19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CüMHURlYET 26 Mart 1978 P arlamento sözü ve kurumü politik yaşantımıza gireli şunun şurasında kaç yıl oidu ki! On onbeş yıl, bilemediniz yirmi yü. O bile etegil. Ama, parlamento hayatımız, yani parlamentoculuğumuz, böylesi kısa bir saman dilimine, hiçbir ulusun (kendini zorlasa da, ıkınıp sıkınsa da, tepinıp yırtmsa da) sığdıramıyacağı işleri sığdırma bakımından ilginç örnekler verdi dünyaya. Millet Meclisi ve Senato'dan oluşan parlamento, aslında, ulus'jn temsilcisi olarak, yürütme gücünü, yani hükümeti denetlemesi: çıkardığı yasalarla, ona yön vermesi gereken bır kurumdur, değil tni? Ya da öyle olması gerekmez mi? Ama. daha dumanı tüten bir yakın geçmiste, parlamentomuz, d'enetleme yetkisini, sorgusuz sual=iz, bir OIUD bıtti oyununda hiçbir kozunu kullanmadan, kullanmaya yanaşmadan, hükümete, «Muhtıra» hükümetine bıraktı, orıun tarafından denetlenip yönetilmeye, yürütülmeye eyvallah dıyerek! OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PARLAMENTO ve ÖTESİ Vedat GÜNYOL uyanıp bağımsızlıklarma kavuştuğu bir çağda, ker.di topraklahnda bile artık borusu ötmez olan îngilız parlamentosuna, kaia kala, kelimenin etimolojik anlamının kökünde \atan görev kalıyor. Par!amen.to, Lâtmce. konusmak anlamına gelen cparlare» sozcü°unden türetilmiştir. Italyanca parlamento =ozü. millet meclisi anlamına gelir. Fransızca parlament kehmesi üe yine aynı kokten, «parler» fkonusmak) kökunden türemiştir. Demek oluyor ki, başlangıçta parlamento, ulusu temsil eden kim?elerin. bir arava aelip, ulus adma konuşup, tartı?tığı, ulus adına karar aldı^ı bir kuruldu Konuşup tartışrr.ak, sözden, îâftan, kuru lâkırdıdan öteye gıtmediği an, parlamento kavramı. daha somutça'i, parlamento kurumu, palavra çıkmazımn boğuntusu içinde =öniip gider. Nasi! gitmesin ki. bugün artık gününü doldurmuş. ama hâlâ yasamakta direnen. türlü düzenler, dolaplarla ayakta durmsya çalışan o kokusmu.'; kapitalist reiimle vnnetilen, söziimonartemokra=i!erde.parlamentolar. İspanyolca «Palabra» (oalpvra) sö7unün halk dilinde ka^ancfığı o kücültücü anlsm çizgisinde, dört dörtlük. beş dörtlük. bın aörtluk, islev=iz. görevsiz bir kuru lâf ebeliai içinde ömürlerini sürdürüyorlar. Halklann gözıi açıltncaya kadarria=iirdürpre5«> hprmorlar. Aslında, bütün Mecîislerin, küçüğünden büyüğüne bütün komisyonların, bilimlisinden bilımsizme, sosyalinden mosyaline, koruyucusundan sa kınıcısına, yardımcısından yardakçısına kadar bütün toplantılar, oturaklj oturaksız bütün oturumlar, bir iki kişinin bir sözü. bir baKisı, bir işareti ile renkten renge boyanabilen insancıklardan ohışmaktadır. Shakespeare'm Julius Cuesar'ını okuyanlar hatırlar belki: Sezar'a komplo hazırlayanlarla. Sezar'm dostu Antonius ve yeğeni Octavıus'un söylevleri karşısmda. Roma halkımn bir gün içinda npsü bir kamptan öbür kampa. bir dujgudan öbürüne şıppadak nasıl geçtiğini. yığın psikolojisinin bu konuda ne denlı önemıı bır rol oynadığını Shakespeare büyük bir ustalıkla anlatıyor. Parlarnentolar da. dünyanın neresınde olursa olsun. yığın psikolojisinin. etkisindedir ister istemez. Üyeler ne denli seçkin. ne denli aydm, ne denü uyanık olursa olsun, yine de yığın psikoloj'isinden kurtaramazlar kendilerini kolay kolay. Kurtaranlar olsa bile ki vardır azınlıkta kalmaya yargdıdırlar ımahkumlar.' Bu konuda, Einstein'in. bir meslek arkadaşının ağzından Lâtince olarak söylediğı şu özdeyişi akta rayım size. Bir Senato, ya da bir dernek toplannsı nın laf kalabalığı içinde, aklın mantığın nasıl hiçe sayıldığını, bir takun ssygın kimselerin çocuklara Parlamentoculuk hayatınv.za, pek de onur getirmeyen bu acı deney. soa seçimle tarihe karıstı bereket. Ne \ar ki, bu acı deneyden ders ahnamamıştı. Bu kez de, birinci deneyden daha bir garibi bekliyordu bizi. Kendi içinden hükurr.et çıkaramayan, çıkarmamakta direnen, olayların zoru ile kurulan hükümete güvenoyu vermsyen. kendîne rağmen i^başında isler kotaran bir hükümetin vantıklarına, hesap soramadan, soramadan seyirci kalan, kalabilen bir parlamento dönemi yaşıyoruz. Daha doğrusu, yaşatıyorlar bize. Parlamento deyince, doga: bir ca$rı=ımla akla, Ingiltere'nin, korkuluk kralı, «Avam Kamarası», «Lordlar Kamaraşı» ile, daha yakın tarihlere kadar içeride zorlama vicdanıyla yurttaşlarmı, dışarıda da, sinsl. cıkarcı. ayırıcı. bolücü, bölüp kırıcı politikasıyla da dünyayı parmağında oynatmış olan o ünlü kurumu geür. O parlamento ki, bir Ingiliz polıtikacısının riejımiyle, dünyad'a yapamıyaragı şev yoktu. erkeği kadına, kadını erkeğe dönüştürmekten başka. Ne var ki, erkeği kadına, kadını erkeğe dönüştürme özleminl, bugünkü cerrahlığın bir çırpıda gerçeklestirebüdiği, söroürgelerinin bir bir yaraşır kararlara alkış tiıttuiunu görüp hayıflanan arkadaşı şöyle yazmi} Einstein'a: Senatores buo viri, senahıs autem bestia: Senatörler iyi insanlardır ama, senato bir hayvandır, Her zaman öyle rtıidir, dersiniz? Senatrtrlerin birer (aftedersmiz) ha^'van, senatonun da fgenel anlamda kıı!lanıyoruın senato sözünü. şu bu senato ya da meclis anlamında degin bir insan oîdugu görülmemis midir hiç? Oörülmüstür elbet. Tanhler vazmıs olmalı bunu. Ama tarihler yazmamış bile olsa. halk, her ülkemn nalta. dile getirmistır bu bütün diinya oolıtikacılarına özgü sıfatları. Halk. o derin gönislü, derın duvuşltı. partaüarı içıpde bile nife ınoelıkler saklayan halk. çnŞu zaman bırtakım benzetmeierle. kımi DOİitikacılara rküzünden danasina. esegmden köpeçine vannoaya kadsr çesirli tıavvan adları takmıstır. Coyj kez cie. verinde olarsk. Hslk neden yarastmr dersir.17. birrp.kım tnsanlara bu hayvan sıfa'lannı? Havvanları sevTnprîieınden mi? De«il. Haltt hayvanın öküzünü. e^eğini. köpeftni, kvırdunu sırtlanını sever ama. ınsanm öküzünü. eseslni. köoeŞini se\Tne7 Halk bilmez mi samyorsunuz. kimin Dara babalanna yaranıp her ilerici atuımı Rösteklemekte onlarla elbırliğı. sözbirlisı vaoarak ök'IiTİpstiâini0 En siizel en akıllı. en namuslu vurt pvlstlarına vine birrakım kandınlmis vurt evlâtlarmı saldırtarak dpvlet gücünü hice savprsk devlet içinde deviet varatmava cali'înrak knneklpstijini? Türkiyemiz buşün. artık °eri dönülnaezcesine parlaraentoculuk kavgantısına eirmıs br.lunuvor. Bu aşamada. parlamen'omuzun kendine dü=en gorevi insanca yerine setireoeğini umuyoruz. Bır takım partilerin. ortak bir cephc halinde, Türk haikının çafma varaşır bir düzeye ulasmasına ne denl: vardımcı. va da ne denli köstefcçi olacaklanna çok vakında ıanıklık edebilecefiz. Simchlik gorünüm o k:. henüz oarlamentoyu çoğunlukla temsil Pdemıyenler. sözüm ona ya da hıç kımseye, ortak bır cephe kalabahfmda. derme Catma, köhnemı= kokup kokusnııi': kai::!nma formüüenyle, parsalar re de ar=Vpr oecınde taKim taklavat, heheyyt pelıvoraz nar&Urivle üstümüre üstümüze gelivorlar bu»ün. Geliyorlarsa gelsınler. Gelpreklen varsa sörecekleri de vardır e'bpr Semiha'nın Hakkı ızim millet bı>nk bırakmayı çok sever: pırasa bıyık, kaytan bıyık, burma bıyık, sarkık bıyık. badem bıyık, ne b;cim olursa olsun bavılır.z bıvığa .. Pilâv üstü Kuru fasulyadan. televızyonda futbol maçı seyretmekten, hakeme tempoyla sövmekten de çok noşlanırız. Güzel tabiatlanmızdan bin de tiak=i7İıŞa isvandir. Bi7İm f;ırbn! ta'^ımlarından b!r:«! dısarda venildi mi. basınımız hep bır ağızdan yaygarava bas'ar: Hakkımızı yedıler .. Bu kadan namussuzluk'ur... Adaietsfzlik meydanda . Eurovisıon sarkı yanşmasında sonuncu olduk. Babıâli basını do»rusu helâlincien ele aldı davamızı... Kaç gündür bırincı savfalardan sıris'.vorıız: Semiha'nın hakkını yedıler... Adaletsizlik var... Jüri taraf tuttu... Bızim bu gibi ahskanlıklanmız yanında bir tabiatımız daha var. Milletimiz açık sözlüdür. Çnğu \jrtta«i"ii7 vaptısını. hafta yaDmadıSını aoıkça söylemekten çok noşlamr. 12 Mart rejiminde îjazerelerde sıksık bazı vurttaşlarımızın resımlenni görürdük: Övünür dururlardı: Eminönü araba vapurunu ben vaktım... Marmara eemisini ben batırdım . Köprüyü atmak için plan kurdum... Demirel'i kaçıracaktım .. Elrom'u ben öldürdüm .. Gönlü şani bir millet oldu»umıi7dan. ne suç olursa olsun iisfümüze almakran çekinrrıevız. Adlive dosvalarımtz bu komıda ne denli cömert olriuenmuzu gös'enr Pılâv üstü kıırıı fasulva vemek. televızvon sevretmek. hakeme temtjoyla bağırmak. bir de oolistp gelîsigli^ei konnsmak alı^kanlıfımi7 var. Simdi ga7erelerde bir «Halic Cinaven» övkii<='j okııvoru?. Bazı uırtraslanmız ortsokul C3?:nria bir co<*tı*un ailesınden tehdiî mektubuvla para kooarmalf ıs'emısler. sonra öSrencinm ırzma ?ecmi«ler. iskence etmtşler demır C'ibııklarla dö\müşler. öldiirmiisler en <=nmıncia ce^pdı hr cuvals kovurj Haiiç fcöprüsüne ?etirmıpler: c.ımbnrlop der.ır» Pnlisım'.? vakalamıs bu ışlen yapan üç Kişıyi... Hepsi de bülbül jîibı ddkülmüsler: B ON İKİYE BÎR KALA... OKTAY AKBAL Evet Hayır YİNE ŞU STAD İŞl binlık stad üz«nne yazdığım yazı (Cur.ıhuriyet, 21.2.1975) hay lı bızgınlık ve hırçınlık yarairnış, öyle anlaşılıyor. «Hesio bilmezlik» ve «amatörlük» ila suçlandım. Madem ki öyle, «hesap bilmez bir amatör» olarak bu durumda yapabüeceğimiz tek şey «hesabını bilen profesyorellerden» hesap sormak olacat^ Bu yazıyı bunun için yazıyonırtı; hesaplanmı beğenmeyenler KOıi di hesaplannı ortaya koysunlar da doğruyu yanlısı jcörelirp diye... Gerçi olumsuzlugu anla^ıldağından bu stad konusu kapandi; ve aynca Boğaz'ın korunma sorunu da Belediye bir kıyıj'a ;'ı lerek Bakanlıkça temelden çözümlendi. Ancak bu öyküden alacağunız bir iki ders var, bunlan konuşmakta yarar görüyorum. Boğaz yağmasıyle, doga estetiği, şehircilikle, spor anlayışnle ilgili konulan bir yana bırakalım. Söz konusu hesaplar stadm yaratacagı ulasım ola>iylfl ügıü Elimizde 150 bin kişi var; bur.ian kent içine dağıtacağız. Bugün kü günde Istanbul metropiliten bölgesinin nüfus açısından Boğaz'a göre ayınmı 34 ve 1i o rarundadır. 20 yıldan beri bu o ran aynı kalnuştır. Nazım plan çalışmalan bu oranı Asya yakası lehinde değiştirmeyl örıgörmektedir ve hedef olarak 23 ve 13 oranlan düşünülmektedir. 150 bin kişıyi buna göre bölüstürürsek, staddan karşı kıynTi geçmek zorunda kalan 100 bin ki şi çıkıyor ortaya. Buyrun, istedığiniz hesabı yapın ve bu kıtle'.i karşrya geçirin; ister vapurla, ister dolmuşla, ister otobus'.e. isterseniz özel otomobille. Ortada bir fizibilite raporu olduğuna göre, nasılsa bu hesap çoktan yapılnııştır. Hani hatırlatmak gibi olmasın, boylesine büyük kitle hareketleri doğuran projelerde ilk düşünülmesi gereken konu budur. Hani o Kadar özendiğimiz ve benzemeye çahştığımız Batrda, hani birtakıtn modellerle. matematiksel v^ntemlerle dağıtım yapıür ve u!aşım olayı değerlendirilir. Adı %eçen fizibilite raporunda bu yaklaşımın yer aldığından kuskumuz yok elbette. Vok da, hani şu hesapların sonucunu oizler de öğrenelim dedik. Sıkıntısıyıe, güzelliğiyle günlük hayat.ınd;ı Istanbul'u paylaşan bizlerin, sokaktaki adarrun, hepimızin bu t e sapları bilmesinde yarar vardır dedik. Benim j'aptığım hesaplar aykın ve aşırı bulunduğuna aiıre, fizibilite raporunda yer alan «hesaplı» hesapların ne oldugunu sormak nakkımızdır sanıyorum. Bu yüzden de ber.im yazıda yer alan «yanlış» hesapların düzei'ilebilmesi bakımından. doğniiHrını öğrenmek üzere, dünya alerne hesap nedir gösterebılmek için aşağıdald sorulan soruyorurı. Cevaplan, fizibilite raponmdan yararlanılarak kolayca bulunabilir herhalde. W çkilerimizi içiyorduk, konuşuyorduk. APden. kopmak uze£ re ldüer. Yeni bir parti kuracaklsrdı. Bir hevecandır gidlyordu. Genç mlUetvekill, o günlerin Ba?bakanı Demirel'in karşısında yer alanlardan, kopmak üzere olanlardan biriydi. Durmaksızm anlatıyordu, Demirel'i, kardeşlerini, o »ıralarda gazete manşetlerine geçmiş, uzun tartışmalar yaratmış, hatta Meclls komisyonlannda incelenmiş birtakım konuları... AP'nin Genel Başkanı değişmeliydi, başka biri gelmeliydi bu göreve. Mademki bu olmuyordu, sayısı kırka varan mületvekilleri partiden ayrılır yeni bir siyasal örgüt kurarlardı. Galiba bu genç milletvekili Demireİ'e karşı çıkan arkadaşlanyla yaptığı bir toplantıdan gelmişti. Gecenin tek konusu Demirel'dl, yaptıkları, yapmadıklan... AP'ye karşı olan. Demirel'in tutumunu beğenmeven, yazılarımda da bu duşüncelerimi açıkça belirten bir yazardım ben. Ama AP'den i«tifa etmeye hazırlanan bu genç milletvekiline karşı nerdeyse AP Genel Başkanmı savunur duruma gelmiştim. Bu kadan da olamazdı doğrusu! Inanılması guç olaylardan söz ediyordu açık açık. Koskoca bir iktidar partisinln genel başkanını, Türkiye Başbakanını bu denli suçlamalar karşısında savunmaktfabana düşüyordu! Hem de o parti li«tesinden seçilmiş, daha düne dek Demirel'in yanında yer almiş bır politikacıya karşı.'.. Birkaç gün önce DP'den lstifasmı verdi bu milletvekili. Dehebilir ki, bir partiye girmek de, aynlmak da kişisel bir haktır. Kimse buna kanşamaz. Öyledir, öyledir ama on ikiye iki uç dakika kala, bütün Türkiye'nin gözleri üstündeyken, Sayın Demirel her çareye başvurup DP'den üç . beş oy e'de etmeye çabalarken, bu yolda her çareye başvurulduğu söylenirken, özel girişimci çevreler kendilerincfen yana o'acak bir «sağcı» iktidarı oluşt'jrmak için tüm güçlerini, olanaklannı seferber etmişken bu milletvekilinin birdenbire partisinden aynlması, türlü yorumlara yol açacaktır. DP'nin Meclis Başkanvekilliğine kadar yücelttiği bu avukat on ikiye üç dört dakika kala kurucusu oldugu, oiuşturduğu, jıJlardır önde gelen yöneticilerinden biri olduğu bir partiden kopmakla siya^al geleceğini de tehlikeye atmıştır. îstifasını vereceği güne dek kendi partmnin yürüttüğü AP'ye karşı olma, Demirel'in lid'erliğini istememe politikasımn ateşli bir ranlısı biliniyordu. Durup durıırken böyîe bir karar vermesi şaşırtıcı ve üzücü olmuştur. Yann Meclis'te Demirel'in kuracağı MC'ci hükümete güvenoyu vermesi, AP've katllması, belki de yeni hükümette baksn olması, bu beklenmez kopuşu belkl de açıklayacaktır. Genç milletvekili açısmdan böyle bir durumun yararlı mı, yararsız mı olacağını düsünmek bizi ilgilendirmez. Kendisinin blleceği bir istir bu. Bana düsen, bir zamanlar, siyasal görüşleriır.iz birbirine uymasa da ağır başlı bir politikacı, dengeli bir hukuk adamı olarak tanıdığım bu milletvekilinin siyasal geleçegini böyle bir olayla karartmış olmasıdır. Evet, zor bir geçittir politika... Sırat koprüsünden geçer gibisinizdir her an, İllerfeo köprüde olmak isterseniz. her çareye. her yola başvurarak. her duruma katlanarak politikada ön planda yer almak hevefini beslerseniz, kişiliğinizi yapan birtakım erdemler teker teker sökülur gider. Bir süre daha kahrsmız belki o yüksekçe yerde, daha doğrusu yüksek sanılan o yerde... Belli de olmaz ya, güçlü ya da. sağlam kalelerin güverjiği içinde olduğunuzu sandığınız bir anda bir âe bakarsınız çöküvermiş o duvarlar, kalakalmıçsınız ortalarda:.. Bir milletvekilliği sandalyesi, hatta bir bakanlık koltuğu, daha başka çıkarlar, durumlar çekici gelebilir, önemli, vazgeçilmez görünebilir. Ama gerçek politika adamı böyle yerlere «her şeye rağmen» gelmenin, «her şeye rağmen» orda kalmaya, tutunmaya çahşmanm kisiyi bir anda «sıfır»a dönüştüreceğini bilmelidir. MC'nin halk çoğunluğuna ters düşerek, seçimden kaçarak, üç beş oy daha koparmak umuduyla bteki partilere, özellikle Demireİ'e karşı kurulmuş bir DP'ye dort elle sarıldığı, nerdeyse dört kolrfan saldırıya geçtiği bir anda partl değistirmek, oyunu saklamak, kaçamak yapmak, on ikiye bir iki dakika kala «hidayete erdigini» bir kahramanlık yaparcasına açıklamak, an acı güldürür bu oyunlan seyredenleri... O kadar!... •• » •» • » •• »• ' BÜYÜK YERLEŞME KARARLARINI BÜTÜN BOYUTLARİYLE VE HIRSLANMADAN, HIRÇINLAŞMADAN KAMUOYU ÖNÜNDE AÇIKÇA TARTIŞMAYI ERGEÇ ÖĞRENECEĞÎZ. ELBETTE ÖĞRENECEGÎZ ATiLA ALPÖGE tı» ne kadar sürecektir, kaç sa at? 6 Kara taşımasına kaç otobüs özgülenmesi gerekmektedir? 7 Geri kalan yolcuların ka çı özel otomobiJle, kaçı doimuşlarla karşıya geçecektir? 8 (Yukarıdaki iki sorunun sonucu olarak) stadın boşalmasıncıan eonra kaç aracın köprüyü geçmesi ferekecektir? 9 Köprünun üç şeridi saatte kaç araç geçnKsıne izin verir? 10 Köprünun bir yöne ozgülenmiş 8 gişesinden bir saatte toplam olarak kaç araç ge çebilir? 11 Köprüye giriş yolları, şimdiki durumlarında b:r saatte kaç araca hizmet edebilir? 12 Şimdiki durum yetersız bulunuyorsa, bunu düzeltmek için yeni alt ve üst geçitler yapılacak mıdir? 13 Nakkas Tepeye Göztepe yönünde bağlantı sağlanacak mıdir? (Şu anda olmadığını hatırlatınm). 14 Çevre jolunun bu kesımınde yukanda adı ed;len mucfahaleler yapılacaksa bunların yatırım bedeli ne kadardır? 15 Bu hesaplara göre «köp rüyü geçme harekâtı» kaç saat sürecektir? 16 Yukarıda anılan ulaşım yatırımlannın bedeli toplam maliyet diye ileri sürülen "0 milyona dahil midir? Değil?e bunu kim ödeyecektir? Soruların hepsi bu. Basit ve masum 16 soru. Cevaplayın bakalım bunları da, görelim stadı 1,5 saatten ön ce boşaltsbiliyor mu'unuzî Gö relim bakalım, koca Boeaz Köp rüsü'nü staddan geien trafikt^n başka herşeye 1.5 saat için kapatacak mısınız? Unutmayalım, bir de otopark konusu var. Böyle bir stadın en az 20 bin araçlık otoparkı olması gerekir demiştim. Yani A tane Gülhane Parsl. Fa?la bulunmuş. \razgeçtim, yarısı olsun; 2 tane Gülhane Parkı kadar. Bu kadan için bile yer var mı Nakkaş Tepe'd'e? Ünlü fizibilite raporunda kaç araçlık otopark düşünülmüş, kaç donüm yer ayrılmış açıklar mısını?° Ob'.ır acıd=n da »nrrnpk istivoruz. Geçenleıüe uç bü>"ük kulüb'in başkanı bır araya geldiler; stada ne kadar da gereksinme cuyduklarinı belirttiler. Kulüplerın malı sorunlan için nasıl da par!ak bır çözüm yolu olduğunu açıkladılar. Böylece stad projesı ile büyük kulüp çıkarları arasındaki ilişkı belgelenmış oldu. Bu durumdan kımseyı suçlamıyorum. Böyle olması çok dogal. Benımsediğımizı parlak sözlerle tekrarlajnp durduğumuz (ama kâgıt üsttinde kalmişlığıru tartışmaktan kaçındı|ımız) polıtık anlayış ve rejımm geregi, çıkar ve baskı çevrelen, polıtık tercıhlerı kendi çizgılen boyıınca elbette etkılemeye çalışacaklardır. Ancak başka baskHara yolu tıItamamak şartıyla. önemli yerleşme kararlannin kamuoyu önünde, bütün kozların ortaya serüdifi açık bır tartışma ortamında alınması gerekir, Kamuoyunun neyı satm âldığuıı bilmesi açısından. İşte burada karsımıza yepyeni bir yöntem çıkıyor. Demokratık bir kentsel yönetim, demokratik bir planlama anlayışı. Hıç de alışık olmadığımiz bır yontem bu. Kabul; ama ögreneceğız. Kapah kapılar ardında değıl, açıklıkta. karş:mızdaküiı dinleyerek, hirslanmadan, hırçınlaşmadar.; tartışarak, tartışmaya olar.ak tanıyarak; kamuoyunu biçımlendırmek yerine kamuoyunun kendi kendine olusmasına ızın vererek. Verılen karariara karşı çıkılmasuıı hoşgörüyle kar şılayarak. Bu bır karar alma ve planlama yontemıd:r. Bundan başka da çağdaş bir yöntem yoktur. Tüvlerini cımbızla yolduk. Denize attık.. NV var (ri öldiîrijlen çocuk birkaç gün son'» îzmirMt •»2 ?a.im orraya çıkınra. ıs borulmu? *anıt!:nn ke\fl ^arıia kalmış: sunın «'jra=ında ne guzel arls'nnriarnnış yaptıklarını . Eizim miilet yamandır: çok sever bıvık bırakmavı. DİJav ü^rü kuru fa«u yayı. hakeme tempovla baSirmavi. bır dp Doli^te suç ıtıraf etmevı... O «lenli sever k) bu isi. ba7PTI vapmadıklanr.ı da vapmıs sıbı balıandıra ballanfiır» aniatıp poli«=i yanıltır Sözgeli?l bir cün Süleyman Beyl, bir çün Fevzi Beyi, bir gün Necmettin Bevi polise çeksek, kimhilir neler anlatırlar Ama şimrij bu beyler ve 6teki baylar, hükümet bunalımı eib1 yüksek islerle ugraştıklannrian, adalet bunanmı gibi islere hic bakmıvorlar. Gerci ba=ımmjz adaleNizUB, hak^ızhöı pevmez ama, futbol ve hafif müzik konulanna özsüdür bu... Şimdj Eurovı«ıon'da bize yapı'ar haksızlık. Babıâlı'vı daha çok ilailendiriyor: Semiiıa'nın hakkını yedıler .. Poliste «Halıç cinayetınj bız ışledık» dıye konuşan yurttaşianmız da, gazeteleri okudukça, Semiha'nın hakkının yenmeslne her halde çok kızmıslardır Eurovisıon yanşmasındakl adaletsızligi protesto etmek için, hukuk adamlarımız, baro'.anmız, hukuk fakültelerimız, parlamentfrlerimiz bir gösteri yürüyüşü düzenlemelidirler Haliç Cinayeti'nin sanıkları o güne dek yürüyecek duruma gelirlerse, bu gösteri yürüyüçüne elbette katılırlar Olur mu efendira, Spmiha'nın hakkı nasıl yenırmış? Böylesıne adaletsizlik karşısında susulur mu? Tehd:t ettik. Karar Alış Biçimi Burada meselenin püf noktasına geliyoruz. Niçin konu enine boyuna tartışılmadan bağlanıyor? Nıçm en ufak bir karşı göriiş bile hırçınlık yaratıyor? Niçın bir oldu bittı harası içinde oluşuyor herşey? Kapah kapılar ardında, «profesyonellerin» ker.di aralarında. Niçin? Burada önemli olan stadın 20 dakikada ya da 1,5 saatte bosalması değil. Önemli olan, böylesine kritik bir yerleşme kararınm oldu bittiye gelmesi. Kamuoyunun dışmda oluşması ve bu karan benimsetmek için kamuoyunun biçımlendırilmeye çalışıîraası. Stad ulaşım sorunu yaratmayacak deniliyor. Yaratacak! Otopark îçin yer bulma sorunu yok tur deniliyor. Var! Görünüm yalnızca bir açıdan gösterüiyor; pembe ve şatafatlı bir açıdan. S™ TEŞEKKÜR vgjli eşim, babamız Rüştü SÜELÖZGEN'i kaybetmenin acısını bizlerle candan paylaşan akraba. dost, •rkadaş ve kuruluşlara sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. ÇAGDAŞ YAYINLARI Her kentsel yerleşme kararı bir politik tercihi yansıtır. PoliEşi: Muzaffer Süelözgen tik tercilıler de benim, sizın, Çocukları: Esin Uoksat, Sevin Sunal, sokaktakı adamın, kentsel yaEııgin Süelözgen şantıyı paylaşan hepimızin hayatını etkiler. Böyle bır tercüı yapılırken, tercihte katkımızın olC u m h u r i y e t 2290 ması gerekir. Bütün sorun burada ışte. ^IIIIIIUIIIIIIIIIIIIintimillllllllllllMllimillllllllinillllllllllllHIIIIIIIIIIIMuılıllılMIIIIIIIIIIIHIIIIllllllllllllllll: Kaldı ki konunun. ulaşım dışında tartışılması gereken bır çok özeilikleri var. Yukarıda da belirttiğımiz gibı, Imar ve Iskân Bakanlığı işin bu yönünü temel | 27 şubat 197Ö günü Merzifon yolunda trafik kazası geçiren Ş den çözümleyip lıepimizi sevın 5 ve kaidırıldığı Merzifon Deviet Hastanesinde sağhğıns kavuşan = dirdi. | Sendikauıız Genel Başkanı Isa Ruhi GÖBÜT"ün tedavisinde = | insancıl ilgüerini gösrteren Operatör Dr. Ali AHUNBAY'a, Ş 5 Rontgen Mütehassısı Dr. Alunet UytAS'a, Merzifon Deviet Has = | tanesinde calışan memur ve işçilere, Merzifon PTT memuru = | Mehmei SELVİ ve arkadaşlarına, Em. Hv. Asb. KemaJ BÜ1 | Yİ'KGt'VER'e ve yakın ilgilerini esirgemiyen Merzifon halkıŞ g na teşeickür ederiz. = = TİS İS | TÜBKfYE İNŞAAT SANAYtİ tSCtLERt SENDİKASI | I Genel Sekreterliği = | TESEKKÜR I SADUN TANJU ^ılııluııılıııııııııııııınıııııuııııınıiHiıııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııımMinıımiı^ Cumhuriyet 2294 I.Ü. Kimya Fakültesi Dekanlığından »••»•••»••••••»•••••••••••••^ • • X TÜRKiYE ÇiMENTO SANAYii T A.$. • I iSTANBUL ALIM VE SATIM • • MÜDÜRLÜCÜ • Bazı Sorular : 1 Karşı kıyıya vapurla kaç kişi geçeçektir? 2 Bunun için kaç vapuruo özgülenmesi (tahsisi) gerekmek tedir? 3 Bunun sonucu olarak, Kuzguncuk vapur ıskelesi genişletilecek mıdir? 4 Bu ışlemın yatırım bedeli ne kadar olacaktır? • • 5 Bu koşullar altında ya• Dairemizde açık bulunan 12. dereceü bir adet daktilo + j kadrosuna 657 Sayılı Personel Kanunu esaslarına göre or• pılan «vapurla tasıma harekâX taokul mezunu dakti'.ograf alınacaktır. J X îsteklilerin en geç 4'4'1975 gününe kadar Sahpazan * • Dursun Han Kat 4'deki Müdürlüğumuz Personel Şefliği4 i re muracaatlan rica oulnur. * • • ^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••^ * (Basın 12827) £282 I Daktilo Alınacaktır : t f Bursa Tjp Fakültesi Dekanlıpndan Fakultemizde hemşire yerinde kullanılacak Sağlık Kolejl mezunu erkek hemşirelere ihtiyaç vardır. 8 kadromuz açıktır. Isteklilerin 4 Nisan 1975 günü ij saati sonuna kadar Dekanlığa müracaatlan. Kıymetlı bacılar ve «uatıubrta mutcsckkil ceıuze mcrasm ıMMmi2. tir teletonla emrmljdeMr. Sazete illnı n ıımunı noıındM ıçın ayn lır ucrel t'ınnn;, ctntıt tslerrai isletmemız deruhfe tttr, ıcı gSoknoui jjylısırıi. VEFATLAR ICIN Tel.: 47 20 06 daha güzel bir dünya ÇIKTI yayınları: Cağaloğlu Halkevi sok, rco: 3941 Istanbul (Cumhuriyet 22tJj) Asistan Alınacaktır 1. Ü. Kimja Fakültesinin Eiektrokimya ve Atomistik Çekirdek Kimyası, Analitik Kimya, Organik Kimya Kolloid Kimyası, Fiziko Kimya, Genel Kimya, Sınai Kimya, Gırfai Kimya kürsülerine asistan alınacaktır. tsteklilerin yabancı dilini blldiren düekçeleri ile 5 Nı=an 1975 tarihine kadar Dekanlığa başvurmaları (Basın 12873) 2283 iııııııııı»ıtııııııtıtf <tıı rııııııtm ıı«jtıııttıt*«rııııif luıııııııiMf ıifiHtııııt^^ pıııımuMiınııııııııımııııı ı (Istanbul Sanayi Odasından I | g Ş B = Ş 55SÜ sayılı Odalar Kanunu seregince 1SJ75 yıu aidatıİ nın MART ayı sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir = 31/3/1975 tarıhlne kadar ödenmeven aıdaı "i 50 faz= lasiyle tahsı! olunur = Sayın üyelerimizin tnağdur o.mamsıarı ıçın Ke\fı\et B Önemle duvurulur. (Ba^ın 12181) 2279 B »ÎIIIIHIIIIIIHII/l'HIIHIIIIIIIIHIIHIIHIIIIIIIIIIIIHIIHIIIIIIIIIIIIllllllllillllllllllllllllllllllllllllllllllllllH.lllllllllı^ Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından Aşağıda açıklanaa say.cfa pıâstık ve Rekontsrüktif Cerrahi Bılım dalina asıstan alınacaktır İsteklüerin en ge<, 28/3'19(j sünü mesal saafı sonuna kadar Dekanlıgımıza müracaarları ilan olunur KtRStuNÜN AU1 Plâ5tik ve Rekontsrüktif Ceırahi (Basın. Ç 4IJ6 12864) 2230 CNYAM AütDİ t t t * İSLAM aNAZE İŞLERİ »01: Sutıin mujmeleler Islclırsyc aıl glnık tııeıe xurt ıcı, ytır itsı, yırl dısınılan ynıda ctna;e MMI yapılif. Sünıın hcr >:«tınıî« emrı mittır. (Basın 305 12863) 2281 CCenajans 1261) 221
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear