29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Carter ile Kissinger'in dış politikası çok farklı I CARTER'İN DIŞ POLİTİKASI Gloris DUFFY W * } V\ *^ yayınlanan «The VVaslılnptnn g\ İ B İ 1 Post» Rii/cteslndr ABD Demokrat Parti Başkan adayi Jimmy Carter T* onun tlıı pnliUka danışmanı Polonya asıllt Zblgniew Brzezlnski'nln fjorlişlrrl yftyınlanmifitır. filoris Dııffy'nln, kaleme aldığı haber jorumda Carter yönetlmlnln Dışlşteri Bakanı olnıası beklcnen Prof. Brzezlnski'nln ulııslararast sorıınlara yaklaşınıının ABD'nln «limdiki Dışlşlpri Bakam Dr. Klsslnger'den oldukça farklı oldtıgu belirttlmektcdir. ABD'de antiSovyetik tııtıımuyla tanınan Brzezinskrııin göritşlertne crnl? yer veren «The VVashinffton Post» gazetesindek) yazının geniç bir özetlnl yayınlıyoruz.. Demokrat Parti Başkan adayı .Timmy Cart»r'Jn gittikçe yoğunlaşan seçim kampanyalannda dış politika konularına pek ağırlık vermediği goriilmektedir. Jimmy Carler'in nz da olsa dış politika konularına değlndiği zaman ise ABD'nin simdiki Dışişleri Bakanı Dr. Kissinger'den farklı bir dış politika izieyeceği şimdiden ncıkça görülmsıctedir. Seçim kampanyalannda ABD'nın Gtiney Kore'den askeri birliklerini çekmesini. ABD hükümetirıin KUba'yı resmen tanımasını ve Angola'da oldugu gibi, ABD'nin gizli askeri girişimlerde bulunmamasını savunan Jimmy Carter'ın dış ooütikadaki rrarunlara yuklaşımı Dr. Kissinger'den çok farklıdır e DEMOKRAT PARTÎ BAŞKAN ADAYI, DIŞ POLİTİKA KONUSUNDA, ABD' NIN ÜNLÜ DIŞ POLİTİKA UZMANLARINDAN ZBİGNÎEVV BRZF.ZÎNSKÎ'NÎN GÖRÜŞLERtNDEN ETKİLENİYOR. JtMMY CARTER ULUSLARARASI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇÎN KAPİTALÎST ÜLKELER ARASINDA tŞBÎRLlĞİNt SAVUNURKEN; KİSSÎNGER, ABD'NÎN SOVYETLER VE 3. DÜNYA ÜLKELERİYLE TEK TARAFLI VE DOLAYSIZ İLİŞKÎ KURMASINDAN YANA, Carter, evrensel sorunlarm öü çozumu için, ABD, Japonya Batı Avrupa işbirliğini savunuyor JIMMY CARTCR KİSSİNGER'İN GORÜŞÜ Kissinger'in dış politikft görüşü yu şekilde Hzetlenebilir: ABD, her hangi bir konuda anlaşmaz lık içinde olan (ilkeler arasmda, duruma dolaysız olarak müdahale ederek bir görüşme ortamı yaratmaya çahşmalıdır. Ortadoğu'da «mekik diplomasisi» ve ABD ile Sovyetler arasmda SALT (stratsjik silâhlann sınırlandınlması görüşmeleri) konusunaa dolaysız temaslar Kissinger politikasının somut örneklerlni olusturur. Demokrat Partl Haşkan Adayı CARTER'IN GÖRÜSjİ Jimmy Carter'in dış politika anlayışı ise farklıdır. Carter hcr soruna ayrı ayn yaklasmaktansa, sanayileşmiş batı ülkelerinin onnyı ile işbirliğine dayanarak buhranlarını çözümüne gltmeyi tercih etmektedlr. Carter, uluslararası sorunların, çözümünda Sovyetler ve Üçüncü DUnya Ulkeleriyle tek taraflı ve dolaysız temas kurma yfinteınlerine dayanan Kis singer politikasına karşıdar. Jimmy Carter, ııluslararası sorunlara ABD, Batı Avrupa ve Japonya üçgeninir. işbirlifti çerçevesi içinde çözüm aramaya taraftardır. Carter'in bu UçlU isbirligl Önarisi ABD'nin şimdiki pclıtıkasmdan tamamen ıarklıdır. Carter'in dış politika sorunlarına ilişkin görüşlerinde Polonya asıllı Hnrvard Üniversit.esini bitiren Zbigniew Brzezinski'nin görüşlerinin etkisi büyük otmuştur. ABD'nln eski Devlet, Başkanlarından Johnson'un dönemlnde ABD Dısişle rlnde görev alan Brzezinski daha sonra Columbia Üniversitesincle pıofesörlük yapmıs ve tiniversitedeki Dışişlerl Araştırma Merkezinln ycinetmeni olmuştur. «IKİ ÇAG ARASINDA. Brzezinski gibi Harvard Üniversitesinde okuyan ve Viyana Kongresinl konu alan «DUzenlenen Bir DUnya» adlı doktora tezi yazan Kissinger'ın daha ögrencilik yıllarında güçlü devletlerin ban?ı sürdürmek için yaptıkları anlaşmalara ne denll ağırlık verdiğl ortaya çıkmaktadır. öta yandan, Brzezinski'nin 1970 yılında yayınlndıgı nlki Çag Arasında» adlı eseri, Amerikan toplumu ve ABD nin dllnya politikasının belirlerjnesindeki etkin rolünü ınceler. Brzezinski ayrıca 197.1 yılında o zamana dek yaptığı sciyk:vlerinl <le yayınlaınıştır. «Iki Çağ Arasında» adlı eserinde Brzezinski, bilimsel ve teknolojik gelişimlerin insanları, ulusal bilinç «çağı» 11e «dünya bilinı'i çagı» arasında bir dönemde yskaladığmı ilerı sürmektedir. Sadece komünist olmayan ve gelişmiş ülkelerde. örneğin ABD, Japonya ve Batı Avrupa ülkelerinde dünya bilinci çagı yaşanmaktadır. Bu gellşraiş ve ko Libya'da halkın yüzde 705i okuma yazma bilmiyor L ÎBYA'NIN BAŞKENTÎ TRA.BLUSTA YAY1NLANAN ELSEKAFE. ELUMMALÎYYE (TÜRKÇESt İŞÇİ KÜLTÜRÜ) DERGÎSÎNDE YER ALAN, GENEL OLARAK ARAP DÜNYAS1NDA VE ÖZELLİKLE LİBYA'DA OKUMAYAZMA BILMEYENLERE ÎLÎŞKİN ÎNCELEMENİN ÖZaTTtNt SUNUYORUZ: Okumayazma bllmemenin, halkların ynpısını telıdit eden tehlikell bir hastalık oldıığunu ve bu hastalığa yakalanmış olan Ulkelerin gelişme ve uygarlaşma yolunda çok çetin bir engelie karşılaşacaklarını, bu hastalığı yok etmelerinin İse çok zorlu ve yorucu bir çaba harcamalarına bağlı bulunduğunu söyleısek, bu konuda bilinen gerçeklere yenl bir şey eklemls olmayacagız. Ne yazık lü, Libya Arap Cumhuıiyoti'nde de bu hastalık, toplumun safları arasında büyük ölçüde yaygın bulunmaktadır. Çünkü Libya halkının yüzde 70'i "okumayazma bilmemektedir. Devrim, bu büyilk tehlikeyl görmüş ve onu ortadan kaldırmak amacıyla bir takım özel programlar hazırlamış. slii'ekli kampanyalar açmıştır. Libya Arap Cummıriyeti'nin her taratında açılan bu kampanyalar halen sürmektedir. Ama bu kampanyalar, amaca ulaşmaktan henüz uzaktır. Toplumun dlğer keslmleri gibl Işçilerde de durum budur. Açık yürekle kabul etmek zorundayız ki, Libya Arap Cumhuriyeti işçilerinin de büyük çogunlugu okumayazma bilmemektedir. Ve şunu da kabul etmeliyiz ki, işçilerin bu durumda olmalan daha tehlikelidlr. ÇUnkU bu durum doğrudan doğruya üretimi etkilemektedir. Uretimde, gelişmede ve uygarlığm ktımlmasında en önemll rol oynayan lşçller, eger okumayazma bü İÂÜİill El Sekafa E! Ummaüyye mekten yoksun iseler, bu rollerinl gerektiSl ve beklendiği gibi yertne getiremeyeceklerdir, sorumluluklarının, haklarının ve ödevlerinin karşısında âciz nalacaklardır. Kaldı ki bu durum, yalnız Libya'ya ve Libyalı işyilere özgü de değildir. TUm Arap Ulkelerinde durum aynıdır. Arap Ülkeleri Işçi Sendlkaları Birliği tarafından yayınlanan özel bir incelemede, tüm Arap ülkelerinde okumayazma bilmeyenlerin oranının toplam olarak yüzde 79'a ulnştığı agıklanmıştır. Buna karşılık, okumayazma öğretme çalışmaları çok az randıman vennektedir. Yine aynı incelemede, okumayazma bilmeyenlerin oranının tüm Arap ülkelerinde yılda ancak yüzde 57 arasında bir düşüş gösterdigi belirtilmiştir. Meydana gelen nüfus artışlarır.ı da hesaba katacak olursak, Arap ülkelerinin tüm nüfusunun ancak 42 yıl sonra okumayazma öğrenmiş olabilecegi sonucu çıkacaktır. Arap ülkelerinin, ellerindeki bütün maddt ve teknik olanaklara rağmen, bu önemli •orunu çö«mekt*n, hatta büyümesinı Bnlamekten blle âciz kaldıkları gerçeği ortada iken, her yıl kutlanan Uluslararası Cehaletle Mücadele GUnü dolayısıyla yaptıgımız töreıılerln bir anlam taşıyıp laşımadıgı da tartışma konusu olmalı. Gerçi Arap tllkelerl cehalet kâbusundan kurtulmak için bir takım çabular harcamaktadırlaT ama, Arap insanınm bu kabustan bütün bütüne kurtulmak için daha 42 yıl beklemeye tahammülü var mi? Oyf.a bazi uluslar. bu alanda gerekli çalışmaları daha ciddi ve daha etkin bir biçimde yürüterelt, birkaç yıl içinde bu sorunu kökünden çözmüşlerdir. Ve bu uluslar bugün, ülkelerinde okumayazma bilmeyen bir tek kişi bile mılunmadığını övünerek söylemektedirler. Arap ülkeleri İse, sözünü ettiğimiz ulusların geryekleştirmiş olduklan bu deneyimlere yakla^jmaktan bile her nedense kaçınnıaktadıılar. Oysa biz de, kendi koşullarımıza ııygun biçımde bu deneyimlerden yararlanabilir ve rehalet sorununun üstüne cesaretle yürüyebiliriz. Milyonlarca yurttaşımız rehalrtln karanlıkları içinde bulunurken. Arap insanından, yeni bir toplumun kurulması yolunda bütün olanaklarını kullanmasını nasıl isteyebüiriz ve hele çağdaş bilimlerin ve teknolojinin yaygınlaçmasından nasıl söz edebiliriz!. Geriiıkle uygarlık, oîhaletle biıım arasında bocaladıgımızı ve anıaçlarınuza ulaşmamız İçin zaman duvarının üstünden atlayarak, cehalnti 2 yıl yerino birkaç yıl Içinae yenmek ^o1 rıında olduğumuzu kabul etmemiz gereKmoktedır. Bunu da ancak, uygulanması gereken yöntemlerli uygulamakla gerçekleştırebiliriz. (Dış Haberlcr ScrvisU münist. olmayan Ulkelerde kitle haberleşme *r«çları çok gelişmiştir ve bunların getirdiği çeşitli sorunlar da ortaktır. Brzezinski'ye göre, uluslararası sorunların çözümü ve lemel hedefler üzerinde anlaşma, Sovyet ABD ilişkilerine dayannıaz. Brzezinski 1976 yılındf yayınlanan ><Dış Politika» adlı dergide nçağımızın on hataJı yorumu» başlıklı yazısında «Sovyetler Birliği'ndeki ülke ıçi sorunlar ve Sovyetler liderlerinin duydukları güvensizlik, onların uluslararası sonınlarda uzıın vadeli işbirligine gitmelerine engel oluyor» demlştır. Adı geçen yazısında geleceğe ilişkin yorumda bulunan Brzezinski, «Uluslaıarası sorunlarda Sovyetler Birliği çok güçlü olacaktır, ancak içts çok zpyıf olacEgı İçin ABD'nin gelecekte rakibl olması soz konusu değildir» demıştir. Sovyetler Birliği ile ABD'nin stratejik Işbirliğinın gelecekte sürmesınin olanaksız olduğunu belirten Brsrazinski, «ıki Ulka arasında ancak müşterek uzay araştırmaları ve denızaltı araştırmaları gibl uluslararası işbırllgi dogacaktır» demiştir. Bızezinski'nin görüşüne göre, uluslararası sorunlarda etkin ısibırliği Japonya, Batı Avrupa Ülkeleri ve ABD arasında kurulacaktır. Japonya, Bafı Avrupa ülkeleri ve ABD arasmdaki işbirliginin gelişeceğini ileri süren Brzezinski, bu toplumların demokratik yöntemlerle idare edildiklermi ekonomik ve sosyal geliçmelenn paralel, deger yargılarının da benzer olduğunu, bundan öturu aralarında Işbirliği y«.pabilecek ortamın bulunduğunu ılerı sürmektedir. Ayrıc^a Brzezinski'ye göre Japonya, Batı Avrupa ve ABD, bilimsel va teknik gelışımlerde öncülük ettikleıi için yenl bir uluslararası düzenin kumlmasında etkı ıırol alacaklıırdır. Brzezinski bu ülkeler içinde en gelişmiş ABD olduğundan, «Gelişmiş ulkeler arasında bir birllk kurmada ABD öncüluk etmelidır» demiştir. Jimmy Carter, dış politikasındaki göruşlerinde Brzezinski'den etkilenmiştir. Carter da Brzezinski gibi popülisttir. Brzezinski, Amerikan haıkmm desteklemedigi ve onların auygularıyla ters ctüşen bir dış politikanın hiç bir zaman basarıya ulaşamayacağını ileri sürer. Brzezinski gibi Carter da Batının gelişmiş Ülkelerinin değer yargıları üzerine oturmuş bir dış politıkaciau yansıdır. Carter, Demokrat Purti Kurultayından önce yaptığı f«çim konuşmasında ABD'nin ciış politika sorunlarına değinmiş ve «GUçlU ulkelerin diger Ulkeler üzerinde egemenlik kuımalarını değil, özgür bir toplum kurulmasını ıstiyoıuz» demiştir. Carter ayrıca «hür ulkelerin» uluslararası sorunlarda belli bir soıumlulugu taşunaları ıçııı örgütlenmesinden de yanadır. Carter Dış Politika Derneglnde» yaptığı konuşmada, Stratejik Silâhlann Sınırlandınlması ve Nükleer Deneylerin Kısıtlanması konularında varılan anlaşmalardan çok, BM, ABD Marşal P'.anl ve Bretton Leeds anlaşmaları, NATU, OECD (EKonomik Işbiıliği ve Kalkınma Orgütü) ve Japon Baıış Anlaşmasınm dış politika sorunlarmı çözmede daha yapıcı rol oynadıklarını belirtmıştir. Brzezinski'nin yönlendirdigi dıs politika görüşleıini açıklarken Demokrat Partı Başkan adayı Carter, .Cesaretli Devlet Başkanlarımız, Amerıka halkının destegl ve ABD Kongresı'nin çogunluğu sayes,inde ABD dış politika sorunlannaa yeni gelişmeler saglar» demiştir. Carter söz konusu toplantıda ayrıca ABD'nin Batı Avrupa Ulkeleri ve Japonya ile ortaklık kurnıası zamanının çoktan geldigıni belirterck, Yer yuzündekı bu üç bölgede ekonomik, politlk ve güvenlik sorunlarında belli bir görüş savunulnıaktadır. Bu bölgedcki ülkeler arasında anlayış ve birliği arttırmaK ıçın çalışmamız doğaldır» demiştir. Bir açıdan bakılırsa Carter, Brzezinski'nin görüşlerini daha da ileri goturerek Batı Avrupa ülkeleri. Japonya ve ABD'nin Sovyetler Birllği'ne Karsı bir blok stratejisi saptayıp görüşmeiere gıdllmesini savunmaktadır. Brzezınski'nitı kanısına göre. ABD Japcn ve Batı Avrupalı iş adamlan, bankacılar ve hükümct liderlerinin yılda en az iki kez blr araya gelip görüşmeleri gerekmektedir. Brzezinski ayrıca ABD senatörleri, Ingiliz ve Fransır parlamenterleri ve ABD eyalet valileıinin de jnlda iki kez bir araya gclip görüşmelerini salık verir. Demokrat Partı Başkan adayı Carter, KuzeyGUncy yarını küre ülkeleri arasmaaki görüşmeleri desteklediğüıi belirtmektedir. Kissinger'in ış politika anlayışında ABD Sovyetler Biıiigı arasındaki ilişkiler dolaysız oıarak yürUtülmüştür. Oysa Jimmy Carter ABD Sovyec ilişkilerini ABD müttefiklerinin olu.şturduğu blok ile Sovyetler Birliği arasında sürdürmeK dllegmdedir. Carter'in dış politikasını Kissinger'in dış politika anlayışından ayıran temol bclırlcyirilerden biri de Carter'in etkinlik sağlamak için kullandığs yontemdir. Kissinger'in uluslararası sorunlardaki yaklaşımı; güçlü yönetimlerle barışuı korunmasmı saglayan anlaşmaları düzenlemek olarah özetlenebılir. Carter ABD'ye benzer yönetimi olan ülkeler arasında uluslararası işbirliği, dayanışma ve orgütler kurarak etkinlik sağlamak dileğindedir. ABD Japonya ve Batı Avrupa ülkeleri arasmda ortak yaklaşım basit bir yontemdir. Ancak her ulke gibi kendi çıkarlannı düşUnen Batı Avrupa Ulkeleri ABD Japonya arasında yapılacak bir işbirligine ne denli katılabilir? Batı Avrupa Ulkeleri ABD vo Japonya ile uzun vadelı bir işbırliğlne girişmekten kaçınabllirler. II FEDERAL ALMANYA'DA SEÇİM KAMPANYASI İÇERİK AÇISINDAN SÖN DERECE YOKSUL,, GECİYOR B ONV Federal Almanya'da 3 ekimde yapılacak genel seçimler öncesinde bütün partilerln Kampaııya ıçeriklerl açısından «konusuzluk» içinde bulundukları söylenebilir. Gerçekten de bütün Rözlemciler 1949 yılında devlet kuruldugundan bu yana yapılan yedi «onel seçımden hiç bırinin, mücadele içerıfci yönünden böylesine «yoksul» olmadıgmı belirtiyorlar. MııhHlefetin şimdiye kadar ortaya attıgı en «çarpıcı» seçim sloganı, «sosyulizm yerine özRÜrlük» ya da Bavyera'daki biçimiyle «rtzgürlük yahut sosyaiızm». Kolayca anlaşııacağı üzere burada «özgürlük»U, sağcı, Hırlstiyan Denıokratlar. «Şeyhın ııvayeli kendtndeıı ıııcnkul» hesabınca kendilerinin siniRelediğini ileri sürüyorlar. Özgürlüğün karşısına koııan «sosyaiizmni simgelsyenler ise, bugün artık pek çok kımse tarafından. solcu bir parti olup ulmadıgı bile t.aruşma konusu edilen Sosyal Demokratlar. Baska bır deylşle, HıriKtıyan Demokratlara Köre, eger SPD lşbaışmda kalırsa. bu partinin, çofu «gizli komünisUcr»den oluşan jĞneticileri, örnegin Wllly Brar.dt ve «şürekâsı», ülkeyı gizli gızli «marksistİRştirme» yöntemlerini silrdürecekıer ve bır güıı hir bakılacak ki, «sosyallzm»'in pençnsi ülkeyi kavrayıvermiş!.. Mulıalefetın, İİI76 yılııım ileri sanayi toplumu Batı Almanya halkını halâ bu yöntemlrrlc kendi saflarına çekeb!leceğini hesaplarken. bütün oütün bir düş uleml içir.de oldugu sanılmamalıdır. Gerçektcrı ds Ulkenin en gerici yorelerini oluşturan Bavysra, B^ıdcn Württemberg ya da Renanya Palatina (Rheinland Pfalz) oyaletlerinde bugün b:le SPD türü «reformculuğıı», bir bakıma dtalin devr: Sovyptler Birliği ile özdeşleştirme e«iliminde olan seçmenlerin sayın. küçümsenrmcyecek bir ctüzpydodir. Sağcı muhalefetin bu seçıııonı korkutup teloşa verına taktikleri öylnsine boyutlar kazanıyor kı, ikinci televizyon Kanalı, bir güncel politika yayınında mııhalefet gazetelerinin son günlcrdeki bazı manşetlpıiıu, eski Drakula filimlerınden parçalar alıp «bindirme teknifi» ile süsloyerek, «msaf denen bır kavraır vardırn sor.ucunu çıkarmıştır. Bu programda örneğin, «Moskot ayısı Batı Berlini yutmaya ALMANYA MEKTÜBÜ Yağmur ATSIZ hazırlamyor» gibi bfr manşet sösterilirken yumuçak geçışli bindirme ile Kont Drakulanın, şatosuncia varı çıplaK bir genç kızın Üzerine agır ağır yürüyüp ciişlerini onun enses.lne geçirmesi göstcrtlmektedir. GERÇEK MUHA1EFET IİDERI Bu arada, önemli bir başka sorun <1a. gerçsk muhnlefet llderınin kim oldugu sovıısunda dUgümlenmektndir. Gerçl Başbakan Helmut Schmidt'e meydan okuyarak, geçen yıl çok uzun süren parti içi çekişmelerden sonra muhalsvfetin Basbakanlık adayı olarak gösterilen Helmut Kohl «resmen» lider durunıundadır ama, aşııı saftcı Franz Josef 5trnussun gerçek lider ve söz sahibl oldugu konusunda ÜH hemen tüm Rözlemciler görUs biılifi içindedirler. Adı «Lockheed sk.ındaluna da kanşan ve henüz kanıtlanmamış çeşi'li iddialara göre, Savunma Bakanlıfeı sırasında, yanl Adenauer döneminde bu iirmadan milyonlarca dolar tutarında «komisyon» aldıgı ileri sürülen Strauss, bundan blr süre önce, «Benım emrimde kim Başbakan oiursa oisun umurumdn degil». di>erek de durumu ozel bir konuşmasmda iyice belirlamiştir. •DÜELLO» Hıristiyan Demokratların Başbak.in adayı Helmut Kohl. seçmen gözündekl sııygınlığını aıttırmnk ve taşralı beceriksiz pohtikacı havasından bir«3 olsun sıyrılmak amacıyla bir süredir, Helmut Schmidt'i bir «televizyon düeüosu» nf. çagnmaktaydı. Ancak Schmidt'in danışmanları, «Ba?bnkan rakibini öyle fect biçimda ezebilir ki. seçmenier acımklan için Kohl'a oy verlp onu güçlendirme yoîuna gldebiürler» gerekçesiyle uzun süre buna karşı çıktılar. Ama «Cene Schmidt», daha fazla davanamayaralc düello çağrısını Dirkaç gün önce kabul ettigini açıkiadı. Ne var ki, Schnıidt'ir. birtaknn koşulları vardı: Iki rakipten kimin neyi bilıp neyi bilmedlği seçmen gözünde ijir.n ortaya çık«ın dlye, düello, lıer biri Uçer santlik dört bölümden olıışacaK ve her bölümde «düellocular», belirli konulRrı en ufak ayrıntısına kedar tartışacaklardı. Ayrıca tartışmaya hükiitnet kanadından, kiiçük koalisyon ortagı hür demokratlann genel başkanı ve Dışişleri Bakanı Genscher, muhalefet kanadınaan da, «gerçek muhalel'ct lideri ve gerçek general» Strauss da katıltıcaklardı. Kohl bu karşı öneriden kaçmdı ve «teka tek vuruşmak»ta direndi. Şimdi iki taraf da birbirlnı «korkaklıkula suçluyor. DESTEKIEYECEK M i ! ABD Japonya ve Batı Avrupa Ulkeleri arnsında uluslararası sorunlarda ortak yaklaşıma girişilmesinin akla getireceği en önemli soru, ABD'nln bu bloktan ne beklediğidlr. ABD blo»laşacaftı bu Ulkelerden ne İKtemektedir? ABD, statuquo adına diktatörlen deatekleyecek mi? Üçüncü DUnya ülkelerine sırt çevirecek mi? Işte ABD'de Başkanlık için sürdürülen yoğun seçim kampanyalan devam ederken Jimmy Carter'm yanıtlaması gereken sorular bunlardır.. (Dıy Haberkr Servlsi) Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara, Ankara Ankara Anka J 4. Murat'ın Bağdat Seferinden bu yana değişen bir şey yok... umhuriyet Halk Partisi Erzincan 11 kongresinde Senatör Niyazi Ünsal, devrimcî gençlere şöyle seslenmiş: Devrimlerln öncüsU Atatürk, Erzincan'da her gün bir kbpeğe bakıyor, Erzlncan'ın devrlmcileri bundan utanmalıdır. Makam arabasının plaka numarası kaç bari onu söyle î C D Komandolar, Atatürk heykelinin karşısına dev boylu bir bozIturt resmi asmışlar... Devrimciler bundan gerçekten utanıyor. Niyazi Ünsal'm konuşmasını büyük eziklik ile dinlemişler. Dahası var, Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Ali Fethi Esener de, CHP'li Senatöre ve Milletvekill Hasan Cetinkaya da dert yanmış konuştukları zaman, Vali Sabit Arlı hiç oralı değil... Orgeneral All Fethi Esener'in, Saidi Nursî'nin kitaplarını kaldırmak için yaptığı girişimleri bile üzüntüyle karşılamış, hükümetinin valisi, Erzincanlüar Orgeneral Esener'in çalışmalarıyla Vali Arlı'yı da etkılemesini bekliyorlar şimdi. üçüncü Ordu Komutanı helikopterle köyleri tarıyor. Devletten. ordudan şimdiye kadar hangi hizmetlerin geldiğinl, şimdi neler yapılabilecegini soruyor. Ordu araçlarının agaçlandırmaya da kaydırılmasını öneriyor. Çemişkezek, Ovaoık, Pertek ve Refahiye'nin Çamlımülk bucagında ortaokul yaptırmak için de ordu araçları kullanılıyor. Erzincan'dan gelen haberlere göre YSE'den çok köylü umudunu kesmiş durumda Kemaliye'nin Baraîör derelerinde oaıjıboş YSE araçlarına rasthyanlar YSE örgütünün haftalık çalışma «çızelgesini hesaplayınca saşkına dönüyorlar. Bu yörede ancnk bir gün çalışıyor YSE araçları, Başpınarlılar bir dernek kurmıış, ik: dozer alarak devlet ile yarışa girmişler. Ama no yapsalar boşuna, Keban gölleme alanı ile Munzur dağları arasında onsekiz köy Uç yıldır dağlann arasına sıkışmış durumda. Üç yıldır hiç blr devlet görevlisi uzanmamış buralara. Karşıdan karşıya salla geçiliyor. Bir söylentiye göre Dördüncü Murat. Bagdat seferıno giderken burtıdan geçmiş ve bir ferman venniş: • Bıre buralar ne berbat yerdir. Ferman olan zinhar almmasınvergi Kransız Parlamento Hcvetinin Millct Mcıilsi'nl zlyarrtl sırasıncla boş sıralar konuk politikacılann dikkatini yekti. Fransız Parlamenterler ve Meclis'in manzarası... eçen haitaki olağanüstü toplantılarda CHP'li Başkanvekilı Memdulı Ekşi isım okuyarak yoklama yaptırıyor, sonra bıılunmayanları yeniden kendisi okuyarak kontrol ediyordu. CHP' lileri «darağacına» çektirmek ısteyen AP Genel Sekreter Yardımcısı thsan Ataöv. ikinci gün buna çok kızmış, bağınyordu: «FJnRelleme yapıyorsun be, yarını saat oldu hâlâ yoklamayı sitlrmedin.» Salı günkü birleşimi yöneten AP'li Ahmet Çakmak da enRclleme yaptı. İsim okutarak yaptırdıgı yoklamadan sonra olmayanların islmlerini kendi okuyup kontrol etti. Ataöv ne der acaba? Ataöv bu kez sustu. AP'll olsun da çamurdan olsun, hikâyesl. Ahmet Çakmak nedense bulunmayanlar bölümünde yalnız Cepheci milletvekillerinin isimlertni kontrol etti. CHP'lilerl okumak ihtiyacım bile duymadı. Ortadan beş sıra bomboştu ve tek CHP'li G Bu sözler söyleneli üçyüz yü olmuş, görUntü değişmemiş salonda yoktu. (tki senatör hariç). O sırada dlnleyici loralannda Meclis Başkanvekili Memduh Ekşi'nııı davellisi olarak Türkiye'yi ziyaret eden Fransız Parlamento Heyeti bulunuyordu, Fransız Meclis Başkanvekili Genel Kurııl salonunun orta kısmının heden bo? olduğunu bir türlü anlayamamıştı. Yanındaki tercümanla konuşup durumu öğrenince «Ha.. Şimdi anladım» gibilerdcn başını salladı. Fransızların bile anlayamadığı bu toplantının manzarasını gö rüşmeler başlaymca DP'li Cevat Önder belirtti: Rusya'da komünizmi Lenin davet etmedi. Oraya komünlzml şaıbelı. mason, vurguncu, korkak Kerenskı getirdi. Allah, Türkiye'yi Kerenskilerden korusun. Cevat önder'in bu yakarışına DP. MSP sıralarından gelen onaylamalara iki de AP milletvekili katıldı: K Aminn. *' evlet Güvenlik Mahkemesi ile ilgili usül tartışmaları bitmi? bllo olsa CHP ile başa çıkmak zor, en küçük fırsatı kaçırmadan en etkill cngellemeyi biliyorlar. Bu konuda bir DP miUetvekili AP'lı Çakmak yönetimindekl oturumda yapılan engellemeyi gördükten sonra gülerek şöyle dedi: CHP'lilerle başa çıkılmıız arkadaş.. Bu işl çok iyi biliyorlar gerçekten öyle. Salı günkü birleşimde AP'li Çakmak ne kadar katı davrandıysa davransın başa çıkamadı. Hele Adalet Bakam Müftüoglu konuştuktan sonra, sorular sırasında hükümet ve komisyonun bulundtığu yere oturup sorıılara oradan cevap vermek isteyince CHP'liler arşimet gibi sevindiler: Onu bıılduk... Fırsat çıktü... 1ç tüzüğe göre Bakan kilrsüdeyken soru sorulabilir. Ama uygulamada yerinden de cevap venniş daha önce bazı bakanlar. Fakat gel de Hayrettin Uysal'a. Orhan Bırgit'R, Ali Ncjat ölçen'e, Doğan öztunç, Osman Aykul ve Yükscl Çakmur'a anlat Oyle bir hale geldi ki Çakmak: Allah rızası ıçın susun beyler. dlye yalvardı. Bu kez sıra kapakları vuruldu, AH'İilerden hiç itiraz yoktu. thsan Ataöv bir kez laf atacak oldu. 15 dakika ona cevap veren haykırışlar dııyuldu. Bakan MuTtuoğlu ise her sorudan sonra aynı karşılığı veriyordu: Yazılı cevap vereceğlm efendim. CHP Istanbul Milletvekili tlhan üzbny yprindfn hp.gırdı: Hiç bir şey bilmiyorsun barı makam arabarun numaran kaç. Onu söyle... HAZIRLAYANLAR , Müşerref HEKiMOĞLU üğur MUMCU İsmet SOLAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear