01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 26 Mayıs 1974 ABDULCANBAZ T U R H A N SELÇUK OLMASAM WTA<AK Öüuı^t. KAFALARl ' İAN ADPM KAltfAZ BüMÜ NELER YAPMADIK! ŞAKİR BALKI 29 SuKan Palvnut 41. Mahmut, KeJ Onun'm kulafcına «Canım, dea:. sen oe bıraz cacU fcazanı kaynatmanın yomnfr bak. sfnn ardındayım ben. Hıç lcorkma, banm giiven... Dun akşam Vatorlo Kahramanı Napolyon Mehmet'l* goruştum. Bır mektup nazırlayacafclar! Paspal Zuluf bir gazeteye verdigi önemll blr demeçte şunlan ılerı surmuştu: «Üçkâ£ıtçıl«r koşebaşlannı tutarlarsa, biz de kapılan tutarız.. > Bu »ozler uzerine • Yuksek Deliler Konseyi» hemen toplandı. Bır üye taygıyla ayağa kalkarak: Bu Uler böyle imkinı yok fitmez... defl. Senin aklın o kadar erer, biz kendl da!ganıza bakanz, dıye konaşunca, Napolyon Mehmet öksurdü. Sonra da gülerek: Bir gecede hepsini posta ederim, fazî» dırdır etmesinler.. dedi. Bunlann bir atımlık barutlan vardır. Ekledi hemen: O gazete hemen kapansın, emir verdim! Yağcıların, sağcılann sözcücü bır gazete su manseti koymustu: «Yuksek Deliler Konıeyi rımarhanedeki durumu gönistü...» Paspa! Zuluf'te su koyuverecek güç kalmamıştı dönen bu dola>lar karşısınd'a. Sultan Palamut 41. Mahmut, Veziri Azan» Kel Olmanın pabuçlannı o biçim danaa fırlatınc», enayı armut agacından duşmüşe dondüt Paspal Zülüf fle oturmus konuşuyorduk. O gun de adam topluyordu hafiyeler. Sultan Palamut tum jurnalcılarını, tum haflyelenni oraya buraya sokup çıkartıyordu. Birincl Manga Komutanı köşebaslanm elinde sopayla tutmustu.. Öküzden yana olatv lar, domuzdan yana olaniar... Domuzdan yana olanların, durumları on para etmiyordu. Katak onların haşlannda patlıyorchı. Tımarhanedeki salaklar bavram yapıyorlardı. Paspal o geberik Doc'u bırakıp, koğuşuna çckfldi. SaU» başım al maaşını dönemi bir turlü soa» «rmiyordu Bır gun Paspal Zülüf, buraya n»«U duştuğunu çevresindekılere başlaJı anlatm»ya: «Okulu veni bitirmiştim. Ak saçh bır hocaro vardı. Benı çok sevıyordu. Okuldan dıplomamı aldığım gun bana şoyle demıstı hocam; «Çalış. guven, ovun .. Bu buyuk ve onemli bir kuraldır.» EHmde kapı gibi bir diploma, iş aramaya başladım. Zar zor bır kurumda ış bultfum. Upuzun bır oda .. Bır masa, blr de iskemle vardı upuzun odanın içınde. Upuzun odanm içınde ne dosya vardı, k* de kâğıt, ne de yazı makınesi... Bir ay, jki ay beni ne aravan vardı, ne de soran! Hıçbir ilgıh çıkıp da bana «Arkadaş, sen burada ne vapıyorsun?» demiyordu. Boş oturmaktan anam ağlıyord'u. Daire âmirlerinden biri kapıdan başını uzatm;? da: Zuluf Bev, demişti. ne kadar çok çalıssanız bu ışler bıtmez!. Hiç kızmadım ben. Baktım ne iş getiren rar, ne de arayıp soranlar. Ben başladım bu •efer ıslıkla senfoniler çalmaya. Aradan ne kadar gun geçmişti. önce upulun odava bir masa getırdıler. Bır de eski bir koltuk. Bu masa, koltuk tasıma isi sona erince, amir kılıklı biri: Zülüf Beyefendi, dedi, sizden çok özür dileriz, çok yorulduğunuz için size bır yardımcı getirdım... Bana iş vereceklerine yardımcı verdıler. Çıtır çıtır bir kızdı, bana verdilcleri yardımcı. Ben ıslık çahyordum, hanım da kazak öruyordu Gelsın ıslık, gıtsm ıslıkla senfoniler, fokstrotlar... Bır masa daha soktular ıçerl Kaç aydır elime bir is sürmemıştim ben. Son gelen magaya kurulmu? olan bir memur bagırdı: Yahu. dedi, burada da ne çok iş varmış' .. Yahu vallahı si?e $aka gelır ama, upuzun orayı bu adamlar masa ile doldurmaya başladılar. Hocamın sözlerl aklıma geliyordu: «Vatan çalışmakla vukselır!» Yeni gelen memtr arkadaş haginpriıını. KULELI'DEN ANADOLU'YA Dr. Ahmet Muhtar SAVA$ERİ Ankara'da önce Paşa Kazım'la karşılaştik NOKTA komutanı, altı eşek, ve bır de at verdı bıze.. Sut ve yumurta ıle kahvaltımızı yaptık. Yol suresınce ıki eşek, ve ata sıra ıle bıneceğız. Dort eşek de jnıklerımızı taşıyacaklar, koylu kıyaletlı ıkı asker de bıze eşlık edecektı. Nokta komutanı, bu yorede çok asker kaçağı var, bırbınnızden ve normal yoldan ayrılmaymız. Yolunuza çıkarak, sıze yolunuzu değıştırmek ısteyenler olursa, kesın olarak aldanmayınız, dıye bızı ögütledı ve ugurladı. Iki eşek ve at kura ile sıraya kondu, yola dıizıildük. Goruntu çok romantık, yuksek ijtair jaylaclan gecryor yoiumuz.. di ve sonra yıne sıra sıra daglar, tepeler, oğle vaktı çamlık bır yerde mola verdık, gurul gürul kaynayan bır kaynaktan bıllur gıbı soğuk sular taşıyor. Çantalarımızdakı kumanyadan, karnımızı doyurduk, askerlerımızı de unutmadık. Buz gıbı kaynaktan susuzluğumuzu gıderdık, mataralanmızı da doldurduk. Saat 15 te tekrar yolumuza koyulduk. Yol sık bır orman kenarından geçıyor. Bu sırada yoiumuz uzeıınde sılâhlı kışıler turedıler Yolculuk nereye, nereye gıdıyorsunuz dıye sorular sormaga başladılar. Sızı kısa yoldan orman ıçınden geçırelım, Nalhhan'a daha çabuk gıdersınız dedıler. Bıze eşlık eden askerler bunlara yakınlık gosteriyorlar ve ılle de ormandan geçelım dıyorlar. Şuphemız gıttıkçe artıyordu, karşımızda bır koy gorunmeğe başladı, hızlı, hızh koye yoneldik. Arkamızdan gelmedıler, ormanın ıçme dalip kayboldular.. Köyun ıçme gırınce koylülere durumumuzu anlattık, ıyı kı aldanmamışsınız, onların butun ıstekleri, sızı ormana saptırıp soymaktı. Bu geceyı burada geçırımz, çunku onlar gece sızı yıne ormanda onleyecekler, dedıler. Halbukı bize eşlik yapan askerler ılle de gıdelım, hayvanları vaktinde teslım edeceğız, ger:ye dönecegız diyorlardı. Demek kı kaçaklarla anlaşmış durumda idıler bunlar.. Bu sırada köyun ululanndan bırı yanımıza geldı. Bu gece köyumüzün konugu olunuz çocuklar.. Gormüş, geçirmış bu yaşlı koylü.. öğrencı olduğumuz, kurtuluş savaşına katılmalc ıçin Istanbul'dan gelerek, buralardan geçtığımızı anlayınca çok duygulandı. Aferin, var olun, sağ olun çocuklar, hep bırlikte çahşacagız. Gazı'nın yanında olacagız, böylelikle düşmanlan can evimızden kovacağız dedi. Sızı sojTnak isteyenler.. daha evvel gorevlen başında savaşıp, soyguncu düşmanların uzerıne saldırsınlar dıyerek tepkısını gosterdı. Gece koyün konuğu olduk. Tavuklu pılâv, yoğurt ve meyve ile karnımızı doyurdular, geceyı de koy evlermde konuklandık. Rahat bır uyku uyuduk. Bızden evvel yaşlı koylu uyanmış, çay, tereyag, jTimurta ıkram ettı, ve atına bınerek, tehhkeh bolgemn sonuna kadar geçırdı. Artık Nalhhan'a korkusuzca gıdebılirsınız, dıye bızı uğurladı. Bu sevımh ınsan, ne kadar kafası işleyen; yurdun ve yurttaşın ne demek olduğunu bılen, temız yureklı bır köylümuzdu. Işte ıdealımız, yurdumuzun, ulusumuzun bu düzeye yükselmış olmasını gormekti. Bunun ıçm koşuyorduk Ankara'ya... Sevınçli gozyaşlarımızla, elinl optuk, böylece bu değerli insandan ayrıldık. GÜNEŞ epeyce Batıya yatmıştı, yol boyu, çiplak ayaklarla yürümeye başlamıştık. Çunkıi ayakabıların tabanları patlamaga, delınmeğe başlamıştı. Yol kenarında, bogurtlerüer, armutlar ve cevızler.. Ufukta yeşıllıkler arasmda Nallıhan gorunmeye başlamıştı, ortalık kararırken Nallıhan'a gelmıştık. Nokta komutanlıgı bınası önunde eşyalanmızı eşeklerden ındırdık. Nokta komutanlığı katıbı oldu ğunu soyleyen ınce, layıf, uzunca boylu bu subaya Ankara'ya gıdecek oğrencıler olduğumuzu anlattık. Nokta komutanınm evıne gidip haber verdi. Babacan, Albay Şevket Bey hemen geldı, «Aferin çocuklar.. îstanbul'u bırakıp da Ankara'yA koşan savaş yolcularv, Dıyjerek, ıraDindakiİMifbıne döndifc. «Çocttkiarın hcr ıhtıyaçlarıni, ısteklenni karşıla'rsın, yarın yıne sızı gelır gorürüm.. lyi geceler» dileklerı ıle evıne gıtti n hazırlatmi}, biz kahvaltımızı bıurdiğımız sırada Albay geldı. Nasıl, gece rahat edebildınız. ıvi uyudunuz, dınlendmız mı? dedi, hatır sordu. Çok guzel uyuduk, dınlendık ilgılerınıze çok çok teşekkurler dijerek du>gularımı. zı açıkladık. Kâtibıne «Çocuklar bir de hamam yapsınlar temiz, ta mız yollanna devam etsinler» dedi. Nallıhan, Ankara'nın bir Uçesi. Sâkin, küçuk bir tç Anadolu kasabası. Çeltık tarlalarınj ılk kez burada gorüyoruz tkıncı geceyi de Nallıhan'da geçırdık. Sabah erkenden yola çıkıyoruz. Biz aynlırken, albay hepimize birer e?ek, yüklerimiz için de ayrıca dört eşek verdi. Yani, yokuluğumuzda ilk defa bir hayvan sırUrda yola çıkıyoruz, tartf *MŞilıyoruz, aibay ve kâtip ha», yırh yolculuklar dileklen ile bizi uğurlamaya gelmışlerdi, bu çok temiz ruhlu insanlardan ayrılış bizi çok etkilemiştı. Gözlerimiz buğulu bir halde komutan:n ellerini öptük, kâtıbin ellerini sıktık, komutan bu sırada bazı öğütler verdi bize. Yolda su «• kıntısı var, mataralarınızı do'.durunuz. Akşam, Sarıköye ulajırsınız, bu bölgede cephe yakın olduğu için asker kaçakları p«k barınamazlar... Nemli ve hafif sısli bir ağustos sabahı yine yollardayız. Buğulu ncaklık gittıkçe artmaga başladı. Daha oğle olmadan ma taralanmızdaki sular bitmijti bi Ankara'dan gefen yaa gelsin... On numaralı dosyayı kim aldı? Bana bak su evrakı Genel Müdür istedi. alın goturün!.. Beri yanda oturan çıtır pıtır kız da: Bu hırka da bir türlü bitmek bilmedl canım. ooof... Vallahi insan bu kadar yonılur. Bu bızım vöneticilerde insaf yok!.. Ben kendimi bir ara hırka fabrikasında rannetnm. (OEVAM1 VAR) yordu: ^ Şf ^ ^ Gönlü bol insanlar KÂTÎP çok nâzık ve candan bır ınsan.. Hemen yataklarımızı gosterdi, oradan bir lokantaya gotuıdü. Omlet, salata, taze fasulya ve meyveler yedık. Sonra bu yemeklerın, komutanın ve kâ tıbın evlerınden göndenldıği.ıı oğrendık.. Ne gonlü bol insanlar.. Konuk evindekı rahat ve temız karyolalarımızda dınlendirici bir Uyku uyuduk. Sabah kâtip temiz, düzenli bir kahvaltı gofra MALKOCOĞLU yazan veçizemAyhan BAŞOGLU le... Yol boyunca, ne bır çesme, ne bir kaynak, ne de bir dere vardı. Kızgın ağustosun sarı sıcağı altında ter doktukçe susuzluk ?iddetleniyordu. Uzaktan bir kaç ağaç goründü Burada bır su bırıkintısine rastladık. Kurbağa sürfelerinın yüzmekte olduğu bu sudan içmek zorunda kaldık. Bu gölgelikte bir mola verdık. Hayvanlar da bu bırıkıntili SUJTI somürduler, biraz dinlendiler. Saat 15'te yeniden yola koyulduk. Akşam 18'de Sarıkoy'u uzaktan seçmeğe, tren dudüklerini duymağa, lokomotif dumanlarını görmeğe başladık. Bu manzara bizi çok etkiledi. Se vındirdi. Artık, Ankaraya geldik dıyebilirdık. Trenle bir gun sonra, Ankara'da olacakük. Hedef artık görünmüştü. Daha yaklaştıkça istasyon. binaları, trenler ıyıce ortaya çıktılar.. Hava iyice kararmış ve akşam serinliği başlamıştı. Nokta komutanı Ue istasyonda karşılaştik Hoa geldiniz çocuklar, yann sabahki trene yerleştireyim sizı, geceyi kompartımanda geçirırsıniz. d'jha iyi olur tren erkenden hareket edecek, dedi. Bize bir kompırtı man açtırdı. O zamanki trenleı"de. vagonlardkı, her sekız kişıhk bır bolumun, ıki taraflı kapılan vardı Böyle bir kompartımana yerleştik, dokuz kışı bir arada. tstasyonda biraz doiaşa. lım dedik, kömür ve duman kokuları, uygarlık belgeleri biz» güç veriyordu. Artık eşeklerle yolculuktan kurtulduğumuza seviniyorduk. Istanyondakı, büfeye benzeyen bir yerde bir seyler yedik ve trene döndük... Söyle bir uyuyup dinlenelim dedik ama, sivrisinekler vızlayarak .Hoş gel diniz, sevgili konuklarımız» demeğe başladılar Pencereler camsızdı. Elimizdeki battanıyelerle pencereleri kapatmağa uğraştıksa da aç sivrisinekler, bizi epeyCP ıgneledıler övle olmasına rağmen, onlar kanlarımızı eme rek do>Tnuşlar, biz de yorgunluğumuzu unutmak için uyumuçuz. Sabah uyandığımızda yüzlerimiz sivrısinek ısırıklan sebebi ile şiş mış ve kızarmi! bir halde idl, he men ıstasyonun tulumbasına kostuk. Yuzumuzu, gozümüzü yık«» dık, ıvıce serınledık, oradakı kah vecıye, komparümana çaylarımızı getırmesını soyleyıp trene donduk. Yarun saat sonra trenın hareket edeceğıni gar şefinden oğrendık. Nokta komutanı, bizi uğurlamaya geldı, yuzlerimızı gorunce uzuntulennı belırttı, iyi yolculuklar dıledı. Bıraz sonra kompartıman kapısı açıldı. sarışın yeşil gözlü bir adam. «Hoş geldiniz çocuklar.. Ne var ne yok Istanbul'da, arkasmdan da devletlı, şevketll bılmem neli Vahdeddın ne b. yiyorlar» deyince, evvelâ şaşırdık, sonra da gülmeğe bajladık. Biraz sonra, çocuklar bana «Paja Kâzım» derler dedi. Hayırlı v« iyi yolculuklar diyerek bizi uğurladı.. Kampanalar calmağ» baş'adı. 1., 2., en sonunda üçüncu kampana da çaldı. Trenimi» yol almağa başladı. Nokta komutanı, Paşa Kâzım ve daha bır takım subaylar bir dizi halinde bızı selâmladılar. Biz de sevinçli, coşkun seslerimizle «Mustafa K« mal Paşa. marşını söylüyorduk Artık ayaklarımız, yerden kesılmış, uygar bir araçla yolumu za başlamış, amacımıza ulaşma çabasınm sonuna gelmistik. Ntreje baksak, asker subay v« savaşa hazırlık çabaları, çalıçma ları.. Istasyonlarda sivü yolcu yok gıbi. Çünkü, bütün bu bolgeler cephe gerlsi.. Akşam günes, güneybatıya doğru merken, Ankara'ya giriyorduk. tstasyoB kalabalık, ugultulu neyecanlı... Sarıköy Nokta Komutanlığı, istasvon garnızon sefine 9 kulell öğrencisini yolcu ettiğini telle bildırmiş Bizi ikl asker karşıladılar Bavullarımızı iki öküı arabasına yükledik Onların ardından Ankara ganndan Cebeci1 deki Zâbit Namzetleri Talimgâhına yollandık. Güneşin son ısıklan arkamızdan vuruyor gölgelerımız devleşmiş insanlar gibi uzanıyordu. Şimdi bizim de dev lesme, güçlenme sıramız gelmijti Î A R I N : Cebeci Talimgâhında r>ioi >• HfiUCO (NSAtJ PS/OD' orfi ve vQ~ ' ıcamı GARTH l'IIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIllllllllllMlllllllllllllllllllllllllllllllllinillllllllllllllllllllŞ | Yurt Dışmda Öğrenim I | Içm Dövız Tahsısı 1974 1975 oğretım j ı h n d a kendi paraları ıle (dovızli) yabancı memleketlerde oğrenlm yapmak isteyen lıse ve lise dengı meslek okulu mezunlarına doviz tahsisi, Ünlversıtelerarası seçme smavlarında aldıkları puanlara gore yapılacaktır. Bu konuda ayrıca bir ımtihan açılmıyacağı ıçin yurt dışında öğrenim yapacakların mutlaka bu ımtihana girmesi gerekmektedır. Bu sınav sonuçlannın ilânını müteakip en geç 15 gun ıçinde kaç puan alanlara döviz tahsıs edileceği ayrıca ılân edılecektir. Buna göre kimlerin doviz muracaatlnda bulunacakları anlasılmış olacaktır. Üniversıte. Akademi ve Yuksek Okul mezunlanna döviz t£hsıs; eskiden olduğu gıbi diploma derecelerine {•ore yapılacaktır llgililerın 15 Ağustos • 31 Aralık 1974 tarıhlerı arasında luzrmlu belgelerle birlıkte M.E.B 'na müracaat etmeleri gerekir Döviz müracaatıyle ilgill dllekçe formu İle açıklama 15 Agustos 1974 tarlhinden ltibaren MİU1 Ejitim Müdürlaklerınden ve Bakanlıktan temın edilebılır. 1 = Denız Kuvvetleri ! Komutanlığı 1 SEYÎB HtDROGRAFI VE OŞÎNOGRAFİ DAÎRESt BAŞKANLIĞINDAN BILDIRİLMİŞTIR I I | § = 5 3 = İ 1 = İ â DENİZCİLEREVEHAVACILARA51 SAYILIBİLDİRİ 6 Haziran 1974 saat 08.00'den 7 Hazlran 1974 saat 10.00'a kadar asağıdaki noktalann birleştiğı saha ıçinde seyretme, demırleme, avlanma ve bu sahanın 14.000 metreye kadar olan yükseklığı can ve mal emniyeti balnmından tehlıkelıdır. KARADENÎZ KIYTKÖY l'nci nokta : Enlemi 41 derece 44 dakıka kıızey Boylamı 28 derece 24 dakika doğu 2'nci nokta: Enlemi 41 derece 44 dakıka fcuzey Boylamı 28 derece 00 dafcika doğu 3'ncu nokta : Enlemi 41 derece 24 dakika kuzey Boylamı 28 derece 24 dakıka doğu DENÎZCÎLERE ve HAVACILARA ÖNEMLE DUYTmTJLtTB. (Basın* 15444) 42f*l | | Ş 3 j§ ~ TA 26 Mayıs K VI M c. Evvel 4 Ruml 139C 1 Mayıa 13 Blcrl 1394 Ottneş S.33 ».04 13 U ' 4 43 Ö41e 17 09 8.41 Iklndl 20 29 12 00 Aksam 22 25 1 5« Yatn 3.25 8.ST tmsak Basın: 15239 4258 , S '<ıiıııııııııııi!iıııııııııııııııııı ııııııııiMiııııııı iiıııııııııııııııııııııııııııııaııııııı ııııııımııııııiır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear