25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT CUMHURİYET 12 NİSAN 1979 POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL ABDÎİLCANBAZ VAPITI £NÎ>ı5E5.N£ 0 ANDA T U R H f t W 5 E t ç U K Askerlikte Bedelcilik öviz verip kıso askerlik yopma glrişlminl gerl çevlrdller. Neden yoptılar, izteyemedim omo, pek doğru blr is yapmadılar. Döviz verlp az askerlik yopmak, bir «bedebdi. Biz bu Işin yabancısı değillz ki, esklden blzde cbedel» vardı. Basardın parayı, altı oy askerlik yapar, döner gelirdin. Ülkenin bunca dövlz sıkıntısı cektiği bir dönemde her yansmız doğruymuş da, bir bu yanımız eğrilmiş gibl yüz geri ettiler Neymiş efendim? Anayasa, bobayasa... Köylüye «oprak vermezken, çocuklara okul bularnazken, hastalara hastane gösteremezken. ştfo bekleyeniere ilac soğloyamazken, Işsize iş bularnazken, anaycsa, babayasa yok da, askertiğe gelince akıilarım başlarına devşirdiler, anımsadılar. Yohu, adamcağız «350 mebusu bulurscm anayosayı da. bobayasayı da dümdüz ederim» diyor, ono nlye ses cıkaramıyorsunuz? «Celebi böyle olur bizde de konser dediğin.» Demokrasl d« güdük kişiler «linde oyuncak olur. Ye de, ne niyetine yersen y« şu bizim demokrasiyl... Mübareğin balından da, malından da gecilmez. Batı'dan oidık ya, Batılı görünce şaşırıyor. Askerlik l<rfı açıldı mı ardı getmez. Herkesin onlatacak bir öyküsü vardır. Onun Için. «Altı ay askerlik yaparlar, altı yıl anlatırlar.» «Komutano dedim ki...» «Ne dedin?» «Ben senin bildiğin adamlardon değilim. dedim.» «O. ne dedi?» «Şöyle bir yüzüme boktı. Doğru. dedl. Ondan sonra verdi ikl ay izin. Geldim memlekete, üc ay da hava derjişimi oldım. EHI mi beş ay. Zalen bir ay da askerliğim vardı. acemilikte. Etti mi altı ay... Ondan sonra gel tezkere, geil» Yalan, doğru... Günohı anlatanın boynuna. Bilenler anlatıyorlor, dünyada, en cok işci dövizI dışardo olon ü.'ke bizmlşiz Dilediğimiz kadar özendirme önlemleri alalım bir türlü bu dövizleri yurda getirtemeyiz. «Kaflr ağlar blzim ahvall penşammızo» Döviz tıkıntısı çekeriz. Elln gavuru da «ille devolüasyon!» der. Al başına belayı! Devalüasyon yapsan bir türlü. yapmasan blr türlü... İki ucu pis bir deynek neresinden tutocaksın? Başbakan, «Devaluasyon olınayacak» diyordu. Son günlerde o da ağız değtştirip. «Taz« para verirlerse devalüasyonu düşüneceğim» diyor. Gördünüz mu be'ayı! Yugoslavlar en kestirmeslnt bulmuştar; blz yapamayız ki, bizde erdeml) oy dolandmcılığı var. Yugoslavlar onlaşmışlar, her işcinin kazandığı dövizin yüzde yirmibeşi üîkeye zorunlu olarok glrecek... <Hadi biz de yapalım.» «Yooo, oimaz arkadaş! Memlekete yazarız, zırnık oy alamazsınız.» «Hangi parti göze alabillr?» «Yugosiavlar yapıyorlor.» «Onlaı komünist.» «Demek dövizin de komünistl var?» «Vor, olmaı mı!» Adamın biri «bedelci» imlş. Sabah taüme glder, akşama «evcı» cıkormış. Kışlanın yanında blr ev tutmuş. Çoluğu. cocuğu do getirmiş. Okko dörtyüz djrhem rahatlık içinde. Ötekiler kıskanırlormış Sabah kışlaya geldiğinde banyosunu yapmış, tıraşını olmuş, tertemiz. Arkadaşlan takılırlarmtş: «Ahmet, hadi gene Işln tş!» Ahmet gülermiş. İkincl Dünta Savoşı cıkıvennt». Blrsbuynıltu, «Bedef* medel yok, hepsl kalktı.» Ahmet'e sorariormıy. «Nasıl?» ıNasıl olocak, bedelcillkta de tad rrn kodular?» Komazlar tadınıl Bir de Hovlici'nin (Havlucu'nun) öyküsü var. hovlicl Antepll... Garp Cephesinde İsmet Paşa'ya perde cavuşluğu edermiş Perde cavuşluğu. bugünkü düzende karşılığı yok ama. bir tür emirerliği... Havlici askerliğl bıtirmis, memlekete dönmüş. askerlik sözO açıldığında mangaldo kül bırakmazmış. «U!o Havlici, sen askerlikte niceydin?» «Vallo gardaş ben İsmet Paşa'nm perde çavuşu idim.» «İsmet Paşa'yla gecimin?» «Valla senll benliydik» •Deme?» «Valio Kur'an carpsın.» «Ne derdi Poşa?» «Ne diyecek taviaya meraklıydı.» «Etendim?» «Taviaya meraklı IdL» «Eeee?» «Bir gece unyurum. Bir de baktım blri dörteltyor. G6zumü actım: ismet!.. Havlici. dedi. Buyur Paşam, dedim Havlici uykum kactı. dedi. Ne yapalım Paşam, dedim. Hele ge! bir el tavla atak. Koskoco Paşa atsan olmaz. atmasam olmoz. Tovlada venecem, acıyorum ismet Paşa'ya. Paşam. yarın Yunan'ın karşısına cıKacaksın, hele bir yoi uyu. sabaha dinc kalkarsın... dedimse d« laf dinletemedım. Havlici. iile de oynoyacağız, diyor. Acıdım Paşa yo. Gece yarısı getirdik taviayı. Dizdik pulları... Paşo bano bakar, ben Paşayo bakarım.» «Sonra ne oldu Havlici?» «Ne olacak? İlk oyurt mars.» «Deme?» «Valla.» «Ikinci oyun?» «O da mars.» «Kac oynuyorsunuz?» «Bir beş yapacoz.» «Ücüncü oyun ne oldu Havîlci?» «Onu mors eimedim. Ağırdan aldım. Blr oyun daho... Etti mi sona beş...» «Ne yaptı Paşa?» «Ne vapocak? AW> taviayı koltuğunun altına odasına ceküdi. Giderken ardından bağırdım: Paşa, dersinl bir dahaya iyi ezberle.» Havlici'nin askerlik öykösü de böyle... *VÎ>MÛLu\lfRJ>î. EJKıSî Vt 5£^T Bı'P KADPEyc. ç D "Inancımız cellâtı yenecek büyüklükte,, onra bir başka yetkill doha geiecek, hükümetle işbirüği yapmaları halinde ikisinin de yaşayabileceğini söyleyecekti İşbirüği demek, «evet, biz bunları yaptık, sucluyuz,» diye acıklama yapmak demektl Oysa onlor. sonuna dek ödün vermemeye. ilkelerinden sapmamava, canlarını kurtarmok pahasına bile yalan söylememeye kararlıydılar. S "Karşı kaışıya bulunduğumuz bu acımasız hükme karşın ınsanlık onurunun değerini gözler önüne sermek, ödün vermemek gıbı güç bir görev yüklenmış bulunuyoruz,, A.İ.T.İ. AKADEMİSİ ECZACIUK YÜKSEK OKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN ANKARA 1472 sdvılı vasa esaslcrına göre sözleşmell olarak aşoğıdo belirtilen bilim doliarına smavla 2 asistan alınacaktır. Secma sınavı 20 nisan 1979 cuma günü saat: 14. 00de okul binosında yapılacaktır. istekliienn en geç 18 nısan 1979 mesai saati bitimıne kodar yazılı olorak Madürlüğümüze baş vurmalorı auyuruluı. Almacak Bilim Dallan: Asistan Adedi: Fizyolojı 1 Formakolojı , 1 (Basm 13536) 3110 16 şubatta bir infoz tarihl daho saptandr. 9 mart. Sonra yeni bir ertelsme. yeni bir infaz torihi... Dosyalann incelepmesins kimse yonoşmıyor. hic bir mahkeme. dovaya yeniden bakılması kararı vermıyordu. Böv!e bır koror sağlanabilsevdi. Rosanberg'lerin deyişiyle «mohkeme salcnunda bir gün» kalmolarına izin veriiseydi. yeni kanıtlar ortaya serecek, bslki da temize cıkacaklcrdı. Aslında bu yalnızco bir umuttu. Koror, cok önceden veritmişti. Bütün cobalar boşa gidecek. Rosenberg'ler icin bjndan boyle valmzca yeni infoz kararları cıkanlacaktı. «...Karsı karşıyo bulunduğumuz bu ocımasız hükme karsm Vnsanhk onurunun «te^erlnl gözler önüne sermek, ödün vermemek gibi güc blr görev yüklenmlş bulunuyoruz; büyük bir görev bu. Sonuc ne olursa olsun, Ethel'le ben, çocuktarımıza ve özsaygımızo boğlı kalacağız; bu İkl seye Ihanet etmeyeceğlz.» (Julius Rosenberg'in kardeşine yazdığı 26 mayıs 1953 günlu mektuDtan) Yaşamdan umut kesmek be!ki de olonaksi2dır. Ethe! Rosenberg'in 27 mayıs 1953 günlü mektubunda umutlu olduğunu belirten sözlere rostlamıyoruz. Ancok, yiğit blr umutsuzluktur bu: «Ölümü yenecek bir yaşam sürmek icin verllen acımasız bir savaşım bu! Klasik deyişle, «Korkudan başka hic bir şeyden korkmoyacağız.» Bach'lora söyle. bu büyük hakikatl kendi yüreklerinde duysunlar, duysunlar kl oğullanmıza kendi yürekliliklerlnl ve bizim korkusuzluğumuzu aşılayabilsinler. Biz, anne baba olarak, duygularımızı açığa vurmayı lüks sayıyor, bu lüksü kendlmize layık görmüyorsak, onlar duygulanna gem vurmayı hoydl haydl ba şarmalıdıriar. Daha da önemllsl, daha güc ama kaçımlmaz bir görevleri var: Blzlm sesslz gücümüz ve sevglmlz olacaklar. Gururla, onurla taşınan böyle blr yükün altında, mosum cocuklarımızı acımasızca mahkum edebllecek nefretler kuşkusuz barınmayacaktır. Kar deşln kardeşe yaptığı fedakörlı ğın karşılık beklememesi, ne temennah ne de bir rica minnet gerektirmemesl ne harlkulade, ne güzel. Böyle bir özveri karşısında, onurlu blr alçakgönüllük, dile gelmez, gelmek Istemez blr şükron duygusu sanyor Insant... Kendiliğlnden, durup dururken ve sonsuza dek fışkıran büyük bir duygu bu. Ve Insan birden, Insan olmanın ne büyük, ne harlkulade bir şey olduğunu anlryor. Cocuklanmı avırtun, başka blr şey Istemem; elimde değll.. Onlar İcin üzülmemek elimde değil.» Yargıc Kaufman bir Infaz tarihl daha saptadı: 18 hazH ran. Bugun, anneleriyle babolarının davasını yeniden acmak, onların suçsuzluklarını saptamok lçin savaşan Michael ve Robert aracılığryla ellmize geçen FBI belgelerinden. Yargıc Kaufman'ın «Yüksek Mahkemenln tatile glrmesl halinde dosyaların incelenmesl ta leblnin reddl gecikir» diye telâşlandığını, bu infazın ertelen mesini önigmek üzere gerekeni yaptığını öğreniyoruz. (FBI görevlilerinden A. H. Belmonf un FBI Mudürüne yazdığı 19 çubat 1953 günlü dahili not.) Julius. 31 moyıs 1953 gunlu mektubunda, karar karşısında duyduklannı anlatmaya çalışıyor: fir < ?••«/ *. . . • • • • • . * • • • * " i ' '• " " " * Ethel ve Julius'un çocuklara son mektubu. ÇOCUKLARA SON MEKTUP : «SUÇSUZ OLDUĞUMUZU VE VİCDANLARIMIZA İHANET EDEMEDİĞİMİZİ HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAYIN.» "Başkan Eisenhower, lütfen annemle babamı serbest bırakın,, infazın yapıldığı ünlü Slng Sing... «On sekiz gün sonra, on dör düncü evlenme yıldönümümuzde öldürülmemiz buyuruldu; böyle bir acı gerçekle karşı karşıya kalmdığında Insan ne yazar sevdiğlne? Mahkememh zin yaklaşmakta olan en karanlık anı bu. Düşundüm, gene düşündüm, bütün veriler tek blr yanıtı doğruluyor: Bu davayı bü tün muhalKterft siyasol baskı yapma aracı olarak kullanmak Isteyen bozı gözüdönmüşlerin Isteklerine uyuluyor Basımızı kıl payı kurtaroblllrlz gibl geliyor bana...» Adalet Bakonlığınm blr sözcüsunün, hücrelerinö gelip Roeenberg'lere «Va Itirof ya ölüm» önerisl yapması bu günlere rastlıyor (2 hazlran 1953). Rosenberg'lerin bLna tepkisl büyuk. Ölmeyl yeöliyorlar. Oün ku, Itiraf edecsk suçları yoktur. «Dev yalanın gercek olduğunu» söylemeyeceklerdir. Tek istekleri yeniden yargılanmak. Bu arada olonlan yakından izleyecek kadar büyümCış olan Michael, Başkan Eisenhovyer'a bir mektup götürmek İcin çırpınıyordu: «Mektup elde Beyaz Sarayın glriş kapısına gittim, elimdekl zarfı nöbetcly» verdim... Gazetecilere hicblr şey söylemememi tembihlemlşlerdi. Biri burnumun altına bir mikrofon u. «ı, Dave Alman. «Cocuklar yorgun...» diye söze başladı, ama ben hemen atıldım: «Söyleyeceğim her şey mektupta ya zılıdır. Bunun dışında blr yorum yapmak istemiyorum» d»* dim. Belkl de kimsenin okumadığı mektup, şoyleydi: Sayın Başkan Eisenhower, Pozartesi günü televlzyondo, Mr. Oatls'in artık hapishanede olmadığı haberint Izledim; ülkenln Başkanı onu salıvermlş. Haberlerde söylendiğine göre kansı, oranın başkanına mek tup yazmış, Mr. Oatis'in neden hapisten cıkması gerektiğinl acık'amış. Onu evin© göndermek cok iyl bir şey, çünkü bence hapishane cok kötü bir yer. Annemle babom New York'ta haplshanedeler. Kardeşim 6 yaşındadır, adı Robby'dlr. Onları cok öztüyor, ben de onlan özlüyorum. Size mektup yazma fikrinl televizyonda gördüğüm Mr. Oatis'den aldım. Lütfen annemle babamı serbest bı rakın, onlara bir zarar gelmosine izin vermeyin. Eve gellrlerse Robb'yle Ikimlz cok ıturtlu olacağız ve size cok tesekkür edeceğiz. Saygılarımla, Michael Rosenberg» 16 haziran günü Ethel Rosen berg de Başkana af dilekcesi yazacak, ama bunun da bir ya rarı olmayacaktı. Zaman hızla ilerliyordu. Yeni bir erteleme kararı alındı, sevinc çığlıkları duyuldu. ama er teleme kararı alındıktan bir gün sonra 13 haziran sabahı Yüksek Mahkeme bu kararı bozdu. Rosenberg'ler elektrikti sondalyeye oturacaktı. Günierden cumaydı, Rosenberg'lerin o gün öğleden sonra bir arada o!malonna izin verildi, ancak her zaman olduğu gibi oralarında demir parmaklıklar vardı. Cocuklarına son mektupiannı yaz dıiar: «Sevgili yavrulanm, blricik çocuMarım, Daha bu sabah, gene bir orada olacakmışız gibl görünüyordu. Bunun gerçekleşmeyece ğini anladığım şu anda, bildl(|lm her şeyi size öğretme Isteğiyle çırpınıyorum. Ne yazık kl, yalnızca birkac sade sözcük yazabillrinv, gerisinl, tıpkı be nim yaşamımın bana öğrettiği gibi kendi yaşamlarınız size öüretecektir. Başlangıcta elbet cok üzüleceksinlz, acı çekeceksinlz, ama bu acryı duvan yalnız slzler detillstnlz; bu blzim tek avuntumuz; llerde bunu bilmek slzl de avutacaktır. Gene ilerde, hayatın yaşama ya değer olduğunu anlayacaksınız. Şunu bilmelislnlz ki, yaşa Riımızm sonunun yavaş yavaş yaklaştığı şu saatlerde blle ha yatın yaşamaya değer olduğuna Inancımız cellatı yenecek bü yüklüktedir! Yaşamlarınız size de iyl şeyterin kötüler arasında gedşemeyeceğlnl öğretmelldlr; özgür lük, ve hoyatı yaşamaya değer kılan şeyler, kiml zaman çok paholıya satın alınır. Leke»lz olduğumuzu unutmayın; ve unutmayın kl, uygarlığın. ya samak lçin öldürmek gerekme diğinl öğrenecek kadar gellş medlğini cok iyl arilamış bulu nuyoruz; bayrağı başkalarına tesiim euiöimlz Inancıyla içimiz rahat. Bu nedenlerden dolayı sizin de Içiniz rahat olma lıdır. Yaşamlanmızı sizinle bir ara da tomamlamak mutluluğuna, bu büyuk, korkunç sevince var mayı cok isterdik. Bu son dckl kalarda babanız yonımda, size yüreğini ve yüreğinin içinde biti clk oğullarına karşı duyduğu bütün sevgiyi yolluyor. Suçsuz oiduğumuzu ve vicdanlarımıza Ihanet edemediğimizi hic bir zaman unutmayın. Size sımsıkı sarılıyor, bütün gücümüzle sımsıkı öpüyoruz. Sevgiyle, Babanız ve Anneniz Julle Ethel» Ethel Rosenberg, Emanuel Bloch'a yazdığı son mektubu şöyle bitiriyor: «Yüreğimi, bsni sevenlere yol luyorum. Yalnız değilim. Kocamı ve beni torihin yargılayacağını bilerek onur ve gururla ölüyorum. Yalonların adlorımızı lekelemesine izin vermeyeceksin biz yaşarken cania fcaşla yaptığm gibl yapılacak her şeyi yoptın. Biz, Amerikan faşizmlnln ilk kurbanlarıyız.» YARIN: MÜCADELE SÜRÜYOR Aşk uğruna insannetere katlamyor! Seveceğini/ ilginç bir film! AŞKHIRSIZI Yöncfmen: Gerard Pıres FRANSIZCA k JeanLouis Trintignant tc Mireille Darc ^ Lça Mas«ri fc Oernadette Lafont T RENKLt HEDEF, DEV BİR DENIZ GÜCÜÎ TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞLMZ YARDIMLARLA HEDEFE ULAŞABİLİRİZ. L'ORDİNATFCR DFS POMPES FT. NEBnF«" BUHAPTA: • GAZİ «DÜNYA (Yayın Ajans: 79/61 309^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear