıği aracın ayrımında ve bîlincinde olmayan, ampul takmasını,sigorta yapmasını bile beceremeyen bireyler yetiştiren bir eğitimin ülkemiz için geçerliği kalmamıştır. Eğitim programlanmız bireyin ve toplumun gereksinmeleri, ülkemizin gerçekleri ve değişmelerin getirdiği yenılikler doğrultusunda yapılıp uygulanabildiği oranda toplumumuzda rahatlama görülecektir. Örneğin, denenmekte olan 8 yılhk temel eğitim programı bu yönde bir gelişmedir. Bazı beceri ve alışkanlıklann temel eğitim aşamasında kazanılması zorunluğu göz önüne alınırsa bu önem daha iyi anlaşılır. Ancak bu tür programlar öğretim basamaklan arasında kopukluk olmaksızın daha geniş bir düzenlemeye damgasını vurduğu ve toptan uygulandığı zaman kısa sürede etkisini gösterebilir. EĞtTtMtN EKONOMİK KAYNAĞI Hem bu niteliklerde, hem de nüfusun arttığı oranda herkese eğitim zorunluğunun gerektirdiği ekonomik kaynağı bulabilmek gelişmekte olan toplumların başta gelen sorunu olmaktadır. Ülkemizde de eğitimin böylesine bir yatınm gerektirmesi ve bütçemizin yetersizliği birbirinin sarmalında sorunlardır. Yetersiz bir ekonomide yeterli bir eğitim yapmak olası değildir kuşkusuz; ama eğitim ekonominin iyileşmesini beklemeye dayancası olmayan bir alandır. Yine UNESCO bu durumdaki toplumlara bazı giderlerde seçim yapmayı öneriyor: Ertelenebilir, azalnlabilir lüks ya da ikinci kertede gerekli yatınmları arkaya alarak, beklemesi daha büyük sorunlar yaratacak olan eğitime öncelik tanmmasını salık veriyor. Örneğin her köşede her çeşidinden bir banka, bir cami, lüks apartmanlar, gökdelenler, dokuz ay boş kalan yazlık siteler, deniz kıyılannda büyükler için "eğitim tesisleri" gerekli ve güzel yapılardır. Ama çocuklarımızın rahatça gidip gelebilecekleri, evlerine ve taşıtlara yakın, geniş bahçeli, bol araçlı okullar da en gerekli yapılardır. Ülkemiz için öncelik hangisinde olmalı, hangisi biraz ertelenmeli ya da daha az lüks olmahdır? Babalar paraları için arabalarına atlayıp öbür köşedeki bankaya, namazlan için iki adım ilerdeki camiye gidemezler mi? önerilen seçim budur. Çünkü çocuklar uzak okulların çamurlu yollannda gide gele hırpalanıyorlar^gjttikçe daralan, yığınlar halini alan kısır okul ortamı içinde kendilerini bulmakta güçlük çekiyorlar, acı çekiyorlar. O halde çok çocuklu bir ülke olan Türkiye'de yatırımların en büyüğünün öncelikle çocuklar için, eğitim için yapılması, nüfus artışının da zorladığı bir durumdur. Kuşkusuz bütçeden ayrılan payın yerinde ve adaletli kullanılması, ekonomik davranılması da bu yönde ahnacak önlemlerden biridir. Eğitimin ekonomik kaynağı olarak öteden beri başvurulan bir başka yöntem de yurttaş • ların katkılandır. Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulan Egilim Vakfı böyle bir katkıyı amaçlıyor. Daha köklü bir önlem de, beklemek yerine eğitimin kendi içinde kaynak yaratmasıdır. Böyle bir durumda eğitim üretime dönük bir sürece girerek kendini yatınma dönüştürüp, eğitilenlerin niteliğini üretici ve yaratıcı yönde etkileyerek, bir yandan kendi giderini azaltacağı gibi bir yandan toplumun da tüketici nüfusunun azalmasını sağlar. Okulların dolup taştığı yeni bir öğretim yılına daha girdik. Milyonlarca çocuk ve genç, sabahın erken akşamın geç saatlerinde okul yollannı dolduracaklar. Öğrenciler yoluna bunca koştuklan eğitimde urnduklarını, beklediklerini bulamayınca iizülüyorlar, hatta küsüyorlar örseleniyorlar. öğretmenlerin vazgeçilmez görevi en güç koşullarda bile öğrencilerine bu tür acıları çektirmemektir.Ne var ki okul eğitimi tek düze bir ilişki değil, yukarda sözü edilen boyutlarda çok yönlü içiçe karmaşık bir etkinliktir. Bu gerçeği görmeyerek bazı olumsuzlukları yalnızca öğretmende aramak da yahıltıcı olur. Özellikle anababalann bu konudaki yanlış tutumları öğretmenöğrenci ilişkilerini de zedeler. (1) T.î. yılhğı 1981 (2) Görüş Der. 1973 s.3 s.25 Ders Küskünü* ©ğretmeıı Küskünü... Çocuklan ders küskünü, öğretmen küskünü yapan, hatta yaşama küstüren acılann kökünü kurutarak okuflan, çiçeğe durmuş meyve bahçeleri kadar anlamlı ve verimli kılmalıyız. PENCERE 13 EKÎM 1983 Dünyada Görültü Var. .. PAKİZE TÜRKOĞLU Atatürk Eğ. Fak. Öğ. Görevlisi Okulların açıldığı ilk günlerde orta bire yeni başlayan bir erkek öğrenci tanımıştım. Okumaya öyle özeniyor, okulu öyle çok seviyordu ki kendisi "öğlenci" olduğu halde sabah erkenden gelip ön sıraya geçerek geç kalanlara kıayor, törenlerde gözünü bayraktan ayırmıyordu. Bahçede liseli kızlara yaptırdığım beden eğitimi çalışmalannı ilgiyle izler, dikkaile yineJerdi aynı hareketleri. Kızlara ablaları gibi sokuJurdu. Onlar da bu küçük kardeşe sevecenlikle yaklaşıyorlar, "Altın Çocuk" diyorlardı. Üstüne şeritli bir eşofman uydurmuşlar, oyunlarda yanlanna aiıyorlardı. Atlar zıplar, kendi ders saati yaklaşınca çantasını kapıp güle oynaya sınıfırıın yolunu tutardı. Ne var ki yaşama se\rinci dolu bu küçük öğrenci bir süre sonra ortalarda görünmez olmuştu. Kızlar soruyorlar, arıyorlardı: "Altın Çocuk nerede?" "Sabahçı"sı "öğlenci"si ve orta kısmı olan, "A"dan "Z"ye sınıfları bulunan büyük bir okuldu " Ü " lisesi. Ama olanakları kıt, öğretmenleri azdı. Altmış yetmiş kişilik sınıflarda, araçsız gereçsiz haftada otuz saat ders yapmaktan yorgun düşüyordu her biri. İşimin az olduğu bir gün kaılan dolaşarak "AJiın Çocuku aramaya çıktım. Toz duman içinde, kalabalık bir sınıfın arka sıralarında oturmuş boyuna yaayordu bıkkın bir tavirla. Büyük bir yükün altında ezilmiş ya da başına ummadığı bir kötülük gelmişti sanki. Boynu öylesine incelmişti. İlk günden eser kalmayan yeni giysileri gibi yüzünde de örselenmiş bir görünüm vardı. Hiç bir duyarlık, tanışhk göstermedi beni görünce. Spor salonuna niçin gelmediğini sorup ablalann kendisini beklediğini söylediğimde "derslerün var" dedi gözlerini kaçırarak. Yanındaki yaramaz arkadaşlan da "o her gün geç kaJıyor, öğretmenden azar işitiyor, hem de zayıfları var" deyince iyice büzülüp dürüldü doğal olarak. Demek ki amansız dersler, boyunu aşan ödevler, belki de o uğursuz sınavlar sıkıştınnca, belki biraz da itilip kakılınca, Sinop'tan yeni gelmenin verdiği yabancıhJc da işe kanşınca, çok İcalabaJık ve donatılmamış bir okulun kalabaJık bir sınıfında ezilip gitmişti o civa gibi çocuk. Değil erken gelip bahçede oynamak, derslerine büe yetişemiyordu demek; kimbilir hangi korkular, küskünlükler, şaşkınlıklar yüzünden! Okullara umutla koşan çocuklardan bazılarının gerçeğin bu acı yüzüyle karşılaşmaJarı üzücüdür ama sağhklı bir eğitim ortamının bulunmadığı yerlerde her zaman olasıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun örgün eğitimin geneldeki amacı, çocuklan ders küskünü, öğretmen küskünü yapan, hattâ yaşama küstüren bu tür acılann kökünü kurutarak okullan çiçeğe durmuş meyve bahçeleri kadar anlamh ve verimli kılmaktır. Ama bunu yapmak kolay değildir. Gerekli maddi koşullar yaratılmazsa ne okul denen yapılarda bir sihir vardır, ne de öğretmenler "efsuncu" olabilirler. GENÇ NÜFUSLU TÜRKİYE Çağımızın hızlı değişme ve gelişmeleri, özellikle nüfus patlaması yalnız bizde değil, dünyanın her yerinde eğitimi daha ivedi bir sorun haline getirmiştir. Kuşkusuz eğitim her zaman önemlidir ama günümüzdeki önemliiik bu iki nedenle daha da zorlayıcıdır. Gerek nüfus artışının doğurduğu sayısal gerçekler, gerekse teknolojik ve sosyal değişmelerin getirdiği yeni gereksinmeler eğitim düşünürlerini, düzenleyicilerini ve uygulayıcılannı nerdeyse şaşırtmaktadır. Ülkemizin nüfusu da hızla arttığından eğitim için yapılan üçbeş yıllık planlar hiç bir zaman hedefine ulaşamıyor. Eğitim kurumlan çağ nüfusunun hepsini içine alamadığı gibi ahnamayanIarda her yıl beklenen azalrna olmuyor. Alınan sayısal ağırlığı karsılayacak kapasitede olmayan okullanmız ve ek tesisleri tıka basa dolup taştıkça gelişmekte olan çocukların biyolojik, ruhsal ve sosyal gereksinmelerine uygun sağlıklı bir eğitim yapmak gittikçe güçleşiyor. 197O'te 35 milyonu aşan, 1980'de 45 milyona yaklaşan, bugün de 50 milyon dolayında olan nüfusumuzun artış hızı oldukça yüksektir. Tüketici olan 014 yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 40'ı geçmesi, temel eğitim isteyen 614 yas grubunun 10 milyonu aşması, daha yuvarlak bir hesapla 25'e kadar olan yaş gruplarında ortalama ı ARADA BİR AHMET ERDOGDU Anayasa Mahkemesi Enu Üyesi Yiyecek, içecek, gıyecek fiyatları durmadan yokuşa yokuşa yol alryor. Bu da gün geçtikçe tüketicinin soluğunu kesiyor. Doğrusu pahalılığın doruğuna doğru çıktıkça daha da zorlaşıyor bu tırmanış. Yeni Anayasamız, 334 sayılı eski Anayasadan bu konuda toplum yararına daha olumlu ve daha ilerici donatımdadır. 1982 Anayasası, 172. maddesinde tüketicinin korunmasını bir ilke olarak kabul etmiştir. Devlet böylesine bir görevi üstlenmiş, yüklenmiştir. Burada getırilen kurala göre devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı önlemler alacaktır. Tüketiciler kendilerini k o rumak üzere girışimlerde bulunmuş toplumsal örgütlenmelere yönelmişlerse devlet, onları da özendirici ve o tür girişimleri destekleyici yardımda bulunacaktır. Devletin bu görevi nasıl yürüteceği daha belli değildir. Kuşkusuz devlet bu görevini yeni çıkarılacak yasalarla yerine getirecektir. Eski Anayasamızda da böylesine yayınlanması öngörülen yasalar gösterilmişti. Ne yazık ki, yayımlanması eski Anayasada vurgulanıp da daha el sürülmemiş, çıkanlmamış, uygulamaya konmamış yasa konuları vardı. Tüketicinin korunmasmı isteyen bu yeni Anayasa buyruğunun kısa zamanda yerine getirileceğini, günün koşullarına göre bu konuya önem veriieceğini ummak,artık bunun zorunlu olduğunu düşünmek istiyoruz. Sayın Ilhan Selçuk, 30 eylül 1983 günlü Cumhuriyet gazetesinde: "Gübre ile Süttozu" konularını işlerken irlanda'da bir kişinin yılda 1490 kilo, Türkiye'de ise 123 kilo süt tükettiğini yazıyordu. Bu bilgi bizde en başta süt tüketiminin ne denli gerilerde olduğunu vurguluyor. Bizdeki süttüketimi, açıkçası başka ülkelerin insanları kadar bile değil, onların çok uzağındayız. SEK, yani Süt Endüstrisi Kurumu'nun şişe sütleri pazarın ancak yüzde43'ünü tutabiliyormuş. Çünkü tüketici sütünü daha ucuz satan sokak sütçülerinden sağlıyor. Bu şişe sütlerinin kilosu 90 lira, karton kutu içindeki sütün kilosu ise 170 lira. Bugün Ankara'da sokak sütçüleri ve köylünün pazara getirdiği sütler 70 lira. Böyle olunca, tüketici sütte sokak sütçülerini yeğliyor. Dolayısıyle de süt tüketimi azalıyor. Süttozu üretimini ellerinde tutanlar ürünlerine sık sık zam koymuşlar. Süttozu değeri 6 ayda 395 liradan 650 liraya fırlayıvermiş. Süttozu üretenlerin hangi gerekçelerle altı ayda böylesine değerleri yükselttiklerini bilmiyoruz. Halkın en çok tükettiği, gereksinim duyduğu yoğurtlar da süttozu değer artışından olumsuz biçimde etkilenmiştir. Oysa yoğurt Türkiye'de en çok aranan, tüketilen bir besin maddesidir. Konuyu daha genel anlamda alırsak, ayakkabı, giysi, yumurta, zeyiinyağı, ayçiçeği, makarna ve benzeri başka tür yiyecek, içecek ve yakacak maddelerine yıldan yıla binen zamların tüketiciye ağır yük getirdiği biçiminde özetleyebiliriz. Öte yandan işsizlik bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir sorundur. 12 Eylül 1983 pazartesi günlü Milliyet Gazetesi bu konuda üzüntü verici bir haber verdi. Bu gazeteye göre, OECD'de yüzde yirmibir oranı ile işsizlikte birinci olduğumuz vurgulanıyordu. Resmi verilere göre işsiz sayısı 3 milyon 565 bin 900 imiş. Düşünülmesi ve üzerinde durulması gereken bir sayıdır bu. İşsizlerin üretici olmadan üretime katılma payları bulunmadan doğrudan doğruya tüketici duruma geçmeleri de TÜKETİCİYİ KORUMA sorununun ülkemizde ne aşamada önem kazandığının açık bir göstergesidir. Bu nedenlerle yeni Anayasamızın tüketicinin korunması ve aydınlanması konusunda getirdiği bu sevindirici kuralın devletçe, kısa zamanda ele alınacağını ve tüketicinin geçim sıkıntısından kurtarılmaya çalışılacağını umuyoruz. SOSYAL SİGORTALAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN YAPI İŞLERİ İLANI 1 Eksiltmeye konulan iş Elbistan Hastane Binası lnşaatı olup. ilk keşif bedeli 1983 yılı Bayındırlık Bakanlığı rayiç ve birim fiatlarına göre 880.000.000.TL.'dır. 2 Eksilıme 11/11/1983 tarihine rastlayan cuma günü saat 16.00'da Ankara S.S.K. Genel Mudürlüğü I. Nolu Satınalma Komisyonu'nda mütehavvil birim fıat esası üzerinden kapalı zarf usu10 ile yapılacaktır. 3 tsteklilerin bu işe ait ihale dosyasını Ankara Adakale Sok. No: 30'da Genel Müdürlük Yapı tşleri Daıresi Başkanlığı Keşif ve İhale Fen Heyeti Müdilrlüğü'nde mesai günleri saat 14.00'd.n sonra incelemeleri mümkündür 4 Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin, a) İlan tarihinden sonra alınmış Ticaret Odası belgesini, b) 26.400.000.TL.'lik geçici teminatını, c) Yeterlik belgesini, kapalı zarflarına koyacaklardır, 5 Yeterlik belgesi alınma şekli: a) tsteklilerin en geç 27/10/1983 perşembe günü mesai saati sonuna kadar bir dilekçe ile SSK Genel Müdürlüğü'ne muracaat etmeleri (Müracaatta Umumi Evrak Kayıdı muteberdir. Telgrafia müracaat kabul edilmez.) Ve dilekçelerine, b) Bayındırlık BakanhğVndan alınmış (A) grubundan müteahhitlik karnesi aslını, noterden tasdikli suretini, c) Münhasıran Müteahhit olarak son beş yılda tek kalemde en az 6.000 nu kapalı inşaat alanı olan bir hastane bina inşaatı veya keşif bedeli kadar önemli bir bina inşaatını tamamlayıp, kabullerini yaptırmış olduğuna dair ilgili daireden alınmış belge asıllannı veya noterden tasdikli surellerini, d) Noterden tasdikli anılan iş için yapı araçları, teknik personel (tnş. Müh, Mimar, Mak. Müh. ve Elk. Müh.) taahhüt bildirilerini, e) Malî durum bildirisi ve Banka referans mektuplannı. 0 İsteklilerin şirket olması halinde şirket tüzüğünün ilan edildiği Ticaret Sicil gazetesini, g) Bu işin şantiye şefliğini ve fenni mesuliyetini yapacağına dair bir mimar veya inşaat mühendisinden alacaklan noterden tasdikli taahhüt beyannamesini, h) thaleye iştirak edecek müteahhitier, inşaat mahallini ve özel saıtnamede belinilen ihzarat malzemelerini gördügunü ve ihzarat malzemelerini öıel şartnamede kayıtlı hususlar muvacehesinde teslim alıp, kullanacağını Noterden taahhüt ede:?ği belgeyi, i) Kurum Keşif ve İhale Fen Heyeti Müdürlüğü'nden alınan dosya tetkik belgesini eklemeleri lazımdır. 6 Firmalann Kurumumuzla olan münasebetlerinde kendileri veya noter marifetiyle yetkili kılacakları temsilcilerinin muhatap olması gerekmektedir. Firraalara daha önce yeterlik belgesi verilmiş olması bu ihaleyi bağlamaz. 7 tsteklilerin bu işe ait ihale dosyası ve ilan hükümlerine göre tanzim edecekleri teklif mektuplannı eksiltme günü saat 15.00'e kadar makbuz mukabilinde SSK Genel Müdürlüğü Mithatpaşa Cad. No: 7 Sıhhiye Ankara 1. Nohı Satınalma Komisyonu Başkanlığı'na vermeleri veya bu saatte Komisyon Başkanlığı'nda bulunacak şekilde iadeli taahhütlü olarak postalamaları lazımdır. Postadakı gecikmeler kabul edilmtz. 8 Kurum ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen yapmakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basm 25633 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI ÇATALCA İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1982/274 lal. lpoıeklı olup satılmasına karar verilen taşınmazın TAPU KAYDI: Çatalca Büyükçekmece Gürpınar köyıi Havralar mevkii ve Büyükçekmece tapusunun pafta 25, kütuk sahife no: 2430 parsel no: 2434'de kayıtlı 6563 m' miktardaki taşınmazın 6/8 hissesi satılıktır DURUML VE KIYMETİ: Taşınmaz Gürpınar köytinün yolu üzerinde olup halihazırda tarla dummundadır ve parsel arazisi olarakda kullamldığı gibi aynı zamanda tanm arazisi olarakta kullanılabilir, her nevi kültür bitkisi yetisebileceği özelliğe sahip yer ve mevkii ilibarı ile köye olan yakıniığı bakımından bu gUnü piyasa değerine göre bilirkişi tarafından m' si 350. TL.dan satışa cıkanlan 6/8 hisseye 1.722.788. TL. deger takdir edilmiştir. İMAR DURUMU: tstanbul ll Imar Müdürlüğü'nün 7.2.1983 tarih A34O9AV35351934 sayılı yazjlarına göre söz konusu taşınmaz, köy yerleşim alanı dışında olup, 29 temmuz 1980 tasdik tarihli Büyük İsıanbul planına göre yeşil karakterli alanlardan ağaçlandırma alanlarında kalmaktadır. Bu alanlarda özel mülkiyete konu olan parsellerde en büyük K.A.K.S.O.50. en büyük irtifa h: 6.50 metre (iki kat) olup, parsel büyüklüğü ne olursa oisun toplam inşaat alanı 250 m2 yi gecmez ifraz edilemez olarak bildirilmiştir. Satış şartlan: 1 Satış 18/11/1983 günü saat 15.00'den 15.30'a kadar Çatalca lcra Dairesi'ndeaçık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 75'ini ve rüçhanlı aiacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şanı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü bakı kalmak şartiyle 28/11/1983 Pazartesi günü aynı yerde saat 15.00'de ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 10'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellâliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul üzerindeki haklarım hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddıalarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lâzımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve ft 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1982/274 T. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmaları ilân olunur. (İc. If. K. 126) ( + ) llgililer lâbirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Tüketicinin Korunması.. Alternatif Yayıncılık "Dünyada Neler Oluyor?" adıyla "Ekonomi ve Jeopolitik Dünya Yıllığı"ru piyasaya çıkaralı sanırım birkaç ay oluyor. 1982'de 400 sayfayı bulan yıllık 1983'te 500 sayfaya yükselmiş. Ne var ki, sayfa sayısı okuru korkutmasın; böyle kitapjar okunmaz, başvuru için ele alınır; kolaylık sağlar. Fransa, İngiltere ve Amerika'da da yayınlanan yıllık yararfı bir kaynak işlevini görüyor; kimi dünya olaylarına biraz Fransız aydınının gözüyle bakmasını Türk okuru anlayacak ve hoşgörecektir. • "Dünyada Neler Oluyor?" belirtildiğine göre, "83 uzman tarafından hazırianan"ve "gezegenimizdeki 163 devletin genel karakteristiklerini veren bir panorama" niteliğindedir. İnsan böyle kitaplan karıştırırken uzaydan dünyaya bakryormuş duygusuna kendisini kaptırır. İlk astronotlardan biri yukandan gezegenimizi görünce: Dünya" demişti "mavi bir portakala benziyor". Oysa yerden göğe baktığımızda kendimizi yeryüzünde yapayalnız sanırız; bu gezegende milyarlarca insanın yaşadığını çoğu zaman unuturuz. Kımıl kımıl kımıldayan, koşan, düşen, kalkan, çalışan, sevişen, dövüsen, ölen, öldüren, doğuran, yaratan insanların varlığını unutsak bile onlar bize var oluşlarını yansıtıyorlar. Bugün yeryuzünün her yanında savaş, savaşım, çatışma, çekişme eksik değil. Neden? * "Neden?" sorusuna kaba, ama çarpıcı ve yalın bir yanıt vermek için "Dünyada Neler Oluyor? 1983" yıllığını açtım. 520'nci sayfada "1981'de Temel Maden Üretimi"ni vurgulayan tablolar var. Yeryüzünde stratejik madenlerin bulunduğu yerler neresidir? Hangi ülkeler toprak altı zenginliklerine sahiptir? Dünyanın demir üretiminde sıralama şöyle: 1) Sovyetler, 2) Brezilya, 3) Avustralya, 4) ABD, 5) Çin, 6) Kanada, 7) Hindistan, 8) Güney Afrika, 9) Isveç, 10) Fransa, 11) Liberya... Demir madenini kuşkusuz hepimiz tanırız;.sanayideki önemini biliriz; Liberya'yı tanır mıyız; dünyadaki yerini bilir miyiz? Peki, tungsten'in ne işe yaradığı konusunda içimizden kaç kişinin fikri var? Dünyanın tungsten üretimindeki sıralaması da şöyle: 1) Çin, 2) Sovyetler, 3) Avustralya, 4) ABD, 5) Bolivya, 6) Kanada, 7) Kuzey Kore, 8) Portekiz, 9) Tayland, 10) Avusturya. Stratejik ya da temel madenlerin üretiminde büyük sanayi devletlerinin ön sıralarda bulunmasmı, üretimtüketim dengesi bakımından doğal karşılamak gerekir, ama demirde 11'inci sırayı tutan Liberya, tungsten'de 5'inci sırada bulunan Bolivya ve 9'uncu sırada bulunan Tayland'a ne dersiniz? Bu ülkelerin kaynaklarını acaba kim kullanıyor? • Olaya bu mantıkla yaklaştığımızda yeryüzünde stratejik madenlerin çoğunlukla sanayileşmemiş Üçüncü Dünya ülkelerinde bulunduğunu görüyoruz. Sanayi elmasında Botsvvana 4'üncü, Gana 5'inci, Zaire 1'inci sırada; fosfatta Fas 3'üncu, Tunus 4'üncü, Ürdün 5'inci, Togo 8'inci sırada; Molibden'de Şili 2'nci, Peru 4'üncü sırada; Boksitte Gine 2'nci, Jamaika 3'üncü, Brezilya 5'inci, Surinam 6'ncı sırada; Bakırda Şili 2'nci, Zambia 5'inci, Zaire 6'ncı sırada; Kobaltta Zaire 1'inci, Zamiya 2'nci, Filipinler 5'inci, Fas 7'nci, Botsvvana 8'inci durumda; Kromitte Filipinler 2'nci, Zimbabvve 3'üncü sırada... Tabloya bakıldığında göze çarpan kaba gerçek şudur: Yeryüzünde stratejik madenlerin yataklanna sahip yoksul ülkeler ABD'nin başını çektiği ekonomik sistemin içinde yerlerini alıyorlar, buna birde "pefno/narrtas/"eklersek, yeryüzündeki gürültünün patırtının, kavganın, dövüşün nedenleri ortaya çıkıverir * Dünyada hakçasına bir paylaşım gerçekleşmeden, yoksul halklar toprakaltı kaynaklarına sahip çıkmadan, sömürünün çarMan durdurulmadan kimseye "rahat, huzur, sükun" yoktur. Eğer 20'nci yüzyılda gezegenimizdeki gürültü daha da artmışsa, nedenleri bellidir; bundan ötürü kimse yerinmesin, üzülmesin, umutsuzluğa düşmesin; ya da insanlık adına söylenmış gibi görünen aldatıcı sözlerle gerçeği saptamaya kalkmasın. İLÂN ŞİLE TAPULAMA HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1962/197 Karar No: 1963/63 Şile Karamandere köyünde kain 174 parsel sayılı taşınmaz lapulama tesbiti sırasında davalı ölii Kömürcü oğlu Mustafa varısleri adına tesbit edilmiştir. Bu tesbite karşı davacı Mehmet ve Ayşe Kömürcü Hakimliğimizde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan açık duruşması sonunda dava konusu yeri davalılar adına tesbit etmiştir. Verilen bu karar davalı varislerinin adresleri tesbit ediiemediğinden karar kendilerine tebliğ edilememiştir. Bu nedenle karan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı 6lü kömürcü Mustafa varisleri olan verilen karara karşı kanun yoluna başvurmanız başvurmadığmız takdirde dosyanın kesinleşip tapuya gönderileceği karar tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 25821 B 10935 MENKUL SAT1Ş ÎLANI KADIKÖY 3. ICRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1982/450 Bir borçtan dolayı açık artırma ile satılmasına karar verilen Merkezi İstanbul'da bulunan, fstanbul Ticaret Sicil Memurluğu'nun 108557/55005 sicil sayısmda kayıtlı, sermayesinin 1/4'ü ödenmiş bulunan 15.000.000.00 lira kuruluş sermayeli TUGAŞ TURİZM GlDASANAYİ1 VE TİCARET A.Ş.'nin 1000. lira itibaredilen beher pay üzerinden 6.750.000.00 lira hissesinin beher payına bilirkişice 650. lira raiç bedel konulmus ve bu hissenin 4.387.500. lira üzerinden İstanbul, Sirkeci 4. Vakıf han da MENKÜL K1YMETLER KAMBİYO BORSAS1 salonunda satılacaktır. Bilirkişice hissenin satın aünması halinde, hisse senetlerinin Apel borcu olan 750. liranın şirketçe talep edilmesi halinde bu bedelin satın alan şahıslarca ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Birinci satışın 2.II. 1983 Çarşamba günü saat 13.00 ila 13.30arasında yapılacağı bu gün de talip çıkmaz veya teklif olunan bedel kıymetin Vo 75 şini geçmezse 3.11.1983 Perşembe günü aynı yer ve saatler arasında yapılacak ikinci artırmada ençok fıat verene satılacaktır. Satış peşin para ile olup, dellaliyenin ve ihale pulu bedelinin alıcıya ait olacağı, şartnamesinin dosyada bulunduğu, isteyene 50 liralık posta pulu gönderildiğinde şartnamenin bir örneğinin gönderilebileceği, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1982/450 Dosya numarası ile memurluğumuza baş vurmaları ilan olunur. 4.10.1983 B 10919 ELEMAN • SEYAHAT ACENTASINA bayan eleman aranjyor. Muhasebe veya lisan tercifı sebebidir. 150 34 80 • İstanbul Tıp Fakültesinden aldığım sınıf kimlik ve talebe kim lik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. A. VEDATÖVET Ülkemizin uloslororosı une sohip en büyük çizeri TURHAN SELÇUK un kalemınden bir dizi olarak ilk kez ABDÜLCANBAZ RAMONA AU BuTuN GAZETE BAYİLERİNİZDE HER KİTAP 150 TL. MİLLİYET YAYINLARI Prof. Kâzım ismoil GürkonCod. No: 10 Cağaloğlu İSTANBUL tZMİR 2. ASLİYE HUKUK M AHKEMESİNDEN tLÂN Sayı: 983/260 Davacı Saadet Sevinç vekili Av. Ali Aktaş tarafından davaJı Sebahattin Sevinç aleyhine acmıs olduğu boşanma davasının yapılan duruşması sırasında: Karar gereğince: Davalının tebligata açık adresi tesbit edilemediğinden ve mütaaddit defalar yazışma yaptlmasına rağmen bulunamadığından davalıya duruşma günü ve davanın özeti gazete ile ilanen tebliği yapılmasına karar verilmiş olup davah yine duruşmaya gelraediğinden bu defa davalıya gıyap karannın ilânen yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle davalı mahkememizin yukarıda numarası yaalı olan dosyasına ilân tarihinden itibaren ba$ vurması ve duruşmanın bırakıldığı 2S.I0.1983 tarihinde müracaat etmesı aksi halde davalının gıyabma geçilerek duruşmanın gıyabında yapılacağının bilinmesi hususunun İstanbul münteşır bir gazetede bir defa ilan edilmesi ve iş bu ilanın gıyap yerine kaim oimak üzere ilan olunur. 29.9.1983 Basın: 25808 İ L A N ŞİLE TAPULAMA HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1980/19 Karar No: 1982/56 Şile Ahmetli Köyünde kain 508 Parsel sayılı taşınmaz Tapulama tesbiti sırasında Abdi Akıncı ve ölü Zehra adlarına lesbit edilmiştir. Bu tesbite karşı Davacı Şerafettin Temel vs. Hâkimliğimize açtıkları dava sonunda: Mahkemece verilen ve davalılar adına yapılan tesbitin iptaline dair karar davalı varisleri olan Emine Mithac ve Nimeti adresleri tesbil edilmediğinden karar kendilerine tebliğ edilememişıir. Bu nedenle ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı varisleri olan Emine Mithat ve Nimeti karann tebliğ tarihinden 30 gün içinde karara karşı kanun yoluna ba;vurmamz başvurmadığınız taktirde dosya kesinleşip tapuya gönderileceği karar tebliği yerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 25822 SATILIK ROTATİF * Yerel gazete çıkarmay a miisait »12 sayfa içiçe basan Kapak sayfalarına 4 renk veren Freze ve döküm kazanları Ue birlikte Faal vaziyette TEL: 528 64 56
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear