Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖRI coMHURirn 23 EYLGL 1976 ABDÜLCANBAZ TURHAN 8ELÇUK BjjjJIÎH*'''1"" \, ",\f \ mSSSm 1' "ı"ı'"''.' M Kara Yazgı Yazan : EVELYN VVAUGH Çeviren : NİHAL YEĞINOBALI 68 Asya'nm unutulmuş yüreği: Afganistan MUTA HAN GESAY «Kadmeagızın saçlarını kökünden kazıyip kafasını yafta huıifiar. Beyaz karmealar UsUsünce. az zaman sonra ortada kadmm yslnısıca kafatası kalmış... îçerlek çiftliklerin kimilerinde çalışan kö'lelerin nralarında görtari oyulmus ihtiyar Avrupah tutsaklar hftla varmış tektük. Savas tutsaklanymış zavallıcıklar ama banş yapılınca unut.ulup gitmlşler... Sakuyunun Arapçası Acımasız Adam demeğe geliyor... Hele blraz içtller ml zır deli olup çıkıyorlar. GUnler gUnü kalablUyorlar bu durumda. Yorulmak nedir bilmiyorlar. Burada içkl bulaoaklannı bilseler yolun kötülligüne. uzunlujfuna füftn bakmadan akuı ederler... Biraz daha viski rica edebilir miylm?» Hanımlar erkekleri lçklierlyle bajbnşa bırakip lalona çekildlkleri zanıan Elçi Basil'i biraz payladı: «Oftlum. söylediklerlnlzln kaçtakaçı gerçektl, bilemiyecegim ama lianımlann yanmda bu konuyu açmasaydınız daha iyl olurdu. Durum tehlikfili ise... ki ben buna hiç inanmıyorum... Hanıtnlara sezdlnnomek daha yerinde olur.» Basil, «Hanımları korkutmaya bayılınm,» dedi. «Jagger, si»eyi uzatır mısınız?.. Sağolun... Efendim, şimdl »ıze sormak istediğim, savunma için ne gibi tedblrler alıyoruz?» «Savunmak ını? Tedbir mi?» «Elbette. Herkesin böyle ayn ayrı Bungalow'larda yatması doğru olmaı. Yerliler geceleyin hepsinln teker teker bogazım kesse öbürlerinin ruhu duymaz. öyle değil mi? Çok dagınıksınız, bu da savunmanızı gUçlestlrir. Bence herkesi su çatının altında toplasanız, sonra sırayla nöbet tutsanız. Atlarla silahları yolun şöyle bir bııçuk km. öteslne tasıyıp oraya da nfibetçiler diksenlz. Herhangi bir baskın olursa ateş ederler, sizin da öneeden haberinlz olur... Hadi, siz islerseniı salona geçip hammlarla çene çalın blraz. Ben herşeyi yoluna koyarım.» OlaganüstU Elçi söyleyecek lâf bulamadı. BugtlnkU günde canından beümişti. Herkes sırsıklam dell, Ustellk d« terbiyesizdi. Canları ne isterse onu yapsınlardı. Elçlye gellnca... hanımlarİB çwıe çalmaga da niyeti yoktu. Çalışma odasına kapanıp blra/ başını dinleyecek, şöyle tadıyla bir yapralc »lgarası tüttüracokti. Bunu haketmlştt, doğnımı. Bhylene Basil komutnyı eline aldti y*rım «•** senra iegB«'l«rl« AnsMıruter'ler çocuklarını battaniyelere l a n p sarmalamı? olarak salona döndliler. Evlerinde bulablldiklerl silâha benaer ne varsa onları da gfttirmijlerdi. L«ydi Co\ırtnn«y, «Korkanm hiç biriniı rahat uyuyamrjncak sını^,» diy« ellerinl ııfuşttıruyordu. çocukları aldatmak, olaganUstü Wr durum yokmu? numar»m yspmak çabplan bos« 0tt(. Bir slir« sonra annbabalar m»Riım yarruları bir kttsed« toplanmış oyun oynar btıldular. tçlerinrtfin blri baçına yaft süHIİPn kadın olmus kıvrBn»mk can c«kislrfrrn ötekiler beyaz kannca olmujlar istahla kadının kafasım kemiriyorlardı! Çoruk'ar oynayRdıırsun biiviiklcr n« yapaeaklannı bilem»den ortelıkta kroırdamo dunıyorlardı. «Bizirn yapabileeeftimi» birşeyler v»r mı?» «Evet. Kursunian »ayın !«orra eslt sayılara bölüp yıgın. Sarp b«!İ harırlBmak da yerinde bir 1ş olur . I^rtrr. su pan.iunın rezelprt fyi işlemiyor. Bir tomavida bul da sıkııjtınver...» Ana yapının mutfaftında toplaft.ırılan yerli hizmetiçlerin s*»Bİz sedası* sıvısmıs oldukları anlaçıldıfında saat gecenln 10'uydtı. Valnızca Basil'ln deve sürtlcUlerl kalmıstı gerlye. Onlar da hir kazanda en olmayacak basin maddftlerlnl blrblrine katıp kavnatarak olmayacak bir a; karmtj, tıkınmaktan yarı baygın dü?«öbilr çopuklar var (?itm«k evlerlne. Yok ist«mek kellesi nçmak. öbtlr çocuklar yok l»e yaramak. Biz var burasını çok sevnıek...» «Bnşuna. Bu gece bogazımdan blrşey geçmiyor,» dedifti z»man tüm meslekda? ve konuklannın duygularını dile getlrmlş oldu. Neyse M gece olaysız seçtl. Erkekler kllit noktalanndt tlçer saatlik postalarla nöbet tutuyorlardı. NHbeM bırakıp uyumafta yat.tıkları zaman da yanlannda 111e bir «ilah buiunduruyorlardı: Revolver, av tüfegi, mavzer, sopa, satır, et bıçagı... Üst kattan gelen yavaş konuçma seslerl, etek hışırtılarıyla terlik pıtırtıları, Anstruther'lerin en kUçtlk çocugunun uyku arasında korkulu düş görünce silkitüp mızıldanması, buradakilerin de pek derin uykularda olmadıklarını göateriyordu. Tan yeri ışıyınca onlar da kalktılar, gene bir araya foplandıl»r. Gözlerinden hala uyku akıyordu ve gözleri gergindi. Leydi Courteney'in îngiliz oda hiznıetçisi il« Goan'lı erkek uşağı, hâlâ horuldayan devs sUrUcUlerinln öte yanmdan dolanarak mutfağa gldip kahve yaptılar. Kahve hepsini de az çok dlriltti. Şu son dokuzon saat boyunca edlnmiç oldukları, fısıldayarak konuşma huyundan vnzgeçerek normal ses tonlanyla konuşmağa başladılar. Esnemeğe başladılar. Basil, «Bu geceyi atlattık» diye fikir yürüttü. «Ama zaton gerçek tehlike kenttekl dükkânlar boşalmca ortaya çıkacak. O zaman yağmacılann aklına kent dışuıdakl yerler gelecek ..» Bunu Duyunca hepslnin keyfi yeniden kaçtı. Çimliğe çıktılar. Aşagıda, kentin üstüne bir duman çökrnüştü. «Yangın daha tam sönmemi?.» Bir &Ure sonra Anstruther, «Aa, »uraya bakın, bulut dejil mi bunlar?» diye sordu. «Yagmurlann başlamasuıa bir haita var daha.» «Belli olmaz.» Basil, «Yagmur» dedl. «Ben bekliyordum. bugün ya da yann. Kenya'da geçen hafta başladıgmı duymuştum da... Lumo köprîisünlln onanlması çlmdllik yattı demektir.» Leydl Courteney, «Yarın aabah erkenden o çlçek soganlarını dlkmem gerekiyor öyleyw«» dedi. «Çarşuflan yırtıp sargı bezı yapmaktan, kum torbaları dikmekten aklımı oynatıyordum. Şöyle işe yarar birşeyler yaparsam açılırım biraz. Keşke Kenya'da yagrnur yağraaga baçlar bâ»lamaz bana haber vereydlnlz, Bay Seal> (l)EVAMl VAR) KABfl ÇARJISINDâ BİR A(IK HAVA BERBERi (Fotoğranar: Flkret OTYAM) Mevl&na Baiis herşeyi, doRru hildıği herşoyi anlattı halkına: «DUn ve bugün eger bir hukuic devletinden söz edemiyorsak, «gor demokratik haklardan tek bi '* rinl göremiyor. kullanamıyorsak vo hillA sınıf yerine «klşî» îfder 1 " Ugl peşine takllmış sUrükleniyor sak ve onu tanrılaştırıyorsak, sos yal güçlerin dengesinde eger bir kişinln «devlet benim» diyen politik hükümranlığına karşt tüm halkın politik ve ckonomik a^ırlıfı daha milli sıfattan yoksunsa, böyle bir toplumun baştan baçü sömUrUİUşunde tek bir kavmm millıyetçüiftıni iddia etmek do(îru degildir. Yanl bllimsel degıl dlr. lnsanlara ve hasta olan nek, koyun ve ökuzlerin boyun ve boynuzlarına beşon tane asılan muskaları yazan molla ve hocaların yerine doktor ve ilâç bala mayan insanlarımız yayar bu ül kede. Ylrmlnci yüzyıla taşman or taçagın bunca dertleri varken... Selin auyuna, yangının ateşlns karşı Kuranı açık tutarak, suyım Kurana karşı gelemiyeceğine. ateşin Kuranı yakamıyacağı inan rını taşıyan halkımızın böyle ica ra, kör inançlarının bilimsel yo rumu varken, aganın yarunda ça lısan çoğu Ucret istemeyi dahi «ayıp» aayan emekçilerlmlzin böyle «gurur» konusu varken, sag lık, konut gibi dertlerln yanmda daha suçta klşiselllğin sağlanamadıgı, kollektif suçlamalar vark«n, o kara çadırlaıda yaşayan milyonlarcu göçmeni daha kara çadırdan kurtarmamışken, kapiln lizm bir yana daha «gölge»lern dinsel ve politik despot hUkllnı ranlıgı problemi çözülmemişken, okuldan çok hapishanelerin buItındugu bir ülkede, bunlann lıep sini bir yana bırakarak Moskova ve Pekin çatışmasınR çöztlm getirmeye kalkışmami/', ne denli dogru olacaktır. Böyle bir attpik, kısır, çellşkili, sosyopatolojik oluçıııın karşısında uldtıgumuzu unutarak «sen Pekineisin», «son Moskovacısm» kavgasını yüriltmekle lıangi sorunlanmıza çozüm getireceğiz. Marksizm bir bilinıdır, her Ulkenin değişen koşullarına gilre, uygulanmakla olan devrimri bir metottur. Bu bilimi yozlaştırmajnn, yapay Mpkke ve Medıneler yaratmayın. Din&ol *aasstıb>ı andırnn çatışmalar yarataralc sıımut sömürü konulannı unutmayın... Onların politik ve ekonomik dtlzeyine gelinccye dpk daha çok yolumuz, uzun mlicadale yıllanmız var... Oysa bu kovR:I sadece emperyalizmin işine yarar.» Helikopterler ve yüzlerce komando, Bedahşan dağlârındâ Mevlâna Baiis'i bulamadılar, ama sonundâ bir molla onu ihbâr etti ve dünyanın dömındâ başı kesildi. vas olacaktır. Blllyorsunuz ki ülkemiz fakirdir. ülkemiz kuraictır, halk cahildir... Dogru söylilyor baskan. ÇUnkü halkımızın açlıgı ve sefaleti başkanın sözlerlni dogrulamaktadır. Bu sözü kral da söylüyordu. Ancak ne kral, ne de başkan va onların kutsal binlerindeıı tek birisl ne açtır ne de aefildır. Kral da defalarca (1950'den önce ve sonra) demokratik haklardan söz etmiş, bugünlerde, yakında sözlerini agzınaan düşıirmcnı^ti. Krallık düzenlnin binlik kutsal aüesinin agahk ve bürokratlk zulmiinden sbzedenler «Paktstan casusAi» olarak karalanmıs, koparılan yaygaraya önem verilmlsti. • Halkımız cahildir. Oemokrasıye alışık degildir. demlstl. .Ülkemiz fakirdir. demış ve daha da ileri glderek suçu ülkenin «kuraklıgına» yüklemişti. Ve Cumhurbaşkanının söylediği tlim bu sözleri kral da kırk yıllık saltaııntı zamanında tekrarlamıs, ama ne o, ne de ötekl halka saygı göstermekte «acele» etmlstl. Cum liurbaşkanı cumhuriyetin ilânından sonra radyoda yayınlanan ve yabancı basında da yer alan su sözleri söylüyordu: «Ülkemizde uygulanan sahte demokrasi, kisi ve sınıf çıkarlarını koruma temeli Uzerlne oturtulmustu. Oeçen 10 yıl içinde sürdürülen yalan propaganda Afganistan'ın ekonomik, siyasal ve sosyal bakımdan uçuruma sürllklenmekta oldugunu ne Afgan halkından na de dünyadan gtzlemeye eterli perdeyi çekemedi. Demokrasi adt altında despotça bir re.tlm uygulandı. Ülkemicdekl yurtseverler haln unsurlarm «böl ve yönet» politlkasını nasıl uyguladıgını derln bir UzUntü İle görmekt« idiler. HUkümetin ve yöneticllerin bu gerçegi anlıyacagmı Umit ediyorlardı. Fakat sonunda hlçbir Umitlerl kalmadıgını gördliler.... Başkan bu sözlerlnde s»rk t.ipl sinsi kurnazhgın tlpik rtrnegi görülüyor; Başkana göre ül kede ancak son on yıl sahte demokrasi uygulanmıştır. öncekl yıllara dokunmuyor. Böyler» kralın kırk yıllık despot yönetlmini temize çıkartmaya çalışı. yor. Afganistanın geri bırakılmıs. lığının nedenini sadece son «on» yıla sığdırmaya çalısan baskan, dolaylı olarak önceki yıllarda «gerçekn demokrasinin uygulandıftını Ima ederek kumazİık oyumınu »tlrdürüyor. Başkanın suçIsdıgı kralın son on yıllık tione minde cumhuriyetçller. devrim riler örgdtlenme olanagı bulmuj, kralhk dtlzeninin AgalıBUrokrat sulmüne kar»ı devrlmcl bir güç olusturmustu. Ve bu on yıllık zamanında gü revden ayrılmıs, evinde oturur gibi görünen Baskan, gerçektc gelmekte olan tehlikeye karsı en biiyük görevin basında idi. Baf kanın bu görevi, daha önceki yü larda bulunduğu nice görevden daha önemli bir görevdi. Yanl Cumhuriyeti ve özgilrlUgU, Cum huriyet ve özgürlük adına ezma gorevi... YUzyıllar bojru işlenegelen suç ların salt on yılını göstererek 0teki suçları gizleme telasma dü sen Baskan da böylece kurnazlı gına örtU bulamamış, farknia varmadan suçtınu itiraf etmiştlr. Halkımız bu itirafı kabul edlyor, insanlık nciına dünya kamu oyuna duyurmayı bir görev sayıyor. Evet bacı ı! Anama selfim sttyle, de kl bln bir dertlerinden eger tek blrinl dahi anlatamamışsam dUnyaya, bu damar damar yabancılaetırılı şımızdan, acı çektiftimijsdendir, bağışlasın beni, De ki sana wlâm yollayacak. senin derdine efti lecek yürekli, saygılı beyintere v« senln sesine kulak vererek dünyaya adresini veriyor: «Asyanuı unutulmuş yüreğl Afganistan...» Unutma bacım! De ki, muîlaka bir gtln nasırlı ellerinde daha açümayan savasın bogulmu? öfkesl özgürlUftU haykıracakür Mutlaka. SARKLI KURNAZIIK "UNUTMA BACIM! MUTLAKA BÎR GÜNj AFGANİSTAN IM ULUSAL OYUNU BUSKAJİ O BOĞULMUŞ ÖFKE ÖZGÜRLÜĞÜ HAYKIRACAK,, helikopterleri ve yüzlerce eftitilmi$ komando askeri Mevlâna Baiis'i bulamamıştı. Ancak tarihlmizde Ingilizler yanında yer almış olan, Afgan toplumunıın dlntei inançlarına uygun bir şekilde dinsel kılıga burünmUj oK rak en geniş şekilde örgütlenmiş olan ca<uslar, satılmış >6neüctlerın kukla yöımtinıinde olan mollalar, bir kez daha emek çi halkın ınsanca yaşama lıak ve fegürlüı^iirıe karşı çıkmış, aşağıhk görevim yapmıştır. Mev lâna Uaiis'in kalclığı yeri Merkeze bildiren bir molla olmuştu. Mevlnna Baiis'in bel ksmiğmi parçalayan kurşun nraria, bcl kemlğinde kalmıstı. Sonra nerede, ne olduğu anlaşılmadı. Hakkında tek bir satır yazı yanlmadı tşt« biz onu yazıyoruz bacım... Insnn olduğumuzu savunuyoıuv. Ve biliyoruz ki, Mevlâna Baiis. gerilla savasının koşullannı da çok iyi biliyordu. O, gerilla savaçınm duygusal coşkusunu taşınuyordu. Arkasından tek kişiniıı selmiyeceğini o gtlnUn koşullarında çok iyi biliyordu. «Kardpş katılı» olarak damgalannn^M. Düşmanın bu adi propi.gandusm dan kurtulamıyaraktı. Diiçnıanın kendisini stıg bırakmıyacagını çok iyi biliyordu. Suçu bilyiik tü Baiisin. Onun etraiında örgütlenmi?, uyanmakta olan nasır lı ellerin gücil Başkanı korkutuyordu. Onun için ellerinde ku zu kuzu düjmanın kelepçel«rinl taşımak niyetinde değildı, ne denli çok ilericl vatansevere »»vunma olanağı verilmeâen sessizce ölüm kapUarı açılmıştı. O, dünya damı sayılan Pamir daglaruia çıktı, elinde «kılıcı» ile bir çığlık attı. DUnya damında kesildi başı. DUııyanın kulakları dannnda kopan çıglıga «iagır kaldı. Unuttu dünya k/sndi damını. Kendi riamında neler geçtiğinden habersizdir dünya... Ne Anajrasa verllmıç. (î) Ne top rak reformu yapılmış, (.1) Na baıın, ne dUşliııce, ne de demokratik haklardan herhangi biri verilmiş, (4) Ne partiler yasası çıkmıç, (S) Ne de parlamento açılmıstır. Yani Cıımhurbasknnırun bildirisinde yer alan sozlerdpn hiçbiri gerçekleetirilmemistir. Ni ce inıan yargılanmadan /ıntlnnlarda yatmaya mahkum edilmiştir. Cumhuriyetin ilanından bir kaç ay sonra yabancı gazetecllere Cumhurbaşkanırun kendisi Anayasa'nın «bugtlnlerde> çıkacagını açıklamıştı. Yani Birleşmiş Millflller Bildirisine inı^a atmış bir ülkenin başkanı olarak, Ulkesinde yaşayan halkına ve Birleşmi» Milletlere verilen söze, gösterilen saygıya yanasmamıştır. Bu anrumsuîslugundan Birleşmiş Milletlerin »oruralu oldugunu karutlayan, ınsan hak ve özgürlUklerine saygı duyan bildirisi olacaktır. 1974 yılmda gene yabancı basın mensuplarına demokralik haklardan söz açmış. yine <bugünlerde» demıs... Anayasa çıkacak, sıkıyftnetim kalkacak Bu, «bugünlerde» sö^ünü 197S yılı basında tekrarlamı$, ancak bir Mlr1U kendi sözünü tutmadıgı gibi. ne kendi halkının demokratik haklarına saygı göstermiç, ne de demokratik hakiara saygı gttsterenlere saygı gdstererek yalanlarından vazgeçmiştır. Yabancı basın mensuplanndan birisinin ba#kaııa sordııgu, sıkıyöneUmin kinıe karşı Uan edildiği ve ne kadar sürecegl sorusuna açık yanıt verilnıemiştir. Eğer agalara karsı ise, hani toprak refornıu? Eger kaçakçılaıa, ıüşvetçilere, ihtililoilere karşı sıkıyönetim devam pfmekte ise, hani hıınu gerçekleştirebilecek ilerici, devrimcl kadronun hukuksal temelinl olus turacak olan parti? DÜNYADA ÖRNE&İ YOK Dpprrın felâketınc uğraını,? ulkelerin halklanna prensip olarak yardım edilir. Bu gibi yardımlar, yaraları ssran eller kural olarak hümanizma açısından geçerlidir hala. Barıçyı, insancıl kurallann her ilerlci adamına herkesten önce halkımız saygı duyar. Çünkü dünyada. ozgürlUkleri elindeıı alınnıış, açlıga mahkum edllmi?. sömUrUcülerin blnbır tıı zağına düşUrülmü» bftjka bir Ulkeyi Rci«termok güçtür. Böyle bir illkeye ugramak, ınsanlıın ya kından Rormek zor bir 1? değil. Ve o zaman göreceksiniz ki. Cum hurlvetin USnından bu ytna üç yıl Rpçtiği haldp. hu satırlarm yaııldıgı (5.5.1975) tarihe dek (I) HANİ ANAYASA! Her zanıan başkalanna söyledıfti uıbi sizlere de aynı şeyi tekrarlayacaktır. Ve diyecektir ki; Anayasa komlsyonu yeni Anayasa Uzerinde çalısıyor. bu günl»rde çıkacak. Ayrıca toprak reformu tasari9i da komisyonlarda görüşülüyor. Kapiste olanlarsa Pakistan casusudur ve yeni reJimin düşmanı zararlı kimiselerdir. Bugünlerde mahkeme önüne çıkarılacaklardır, diyecektir. Her zaman başkalanna söyledigl gibi günltlk konusmalannda sizlere de sriyleyecektlr. «îşte toprak dagıtımına baslamışız. Klimlzde bUyük projeler vardır. Ancak biji •acele» etmiyoruz, acele olarak verilen kararlar dogru sonuç vermez. Hersey yavas ya BiR MADDENİN İHBARI Bedahşan dajlarını karış karış taramaya başlayan Cumhuriyet BITTI, TiFFANV GARTH