25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 KASM 1982 KÖLTÖRYAŞAM Cumhuriyet 5 Giyim Kusam ve KiralıK Daire Şakir BALKI Blz kan koca kiralık dalre aramaya çıktık. «Kiralık mı efendim?» Sanki babasmın arpa tarlasını çiğnedik, hemen böbürlendi ve diklendl: «Görmüyor musu nuz,» dedi, «tutulmuştur ya ııyor...» Başka semte geçtlk. Beyefendi, kiralık mı?. Hayır, oğlum taşmacak!. Aşağı yukarı bir aydır ev arıyoruz. Dairelerini boş tu tuyorlar ama yine de vermiyorlar. Bir yere çadır ku ralım diye düşündük, olmadı.. Bu kez tek başıma sokak lara, mahallelere düştüm. Serserl mayın gibi dolasırken Dışsatımcı Hatto Bey'le karşılaştım. Durumu anlattım ona. Düşündü, sonra be ni tepeden tırnağa dek süzdu. «Sana kimse ev vermez hiç arama.» dedi. «vermez..» tçim bir hoş oldu: «Benim neyim var?.» diye kekeledim. Acı acı güldü. «Sakah tıraşlamışsın, bıyıkları ka7imı^sın, tam Yeni Giyim Yönetmenli.eine göre giyin nıişsin!» Kızdım raı ne. «Olsun» dedim. Gözlerinl yüzüme dikti: «Eşeklik etme oglum.» dedi. «maaşh takunmd.in olduğun bellü.» Sana bir kelime oğretenin... İşçiler, doktorlar, mühendislerden sonra ihracat seferberliğine öğretmenler de katıldı Yakında öğretmen ihracatı hashyor YÖK'ten tasflye olanlar» Atamalardan başı dönüp oturanlar.. Atılmalardan sıyı ranlar.. Kıyımdan kurtulanlar.. Saygıdeğer öğretim tiyeleri, ordlar, prof'lar, doç"lar.. Slze yol göründü. Yeni iş olanakları var. Ortadoğu' Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?.. dan. Avusturalya'dan öğret men bekliyorlar. Uyanık bır iş adamı sorunu çözdü. «Ben bu hocaları taban flcretten kapatır tavan ücretten ibraç ederim» diyor. «Hem menıleket ekonomlsl ka«a>» nır, hem ben» Adam haklı. Öyle ya boş oturacaklarına hem dünyayı gezerler. hem de birkaç kuruş nasiplenlrler. Ne demişler? «Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?» j, \ "Meyakbank,,taki Hesahım «DOĞRAMACI KALK TAHTAYA» Hoca Ali Rıza BİNBOĞA llk dgretmenin kimdir senin / Kim öğrrettl alfabeyi / Bir harf için 40 yıl köie olunuyorsa eğer / 29 isere kırk yıl kölesiyiz öğretrnenin / aaaa / bbbb / cocc / . . . . B Alacakla borç ödenmez derlerse de înanmayın; bal gibi ödenir. Aziz KARADENİZ Ora senln. bura benlm, yıllarca sürttüktpn sonra bü yük şehire kapağı attık. Bü yıik şehrln sıkıntısının b\ı kadar büjük olduğunu bllmiyorduk, ne yalan.. Hangi gündü, o gün? Gazeteler manşet atmışlardı: «MEYAK KEStNTtLEBt FA İZt İLE BÎRLİKTE GEKt ÖDENECEK.» Ve, ödemenin dört eşit taksitte yapılacağmı, ilk taksıtin ise 1 aralıkta ödeneceğinl yazmışlardı. Daha durur muyum? Gazeteler elbirllği edip bu haben uydurmadılar ya? Koskoca 'bakan'ın agzmdan yazdılar zahir. O hızla kpşedeki kasaB.a koşup bir kilo e"tlik besap açtım. Bakkaldan. günlük ekm^k sayısını beşe cıkarmasmt söyledim. Oğlana ye rıi bir ayakkabı aldım. Sobaya bir yerine İki komür at maya başladım. Karım bu savurganlığıma kızıyordu.. Ben işi büyütüp mobilya aldım eve. arahkta yarısmı ödemek üzere. Mobilyacı, önce nazlandı: «Maaşınıza güvenip almıyorsunuz herhalde? dedi «Yok, canım..» dedim, «ME YAK'ta birikmiş biraz param var da.. Şöyle 5060 bin kadar..» «Banka filan mı bu?» diye sordu. «tşte öyle blr şey.. MEYAKBANK da diyebllirsiniz,» dedim. Okulun telefonunu da verdim ki, lyice inansın bana.. Neyse. adam olurlandı. Mobüyalan aldık. Eve gelen komşulara mahçup olmaktan kurtulduk böylece. Ama. MEYAK'la ilgili görüşmelerln araük ayma kal dığmı duyunca. «Hapı yuttun. ogHtm Aziz» dedim, «Scnl, KafaogIu'ndan ba.şka kimse kurtaramaz.» Evet: acil karariarınızı bekliyorum Saym Kafaoğlu. Alacakla borç ödenmez. der lerse de inanmayın; bal gl bi ödenir. Hiç olmazsa kendi paramla kurtarm bent. Faizl de sizin olsun Karısı mıyım, öğrencisi mi? Umur BÜGAY Kocam dilme bir «Ünite» lafı dolamış gıdiyor. Evletıdığimiz gündenberi ders verir gibi. Kansı mıyım, ögrencisi miyim beili degil. îlk geceden başladi: Demek ki, bugün ünitemizde gerdegi işleyeceğiz. Bır.. Oda ısısı yirrni derecerien az olmatnalı.. Iki.. Gelinlikler, damathklar yavaş, yavaş çıkarıllıp buruşturmadan askıya asımah.. Beklıyorum, ünuemiz *bitso do yatıp uyusak. Sabah gözünü açar, açmaz ders başhyor: Bugün ünitemizde, «Ev idaresi ve geçim» var. Yavrum Lale, kalk bakıim tahtaya.. Şimdi sana 350 hra versem, bununla kilosu 600 lıradaa ne kadar kıyma, kılosu 80 Kradan ne kadar pırasa alırsın? Günde iki ekmek yediğimize göre, geriye kaç lira getirirsm? Adam ayda geziyor gibi. Bilmediginden degil, beni iliet etmek için yapıyor. Geçenlerde, «Ünitemizî Kışlık piysiierimiz» diye tutturdu. Ben de açtım agzımı, yumdum gözümu: "^^*"AyaÇEabrîîâriri attî *tlelik.. Paltolar elek gibi.. Lale yavrucum. biliyorsun eslri atılmaz. Ne yaparız eskilerimizi? Anladık, onannz araa. bunlarm onarılacak bı yanı kalmadı ki! Otur, sıfır! Son yakıt zamlarından sonra kocama bi haller oldu. «Karmn aç mı?» diye soruyorom, o bana, «Bugün ünitemizde akaryakıt var» dıyor. Ispanak yer misin? Kömürlü olsa daha iyiy di.. Dün srnıfa ginniş, «Kok köıntirü, linyit. fuel oil..» âetaBye baştauş. Çocuklar uyarroış. Öğretmenim. unîtemiz: Çevremizi temiz tutalım.. Hayır diye bağırmış. akaryakıh işleyeceğiz bugun! Sız benden daha mı ıyı bileceksiniz? Yakıtlar akar ve kokar olarak ikiye aynlır çocukiar. AkaryakıUn 6 numarah kahn olanı... Müdür beye haber vermiş ler. yanma çağırmış. Kocamı bir doktora gostermişler. Ona da, «Ünitemiz akaryakıt» demiş, «Bir yıl hep bu üniteyi okutacagım çocuklara. Söyle baoa bakiim doktor, litresi 48 liradan üç ton fuel oil Rİan..." îki av rapor vermişler Ye nı üniteyi bana. okutuyor şimdi: Lale yavrum. kalk bakiim tahtaya. Komştı daırede radyatör dilimi 42.. İJzay ÜoİYersitesi'nde tlcan Bilimler Fakültesi Fuat ORER Gül gibi ogrenci yetiştıriyordura. Toıbadan. «Uzay Üniversitesi Uçau Bilimler Fakıiltef>i» çıktı. «Nasıl olur?» dedim. «Olur olnr, yeni kuruidu, în^allah iyi olur..j> dediler. Ço luk çocuğu bırakıp buralara geldim. Öğrencilerin dortte üçü de benim gibi gurbetçi.. İlk dersi veriyorum. «Beyler konumuz...» dedim. Daha ağ zımı açarken bir hışırtıdır koptu. Tüm sınıf not tutmak İçin defterlere kapandılar. Çocuklar ejderha... Herbiri canlı bir teyp... Dışarsı ayaz mı ayaz. Ders ten sonra bir et suyu çorba... Sıcak sıcak, oooh' Üstüne blr pilav... Aylığm yarısmı eve yolladım, diğer ya rısı otel ve yemeğe anca... îdarell olursam ay sonuna bulurum. tstasyon caddesinde kuru fasülye az pilav, uygun fi~ yatla... Çifteminare'de helalinden etll ekmek yapılıyor, çok ehven... Belediye arkasmda cızbız, piyaz bo! soğanlı... «Hocam, hocam!» diye di rek bir sesle kendime geldim. «lîcuz Arnavut ciğerî yapan yer var mı?» Oocuk ciddi ciddi soruyor. diğerleri de vereceğim yanıtı yazabilmek İçin tetikte bekliyorlardı. O zaman yediğim haltm farkma vardım. Gece otelin güriiltüsünden uyuyamadığım için hayale dalıp seslt dü!;ünürmüşüm. Öğrenciler ejderha dedim ya. ne söyledıysem tek s&t cük kaçırmadan not tutmuş lar. Çocuk hâlâ ayakta sorusuna yanıt bekliyordu. «Ne ciğerl oğlum?» diye kükredim. «Arnavut ci^eri hocam!» dedi. O günden sonra okulun en kalabahk dersleri benim kıler oldu. Her bölümden akın akm öğrencl geliyordu. Ben de aym dersi, yeni bilgiler ekleyerek anlatıp duruyordum. Torbadan burası çıkınca «Ben edebiyatçıyım, ne anlarıuı Uzay büimlerindcn!» demıştim. «Ya becer5rsin ya gidersin...» dediler. Insan biraz gayret ederse her güçlüğü yeniyor Ben de zorlana /.or'ana «becericem» galiba... OİCÜAÎAVACAĞIM.. OkVYACAkSMlZ OLMAK. i OLMAK r~N \ aslılık Hüseyin İLBEY Anlıyorum efendim, anltyorum.. Hiç anlamaz mıyım! Bunca yılın oğretmenıyim, feaç nesil geldi geçti elımden .. Şimdi. şu günlük güneşlifo günün artasında, elimde mum ne aradığını merah edıyorsımuz,. Ben tam otuz sekiz yıl öğretmenlik yaptım evlâdım. Hep iyihk öğrettım, lıep doğ ruluh durüstlüfo öğrettiiTt. adam olmavı öğrettım. Daha doğrusu ögrettiğimi sandım. Yanumıçım evladım, çok feno yamlmışım .. Ben gül Hdanı ektim topraklara, guzel hk tohumlan serptim. Şım di dönup bakıyorum da ge~ fiyd. o topraklar tümden çalıya çırpıya, dikene kesmiş. Bunca uğru vurguncu düzenbaz, bunca çıkarcı üçftâğıtçı nemelazımcı, bunca her araziye uyan bukalemun nereden çıktı). Ya adamlığı öğretebildiklerim, ya gerçekten adam olanlar? Onlar nerede. Neden hep onlar kantarın aU tına girdiler, neden hep on* lar tufana kasırgaya uğradılar? Ben ashnda adam da aramıyorum evladım... Ben yari lışımı arıyorum: Ben nerede yanlışhh yaptım, yanlışlıU nerede?... lerl. dikenlerl ayıklar gîbl: zararlı bllglleri ınsan beyninden ayıklamaktır.» Bu şu demektır, zararlıiar ayıklanınca ya rarlılar ortaya çıkar. Böyle yetişen orman dan doğramaya en elverişll tirünler alınmış olur. Iyı dogramacı olmakla blr öğretmenin görevi bıtrrnş sayılmaz. Bir öğretmen. so^urıe. soyledıklerlne güvenilır olmalıdır. örneğın, atasözlerı ne soylerse söylesın, asıl olan öğretmenin soylediğidir. Bır atasözü, «korle yatan şaşı kalkar»mı diyor. öğretmen, «hayır, kalkmaz.. Korle yatan mıyop kalkaı» dıyursa, o*retmenın dedigi dogrudur. «Üzüm üzüme baka baka kararır» atasözünü, öğretmen «hıyar hıyara baka baka yeşerir» şeklinde soylüyorsa, buna Itiraz etmemek gerekir.. Öğretmenin bir bildiği var demektlr. öğretmen, geçlmll de olmalıdır yavrum. Ellne ne verlllrse onunla geçınmesini bilmelldlr. Manavla, kasapla, ev sahibiyle iyi geçlnmelldlr. Geçlmslz öğretmen, öğretmen ler odasının havasını bozar. öğretmen, uysal olmalıdır. Enseslne vurunca, ağzından lokması alınmalıdır. Ne söylenlrse, öğrencillk yıllanndaki uysallı ğıyla dlnlemell ve söylenene uymalıdır. örneğln, Edlrne'dekl bir öğretmene, «sen yarın Karaköse'ye gldeceksln» denince, «Karaköse'yi de pek severim efendim> yanıtını vermell, bavulunu alıp hemen ilk ka ra trene binmelidir.... ... Ve öğretmen, insanoğlunun yaşadıkça neler görebileceği bllincinde olmalı, billmln sonsuzluğuna lnanmalıdır. 1 öğrencilik yıllarıma dönebllsem.. Senin öğ rencin oiabikem... Yavrum. Basarılar dilerim. Zam mı, Mum mu? Nurettin İĞCİ «ögretmenler zam geliyor» şekhndek) haberi görünce gazeteyı kapıp btr solukta okudum. Haberin ozü şuydu: Bizlere ders başına 15 ltra zam yapılmıştı. Alacağım bu parayla ne yapabilirdım. Hemen bakka la giderek bir mumla kibrıt aldım. Sonra da mumu yakarak derdime yanmaya başladım. tyi mi? VuraJ SOZEF Öğretmenin Sonu Yok Bir okuyucum, «Babacığım, öğretmen olmak istiyorum.. öğretmenlik mesleğinln özeliikleri hakkında beni aydınlatır nıısınız?» diye yazıyor. Bu mektup beni çok duygulandırdı. Çttnkü ben ö^retmenleriml çok severim Bugün ne biliyorsam onlardan Rgrendim. özellikle Türkçe ö&retmenlerlme, yazıya her oturuşumda sofraya oturan VVatson ailesine dualar eder, onlara uzun ömürler dilerim. Bana dllimlzi sevdircn beni yazmaya yönlendiren onlar olmuştur. Genç okuyucumun mektubunu bu duygu* larla yanıtlıyorum. Evladım, en lyl en gözde. en aranan ögretmenler doğramacılar arasmdan çıkmaktadır yavıum... Blr öğretmen göreve başlamadan önce, doğramacılık kurslan görürse, 1lerde yapacağı doğramalarda çok başanlı olur. Doğramacılık bu kadar önemli mldir? Evet, çok öneınlidir evladım. Yabancı blr bilim adamı eğitiml şöyle tanunlar: «Eğitim blr şey öğretmek değildir. Eğltlm, blr fidanlıktakl zararlı bitki Özei gün Motorcu Şevki usta. «Otuz yılda yüzlerce çırak yetiştirdim, ben de ö'zel priin iaterim» diye tutturmuş. Marangoz Hamdi Sekizparmak daha hırçın. «Günümü görmeden şurdan çu raya gidersem namussuzum! Bizimki de meslek, biz de adam yetiştiriyoruz be!j» diyor. Istekler haklı bulunmuş. Yalnız mesleklerln tümüne üçyüzaltmışbeş gtinün yetişmeyeceği açık. Bu yüzden her mesleğe gtinün ayn bir saatinln verilmesl düşünülüyormuş..î
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear