29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 15 Mayis 1974 emokraslmiz, yine komandolu demokrası evresine mi giriyor? Cumhuriyet'in ekonomi sayfasından ögrendifimize göre, ekonominin halklaşma evresinin bürokrasi donanımı, ekonomiyı tekelleştirmiş (zümreleştirmiş) olan çevrelerden sağlanan yedek parçalaria mı tamamlanıyor? Tekelleştirmeyi büyütüp bir ekonomi oligarşisinin sömürii düzenini kurmuş olanlann başlattıklan sol avı, bir sürgün avı, bir sürek avı niteligi almamıs ise de, Anayasaya ve idars hukukuna aykın, gizli silâhlarla, kaçak yöntemlerle. sürdürülmek mi isteniyor kimilerince. Eğer böyle değilse. kimi yatinm bakanlıklannm kilit noktalan, kimi degerli teknokratlar için elindeki Danıştay ilâmlanna karşın, neden kapalıdır? Bir avuç komando ile, hangi safta olursa olsun, onlann açtığı savasa, suc ortaŞı niteüğinde katılanlar için, önleyici kolluk, yarpsal kolluk, adalet güçlerinin »n'rişimleri nerede? Efer böyle değilse; 1973 seçimlerinin, Anadolu'nun baŞnndan Parlamentoya getirdiği halkçıözgürlükçü yeni temsilcilerin. yeni sivasal seçkinlerin sesleri, dilekleri. uyanlan, katkıları nerede? Bunlar, Parlamento tiyeligi sorumluluğurun aluısını fidrakini). hAlft, bir acemilik perdesi altında mı saklıyorlar? Hâlft, merkezdeki deneyim sahibi ağabeylerinin önünden «hırslı aceJeci» ayıbını işlemekten çekinen bir terbiye11 görünümtinü mü Korumak: istiyorlar? Eğer böyle değilse, Sayın Başbakanın, direksiyonun kendi elinde olduğunu belirten turumunu görmek, sürekli jrüvenlik içinde olduğumuzu biran önce duymak (hissetmek) istiyoruz. özledik doğrusu Ecevit'i detnokrasinin «Haik •renası»nda Ecevit'in yıllarca önce açtığı, 1973' teki gerçek demokrasi utkusunu (zaferini) damgalayan seçim kampanyasında da yoğunlastırdığı o, halkçılığın ve özgürlükçülügün, bozuk düzen gidericiliğin yalın, yağız savaş üslübunu özledik doğrusu... Boyuna döğüş gerekmez elbct.. Döğüşten Bonra, kaynakları yaratısa, işletişe, yatınmlara ruruşa yumulmak gerekir. Bunlar için de, halkçıBzgürlükçü kafanın aydmlığı ile dolu teknolojik B Olaylar ve görüşler İKTİDAR SORUMLULUGU Prof. Bahri SAVCI donatnma ySnelmek gerekir. Ve hükümeti, anarşiler yaratarak yıpratmaya kalkan mutsuzların üstüne, Anayasa'nın hukuk araçlan İle yürümek gerekir. Bunlar İçin de, hükümet bütünlüğünün, hızla tek bir direksiyona indirgenmesi, ve bu direksiyonun da Ecevit'in iki elleri arasında olması gerekir. Ve bunun için de, Parlamentonun, o 1973 seçimleriyle Anadolu'nun bağrından çıkarttığı yeni halkçı • özgürlükçü • hukuksalcı siyaset seçkinin de Parlamento içinde. Parlamento sorumluluğu algısını takınması gerekir. Halkı değil, koca bir hükümeti, onun dayandıgı bir koça ortaklık çoğunlugunu, yalnız, bir siyasal af islemi. eskilerin ayıbınrian doğan ekonomik çöküntüden kurtancı fiyatlar operasyonu hiç doyurabilir mi? Tekelci büyiik sermaye kesiml • onlann siyasal temsilcisi olan eskil (arkaik) siyasal partiler bütünleşmesi, bu bütünleşmenin yoğunlaşması belki tek önemli tehlikedir. iktidar ortakhgı için. Amma durumu pek de abartmamalıdır. çünkü muhalefetin bugünlrii gücü, alanı. oylumu (hacmi) ancak bir görüntüye dönüşmüştür. Fakat bu demek değildir ki, yarın modernize olamayacak, sosyal demokrasinin zorluklarından güçlüklerinden sosyalleşmeye hazır olmamış topluır.sal kesitlerin durağanhklanndan ve iılev tıkınmımazlıklanndan yararlanıp, yer kazanmayacak. Fakat bugün için su bir gerçektır: Yapay (sunî) bir birleşim bile yaratacak olgunlukta değilrfirler. Çünkü her birleşimin yaşaması ve sonuç doğurabiİTiesi için. bir konser (uyumluluk) kurup işletebilmesi gerekir. Ellerinde ise, şimdilik. sayın Bayar'dan başka bir konser öğ?si yoktur. O da, ancak kendi konserini arama peşinrîedir. Bıına i*e ötekiler yanaşmaz. Bununla birlikte yann durum değişebillr. Kimi oluşumlar, bunu şimdiden haber vermektedir: Ankara otellerindeki pazarlıklar; Odalar Bir liği, ilâç sanayii sözcülerinin türlü seminerlerde 1leri sürdükleri tezler: Demirel'in, Anayasa'nın so*yoekonomik temel ilkelerini hiçe sayarak, «insano£İu»nu, toplumun korumasından koparıp, «mahalle milyonerleri»nin, zümresel Sfrmsvp oligarşüerinin lutuflarına bırakmı? ttl «efeyi ilân edişi; 141 ve başkaları üzerindeki cahillik edebıyatları; bir batılı liberslin değil. Vatikana bağlı bir fanatik katoliğin bile yadırgayacagı yerlerde komünistlik suçlamalan: kimi sendika liderlerinin modern sendikacı sava$ın stratejisine değil tersine bu stratejiyi çök tflrmey» yarayaeak turum lstidatlan gBsterme lerl, koalisyon hükümetimizin başına, yann türlü işler «çmanın ön evresi sayması gerekir. lîte diyoruz ki. bütün bunlardan dolayı, Ecevit'i İle Erbakan'ı ile tüm kabinenin, Anadoludan geimış yeni siyasal seçkinleriyle tüm koalisyon kanadının bir «iktidar sorumluluğu» *öz konusudur. Bu yeni anlamli «iktidar sorumluluğu», Tür kiye'yi komandolu demokrasiye dönüşmekten ala koyacak anayasal düzcnlerı ve hukuksal araçlan hemen işletme sorumlulugudur. Bu; Turk ünıversitesini, suüpıı^lukta futan. hâlâ korkular İçinde vajamakta sürdüren ekonomfk dii'ünsel bağlardan kurtarma sorumlulugudur. Bu; sayıiarı iki yüz blnı bulacak lise çıkışhlan. okul suz bırakmamak sorunudur. Bu; bir yandan ken di omuzları üzerinden komünistlik suçlamasını Siddetle atarken aynı ölçüdeki bir enerji ile de. 12 Mart'm hem nedeni, hem saptıranı olan mutsuz politikacıların açtıâı «oy avı»nl kesmek, onun allerjisinden korkmadan, Danıştay ilâmlarını kararnamelere bağlamak sorumlulu ğudur. Bu: yükselmis fiyatları izliyecek bir ücret poütikasını geliştirmek için, hir so?yal bilinç takınma ve benimsetme sorumlulııgudur. Bu; bunun için d"e yatınm bakanlıklarını daha fazla gecikmelere düsmeden yeni girişimlere yöneltme sorunudur. Ve son ikf tümcemizi söyleyelim: Böyle hir iktidar sorumlulugu: yalın ve yağız bir tutum, lakonik bir uslup ile hani o «ya bugün, Va hiç bir zaman. dediği zamanki gibi lakonik bir uslup ile, modern hükümetin en zorunlıı kosulu olan «hükümette tek direksiyon ve bu direksiyonda tek irade» kuralını Ecevit'in gösterme beeerisidir. Ve bu iktidar jorumluluğu; en sonunda, 1973 seçimlerinin Parlamentoya getirdiği halkçı • özgürlükçü görüitün siyasal seçkinlerinın, ar tık çıraklığı ve alaturka saygıctlıgı bırakarak. yeni evrenin veni siya«a>ına eetireceklen katkıyı daha fazla geciktirmemeleri sorumluîuğudur. Ortadoğu Ûyküsü raplara yaklaşmamız Batılıları ürkütmüş... Böyle yazıyor gazeteler. Alman Ajansı (DPA) Ortadoğu Muhabiri, NecmettiB Erbakan'm Suudî Arabıstan gezisindsn o kadar ürkmüş ve korkmuş ki, hemen kalemi eline alıp bir yazı döşenmiş. Milli Selâmet Partisi «mutaassıp İslâmiyetçi» bır parthTniş... Ticaret Bakanı Fehim Adak «saltanat devrinden kalma bir politikacı» ımış... Başbakan Yardımcısı Erbakan, Ortakpazar'ı «Haçlılaıın kutsal İttifakı» gibi görüyormuş.. Atatürk'ün layıkiik ilkesindeıı iz kslmamış... Kimbilir. belki de DPA yazarının söylediklen dogruaur. Ama biz ilk bakışta doğru görünen ve eerçpk sanııan sözler üstünde de düşünmek zorundayız Evet, ilk bakışta MSP'nin gerici bır görünüınü vans>ttığı dogrudur. Partı dinsel açıdan bır yaklaşım ıçınded'r politikaya.. Bu yaklaşımın bazı konuiarda ışe varamadığı nice oiayla anlaşılmıştır. Erbakan'ın son gezis: oile dıD kardeşlerimizin parasal ilişkilerde çok titiz davrarıdıklannı ispatlamaya yeterlidir. Bıin3 rağmep Alman meslektaşın Türkiye hesabına «duvarlı bir l»yık» Kesilmesınin kökeni nedir? Soruya karşıhk Dulabilmek için gözlerimizi geçmiş zamana çevirmeli, eskı öyküleri kurcalamalı>r.z. Erbakan'ın geziye çıktıgı topraklar Birıncı Uünya Sava=ı'ndan öncs üsmanlı mülkündendı Basra Körfezi ve Hicaz vöreleri bizim için yabsncı sayılnıaz. Batıhiar ise Birincı Dünya Savaşı'ndan önce Haçlı Seferlerıyle degil, Ortakpazarla da değil. iki ayrı yoldan sarkıyorlardı Arap çöllerine... İngilizler Süveyşten... Almanlar Bağdat demi^olundan... Birıncı Dünya Savaşı'nda Ortadoğu Almanlarla tngilizlerin rekabetine sahne oldu Osmanlı tmparatorlugu yüzünden \oizbinlerce Türk'ün kanıyla suladı çölleri, bilinçsiz... Halifeı Ruyı Zemin «Cihat» ilân etmiş. bütün Müslümanlan savaşa çağırmıştı. Oysa bir ışe yaramadı din... Araplar, Hilafet ordularını îngilizlerle birlik olarak arkadan vurdular. Zaman ve zemin içinde, dini kimin kullanacağı belli olmaz. Mekke Şerifi, Türklerı Hıristiyanlar adına öldürürken dine dayanıyordu: Kaddafi, Amerikan petrol kumpanyalarını devletleştirirken dine dayanıyordu. Süleyman bey Morrisoncu politikaya hizmet için din duygularını gıdıklıyor; Necmettin bey Anadolu eşrafının oylarını dinsel bir yaklaşımla toparlamıştır. Padişah Babıâli'sı de Ankara'daki Büyük Millet Meclisi de din etkenini kullandılar. Ama tarihi gelisim içinde îngılizlerin elinde kuklaya dönüşmüş Halifenin otoritesini yıkmak, çağdaş uygarlıga yakışır bir devlet kurmak, ulusal degerleri yüceltmek için Hilâfet ilga edildi; ve layiklik benimsendi. Aradan kırk yıl geçmiştir. Ve Türkiye bugün Ortadogu'ya açılmak zorundadır. Bu açılış ne Bapdad demiryolundan geçer, ne de Süveyş kanalından... Tarihin mirasından bilinçlenmekte naıibimiz varsa, Batılı ülkelerin dümen suyunda bir Ortadağu politikasının ülkemize zararlı olacağım öğrenmis bulunmamız gerekir. Türkiye ekonomisinin dayanaklannı ille de Amerlk»'da veya Avrupa'da aramak dönemi Ankara'da asılmı» olmalı. Bizim gördüğümüz Istanbul'dan dışarıya uzaıvan bir çi^gi üzerindeki bazı sermaye kesimleri. Ankara'nın Ortadoğu'ya bağımsız bir kafayla açılışından ürküyorlar. Irak, tran, Suııdi Arabiütan vb. ile ülkemizin ilişkileri ne olabilir? Çok boyutlu bir ilişkller rfüzeni içinde Türkiye'nin manevra yeteneğinin artması. çoğu çevrenin isine gelmiyor. Bu çevreler istiyorlar ki Amerika ile Sovyetler yoğun ticaret ilişkilerine geçerken, Türkiye hâlâ 1950'lerin, 1960'ların tek boyutlu ilişkilerinde daralsın, bunalsın... Bir ülkenin değismez dostu ve değişmez düşmanı oldu mu; o ülke bağımlı dsmektir. Ama bir devletin sürekli dost ve düşmanlan olamıyacagım; salt ulusal çıkarlan yolunda ilişkileri olacağım anlamak ve buna göre dunyaya açılmak; bağımsız politlkanın gereğidir. Tıpkı Atatürk döneminde olduğu gibi... A OYUNLAR BOZULACAK!. OKTAY AKBAL Evet Hayır UNUTULMAMA xNEDENLERl dlanyle biılikte kökten değiştinlmelerı. tüm örgütleri, amaçları ve ilkeleriyle birlikte Köy Enstitülerinin yıkılrr.aJarı için güçlü siyasal partllerce, nükümetlerce harcanan çabaların üzerinden çeyrek yüzyıllık bir zaman gcçtv Ama bugün yurtta tüm Atatürkçü ve halkçı aydınlar, onu içten benımsemis olarak. savunmasını yapıyor, yeniöen kurulmasına çahşıyorlar. Bu durumun ve her 17 Nisanda bu Enstitülerin analmalarının, onları yeni yetişen kuşaklara tanıtma. açıklama çabalarının temel nedeni şudur: Köy Enslitüleri yalnız herhanp bir okul, bir efcitim kurum'i olarak alınamazlar. Onlar, gerçekte büyük Türk Devrimi'nm tüm ilkeleri ve ülküleri ile egıtime uygulanması olduklanndan bu Devrimin aynlmaa bir parçasıdırlar. Bilindigi gibi, her devrlm yepyeni bir toplum düzeni getirmek amacındadır; o yeni toplum düzenine uvgun nitelikte yurttaşlar gerektirir ve ister. Bu da yasalarla başlar ve eğitimle gerçekleşir. Nitekim, Devrimin Ondert Mustafa^gemal Paşa yeni T.ürk Devlenjjflan Tiirkiye Büyük Millet HM»Usf Bükfimetini kurdugundan 15 ay sonra 15 Temmuz 1921'de Ankara'da toplattığı «Maarif Kongresi.nde, Imparatorlugun çöküşundeki nedeni eğitimsizlik ve yanlış eğitim olarak belirtmiş, bunu ögretmen lerin ve gerçekte tüm devlet adamlannın dikkatleri önüne sermiş, bu yeni ulusal deviette yeni egitimin nasıl olması gerektigini. amaçlannı. ilkelerini, o günden tâ 1938'e dek 17 yü çeSitli söjievlennde açıklamıştı. O gıinkü ve sonraki söylevlerinde yeni toplum düzenine göre yeni yurttas tipini yetiştirmek için uygulanmas! gerekli eğitim yöntemlerinin ayrıntılanna dek inmişti. A 1974 yıhnda faşizm hortlayabllir mi? Budur k»rstsında bulunduğumuz soru. Hiçbir zaman faşizm demezler €faşist» yöntemleri uygulayanlar. Billyorlar, bu ad ürküntü veriyor, faşizm özentıcileri bile kaçınıyorlar böyle görünmekten. Milliyetçilik diyorlar, komünist düşmanhğı diyorlar! Ama sözcükler alcîatmaz kimseyi. Kafa, faşist kafasıdır. Ne yapsalar «aklayamazlar bunu. Kolaydır fasizmin tanımı, özgürlükleri kendine düşman bilen, yalnız kendisi, kendi gibi düşünenler İçin var sayan herkes faşisttir. CHP Gençlik Kolu Başkanı bir demeç vermiş, diyor ki: «Hükümetin düşünceyi suç saymayan her türlü bağnazlıja ve sdmürüye hayır diyen tutumu demokrasi düşmanlannı rahatsız etmeye başlamıştır. llk kez görüyoruz bunu, bir başbakan, bir hükümet, hem de oldukça birbirine karşıt iki partiden oluşmuş bir kabine geniş bir dü?ünce özgürlüğünden yanadır, ama Mecliste yarıya yakın bir kalabalık halinde bulunan muhalefet ise böyle özgürlüklere karşıdır! însan sajırıyor bu görrfüklerine, duyduklanna... Alışmışız, hep iktidarjar kısar özgürlükleri, önler, durdurur. özgürlük isteyenleri tutar hapse atar. cezalandırır, yıldınr, korkutur. Muhalefet ise en geniş özgürlüklerden yanadır, öyle de olmalıdır. Oysa durum tam tersi şimdi, iktidar partileri özgürlükleri kısıtlayan yasa maddelerini değiştirmek savaşı veriyor, muhalefet ise türlü yollardan Türk ulusunun Batı uygarhğınc» benimsenmiş özgürlüklerden yok«un kalmasına çahşıyor! Bu bir çelişkidir, ama Türk toplumunun her şeye rağmen ileriye, iyiye, doğruya, yararlıya doğru gittiğinin d'e elle tutulur kanıtıdır. Bu bakımdan sevindirici bir saptamadır. Görüşler karşıt olabilir, fikirler birbirine uymayabilir. lktidarla muhalefet eski anlamdaki yerlerini yitirmiş olabilirler. Bütün bunlar uygarca davranışlar, demokrasi kuralları, gelenekleri İçinde olur, yapılır. Meclis'ten bir yasayı çıkartmanın yolu vardır, o yasayı çıkartmamanın yolu vardır. Bütün bunlar yasal yollardır. Partilerin haklandır bunları kullanmak... Af yasasını hükümet «tam» olarak çıkartmak isteğinde, çoğunlu|u da var, öyleyse dediğini yaptırır. 226 oyu bulur yasayı kabul ettirir, uygulamaya koyar. Muhalefet de sonuna kadar direnir, oylamad» yenilince Türklye Devletinin o yasasını iıter İJtemeı benimser. Benimsemek gerektiğlni bllir... Oysa durum öyle olmuyor Muhalefet pajtilerinin hemen hepsi 141 ve 142. maddelerin af kapsamırıa alınmasına. bu maddelerin yasadan çıkanlmasına karşı. Muhalefetlerini yajnız Meclis görüşmelerinde, ya da gazete sayfalarında siirdürseler diyecek söz yok. Ama kimi parti liderleri işi zorbalıga döktürmenin yollarını »nyor, buluyor da!... Genç yığınlan hüiümete karşı kışkırtmak. sopalı, silâhlı bask.nlan hoşgörmek, bunun elle tutulur karutları oluyor. Bildiriler y&ymlanıyor, baskanlar yapılıyor. Sanki af yasası çıkarsa memleket bir uçuruma düşecek! Oysa bütün bu özgürlüi düşmanı hareketleri, eylemleri başlatanlar, hızlandıranlar belki de bilerek toplumu yeıü yeni uçurumlara dogru itiyorlar. Uçuruma birini iterseniz, bilinmez, ayağınız kayar siz de düsersiniz içine. Hatta o ittiğiniz kişi toparlanır, sizi ıter. kendlruzi bulursunuz uçurumun dibinde... CHP Gençlik Kolu Başkanınm sözleri ilginçtir. üzerinde durulmaya değer. Hem en büyük partimize üye olan gençlerın bu konudaki düşüncelerini anlamak, hem de günün gerçeğini gereği gibi saptamak açısından... «Geçirdiğimiz iki seçimde de halkın oyunu alamayanlar, son günlerde sokak hadiseleri yaratarak hükümeti güç durumda bırakmak istemektedirler. Bunlar genel affın çıkması ile ülkemizde başlayacak banş ve özgürlük döneminl kan ve düşmanhk dönemi haline getirmek istemektedirler. Halkı sömüren egemen güçlerin desteğini sağlayan, kendilenne komando adını veren faşistler üniversite ve ögrenci yurtlannı savaş meydaru yapmak hevesindedirler. Bu hareketler façistlerin son çırpınışlandır..» Bütün bu acı deneyler, bütün bu utandıncı olaylar, bütün bu düşmanlıklar boylelerine ders olmuyor mu olmayacak mı? Üstelik son on beş, yirmi yıldır sağcısı, solcusu. ortacısı hepsi tattı bu acıları. Herkesin yakınında biri çekti bu ıstırapları. Yazıldı, çizildi, anlatıldı, resimlerle, yazjların. filmlerle... Dünya kamuoyu bile irkildi zaman zaman. Türkiye demokrasisinin faşist çizgiye indiği, bir daha da o çizgiden uzaklaşamayacağ: sanıldı. Sonra bir silkindik sağduyu yolunda bulduk kendimizi. Son iki seçimle de gerçek demolsrasi, uygarlık, insanlık yoluna döndük birden.. ^imdi yıne ortalığı kanştınyorlar o kendilenne faşist denumesinaen hoşlanmayan faşist kafalılar!... Oyunlar, dolaplar döndürmek, Türk hallanı bir kez daha ortaçağ havasına sokmak... Ama halkın büyük çoğunluğu gerçegi görmüştür Demokrasinin, gerçek özgürlüklerin yarannı snlanuştır. Bır Kez daha karanhğa itmek olanak dışıdır bu toplumu... CHP'ii gençler doğru söylüyor: «rDemokrasi ve halkımızın çıkarlan üzerine ojnanan her türlü faşist oyunlar bozulacaktır..» Onun açıkladığı bu yöntemler gerçekte, yurtta ve dünyada uygulanagelen alışılmıs egitime, efitim yöntemlerine temelden bir karşı çıkıştı. Çünkü bu yıpranmış geleneksel eğitim düzeni bir savurganlıklar (isıaf) düzenidir. En basta zaman savurganhgı. emek, güç savurganhğı, yetenek, kişilik savurganlıgı, bilgi. CumhuriyeC 19241974 SİYASAL, SOSYAL VE EKONOMİK DEĞİŞİMİNİ 50 YILIN YAPIT CIKTI Tono İSTEKLERDE % 15 İNDİRİM YAPILIR 3 KİTAPTAN AZ İSTEKLERDE PTT GİDERİ ISTEYENE AİTTİR BELGELEYEN rmda işler de bu tutuşla yapıhrdı. Örneğin, derı konuları öğretmen ve öğrencilerin el birliği ile tasar lanır, hazırlanır, işlenir ve degerlendirilirdi. Bunun için kimi enstitülerde her ders ve iş, saatla değil, tüm hafta olarak işlenirdi. Köy Sosyolojisi (Toplum Bilimiı gibi kimi derslerin öğretim programları bile öğrencilerle birlikte yapıhrdı. Her çün sabahın ilk saatlarmda M. Rauf İNAN kahvaltı ve ulusal oyunlarla baş layan öğrenci, öğretmen ve usta öğretici birlikteliği, ancak uyku zamanı sona ererdi. Ders ve çalış malarda, onlann dışındaki özgür gereç savurganlıgı, lnsan sarur halkçılıktı. Bu enstitüler de bukonuşmalarda, genel kurul toplan na göre örgütlMimis ve onu t*m ganlığı ve apaçık para yatınm tılarında, cumartesi akşamları dü savurganhgıdır Bu nedenle ge anlamiyle gerçekleştirmlsti. leneksel eğitim çok pahah ve pa En büvük halk kitlesi köylü zenlenen eğlencelerde dıştan bahalılıgına göre de çok kez za idi. Köylünün insan hakian. kılınca öğretmenle öğrenci birbir rarlı bir yatırımdır. Onunla ye jurttaşhk hakları diye bir kav lerinden ayırt edilemezdi. Bu özel tisenler kendilerını topluma çok ram yoktu... Devrimden önce, liği ile de köy enstitüsü sözcüpahalıya mal pttıkleri gibi, az köylü yalnız barışta ucuz işçi ğün tüm anlamiyle bir yaşam işe, az çahsmava karsılık çok harmanı, savasta bol er kaynagı ve çalışma birliği, bir aile birliği, hak isterler. idi. Devrımle ona artık gerçek üyeleri eksiksiz, artıksız eşit bir Bunun içindir kı, Atatürk'ün dcğerini vermek gerekti. Devri aile birliği idi. istedigi ve ileri sürdügü egiüm, min önderi bunu kesinlikle isProgramlar tiyor, çok keskin, çok sert, çok her şeyden önce, eskı egitime karşı bir çıkar yoldur. O vön çarpıcı ve dürtücü, hatta utanBaşka bir özellik de Enstitüleaırıcı dille bur.u kafalara sok rin kuruluşunda vardı: llk yıl Ens tem aynntılarına dek genişıeyen maya çalışıyordu. açıklamaları ile yeni bir ejhtim titüler, Bakanlıkça gönderilen bir cıüzeni gösteriyordu. Buna AtaDejtiroin ıstek ve Ulkülerinın program. bir yönetmelik olmadan, türkçü eğitim demek gercktir. bu * enftirülerde vasama uygu yalnız içinde çalışanların, öğret Bu eğitim ulusal. halkçı. devrim la»WMIfs»yle vdi: • • •»• • • • • » • • • • • • » • • • «» • • • • » • » • • • « • • • men, öğrenci ve usta öğreticilerin ci, cumhuriyetçi, üretici. atılımEnstitülerde herkes (ayrısı* kararları ile çalışmışlardı. O üç cı, dinayrısı (layik) ve kı&ilikçi gayrısız nerkes) eşit haklara sa yılın deneyim (tecrübe) birikimi bir egitimdir hıpti ve sözcüğün tüm anlamiyie ile öğretim programlan Bakanlık. özgürdü. Hepsi de öğretmen o te Enstitü görevlilerinin de katıl Atatürkçü Eğitim lsn müdür, yöneticiler. tüm öğ dığı bir kurulda yapılmıştı. retmenler. usta öğreticilerle, öğUygulaması Bu demokratik eğitimin, bu kişi renciler arasında en Küçük bir Geçen 1520 yıllıK süre içinde ayrım yoktu. Ögrenci için bu lik ve özgürlük eğitiminLn olumlu • O'nun ve DevTimin eğitim ilke giinkü «otorite». «disiplin» ama sonuçları da kısa sürede görüldü, • lerine ve ülkülerine uygun, O'nun cıyle bir baskı akla gelmezdi. onlar kendi değerlerini tanıtladıgösterdiği yöntemleri uygulaya Enstitülerin bu bakımdan en bas lar. Tam 27 yıl baskılar altında tu cak eğitim önderi, yöneticileri VB ta gelen özelliği eğitim tari tulan, kara çalmaların, haksızlıkla eğitimciler yetişti. Hakkı Ton hinde belki de görülmemiş öl rın, insafsızlıkların, acımasızlıkla • guç, Hasan Ali Yücei... Atatürk çüde özgür düşünce, özgür ki nn çeşitleriyle karşılaşan Köy çü eğitim tüm anlamı, amaçları silik, özgür davranıstı. Y a z a n : EKREM K1ZE Enstitülerinde yetişenler sinmedi• ve aynntılariyle. vetkin ve ekYILIN KİTAB1 ÇIKT1. TÜRKİYK N^DEN HALK ÎÇÎN ler, silinmediler, kişiliklerinden sıksiz olarak bu Enstitülerda Enstitünün tüm kuruluşları ve hiç bir şey yitirmediler. Bugün, BİR ISTIRAP, ÎKTİDAR İÇİN BıR SALTrtNAT MEMuygulandı. Ülküleri gerçekleşti yaşamı, içinde çalışanların hep yüzyılımızın şu üçüncü çeyreği so LEKETİYDt? OKUYÜNUZ, ÖĞRENİNİZ üatıs ve • Dagıtım: KEMAL KARATEKİN VııâyK &aıç:sı lst. • Köy Enstitüleri, oradakl çalış sinin eşit elbirliği ile yönetilir nunda milll eğitimin her alanında malar ve yaşam düzerâ bu vön ve yüriitülürdü. Küçük bir ör ve her basamağmda, en yetkili yö » • » • • • • • • • • • • • • • • • • » • o • •• • • • • • • • • • • • • • • • «• • » dedir ve bu açıdan anlamlandı nek vermek için diyelim ki, yap netim yerlerinde, öğretim, yönerılıncadır ki, ancak iyi anlaşıla tıklan işlerin ve örgüUerinin ge. tim, denetim hizmetlerinde başarı bilir. Orada uygulanan eğitim nişliğine göre, en az 1012 me ile çalışıyorlar. Uzantısı ile biryöntemleri de tümüyıe eskı egi murun bulunması gereken ens likte ancak 1012 yıl sürebilen time ve eğitim, öğretim savur titülerde 2, en çok 3 görevli ça Köy Enstitüsü uygulaması içinde Arkadaşımız Lv. Alb. Hayrettin OĞUZSOY'un annesl lışırdj. Çünkü yazısmacılıktan yetişenlerden bugün eğitimde ve ganlıklaruıa karşı olmustur Bu nedenle, Köy Enstitülerindeki (bürokrasiden) kaçınılır, onun köylerini kalkındırmada olduğu yaşam, Türk Devrıminin amacıkalanları bile öğrencilerin isbir gibi, çeşitli bilim, yönetim, yazın na göre düzenlenmişti. Devrimin liği ile yüriitülürdü. (edebiyat) sanat. ekin, teknik, hu ilk temel amacı ulusçuluk ve Enstitülerde hiç işçi yoktu, çiln kuk... alanlarında değerli kişiler vefat etmiş ve 12 mayıs 1974 günü ebedl istirahatgâhına tevdi kü işlerin hepsi öğrenci, öğretmen kendilerini kabul ettiriyorlar ve edilmiştir. Kederli aile efraduıın acılarını paylaşır, baş sağlığı ve usta öğreticilerin elbirliği ile onlann yapıtları ulusal sınırlandileriz. yapıhrdı. En yetkili yönetici olan mızı da aşarak en ileri ülkelerde ISTANBUL LEVAZEH ÂMtRLİĞİ MENSUPLAR1 müdürün yardımcılan da çok az övgü ile karşılanmakta,, takdir e(Basuı: 15037) 3865 dı; 1000'i aşkın yatılı öğrencilerin dilmektedir. bulunduğu enstitüde bir eğitim başı bir de para işlerine bakan mü dür yardımcısı bulunurdu, o kadar. Daha başkasma gereksinme duyulmazdı. Çünkü her işte onlar la birlikte çalışan öğrencüer bulunurdu. bunlar öğrencilerce se çilmiş öğrenci başkanlanydı. Her ay, ya da iki ayda bir, hiç bir ka rışma olmadan, öğrencilerin kendi aralarından seçtikleri Enstitü Başkanı denen Öğrenci Başkanı da bir müdür demekti, ve bu baş kan her öğretmen kuruluna katılır, bir öğretmen gibi, e?it yetki ile konuşur, görüşünil açıklar ve oyunu kullanırdı. Gereğinde, Kol Başkanı olan öğrenciler de öğret men kurullanna katüır, oy da verirlerdi. 1012 MEMUR ÇALIŞTIRILMASI GEREKEN KÖY ENSTİTÜLERİNDE 23 GÖREVLt ÇALIŞIRDI. HÎÇ tŞÇÎ DE YOKTU. ÖGRETMEN VE ÖGRENCİLER ELBİRIİĞÎYLE GÖRÜRDÜ BÜTÜN İŞLERİ BUGÜNKU TURKIYE VEFAT İHSAN OCüZSOY 'BALYOZ' İ L  N çalıştırı Şirketimiz Merkez teşkilâtında çalıştınlmak üzere bir Dahiliye Mütehassısı VEYA (tteme •dreti: Camhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.$. Posta Kutusu 24« tttanbul Hariciye Mütehassısı ALINACAKTIR. Daimi kadrolu veya vekâleten atama imkânı olup 657 «ayılı Devlet Memurları Kanununa göre ücret ödenecektır. Isteklilerin şirketimiz Personel ve Sosyal İşler Müdürlüğüne şahsen veya özgecmişlerini belırtir dılekçe ile müracaatları rica olunur. Saygılarımızla, TCRKİTE ÇÎMEVTO SANAİİ1 T.A. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığından Fakültemiz Pedodonti Bilim Dalına 21 Mayıs günu saat 10.30'da yapılacak sınavla 74 Salı Çalışma alanlarınm hepsini öğrenci başkanları yürütürlerdi. Tüm binaların, dersliklerin, işlikle rin, laboratuvar, kilaplık, tarla, bağ, bahçe, santral, kooperatif, ağıl, ahır, kümes, tuğla ocağı, ba lıkhane... vb. başkanlan her ay se çilirdi. Tüm yönetim ve çalışmalar, enstitünün tüm yaşamı her cumartesi öğleden sonra yönetici, öğretmen, usta öğretici ve öğrencileriyle Enstitü Genel Kurulunda görüşülür, konuşulur, eleşti rilir. ve tartışıhrdı. Bu eleştiriler, öğrenciler arasında olduğu gi bi, öğrenci başkanlanna, yönetici lere, müdüre de yöneltilirdi. Herkes kendi görüşünü ortaya dökmekte ve açıklamakta özgürdü. Sonunda ertesi haftanın isleri de görüşülür kararlajtınlır, nöbetçi kiimeler seçilirdi. Cumartesileri genel kurul ı plantılarının sonucu şu olurdu ki, buralarda «otorite», «disiplin», «co za» denen bir sorun ortaya çıkmaz dı. Çünkü enstitülerde şu gerçek gözönünde tutulurdu: Suçun ve suçlunun asıl suçlusu toplumdur, toplum düzenidir. Bugünkü eğitbilim de bu görüştedir. Oralarda bu yöntem «kişilik eği timi> amacında idi. Ona son 2530 yılın sözcüğü ile bir ad vermek ge rekirse «demokratik eğitim» demek belki daha anlaşıklı olur. Dersliklerde dersler, ij aljvnla TANJU CIUZOGLU'NUN 12 Mart sonrası hücrelerinde otuz gün... UZUN HİKAYESİ İSTEME ADRESİ : POSTA KUTUSU633 SİRKECİ Asistan Alınacaktır i § § Sınava kat:lmak isteyenlerin ilgili Fakülte Sekreterliğinden alarak dolduracakları müracaat formları ile aynı yere başvurmaları gerekmektedir. Duvurulur. (Basın 14938) 3868 TEL YAYINLARI g 5 | I (Basın 14923) 3857
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear