01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Mayis 1974 iftlüc, Türk Dil Kurumu'nun TUrkçe SözlükTl ne göre şöyle tanımlanıyor: «Ekümeye ve türlü hayvan vetiştirmeye varıyan ve orada çalışanların oturması için evleri bu lunan geniş arazi.» TUrkçe'de çiftlik sözü, zamanla, bu dar anlamın sınırlannı aşıp, en küçük devlet dairelerin den en yüksek vonetim kuruıruarırıa ıcaüar uzanan, yurt ölçüsünde (yöneten yönetici ilişkısi açısmdan) yönetilenler zararına sakat bir idareci tutumunu yansıtır oluyor. Bu görüş açısından çiftlik'le yurt, eş anlamlı oluyor. Çıkancı yöneti. ciler için yurt bir çiftliktir. Bütün paüişahlık yfJ netiminde, yurt Padişahlann paşa keyiflerince Vedat GÜNYOL yönetilen bir çiftlücti. Yurt, ekilmeye ve nayvan yetiştirmeye yarıyan bir geniş topraktı. Anadolu insanmın hayvandan öte bir değen var mıydı? Bu insanın yetişmesi, okuyup aydınlanması îşte böyleslne azdır, Doğu'da yüce bir göreve yolunda dişe dokımur çabalar sarfedildiğini eösalmamamıştır. Kanlı pazarlar tertipleyen, yurtatanıp da, küpünü doldurmayı düşünmeyen insan. terir bir eylem kınntısına bile raslanıyor mu sever gençleri herkeslerin gözü önünde, meyOysa, yiiksek bir görevde çalışan kimseler. ı,olutarihte, sorarım size. danlarda sokaklarda giipegündüz öldürenler sırra ğunun çocuğunun normal geçimi dışında kamar Tarihimiz, daha çok, sadrazamlar, vezirler kadem başabilmiş, katiller (bilinen katiller) bir U, metresli bir yaşaniıya sapmazlarsa, ellerire ge vükelalar, beyler, paşalar agaların inanılmıyacak türlü bulunmamış, bulunamamıştır. Tıpkı, smır çen paradan arta kalanla ve de emeklilik maaşla zenginlik hikâyeleriyle doludur. BUtün bu adam topraklanmızda, o güzelim başı taşla ezilerek nyle orta halli bir yaşama düzeyiru namusluca lar, devleti babalarımn çiftligi gibı kullanımşlar (eziltilerek) öldürülen büyük hikâyeci Sabahatsürdürebilirler ömürleri boyunca. Ama, Türkiye dır, insanları okutup yetiştireceK, aydıniatıp otin Ali'nin kiralık katilinin, klralayıcı katillerle nln politik yaşammda han hamam sahibi olmanurlandıracak yerde, kendi küplerini doldurmak birlikte bulunmamış. bulunamamış olduğu gibi. mış, seçim süresinde kazandığıyie vetinip, Köşetan başka şey düşünmemişlerdir. Demokrasi döneminde, nice kirli dosyaların, Mil sinde oturmaya katlanmış kaç kişi gösterebilirsı XVI. yüzyılda başlıyan müsadere'ler neyin ne let Meclisindeki çoğunlufc sayesinde bir yana niz? BeD, size yakından tanıdığımı biı örneıs vesidir bir bakahm. Kimi zaman, devlet hazinesini itilerek kapatıldığma tanık olan bizler, hapislerrebilirim bu konuda. O da, Kurtulu* Savaşımn en kat kat aşan, milleti sömüre eze edinilmiş akıl al de olması gereken kimselerin, ellerini kollannı çetin günlerini Atatürk'ün yanında geçirmis, Sağ m'yacak zenginliklerin, müsadere yoluyle devlet sallaya sallaya, başlan havalarda gezip dolaştıklık Bakanlığı, Millet Meclısi BaşKan Ywdımcılığı, hazinesine. evlerin barklann söndürülmesi. kafalarmı, bütün bu haksızlıklara kafa tutan geriçBüyük Millet Meclisi tstanbul Tcmsılciliği gibı ların kellelerin kesilmesi pahasma devredilmesi, lerinse zindanlarda prangalara vurulduğunu görgörevlerde bulunmuş olan Dr. Adnan Adıvaı'dır. boşuna mıydı? 1587'lerde ölen Kapudanı Deıya Ali dük, gün gelir hesap sorulur umuduna bel bağlıHayatının on küsur yılını yadellerde okumak, bü Paşa'nın hazineye devredilen paha biçilmez eşyarak. gisine bilgi katmakla geçiren Adnan Adıvar, aryalan yanında, 500.000 altını aşan nakit servetira dmda iki kat elbise, iki üç çift ayakkabı ve bir Bütün bu haksızlıklar, «Yaptıklarım, ettikleçiftlik anlayışı dışında neyle değerlendirebiursiiki kravattan başka hiç bir şey bırakmadı. Bırarim çalıp çırptıklanm keseme kâr kalır» (ki kalniz? «Devlet malı deniz, yemeyen dumuz» kafası kamazdı da. Çünkü namusluydu. yurtşeverdı her mıştır bugüne dek) düşüncesiyle. yani çiftlik işlemiş iliklerimize. Kurtul kurtuıabilirsen. türlü kişisel çıkarın üstündeydi. ağası kafasiyle girişilen davranışlar daha ne zaOsmanlı yönetiminde, özell'kle, devlet hazimana kadar, sorgudan sualden uzak kalacak, ka r.esinin bekçiliğini yapan Defterdaı.arın görülm» Türkiye'nin politik tarihinde, çalıp çırpanların labilecek dersiniz. 27 Mayıs öncesinden başlayadik zenginlikJcre boğulmaları bir raslantı mıdır? cezaya çarptırıldıkları da pek görülmemiştiı Itrak bugüne kadar uzanan bir uyanıs süreci, TürKanuni döneminde boynu vuruıan Defterdar Istihat ve Terakki önderlerinln adalara sürülüp he kiye'mizde olup bitenlerin, artık smıfsal gerkender Çelebi'nin 6000 kölesi varmış. Altı aeğil, sap vermeye zorlanmaları boşa çıkmıştır. Ama o çekler dışında düşünülemiyeceğini, düşünülmeme altmış değil, altı yüz değil, tam altı bin köle. Dile dönemlerin bilmem ne Paşaları hadsiz hesapsız si gerektigini açıkça koymuştur ortaya. Artık apa kolay. zenginlikleri, daha sonraki bağışlarla bir çeşit çık ortaya çıkmıştır ki, bugün Türkiye'de, işçi Doğu'ya özgü bir şey bu çalıp çırpmak, devsaygmlık bile kazanmıştı. DP ıktidarının çeşitli köylü, küçük esnaf, küçük memur aynmı yaplet hazinesine anahtar uydurmak alışkanlığı geıe yollardan zengrin olan kodamanlannın, kodamar. madan sömürülen bir halk yığmı ile. sırtını dış neği. Bilmem Voltaire'in bir hikâyesini hatırlar yamaklarının, haksızlığı su götürmez servetleri sermayeye vermiş, löpçü, çıkarcı bir azınlık karmısınız? Bir Doğu sultam hepsi ae hırsız çıkan üzerine sünger çekilmedi mi, her şey unutulup şı karşıyadır. Bu çıkarcı sınıf, silâhlı silâhsız hazinedarlanndan yalonıp dururmuş. Çaiıp çırp gitmedi mi? AP iktidarmın, kardeşıer ağabeyler. bir takım yöneticilerin desteğinde, yurdu bir mayan bir hazinedar bulmak için bir deneye gihısım, akrabalar, evlâtlar. damatlar lehine yıllar çiftlik ağası, bir çiftlik beyi kafasiyle sömürme rişmlş bir gün, aklı başında bir vezirin öğütlerica işlenmiş olan kredi yolşuzluklan unutuldu, çabasındadır. GUrsel Paşanın, Kurucu Meclisi rıe uyarak. Adayları, sağı solu altınla dolu bir ko unutulacak neredeyse. açış nutkunda, 27 Mayıs öncesi kadar (korkunç ridordan geçirttikten sonra, davullu zurnalı bir bir bnsezi ile) 12 Mart sonrası için de geçerli Ne demektir bu? Bugüne kadar, devlet gühoron cümbüşünde oynamaya çağırmıs. Bir sürü olan şu sözlerinde dile getirdigi gibi «idarecicünü, gerek demokrasi, gerek sıkı veya gevşek aday içinde bir tek kişi oynayabilmiş şöyle zıpla ler, milleti her istedikleri tarafa sürükliyebilecekyönetim çatlaklanndan eline geçirip de, haksız ya sıçraya. öbürleri kala kalmışlar, lök gibi cep leri bir kalabalık, devleti zorbalık ve kaba kuvservet sahibi olmuş sayılı klmselerin hiç blrine lerini kemerlerinl dolduran altınların ağır yükü vetle ytlrütülen blr makine telâkM etmişlerdir». hesap sorulamamıştır, sorutauşsa da bir sonuç altında. C Olaylar ve göriişler ÇİFTLİK Klm bu idarecüer? 27 Mayıs öncesi idarecüeri. Yalnız onlar mı? Hayır. 27 Mayıs ve 12 Mart sonrası idarecileri, şalcılan, balyozculan, operasyonculan ile, bütün bir sermayeci sınıfm des tekleyicileri çiftlik agalan ve bu ağalann yardımcılan. Gerçek amacından, lnce blr manevrayla saptırılan 12 Mart Muhtırası, nice dürüst, ya da dürüst olması gereken her çeşit görevliyi, halkın zararma, löpçü sermaye azınlığının yaranna «devleti zorbalık ve kaba kuvvetle yüriitülen bir makine» durumuna soktu ne yazık ki. 12 Mart sonrasınm, halk yaranna şiddet hareketlerine sürüklenen nice resmi kişi; özel sermaye çevrelerinin agma düştüler. Yürekleri vurt için carpan, ya da çarprığını sanan yetkililerin. 14 Ekim'de kamuojiinun Karaoğlan lehinde sesini duyurmasiyle iş başından çekilip, özel sermaye çevrelerinde önemli mevkilere gecmeleri bunun şaşmaz bir kanıtıdır. Ne hazin ve ne acıklıdır ki, bozuk düzene kafa tutan ve bunca temiz, iyi niyetli. çıkarsız gencin zindanlarda ömür çürütmelerine karşıhk bu vatan kurtarar. arslanlar, bugün, Türkiye'nin kuyusunu kazan özel sermayeye kapaklanarak, çoluklan, çocuklan, hısım akrabaları ile birlikte, rahatın rahatı bir yaşantıya kendilerini adama yolunu tutmakta ve tutabilmektedir. Eisenhower zamanı mıydı, Kennedy dönemi miydi pek hatırlamıyonım, bir Amerikan Bakanına, politikayla içli dışlı bir iş adamı, bir elbiselik fsadece bir elbiselik) kumaş hediye etmişti. Amerikan basmında bir güriiltüdür kopmustu. Sonunda Bakan istifa etmişti. Ne demekti, bir iş adamının bir Bakana kumaş hediye etmesi? O begenmediâimiz, o yerdi*imiz Amerika var ya, namuslu basıniyle (azınlıkta da olsa) bir varlıktı, sesini duyurabilen, bütün baskılara rağmen politikacıların özel hayatlanna burnunu sokabilen, bu konuda kuş uçurtmayan. Bugün. türlü baskılara rağmen, Türkiye'de de basm kuş uçurtmuyor, uçurtmamaya çalışıyor. görevinin bütün sorumlulugu ve namusu ile 28 Nisan 1974 günlü Teni Ortam gazetesinde, Ugur Mumcu'nun «Sokaklann Dili» başlıklı nefis bir yazısından öğreniyonız ki, geçen dönemin Cumhurbaşkanma, bir takım iş adamlan bir kışlık ev hediye etmişler. Bakırköy'ün Büjükçiftlik adını taşıyan sokağında. înanmak güç, ama bugüne degin bir yalanlama da görmedik. DoğuBatı aynmı diye bir şey kabul etmelimiyiz bu konuda? 12 Mart günlerinin, işkencelerinde, baskılannda adlan agır basan nice kişilerin, emekliye ayrılmca, Ecevit iktidan döneminde, iş çevrelerine kapağı atmalariyle TUrk emekçileri ve köylülerinden yana olmadıklan gün gibi ortaya çıktı. Yurdu bir «çiftlik» sayan bu düsünce. Dogulu bir düşünce değil midir? HAKSIZ SADUN TANJU Şubat Çarşamba gecesi bitirdi Can lücel «MÜDDETNAME adlı uzun şiirini. Adana mapusanesind* çaylar kurtuluş olsun diye içiliyordu. Kurtuluş olsun çayınız! Senin de gardaş! Akşam sabah meselesi sanılıyordu af. 1974 bahan bütfln mahkumlara müjdeler getiriyordu. Geçen Ekimden beri duvarların ötesindeki gerçek yaşamın düşleri ve sevinçleriyle yatıp kalkan mahkumlar. artık daha uzamaz bu eziyet sanıyorlardı. Düşünürler içerdekilerin nasıl tedirgin, gergin, umut.snzluğun kuyusuna diişmcmek için sirat iizerindnı cehennem ateşini jfeçerkPiıki yiirek daralmasıyle ölümden beter yaşamlarını da, insafa gelirler.. Can da öyle sanıyordu. K BIÇAĞIN SIRTINDA YAŞAM.. Içeri düsen adama, dışan çıkacağı günü iyi bellesin ve yaşamını ona göre kursun diye bir belge verir mapusana idaresi. Cezanın süresi ve biteceği gün yazılıdır uzerinde. Müddetnajneyi mu?ka gibi saklar mahkumlar. Yaşanan her dakika. her saat her gün, her ay, her yıl, bir tırtıl pibi ajcu ağır yiiriir nıiifldctnamenin uzerinde. ama yürür. Kurtuluşa doğru bir gidişin, bir umııdun «evinci dııyulmalıdır mapusanede. yoksa dayanılmaz. Müddetnamedeki son günü, on gün daha uzatmağa kalk'ian. mahküm on yıhn dayanıklılığmdan çözülüvprir, n> günü yaşayamamak korkusu ile r sararır. Bu çocuklar, geçen Ekimden beri kaç on günü yaşadılar sabırsızlığın bıçak sırtında. Parça parca o'.dular. BIRAKMAZLAR.: Niçin? Kltep yazdıjfı içln, çevirf yaptıği tçhi, jilr yazdıfı Jçtn, kitap bartığı için, düşündüğü ve soylediği için otuz yil» kadar cezalara çarptırılanlar affedilsin mi. affedilmesin mi? Bunu tartışıyor aylardır bizim çağdaş politikacılarımız ve sabırsızhâm geçen zaman içinde nasıl bilenip keskinleştiğini hesaplıyarak. içerdeki aydmlan larçalatmak istiyorlar diğer mahkumlara' Siz olmasanız bizi çoktan bırakırlardı'. Bırakmazlardı çocuğum. Aydınla halkı mapusanede bile birbirine düşürmeği marifet sayan bu kafalarla sen hiç bir belâdan kurtulamazsın. Seni. mapuMnedp dc dısnrda da seninlp beraber olanlar ktırtaracaktır. Can, ne güzel anlatıyor hırsızı ile, kabadayi5i ile. katili ile, aydını ile, bozuk bir düzenin tıızağına düşürülmüs insanların mapusanedeki kaynaşmasıru. Bu sevinçle yazmı? o tek dizeyi: Ben gayn ba plâzmalarda yiizen aydınlıklar yiiklü bir çekirdejHm!.. AYASOFYA KONUSU OKTAY AKBAL Evet Hayır Petrol ve Ulusal Çıkarlarımız etrol, yakıt ve endüstrl mad desi olarak çağımızda elekcrık enerjisi kadar, hattâ daha fazla bir yer tutmakta, özel likle ulaşım araçları için hareket kaynağı olmaktadır. Dünya ekonomisi ve sosyal hayatını kökünden etkileyen bu maddenin yeraltı rezervlerinin, yani ham petrolün bakır, kurşun, çinko.. gibi önemli madenlerla birlikte 2025 yıl sonra dünyada kaimayacagı, istatistiklere dayanılarak ileri sürülmektedir. Tehlike çanlarını duyan endüstri devletlerı, petrol bunalımını önlemek ve gidermek için türlü çareler aramaktadırlar. Bu arada bir çok petrol şirketi. açık denizlerdeki petrol araştırmalannı hızlandırmışlardır. Hattâ bazı girişimlerin ülkelerin karasularını ihlâl ettiği, Devletler Hukukunda «Kıta sahanlığı» denilen bir kavrarmn tUrediği. kamuoyunda duyulmaktadır. İleride uluslararası herhangi bir çatışmanın doğmaması için devletler, şimdiden bu soruna bir çözüm yolu bulmak ve bazı norm'lar getirmek zorundadırlar. Planlı ve teknolojik kalkınma içerisinde bulunan ülkemizde; 1973 yılında, % 29u Türk şirketleri tarafmdan elde edilebilen 3,4 milyon ton yerli petrol üretilmiş, buna karşılık 11^ milyon ton petrol ttiketilmiştir. Yani, geçen yıl tüketilen petrolün 8.1 milyon tonu dışarıdan getirtilmiş, yurdu muzda Uretilenin de 2,8 milyon tonu yabaneı şirketler tarafmdan çıkanlmıştır. Bu sa^nlar. petrol yönünden milli ekonomimizin ne derece güç durumda olduğunu açıkça göstermektedir. ÖZGÜR BİR İNSANüOA DOĞRU:: Bir gün yayımlıyacagız elbet Can Yiieel'in MÜDDETNAMK'sini. tlhan Selçuk'un çreçen gün yazdığı gibi, Batı uyfrarhğmın mayası olan fikir fizgürlli*ünü tanımazlıktan gelere'< özgtlrlükçü çafdaş demokra<:idpn yanavmıs görünüm'inü varatmak isteyen knrnazlar ypnileceklerdir. Sayısal üstünliikler ancak haklılıeın ve dofrnnun vanmda oldnfn zaman önem taşırlar. Can. içerde. sayısal UstUnlüklerini bir işkence Sleti gibi kullananlara sağlam bir moralle ?u haberi veriyor: Yörüyor, yfiriiyor bir dev kaplumbağa. •dev bir ekmek ki kizarmıg kabnfuAfiır ağır yörüyor avdmlığa. yiirüyor özeür bir insanlığ» doğra. S ki de bir «Ayasofya cam! olmalıdır» diye tuttururlar. YuI nanistan'la aramızda bir anlajmazlık mı çıktı, Kıbns'ta •bir oiay mı oldu, Ruslara mı kızdık, Amerikahlara mı gücendik. Hemen başlar, Ayasofya caml olmalıdır. Kıbns'ı almak, paylaşmak, hiç değilse haklanmızı dünyaya, özellikle Makarios'a kabul ettirmek kolay değil, ama Ayasofya'yı cami haline getirmek çok kolay!.. Daha doğrusu kolay gibi görünüyor! Ne olacak Ayasofya'yı cami yapacağız da, hangi sorunumuz ortadan kalkacak? Müze yapmış olduğumuz bir eski kiliseyi yeniden cami haline getireceğiz de zafer mi kazanacağız düşmanlarımıza karşı? Unutanlar vardır, benden hatırlatması. Ayasofya, yani eski adıyla Hagia Sophia, yani Ermi? Sophia bir Bizans kili^esidir. Fatih Melımet Istanbul'u alınca cami olmuş. 24/11/ lS3T3e Bakanlar Kurulu kararıyle Ayasofya «müze» yapılmış. O gün bugündür dünyanın en seçkin, en sayılı anıtlanndan biri. Dünyanın dört bir yanından gelen, her ırktan, her dinden insanların ziyaretirve açık... Diyecekler ki. bir Bakanlar Kurtılu öyle karar vermiş. Halkın isteklerini düşünrnemiş. Şimdi başka bir Bakanlar Kurulu da yeni bir karar verir, Ayasofya yeniden cami haline getirilir. Bu, düşiinülmesi kolay, ama uvgulaması zor bir hayaldir. önce gereksiz bir iş olduğu için! Sanki İstanbul'da ondan bin kere güzel caml azmış, hele Sultanahmet camisi Ayasofya'nın karşısında Turk dehasınm bir anıtı olarak durmuyormuş gibi... Daha şiirli, daha etkili bir güzellikle... Ayasofya dünyanın en eski bir kilisesidir. Bir kaç kez yıkılıp yapılmıştır. Uzun bir süre Hıristiyanlarln, birkaç yüz yıl da Müslümanların kutsal yeri olmuştur. Ancak Atatürk gibi büyük bir insan düşünebilirdi Ayasofva'yı bir müze halinde insanhğa armağan etmeyi... Bizanslılann kilisesinden cami oUrak yararlanmamıza gerek yok diyerek. tstanbul'da Müslümanların toplanabileceği birbirinden güzel, nice camilerimiz olduğuna inanarak. ulusunu da buna inandırarak, Süleymaniye, Beyazıt, Yeni Cami, Sultan Ahmet vb... Geçen gün bir basm toplantısında genç bir adam Adalet Bakanını «Ayasofya» konusunda zor duruma düşürmek istedi. Tutucu bir gazetenin temsilcisiymiş. Sanırısınız ki bu genç adam Ayasofya cami olarak açılır açılmaz hemen oraya koşup beş vakit namazını orada kılacak! Şimrfiye kadar herhalde Sultan Ahmet' ya da Eyüp Sultan'a gidiyordu, bundan sonra Ayasofya'ya koşacak her gün! Sorsak kendisine «yılda kaç gün camıye gidersiniz?» diye ne der acaba? Hiç sanmıyorum olumlu bir yanıt verecegini... Açık söylemekten niye çekinmeü... Istanbul'un birbirinden güzel camisi bunca varken bunlara bir de Ayasofya'yı katmak isteği doğrusu ya çağdışı hiç değilse çocukça bir duygunun ünjnüdür. Daha doğrusu politik bir yararlanma fırsatıdır. Halkın duygularını okşadığını sanan politikacıların iki de bir sarüdıkları bir konudur. Kaç bakımdan yararlanırlar? Bir kez Atatürk'e, Atatürk devrimlerine karşı olduklarını beürtmek için yaparlar bunu. Sonra da duygu sömürüsünden çıkar sağlamak için. Ne de olsa, duygulan kolayca sömürülebilecek yığınlarımız var daha. En son istatistiklere göre nerdeyse ulusumuzun yarısı okumasız yazmasız. Bu oran bir türlü olumlu yönde gelişmiyor. geliştirilmiyor. Tutucu, kapah, kopuk, ucuz duyguların elinde tutsak milyonlarca insanımız var; oy kullanıyorlar, etkenliklerini duyuruyorlar. Ucuz başarılar ardındaki politikacılar da bu yığını sömürüp keyiflerine bakıyorlar Hagia Sophia bir Bizans küisesidır. Vakıflar yasasına göre «ibadethaneler amaçlarına aykırı kullanılamaz>mış. Şimdi o genç gaz«tecinin dediğine uyarak Ayasofya amacma uygun olarak kullanmaya kalkılsa kilise olarak açmak gerekmez mi? O da hem başka bir çağdışı davranıs, hem de olanak dışı bir iş olur. Atatürk vermiş dönülmez kararı 1937'de. Bakanlar Kurulu onaylamış onun görüşünü. Ayasofya bir müze olmuş, nerdeyse otuz yıldır müze olarak ün salmış bütün dünyada. Hangi ulustan, hangi dinden olursa olsun herkese açık, herkesin gezebileceği, görebileceği bir kutsal yer. Atatürk'ün Ayasofya'yı müze yapmak karan bir dönüm noktasıdır. Böyle dönüm noktalarını duygu sömürücüleri silemez, kazıyamaz tarihten... P PETROL KONUSU, ULUSAL BİR DAVA OLARAK ELE ALINMALI, ANAYASANIN ÖNGÖRÜŞÜNE UYGUN VE EKONOMİK KALKINMAMIZA PARALEL BİR PETROL KANUNU HAZIRLANMALL Av. Mehmet Ali OĞAN misinia ihtiyaç f»luj«eağı miktar ve vasıftaki enerjiyi istenilen zaman #e yerde've milli menfaatlerimizls ahenk halindeki en uygun maliyet terkibinde temln etmektir Ekonomideki enerji açığının hızla kapatılması için kısa ve uzun vadeli programlar uj'gulanacak. elektrik enerji Uretimi esas itibariyle su ve kömürle işleyen termik santrallere dayandırüacaktır. Petrol, tabii gaz, kömür gibi temel enerji kaynaklanmn aranması çalışmalarına büyük önem ve hız verilecektir. Millî ihtiyaçlara ve cari dünya şartlanna cevap vermekten uzak olan petrol kanunu yeniden ele alınacak ve milli menfaatlerimize aykın düşen hükümleri değiştirilecektir.. Maden, petrol ve öteki tabii kaynaklarımızın potansiyelinin bir an önce ve güvenilir şekilde tesbiti ve geliştirilmesi için arama çalışmalarına daha büyük kaynaklar aynlacak ve bu gibi hizmetleri gören kamu kuruluşlan yeniden düzenlenecektir» denilmekte.iir. Protokol metninin bu kısmmdan anlaşıldığına göre hükümet, milli, dinamik ve yeterli bir petrol politikası izleyecektir. ma»a ve^lsİPüimp'J, başlıfmı ta«nvan Aniıasamuıa 1J0. maddesinidet «TaKi«aej*«lfef 'iNk kaynaklan, Devletin hüküm ve tasarrufu altmdadır. Bunların araması ve işletîlmesi hakkı. Devlete aittir. Arama ve işletme Devletin özel teşebbüsle birleşmesi suretiyle veya doğrudan doğruya özel teşebbüs eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır» hükmü öngörülmüştür. 7 mart 1954 tarih ve 6326 sayıh Petrol Kanununun 1. maddesinde de buna paralel bir hükürn bulun maktadır: «Türkiyede petrol kaynaklan, Devletin hüküm ve tasar rufu altmdadır.» Petrol kanununun amacı ise; Petrol kanununun 5 nisan 1973 tarih ve 1702 sayılı kanunla değişik 2. maddesinde şöyle açıklanmıştır: «Bu kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklanmn millî menfaatlere uygun olarak hızla sürekü ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini sağlamaktır. Görüldüğü gbi, gerek Anayasa gerekse Petrol Kanunu, petrolün arama ve işletilmesinde «Devletçilik» ilkesini öngörmüştür. Madenler için de ayni ilke benimsenmiş. 3 mart 1954 tarih ve 6309 sayılı Maden Kanununun 4. maddesinde; «Madenler Devletin hü küm ve tasarrufu altında olup içinde bulunduklan arzın mülkiyetine tâbi değildir» hükmü yer almıştır. Ancak; petrol ve madenlerin «ranması ve işletilmesi, sanıldığı kadar kolay bir iş olmadığından «Devletçilik ilkesi bugüne kadar katı bir biçimde uygularıamamış bu konuda özellikle yabancı şirketlere arama ve işletme izni ve rilmiştir. Bu iş için herşeyden önce, yetişkın teknil: personeıe, araç va gereç'e ve büyük sermayeye ihti yaç vardır. Bir zamanlaı veraltı kaynaklarımızın zenginlıgi dalti bilinmezken, bugün yetişkin mü hendis ve teknisyenlere ve işi fi nanse edecek sermayeye sahip duruma gelmiş buıunuyoruz. tlk adım olarak, 7 Mart 1954 tarih ve 6327 sayılı kanunla kurulan «Türkiye Petrolleri Aııonim Ortaklıgı. girişimıni örnek görmek teyiz. % 51 payı hazmeye, % 49 payı gerçek ve tüzel kişilere aynlmış bulunan DU ortakiıgın ku rulus sermayesı yüz elli milyon Türk lirasıdır. Kanun bu serma yenin Genel Kurul k&rariyle art tırılabileceğini de öngörmüş bu lunmaktadır. Yukarıda değindijhmiz gibi. dünya devletlerı açık denizlerde, hatta buzullarda petrol ararken, yeraltı kaynaklan zengin olan 5Tirdumuzda, ülke Jıtıyacının yai nız "i 0,85'inin yerli şirketler ta rafından karşılanması gerçekten düşnüdüriicüdür. Hükümet programında önemle yer alan bu konunun Uzerinde öncelikje durmak, 20 vıl önce atıimış olan «Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı» adımını hızlandırmak. ülke ihtiyacmı kendi clanaklarımızla karşılamak zama nı gelmiş, hatta çeçmektedir. Petrol Kanununun «Millî menfaatlerin korunması» başlığını ta şıyan ve daha çok sıyasa. bir korunmayı öngördüğü izlenımini bırakan 12. ve 13. maddelen, eko nomik vönden millî menfaatlerimizi korumaya yetersiz kurallar olarak görünmektedir. BATAKTA AÜNAN YOL.: g bir insanhk idealinin 1974 yılı Mayısmda haiâ bu kndar uzakta oltışu: şairlerin. yazarların hâlâ bu flzlemle dolu eserler verişi hic düşündürtmez mi DOİitikacıyı? Bir sorumlulufu vok mudur toDİıımsa) hayatımıyın kiicük imparatorlarm»ı? Ahmet ITvsal'ınf Mnpusane $lirleri *ntolo.iisi'ni okurfcen hafta içinde, bir sorumsuzhıftun, acımasızlıŞın, toplumsâl kıyınıhğın acılannı duydum vine. Nazım Hikmeti. Ahmet Arif'l. A. Kadir'i. IMelih Cevrtet'i, Muzaffer Arabııl'u, Mehmet Basaran'ı. Nihat Behram'ı, Kennt Burlcav'ı, Fazil Hüsnii Daelarca'sı, Arif namar'ı, Metin Demirtaş"!. Hasan tzzettin Oinamo'so, Enver r.ökçe'. si. Hasan Hüsevin'i. Rifat Ilgaz'ı. Cahit Irtrat'ı. Atilla tlhan'ı, Orhan Kemal'l, Kerim Korcan'ı, Şükran Kıırdakul'u, Sabahattin Ali'si. îsmet Özel'i. Tahsin Saraç'ı. Sinan Sabrisi, TekJn Sönmeı'i, Ömer Faruk Toprak'ı. Can Yücel'i. Gülten Akın'ı. Ünsai Akpak'ı. Refik Durbaş'ı, Metin Güven'i, Aydın Hatlpoflu'su. Kenıal ftzer'i. Z. özger'J, Mııstafa Percini, Ali Püsküllüoğlu'sn. Sennıır Sezer'l. Berin Taşan"!, Ismail Gençtürk'ü, tsmail Uyaroğlu'su ve Ahmet t'vsal'ı ile bütün bu şair kuşaklar, düşündükleri ve yazdıklan için büyüklü. küçüklü çileler çekmişler. ama hep kurumadan filiz verip sürmüşlerdi. Demek blr vol dejŞildi bu zulfim, bn tayım: bu halkı aydınsız. knksüz, •şıksı/ bıraktna yöntemi. Kişisel ya$am raclalan uzerinde bir ülkti tertemlz, dipdiri yaşatılıyordu. Hiç de&ilse asnn başından beri. özgürlük boğucularla özgürlük savunuculannın kavgasım hep ikinciler kazanıyorlar. ama kazananlar başannın sevincini duyamıyorlardı. ölmüş, mahvedilmis oluyorlardı bir özgürlük bogucunun elinde. Sonraki kuşatclar. bir fincekirün zafer yolundan başlayıp işe saplanıyorlardı batağa ve bütün bir ömür geçiyordu boftuşmakla. haksızlıkla... 1974 Mayısmda, daha üerideyiz, ama daha büyük hak«ızlıklar içinde... Programda Petrol CHP MSP ortak hükümetinin programına kaynak teşkil eden koalisyon protokolunun «Doğal kaynaklar» bölümünde; «Enerji politikamızda esas, Türk ekono Hukuk Durnmu Doğal servet kaynaklanmn aran • NE YAPMALI? | VEFAT Merhum Halid Ziya Uşaklıgil ve msrhuma Memnune Uşaklıgil'in kızlan, merhum Vedad Uşaklıgil'in ve Bülend ile Leylâ Uşaklıgil'in ablalan, merhume Tiraje Çorlu'nun ve Ayşe Berker ile Reşdan Uşaklıgil'in sevgili anneleri, Elizabeth Uşaklıgil ve Ratip Berker'in kayınvalideleri, Halid'in çok sevgili nenesi, Zeyneb Lange ve Emine İbrahimoğlu'nun halaları ^ıınuııııııuııııııııııııııııııııııııuıııııııııuıııııııınııııııııiiiıııııııııııınııııııııııııııııııııııııınuııiiiııııııııııı^ MEVLİT I Kaybettiğimiz sevgili varlığımız 1 | Y. MADEN MÜHENDİSiJ B1HIN UŞAKLIGİL 4 Mayıs 1974 tarihinde Allah'ın rahnetine kavuşmuştur. Cenazesi 6 Mayıs 1974 Pazartesi günü (Bugün1 Şişli Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip, Bakırköy'deki ai e kabristamna defnedilecektir. Sonuç olarak diyebıliriz ki pet rol konusunda milli menfaatlerimizin korunması içm1 Lüks sayılan gereKsiz tüketimi sınırlandırmalı üretimi arttırıcı arama ve ışletmeye hız | • İşçilerimizi sömürmek için Almanya'da kuruverilmelidir : lan tezgâhlar • Rafa kaldırılan layikük ve ulus 2 Hükümet programında da emaçlandıgı ibi. petroi konusu | onuru • On milyon koyun nereye gidiyor? ulusal bir dava olarak ele almrrıalı. Anavasanın öngörüşüne uy gun ve ekonomik kaıkınmamıza Cumhuriyet 3585 parelel düzeyds yeni bir petrol kanunu hazırlanmalıdır 3 Türkiye Petrolleri Anonim ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Ortaklığı Kanununun Kapsamı genişletilmeli ve şırketin sermayesi arttırılmalıcür Öncelik ve ivedilikıe sermaye sağlanması vönünden 657 sayılı Ankara Rüzgârlı sokak, Çatalhan karşısında Imrin Devlet Memurları Kanununun 9339 ada, 10 parsel (478 metre) arsa ticari ve merkezi 1327 sayılı kanunla değışik 190 bölgede, blok başı, yedi kata müsaadelidir. Gayrimenkul maddesinin S. tıkrası geregince icranın 973/85 No. dosyası uzerinden 9 Mayıs 1974 günü memur aylıklHnndan Memur katî ihalesi yapılaeaktır, Yandımlaşma Kurumu'na kesilip bir fonda toplanan ve bir yıl için Hissedarlardan Recep Ozşerbetçi de özel kanununun cıkarılması Bahçelievler 30. Sokak No: 35 öngörüldüğü nalde. 4 vılaır cıkaTel: 13 40 49 nlmayan To o'lerin devlet iç istıkraz tahvillerine dönüştürülmek ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• sureîiyle değerlendirilmesı yoluna gidilebiJinir. (Cumhuriyet 3582) | Bu Hafta OLAY Dergisinde Ele Geçmez Fırsat SAİT TÜREK'in Ş = = İ Aziz ruhuna lthaf edilmek üzere, ebediyete intikalinin yıldönümü olan 7 Mayıs 1974 Salı günü (yarm) ikindi namazını müteakip Cihangir Camiinde Duahan H Hafız Yahya Eskişehirli, H. Hafız tbrahim Çanakkaleli. H Hafız Kâni Karaca, Hafız Mustafa Tüzün tarafmdan Kur'anı Kerim ve Mevlidi Şerif okunacaktır Kendisinı seven dost, akraba ve arzu edenlerin bulunmalarını rica ederiz. EŞİ ve FEGENLERİ | = = = = 5 = ş I Çelenk Gönderilmemesi RicaOlunur. MEYDAN DERGISI MEYDAN 52 sayfa, 5 lira kamuoyunun sesidir. Bu salı ve her sah almayı unutmayın. (Manajans: 993) 3M2 ^ıııııtıınııııııııınııııııııııııiHiıtıniflinmııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııtıııı?. (Cumhuriyet 3583) ( C u m h u r ı y a t : 35B6)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear