Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 24 Nisan 1974 arih boyunca, her ülkede, her çağda, yaşhlar, gençlerden hep şikâyetçi olmuşlardır. Artık böylesine şikâyetler gıderek beylik »özler haline gelmiştir. Ne var ki her toplurau ayakta tutan yetişecek, gelişecek geleceğin büyüklerl de hep gençlerden çıkmıştır; başka türlü olmasının olanağı yoktur. Orta yaşh, ya da yaşh bir kişi; bütün deneyleri, bilgileri ile elbette gökten zembille dünya yüzüne, bir toplumun içine inecek değildir; doğacaktır, çocuk olacaktır, ger.ç olacaktır, sonra işe yarar bilgi ve deney edinecektir; olabilecekse topiumun içinde, yaşadığı toplumda etkin bir kişi olacaktır. Her çağdaki gençlerden şikâyete karşın yine her çağda bilglii, deney sahibi, içinde yaşadığı topluma yön veren, katkıda bulunabilen gençlerden gelmis yetişmiş, her alanda kişiler çıkmıştır. Aslında varsak baksak, bu toplumu syakta tutan kişiler, gençlik ordusıınun geleceğe aktardığı olgun kişileri, şikâyet edilenlerm yüzde onu bile değüdir. Oysa yaşlılar şik;"ıyete başladı mı, tum gençliği ele alırlar. Biraz da hakh sayılırlar: Buim nüfusurauzun büyük çoğunluğu şu yıllard'a gençlerden meydana gelmektedlr. Bu gençlik kalabahğımn içinden kimin, hangisinin ileride bir baltaya sap olacağı bilinemez ki... T Olaylar ve görüşler GENÇLİK SORUNU SAMİM KOCAGÖZ dlm, »onunda patladım: «Atatürk'ün Nutkunu okumadan bir daha benim yanıma geîmeyir»!» demek zorunda kaldım. ken şöyle bir baktım: SrVelenmîşîm: «YaJıu sen bu çocuklann yüzde altmışını dökmüşsün:» diye söyîendim. Öğretmen, nice yülık deneyine dayanarak olacak: çok soğukkanlı bir karşılık verdi: «Gençlerin yüzdn kırkı adam olursa, Türkiye'ye yeter!» Aynı kolejde bir fizik öğretmeni, ders anlatırken, dersi dinlemeyen öğrencilerine öylesine kızmış ki. <Sakm ana olmaya kalkışmayın! Çocuklannıza yazık olur!» diye bağırmij. Bu örnekleri çoğaltabüiriz. Gençlerle, onları eğitmek isteyen yaşlılar arasındaki bu kavga, yüzyıllardan beri, her toplumda. her çağda olagelmiştir. Ne var ki biz, bu kavgayı sürdürürken belli öl çüleri bulmak zorundayız: Eğitimde, artık bir karaıa varmak gerek. Yıllardan beri, Cumhuriyetimizin kuşaklan, yabancı öğretim ilkeleri ile karmakarışık olmuştur. Bizim gençliğimizde, Fransız öğretim ilkeleri yürürlükteydi. Bu çemberi kırmak için Atatürk, çok çaba harcadı. Dil konusunda uğraştı, tarih konusunda uğraştı. Türk'e özgü bir öğretim ve eğitim yolu aradı. Ancak, 1930'larda Türkçemizin olanakları, Arapçasız, Farsçasız, bir felsefe kitabını bile Türkçeye çevirmeye yetmiyordu. Son. ra Cumhuriyetçi, Atatürkçü bir eğitim yolu tutmak, yeterli olmuyordu. Nedenine gelince, böyl* bir ilke, her eğitimciye. her öğreticiye göre j'orum değiştiriyordu. Giderek bu Fransadan, Amerikaya dek uzanan öğretim ilkeleri, kopyeleri, gerçek Mîl11 bir eeitim yolunu bulamama, bize 1960 sonrasının toptan bir bilgi kargaşasmı ve kavram kargaşasını getirdi. Temel bilgilerden yoksun, temel eği timden yoksun birçok cin gibi zeki, geleceği büyük olan gencimizi, kulaktan dolraa, doldurma bir. Ölçüyü Bulalım Gençler gittikten sonra rahmetli Nurullah Ataç'ın bir sözü akhma geltîi. Bu anımm üzerinde durmak isterim: 1941'lerde olacak. Istanbul'da Eminönü Halkevinde bir konferans veren Ataç'a, Halkevinin arkasındaki bahçede beni tanlttılar. îşte filân filân hikayenin yazarı... dediler. Karşısmda saygılı saysılı oturuyordum. Birden bana sekiz on kitabın adını sayıp, bunlan okuyup okumadığımı sordu. Şasırmıştım. Hepsi yabancı dilde, Türkçeye çevrilmemiş kitaplardı. Birkaçım biliyordum. Gel zaman git zaman Lausanne'dan (Jönüp Ankara' ya yedeksubay okuluna gittiğimde, Ankara'da Ataç'la bir pastanede oturduk. Elimde Isviçreli yazar Lausannelı F.C. Camus'nün «Kişinin Olanakları» kitabınm Fransızcası vardı. Birden Ataç'a, F.C. Camus'den neler okudunuz? diye sordum. Şaşaladı. «ödeştik!» dedim. Sonra, o Halkevi bahçesindeki bana karşı tutumunu ansıtarak, sordum Tiedeninl. Gültfii; «Ben, her palazlanmaya başlayan genci önce bir hizaya getirmek için, ilk tamştığımızda böyle yaparım ki, karşımda önünü iüklesin...» Gülüştük. Hani rahmetli Ataç'a hak veresim geliyor... Bir kız kolejinde îngilizce öğretmeni olan eşimin, geçenlerde öğrencilcrine sınav notlarını verir taksm bilgilerle yanıltarak, bozgııncuUnn eline teslim ederek harcadık. Bugün bile yer yer bir ta. kım çıkarcılar, hâlâ gençlerin, daha yolunu yöntemi ni bulamayan çocuklann yüreklerine yumruklarım basarak oraya buraya çekiyorlar. Kendilerinin küçük politikalarına âlet edebiüyorlar. Üikemizde gençlerin, çocukluktan gelenlerin ye tiştiği ilk kucak, aile yuvasıdır. Bu yuva, ne yazık ki, ekonomik ve yetersiz eğitimden ötürü, gençler» yol yöntem göstermekte aciz kalmaktadır çoğunlukla. Ailelerin ödevini de okullar yüklenmek zo rundadır. Okullarda da yukandan beri anlattığımız nedenlerden bir eğitim kargaşası vardır. Dil, yabancı dil öğretmek, bir marifet sayılmaktadır. Gerçi her gencin bir yabancı dili okulda öğrenmesi, çok büyük yararlar sağlar kendisine. Yine Fen Bilgileri. bütün okullarda çok önde tutulmaktadır. Yine söyliyelim ki biz, sanayilesen, teknik alanda gelişen bir ülkeyiz: elbette gençlerimiz Fen Bilgilerine önem vermelidir. Ama şunu kabul etmeliyiz ki, ne yabancı dil öğrenmek, ne de matemîtik bilmek, eğitim görmü} olmak sayılmaz. PENCERE Bankasal Düzen yılına göre Türkiye'nin ulusal geliri 100 mtlyar liradır. Bir ülkede bir yıl içinde üretılen mal ve hizmetlerin parayla karşılığı ulusal gelirdir. Lokantadaki garsondan tütündeki işçiye, gazinodakl sarkıcıdan devlet dairesindeki memura dek tüm vatandaşların harcadıklan emeklerin ve ürettikleri mallann parayla ifadesi 1969'da 100 milyar liraydı. Bu 100 milyar lira nerede saklanırî Hiş kuşkusur T«tandaş kazandığı parayı ya evinde saklar, ya götürür bankaya yatırır. Parasım bankaya yatırmayan vatanda» bile sözgelişi birine para yollamak için bankasal bir işleme başvurur. Bunlann yanısıra vatandaşın parası sayılan Sosyal Sigorta ve Emekli Sandığı kesintileri, öteki devlet kurumlannın paralan da bankalarda saklanır. Bankalar kasalarında bulunan paralan kredi olarak birtakım kişilere dağıtırlar. 1969 yılında bankalann kredi olarak dağıttıklan miktar 80 milyar liradır. Demek ki 100 milyar ulusal sellri olan bir ülkede 60 milyar kredi dağıtılmaktadır. 60 milyarı kimler dağıtır? Ve kimin parasını kimlere dağıtır? Bu soruları her vatandaş merak etmeli, öğrenmelidir. Çünkü ülke ekonomisi bu dağıtımla işler, biçimlenir; vatandaslar içinde bazı kişiler fakirleşir zenginlesir. Ekonominin manivelâlan bankasal düzeni yönetenl»rjn elindedlr. Bankasal düzenin başında Merkez Bankası bulunur. Merkez Bankası, Devlet adına siyasi iktidan elinde bulunduran güçlerin emri altmdadır. Bundan önce Merkez Bankasınm basında Naim Talu bulunuyordu. Talu, Birinci Erim Hükümeti sırasında 11lere direniş göstermesiyle dikkati çekti. 11lerin istifasıyle Bakanhfia. sonra da Başbakanlığa getirildi. Bu olay, bankasal düzen pîramiti'nin tepesinde bulunan Merkez Bankasının önemini gösterir. Piramitin yaptsında yasalarla kurulmu? devlet bankalan, yabancı bankalar, özel bankalar bulunmaktadır. Bir de vatandaşa kredi veren kurumlar arasında kooperatifler bulunur. Ama asıl kuvvet, ülkede kredi dağılımmı sağlayan 48 bankad'adır. Bu 48 bankamn yüksek müdürleri ve yönetim kurullan üyeleri belirli ki'ilerdir. Bu belirli kişiler, ister bankacıhkta uzman olsunlar, ister olmasınlar, öneml yoktur. 12 Mart Muhtırasmda imzası bulunan Memduh Tağmaç'ın yabancı ülke kaynaklı bir bankanın yönetim kurulu üyeliğine getirilmiş olması mekanizmanın nasıl Çalıstığını gösterir bir örnektir. îşte 100 mUyar liralık ulusal eellrll blr ülkede S0 müyar lira krediyi bu 48 bankanın yöneticileri dağıtır, dü»enler. Bu 60 milyar liranın: a) 31 milyar lirası Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandfığı gibi kurumlarda biriken vatandaş paralanndan, devletin kaynaklarından devletçe verilen sermayelerden ve benzeri paralardan... b) 21 milyar lirası toplumun alt ve orta keslmind» yaşayan işçi, memur, irad sahibi, serbest meslek sahibi, emekli, esnaf, ve benzerlerinin bankalara yatırdığı paralardan... c) Ve ancak 4 milyar lirası yüksek geîirli İş çevrelerinin ve şirketlerinln yatırdıgı paralardan sajlanmaktadır. Bankalann dağıttıklan 60 milyar lirada kendi öz sermıyelerinin bir kuruşluk payı yoktur. Yani birtakım bankerler bir araya gelip ortaya bir sermaye koyup bankacıhk yapmakta değillerdir. Bankalar öz sermayelerinin tümünden fazlasım ya birtakım şirketlere «ermaye olarak yatırmışlardır, ya da bina ve arsa gibi taşınmaz mallara bağlamışlarrfır. Halkın ve devletin 60 milyar lirasım kredi olarak da{ıtan bankalar bu dağıtımı hangi ölçülere göre yapmaktadırlar? 1969 rakamlanna göre ulusal gelirin yüzde 80'ın» ulasan ve para hacminin beş katını aşan 60 milyar lirayı kredi olarak tayısı az klşilere, daha açıkçası sermaye çevrelerine dağıtan bankalar, Türkiye'de endüstriyi bir kenara bırakmışlar, tarımı ihmal etmişler, ve kısa vadeli ticaret kredileriyle «aldım »»ttım» düzenini ve aracı • tefeci mekanlzmasını beslemişlerdir. Bu yüzdendir ki Türkiye'de 1965 verileriyle 295.825 ticaret yeri vardır, yani 106 kişiye bir ticarethane düşmektedir. Sanayileşmemt? tilkemizde sansyl sJrişimlerirıi destekliyen kredüer d«vede Ve bunun içlndir ki bazı sanayi kuruluşlan, bankalan devreden çıkararak «halka açılmak» sloganı altında doğrudan doğruya halktan para sajlama yöntemine başvurmaktadırlar. Türkiye'nin gerçek blr kalkınma yoluna girmesl İçin bankasal düten'in öncelikle ele alınması gerekir. Toplumu gerçek bir kalkınmaya degil aldırn • sattım dflreni'ne 1ten kuvvet. kalkınmayı yörüngesinden »aptırdıkça, gerçek bir kalkınma olanaksızdır. Gereken Yol Kendimize özgü bir efitim Hkefniz olmadığm dan bunca bilimcimiz, doktorumuz, teknik adamı mız yalrancı ülkelere kaçmaktadır. Deniyor ki, efendijn, Türkiye'de ekonomik bakımdan tatmin edilemiyorîaı; çahşacak alan bulamıyorlar! Doğru! Ne var ki kendimize özgü bir eğiümimiz olsa teknik adamlarımızın çalışabileceği ortamı ya ratacak ekonomik alanda da yetişmiş adamlarımız olıırdu. Efiitimde eşitlik sağlanamayınca. eğitim ulusallaştırılmayınca, elbette bilimin ülkesi yoktur. Böyle bir ortamda gençlerin sen, solsunl ben, sağım, komandoyum diye çatışmaları doğaldır. Ona buna alet olmalan yine doğaldır. Ulusal eğitimimiz için bir yol arama bulma, bir karara varma zamanı geîmiştir. Bu sorunla uzaktan iliskisi var gibime geliyor; şöyle bir soru da sorabiliriz: îmam Hatip Okullan mı? Köy Enstitüleri mi? Kimi gençlere fakültelerde eskl Türkleri. Orta Asyayı okuhırken Anadolu'yu unutturuyonız; kimi gençlere fakültelerde uluılararası iktisat okuturken, Turkiye'yi unutturuyoruz. Her şeyi bilelim, Turkiye'yi. Anadoluyu unutmayalım eğitirken gençleri. Önce kendimize gelelim... Bütün gençliği doğru yola yöneltmek. onlara yol yöntem, bilgi, terbiye vermek, her yaşlımn hakkıdır. Ulusumuzu bir aile olarak düşünmekte haklıyız; böyle düşününce de gençlerin tutumu, eğitimi ile uğraşmak, her yaşlımn bir baba, bir ana olarak hakkıdır. Gençlerden şıkâyet etmek, öyle alaya alındığı gibi yersiz değildir. Gençlik gençliğinin gereği. birtakım yaşlılara batan işler görecektir: tutumu gençlik gereği, atılgan, pervasız, giderek say. gısız da olacaktır. Onlara yol, yöntem gösterirken yaşlılar, gençlik paylarını, onların ruh halini gözönünde tutmak zorundadır. Bu konuda yaşlıların çok sabırlı olmaları gerek. Ne var ki kimi zaman insan davanamıyor: patlayıveriyor. Ziya Paşa'nın dediği gibi içinden kiml durumlarda «Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir!.> diye söylenmeye başhyor. Buna örnek clayları bir bir sıralayabiliriz: Geçenlerde ziyaretime gelen birkaç genç; tarihimiz, bugünkü durumumuz, gelecektekl tutumumuz üzerine öylesine sözler ettiler ki dinledim dinle ÇİZGİYt ÂŞMAK OKTAY AKBAL Evet Hayır 1973 Millî Geliri ve Ekonomimiz SON TAHMÎNDE (1973 ÎÇİN) SABÎT FÎYATLARLA ELDE EDÎLEN % 5,5'LİK GELİŞME HIZI, PLÂNDA ÖNGÖRÜLEN ORTALAMA HIZIN ALTINDA KALMIŞTIR. NEDENÎ TARIMDAKJ GERÎLEMEDİR. büyürken, sabit fiyatlarla gelismede ise çok ufak bir gerileme olmuştur. Bunun nedeni deflâtör olarak kullanılan ithalat fiyat endekslerinde son aylarda büyük bir artıs görülmesindendu. 1974'ün ilk aylannda i«( gelirlerindeki gelişme 1974 yılmda da bir milyar doların çolc üzerinde bir işçi geliri elde edileceğini göstermektedir. iyelim, Başkan Roosvelt, ya da Kennedy, y» da Eis«nhower tüccarlann, sanayicilerin kısacası işadamlarının verdiği bir kokteyle gitmiş. Bunca işinl gücünü bırakarak. nazik bir davramşta bulunmak lstemiş. Şimdi düşünün, Başkan geldi, elimize geçirdik diye Ford'lar, Rockfeller'ler bilmem kimler hemen çevresine doluşup soru yağmuruna tutarlar mı, «korku içinde yaşıyoruz, fabrikalanmız ellerimizden hlınacak mı, işçiler nasıl işletir benim fabrikamı?» diye yakasma yapırşırcasına ondan hesap sorarlar mı? Böyle bir olaya rastlanamaz uygar ülkelerde. Sanayici, tüccar, işadamı yakaladığı yerde hesap sorabilir mi bir başkandan, bir başbakandan? Görülmüş şey değildir bu. Başkan ya da başbakan bir özel toplantı yapar, onlan da çagırır, sorularını yanıtlamak isterse yamtlar, istemezse yanıtlamaz. Bir lktidar liderine ancak Parlamentoda soru yöneltilir. Basın toplantılannda bile bir lider istemediği zaman yanıt vermez, ya da gerekli gördügü biçimde konuşur. Kararı, yargıyı kamuoyu verecek, değerlendirecektir. Bunun sorumunu da o lider yüklenir. D • w ' ™ n i 12 aylık veriler» göre 31 Mart 1974 itibariyle hssaplanmış bulunmaktadır. Bu ön tahmin ana kesimler İtibariyle Türk ekonomisinin 1973 yılındaki durumunu «öylece beİirlemektedir: 1 Tanm Kesimi: 1973 yılındaki kuraklık nedeniyle tarım üretiminde büyük düşüşler mey dana gelmiştir. 1973 Temmuz a7inds tanm tahmin komitesinin tesbit ettiği 1973 yılı bugday üretim rakamı 10.500.000 tondu. Son tahminde ise bugday üretiml 10 milyon ton olarak tesbit edilmiştir. öbür tahıl türlerinde de ilk tahmlne söra azalmalar tesbit edilmiştir. Sına! bitkilerde seker pancarı İlk tahminlerde 5.695.000 ton olarak tesbit edilmişken bu defa 5.095.000 ton olarak bulunmuştur. Meyv» üretimlnde özellikle Kasım tahmthinde 260 bin ton. olarak tesbit edilmis bulunan fındık üretimi son tahminlerde 212 bin ton olarak tesbit etfilmijtir. Yine sınaî bitkilerden olan tütün üretimi de ilk tahminlerde 160 bin ton olarak tah min edilmişken, son tahmlnlerde 130 bin tona düşmüştür. Bu nedenle ilk 9 aylık bilgilere göre sabit fiyatlarla % 8.2'Hk gerileme son tahminimizde biraz daha büyümüş ve % 9.7'lik bir gerileme görülmüştür. Sonuç olarak tarım sektörü 12 aylık bilgilere göre cari fiyat larla % 13.3 bir gelişme, sabit fiyatlarla da % 9.7 gibi büyük bir düJÜs göstermiştir. Cari ve sabit fiyatlarla elde edilen netlceler arasmdaki fark biraz daha büyümüş 9 aylık netlcelerde fiyat deflâtörü (istenen noktaya indirgemesi) sektör için 123.2 iken 12 aytfa 126.0 hesap edîlmiştir. 2 Sanayi Kesimi: Imalât sanayii kesiminde 12 aylık verilere göre elde edilen neticelerde 9 aylıîc neticelere göre sabit liyatlarla 1i>0.8'lik bir gerileme görülmüştür. Bu gerilemeye dev 4 A ^ A y>lma att üçüncü III # j f rnılli gelir ön tahml YAŞAR YAŞER DEVLET ÎSTATÎSTÎK ENSTÎTÜSÜ BAŞKANI SONUÇ 31 mart 1974 itibariyle 12 aylık bilgilere göre 1973 yılı için elde edilen sonuçlara göre cari fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasılanın gelişme hızı °o22.2, sabit fiyatlarU ise %4.6'dır. Cari fiyatlarla gayri safl milU hasıla hızı ise ',024.0, sabit fiyatlarla »,05.5'dir. Son tahminde sabit fiyatlarla elde edilen <!î>5.5'Uk gelişme hıa, planda, öngörülen ortalama hızın altuıda kalmıştır. Bunun da başlıca nedeni tanm sektöründeki elde edilen büyük gerilemedir. îmalat Sanayii kesiminde İse; sabit fiyatlarla tesbit edilen sonuç planlı dönemin imalât sanayii için en iyi yıllanndan biri olduğunu göstermektedir. Tahmin sonuçlan sanayi keslmindekl gelişimin son yıllarda sürekliliğini koruduğunu, tarun kesiminde iyi sonuçlar alınan yıllarda planda öngörülen gelişme hızının Ustüne çıkanlabileceğini göstermektedir. Gayri safi milll hasüanın fiyat deflâtörü ilk 9 ayda 115.2 iken biraz daha buyüyerek 117.5'e çıkmıştır. 1972 yılı gayri safi milll hasıla fiyat deflâtörü İse; 115.1 idi. Ankara'da lşadamlan bir kokteyl vermişler. Sayın Ecev\t de beş on dakikahğına gelmiş. Ama ne mümkün ellerinden fcurtulmak. bir soru ordan bir soru burdan! Sonunda aklı başmda biri «Sayın Başbakan konuğumuzdur. fazla rahatsız etmeyelim» gibilerden bir söz söylemiş, böylece Sayın Ecevıt o soru saldınsmdan kendini sıyırmış! Beş dalcika sonra da çıkmış gitmiş... Evet, böyle bir olay ancak üikemizde görülür. Sorumsuz kişiler, yalnızca paradan güç alan bir takım insanlar kendilerini herşeyden üstün görüyorlar. Politıkayı etkilemek, gücünü duyurmak, eğilimlerini, düşüncelerini lktidara benimsetmek, dernek kurmak, örgütlenmek.. Bunlan yapmak herkesin hakkıdır. Tüccarlar, sanayiciler, lşadamlan da örgüt kurabilir, derneklerde bir araya gelebilir. hatta içlerinden kimilerini politikaya sokabilir, etkilerini duyurmak isteyebilirler. Ama bir basbakanı yakaladıklan yerde soru yağmuruna tutarak, sıkışürarak güç duruma sokmaya çahşamazlar. Böyle bir şey hem yakışıksız, hem de yanlıştır. Güçlülük değU, güçsüzlüİB belirtisidir. Başbakan Ecevit bir dergiye verdiği demeçte bu konuda bakın ne demiş: «özel sektörün bazı unsurlarında hükümete karşı bir direnç görünüyor. CHP • MSP hükümetmin programını engellemek isteyecek bazı çıkar çevreleri bulunması doğaldır. Fakat ben özel sektörün büyükçe bir kesiminde hükümet tutumuna ve programına karşı anlayış, hatta umut görüyonım. Örel sektör içinde aşırı dengesizlikler, yalnız geniş halfc topluluklannm değil, özel sektörün büyük bir bölümünün de aîeyhine işlemektedir. Bunun farkma varan bilinçli işadamlarının sayısı gitgide artmaktadır.» Gerçek işadamı niteliğini taşıyanlar, İçinde yasadıklan topluma karşı saygılıdırlar. Saygıh olmak gerektiğini bilirler. Hele o üikenin yönetimini elinde tutan bir partiye, bir kadroya, bir lidere, kokteyl partilerde tartışaralc karşı çıkmak belirli uygarlık çizgilerini asmak sayılır. Bu çizgiler kendini bilmek, başkalanna saygıh olmak, en azından terbiye kurallsrını çignememektir. Bir takım işadamlan sınırlamalardan kendilerâi kurtarmak isteyebilirler. Alabildiğine özgür davranmak, çok para kazanmak, egemen olmak güzeldir, iyldir. hoştur. Ama niye yalnız kendileri için, niye yalnız bir takım bencil parababalan için? Ecev:t hükümeti özel sektöre karşı değildir. îş alanlannın tümünü devlet eliyle işletmek, çalıstırmak istediği de yoktur. Karma ekonomiden yanadır hükümet, ama özel sektörür. daha doğrusu başıboşluk tutkunu bir kaç işadamınm cıkarlannı korumakla da görevli değildir elbet. Zaten, zeki. akıllı, halka ve hükümete karşı saygıh, gelecek kuşaklarm vereceği agır yargıltrdan kendini kurtarmafc isteyen işadamlan, tek çıkar yolun Ecevit hükümetini desteklemek olduğunu anlamışlardır. Üç • beş hırslı kişi varsın gönnesin gerçefi!.. Varsm kokteyllerde. yemeklerde ele geçirdiği Bakanlan. Başbakam zor durumlara düşürmeye kalksın; yararsızdır sonuçsuzdur. Güç duruma düşen kendileridir bajkası değil, hele Ecevit hiç değü... let Imalât sanayli sebep olmuştur. Seker Uretimin» ait ilk tahminler, hakiki Uretimin bir miktar üstünde kalmışlardır. Kampanya döneminin sona erdiği şu günlerde elde edilen üretim rakamlarmdaki düşüklUk, Ereğli Demir Çelik'te grev nedeni ile uretimin düşmesi ve Tekel üretimlnde ilk 9 aya g^ire 12 aylılc bllgilerde flretimiri gellşaıe hızındakı yavaşlama devlet imalât sanayii kesiminin gelisme hızında azalmaya sebep olmuştur. Yine de devlet kesiminde °olO.5 gibi sabit fiyatlarla büyük tıir gelişme elde edihniştir. Bu gelışmeyi sağlayan başlıca neden de Aliağa Petrol Rafinerisinin 1973'te üretime büyük kattasıdır. özel imalât sanayii kesiminde İse cari fiyatlarla "«37.6 ve sabit fiyatlarla da •İ19.5 gibi büyük bir gelişme elde edilmiştir. 12 aylık bilgilere göre 9 aylık sonuçlardan biraz daha yüksek bir gelişme hızı özel kesimde göriilmektedir. Toplam imalât sanayiinde sabit fiyatlarla °»14.4 ve cari fiyatlarla da "o29.6'lık bir gelişme elde edilmiştir. Devlet imalât sanayiinde fiyat deflâtörü 107.39, özel imalât sanayii fiyat deflâtörü de 115.15 bulunmuştur. 3 Inşaat Sanayii: tlk aylara göre 12 aylık verüerde gelişme daha da büyüdüğünden, sabit ve cari fiyatlarla elde edilen rakamlar biraz daha yükselmiş ve sa bit fiyatlarla «İ9.8, cari fiyatlarla da •'.77.4lük gelisme saptanmıstır. 4 Ticaret ve Ulaştırma Kesimi: Tanm sektörü, sanayi sektörü ve ithalatta son üç aydaki fiyat yükselmeleri nedeni ile bu sektörlere tabi olarak gelişen ticaret ve ulaştırma sektörü neticeleri cari fiyatlarla ilk dokuz aydaki neticelere göre büyüms göstermiş ticarette cari fiyatlarla gelişme %25.9'dan "«28.1'e, ulaştırma sektöründe de •,'o27.8'den •>29.1'e, sabit fiyatlarla ise ticarette hıa «ilS.O'dan •illü'ye, ulastırma sektöründe de 0/»8.7'den •/o7J>'e düşmüştür. 5 Dış Alemde Net Paktör Geliri: Maliye Bakanlığından son alınan bilgüere göre 1973 yılı işçi ücret transferleri 1 milyar 183 milyon dolar olarak tesbit edilmiştir. 9 aylık bilgilere göre İşçi gelirleri 1 milyar 150 milyon dolar olarak tahmin edilmişti. 12 aylık bilgilere göre cari fiyatlarla gelişme biraz daha buyrun 30 Nisonda NIN MİZAH ZİYAFETİNE BUYRUN!.. ÇEKİLİYOR BtR BÎLETLE ŞANSINIZA YARDIMCI OLUNUZ. MİLLÎ PİYANGO MİLLİ EĞİTİM BAKANL1ĞI MİLLÎ ENDÜSTRİYEL EĞİTİM PROJESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN Millî Endüstriyel Eğitim Projesino> görevli (ILO) uzmanlarıyle birlikte ve Es Uzman olarak çalısmak üzere, 657 ve bunu değiştiren 1327 layılı Kanun hükümleri dahilinde, aşağıda açıklanan ihtisas dallarında ıınavla SÖZLEŞMELÎ Ç 30 NISANDA Yine Milyonlar, Yine Yüzbinler, Yine Onbinler Bilet Alanların Olacaktır TOPLAM İKRAMİYE Personel Almacaktır ARANILAN NÎTELÎKLER : 1 Devlet Memurları Kanununun 48. maddeslnde bellr* tilen genel ve özel şartlan taşımak. 2 Üniversite veya Yüksek Okul mezunu olmak. (x) işaretliler için Erkek Teknik Yüksek ögretmen Okulu mezunu olmak btrinci derecerie tercih sebebldlr. Bu okula denkligi onanmıs yurtdışı menşelilerln d» müracaatlan kabul edilecektir. 3 İyi derecede îngilizce bilmek. 4 İhtisas konularıyle ilgili, en az bes yıllık iş tecrubesine sahip olmak. Isteklüerin tamamlayıcı bilgi almak ve müracaat formunu doldurmak üzere, Projenin faaliyet gösterdiği (IV. Akşam Sanat Okulu ve Meslekî Eğitim Merketl Müdürlüğü Teknik Okullar, Ankara) adresine 8 Mayıı 1974 günü çahsma sasti sonuna kadar sahsen veya dilekçe ile başvurmalan gerektir. Posta gecikmeleri kabul edilmeyecektir. Başvuran elemanların tayini; seçim ve sınav tonucunda Bakanlar Kurulunca onaylanması ile kesinlesecektir. Hizmete alınanlann, imkSn ni<;hetinde yurt dısında özel öğretim programlarırta katılmaları «aglanacüktır. İhtisas Dalı 1 Egitim Stand'artları ve Değerlendirme Uzmarr 2 İş Piyasası Uzmanı 3 Çıraklık ve Fabrika • îçi Eğitimi Uzmanı 4 öğretim Teknikleri Uzmanı 5 Motor Mekaniği Uzmanı 6 Teçhizat Planlama Tedarik ve Scvk ldaresi Uzman; 7 Flektronik Uzmanı 8 A!et ve Kalıp Yapımı Uzmanı 9 Uökümcülük Uzmanı 10 Modelcilik Uzmanı Adet 2 2 YENİ ESER BİRDEN SUNUY0R Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Müdürlüğünden Okulumuzun çeşitli bölümlerine Lisans üstü öğretim yapmak üzere alınacak asistan sayısı ve aranılan nitelikler aşağıda belirtilmiştir. Adayların: 1 Kız Teknik Yüksek öğretmen Okulu mezunu olmalan, 2 Devlet memurlannda aranan şartlan taşımalan, 3 Orta dereceli öğretim kurumlarında arahksız en az lki yıl öğretmenlik yapmış ve halen görevir.den ayrılmamış, otuz yaşını geçmemis olmalan, 4 öğretmenligi sırasında iyi sicil almış olmalan, 5 2027 Haziran 1974 tarihleri arasında bölümlerin Bzelliğıne göre okulda yapılacak sözlü, yazılı ve pratik sınavlarda başarı göstermeleri gerekir. tsteklilerin dilekçelerini 15 Mayıs 1974 günfl akşamına kadar okul müdürlüğüne vermelerl duyurulur. Bölttmler Alınacak asistan sayın 9 Milyon 548 Bin Lira BÜYÜK İKRAMİYE Brflt tlcret İL. 7.000. 7.000. 8.000, 7iXW, 7.ÜU0. 8.000. 7^UU, 8.000, 7.000, Cumhuriyet: 3228 1 Milyon Lira Şansmız Açık Olsun l Basın: 13*4* 2& Kalamış Koyunda lebiderya iskele solunda tam konforlu 10 Giyim „.. 2 Nakış ..„ „...., 5 El sanatlan ve çiçek , 4 Resim 2 Aile Ekonomisi ve Beslenme 6 Meslek Dersleri NOT: Daha önce ilân edilmts olan 5 aslstanhk lsteği bu sayıya dahil edilmiştir Buna göre müracaatların yenilen.mesi. (Basın 14019) 3221 2 (x) 2 (x) 2 (x) 1 (x) 1 (x) 1 (x) 2 2 KIR A LIK Sahil yolunda Lokal Bakırköy Sakızağacı Mahallesi Taşhan Caddesi No: İ Oeniz manzaralı sahibi eliyle devren kiralıktır. Telefon: 71 15 96 Saat: 13 • 14 arası (Cumhurlyet: 3229) 7.000, KİPALIK DAİRELER 44 43 M 2? 98 90 37 08 12 (Basın: 13955) • 32» (Cumhurtyet 3230)