01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 10 Mayis 1974 «LCANBAZ I TURHAAI SELÇUK 0 AJAMiMlZplP. 81Z1M. Sı2L£Ö îiliMEfrt 1B.VİK ETMtSt, (JıZ NELER YAPMADIK! ŞAKİR BALKI 1 3 BunTardı g»ze*teler1n başlıMari. Oys« blx e kongreyı kazandık... Pajpal Zülüf de blzim partinin üçkâğıtçılarına bir girişince, bizim palavracılar soluğu kaçmakta buldular. Şaka maka biz o kongreye dayak atmaya değil, dayak yemeğe gittik ı m ı , işler birden ters döndü. Bizim sopadan geçirdiğimiz hizip, bunca yıl kongreleri sopa gücüyle kazamrlardı! Bız onlann bu huylarım iyi bildiğimiz için kongreye çok hazırhklı gitmiştık. Kıslıklan, yazlıkları giyinip kusanıp gitmi»tık. Çiınkü bu adamların bize nasıl sopa atacaklarını az çok bfliyorduk. Ben giyinip kuşanmaktan adımlarırnı atamıyordum. Hani bizim partinin 87ilı takımmdan bana vurmaya kalkışan enayinin aklına sasardım! H» bana sopa vuracaktı, ha psmuk balyasınaî. Bu Bahri beye hem kızıyorerum, hem d« dediğinden bir milim bile şaşmıyordum. Hâlâ önünde dikfliyordum. Gazetelerin başlıklarını tekrar okumaya başladı. Başını iki yana kızgın kızgın lalladı. Sonra bağırdı: Namussuzluk efendim, büyük namuıtuzluk!. Odanın içinde ellerml arkasına bağlayıp tutsaklar gibi «volta» vurdu bir süre. Bu sefer teplnerek bağırdı: «Bu resimleri basan ve yazıları koyan gazetelere gideceksin!. Yayın müdürleriyle gdrüşeceksin. Onlara diyeceksin ki «Bahri bey son günlerdeki yayınlanmzdan alındV Onlar benim ne demek lstediğimi iyl anlarlar, sen bu kadar dedin mi yeter de artar bile!. «Bu lşin üzerine fazla gitmesinler. Melek gibi bir adama veli diyeceklerine, bu adamlar kalkıp dell diye yazıyorlar, değil mi Selman beyT Şimdi doğru Babı&liye...» Dertsiz başımı derde sokmak buna denlr lste. Yahu ben kaç paralık adamım ki gidlp yayın müdürleriyle konuçayım? Ben kimim, onlar klm değil mi? Gazetecilerle konusmanın bir usulü erkftnı vardır canım! Bu adam beni göz gore göre hircıyordlu. Kan ter içinde gazetelerin buranduğu y«Vuşu tırmandım. Sıraya bakmadan gazetenin birine girdim. Danışmada güzel gözlü bir sekreter hanıma: Kızım, dedim, yazıişlerl müdürünü görmek istivorum! Acaba mümkün mü?. Sekreter bayan: Beyefer.di, dedl, randevunuz var mıydı? Şey... Ha... Yoktu, kızım. Bilmem ki kabul eefcr ml? Kendisin» bir sorayım.. « Ah, lütfen!... Pek k«bul edeeegin! tahmia etmlyorum. Siz bir sorun da... Telefon etti, «Sizinle bir bey förüşmek lstlyor» dedi. Sonra bana döndü: Yukan buyrur», ılzi bekliyor y»yın mfldürü! Nefeı nefese çıktım yukan kata. Odalar, firenler çıkanlar. Bir yazı iliştl gözüme «Genel Yayın Müdürü». Girdim içeri. Beni görünce: Buyrun, diye konuştu, oturun... Oturmadan konuşmayı daha uygun buldum: Beyefendi. dedim, ıi*« bir rlcaya geldlm. Çok önemli... Buyrun, nedir o önemli olan. sey? Efendim, rfunkü sayınızda büyük bir resim çıktı. îşte o resim ve yazı ile ilgili açıklamalarda bulunmaya geldim, müsaadt ederseniz! Ne varmış o reıim ve yazıda?. Tımarhaneden kaçan bir deliyle ilgili haberlerinizda çok yanlıglıklar var. Hatta hepsi yanlış .. Oyun bunlar, beyefendi. Büyuk bir oyun! Oyun, oyun... Ne oyunu? Bizim partimizi çekemeyenlerln oyunları! Yani kongreyi kaybedenlerin oyunları... ö y l e v s e anlatm, sizı dinliyorum. Efendim, bizim partinin çok önemli bir kongresi yapıldı. Arkadaşlar o kongreyi aıfıra karjı kaybettilerdi. Biz kazandık kongreyi nasılsa... Kar«ı taraf kongreye çok hazırhklı gelmiştı. Bizim parti de nedense dayaksız kongre olmaz. Biz Bahri beyin grubu olarak o kongreye tfayak yemeğe gittik. Allah onları jajırttı mı ne, karşımızdaki bizim partinin en ar.ılı takımıvdı. Bizim partide azılı takım vardır, uyusuk takım vardır, hımbıl takımı vardır... Bu azılı takım dediklerimiz eli sopah adamlardı! Kongre başladı, ba?Umadı maraza çıkıyordu, gazetenizde boy boy fesmi çıkan bey hıçım gibi kongre salonuna girdi ve azılı takımın üzerine bir yürüdü, olan lar oldu... Yok<a bu azılı hizip bizim tarafı döve döve hastanelik edeceklerdl! tşte «Meydan delilere kaldı!» haberiniz yanlış, beyefendi! Müdür beyin yüzü gerildl, kızdl. Dügmeye bastı, odasına bir genç girdi. Sakallı bir gençti bu. Beni gösterdi: (DEVAMI VAR) ISTANBUL... ISTANBUL... Röportaj: Nevzat ÜSTÜN Fotoğraf: İsa ÇELİK Fabrika önlerinde ED İŞÇİLER Ne kadar çok tnsan çeşidi var Türkiye'de!.. Sanki; dünya'nın biltün uluslanndan birer tutam almışsın da getirip bu topraklara ekmişsin gibi... Sarışını, kuraralı, esmeri, daha az esmeri, çekik gözlüsU, kısa boylusu, uzunu elmacık kemikierı çıkık olam, avurtlan çokükler, biçim biçim, boy boy... Bir insan bahçe sidir Türkiye, her çeşitten çiçeSin gelişi güzel yetiştiği... Dort kadın yere oturmuîlar, duvann dibindeler... Ağızlar burunlar kapah. Oturduklan yerde bile dik değiller, bükülmüşler iki kat olmuflar, nerede ıse kımıldayan bir yumağa dönüşecekler... Bekliyorlar... Bekledikleri nedir, sorsam soylerler mı? Türkiye'nin beklediğinı bekliyor onlar da, umutla umutsuzluk arasında durmadan gidip gelerek .. Yan larında küçük bir kız çocuğu var. O da bekliyor. Daha beklemesini bir iyice öğrenemedığınden, yani çok acemi bir bekleme ci olduğundan demirleri ısınyor, sarılmış demirjere ha babam diş geçirmeye uğraşıyor... Kızgınlıktan ya d s açhktan değil, yapacak başka bir işi olmadığından, için deki yaşama sermayesinin şimdiden tükenmeye başladıfından. HADt GEL Ş ü GÖVDEDEN BtR DIŞARI VURALIM GÖRELİM BAKALIM BU fCAN» N E oyunu kadar bile ciddiye almıyor» Bir tek seyi iyicene anlamıı, verdiği emeğin değerini, o emeği kim nasıl ve ne amaçla kullanırsa kul lansın, sonunda belli bir çıkar Mğlanıyor.. Bir işçinin evinde MALKOCOĞLU yazan ve çizen:Ayhan BAŞOGLU MAGLUP KAHRAMAf SIVALARI dökülmü?. daha doğ ru bir deyimle sıva yüzü nedir hiç bilmemiş dört duvar... Girif n.«L yeri, genişce mutfak olarak da kullanılıyor. İki oda, iki oda da tam sekiz kişi... Hela evin dışında. Köyden kimı zaman gelen konuk ları da i»in içine katarsanız, on Bu ijçilerin büyük bir çoğunonbe? kişi aynı çatı altmda yaşar luğu, köyden gelme. Çocuklarmış... Karı koca çalışıyorlar... luklarında, makine nedir bilmemişler hiç... Makine ile olan i Ikisi birlikte, ayda bin dörtyüz lira kazanıyorlarmış... Yakınıyorlışkileri kendilerinin dışında ge lar... Geleceklerinden kusku dulişmi; ve bir sabah ku;luk vakyuyorlar... Koca, sendikalı... Ateş ti, girmisler fabrikalardan içeri... Girij o giriştir. Dönü?ü ol li bir sendikacı... Yine de ürkek... Sendika'nın gün gelip kapatılmamayan bir yol gibi... Ürettikleri jeylere, temelden yabancıdırlar.. sından korkuyor... Genç olmasına karşın, emekli olmanm özlemi iAjTica bir yabancılaşma biçinde... Yaşlanmak istiyor hem de limsel yabancılajma . değildir hızla yaşlanmak istiyor, gençliğı söz konusu olan.... Bütün yaşam ürkütüyor o'nu... Yaşam serüveları boyunca, geçmis yaşamları ninin bir an once sonuçlanması boyunca, gereksinme duymayı için, çok şeyler vermeye razı... düşünmedikleri, gereksinme duy Yaşhlığa bir umut kapısıymış gibi madıklan şeyleri üretmeye baş bakıyor... Bütün hesapları yaşlan lamışlardır.. Denebüir ki, yaban cılaşmanm tersine; ürettikleri ?ey. maya göre hazıflıyor... Tıpkıgülere karşt merak yolu ile yakınlaı . zel bir geziye hazırlanıyormuf gibi... Dikkstle dinliyorum. yalun mışlar, gereksinmişlerdir "onları... gelecekle, önündeki beş on yılla Bir işçi ile konuşuyorum bu ko ilgili hiç bir tasarısı yok... Sanki, nuyu, büyük bir içtenlikle anlatı o yıllar O'nun değilmiş, bir baş yor: kasının yıllarıymıs gibi... Otuz al Istanbul'un sokaklan Bu fabrikaya gireli nerede tı yaşında daha... Ertesi sabah, altmış bes yaşında uyansa yatakise, on yıla varacak. tlk günler ÎLKYAZLAR gehr, ilkyazlar geltan sevinecek... Çok insanm varürettiğimiz dimiydi, başlar Istanbul'un so aklım hiç almazdı, mak istemediği yeri özlüyor.» Ken kakları boyanmaya. Gidig/gelij şeylerin yaradıklan işlere... Saç dinden on beş yaş daha küçük ka kıvırma makineleri yapıyorduk... çizgileri çizilir. Ozellikle bizim rısı, ikinci karısı o da aynı öz Cumhuriyet Caddesınde bu ış bü Patron'un bu ije yaramaz şeyler için bizlere para ödemesine şaşar lemin içinde, o da yaşlılığı yeğliyük bir incelikle uygulanır. Bir yor... Bir tuhaf oluyorum.. Üstüyığın adam, bir yığın işçi dökii dım. Acırdım dersem sakm gülme ne basa basa, özenle, alevler içinlür yollara. oralara buralara işa yin bana... Sonra sonra, yani çook de kalmış çocuklannı kurtarmak sonraları öğrendim böyle jeylerin retler konur. îstanbul kentine ilk ister gibi, yaylılıklarını istiyorde para kazandığını, üstelik de kez, yada yılda bir kez gelenler, lar.. Oldukları yaştan bir gün in bir hayli kazandığını... Bilmedi«caferim derler, aferim uygar bir direbilmek için, çok şey vermeye ğin düşünmediğin akıl ermediğin kentteyiz biz!..» Tümden yalanbir sey, bizim köyde elli bin yıl hazır olanları düsünüyorum... Yaş dır bu iş. Goz boj'amacılıktır. geçse kimin aklma gelecek saç kı lılıktan korkmayan insanlan bili Yoğurtlar aklığında boyanan yer yorum... Dalm ucundaki meyvaya ler, iki üç haftaya kalmaz kara vırtma makinesi... Şimdi bir tane uzanır gibi, umutla sevgiyle yaş de bizimkine aldım... Sabah akrır gider. lılığa uzanmak nedir?... jam saçlarını kıvırıyor... Gezginciler geliyor diyedir bü Gülüyor bunlan anlatırken, tün bunlar. Avrupalı gezgincıler yaptığı işin önemini anlamış anla Ikisinin de gözlerine bakıyogörsünler de, «peh, peh!..» desin masına ya, yine de değer vermirum. tlk karısından olma kızı, on ler diyedir. yor, çocukluğunda oynadığı âsık alüsına basmış... Çalıştırmıyorlar Yaşadıklarından o'nu... Neden mi?.. Belki bir nedeni yok!... Sonıyorum: Neden yaşlanmak istiyorsunuz?... Nasıl bir yarar umuyorsunuz yaşlanmaktan?... Adam duralıyor. Sanki çok ters bir soru sormuşum gibi, yaşlılığın özlenmezliği aptalca bir şeymiş gibi bakıyor... Neden sonra yanıtlıyor: Emekli aylıgı, diyor. Emekli aylığı!... Birden anlıyorum... Günlerinden, yaşamlarmdan, korkulanndan, kendilerinden kaçmak istiyorlar... Karşı koyamayınca, dire nemeyince, geleceğin zayıflığına, güçsüzlüğüne sığınmak istiyorlar.. «Artık bizden geçti!..» diyebilmek ürküyorlar adına, kavga dışı olmanm getirdlğı, getireceği korunağın içinde so rumluluklardan kaçınmayı yegliyorlar. Bilmedikleri tek şey şu.~ Bu ha sabın yanlışı, kavga kadar kaçmak da sorumluluk ister Koşul lar elvermedikçe, kaçmanın da olanakları azdır.Ayrılıyorum evden». Çekinmeden basıyorum balçığa. Ayaklarım çamura iyicene gömülüyor... Aldırmıyorum Daha az çamura kaçmak mı?... Aradaki aynm sa nıldığı kadar büyük değü.. Bıkkınhk Y A RIN : İSTİKLÂL CADDESİ SOKAĞI FABRİKADAN birden bire neden mi yollara geçtim?... Fabrika'nın duvarlannı boyuyorlardı da ondan... Bilirsiniz, bizler sofrasına düş kün, helâlarına küskün bir toplumuzdur. Fabrika'nın avlusuna kadar yayılan korkunç bir amonyak kokusu geliyor burnuma. Ha ni dünya yeterince büyük olmasa, çok fazla yaşayamayız gibime geliyor... Neden her şey bir başkası için yapılır bizde, neden geregi öyle oldugu için ele alınmaz, nedendır bu biçimsellik tutkusu?.. Parklara gereksinme duyduğumuzdan değil, planda yeri var diye park yapılır.. Yavas yavaş, orasından burasmdan kırparak, zamanla ortadan kalkar gi der parklar. bir de bakarsınız ki, park'm bir bölümü otel' olmuş, ge ri kalanı da otomobillere aynlmış, sevişenlere, yaşlılara, çocuklara da tozlu soka±J.ann yaya kal dırunlan kalmış... Işçiler çıkıyorlar, ard arda büttin bir günün bitmişliğini de birlikte çıkanyorlar. Akşama kadar ürettiklerini yabancılaşarak aynlıyorlar fabrikadan. Hemen hepsinin ağzında sigara var. Bıkkınlık, bezginhk göz gibi, ağız gibi, burun gibi, suratlannın tam ortasında... Kiminin dudaklan kendi kendı ne oynarnakta, kendileriyle konuşuyorlar binlerce sorun var çözümlenecek. Birbirlerine anlatmaktan yorulduklan için, kendilerine anlatmak, kendi kendine konuşmak daha bir kolay geliyor clmalı. , DIŞI BOND VETfcİU lüİŞlVEEEC£<5ı BIC BİB 8A&KA DÜNYAPCH BA GARTH NEVZAT ÜSTÜN ÜÇÜNCÜ BİR DÜNYA SURÎYE, LÜBNAN, , LÎBYA, TUNUS ve CEZAYtR'i anlatan ÎSRAİL savaşlarına, petrol sorunlarına değinen gezi notları 15 TL. Istanbul dağıtımı GEDA Haberlesme Adresi: Babil Sok. No: 2/16 Alttnbakkal, ?1»H btanbnl. Cumhuriyet S706 ERDEK Belediye Başkanhğından: Belediyemizin yeni inşa etmiş olduğu Pazar Meydamndaki 12 Adet Dükkân ve 1 adet kafeterya 2490 saydı kanun gereğinc* açık arttırma «uretiyle ilıaleye çıkanlmıştır. 1 Dükkânlarm aylık kira bedeli 600 TL. olup, muhammen bedeli 7.200 TL.'sıdır. 2 Kafeteryanın aylık kira bedeli 1.000 TL. olup, mu» hammen bedeli 12.000 TL.'sıdır. 3 îhalesi 15.5.1974 çarjamba günü saat: 14.00'de Belediye Encümen'i huzurunda yapılacaktır. 4 lşin lhale $artnamesi her gün mesai saatleri dahilindt Belediye Kâtipliğinde görülebilir. 0a©WKK«^ocMXKK^oao«H!^ (Basın: 14746) 3689 ^^«"««"«««««««»^^ SOSYAL SİGORTALAR KURUMU BAKIRKÖY DOĞUMEVİ VE DİSPANSERİ BAŞHEKİMLİĞİNDEN 1 ünitemlz tenelik takribi ihUyacı 70 ton Motorin ile 600 ton 5 II FuelOil kapab zarf usulü Ue idari ve ev «af şartnamelerlne göre thale edilecektir 2 fhale 1//5/1974 günü saat 15^0'de ünitemlz Satın alma Komisyonunda yapılacaktır. 3 !>artnamelere görs verilecek tekliflerin en geç lhaleden bir saat evvel Komisyonumuzda bulundurulma «ı farttır 4 Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veys di ladigine yapmskta »erbesttir (Basbı: 13831) 3695
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear