22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHTJRÎYET 16 Mayıs 1975 ercüme d«rgislnla 1940 raayısı'nda basılrmf olan llk sayısını kanştınyordum geçende, blldlgim bir yazı lle karşüaştım. Ildsı de a n mızdan aynlmış bulunsn Nurullah Ataçla, Sabahattin Eyuboğlu, blrlikte bir çevlrt denemesln* girismlsler; Vale'ry'nia, Rhumbs, Autres Rhumbs, Moralite's adü Mtaplannı kanşünyorlannıs, düs yan çilr (eski teriml lle mensur şiir) nitellglndekl bir takım kuçiik parçalan okurken, hoşlan na gldenlerl çevinneyi istemlşler... Ams anlaşıldığma göre, kiml yerde anlaşmazlıklar çıkmış aralannda. Ataç, çevlrilerin başına yazdığı kısa bir notta diyor Id: T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÇEVİRÎ ÜSTÜNE Melih Cevdet ANDAY lle «şilr.ln fHşklslndendlr butün sorun. «Ben dtlslin ştui yazıyorum» diyenlerde bile çözümlenmeden duran sorun. (Çünkü şilrda başka bir düsün so runu vardır). îşte büyük Fnnsız ozanı, bu Ud uçlu sorunu, sade bir yorumla dengelemls, Kıla vuz gibidir düsün, ozanı gitmek istediği yere bı rakır. Dahuı, yolculuk sırasında ona arkadaşlık eder. Bu bakımdan Sabahatttn Byuboglu'nun çevlrisi ban» daha yakın geldl. Gerçl Ataç'ın, «Düşün düzyazınm içine çeküir.» demesinde, «kendinl gızler, gözden yiter...» anlamı da saKlı. «Elmanın tadı» denılen şey hani, •biçim>e kanşmıyor, orta lıkta görünmüyor, ama gene de var... îyl, ancak Vale"rynin sdylediği daha açık seçik gibi geldi bana, o bakırndan da Eyuboğlu'nun çevirisini yeğledim. Yoksa bu ünlü yazarlanmızın ikisı de, Paul Valery'nln ne dedigi, neyi demek istedi ği konusunda ayn düşmUs değillerdir, üdsi de bilirlerdi Vale"ry'yi. öyleyse nerdedir aynhk? îşte o kısa notunda Ataç"ın açıkladığı bu. Şöyle demek istlyor Ataç: «Paul Valöry'nin dediklerl üzertnde bir an laşmazlıgımız yok Sabahatön Eyuboğlu ile, tuna onlan Türkçe'de nasıl söylemeliyiz?» Demek birbirlerine anlatmak Için çabalamıyorlar o sözleri, Türk okurlar Için nasıl yazmalı diye tartışıyorlar. Îşte tam burad» yazarlanmı zm çeviri anlayışlan çıkıyor karşımıza. Öyle kı. asü konu Paul Valery'nin yazdıklan iken, biz onu unutup yazarlarunızın düşünceleri Üzerlnde dur mak zorununu duyuyoruz. Başka türlü de olamaıdı. Paul Valöry fle doğrudan ilişki kuramayan bir okur, ister istemez, onun çevirmenlerîne başvuracaktır. Artık burada iş, çevirmenlerin huyuna suyuna kalmış tır, onlar nasıl isterlerse bi« öylesini göreceğis kar şımızda. Ama temelde aynı olan iki ayn biçimdekl çeviri, okurda aynı hlenlml uyandırabilir mi? Hiç sanmıyorum. Sözgelişl yalıuzca Ataç'ın çevirisine dayanan bir yazar, yalnızca Sabahattin Eyuboğlu'nun çevirisine dayanan bir yazarla, siirdOşUn konusunu tartısa tarOşa bitiremeyecek du rumda kalabilir. Çünkü «düşün»ün düzyazıya yer leşmesi başka, onun içine çekilmesl başkadır. Kanlı bıçaklı edebüir iki ozanı bu başkalık. Metin yorumu üzerindeki tartışmalann genelhkle varağı budur. Hele toplumsal bilimlertn kuramlan üzerinde kavga çoğun bu yüzden çıkar. Ölmüs olan kuramcı ya da ozan, o sırada dirilip yanlanna gelse, belki de saçıp kalır karşılaştığı duruma: «Ben kavga çıksın dive söylemedim, açıkladım sadece» der. Çevirmenler de yorumculara benztyorlar, onlan da yorumcu sayabiliriz. Yukardata örnekte Ataç, Sabahattin Eyuboğlu'dan daha çok vorumculuğa yatkın durumda Ama burada düşündürücü bir konu çıkıyor karşımıza; «Ben değiştirmeden rahat edemem» ne demektir? Gerçi «degıştirmek» derken Ataç, anlıyoruz. «VaKry'nin dili Türkçe olsaydı nasıl söylerdi?» sorusunu soruyor kendine. Ama belli bir düsün bir dilden başkasına geçerken değişecek midir"' Bunu başka türlü de söyliyebiliriz. Diller de birer biçim olduğuna göre, bir düçün, bir dilden ötektne geçerken biçim deglştirecek ki, bu da özde olan bir değislm demektir. Yoksa Ataç o «değıstirmek» sözünU kullanmazdı. Ys Sabahattin Eyuboğlu, o da Türkçe'ye çevirdığine göre, değıştırmiş olmuyor mu Vale"ry'yi? Ama Ataç. «Sabahattin Eyuboğlu benim gibi defildir» dediğine göre, Sabahattin Eyuboğlu «degiştlrmeden» mi çevlriyor? «Degiştirmeden» çeviri olmaz mı» DUzyaa için çıkan bu tartışmayi blr de şilr çevirüerine getirsek, durum büsbütün karmaşıklasır. ÇUnkü şlirin içüıdekl «düsün», demek söz «Sabahattin Eyuboğlu, benlm giH değüdlr; e, çevrilen parçanın şekllne sadık kalmak ister, ben Ise degiştirmeden, «Yazar Türk olsaydı bunu nasü söylerdi?» dlye düşünup Türkçe'ye daha yat kın bir şekil bulmadan rahat edemem. Fakat ıti raf edeyim ki, kendimde Paul Valery ile hıç bir yakınlık hissetmiyoruro; fiklrlerlnl kabul etmedığim Için degil, tersine onlara hayranım. Fakat Paul Vatery yaa dilinin sanatkândır; bense ya»ya bir konuşma edası vermek isterim... Sabahattin Eyuboğlu ile tartıştığımız yerler oldu; bun lann ancak ıkisinde uyuşamadık, onlardan birinl onun istediği gibi bıraktım, ötekinl ise berura hoşlandığım biçimde alıyorum.» Ben asü Paul Vale"ry'nin o yazıda çevrllerek verilen sözlerinl konu edlnmek istiyordum bu ya nmda, ama Ataç'ın o kısa notu, daha başka sorunlan da, bugünkü çeviri sorunlannı da çağnş tırdı kafamda. Onun içın önce, Ataç'ın anlaşama dıklannı söylediği parçadan başlıyayım: Paul Valery, «L'idöe habite la prose; mais ıssiste, surveille la poesie» diye yazmış. Sabahat Sn Eyuboğlu'nun çevtrisi şbyle. «Fıkir düzyazının içine yerleşir; şiıre ise nezaret eder, refakat »der, yol gösterir.> Okurların dildekl eski sözcUkleri anlayışla carşılayacaklannı umarım, otuz beş yıl önoe ya pümış bir çeviriyl okuyoruz. Şimdl gelelim Ataç'ın çevirlslne. O da şöyle lemiş. cFıkir düzyazuun içine çekilir, koşuksa...» trkası belli. Vaiery'nin ortaya attığı düşünlerle, Ataç'ın pkardığı çevirl sorunu arasında seçmeli kaldım ju yazım açısuıdan. Ama ne yapayım ki, diişün le şiir arasmdaki ilişkiyi olağanüstü bir dennikle anlatan bu söze hayranlığımı belırtmeden sdemeyecegim. Şiir sanatını büen kişi, «DüşünIÜZ şiir olur mu?» sorusunu elbette «Hayır, olnaz» diye yanıtlar, ama «Şiir düşün değil midir?» orusuna karşılık, «Hayır» değildir. der. Şiir hem lüşün deglldir, hem onsuz olamaz... Gerçi buraya leğin hiç bir güçlükle karşılaşmadığımm sanıyo•uz, ama siı bir de konuyu ozanlara açın. «Düşün» etlklerle blzlm karşımıza ilk çıkan v» çevlreceglml« dile geçmeyl bekleyen, gerçekta şlir değıl »itrtn arkadaşıdır. gözetmenidir. Onu çevlrirken büe değlştlrdiftimlz doSnı tse, ya asü şiirt vermeye kalkbğımızda ömblllr onu nasıl başkalaştıracagıa. Cemal Süreya. her haıde bunu düşündüğünden olacak. Cocteau'nun düsflrcesine katılarak, «Şiir kendl dilıne bile çevriîemez» diy« yazmıştı. Gerçekte de. düz yazıya çevrileTi şiirler, şiirliklerini tümden yitirirler. Onun için, bizim okullanrnızda hep uygulanaçelen «$iiri düa raaya çevirme öSretimi» tepeden tırna*a vanlıstır, pün peçirmeden vaîeeçilmelidir bu tür ÖSretimden. Okunan. okutulan <i1Mn metnirden bir santtm hile avnlmaya gelmes. Ya siir çevirileri' Ben de siirler çevirdim. Içlerinde begendlklerim de olmuşrur Amı onlan, begendikleriml bile okurken, aslını petirtrim gözümün Rnüne. Aslmı bilmivenlertnse nasıl sevip beşendiklerine sasanm. Bana göre en doÇru tutum, şilr çevlrflertnl asıllan ile karşılıklı basmaktır. O dlll bflraevenler İçin de yararhdır bu yol. Batan. Cemal Sttreva. GuiHaume Apollinaire'den çerirdiŞi «Chanson d*un Malaim^» şiirinl İki dille bastırmıştı Bir ask kırsnnın sarkısı. Ayra şilrl Necati Cumali «YUzü GUlmeyenin Türküsti» adi fle çevtrdi Her IM çevtriden fld parçayı alacaSım vazıma. Ama kurala uyarak önce Pransi7fa«nnı varavrm: Et *e chantaU cette romane« En 1903 saiHi savnlr Que motı amour a la aemblance Du beao Phfnlt stl tnrort nn sotr Le Matln voit na renaissanre Şımdi Cemal Süreva"nın ce\irisine bakalımt Ve bn «tarkıvı sövlrdiJHmde 1903 Tilında hilmezdim ben Asknnm benzestiemi eflıe! Phenble r.ündüzün dlrtldlfinJ venlden Bir akîamOstn Blse bile $ımdi de Cumah'mn oevlrisinl görelunî Bn tfirkri dnsmczdi dlllmden 1903te nedense Askims mi henzedlünden Güm] Ph*ni» akşam filürse Gfln doSmns eörOrdO venidenDüz yaa çevirisi İçin «Nasü söylemlş?» sorusu söz konusu olunca, şiir çevirisinde karşımıza çıkan Euçlügü düsünün! tki deSerli oranımızın da, Apollinaire'l kmdi kıırdugu biçimle fiktarmak İçin nasıl emek verdiklerl belli. Ama bunu basarmak İçin kim olsa Apollinaire'in ne dediğinden aynlamazdı. I?t« onun için diyorum ö . okura lyüik, şlir çevirilerinl karşılıkh basmaktır. Trajedi ile Komedi 1964 rüının U snbat ırBnfl mat 11.45te Başbakan tnSnO, Meclise çitmek Için Ba?b»kanlık blnasından çıkmıa, merdivenlerl InmlştL Opel marha 003 namarab arsbasnıa binmeh üzpreydi. tnönü*nfin çıktıfeını az Hmae tönnfistfl. Başbakanı koromakla eörevH pollsler, Danışma Odasındm oturuvorlardı. A>TU fün sast 11.15'de Darasm» Odasms tnsrnntn M > « mt Suna adındm bir şahıs: İnönö'vö eörtnek isttyomnı. demlçö, kendlstne M » raı »avçım ve sevtrim rar. Kayseıi'den bnrara onu görmek İçin eeldim. Ellnl fipfip eldecegtm. Adam son dereee sakln ffirflnflvordn, davramslan Uf blr knşku uvandırmamıştı. Görerll komlser, B&fbalouuB çok mesgn! oldutund sSvletnlsti. Ama Snna nrar edrror. konuşma amyordu. tşte tarn bn nnda Pasa*nm dısmn çıktıpi görüldü. Görevli polisler yerterlndeıı fırladılar. Mesut Suna, raerdivenlertn fistfinde poUslerta tfi me»re kadar arkasmda duniTOrdn: tofinfi armbava btnerken t«vbancasını çıkararak ateş etmeve başladı. Pasa, haftfee va> na doSru efUmiştl. t"c knrsuo otomobilin s a | srks kap»sına tokmağin altın» rastladı. Pollsier atüdılar %A».Tta ra> kaladılar Bırakın benl, bırmkm benl.. dlr» bnitrıroıil» Meaot Sana ve ilk sornlara sa vanrtı verdl: « Inönü 27 Mayıs lhtilâlinl sebepslı yaptı. Memlekeü kötü vola sevketu. Nlyetinı yaln» onu flldürmektl. cMıllet İçin hayırlı ise muvaffak olaynn, deftüse muraöak ohnayayım» diye ateç ettlra. Î7 Mayıstan berl hamrhk y»pıyordum.» SuikBstçlnln ruunda pollslerle bfrllkte bnhmaa Bsşb*kanlık Basm Mflşavirl Nihai Katlan daha aoarm fOrl* k«nustn: Adama vurmamak İçin kendiml gflç »ptettün; ellm blrikl kere yukan çıktı ve lndi; kendiml tuttum. Mesut Suna 7.65 çapındatd tsbancasiyie blrUkto »dale* te teslim edfldl. fçisleri Bakanj ve SıkrvSnetlın Kamandam tse el koymoslsrdı. tnffnfl, olavdan sonra MecHs'e ırittL MUIetveldUeri kendlsine sevjrl eöstertleıi ysptılar. Başba» kan şımlan söyledl: € Saym arkadaşlanm, bugun marus olduğum olay • « bebıyle mllletveklll ve senatör arkadaşlardan yakın teveocüh ve sevgl fjördtim. Meclist» çalısmakl» şeref duydtıSum bütün partilere mensup arkadaslar teessürlerinl bildirdılpr. Naçiz şahsun üzerinde vuku bulan olay sebebiyle bana gösterdiginls alâka, iUcenap hislennizin lutufkar blr gOsterl sidir.» Ve tnfinfl radyoda sn tetatd vaymladı: • ... Her taraftan vatandaşlartm eevgl v« İlgl göstordfler. Memleket eiçüsUnd* havadls almak merakmı venemediğtm İçin sizlere hltap edlvorum: Bana blrşev olmadı. Geniş ölçüde BördUjtüm teveccüh ve sevgl lsaretlerl lçto vatandaşlanma yürekten mlnnetlerlml sunanm.» AP Genel Merkerf sSylenrUer fizerlne Meant Sıma'nnı partive ksyıtlı olraadı|mı sövlemlş. ıma ban CHP111«rle APIller çfsitU flçe ve kövterde kavrı ettntsler. Bn vflsden Adana'da blr AP1İ, blr CHPTlrl fildönnastfiT. Mesnt Snna ve arkadaslan tntnklanmişlar, Snna; c 27 Mayıstan sonra yapüan Anay»sa"yı beğenmlyor^ dum. Kanaattmce tnönü bu memleket lcta çauşmannstır. Onu sevmiyordum, eidürmek lstedlm» demlsttr. 17 hnTir«itı 1964 karar verflmls, Mesnt Suna fltün netteeve ulasmanuaı dolavntyle 90 vü agır hanse mahkflm olmuştnr. R»nıiri»«<i»«ı Nrraıl Akvfiı, Snna*ya vardtm vaadüv de bnluntrp snça azmettlrdlil Için 8 yıl hapse hOkflm Rivmls, AU Deved De Ssbrl CSnal, tabanca bulraak, «atmak, rohsatsn bulnndarmak snçlanndan 6'sar sy hapis cczasına çarptınlrnıslardır. Ttmus Devreşen berast etmisttr. • 1964 rümdakl «lnBnfl'ye nrikast» olavnn 1965 TSrklye TÜTıfndan kualtarak aldnn; beUd bur&nlere Ibret olnT dlye Tiyatro sanatına ftslna olanlar blUrler U, trajedlyle komedi arasında tal nayı vardır. Trajedi, fadadır, komedi. püldürii... Bnna rağmen küçficük bir »yrmtı, Ud oynn turiinü birbirine dönüştürebülr. Devlet yasann da bovledlr. Töneticilcrin davramşlan vüıunden fadalar rflJdflrSve füldurüler faclaya ber daklka çevrilebiHr. Bunun Içindlr ki olaylan ele aurken devlet adami tdsilifinden nzak düşme» mek gereklyor. Amerika'da CnmhnTbaşkannn dürbonlfl ta. fekle öldüren, lngiltere'de Başbakanm ksfasına vumnrta atan ve Türkiye'de Başbakam ynmrnklayan klşller çtkmb*." lir. Rejlmlrr, özgürlfikler ve toplura yasamı fistfioe flklrler deflşmeı ve defiştirUemes bn tfir etn»»t »» «irfclaUktav yuzünden... 5AÎT FAİK İÇfN 3KTAY AKBAL Evet Hayır GÜNÜN KİTAPLARI «Neremden geliyor bu sevinç Sana baktıkça çocugum» di•ordu. «Bugunlerde bir akşam, şehruı aynalı gazinosuna ve aylalann içine Selimi Salis gibl oturacağım Onümde rakı, lışarda akşam, akmtı, kayıklar ve «elip geçen» dıyordu. «Sana :oşuyorum bir vapurun ıçınde Ölmemek, delirmemek ıçin» Jyordu. «Bize bir masa ayır Yanakimu Aleksandramla benlm jin Blr masa ÜstU çiçeksiz örtüsü gazeteden Şarabı ^ktan Hem hülyadan» diyordu... 1954'ün 11 mayısmda çektl gitti dünyadan. Her zarnan öyle apardı zaten. Allahaısmarladık demeden açar kapıyı çıkardı. ^zardı, kınlırdı, Uzulürdü, külrederdl. Kimi zaman hiç bir ey demezdl. «Yalnız» bir Insandı. Yalnızlığın sımgesiydl. Kenuıi lüzumsuz bulduğu için yalnızdı galiba. Kendini mi gereksiz uiuyordu, yoksa çevresini mi, onu anlamayan lnsanlan mı? 'azmak bir ttttku muydu? Yazmadan durabilir miydi? Eğlenir ibi yazardı öykülerini, boşalmak için, bir süontıyı bir «CJı, yalmzlığı, anlaşılrnazlıgı ıçinden atmak için» Bir san defter lır tutuncüden, blr k\ırşun kalem, çekilir bir ağaç dibine, bir aiıve masasma, ytuaır yazardı. Blr daha okumazdı ya da sevığl blr dostunm çabuk çabuk okurdu. DU«iuncesinl afanak İçin egü. öylesıne .. «Havuz Başı»nı böyle dınledim, «Kalınikta» ı böyle... Yenı yazmıştı bunlan. Birinde KüUük kahve.slnin olgeler ormarundaydık. Birinde eski Tokatlıyan Otelinin camitahvesinde... «Şimdl Sevisme Vakü»... Blr şiir kitabıdır bu. Sait Faik*ı şiirlerinl topiayan küçük blr kıtap. tlk kez 1953'te basüdı. irodi yerinde koca bir yapmın yükselmekte olduğu Çifte Saray,r bahçesinde oturmuştuk. Masamn üstünde dergilerden kesılıiş şiirler vardı. Okuyor, seçıyor, ayınyorduK. Kitabm adı azırdı «Şimdl Sevişme Vakü». Yenılık Yayınlannda basılaıktı. Son kez elden geçıriyorduk. 1963 yümda bir bahar günü... ait Paık okuyordu durmadan. Beğeniyor ayınyordu. «Bu nasıl» ıye soruyor, sonra kaldınp abyordu elinden. Sait Faik'ta derılerde çıkmış şiırlen bu kitaptakilerden çoktur, ama o begenıedıği için kitaba sokmadı bir bölUğünü. Aransa bulunsa, onır da fctaoa ahnsa ne iyl olur! Şimdl Sevişme Vaktlnl açtım, yeniden okudum. Sait Paik'ı ölumunün yirmi birinci yıldönümünde. «Şu oğlan çocugua bak Fırça salhyor Kokmuş manifaturacuıın ayağuıa «rt yüz bin teklifmden On kuruş verecek. Seni satmam ocufum Dort yuz bin teklige»... tnsana sevgi duymak, onunı ılgılenmektır. Önce, bakmaktır iyice, dikkatle .. Sait Paik bir akıştır. Kendine, çe\Tesıne çevrik... «Projektörcü» adlı bır öyusünU haürljyorum. Orda ıki klşl vardır, biri projektörcu, bürü de onunla konuşan yolcu. îkisi de Sait Faikle özdeşleşuştir. Bin çızlıliklere tutar projektorünü, obdrü o ışıkta orlya çıkan gerçekler üstünde durur, hayal kurar, Sait Faik niâyeciliği bu İki ögeye dayanır, ilgl duymak, derine lnmek... iirlerinde de, öykülerindeki nitelikleri buluruz. Bu şiirler külik birer öyKüdur. Havada değillerdir, boşlukta, uçmazlar, urüarda yaşayan, duyan, gören, acı çeken mutluluk arayan klıler vardır, genç adamlar, çocuklar, kadınlar... «Halatlannda mesut sahülerle Bir ceylanı bahrl» gelecekr er geç... Bu, mutluluktur. İnsanoğlunun bitıp tükenmez oz•mıd:r. «Balkonunda kış amıutlan asıü Kupeştesuıde eknıek v%'alan Kirli yelkenine fırtmalar sarüı Kavunlannda ıılh ve sükun»la gelecektir o deniz ceylanı... Ya da bir sandal kıntırun içinden çekip özlenen bir sevgiUyi, «Bakı kadehimle enim arama bırakacak» .. Hep «Yapamam onsuz edemem lana su, bana ekmek, bana zeiıtr Bana tad Bana yku gıbi gelen çlrkin kızrm Sensi« edemem» dlyecek aşadıkça .. Bunlar ortak duygular, ortak özlemler, lzlenimler, aşantılardır. Bir lcşınin özel yaşamının yansımalan degildir, ısanoğlunun bitıp tükenmez serdveninden yapraklardır... Yazmak, yaşamaktır dlyenlerden Dinydi Sait Faik. Btrblinden ayırmazdı yazmayı yaşamayı Bir bütündü üüsi de, bir îk şeydı. Aleksandra derken uydunna bu* varlığı anlatmıyora ornegın. Yaşayan bır ınsandı Aleksandra. «Aleksandram mııka çalsm Siyaha çalar parmaklanyle Güftesi bayagı şar.ılar Adi havalar Meyhane acı zeytinyağı koksun Sen oşnut ol Yanakimu». Geçer gıder Aleksandıa Sait Faik'in yaşaundan .. Nasıl giderse gider! Yülar geçer.. Sait Faik ar.adaşı Sabahattin Kudretie bir gün bir diş doktoruna giderler. ür de bakarlar ki doktorun yanında çauşan kadın Aleksanra'dır. Aradan onon beş yıl geçmiş, «mi2u»â çalan parmaklar» leğışmiş, gözler, bakışlar, saçlar da... Bir gün gelir blür Aleksandralar, tüm seviienler, taıvuşuanlar kavuşulmayanlar, o kadınlar kızlar, çocuklar... Am» Inan yazılardır, dizelerdır. Okuruz duygulamnz, bırşeyler aezeız, yaşarız yeniden başka yaşamlan. Bızler, bizden sonraküer, laha daha sonra bu dünyadan gelip geçecek olanlar... «AleksanIram mızıka çalsın Siyaha çalar parmaklanyle»... Evet, duııyonıa o mızıkamn sesinl bu dizelerde, bu öykülerde. Daha eleri neleri! Yaşarmn bıze «hişt hıst» diye seslenişını, dlümu eviyl, gerçek, ölümsüı güzellikleriyle... Mehmed Kemal SOL KAVGASI Ecevit Demirel Erbakan Feyzioğlu Türkeş ve tüm politikacılarla TÖB DER olayları SOL KAVGASI'nda İSMAiL BEŞiKÇi DAVASI (1) Çıktı KOMAL: Izmlr Cad. 7S A N K A R A CHP içinde SOL KAVGASI CHP ile SOL KAVGASI CHP dışında SOL KAVGASI Behice Boran Mihri Belli Ahmet Kaçmaz Doğu Perincek Oya Baydar M. Ali Aybar Sadun Aren Kemal Türkler Kemal Sülker Halil Tunç Kenan Somer Doğan Avcıoğlu Şaban Yıldız Doğan Özgüden SOL KAV GASI'nda... O TAYINLARI Bin Düzine Yumurta JACK LONDON Türkiye'de yaymlanmamış hikayeler 15 TL. PJC 1003 Slrkeci ÎST. ^ıııııııııııııııııiMiııııııııııımıııııııııııııııımııımmmııııııiMiııu | S Millî Eğitim Bakanlığınca TAVSÎYE EDİLEN = E SOL KAVGASI Gazeteci yazar MEHMED KEMAL'in adı geçenlerle yaptığı konuşmalar ve tartışmalara ışık tutacak belgeler MAY Y A Y I N L A R I ' Cağaloğlu, Istanbul 51 K> cj ca ca ca ca o ta o o tü da Ci ü ta ti tü di ü ta C3 ıLi di c SANIK Doğıtım ve bdemeli îstema adresi: . CÜNEY FİLM YAY1NLARI •akızağacı cad. 2 Beyoghı İSTANBU. •CE.DA yılmaz güney | PEMBE KİTÂPLIK 1 = SERtStNDEN 1 1 ÜÇ AFACAN I SOYGUNCULARIN İ PEŞiNDE tonra İ DOMiNO GAZETECi İ BASKAM YAYINLARI Orhan Hançerlioğlu DinlerMezheplerTarikatlerEfsâneler Büyiik Fİkir Kİtapları Pizisi Fiyatı 75 lira REMZİ KİTABEVİ İNANC SOZLUGU | 1 1 1 kuvvet IACK LONDON Boksun acımase ciünyası, danşkl dövüşter, kirf ,kanh ringler ve dev bir vazar..! Kitapçılarda Dağıtnn: BATEŞ 5 = SıııııımıiKMiııııııııımııııunıiMiııııııııııııııııımmııııııııııuııF Kitap satkm her yerde!... Rk. 836 Doâbateş ULUSAL KUKTULUŞ SAVAŞLARI VE ÜÇÜNCÜ D Ü N B EJUKÖV A.ISKENDEROV Lr •ULUSAL KURTULÜŞ HAREKETLERİ VE ÇAĞIMIZ •ULUSAL KURTULÜŞ DEVRtMLERİNtN İTtCİ GÜÇLERİ •ÇAÖDAŞ 8ÖMÜRGECİ1İK •EKONOMtK BAĞIMSIZLIK SORUNU •SOSYAL DÖNÜŞÜMLERİN GEREKLİLİĞİ •HANGİ TOLU SEÇMELİ »ULUSAL KURTULÜŞ / v HAREKETLERİNİNİDEOLOIİK SORUNLARIeULUSAL )t KURTULÜŞ SAVAŞI VE BİLİMSEL SOSYALİZM. çagımızda tSRAF EKONOMİSİ Dr. Agâh Oktay GUNER Millî kaynakianp. tnsanm ve zatnanın israfmı, iktisadi emperv?Uzmin korkunç yıkuouu •tir avcla 'i. baskısı yaüilan İSRAF Sait Faih Ödülü p Ü OMAA Ş J EKONOMİSİ'nde Okuyunuz Damla Yayınevl Caealoiln tST. Tel: 26 î l 99 Yüksek Gerilim Adalet Ağaoğlu | KONUK YAYINLARI PK.74» ISTANBUL m
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear