17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ocer CUMHURİYET I ârtlık 1975 K u â Hı\ <rBM£Z. ADAMJ tPip, ÜK.A* KAFAİlMlN ÜlfuNE AuMAUAH. i i KEYF/MİN ItiMt Ö K E ... AFEWN Sı"2£ KAR(LA£lM !... Û'VLE 1... txBl YANIMA OTUP S E N D F OH 8E 1... MiSfr/8/JUKl KÛKTU... DÖNDÜ&tCEKlıN ABDULCANBAZ T"""""1* VATAN DEDİLER Talip APAYDIN 6 Makedonya 1900 3. Hikâye KURT KANI Yazan: Necati CUMALI • Günlerinl kızı ılk gorduğO ?angol yolu üzenndekı tümsekte sabahtan akşama kadar yolu gözetlemek durmadan kızı düşünmekle geçiriyor, yanında götürdügü azığına el sürmedigı çok oluyordu. Yüzü süzülmeye baş lamış. avurtları çökmüş elmacık kemiklerı iyice belirler.mıştı. Kımseye açmıyordu derdinı. Kı zı düşündügü ölçiide geçmiş yaşamından koptuğunu uzaklaştığını duyuyordu. Babasının doğup büyüdügu Neveska'nm ortasında tekmeler dipçiklerle dövüle dövüle öldürüldüğü gün dünya ile küsmüş, içı zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini. Kızia karşılaştığı güne kadar nefretten başka duygu tanımamıştı yüreği. Acıma nedir, sevgi nedır bilmemışti Geceleri uykusur eeçirdigi saatler bojaınca geçmişıni hatırlıyordu uzun uzun. Tüfeğınin namlusunu üstlerine çevırdi*i ad"amların gözlerinı göruyordu karşısında. Nasıl da korkuyla doluydular? Soyduğu adamlann titreyen ellerini. attığı kurşunların arkasından yukselen çıglıklan yeni yeni duyuyordu sanki. Zorla isteklerıne boyun egdırdijfi kadınlar olmuştu. Gövdeleri sevişirken nasıl katılaşır. nasıl soğuk kalır ısınm?k bilmezdı tenleri. Gözleri ise tıksindikleripı gizlemezlerdi. Öyle bir dogruluşlan vardı İtf kollarmın arasından. eteklerini düzeltirlerken küçük bir el devinimiyle küfür ederlerdi sanki! Neden? Sımdı anlıyordu nedeninl. Bütün o insanlar daha mutluvriıılar ondan. Tüfeginin namlusunu Üstlerine tuttugu adamlar yaşama daha tmflıydılar. Sevdikleri serildıkleri kadınlan çocuklan vardı. Soydugu yolcular ya sevdiklerınden gelir, ya sevdiklerine giderlerdi. Ellerinin titremesinin nedeni, hep o kavuşmalann canlannı daha tatlı kılmasıydı. Zorla yattığı kadınlar. vücutlaırın bir başka erkege adadıkları, kendisine dokundurmak istemedikleri ıçın tiksiniyorlardı ondan. Tümü mutluluğu tatmışlardı. Gerçek korkuyu ilk kez duymaya başlıyordu yaşamında. Neydi o Soroviç kilisesini tek başına basması? Olur delilik miydi? Cesaret miydi yaptıgı? Kaybedecek bir şe.vi j'Oktu ki o dönemde, cesareti söz konusu olsun. Ölüm umurunda bile dejfildi. Saklanmak tan. pusuya düşürülecegini kollamaktan. anlamsız ya^amakfan bıkkm, aksine. eh artık, ne olacaksa olsun ölümse ölüm! der ortava atardı kendini. Giderek aradığı ölümdü bir bakıma. Ama o böyle Ustüne üstüne gittikçe ölUm ondan kaçıyordu sanki. Geçmiş yaşamım düşUndükc« gelecek diye. yarın diye bir kavram olmadıgını anlıyordu kafasında pöüünü kırpmadan bütün bu iglere ıririşirken. Gelecek sık sık kaçmalar kovalamalarla dolu. nereye varacagını nasıl biteceğini kestiremeyecep, karanlık dar bir şeçit gibi görünürdü ona. Oysaki simdi kın düşünürken ilk kez gelecekle ilgiU açık düşler kuruyordu. Kızla evlenivor, çolufa cwmta kanşıyor, dingin, kandan kavgarian uzak günler yaşamayı özlüyordu. ölmek ist«miyordu artık. Ölçülü ^ir yıjjm Böyle ölçülti bir yaşam «ürmeyı düşünüyordu hep ama, on altıncı gün taro ona yakışacak bir delilik daha yaptı. Kızı görememek sabır diye bir şey bırakma mıştı onda. Kısrağından kendı veti^tinp altı aydır eğer vurduğu tayını kapattı. En yeni gıysilerini. yeni çizmelerıni giydi. Kız la karşılaştığı günkü gibi av fişekliğıni kuşandı. Çıftesi tayının terkisinde, tabancalan belmde, Kaylara gıtti. Yükiek yapılı, alnı akitmal:, KIZLA KAR5ILA5TIĞI GÜNE KADAR NEFRETTEN BAJKA TANIMAMI5TI, A*I*nn torbaiannı üdılar. Kolanlarmı sıkıladılar. Çeşmedsn su içtıler. Hepsi de uysaldı. Asker davrsnışı içindeydiler. Tmre uyuyorlardı. Mahmut af.na binlp sürdvl. Hemen tırısa kaldırdı. öbürleıi onu koguşturdular. Dere bojijnca îlerlemege başladılar. Buralar epey ormanhktı. Sık çamlar, meşeier. Düzlüklerde kırmın toprakh tarlalar... Blr çobana rastladılar, koyunlan, keçılen çabukça tepenln srkastna sünip kaçırmak istedi. Eşkiya sanıp korkmuştu herhalde. Mahmut ar>cas:ndan bakıp başını salladı. «Cık cık cık... Kirasede rahat huzur yok. Herkes kuşku içınde. Ne günler be.» Tepey. asmca yeni bir göç kümesıne rastladılar. Bunlar daha kalabalıktı. Başka bir yoldan gelmişlerdi herhalde. Eaşlarında ıkı ath vardı. Mahmutgıli görünce elleri tabancalarma gittı. Yan yan baktüar. Zarar gelir rni gelmez ml, anlamaga çalîjjyorlardı. Mahmut selâm verince rahatladılar bıraz. Kngmlann peşindftn çoluk çocuk yayan yürüyorlardı. Yılgın bir bakışları vardı. Hocalar köyünün önünden gectiler. Camili minareü bir köydü. Sokaklarda kimse gorünnıüyordu. Bırakıp gitmişlerdi beltiki. Biraz sonra sakat bir adam gördüler, duvarın dibine oturmuş bakıyordu. Yüzü korku içindeydi. Yakınlan bırakıp gitmjsti. Dayanaksız tutanaksız tek başına kalmıştı duvarın dibinde. Aglamaklı seslerle yalvarıyor ama ne dedigi anlaşılmıyordu. Üstleri başları perişan, yalmayak çocukîar gördüler, damların beşına çıkmış korkuyle bakıjorlardı. Gel diye çağırsan kaçıp gıdecekler, karanlık köşelere saklanacaklardı. Öyle bir duruşları vardı. Vurup geçtiier koyün önünden. Kuzey dofcuya doğru yol ahyortedı. fiağhk bir boigeydı. Yoi gü.tıiî£e bozııldu. Yok.uşlard*iW5Jerde atîar zorlufc çekiyordu. Iki yanda kayalık dağlar vardı. Herkes kendı ıçine gomülnTaştüV'lfiç ' icO'nuşrn'adah, bırbirlenni koğuşturarak yol alıyorlardı. Kazım ağzındaki çöp parçasını sakız çığner gibi geveleyip duruyordu. Eskiden de bövle yapardı. Harmanda döğen sürerken, tarlada çaiışırken agzına bir saman parçası, ya da kekık kökü alırdı. Saatlerce ağzında gezdirır dururdu. Böylece agzının kuiumasını onlerdı. Aklı koyünün bağlanna gitti Çayırdakı yasîı akdut ağacını, geçen yıl aşılattıgı armutlan düşundü. Bir yerlerı derın denn sızladı. •Hepsını bıraktık gidıyoruz agzına tükürdüğüm. Bir daha gelecek miyiz, gelemıyecek miyiz? Duşınan gıîmeden gelemeyiz, imkânı yok. Sen yardım et Allah » Gerıye donüp baktı. koyünün dağlan görünmez olmuştu. Hıç bıimedigı yerlerdı buraiar. Havası, toprağı değişmışti. Yayla yerlerdı. Ikide bir ağıüar görüyordu, ama boşalmıştı. bahiplen hayvanlarmı ya sürüp götürmüşlerdı, ya da gızli yerlere saklamışlardı. Toprak yolda saman kalıntıları, kagnı ızleri gorünuyordu. Bir goç yoluyau ışte, beih oluyordu. Aşır gene gerideydi atı sıfcştırıp duruyordu. öbürlerı epey »çılmışlardı. Yan taraltaki ağaçlarm arasmda bir kıpırtı gordu. Ikı kişi birden kafaları egmışlerdi. Eşkiya olmasındı bunlar? Telâçlandı. Ne yapacağını bilemedi. tlerıye bagırsa mıydı acaba? Bağmnca adamlar çeker vururlardı belki. Agzından ses çıkmadı. Hıç birşey olmamış gibı atın üstünde durdu. Gözlerinı yumup bekledı. At kendı kendıne gıriiyordu. Oradan uzaklaşıncava Itadar kanter içınde kaldı Kımdı bunlar? lyi görmüştü. iki kiçıjdiler. Arkadaşlannı gıttı sanıp başlannı kaldınnışlardı. Ama geriden bir de Aşır çıkmca henen egmışlerdi kafaları. O n y e dönüp usulca baktı. bırsey göremcdı. Ama ıki at vardı, taa uzakta agaçlann altır.a bağlamışlardı. Başlannda torba takılıydı. «Allah Allah, kım bunlar? Eşkiya mı? Eşkiya ıse nıye önümüze çıkıp soymadılar bizi? Yoksa onlarda mı düşmandan kaçıyorlar?» Atı tekmıkledi. Kazım'a vanaşıp sordu: Şurdakı adamlan gordün mü arkıdeş, bizden sakJandılar? Kimmış onlar? Bilmem. tki klşiydiler. Atlan da vardı. Nerdeler hani? Şu gpridekı agaçların altmda. Boşver, sürmene bak. Kimbilir kim? Herkes birblrinden çekiniyor. Hamdi ne lconuşuyorlar dıye dönüp baktı. Uyltusu gelmişti. Atın üstünde ujTiklajnp duruyordu. Birden dogrulup silkınüi. îlerije frerıye bakındı. Yavu biraz dursak. dedı. Yonılduk... Cevap ^eren olmadı Molla Mahmut başını one yıkmış. fıabirp at sürüyordu. Bu dürrü de öldürür adamı. dıye soylendı Hamdı. Ne atlarda hayır kaldı, ne biıde. Acelesi ne bilmem kı? Ha bir gün geç varpereüm, ne olurV Bir yokuja tırmanmaya baîlamışlardı. Attan lndi, yedegini aldı. Hadı oğlum. sel bakal'.m. Atın bacakları titrıyordu. Ter içinde kalmıştı. Hey Allah. bize çektiriyorsun ya, bu hayvanlann gunahı ne? Bunlar ne yaptı'' Kszım îrcriden yetısmıştı Onlann da varanına dıişman girdi arkıde?, dedi. Pirlikte kurtaT*c?Z>7.. Darı'.. Haeı Nuri'nin vatamr.i düşman gırmedi rr.ı? Kadir afcanın vatanınR düşman Rirmedı mi? Onlar evlerind» bacakları s«rmış ofjruyorlar şımrii. Haa bak, onlann vatanma düşman glrmez. Onlar başka. Onlar... (DEVAM1 VAB) ACIMA NEDiR, SEVGi NEOıR BıLMEMiJIİ.. GiDEREK ARAOlCl OLUMDÜ; BıR BAKIMA GEÇMiŞ YAJAMINI DUJUNDÜKÇE. GElfCEK DiYE BıR KAVRAM OLMADIGINI ANUYORDU; OYSA JiMDi KIZI DUJÜNÜRKEN İLK KEZ Sabahtan akşama yolu gözlüyor, azığına el sürnıüyordu.. GEIECEKIE iLGiLi AÇIK DÜJIER KURUYORDU; ÖIMEK iSIEMıYOROU ARTIK YAŞAMAYA DONÜK MUTLU AŞK SONU OLDU SADETTİN KAPTANIN ayakları sekıli doru tayı Ustlinde ana yoldan Kaylara girdi. Çok kışı kenüısıiji lan.aı. ...uivelerı, dükkânlan. kapılann pencerelerın ardını. geçtığı yerlerde adının fısıltılan sardı. Neye geldiği, ne yapacögı ;ıorkesm rrerak konusu oldu. Bütün Kaylar, bu gelışın sonundan ne çıkacağını beklemeye baçladı. Çarşıyı gerıde bıralunca mahalleler arasına daldı. Kasabayı sokak sokak dolaşarak, kanatları yeşıl ile turuncu boyalı, tek atlı arabayı aradı. Ya da talihin, adamı. ogiunu, daha da kendisine gülecek olursa. kızı karşısına çıkarmasıru bekledı. Evlerin avlu duvarlan önünde çok araba gordü. Ama aradıgı arabayı bu lamadı. Dönüp dolaşıp geldıgı ana yola çıktı. O kimseye bir şey sormadıfcı için kimse de çıkıp ona bir şey sormayı göze alamamıştı. Kassbanın candarmalan ortadan kay bolmuslardı. Çarşıya girerken dükkanı önünde oturan bir çöm lekciyı gözü tuttu. Adamın yanında atını durdurdu. Kaylarda. kıanı Sangöle gelin veren kimlen tanıdıfeuıı sordu. Adam düsundü biraz. Hıyır mı, j«r mi! Sen kimi arıyorsun? Beklemıyordu bu karşılıftı. Kimse ona soro sormaz, sorduğuna karşılık verirdı. Adamm kendısınden korkmadıeını. korkmayacak kadar da vaslı oldugunu çabuk anladı. Sen hele kimleri tanıdıfcını söyle? Nıye soruyorsun? Sen orasıru bılme .. Adam başını gerıye attı. Sen onu benden bSrenemez sın! Niye? Önce »unu sövle: Nıyetin ne? Nıye soruyorsun? Hayır için mi? Şer için mi? Hayır ıçın... Öyleyse ne soracaksan sor. bildığımi soyleyeyim... tki hafta öncekı karşılaşmayı, yo! arkadaşlıgını, Kaylara nastalannı görmeye gelen damatla kızı anlattı. On beş vırmı yıl önce evlenmış olmalılardı. Çomlekçı dinledikçe gülumsemeye başladı: Anlodım iflmdi ttımı dedlgını . Sen Adpmle kansını soylüyorsun. Kızlarının adı da Zehra... Gülümsemesınde. Zehra dpvişmde, nıçın aradığını da anladım. diyen bir anlam vardı adamın Bıldıklerını ekledl. Hasta on gün önce ölmüstıi. Oniar ölüytl topraga verdikten sonra ıkı gün daha Kaylarda kalıp Sangöie donmüslerdi. Sadettin bıür gıbı tam adamma sormuştu aradıklarını. Çünkü Zehra'nın dayısı ıle komşu otururdu Çomlekçı, Yollar daha güvenlı olur üıye neredeyse geceden, saban karan lığında yola çıktığını duymuştu Adem'in. banın halkalanndan bırine bagladı. Kapıyı çaldı Kapıya çıkan Adem efendıye, Allahın emri nı yerıne getırmek ıçın geldıgıru sdyledı. Kızı iitiyor lıngil'öt Avhj boş.. ETİn bütün Ulıta pancnılan, kapılan kapalıydı» Desenltr Hthmıt 6ÜLERYÜZ Ertesı gün, oır gün oncekl kılıgiyle Sangölde göründu Sa dettın. Kaylan dolastığj gıbı Sarıgol sokak lanna daldı Sarıgöl bucaktı. Kaylara eöre lcücük yerdi. Çok geçmeden aradığını buldu Bucagın alanına çıkan bir sofcağın basından bakınca. öbür ucunda yeşillı turunculu arabayı gördü. Atıyla sokagı geçti. Araba boy yükseklifinde bir avlu duvan önünde duruyordu. Aviunun içi ağaçlıktı. Yaklaşınca. duvarın üstünden. kızın, avluda bir erik ağacı ile bir dut agacı arasında çekilmış bır ipe, çamaşır astıgını gordü. Kız onu tanıyınca küçük bır çıglık attı. Hem sevınmıstı, hem şaşırmıştı. Ne .vaparasını bılemıyordu. Nalınlar; aviunun taşJarında .vankıianarak bir koşu içeriye kaçtı. Atından indi. Oızginleri ara Evın önde ^okaja bakan odasında oturdular. Kahvelerı kapı araiıSmdan UTSMKII. Kahvelennı ıçtiler. Adem'e, kızı Zehra ıle evlenmeK ıstedıgını. az çok dünyalıSı oldugunu. Allah kısmet eder de evlenlrlerse burâlar dan uzaklasıp Istanbul'a verlesmeyı, Istanbul'da yogurtçuluk vapmayı düşündüjünü söyled). Ana baba olarak Kızların) gfizlennin önünden a^rmak istemezlerse. hep bırlıkte Istanbul'a pdebilırlerdı. Hepsının basının lıstunde ven vardı. Kımsesı voktu. Karısının anasını babasını ana baba. kardeşını kardes bılecekti. Hep«ınp hakarak gücu vardı. Adem efendı. tasalı tasalı dinledı onu. Daha Kavlara gıderlerken volda önlerine çıkutı saman kım olduğunu tanımıştı Sadettının. O hölgede vaşayan herke.» eioı onun da belleîı. Sadettınm Zolede baslayarak sürüp Eiden abarrılmıs bır viSın kanh hıkâvelenvle doluvdu Bir komitacıva vermevı aklından büe seçıreınerdı kızını Ama redbırlı aciamriı Sadpttıne acıktan «cıfea havır demenın tetılikeıennı sezebiliyordu. Bu durumlarda olaSan olduSu eibı karısıvla kızıvla konugtuktan sonra karara va np bir hafta sonra karşılık verebilecetinı. sfivievprek «Kısmet se olur» dıve sö7İ1r(l nagUrlı. Sa dettin bir haftavı çr>R buldu. Sürevı (ic rüne ındsrmeve adamı razı etti Kararı kaçmaktı Zehra, o gece ainndan sHz alnıak ıçın boş vere dcndü durdu babasının vanında vnresınde. Adam daha konusurken Sadettının elmden nasıl kurtaracaeını düşünmeye baslamıştı kızını. Sadettınm nıyr »eldisını karısına (npvamı N. Sa\füHa) GARTH HIÇ BlC ŞEV yO)C .E.ISON DiSi BOND rr^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear