Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 29 Mayıs 1974 ygarhğm yoğunluk ve etkenliK kazanmas; demek olan kentleşme, Istanbul'da >»çılan bir serginin de tanıkiık ettiği jtitı. bizı büyük sorunlarla karşı karşıya getirmektedir. «İnsanın tabiat ve kendi toplumu içınde mutlulukla yaşamasıru temin edecek sağlıklı çölk zümlerden çok, kısır kişisel <; <*rlara örıceliit versn, mutsuz ve mekanik gehşmelere yoı açan» günümüzün kent yerleşmeleri yeni Dir terime de viicut veımiştir. «Çıkar. imenfaat) temeline dayalı kent enlamına gelen ou terim. yazımırın başhğında yer alan .ProfitopolisUtir. Federal Almanya'nın güncel kent sorunlanna Istanbul'dan örneklerle «Türkiye'de Profitopolis»i de ekleyen sergi, ortak bir yazgının belirgin çizgilerini gözler önüne sermektedir. uI Olaylar ^ görf§ler PROFfTOPOLlS Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL İnsanın, kent görünümU arkasmda insanı horlaması diyebüeceğimiz «profitopolis»e ilişkın sorunlar ve olaylar, ülkemizde öncelikle büyük kent yerleşmelerinde odaklaşmaktadır Çıkarcılığın baştacı edilmesı ve bunun kentleşmeyi yozlaştırması, kutsaı özgürlük adına yasalarla da desteklenen bireyci kazanç tursırun öne çıktıgı bütün ülkelerde gorüien bir olgudur. Bu yanına bakarak, «profitopolis» olgusunun kapitalist sistemle bütünle^en oir evrensellik kazandığını söyleyebihriz Büyük kentlerimizden başlayarak Türkıye'deki kentleşme sürecince de arsa, inşaat malzemesi. plan ve proJe uygulamalan, gecekondulaşma, doğanın ve tarihin izlerinin ortadan kaldınıması ve daha niceleri, evrensel yanına değindiğirmz olgunun ülkemizdeki bazı görüntüleridir. PıOfitopolis ortamı içinde, görünen ve görünmeyen elıer kenti yaşanmaz hale getirmek yarışına girmişlerdir. İçinde bulunduğu kabın bıçiminı alan sıvılar gibi, çıkarcılığın en üstün değer savıldıgı ve aşırı kârlarla ödüllendirildiği çıkarcıhk kectlerinde yasayanlar da içinde yaşadıklan ortamın koşullandırdığı yaratıklar halini almaktadırlar. Ameıikalı ünlü iktisatçı John Kennett Galbraith'ın «En yüksek düzeyde menfaat her şeyin ölçüsü olmustur» görüşünü dogrularcasma bir uygulama kentlerde hüküm sürmeye başlamıştır. Ankara'da toplanan «Çevre sorunıan ve Çözüm yollan» sempozyumunda konuşan Belediye Başkanı Vedat Dalokay, Ankara'dakı sağlıksız kentleşmeyi. çıkar düzeyinin eseri sayarken, Münih Belediye Baskanının şu söz;erini anımsamadan edemeyiz: «Insanlığın geleceği uzayda ve kıtalararası roketlerle yanşta, cangılda, denlzde ya da çölde değil, geleceğın kentlerindedir ve bu gelecek yalnız sağlıklı kentlerde umut verici bir gelecek olacakur.» Konunun ilgi çevresini belirtmek bakımmdan Pap» VI. Paul'un şu insancıl yargısını da umıtmamalıdır. «Kent, sömürünün ve buyurmanın yenı biçimleriru ortaya koyar; bazılan başkalannın gereksemelerini spekülasyon biçiminde kötüye kullanır ve yakışık almayan kazançların kaynağı yapar... Gerçekte en güçsüzler insanciı olmayan yaşam koşullarınm kurbanlarıdır..» Çıkarcılığın Oyuncağı Kent yerleşmelerini «güzel» aklın elinden alarak doymak bilmez çıkarcılıgm emrine veren uygulamalan, toplum yararmı arka plana iten kentleşme olgusu içinde buluyoruz Böylece, tarihsel bir gelişmenin ürünü olan, karmaşık bir olgu görüntüsü kazanan kent, akJm ve güzellik duygusunun doğrultusunda bir süre geliştikten sonra çağımızda, çıkarcılığın ovuncağı haline gelmiştir. Münih'teki Devlet Uygulamaıı Güzel Sanatlar Müzesi tarafından hazırlanan katalogda «profitopolis'in son harfine ekıenen ıkı kosut çizgiyle «her şeyin ölçüsü olan mtnfaat»in simgesine yer verilmesi bu bakımdan çok anlamhdır. Profitopolis'in getirdiği en ilginç soru, kentlerimizin hâlâ insanlığa yakışır bir biçimde olup olmadığıdır. Günümüzde «Çıkarcı Kent»ler «büyük» kent lerde tuttuklan köprü başlanndan adım adım ilerleyerek kentln tümünü egemenlikien altına Bİrnak yolundadır. Türkiye'de «profitopolis» olgusunun belirginlik kazanması 1950 sonrasındaki dönemde ve «büyük kent«lerin oluşmas. içinde izlenebilir. Nüfusu 100 bini aşan kentlerimiz bir yandan sayıca çoğalırken, bir yandan da kentsel nüftıs içindeki büyük kentlere bağlı kentleşme oranları da dikkate değer bir artış gösterir. Öte yandan, nüfusu 500 bini aşan «Metropolis»lerimız, kent idealinin soysu2laşması ve erdem sapması bakımlarından somut örneklerin sergilendiği bir açık hava sergisi olmakta gecikmez. Sadece 1970 sayılarına yer vererek, nüfusu 100 bini aşan büyük kentlerimizin 20'ye vardığmı. kentleşme oranının °o56.4'ü bulduğunu, aynı yılda toplam nüfusu 3.977.107 olan nüfusu 500 binın üstundeki 3 kentimizde ülke nüfusunun °.»11.15'inin yasadığıru söyleyebiliriı. Sorumsuz Eller «Profitopolis» sergisi nedeniyle düzenletven «Açık Oturum»a sunduğumuz bildirinın Istanbul ve Ankara gözlemlerinden yola çıkara* ortaya koyduğu somut görünüşler Türkiye'deki uygulama konusunda bir fikir verebilir: • Önce «yatay», sonra da «dikey» Düyümenin alanı olan bu iki kentimizde doğa, tarih ve peyzaj elden geldiğince tahrip edilmış, kisilikli yapılann yerini beton yığınian almıstır. Alt yapı hızmetlerindekı yetersizlikler uıastırma güçlükleri ve tıkanıkhkları, alanlara, bahçe ve park lara uzanan sorumsuz eller kent vaşantısını büyük çoğunluk için işkence haline getirmek yolundadır. Görünüşe ve gidije bakılırsa «bahçeli evler» düzeninin de sonu yakındır. • Kentlerimiz kaldırımsızlaşmakta, parksıslasmakta, ağaçsızlasmakta, alansıziaşmakta, t*rıhsizleşmekte ve ki'iliksizleşmektedir. • Konut yapımcısının doymas biımeyen i»tahı, ömrünü tamamlayan yapılara yönelerek gereksiz bir israfa yol açmakta. vayalara hayat hakkı tanunayan tafit araçları da, çocukJanmızın oyun alanlannı ve parklannı otoparka dönüıtürmektedir. • Sağlıksız ve plansız bir kentlesnunin desteklediği «gecekondulaşma» kentlerimizın içinde «uydu kenMer yarafırken sosyoekonomik yapınm gereklerine uygun olarak «gecekondu ağa ları» da türetmektedir. Köyden kente Eöçen in sanımızın konut edinmesi de <ağa»nın insafma kalmıştır. Koca kentlerimizde konut vapımcısının, kooperatifin. bankanın insafına kalması gibi. • Topluma hizmet götürme görüntüsüne gizlenen kazanç hırsı, varattığı kullaıum darlığı nedeniyle bize gereksiz görünen öbeKlesmelere yol açmaktadır. Bu olgunun en ilgınç örneklert benzer hizmetleri aynı koşullar altınaa yürüten bankalarla, aynı ilâçları ayru fiyatıara satan eczanelerin belli mekan parçalannda viffıimalarında gözlenebilir. Böylece geniş alanlann bir gereldilik olmadan aynı hizmeti gören ışy*rlerine ayrılması yakm çevredeki ınsanlar açısmaan kolaylık degil, zorluk yaratan bir durumaur. • Beden ve ruh sağlığımızı tendıt eden çevre kirlenmesi, gürültü. kentiçi ulastırma. nezaket VP insanlık dışı davramşlar bir yanı ile sağlıkh olmayan kentleşmeye bağlaiiftbilir. Alış veris yaptıgınız bir dükkânda oile tasıt araçlan tarafından ezilme olasılığınız vardır. Böyle bir ortamda, Orhan Veli'nin «Bedava >*aşıyoruz, bedava» dizesini sık sık anımsamamak elden gelmez. • Çocuklarımızın o\un alanlannı ve parklarını otoparka dönüştüren taşıt araçlan, kentiçi trafik kazalannın da gösterdiği gibı, en çok onların canına taymaktadır. 1970 yümda kentiçinde meydana gelen yayaların lşe karıştığı 3.733 kazada 014 yaşında 1.027 çocuk ölmüş, 5.017 çocuk da yaralanmıştır. Bu sayılar kentdışı kazalar için sırasıyle 1.296, 640 ve 721'dır. Bir olgu, onu anlamamızı kolaylaştıran bir terimle belirginlik kazanmışsa, çözüm yollannın bulunmasını da ön plana çıkanyor demektir. Bu genel yargı, «Profitopolis» terimine vücut veren günümüzdeki sağlıksız kentleşme olgusu için de geçerlidir. Adı konulan, üstelik üzerıne kurulduğu temeli de dile getiren «Çıkarcı Kent» elbette çözüm yollannj da birlikte getirecektir. İnsanı umursamayan, onu horlayan bir kentleşme, bireysel çıkarcılıgın karşısına toplum yarannı zorunlu olarak koyacaktır. Bunun için bir yandan, köklerini, 1. Ö. 430 yılmda ölen ve Atina sitesine parlak bir çağ armagan eden devlet adamı Perikles'in «Kent sorunlunnda olumlu bir rol yüklenmeyen kimse. iyi bir kentli degil, tersine, kötü bir kentlidir» yargısmda buldugumuz tutum zorunludur. Bir yandan da, üısan mutluluğunu amaç bilen toplumcu düsüncenin kentleşme olayuıa yön vermesi kaçınılmaz hale gelmiştir. 10 milyarı kim ödeyecek? günleri yaşamış kişiler anlatırlar: 27 Mayıs eylemini başanya ulaştıranlar, devlet yönetiminde tecrübesiz idiler. Yüksek bürokrasinin kilit noktalannda sermayecilerin güvenilir adamlan bulunuyordu. Bu ikisi arasında nasıl bir ilişki kurulacaktı? tlk günlerin telası arasında yüksek bürokrat ellerini uğuşturarak huzura çıktı: Başardıgınız is ile tarihe yazıldınız Paşam, memleketi kurtardınız. Ne var ki yıkılanlar, devleti iflâsa sürüklemişlerdi. H?zine tamtakırdır, ve aybaşında memurlara maaş veremiyecek durumdayız. Emirlerinizi bekliyoruz. İşte o dakika, 27 Mayısçı bir çare bulmak için bürokrata teslim olmuş: ağa düsmüştü. İktidara eiden vol ceşitlidir. Kimi Castro gibi greçer iktidara, itiıni Allende, Brandt, ya da Idi Amin gitji... Zapata yöntemiyle koltuğa oturanın acemiliği doğaldır; ama seçimleri kazanarak hükümet kurmuş olandan ustalık beklenir. hangi ekonomik kbşullarda olursa olsun... Sol, kolay koşullarda hiçbir zaman iktidara geçemez. Tutucu iktidarlann barutlannı tükettigi dar boğazlarda siyasal iktidar el değistirir. Siyasal iktidann el değiştirmesi hiç kuşkusuz ekonomik iktidann el değiştirmesi demek değildir. Ama yapılacak işler vardır Eldekl araçlan, ustaca, bilgece kullanarak ilerlemek olanagı yaratılmalıdır. Hükümetin ortadiregi CHP'nin. önündeki engelleri bu mantıkla aşmaya çabaladığı görülüyor. Asgari Ucret, geçim indirimi, ve buğday fiyatlan politikası, toplum katlarında etkileri görülecek uygulamalardır. Başbakan Ecevit buğday fiyatlarını açıklarken demiştir ki: İyi bir haberim var: Buğday fiyatlan bu yıl yüzde 70 artıyor, ürünümüz de çok bereketli... Gerçekte buğday konusunda fikirler ceşitlidir. Ülkemizde bozuk düzende çoğu yoksul köylünün tükettigi tnığdayı üretemediği bilinmektedir. Buğdav fiyatlarımn arttınlması buğday alıcısı yoksul köylüye değil, büyük toprak sshibi ve üretidye yaramaktadır. Köklü bir toprak reformu ve tanm devrimi olanağı dışında buğday flvatlanyla oynamak. eski düzen sürecinin uygulamalandır. Buğday fiyatlannın yükselmesini ekmek fiyatlannm artması izlerse, büyük kentle"deki yoksul halk da birincil besini olan ekmegi pahalıya almıyacak mıdır? O NELER DÖNMÜŞ NELER! OKTAY AKBAL Evet Hayır BİR KURULUŞUN YILDÖNÜMÜ aliye BaVanlığı Hesap Uzmanlan Kurulu, bundan 29 yıl önce 1945 yümda kurulmuştu. O zamanın siyasal iktidarı, Türk vergi sistemini kök ten değiştirmeyi öngördüğünden, böyle büyük bir reformun tutunup ge>:şmesiT,de ve amaçlarına ulasmasında önemli bir rol oynamak üzere bu kurulun, kurulmasını 29 mayıs 1945 gün ve 4709 sayılı bir kanunla gerçeklestirmisti. O sıralarda rahmetli Şükrü Saraçoğlu Başbakan, Nurullah Esat Sümer Maliye Bakanı, Ferit Melen d« Gelirler Genel Müdürüydü. Bu arada, kanun tasarısmın hazırlanmasında, kurulun teşkilâtlanıp yerlesmeside ve nihayet bugünkü seviyesine yükselmesinde yıllar süren geceli gündüzlü çalışmasıyle büyük hizmeti geçenlerin başında emekli Müşavir Hesap Uzmanı Ali Alaybek'i, rahmetli Rasim Saydar ve Mehmet Ali Adalan'ı anmayı; eski Bakanlardan thsan Gürsan ve îlyas Seçkin ile Adil Yücefer ve Muzaffer Egesoy'un vergi sisteminin ve kurulun gelişmesindeki önemli katkılarını da unutmamayı kadirbilirlik sayıyoruz. Ecevit Hükümeti bunları düşünmüş, ekmek fiyatına zam yapmadan buğday flyatlarına zammı öngörmüstür. Bu karara ilk karşı çıkanlardan biri Süleyman Demirel1dir. AP Genel Başkanı, ana muhalefet lideri olarak ilk kez doğru dürüst bir «öz söylemiş, antikomünizm tlcaretl dııında konusmuştur. Söyleö*iği özetle sudur: Buğdaya yapılan zam azdır. Bur»a ragmen buğdaya zam yapılıp ekmeğe yapılmadı mı, aradaki farkı devlet öder. Bu fark 10 milyar lira tutar. Ecevit bunu nasıl ödeyecek? Para mı basacak? Yatırımlardan mı kısacak? Süleyman bey dogru konusmuştur. Ama ne yapmılıî Demirel'in istediği gibi hem buğdaya daha çok zam yapmalı, hem de ekmeğin fiyatını yükseltmeli: ve hılkın yasammı cehenneme çevirmeli. Hiç kuşkusuz bu polltika ana muhalefet liderinin işine gelir. Gelir ama, Hükümetin işine gelmez. öyleyse rve yapacak Hükümet? Para mı basacak? Yatınmları mı durduracak? Yoksa?... Belkl de Süleyman beyin aklına gelmeyen bir 1 ya» pacak: Kır kesimi zenginlerine yeni vergi koyacak; kentİercfe varlıklıdan alacağı yeni vergilerle açığı kapayacak... Yani AP'nin yapamadığını yapacak... Ya yapamazsa? O zaman zamlı buğdayla zamsız ekmek arasında bir süre siyasal dengesini koruyabilir. Bu dengeyi ya Celâl beyle ortaklaşa bozar Süleyman bey, y« yakın seçimlerla sandıktan çıkarak iktidara geçebilir... Ve yeniden iktidara gectiğinde 10 milyar açıjı kapatmak bizzat kendilerine dü?er. M «Neler oldu neler Ne dolaplar döndü» diye yazmıştı Bir•el. Boşuna değildır şairlerin söyledikleri. Bir gün gelir ya(amda kar?ınıza çıkar şiir gerçekleri. Ben de şu kısacık geEimden dönüşte jaşıp kaldım olup biten şeylere. Neler neler olmuj iki hafta içinde, olabilmiş, olabılirmıs'... Şafirttın bizi diyeceksiniz, hani yazmayacaktm birkaç gün, lzinliydin, öyle okuduk bu sütunda. Evet, yurt dışındaydım, Yugoslavya'nın Makedonya Cumhuriyetinde, Üsküp'te, Ohri'deydim on günlüğüne. Güncel olaylardan uzak, edebiyatla, yaşamla ilgıli birkaç yazı bırakmıştım. Bu denli kısa süre içinde Türkiye'de böylesine değişik, inanılmaz şeyler olacağmı düfünemedün doğrusu! Genel af, Ecevit hükümetinin istediği biçimde çıktı çıkacak gibiydi. Önceki bir oylamada hükümet önerisi 236 oy almıştı, ben de bu iş oldu bitti deınijtim, yazmı?tun da hükümet ortağı MSP'nin inançh, sözüne, güvenilir görünüçüne kapılarak. Oysa, oyunların içinde gizliymiş yeni yeni oyunlar! Son dakika oyunlan kimbilir hangı dolapların, hangi hesaplartn, hangi etkenlerin oyuıriarı.». " n .. Anlatacağım lize bu gezinin izlenimlerini. Yüzlerce yıl Türk toprağı sayılmış bu yerlerde gördüklerimi, duyduklarımı... Bir süre daha kalacaktım Yugoslavya'da. Belgrat'a gidip Onuncu Kongre'yi izleyecektim. Yugoslavya Tanıtma Bakanının yaptığı çağrıyı kabul etmiştim. 27 mayıstan 1 hazirana kadar sürecek olan büyük kongreye dünyanın bir çok ülkelerinden sosyalist parülerin temsücileri, gazeteciler, yazarlar çağnlmıjtı. Yüze yakın gazeteci Belgrat'taydı. Türkiye'den gelecek var mıydı, bilmiyordum. 1964'te yapılan 8. Kongreye de çağrılmıştım, gidememi$tim. Yugoslavya iç politikasında bir takım değişiklikler yapılmışü son zamanlarda. Tito ömür boyu Başkan seçümişti. Yugoslavya'daki azınhklar <halk> olmuflardı, haklaruıı almıslardı, özgürlükleri, kültürde, lanatta yaratma olanaklarını genışletmek gibi ileri adımlar atılmışıı. Onuncu Kongre, Başkan Tito'nun belki de son kongresi ola caktı, yaşı 83e gelmis bir ulusal kahramanın söyleyecekleri ilgınçti, önemliydi elbet... Ama olmadı, gidemedim bu kongreye, atladığım gibi bir otobüse, bir eski Türk otobüsüne yirmi dört saatlik bir yolculuktan sonra nerdeyse koşarcasına döndüm Istanbul'a, size, okurlanma... Bir de baktım, izin yapacağımı yazmışlar arkadajlar! lzin:. Bir yazar hiç izin yapabilir mi? Ne zaman şövle «bır oasıma» kalabildlm dünyadan, sorunlardan, «kendi»mden uzak? Yok öyle bir şey. Dsniz kıyısında bile, en uzak yerde, köselerde bile geldi acılar, sıkıntılar, toplumun sesl btudu bem... Izinli olduğum günlerde Belgrafta görevde olacaktım geıçekte. Size daha ilginç şeyler anlatmak, Dirşeyler duyıirmak tçin. Olmaaı, Ohri'de bir akşam TV'de konuşan Türk spiker Türkiye'de Ecevit hükümetinin güç durumda olduğunu bıldıriverrii. MSP CHP anlaşması bozuldu bozulacaktı. Virmi MSP milletvekili ne protokol, ne söz, ne anlaşma, ne parti diöiplini tenımıştı, affa karşı olanlann yanında yer alımşlardı. Kısacası fiKir suçluları aftan uzak kalacaklardı, ama öteki bütün suçluıar, sanıklar özgürlüğüne kavuşacaktı. Böylesins garip bir çelişme sürüp gidecekti yurdumda. Ecevit hükümeti düstü âüşece& durunıdaydı. Ertesi günkü gazete'erde de umut kıncı nabener, ya«ılar okuduk. O zaman vazgeçtim orada daha çok kalmaktan. Yurduma dönmeliydim bir an önce. Üsküp'e gelaim, Cumhuriyet'leri gördüm. Türkiye'de en umutsuz işler olup biterken bu sütunda güncellıkten uzak yazılanm çıkıyprdu. Bir üzuntü kapladı içimi. Hemen burda olmak, uçarak koşaraJc ^elmek isteği. Oysa arkadaşiara da yazmıştıtn bir haita daha kalacağımı. Dedim ya, atladım bir halk otobüsüne, serüvenli bir yolculuk, neler neler gördükten, duyduktan, öğrendıkten sonra, bir sabah Istanbul'da buldum kendimi... Gazetede mektuplar, telgraflar, kitaplar, dergıler. bekliyordu beni. Bir doktor şöyle bir telgraf göndermiş; «Y'rm; bıçak Ecevifi arkadan vurmuş, siz Ataç'tan, Atabek'ten bilmem neden söz ediyorsunuz, sırası mı?» Korktuğum baîirr.a gelmiştı, su on günlük yolculuk yüzünden, ünlü deyimle ters duşmüstüm okulanma. Bir de izinli sayıldığım haberıni okuyunca büsbütün şaşırdım. Ne demek izin dedim o dokior okurumun telgrafı da ateş gibi yaktı gözlerimi, sırası mı izin yapmamn. geziye çıkmanın. Yirmi bıçak sırtımıza saplanmıs, daha ne tür bıçaklar, ojunlar sopalar, bilmem neler heps bi«rim için, sizin için, yurdunu ulusunu seven insar.ıar için!... Yugoslavya gezımden üginç izlenimleri, gözlemleri Makedonya'dan» başlığıyle yazacağım bu sütunda. Olaylardan fırsat buldukca . Şimdilik okurlanma dönmenin sevıncini duyuyorum. «Sırası mı?» diyo telgraf çeken okuruma ilgisinden ötürü teşekkür ederim. Neyin sırası neyin sırası aeğıl anlamak, işin içinden çıkmak zorlaştı. Gerçi o yirmi bıçak çoktan beri tetikteydi, güvenilmezdi onlara, ama gerçeğin bu kadar da çabuk ortaya çıkacağmı da ummamıştım doğrusu.. Evet, Birsel dostum güzel söylemiş, «Ne dolaplar döndü... Daha da öönecek dolapların en korkunçlan, en akla hayal» gelmezleri... BtR TOPLUMUN GERÇEKTEN DEVLET KURMUŞ OLUP OLMADIĞI. YURTTAŞLARININ, KANUNLARIN ÜSTÜNLÜĞÜNE tNANMALARINA VE BÎLİNÇLE UYMALARINA BAĞLIDIR. nunu çıkanlarak bugünkü fiilt durumun bir kanunda toplanması gerekmektedir. Denetim Açısından.. Vergi denetimi açısından yapılacak idari bir düzeltme de, vergi denetimi yapan diğer bazı kuruluşlarla Hesap Uzmanlan Kurulu arasındaki koordinasyon konusunda yapılmalıdır. Vergi denetimi esas itibariyle Hesap TJzmanları Kurulu'nun görevi ise de, Maliye Müfettişleri, Gelir Kontrolörlen ve Defterdarlık Kontrol Memurları da zaman zaman bu işi yapmaktadırlar. Vergi denetimi yapan bu kuruluşlar arasında bugüne kadar ciddi bir işbirliği sağlanamamıştır. BU durum birçok sakıncalarına rağmen hâlâ sürüp gitmekte, ilişki•lere işbirliği yerine gereksiz bir ^{ürtüşme egemen olmaktadır. Bundan da vergi denetimi, etki ve randıman bakımından zarar görmektedir. Görüşümüze göre bu duruma bir son verme zamanı gelmiş ve geçmiştir. Vergi denetimi konusunda degindiğimiz bu hususlar, aslında maliye idaresinin etkili bir yönetime kavuşturulması konusunun özel bir parçasıdır. Bu konunun vergi denetimini tamamlayan bir başka cephesi de idarenin etkili bir mali kaza sistemine kavuşturulması zorunluğudur. Vergi denetimini de etkili kılacak bu zorunluk, bugün, bagımsız vergi mahkemieleri kurmak ihtiyacına varmış bulunmaktadır. Çünkü vergi denetiminden sağlanacak olumlu sonuçlar, büyük ölçüde malî kazanm sağlıklı ve hızlı bir sekilde çalışmasına oağlıdır. Eger yeni bir kanunla, öbür yabancı ülkelerdeki gibı genel yargının bagımsız bir parçası olarak ülkemizde de vergi mahkemeleri kurulacak olursa. bir ihtisas mahkemesı olarak daha sağlıklı ve hızlı çalışabilecek, bir yandan kamu hakları, bir yanaan da vatandasm vergi mükellefı olarak hakları dengell biçimde korunabilecektir. Hesap Uzmanlan Kurulunun kuruluş yıldönümünün natırlattığı bir husus da şudur. Devlet yaşantısında her türlü denetimin gereğine inanmak ne kadar doğru ise, herşeyin denetımcen oeklenmesinin de o kadar yanlıs olduğudur. Bir toplumun gerçekten devlet kurmuş olup olmadığı, kişilerinin kanunların üstünlüğüne ınanmalanna ve onlara büinçli bir şekilde uymalarına bağlıdır. Sonsuzluğunu güven altına almış devlet tipı budur. Profesör Hicksin dediği gibı, tarih sayfaları, sadece vergisini tam alamamış olmak vüzünden batmış devlet örnekleriyle doludur. Zeki KURUCA 'MUsavlr He*»p Uanaaı) Bir başka yandan Hesap Uzmanları Kurulunun kurulmasıyla, o zamana kadar dağınık ve sistemsiz biçimde yü rütülen vergi denetimi. merkezi bir devlet fonksiyonu haline gelmiştir. Vergi denetimi, devlet fonksiyonu olarak özellikle 1950' de yürürlüğe giren Gelir Vergisi, Kurumlar VergUi, Vergi Usul Kanunu gibi reform kanunlarının uygulanmaya başlanmasıyle önem kazanmtştır. Ikinci Dün ya Savaşının sona ermesiyle, barış ve kalkınma ekonomisinin öne geçmesi, mılli gelir, tam çalışma ve sosyal r«f«h konularuıuı önem kazanması, vergiyi, fadece fUkal bir araç olmaktan çıkarmıj., bu nun yanında ekonominin bir kal dıracı haline getirmişti. Ülkemizdeki vergi reformu, vergi reformunun ayrılmaz parçası olan vergi denetiminin merkezi bir kuruluaa bağlanması da iste bu sıralara rastlıyordu. 29 yıllık çalışmalanyle, vergi sisteminin yerlesip gelismesinde, vergi denetiminin etkin hale gelmesinde ve nihayet Maltye Idarest ile mükellef llişkilerinde bir yeni ve modern anlayış havasının yaratılmasınd» büyük hizmeti geçmiş olan kurulun çalışmalan, bugün. kuruluş kanunundaki boyutlarını aşmı; bulunmaktadır. Ekonomik faaliyetlerir» gittikçe artması, vergi mükelleflerinin adet lerinde hızlı bir atıja neden olmakta, buna karşılık denetim elemanları miktarınd'akl yavas ve sınırlı artıs yüzünden denetim oranı mükellef adedine nazaran yıldan yıla düsmektedir, Bu doğal gerilemeye karşı, bir yandan vergi denetimi cisteminin geliştirilmesi, öte ynndan dı tabanda yer »l»n genls vergi mükelleflerinin denetimini yapacak ikinci derece bir denetim organı kurulması gibi tedbirler alınmatuxa Uitiyac duyul maktadjr. Bir b«qHfryWtt«nT tiesap Uzmanları Kurulunun kuruluş ka nunu, bugünkü sartlara ve kurulun ulastığı asamadaki görev ve yetkilerine nazaran yetersrz duruma dü?raü? bulunmaktadır. Gerçekten esa» görevi, vergi denetimi olan kurulun görev alanı içine. bugün, Türk Parastnın Kıymetini Koruma mevzuatı, Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ve kar transferleri, Ma den Kanunu ve Petrol Kanunu gibi birçok malî ve ekonomik kanunlarıa ilgili uygulamalar da girmittir. Gerektiği takdirde kurul ıdari denetim ve kovuşturma ile de görevlendirilmektedir. Bundan sonra kurulun görev ve yetki alanlannın yıldan yıla daha da artacagı anlaşılmaktadır. Bütün bu gelişmeler kırşısmda, kurulun mevcut kuruluş ve görev kanunu yetersiz kalmakta ve bu nedenle dc yeni bir kuruluş ka Sümerbank Yünlü Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden Self Servis Tepsisi Alınacaktır Müecsesemiz ihtiyacı bulunan 1200 adet 304 kalite 5 gözlü self tervis tepsisi kapalı teklifle mübayaa edilecektir. Firmalar tekliflerini 4.6.974 günü saat 16.00'ya kadar Müessesemiz Ticaret Müdürlüğüne tevdi etmeleri rica olunur. Müessesemiz mezkür malı alıp almamakta istediği miktarda almakta serbesttir. SÜMERBANK TÜNLÜ SANAYtl MÜESSESESİ (Basın: 15585 4331) 7 Muhtelif tşletme Malzemesi, Makinalar ve Mensucat Boyaları Satılacaktır 1 Müessesemizce mevcut ihtiyaç fazlası muhtelif ljıetm* malzemesi, makinalar, elektrik motorlan ve mensueat boyaları 20 haziran 1974 perşembe günü saat 16'ya kadar kapalı teklif alınmak sureti ile satılacaktır. 2 Şartnamesi müessesemiz Ticaret Müdürlüğünden, Istan* bul'da Sümerbank Alım ve Satım Müessesesi Tedarik Dağıtım Müdürlüğünden, Izmir'de Sümerbank Basma Sanayii Müessesesi Ticaret Müdürlüğünden temin edilebilir. İlhan Selçuk Yeni Krallar Yeni Soytarılar CAGDAS YAYINLARINİN BEKLENEN 5. KİTABI SÜMERBANK MERİNOS YÜNLÜ MENSUCAT MÜESSESESİ BURSA fBasın: B: 4 % 15587 4330) DARÜŞŞAFAKA CEMIYETİ'NDEN Bağışçılarımızdan şeref büyüğümüz Sayın Yüksek Mühendis PTT ANKARA BÖL6E BAŞMODORLOĞÜNDEN Bölgemizde açık ve açüacak kadroların kapatılmasrnı temmen 17.6.1974 pazartesi günü saat 14.00'de erkekler* münhasır olmak üzere Memur Sınavı Yapılacaktır Sınavda başarı gösterecek olanlar arasında lisan bilenler tercihan görevlendirilecekür. Isteklilerin ortaokul veya lise mezunu, 30 yaşını geçmemiş, askerliklerini yapmıs olmaları ve 15.6.974 günü saat 13.00'e kadar Basmüdürlüğümüz Personel Âmirliğine müracaatla giriş belgesi almaları gerekir. (Basın: 15369 43^9) ÇIKTI FIYATI: 15 LİRA Her kitapçıda bulunur îsteme Adresi: ÇA6DAŞ YAY1NLARI: Cağabğlu HalkeviSok. No: 3911 İSTANBUL Muhittin TOKÖZ Tannnın rahmetine kavuşmuştur. Aziz nâşı 29 mayıs çarşamba günü Ankara, Maltepe Camiinde kılınacak ögle namazından sonra Karşıyaka kabristanında toprağa verilecektir. Ailesine, dostlanna ve Darüşşafaka topluluğuna başsaglıgı dileriz. Tanrı rahmet eylesin. Cumhuriyet 4337