Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMmJRÎYET 26 Haziran 1974 r TCK'nun 426. maddesine alınmış bulunan tmüstehcen ve hayasızca nitelikli yayınları sa!mak, dağıtmak ve onların genel dağıtıcı adına ticaretini kolaylaştırmak» suçunun izlenmesi, uygulama alanına getirilmesi de. Basın Yasasının 16. CMUK'nun yetkiye ilişkin 8/3 ve TCK. nun 427/1 i!e 428. maddelerine göre yapılaca'c soruşturmalar hususu da yeni değildir. Ne var ki. son günlerde sayın Adalet Bakanı Şevket KAZAN'ın titizlik gösterişi ve ceza ; öntemi yasasının 148/3. matfdesine dayanarak başlangıçta C. Savcılarına «dava açrna buyrugu» verişi ile konu, zaman zaman olduğu gibi, yine güncellik kazanmıştır. Daha önce de değindiğimiz («Cumhuriyet Saveıları ve Teminat Sorunu» Cumhuriyet22 Orak 1970) CMUK'nun 148. maddesinin eleştiris: ve Adalet Bakanı buyruklarının her olav, her suç evrakı için ayn ayn, yazılı olması gerekliliği bir yana. biz bu yazımızda «mü'tchcen yayınlar» ve bazı uygulamalar uyumsuzluklar bölümüne kısaca değineceğiz. Önce şu soruyu soralım: Müstehcen,, Yayınlar tsmet Kemal KARADAYI (Bilecik Cumhuriyet Savcı Yardımcısı) içinde soyut kalabilmektedir. Birincisinde ger.ele sunulus. ikincisinde açıkta görünCş şart koşulsa da amaç (kasıt), erek (gaye) önemlidır. Ayrıca, yerir.e, zamanma, nlayına göre uyumlu, uyumsuz olmuş durumlar da önemlidir. Hatta okuyanın. görenin yaşı. kişiliği rol oynayabilir aynı konuda Ve yorumlann. kanılann, ülkelere, bölgelere. çevrelere, kişilere ve zamana göre değişkenliği yokumsanmaz. Genis sezgisiyle. olabildiğince eğitim • öğr»timiyle, gerçekçiliğiyle, beklemesini bilişiyle ve arasıra politik dinsel bağnazlıklara (taassuplara) itilmemişse genis ho.şgörüşü ile asiınds halkımız, kendine güven, kendini cavunma gücü içindedir. Halk, hukuka karşı içtenlieini ve saygisını kendiliginrien kor ortaya. Onu tutucu (muhafazakâr) ve çocuksu «ayarak. onu tam tanımıyarak şasırtıyor, utandınyor. kızdırıyorsak; çareler getirecek yerde duygusallıklara 7« biçimsele yöneliyorsak «suçlu» da, «kusurlu» da o değildir. henüz ergin olmayanlar ve gençler üzerind'e, bozucu, yıkıma uğratıcı. tembel. bertci! ve rahatına düşkün kılıcı etkı yaparlar Böylelikle, «kadmların, küçüklerin ve gsnçlerin özellikie korunacağın!» yazan Anavasa'nın 43. maddesindeki yargı da, «küçükler.i sakıncalı yayınlardan korumaya çalısan 1117 saytlı Yasanın Kurul kararları ve işlerügi de anlamını vitırir. (Bu son yasanm 6. maddesi, «fikri. içtimaî. ilmi va bediî» degeri taşıyan yapıtları, yasanın ve yasaklamamn dısında bırakmı?tır..1 îşte bunlan, gercefc bilimle, gerçek sanatla, perçek yaşama ve düşünme özgürlükîeri ile, bir de «özel yaşantının konınması» ile kanştırmamak eerekir. Güzel giyimler ve özet gorünümler, nice «eıplak» olsalar b;!e. «müstehcen»l!kle. «halkın edep ve nezahetine tecavüz» ile bir tutıılmamalıdır. Yıllar önce neydi, şimdi neler var? Ülkeîerin ve sanayi Kelisimlerinin etkisi niçin kaçınılmazdır? Evet. «zaman»ı. sürekli olarak ve bilinçle. saglam denevlerle gözden eeçimneli çok yfinlü karsılaçtırmalar yaparak konu icin. sonuç için sakıncasız ve vararlı örneklere varmalıyız. Bilimde, sanatta, geçici ve güncel olan degil, sürekli ve genel olan geçerüdir. Ve ancak böyleyse gerçek bilim. gerçek sanat vardır. O zaman onların özlerinde cidd! ve nesnel. ulusal ve evrensel sanlar (vasıflar'» aranır. görülür. Yapıtların türleri ve biçimleri de aslmda o ÖJelerden dojar. Bir yaratıdır, bir buluştur; değerce ve önemce tnsan'a yönelmiş bir sonuç, bir amactır artık onlar. Bu nedenle de dar açılar ve sıradan bakişlarla onlar çoğunlukla anlaşılmaz, hatta sık sık yanlış yorumlanır ya da yorumlattınhrlar. Temel hak ve özgürlükler içinde ele alınrnası doğru olan bu çalışmalarda «yasakolılıfc gibi, • ıüstehcen»lik aramak da vanlıştır. Bu durum, ç £daş jjelişimleri, uygarlık düzeylerini, demokÎ ıtik uyumlan hem unutturur. hem de durdururlar. Sanat ve kültür yapıtlannın. (tünlük ya da benzeri eğlenti yaymlannın karşısmda olarak, amacıyle, sonucuyle, varatı ya da ögreti (tücüyle ve tümüyle ele almması gerekliliği ise bilinir. Toplatılan, soruştunnası yapılan baza dergi ve gazetelerin, bilim, sanat, edebıyat ve kiütürle. öğretiyle ilgisi yoktur. Olsa olsa, halkın günlük eğlence ve beğenisini yüzeysel bir biçimde doyurma niteliği ve amacı taşıyabilir. «Müsrehcen» İikleri ise, salt özel eller ve yerlerde bulundurulmasıyle önlenebilir. Peçe ve Bakış ir süre önce Talu Hükümeti zamanında Basm Savcılıgına çaSnlmıstım. O günlerde ne Sayın Erbakan Başbakan Yardımcısıydı ne de Saym Sevket Kazan Adaiet Bakanı... Milli Selâmet Parti^ının üstünde gorunmeyen güçlerin soluâu dolaşıyor. ülke insanlannın kafasır.a «kapatılacak mı?> soru?unun çenffeli takıliyordu. Basm Savcıhğında önüme bir yazımı uzattılar, aşağı yukarı şöyle bir şey vazmışım: Türkiye'deki akımlar gökten zembille inmedi. Ulusçuluk, rievletcilik. halkçılık. layiklik ilkelprinin kokenı dısarcfadır Bueün Adalet Parti?i Amerika'rian euç almaya çabalar: Avrupa'dakl sosval demokrat akımlardan e^inlenir: Ortadogu'daki îslâmcı akımlann etkilen de görülür. Ankara'da yüksek yerlerden Istanbul Savcılıgına gelen talimatla bana soruldu: MSP'nin Ortadogu'daki Islâmcı akımlarla ilişkllerl olduğunu yazmıssınız Bu konuda maddi kanıtlarınız n«1 lerdir? Bu iliskilerin niteliklerini acık'ü' mısınız? Bu vollarda çok pabuç eskittiSim icin hemen anladım: Görünmeyen güçler, «ırasında MSP'nin defterini durmele icin do^ya gelistiriyorlardı Gereken cevaplan verdim. Poru=turmanın resmi yanı bitince basm savcılanna dedim ki: Simdi görevlmiz bittl. Bir vazar olnrak izln verirben de size sunu sormsk isterim: Benım yazımda SP niz d M yalnız MSP deîil. AP ve CHP konusunda da ^ 'etki odaklarınrian söz açılmıstır Ama siz sadece rinde durrfunuz? Savcılar dikkatli Insanlardır: övle gerek eörülmüs... dediler; konu kapandı. Aradan k.sa bir .fire geçti. MSP'ri CHP ile anlasarak Hükümete ortak o!du Ov oranının yiizde 10 olmasma ra,men. » n a r i . ticaret. lçirifri. sdHye sibi «tratejık hakanhklara oturdu Dün kapatılmak tehlikesi ile ^ . k a r . n a idi: hugün hüküm.t etmek vetküinHedir Bu hirtı teHsım olumlu etkiler doğurmalıydı, ama tersine bir gldış goruyoruz. Sonuç öte vandan. hangi tür olıırîa olsun, yayınlan kitapçı, satıc: tezgâh ve vitrinlerinde önceden serbest kılarak snrdülten. satınaldıktan. hatta «teSfkkiir» ettikten sonra «b\! suçtur cüriimdür. ihanettir. örsriittür..» diyerek vıllarra va da ayIfirca haosetmek fzamanla sayılannın çogalabüecegini de düsünpüm t fırsat kolla'.ncılar eliyle «Kaf'l avlama» anlamma da sp'ehilir fVrenilîîe satırılar. TCK'nun 42fi ncı madde<!İne sröre kolav rpzalandırılamıvacaklardır. ÇünkU eyleme «bilprek» ffiriemplen' sarttır. Daha Bnce aym türde «toolatma>lsr. tutmalar. soruşturnıalar vaDilmıs olsa hile. her eün. her vayıni müstPhrenlik ac^ından inrpipmelprine. hatta geçim uSrasısı ininrtp sörmpiprinp nlfinak voktıır. Onlara. vazi«ma.an İ7?pmp 7nnmlıılnSunu vüklempk. «sansür» varmıs <ribi W>TO da?ıtma korloısıınu vermpk. hilirkisilik. bil^fflik vor?ıinlu5unu eklpmek. hir tür iskpnre savı^'ipfeŞi diisii^cesiri de do<hırur. haksi7İıkla kazanclarını da azalt.ır. engellpr Yasalarda belki bir boşluk vardır. Ama her tlirlü kısıtlı. salt bicirrîPİ uystıılama. kesin ve haklı sonuc pptirmiveceei. basınvayın özsürlüğiJnü boTaoaiı icin varardan cok zarar dn»unır. «Acele» dunımiar VP ilk inrelemelerle dâvS Bcma zonmda kahnrms^a Yareıtav sörüslprine de uveun olaral «miistphcpnslijin. Oüzel Sanatlar Akademisi'nripn vp kanınrnca ca^das bilim. sanat adamlanndan <;prilpfek «bilirkisinler vardımıvle ortalama bir karara vardınlmasi gprpkir. Yine de en ivi biiirki<=i halkı. insanı her vönüvle tanıyan. eenis kültür VP 1leri eöriislere ulasmıs olan uveıılavıcının. vani savrının. vareifin kendisidir. Esitligi borjcu o uveıılama deîisiklikleri. anoak bövle bir ciddî arastırma v e sonımlulukla önlenebilir. Yareıc da. Savcı da «delil»leri ancak mahkemede «takdir» eder Aynca. «toplatma»lann Anayasa*ya uygun olması için yayın ve çıkıç merkpzleri vetkisi iyi kullanılmalı: kanımızea, o da «müsadere» anlamında toplatıp voketme fimhai degil «tPdbir» anlamında etiven femnivett altına alma rCMTTK. 861 ve tutma fzabıt) fCMTTK. 90') istemine uysun mahkeme karan varsa yaytnlanmıs olanın bir ömek sayısı alakonulmalıdır. TCK'nun 427/2 maddesine Kcre yavının zoralımma ve tümünün toplatılıp yokedilmesine. ancak hapis ve para cezasıyle birlikte hükmedilebilir Örnek savı için «koftujfurma (rideri»nden harcama ve «yokedilme» için «kesinlesme» şarttır. B «Müstehcen» Nedir? Ne Değildir? Sözlüklerin ve birazıyle de TCK'nun 426. maddesinin (ki, bu madde. 12 Eylül 1923 günlü Cenevre Anlaşması'nın 1326 yılmda kabulünripn jonra düzenlenmiştir..) de belirttiği gibi «miitehcen»lik. açık • saçıkhktır, edeptfişılıktır,nesrıel ço£unluk ve genel ahlâk bakımından kimsenin hoşuna gitmemek, ilerletilmiş. geliştirilmiş. ejitilmiş ve çağdaş uygarlık düzeylerine ulsstırılmış halk bej*enisme uymamaktır, erdem sizüktir. Ve hayamzlıkla, yar.i utanmazhkla, yüz süzlükle. sehveti ticari amaç içinde kıskırtmakla (tahrikle) bir arada düşinülmüştür. Müstehcenlikte, inciticilik (rencide edicilik), çirkinlik vardır. Bir söziin, bir yazının, bir yapıtın müstehcen olabilmesi için yukarda sayılan öğelerin tümür.ü taşıması gerekir. Su kişice. şu toplulukça. « , U kurulusca ve şu düşünce ya da inanç bakımından ahlâka aykın. ananeye ters, alışılmışın ve ar'ın. hayanın dısında görülmüş, öyle sayümı? olmak. hukuka yansımışlığın çağdaşlıgı ve geçerliliği, yani hukukun gerçekleri bir yana, bugünkü yasalanmız yönünden de «müstehcen» lik için yetmez. Yasalar uygulanırken, gerekçeleri ve en son vorumları rfa gözden görüsten uzak tutmamak zorunhıluğunu hep düsünmeliyiz. Yayınlar icin konulmuş 42fi. maddeye karşılık, canlılar için uygulanan 576. maddede de buns benzer olarak «halkın edep ve nezahetine tecavüz» den. söz edilir. Tüm bu deyimler ve anlayıslar, biraz da öznel, geleneksel ve geçici akırall durumlar İki Tür, İki Ayrım Yapıtlartfan olsun, kişilerrien. eelsin, elbe'te ki «piyasa> döküntülerini. bilim ve sanat adına da, insanlık ve uygarlık adına da «avunamayız. «Basına baskı. niteliğinde oimaksızın, o t ü r yayın ve görünüşler üzerinde duruluyorsa, bu bir kendine çekidÜ7er» verme, ana sorunlar üzerine eğilme dileğine de bağlanabilir. O tür yayın ve görünüşler, paraca somürmenin büyük araçları durumuna girdiği gibi, eğitimsizlik ve durallığın da yaygın etkileyicisi olurlar. Gefçekler ve gelişimler önlenir, hatta silinir süpürulür böylece. Onlar, uyutucu ve uyuşturucu oldukları için, kemiren alışkanhklar ve benzemeler ortamında, toplumsal, sosyal uyanışları, atılımlan, katkıları engellerler. Onlarla hiç bir ekonomik, politik. kültürel hizmet, hiç bir halk gereksinmesi Uhtiyacı) sağlanamaz. Bir bakıma, fırsat eşitliklerinin ve gerçek özgürlüklerin bile sömürücüsü olurlar: kavram ve giderek ya^ama kargaşası (anarşisi) yaratırlar. özellikle de • (İİDİŞ NEREYE ? OKTAY AKBAL Evet Hayır Üniversiteye Giriş ve Mezuniyet Sonrası U niversitelerarası Seçme Sınavı Komısyonu Başkanı Prof. Dr. Altan Günalp'ın verdigi bilgıye göre, bu yıl 225 binın üzerinde aday çeşitli üniversitelere girmek için başvurmuştur. Ne var ki, bugün için adayiarın belki de ancak üçte bıri üniversitelere kabul edilebileceklerdir. Çünkü 225 bin kişinin ihtiyacını karşılayacak ne kadro, ne bina, ne tesis, ne laboratuvar vardır. Hattâ üniversiteye kabul edilecekler için bile gerekli olan ihtiyaçlar tam olarak karşılanmış değildir. Üniversitelerdeki kadro eksiklıği, dershane, ders gereçleri ve gerekli laboratuvarlann yetersizliği, ayrıca taşradan gelen gençlerin barınacağı yurtların bütün istekleri karşılayamayışı, bu gençlerin beslenme ve çalışma olanaklannın kısıtlı oluşu ve bunlar gibi daha birçok etkenler «Merkezî Sistem» denilen Seçme Sınavı düşüneesini doğurmuştur. Ancak bu geçici bir tedbir olarak görünmekte ve bugün çeşitli aksaklıkları da beraberinde getirmektedir. «Başkalannda cinst arzulan kamçılayıcı etki yapma» ve «Ahlâka aykın düşme» gibi nitelikler varsa bir kitapta, yasa onu «Müstehcen» sayıyor. Prof. Dr. Aytekin Tosun «Soyut» dergisine bu konuda verdiği bir yanıtta diyor ki: «Bu başkal»n kimler olacaktır? Ihtiyar bir kişinin üzerinde kamçılayıcı bir etki yapmayan bir hareket, çok genç bir kişide bu etkiyi yapabilir. Bunun gibi seçkin birkimse üzerinde bu etkiyi yapmayan bir hareket çok ilkel bir kişi üzerinde bu etkiyi yapabilir. Bu durumda, bu «Başkalansnın her bakımdan «Orta bir Türk» olması gerekmektedir. Kimin «Orta. bir Türk» oldufeu, kimin ise bu ölçünün dısında kaldıgı çok kaypak bir ölçüte (kritere) görc saptanabilecektir. Demek ki bunu takdir zordur. Ayni zamanda bu ölçü degişken olacaktır, zaman ve yer bakımından aynı hareketin müstehcen sayılıp sayılmaması mümkün olacaktır » Ahlâka aykınlık konusunda ise. Prof. Tosun şu kanıdadır. «Bı tepki de zaman ve yere göre değiçik olur. Bir kaç yıl önce ahlâka aykın sayılabilen bir hareketin bir kaç yıl sonra sayümaması bile mümkündür. Bu ölçü de kaypak ve takdiridir.» Son zamanlarda savcılanmız «Müstehcen» saydıkları bir takım dergi. gazete ve kitaplar için toplattırma kararlan veriyorlar. Yaygın bir alışkanlık haline geliyor oyunlan ronmnları, şiirleri, öyküleri. resimleri «Müstehcen» bulma, «Müstehcen» sayma... Ne oldu? Birdenbire niye bu değişiklik, bu heyecan, «Müstehcen» sayılan kitaplara karşı bu geniş saldın? Har.i bazen sokaklarda rastlıyoruz, elleri eidivenli başları sıkmalı, etekleri yerleri süpüren, parmak uçlarını bile erkek gözlerinden saklayan bu yüzden de erkeklerin daha çok dikkatini. ilgisini, cinsel merakını uyandıran • bir takım genç kadmlar var. Bunlar günden güne artıyor, üniversitelerde. okullarda, hattâ öğrefmenler arasmda bile çoğahyorlar. Demek herkes onlar gibi olacak! Öyle giyinmeyen kadınlar oa «Anlâka aykın düşüyorlar» diyerek izlenirse, kovuşturulursa kim ne dîyebilecek bu duruma? Gidiş oraya doğru. önce şürle, romanla. resimle başlar bu efilim, sonra hızlanır, toplumun her alanını kapsar... Heykel dikemezsiniz, yazı yazamazsınız, kannızla. kızınızla plâja gidemezsiniz, «Ahlâka aykırı> dediler rrti akan sular duruverir birden! Bir süre önce genç bir yazarın. Altıntaş'ın «Değinmeler» adlı özdeyişler kitabını toplattılar. Ardından bazı dergiler. gazeteler... En ilginç yanı, bu dergi ve gazetelerin daha yayımlanmadan toplatma karannın alınmasıdır! Kimsenin görmediği, etkisinde kalnodıği bir yayın nasıl «Müstehcen» sayılmıştır. anlaşılmaz! Son olarak da Çetin Altan'ın yeni romanı, «Bir Avuç Gökyüzü» aynı gerekçeyle AnkaTa Savcıhgınca toplattınldı. Altan haberi duyunca «Cağdaş olma özlemini duydufc. başımız derde giriyor» demiş. Doğnıdur. çagdas olmamısa istemeyenler, şu yoldan bu yoldan etkilerini sürdürilyorlar toplumumuzda. Htem de «Kaypak, değişken, takdire bağh» ölçütlerle, yargılarla. «Bir Avuç Gökyüzünnü yeni okudum. Hapse girecek bir aydmm bir haftalık vaşamı anlatılır bu romanda. Bir hafta sonra o kişi 'teri girecek bir kaç yıl kapalı kalacaktır. Bunalımlı günler anlatılır; umutlar, kuşkular, son sevinçleri, son istekleri duymak, doyurmak tutkulan... Roman kahramanı bu arada kansıyle, sevgilisiyle dr sevişir. Sanki yaşamda kadmerkek ilişkisi yokmuş böyle bir şey gerçek dışıymış! Roman yazan. yaşsrm türlü yönleriyle anlatacak, ele aldığı insanı derinliğine, aynntılanyle işleyecektir. Altan bu romanı. seks sahneleriyle okuru • baştan çıkarmak amacıyle yazmamıştır. toplumu uyandırmak, gerçekleri anlatmalt isteyen, bu yolda savaşan bir aydın kişinin başına neler gelebileceğini, en yakın arkadaşlarının bile ona ne tuzaklar hazırladığını göstermek istemiştir. Bütür bunlan gözler önüne sermiştir bir roman çatısı altında... Bir yapıtın bir kaç satm ya da sayfası değildir önemli olan, bütünüdür. Nitekim Prof. Tosun da «Soyutotaki yanıtında bunu belirtiyor: «Bir eseriri bu şekilde suç teşkil ettiği araştınlırken onun tümünün göz önünde bulundurulmasma dikkat edilmelidir. Koca l i r eser bir kaç satır icin suçlu üftn edilmemelidir.» Bu «Müstehcen»'ik salgını, daha doğmsu herseyi «Müstehcen» sayma egiluni üzerinde dikkatle, önemle durulmah. Gazeteciler, yazarlar, yargıçlar, savcılar. aydmlar, milletvekilleri, herkes... Bir vandan, Fifcir ve İnanç Özgürlüğü yasasını hazırla, toplumda her türlü düşünceye, inanca özgürlük tanı; bir vandan romanları, şiirleri, öyküleri, resimleri, heykellen «Müstehcenlik», «Ahlâka aykınlık» savlarıyle toplat, yok et, yık, ortadan kaldır, adalet önüne sürükle... Bunda sağduyuya, mantığa, kısacası insanhğa aykın bir degil, bir çok şey var.. Belki gerçek ahlâka da! BUGÜNÜN YÜKSEK ÖĞRENÎM GENÇLÎĞİ. KENDÎNÎ HAVADA HÎSSETMEKTE, HOCALARINA, ÇEVRESİNE «MEZUN OLDUKTAN SONRA BİZ NE OLACAĞIZ?» SORUSUYLE HUZURSUZLUĞUNU BELLÎ ETMEKTEDtR. san gücünü ve enerjt kaybını önlemek için • bu mezunlar uzmanlıklanndan yararlanılarak ise alınmalı dırlar. Prof. Dr. Özdemir NUTKU ANKARAs:ÜNîyERStTESt ÜYESt ><ll II lar getirdiği gibi, gerek öğretim vında puan durumuna göre bajka bir bölümde öğrenim görmek kadrosu, gerekse öğrenciler için bir enerji ve zaman kaybını da zorunda bırakılmı? öğrenci, mezun oldugunda çoğu kez yalmzca orta/a çıkarır. Bir yılını başka yedek subayhk hakkıru ve belli bir bölümde geçırip çok istedia;amadaki memuriyet baremini ği, öğretim üyesi bulunduğum kazandığını düşünerek teselli bul bölüme gelen nice öğrenci varmaktadır. Böyle bir ruh durumu dır. Bunlar «Merkezî Sistemsin içinde o mezun, Sosyal Bilimler özelliklerı içinde bir yıllannı bomezunlan için iş bulma durumuşu boşuna harcamış olurlar. Bu nun zorluğunu da görerek, kendiise ülkemizin gelişım süreci içinne ilk teklif edilen işi hemen ka de maddî ve manevi güç kaybıbul etmektedir. Böylece, yıllar yı nı vareden bir görünüşü getirYüksek öğrenim yapmak istelı okuduğu, öğretıdiği, uzmanlaştı mektedir. yen her gencin üniversiteye girğı bir alanda değil, hiç ilgisi olma mesi en doğal anayasa) hakkıdır. Özellikle, Sosyal Bilimler Fakül yan bir yerde çalışmaya baglamak «Merkezî Sistem» zorunlu da katelerindeki çeşitli bölümler için tadır. Bu durumun yarattığı psiko bul edilse yüksek öğrenim hakadaylar, o bölümün öğretim üye lojik, fizyolojik ve ekonomik bukını kısıtlamaktadır. Seçme Sı leri ve uzmanları tarafından senahmlar bir yana, eğer bu isi navı bir dereceye kadar kaliteçilip alınmalı. o hölüm için yetene biraz daha geniş kapsamlı düşünin korunmasmı sağlamakla birği olduğu kanısına varılınca da nürsek ortaya daha geniş çapta likte sonuçta önemli sakıncalan kabul edilmelidir. Böylece, hem bir enerji kaybı çıkmaktadır. da doğurmaktadır. Bu sakıncazamandan, hem paradan kazanılalar da en çok üniversitelerin cak, hem de ilerki yıllarda acısı Mezunlara iş bulma ya da meSosyal Bilimler dalında kendini daha yakmdan duyulacak yıl k«yzunların i; görme kapasitelerini göstermektedir. bın.dan kurtulmuş olunacaktır. arttırmak için bir yandan hüküÖğrencinin istemediği bir bömeıin, öbür yandan da üniversite İstediği Yere Girememek lüme girmek zorunda bırakılışı, nin yapacağı işler vardır. Hükümet, yüksek öğrenim planlamasmı onun ve girmiş olduğu bölümün Her genç üniversiteden mezun yaparak ihtiyaçları saptamalı ve başarı oranını da iyice düsürmekolduktan sonra ekmek parası ülkemiz için hangi dallardan ne tedir. Çünkü gençte haklı olarak için iş bulmayı düşünür. Bunun kadar mezun gerektiğini hiç olbir isteksizlik ve zorlama olmakta tersini savunmak mantıksızlık mazsa aşağı yukarı bilmeli. üniver dır. Ne kadar iyi niyetli olursa ol olur. Ancak üniversiteye girmeyi site öncesi öğretimde gençleri kensun. o genç istemediği bir yüksek garantilemek isteyen gençler öğrenimi kolayca yapamamakta di yeteneklerine göre bir alana Seçme Sınavı sonucu kendi istekanalize edebilmelidir. Mezun olan dır. Bu başansızhk. kendinden mediği ya da yetenegı dısında öğrenciler için de bir 1$ Bulma sonra gelenlerin kontenjan hakla olan bir bilim dalmı da «Üni rını da eksiltmektedir. Çünkü dört Kurumu ya da Örgütü kurmalıversiteye gireyim de hangi bödır. Öbür yanda, Üniversitelerin yılda bitireceği yerde, üniversite lüm olursa olsun.» panigi içinde Sosyal Bilimler Fakülteleri de. ge yi beş ya da altı yılda bitiren bir kabullenmektedirler. Söz gelimi nel kültür düşüncesi yanı sıra, me genç, üniversiteye yazılacak başFizikî Cografya öğrenimi yapmak zunlarını çeşitli alanlarda iş sahika bir gencin bir y8 da iki yılını isteyen bir genç Sümerolojiyi ya bi yapabilmek için kendi yapıla ister istemez sasbetmis. duruma gir da tiyatro okumak isteyen bir rı içinde «meslek yüksek okullamektedir. «Merkezî Sistem>in ted baska genç Sinolojiyi kabul etbir olarak getirdiği kontenjana gö rı» kurmanın çarelerini aramalımek zorunda kalmaktadır. İngidır. re öğrenci alma durumu, böylece lizce okumak isteyen tspanyolcaher yıl bir önceki yıldan çok daBugün, kendi istediği bilim daya, îspanyolca okumak isteyen ha kısıtlı bir dunıma ySnelmeklma girerek ögrenim görmüş olan ise Lâtince'ye girmek zorunda bıtedir. Her geçen yıl aday sayısı bir sosyal bilimler mezunu da rakılmaktadır. Sosyal Bilimler büyük bir artış göstermekte, buna çok zor iş bulabilmektedir. TeFakültesi içinde bütün bu bilim karsılık gerekli ihtiyaçlar o oran mel bölüm dersleri yanısıra peda dallanmn önemi, ama kendine da karşılanamsdıSından ve üniver goji, yabancı dil ve Türkçe dersözgü öğrenimi ve kurallan varsiteyi beş ya da altı yılda bitiren leri gören Sosyal Bilimler faküldır. Belli bir konuda öğrenim lerin ortaya cıkardığı tıkanıkiıV tesi mezunu öğretmenliği bile zar yapmak istemesı, bir gencin o yüzünden üniversiteye giris soru zor bulabilmektedir. Mezunlann konuda enerjisi olduğu anlamınnu her yıl biraz daha büyümekte çoğu su ya da bu kişinin aracılığı dadır. Seçme Sınavı, adayın isdir. ile herhanei bir memuriyete «katediği ve başarılı olabileceğini pılanmayı» bir kurtuluş saymakBu sistem içinde üniversiteye gi hissettiği bilim dalmı seçmesintadırlar. Oysa yetişmiş bir üniriş. mezuniyet yonrasını da etkile de çoğu kez engelleyici bir rol versite mezununun aracıya ihtiyamekfedir. Çünkü kendi istediği bioynamaktadır. Böylece gençler cı olmamalı ve en önemlisi • inlim dalında değil de, Seçme Sınadaha üniversiteye başlarlarken bir enerji kaybı içtne girmektedirler. Ders döneml başlangıcında, üniversiteye yeni girmiş olanları çağırıp onlarla neden bu daU seçtikleri üzerinde konuşurum. Öğretim üyesi bulunduğum bö t lürne gelmiş olanların hemen he ı' men yansı. ilk tercihlerinin baş (' ka br bilim dah olduğunu, ama (' ikinci tercih olarak seçtikleri bu ( dala gönderildiklerini belirtirler. i' İki sömestirlik ilk ders döneml f sonunda bunlann bir kesimi ça f ba göstererek başanlı olabilir f ler, ama bunlarm başka bir ke f simi de asıl istedikleri dala mek için faaliyete geçerler. Böylece. bu gençler hiç yoktan koca bir yıl kaybetmiş olurlar. Üstelik, öğretim üyesi bulunduğum Tiyatro Bölümü. bilimsel yetenek yanısıra. yaratıcıhk gerektiren sanatsal yeteneği de gerektirir. «Merkezî Sistem» ise genel açı gerektiren çalışma sistemiyle, böyle özel ve kendine özgü çeşitli ilkeleri kapsayan bir bölüm için ters ve yanlış sonuçTicaret liseleri, Sekreterlik okullan, Akademiler ve muhasebe Gençlerin üniversiteye girmeleri, üniversite öğretimleri ve me zuniyet sonrası is bulmalan ayn ayn konular değil, tek bir sorunun kademeleridir. Onun için, bu konuya yalmzca Üniversiteye giriş ya da yalmzca mezuniyet sonrası olarak bakmamak gerekir. Mezuniyet sonrasında planlı bir iş gücü ve olanak yaratılma dıktan sonra. üniversiteye girme nin de bir anlamı kalmamaktadır. Yüksek öğrenim yapmak isteyen her gencin bir anayasal hak olarak üniversiteye girmesini sağlarken bir süre sonra bu gencin yurt kalkınmasında ve gelişmesinde nasıl kullanılacagı da düşünülmüş olmalıdır. Ancak bun lar planlandıktan ve koordinatlan sağlandıktan sonra, üniversiteye giren her gencin elde ettiği hak karşıhğı sorumluluk duygusunun da artacağına tanıklık edeceğiz. Nasıl bir gidis? Adalet Bakanı Savrn Sevket Kazan, Savcılara bırer genelee gönrfererek müjtehcen yavınlan kovusturma konuKunda »ıki emirler verdiîin? son ba«m toplantısında açıkiam.stır Gercekten ba^ta Çetin Altan'm romam olmak Czere « n eünlerde birhiri ardından eazetelfr ve dergiler toclatılmaktadır Her hald Savnn Sevket Kazan savcılara sfivle bir yazı cSndermistlr: Son tamanUrda TCK'nnn 42fi. maddfrfne aykın v«vml.nn çoHld.ih «SrSlmnstür. Halkın ar ve hay. dnyfBİ.nnı rencide eden bn tflr vayınlann titizllkle »zlenmert ve (tereken yasal islemlerin dnraksamadan yapılma«ını liea ederim. Oyss sivaM lktldann Adalet Bakanlıfiı koltuSunda bir başka kisi bulunsa belki genelçeyi şöyle yazacaktı: Son 7am«nl»rdm TCK'nnn 163. maddestne avkin vaTinların ve olaylann cofaldıtı 8Briilma*tflr. Balkın dın "dnv?nlannı ««müren bn tör yavınlann ve olavlann n««İikle izlenmeri ve rereken yasal islemlerin dnraksamadan yapılmasını rica cderim. Gnriilüvor kl Türkiye'nin adalet ortamını Bakanlarm «ivasal egilimlerine eöre yoSurma eirisiml aerçekte coş tehlikeliriir; ve öteden beri vardır Biri gelir komunizmle mücadelevi sürdüreeegim dive fikir özgürlüğunun canına okur: öteki gelir müsteheenle savaşacsgım dlye ortalıgı altüst eder. Ovsa Türkive'de savcılan. vareıçlan. zamı kâtiplerini ve hatta mübasirleri rahat bırakmak geremr. Adalet örgütünü boyacı küpüne çevirmek isteyen heı• etrişimin »dalete karsı bir ters eirisim oldugunu Sayın Şevket Kazan'ın anlavacağını sanınm. .,,ı«. Üstelik müstehcen kavramı karışık ve cesitll açılardar. değişik bir kavramdır. Bu degiskenliği anlatmak ıçın çöyle bir öykü söylenlr: Bir softa sokakta gSTdüğü peçesiz kadına laldırmı». N'erede senin peçen? 3 PeVetn benim yüzömde degil, «enin eözlerindt ol. dergilerde. L gazetelerde ille de cenlik arayanlar, düşünmeliler ki, müstehcen belki baktıklarında cfegıl kendi bakıslanndadır. Darüşşafaka Cemiyetinden Bağıjçılanmııdan şeref üyemiz sayın Huzursuz Ne yazık ki, bugünün yüksefc öğrenim gençliği kendini havada hissetmekte ve bütün öğrenirn boyunea öğretim üyelerine, arka daşlanna, dostlanna «mezun olduktan sonra biz ne olacağız?» so rusunu sormaktadırlar. Bu soruyu sormakta da haklıdırlar. Özel İikle. Sosyal Bilimler fakültelerinin öğrencileri bu kayguyu her smıf geçişte biraz daha duymaktadırlar. Hattâ mezun olma durumuna gelmiş nice öğrenci vardır ki, üniversitede öğrenci olarak kalmak ve adeta mezun olmamak ruh durumu içtne girmiştir. Bu onlann geleceklerini garantide görmemekten ileri gelen bir kaçıştır. Sonuç olarak şunu söyliyebiliriz: üniversiteye giriş, yüksek öğretim ve mezuniyet sonrası ka demeleri ne yalmzca tek başına Hatice Nedret ÖLMEZ Tannnın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naası 26 haziran 19T4 çarşamba günü Şi?li Camiinde kılınacak öğle namazından sonra Feriköy Kabristanında toprağa verilecektir. Ailesine, dostlanna ve Darüşşafaka Topluluğuna başsağlığı dileriz. Tann rahmet eylesm. Cumhuriyet 5178 TESEKKVR üz Büyilğünıüz üniversitenin ne de tek başına hükümetin üstesinden gelebileceği şeylerdir. Bu sorunlann ele alı nıp çöEtimlenmesi, bozukluklann ebediyete intikali münssebetiyle çeşitli yollarla acımıza kab E giderilmesi ancak hükilmet İle larak bizlere dostluklannı izhar etmek lutfunda bulunmus olan | üniversitenin isbirliŞ* ile başandost ve yakınlannuza içten minnet ve sükranlanmızı arz e<Je = h olabilir kamsındayız. Bu isbirriz. AİLESİ § liginin bir an önce sağlanması vüksek öğrenim çağına gelmiş Cumhuriyet 5181 gençlerimiz açısmdan bir ivedllik olnrak sörülmektpdir. » • • • • • • • • • • • •» • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • »• • • • • • • • • MAKBULE ESAT IŞIK'm DOKTOR TARIK Z üen Saç ve Zuhrevt Hastalıklar MütehasMsı (stlklâ) Cad P&rmakkapi No: 66 Tel: 44 10 78 QATII M SATILIK • Osmanber Halaskârgaaı Caddestnde Um konlorlu 305 • • mstretort bir dalre aeeie sahibinden latılıktır. • « Tel: 55 33 64 % »#>#•»•»»#>»#•»>»•••••••••»••»••• • • • • • • • 4 Cumhuriyet 5174 öğreten bütün fakült«lerdeW tstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlıömdan *• Pakültemiz Mtneraloil ve Petrografl Kürsüsünde açık • bulunan 14'üncü derece odacı kadrosuna 657 sayılı ka• nunı. Röre BÜTÜNLEMELİ ÖĞRENCİLER için Yetiştirici ve Pratik MUHASEBE KURSLARI ; ÖZEL | Eleman Almacaktır £ l îsteklilerin caat etaıelerl.. 10.7.1974 tarihlne kadar Dekanlığa müra(Basın: 17398 5167) TOPRAK MAHSÜLLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN 500.000 Ton Ekmeklik Buğday Ithal Edilecektir Bu ithalata ait tafsilatlı ilân ile muk»vele taslağı Genei Müdürlügümüzden (Pszarlama Müdüriüğünden) Afyon Ankara, Oiyarbakır Erzurum, Istanbul. tskenderun, Izmir, Konya Samsun Bölge, Mersin ve Trabzon Şube Müdürlükleriraizden bedelsiz olarak temin edilebiür. tlgililere duyurulur. MMM&saMfaSa» { 9, 9 9, : t İ BEY.\ZIT : Mithat Paşa Cad. 14 Tel: 22 21 06 BEYOĞLU : Istlklâl Cad. 87/7 Tel: 44 90 11 4 KADIKÖY : Altıyol. Kuşdili Cad. No. 8 Tel: 36 11 50 j „ Cumhuriyet 5172 E. Ü. Fen Fakültesi Dekanlığmdan Fakültemiz Sistematik Zoolojl Kürsüsünde Protozooloji dersi okutmak üzere bir Profesörlük kadrosu tır. İsteklilerin 2. temrnuı. 1974 tarihine kadar Dekanlıgımıza müracaatlan. (Basın: İ • 2656 17394 • 5169) .. ı Bısın: 1719» 5165)