25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Mavıs 1974 ABDULCMBAZ TURHAN SELÇUK NELER YAPMADIK! ŞAKİR BALKI 9 Selman Bey tabureye ilişti. Başını tutuyordu. Aklından çıkmıyordu başma geienler. Durmadan içînden «Yok canım, boyle dalga olmaz..» dıyordu. Şofore kafası takıldı «Yüzde yüz bu şofor yalancı. hoca takımını sevmiyor da böyle itlik ediyor... Sonra da kendi kendine konuştu «Bu Hafız Kadır ermis, ermışlerden değilse, ben köpekler gıbı havlarım! Adamda süt gıbı sakal vardı. ermiş sakah...» Bahri bey, omuzundan tutııp Selman'ı salladı: Selman, kendine gel yahu!.. Saçmalamaya başladın. Ne oldu?. Hacıyı buldun mu, gel sen bunu soyle. Silkindı: Eh, dedi. buldum sayıhr. Senin için büyuk bır başarı bu. Adam ermi$lerden, Bahri bey! Bu Hacı Hafız polislerle ışbirliği yapsa, hapı yuttu fira rıler. Benim aklımı çaldı bu adam.. Babamın adını mı, bildi... Niçin geldiğimi, bildi.. Nerede askarlık yaptığımı şıpaadak bildi. Daha geride ne kaldı?. Vay, vay... Ermiş.. Şimdi senin basından geçenleri bir yana it, bak ben sana ne söyleyeceğim, sen buradan çık tın ya Selman bey? Daha sen köşeyi bile dönmüştün ki, dükkâna sakallı bir adam damladı. Yüzüme baktı baktı da 'Beyeıendı, dedi, gidişi beğeniyor musun?» Ekledi: «Ben gidişi hiç beğenmıyorum! Elimde bu memleketi adam ede cek biri var, gel elele vererek bu büyük adamdan yararlanalım..» demez mi bana. Eeee. sonra Bahri Bey? Kendisine sordum «senin adın ne« d:\e, sırıttı. Bu gibi işler, hele memleketi ilgilerıd:ren işler boyle ayak üstü konuşulmaz» dedi. Bır yere gidıp konuşahm... Meselâ Sirkeci'de bır h»nda... Batıhanda.. Haydı bana müsaade, 13 nolu odada...» Bunları söyledikten sonra çe^ıp gtti. Dınliyor musun ben neler söylüyorum.'. Dinlıyorum... Yarın sabah sen doğru oraya.. Bu adam da Hızır çıkmasm? Bu adam'ar benim aklımı çeliyorlar Bahri Bey. Yok canım o kadar değil.. Sen oyle bıl yıne. Galıba kongrede bizim karşımızdakileri sopadan geçen adamı bu sakallı büıyormus. Durum bunu gösterıyor. Valahi hıç belli olmaz.. Sen onunla bir görüşme yap! , Olur, gorüşmek kolay da bir oyuna gelmeyeyim. Bak gör, senin düşündüğün gibi bir adam değil. Akh başında bir sakalh. Hem memleketçi ha?... Yarın... Tamam, yarın. Paraa var mıT Az var, Bahn Bey. Al şu bınliğı! Batıhan, 13 nolu oda... Sirkeci. Tamam, anladım.. Bak beni iyi dinle ha, bu adamla konuşur ken dikkatli ol' Elindeki adamın boyunu posunu, yaşmı başmı sor. Sen onunla konuşurken • Durmadan gidişi hiç beğenmıyorum..• de bakalım, o ne diyecek sana. Çok kurt adama benzi yor... Al sana bır binlık daha... Altın işleri iyi gidiyor galiba, Bahri bey. Yükseliyor, yükseliyor.. Bızim işleri bilirsin. Allahın dediği olur, Selman Bey kardesim. Tıkırımız yerinde, şükür canım!.. Aman Selmancığım, gözJerini dört aç da şu işi bitirelim. Altın fiyatlann: iyice yükseltelim!. Hele yarın bir olsun da, kolay canım. Göreyim seni bu sefer, Selman Bey... Selman b?yin ağzı kulaklarına varıyordu Kapalıçarşı'dan çıktığında. Hemen evinın yolunu tuttu. Ertesi gün gelip çattı. Derlenip toparlanıp vola çıktı. Kafasını bir türlü toparlayamıyordu. Hafu Kadir'ı düşünüvordu hâlâ. Divanyoluna gelınee dolmuîtan indi. Sah?htı, aiîır ağır yüruyordu. Cağaloğlu'na gel di. Derken Ankara Caddesi... Kitapçı vıtrinleıi.. Kitaplara bakıyordu. Içinden «Eskitfe.n bovl» cicıli bicili kitaplar basılmıyordu..» diye konuştu. Havada ak ak bulutlar vardı. Sirkeci yine karma karışıktı. însanlar, araçlar. Yuruvenler, bekleyenler... Köşede gomlek satan blrine: Yavrum, dedi, burada Batıhan varmış. bilıyor musun?.. Gömlek satan adam gösterdi. Bir baskasına : Batıhanı arıyorum, dedi, burası mı acaba? Adam kızflı: Okuman yaztnan yok mu senin dayı! dlye seslendi. Ama Selman bey hiç söylenenlere kulak vermedi. Handan içeri ıhlaya ıhlaya ıjirdl. Basladı merdivenleri tırmanmaya. Kahveci çırağına, «Oğlum, diye seslendi, 13 numarayı arıyorum.» Çocuk güldü. Çilli yüzlü bir çocuktu: Beşinci katta amcacığım, dedi, beşinci katta!... (DEVA.M1 VAR) Sağol.. ISTANBUL... ISTANBUL... Röportaj: Nevzat ÜSTÜN Fotoğraf: İsa ÇELİK ÇAÖLAYANDA BÎR KAHVE KAHVENİN ÎÇÎNDE BİR ADAM ADAMIN ÎÇÎNDE BÎR BUNALIM HADtN GELİN ŞU ADAMI OKARALIM n.tt. ÇAĞLAYANDA bir kahvedeyia. Üç metre kare mi dört metre kare mi, öyle bir şey işte!... Ördekbaşı bir yeşille, kan ren gi bir kırmızı ıç içe ginnişler, yazı olmuşlar. «Zafer Çayevi». Kapının önıine de bir masa koy muşlar. Adamın bin yemek yiyor orada. Bız içerdeki masalan doldurmuşuz. Ikı buçuk masayı yani... Kahvemı söyledım. Geniîce bir sokağın üstündeyiz. Pencereden bakıyorum. Kaldırımsız. Iki yanı na ev mev yapılınca, kendiliğmden sokak olup çıkmış. Daha cogru bir deyimle sokak kılıgına burünmüş, sokak olmaya bir iyi cene alışamadığından da eğri büg ru, acemi bir sokak. Karşımdaki duvara da bir yan yazılmıs. Tıpkısı tıpkısına şöyİe: «Oto tmar etülyisi» hartlerin bir bölümü kalk gidelim derken, ötekı bölümü halt etme otur, diyor. Oto tamr etülyisi'run birazcık altında mor bir renkle de «Niyazi Usta» yazılmıs. Yıkık dökük onanm evinin içınden 1973 model Buick marka kocaman bir Amerikan otomobilı başını çıkarmış... Böyle bır aracın, burada onanlması, onarılabilmesi bir tuhafına gidiyor insanın. Çevresinde on üç on dort yaşlannda elleri yüzleri yag ıçınde dört beş çocuk dolanıp duruyor. Ikı de bv, ellerıni ağu lanna götürerek hohluyorlar... Eskı, kendilerme bol gelen işçl tulumlannın içındc olduklarından da «çocuk» görünüyorlar. Otomobil'm önü bir kırko ile yukan kaldınlmış, ön kapak yukarı dofru açılmış, araç değil de çocuklan yemeye hazırlanan bır dev sanki... Tek zavallı yanı, sol ön tekeri yok... însanlar gelip geçiyorlar... Çokça gelip geçiyorlar. Kalaba lı': bir ulusum var, biliyorum. Bütün dünyadakıler bir araya gelseler yuz elh milyon'a rahat ulaşır. Türkıye'de de çok kalabalık olduk. Günden glıne çoğalıyoruz. Gelip geçenlere bakıyorum. En çok ekmek taşıyorlar. Ço cuk taşıyorlar... Gaz taşıyorlar, küçücük şişelerde, süt taşırmış gibılerden... Bir de yatak yorgan taşıyorlar... Bu ne kadar çok yorgan böyle. sokagın ortasında... Daha yerleşememışler belli. İstanbul'a yerleşememişler, yer leşecekler Çocuk. ekmek ve yatak... Kahvem geldi. Kahveci bıraz tuhaf bakıyor yüzüme. Biliyorum soracak. Da ha pek karar veremedi ama biraz sonra soracak... Kim oldugu . mu öğrenmek ısteyecek... ÇAGLAYAN Beyinleri bile gözdür... Bakıyorlar... Istanbul'u yurüyorlar Gelenler ve işler çıkmış bır yasa . ICıtapta yeri yok, uygulamada geçerlı .. J Boşlukta gibiler... Karaoğlan"a!. Durdu, izınlerıni alıyormuş gibi, teker teker yüzlerine baktıktan sonra; ekledi: Buradakılerin hepsi de o'na verdi. Yüzüme bakıyordu, ıyı mi ettık, kotü mü ettik gibilerden... Ben hıç bır şey söylemeden, o sordu. Sen kıme verdin bey!.. Cumhuriyet Halk Partisi'ne. Yaşlı olan bın, Tövbe. dedi. Tövbeler tovbcsi, ben Cumhuriyet Halk Partısi'ne vermedim ireyimı. Yemınliydim ben, Halk Partisi diye değil, Karaoğlan'a niyet tuttum da öyle verdim ireyimı!... Nasıl oldu bu ış?.. Basbayağ oldu bey!.. Sandığa irey atarken, gözümü yumdum, nıyetım Karaoğlan deyıp attım. Attım ya, şimdi sen de bakalım bize, iyi mi ettım?.. iyi etmışsın!.. Ya bu zamlara ne diyelim?.. Kahveci gırda araya. Yavu, kaç kere soyledik size. Zamları otekıler hazırladi Ka raoğlan'ın suçu gunahı yok bu işte Yaşlı adam heyheylendi: Neden durdurmadı öyleysem? Durmaz, Sey>ıt Ali!.. Durmaz... Arap benzim vermem dıyor. Su değil kı, musluğu açasın. Nöreciyiğın?... Elliye alıp, yirmıye satmak olur mu?... Konuyu değiştiriyorjm. Ne kadar oldu siz Istanv bul'a geleh? Yıne o yaşlı adam yarutlıyor: Epey oldu. Uç yıla varacai baharda. Işlerinia yolunda mı? Köyden iyi Neden ıyı?... Neden ulacak bey!... Sundan iyi .. Dedemden babama ellı dönüm tarla kaldı. Babarn ölünce, beş kardaş elli dönumü bölüştük. Onar dönüm düştü her birimıze. Benim altı çocuğum var. Ben ölüncü, iki dönüm bile düşmezdi adam basma. Yetkin olanını savdım şehere, yeteni savdım. Sonunda on dönümü de sattım, ben de kalkjp geldim Istanbul'a. iyi oldu, iyi olmasma j'a, burda da ayleyi dağıttık. Herkes başına buyruk oldu. Herbirl ayrı ev açtı. Allah encamımızı hajTeyleye... Torunun toslağın yüzünü el gibi uzaktan göriir oldum. Zaman değişti, insanlar da değişti. Oğlanlara kızlara eyi kötü söz geçiriyorum da torunlar kötü. Bir torunum var, kız torun, gelinlik oldu. Yaş vardı on ikıye dayandı. Söz dinlemez oldu. Asıleşti. Köyde olsa böyle mi olurdu!.. Şükür kavuşturana MALKOÇOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU cı... HER ilin, her ilçe'nin adamı kendine bir iş uydurmuş. Haydarpaşa ile Kadıköy arasında gidip gelen sandalcılar gibi... De nizi hiç görmeden İstanbul'a ge lip oynak kayığın içinde onlar nasıl kürek çekiyorlarsa ve kendi işlenni hiç kimselere verrruyor larsa, öteki iller de kendilerine böylesi i$ler bulmuşlar kimselere vermivorlar... Kangaldan gelenler, hastabakıcılığı seçmışler, büyük bir çoğunlufu hastanelerde çalışıyor. Hafik'den gelenler, onlann tü mü de kapıcıdırlar... Kolay kolay kaptırmazlar başkalanna... Doganşar'lılar. hamamcı olurlar. Suşehn'nden gelenler kamyoncu... Malatya'nm ilçelerinden köylerinden akın edenler, yük ta şırlar. Hanlar onlarla doludur. Kayseri'den gelenler tacırdirler. Dsvellı Kayseri'run ilçrsi olduğundan ışportacılığı ssçmiştır Bir de kanahzasyon ışlerınde çalışırlar. Karadenızden gelenler ya fırmcıdırlar ya inşaal ÎKİ kez ağzını açmaya zorlattı kahveci .. Erken davranan ben oldum. Yanımdakine çay uzatırken, Hava biraz ayaz. Dedim. Belli etmek istemediği bir sevinçle. lki gündür öyle, dedi. Yanımdaki masada oturan: Hoş gelmişsin, bey!.. Dedi. Hoş bulduk. Bu kış, yegin kış oldu, dedi. Yeğın sözcüğünden bızım ora lardan olduğunu anladım. Orta Anadolu'da, yeğin sözcüğü, çok ya da yaman anlamına kullanılır. Öyle oldu. Çok çekti fakir fukara, çok!. Önümüz yaz ama!.. Şükür kavuşturana. Dedi. Bir sigara uzattım. Almak ıstemedi. O görev kendisininmiş, o bana sigara tutmahymış. Anlaştık en sonunda. Ben onunkınden aldım, o da benimkinden... Karaoğlan ANADOLU insanı gerçekten zor dur, huyunu suyunu bilmezsen daha da zordur. Nasıl açıhr. aasıl yakınlaşır. nerede suskjn'aşır belli olmaz. Bırden açıldı dostluk kapısı. Kahve'nin içındekilerin tümü ile dost olduk. Yaşı pek belli olmayan biri otu ruyor yanımda. Yetmiş yaşmda mı, kırk yaşında mı hiç belli deği! Kendi kendine konuşur gibi, başını sallayarak: Yaaa, dedi. Çok çektik. çok!. Oy'unu kime verdin? Dedım. Lonca gibi YOLCULUKTA kullanılan içiçe geçmiş bardaklar gibi tıpkı, Istanbul ıçiçe geçmiş, kentlerle do ludur. Çekin alın Malatya'yı altından Van ya da Sıvas çıkar... Karışmazlar birbirlerine. Töreleri gibi, işıerini de karıştırmazlar Bir lonca örgütü gibi, yasala r.n dışında bir yasa, yasaların dışında derken yasalara karşı denilmiyor, kendüiğinden ortaya Bir duvar yıkıldı BİR yerlerde bir gürültü oldu. Bi r duvar yıkıldi Altında kalanlar oldu mu, bilmem. Ama üstün dekiler şaşkın... Yıkılan duvarıa taşlanna bakıyorlar durmadan. YARIN: Gitmek Gerek Aziz Istanbul DİŞİ BOND "• 'V * y * ( ÎSTANBUL kentının en çok bir buçuk milyon ınsanı sırtında çe kebilecegı söylenıyor Bır buçuk tan ötesi yükmuş. Ağır bır yük olmalı, çünkü uç mılyon'u geçmektedir. azız tstanbul!.. Adam başına günde ellı gram dolaylannda et düşuyormuş. Her gun ıçin. Yine sayılann yalanı çıkıvor ortaya. Bu ellı gram et herkese verilmiyor ki!.. Evine her gün üç kılo dört kılo et alanlan aklımıza getırınce, ger çek jani sayılann dışmdakı gerçek, kendıhğınden çıkıyor ortaya Yumurtada da boyle, sütte de böyle, balıkta da böyle, ekmek kadayüında da böyle... Yal nız ekmekte isler tersine. tstanbul'da adam başına gtinde lki yüz gram ekmek tüketilıyorsa, et alanlar bunun yansuıı ttiketiyorlar demektir. Çok kötü bir kahve içıyorum Sesımi çıkarmadan, ağır usul içıyorum. AMA, OuttSULABmA DA GARTH İLE. BADVO IU«ît3Sİ Bakıyorlar HER gün Diraz daha çok, tü ketıcı ınsan kalabalığı geliyor Is tanbul'a. Her gün gelen bu üç yüz kişi, bır şeyler arıyor durma dan. Altına benzer bir şeyler an yor. Keskın traşlı yüzler, kahn damarlı boyunlann üstünde öylece bakıp duruyorlar. tnce uzun bır goz gibi... Agızları göz, göz'.eri göz, elleri, ayakları göıdele ri hep göz, kocaman bir göz... kÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear