Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMKURÎYET 9 Aralık 1974 Düşündürücü Oluşumlar S csyal yapıda bunalımlar, ya dogum ağnlandır, ya düzensizlik alâmetleri. BuaTin Türkıye'nln içtne sürüklendigl gerginlik ise, Tiirk toplumu hesabına, hiç de cesaret verici değildir. Çünkü sosyal yapımız, öyle görünüvor kl doğum eğrılarının değn. yapısal birtakım düzensizliklerın içinde tavranmaktadır. KAPTANLAR KAVGALI Şevket Süreyya AYDEMIR zulduklannın ise ilk sonucu, elbette ki, önce hüktmet buhranları olacaktır. âite ftelinoe?gdrmeyen bir günlük Bakanla beraber. kablnesinln istlfasını sunmuştur. ÇUnkü o zamankı kanunlara göre Bir Bakan. blr gtln bile Bakan olsa. emeklilikte birinci derece barem üzerinden emekliye ayrılabilirdi. Yani otuz yıl devlet hizmetinde kendlni yıpretması şsrt degildi. Bu Başbakanın ve bu bir günlük Bakamn adlannı verebilirim. Kısacası, bizde hükümet demek, biraz Bakanlar Kurulu demektir. da Doğum ağnsı nedir? Doğum agrısı, toplumun, ya devrimci. ya evrimsa! gelışrriEİeı icinrie, toplum yaranna oian rejira unsurlannın, degerlerin ve kurumîann, toplumun oağrmaa olçrunlaşıp gelişirken duyuian uyarlılık ve yerıeşme sarsır.tıtandır. Cumhuriyet Türkjyesi, bu tür sancıları ümitli bir gtiveniş içtnde, zaman zaman beklemiş ve bsnimsemıştir. Örneğin Cunnhurıyetin kuruluşu, Dogu uyuşu&luğundan Batı uygarlığına yöneüs, ya da kadınların lısvata açılıçı gfbi. Devnm ilkeltrinin artık temeliesmiş sayüarak, tek partili rejimder,. çok partili rejıme geçişi de, bu arada sayabiliriz.. Rejimde düzensizliğe gelince'.' Rejimde düzensiziiğın iik alâmeti, o rejimi teşkıı ve temsil eüen nizam ve davranışların venmliliği ve uyarlıi'.ğı hakkmda, kamuoyjnda uyanar. şüphedir kl, bunun ardından, o reüme temel olan değer ve miiesseselerin ylne kamuoyunda .tibarsızlaşrr.ası gelir. örneğin bir ülkede :ek partili rejimden, çok partili rejime geçilrrcştır. Bu asama, ç?$das ve demokratlk bir assmadır Ama blr gün bu çok partili rejimin uy^ulanma sidîsstı, mantık eksenlrden koper ve mılli iraaeyi temsil eden partiler, devletin vaşantısında ıtici çüç olacak yerde, fren olmak durumıma aüşer'erse. o zaman bu hale, rejimde bir düzensızllk şüphe veya damgasını vurmuk, Dekala mümlrtlndür. Bu hal, u gelismiş ve?a ysni geUşnıcsie olan üliîelerde çesitli belirtllerıe ortaya serilir. Bu tür bazı ülkeîerde demokrasi otokrasiye, yan bir kışisei nakimiyste döneı. Ya da plütokrasi. yani bir gru? veya lümrerun, ü'.keye elkoydugu görüîur. Bazan da çok oartih demokrasi, oar bimkîm güç vey» menfMt zümrelerinin egemenlişi demek olan oUgarşiy* çevrılir. Vo ülkede lıala nlîam boîuklufclar' ve sosyal celişkıler bftslar. Kmıf mücadeleleri tfüçlenir. Sorumsuz örgütler sokakJara dökülür Gençlık hareketleri yaygın şeküler alır. işsizliK ve sosya] tarklı!a>;rriE, demokratik yapıyı zedeler. Parlamentolarde, siyasi tktidar dengeleri kayboluı. Kısncası bütlln bunlar, rsjimde birtakım sıhhats:zlik belirıilerl verir. Parlamentolarda sivasi denge bo yon 500 bin tondu. Ama onj. 11 milyon fona çlkartmasını bildi. O küçük İtalya'da. Bizim İse buğday üretımimiz, yıllarcır ve ar.cak hu düzeydedir. Sonra bir üike düşünün ki oülün Ihracat bedelleri, yaln;z akaryak^ta gider. Hatta 1975'te, ona cfa yetmeyecektir. Bövle Bir iktisadî tutsakl'ğın örneji, dünvada yoktur Bu crnekleri, daha da çoğaltabiliriz. Ama şu kadarinı belirtelim kı, bu tür ve daha nice bu tür den sorunlar içinde olan ülkemiz, bir türlü hükümetir.i kuramamaktadır. Hele toplumsal yapımızda ve her gün hız!a yoğunla^an topium^al çeli'kiler, böyls^ine çıjiaşırken? Sözün kısası, yapıUcak iş var. ŞOK SADUN TANJU enco Erkal'ın oyununu seyrettim. Nazım ın şiırleriyle devtimcı bir üluçumun öyküsünü anlatıyordu tek ba;ma Bıitün ınsan.ar H'in güzel, rloyulaıı blr dünya yaratmak tutku^u etküedi benı. Akın v«r füne»« akın / Günesi zaptedeceğiz / Güneşin zaptı yakın derken Genco, ınannıiflığın ve adanmışhğın buyük coşkusuyla büyülenmiş bır şairin ıç dünvasını açıveriyordu göıler önüne. 1920'lerde. otuzlarda. günesin «aptı gibi bir düjünce. amaca a?!a vsrılamıyppaSının Hanıtı olma? mıydl? Gerçe^in bu kadar uzak. bu kadar ulaşılmazda oluşu ile ona doğru baçlatılan akın. İnançtan çok umutsuîluğu vermez miydi? Ve Deniz Dalgalı Kabine ve Ötesi Bugıin Türkiye, yakın tarihinin hiç bir evreslnde, bugünkü kadar çapraşık çeüşkiler ve nelere gebe oldukları belirsiz ihtimaüer içine sürüklenmiş defiidir. Evvelâ ve örneŞin hükümet buhranım a'.alım. Evet Batı ülkelerinde de hükiunet buhranlan olur. Bunların bazen aylarca sürdükleri de göriilür. Ama bu ömekier bizim f için geçerli de^ildir. Çünkü. tneıl ere'de bir hükümet bunalımı yıllarca sürse biie. bundan toplum yapısı etki'pnmez. Cünkii orada, devlet gelenegi başka, Meclisler ve Kabine yine başkadır. Çünkii bır yandan hükümer bunalımı sürer arna, öte yandan icra ve var»ı organ'arı. sar?ılmadan işier. Ve bu arada Kraliçe biî3. bir Bakanhkta bir Müsresarı yerinden almak veya yetkllerinl kısıtlamak girlîlmini «küna biîe getlrme«. Zaten Btkanl:kiartla Br.kan, ancak siyad temsilci glbidlr. Gecicidir. Bakanlık kadrosu va gelenekieri ise. dokunıılmaz olarak kal'r. Aynı geleneji, öbür Demokratik Batı iilkslerinde de iz!ey«biliris. Bi~de ;ss bir hükümet tnıriahmı belirdi mi. Bakanlıklarda islcr dunır. Ya da arsda. yalnız adam atama ve kayunaa yarişları b«9tar 4 «A* Hayır. bu böyle sidemez. Gerçl partiler Ana yasamızın vazgeçilmez unsurlandır. Gerçi parti ler demek. bir bakışta. milli irade demektir. Ama ne var ki, aslolan millî İrade İse, bu iradeyi temsil edenierin sahsi kaprisleıi, îahsi ye» tçrsizlikleri. nazlan ve affolunmaz hatalan. millî irade demek değildir. Kaldı ki bugünkü seçiımle rin partilerce somürülme şekiller:ne göre de, rnilîl iradenin temsil derecesi, elbette ve oldukca (iü?ündüriıcüdür. Artık. milli bir sefer berlik lâzım.. Evet. bu böyle ffitmez Cünkü mil let, bu devlet eemlslnln lçTndedir. Kaptanlar {«e kavsada. Ama rieniz, durmadan kabanyor Dirmari?>n çalkalanıvor. Ve millet. bundan tedir Cİndir. Müesspşçier ise. her eün itibarlarını bıraz dnha kavbedivorlar. Bu ttibar kaybını derinlestirmeye kim = ?nin hakkı yoktıır Hele 12 mart miidahale^inrien ber) hir türlü nlzamın yprlestfrilememe=i. hem hazin, hem tehlikelidir. 12 mart müdahaleM elbette ki yerindeydi. Ama bu müdahalenin muhtıra«ı ile suçlanan suçlula nn «3z «tahihi bırakılmssl. Pİbette ki verindf» dpgildi. Fazla olarak bu müdahalenin, o çrüne knriar yurdumuzda ve tarihimizde olmayan bir takım jorum=uz örgütlerin, artık (çizli kapaklı ta^'flan kalmavan kanunsuz ve Insanllk dı<:ı ye'ki ve ha=kılsra sahip kılınma«i. syrıCB büvük hata olmujtur Bu *.Ü7ffendir ki şimdi, her saJJ duyulu Inssn. bir ümit VP hir çıkıs yolu «rarken, 12 mart seklinde hir mfidahaleyl ihtimal dışt bırakıyor O halde yıne. parlamento sistemine bei baSlanacaktır. Evet parlamentnva! Ama. kaprislere, huvsu? insanların nazlarına, cilvelerine vp dfirersiz ihtiraslarına değil Cünkti hu tür ç"lisme ve dalnsmalsrın körd^Siisü + irinrie, b'j hinriigiTr.iz eemi. p!be te ki kara ta 6 EY GELECEK!. Bütün devrimciler, büyücü e'bi, falcı gibi, haber verirler. Eskiden «fflecek» bizim dışımızda, y»ş«mıyacağımız, omnt etmcdiğinıta. ama baska kuşaklann görebileceçine inandıŞımız bir süreçti. Bu yönden, eski devrimcilerin maddecı diye suçlananlan bil« mistik lözler ve düşüncelerden arınmş eörünmüyorlar btıe. Başka blr dünya, degisik blr ya?am biçitni olabileceğine lnandırmanın yolu yoktu. ölümden sonra eennette Bzlediğl yaşamı bulacaSına inandınlmış büyük topluluklara însanlar buşün b'.le hâlâ cenneti dünvada arama^lar cennetl kendllerinln yaratebllececlfrini bilmeıler. Fakat yakm gelecekte herçeyin dünyada ©*up bittiğir.i öğrenmiyen kalmıyacakt'.r Bir Günlük Bakan! Hele bu son hastalık, bizde daima böyle olmuştur. Örnegin bır zaman bir Basbalîan, istif a ^ karar vert!'*: şrün. bir arkadaşın: sabahleyin Bakanlıew atayBrak, formaliteyi tamamlamış. ertesi sabaa da t u yerini, vazifcsini. odasını bile Sonra şu da var. Türkiye, h»!e 1960'tan sonra, tam bir Bürokrat Devlet haline gelmiştir: 40 milyon nüfusa. tam bir milyon maaslı! Öyle dafre ve Omura Müdürlükler türetümiştir ki, bunlann (ferçek Rörev ve fonksiyonunu, onlann başlarmdakiler de kesinlikle bilmezler. tdarl cephe böy'e. Ekonorr.ik yör.Ier daha hazindtr. Bir ülke ki. 760.000 km. karelik topragı üzerine. bugün kendini besleyemez Buğday icin. pirinç için. v?* için, şeker itfin yabancılara el açar. Örr.ejin bu yı! da dışarıdan 2.3O00OO ton buğday alıyoruz. Oysa 35 yıl sonra nüfusumuz. 6570 milyon arasında olacaktır. Ama devletin Planlama Teşkilâtı, köyleri daha da boşaitmak, topraklan daha da boş bırakmak ve köyde yBşfyan nüfusu. genel nüfusun encak % 30*11 oranına indirmek için planlar dü«nler İyl ama. bu 70 milyon insanı hangl çiîtçiler, h.aruri tanm gtlçleri He besleyecekler? Halbuki devrimimizin gençlik çagında, en heyecanlı sloganımız «Bufday bcgımsızlıgı» idi. Bunu haykırıyor ve «Türkler, ekmekleri içln. kimseye elaçmazlar» diyorduk. Emperyalişt hir nlîam olan Fajlzmln, emperyaüst liderı Mus?olini bile. 1922de iktidar» geldiği zaman, Italyanın buğday üretiml 3 mil BÜYÜYEN HİZ Gazetecl Alvin T»tfler'in Amertkan topJumund» hlî» büyük gürültü koparan «Gelecek Korknsu ŞOK» kltabını okurken, her şeyi her şeyi degiştirecek nasıl bir hız içinde yaşadıüımı^ı bir kez daha düçünrfüm. Derken, artık günlük haberler içinde blle pek önemsenmiyen bir olayı haber veren bir yazıva göz gezdırirken. ögrendim ki, güneşi ıncelemek ve Merih'e gönderilecek insanların karşılasacakları kosulları »aptamak amacıvla uzaya atılacak Kelios u^*y aracının Av'ın yamnrian geçerkenk! hızı saatte 49.(100 kilnmetre olacskmı Alvin Toffier. lnsanoglunun 10 kilometre hızdan 100 iilometre hıza erlşebılmek için, taş devrinden beri en az 50 bin vıllık tarih sürecini geçirdiğini söylüyordu Ve biz. 19'nncu asrın sonlannda, buharh lokomotifin uçurarak e5türdügü vaeonlarda ba?ı dBnen insanların 70ftO vıüık hir sfirede saatte 4 1 btn W< lornttre hızdan nasıl etkilendlklerinl, bn tn^anlann dfinyasınm nasıl bir biçim alacafım düşünmejelim bu olmaıdı. BABEUF (JLAYI OKTAY AKBAL MÜLKİYE İiayır M on mektuplsr hep anlamlı olur. Ölmcden önee jrazılaa satırlarda bütün bir ya.şamın özü Sulunur da or.dan. Hele kaçınılmaz olduğunu biiii'seniz ülümün. Yarın sabah çıkıp gitmek varsa bu dür.yadan... «Sunsuz karanlıklai'a bürünr.ıck üzereyun. Fazla duymaktr.n duygı:larımı yitirmiş gibiyim diye baflar insan o zaman. Ardında bir eş vardır, çocukîar vardır. «Yüreğimln (ızjamas'.na onçel olamıyorum. Davaların en güzeli uğruna canımı feda ettiğime pişmanım sanmsyın, bu dava uğruna bütün cmeklerim boşuna gitmiş de olsa ödevimi ynpmış »yıj'orurn kendimi.» Eir devriracidir bu satııları yazan. Fransız thtilâlinin sclcu oncülcıinden biri, Gracchus B«b«uf. Ölümünden nerdeyse iki yüzyıl sonra Türk kamu'jyunu birbirine katmış bir kisil 1964 yılında. yani on yıl önee. Babeuf yüzünden tutuklamalar olmuştu. Eyüboğlu. Günyol, Nesin gibi aydınlar adalet önüne götürüknüştü, Edebıyatçjlar Birliği sorumluları Anday. Yaşar Kemal, Cansever vb'ler Emniyetc çağınlnıış «orgııya çekilmîçlerdi. Blr bardak suda fırcınaydı. Ama o bir bardak sıı içinde boğulup gitmek de vardı... Babeuf ün çocuklarına ve eşine yazdığı son mektubu okuyalım biz yir.e: •Allahaısmarlacîık. Dünya ile aramd» küçük bir bağ kaldı. Gün ışığı yarın onu da kopaıacak. Açıkça biliyorurn bunu. KatJBnmsktan başka çarfe yok.^Kötülöb !K*rtÜen "guçliî." Sa"taşi^biTakniırnnı. Tectemiz bir vtednrıla ölmenin de, tadı var. Benim için tck acı. yürekler acısı. sizden ayrılmak, canlm dosılarım. en çok sevdikl^rira. Kopuyorum aranızdan. YapacakUnnı yaptılar.» Devrimciler büirler bu yola atüınca başlarına gelecekleri. Bir takım insanlar dikilecektir yolları ÜFtüne. Çıkarları gereğidir bu! Devrimlere kendini adayan^kişi özel çıkar falan dü^ünmediği için körcesine gider kaçınılmaz sonuca. Ölümünün yanlış «n« laşılmamasını, anlam kazanınasını ister ylne de. Annesl, kardeşleri, dastlan, çocuklan, eçi bilmelidirler bu ölümün en yüksek blr yücelip? çıkmak olduğunu. «Savunmam basılınca. bir yolunu bulup yollsym. Nası! öldüğümü anlatın onlara. Böyle bir ölümün Serefsiz olmak şoyle dursun, şanlı bir ölüm olduğunu arüatmaya çalışm o insanlara.» S ülkiye, birkaç gün önce llfi. kurulu? yılmı Joîdurflu Osır.anlı İmparaioriu)îunun ^erlleme döneminde. bu pidişi dur durmak için alınan tedbirlerden bıri olarak Devlete, bir vöneticı kadro yetiştirmek ışi de ele alınmı?, bu suretîe huKuka ba^Iı vo çağdaş uyparlığa vönelik bir sistemle işleyen oır devlet kurmak olanakları aranmıştı. 1S39 Gülhane Hattı Humayunu ve giderek 1856 Islahat Fermanı bu amaçlarla ilân edilmiştır. Bundan ıkı yıl sonra, yani 1858 tarıhinde ilk Milli Egitim Bakanı olan Abdurrahman Saml Paşa'nm baskanlıgında kurulan Meciisi Alii Tan zimat. «Kaymakamlık ve müdür lük fjlbi umurı mülkiyede müstahdem olacak memurlara mahreç olmak üzere bir MUlkiye Mek tcbi teşkili» hakkmda karar almıştı. Yapılan ders programında,. tabij bilimler yanında. islami hukuk. Osmanlı Devleü kanunlan devletler umujnı hukuku. dev letlerarası anlasmalar. medenı memleketler idare usullerl, tarih, coğrafya. ticari bîlgiler. Istatistik ve en önemlisi TUrktye'de İlk defa adı anılarek «ekonoml politlk» derslerine ver verilmişti. Tabii, Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri de nroRrama alınmıştı. Bu esaslara göre Kurulan MUlkiye Mektebinde ilk tören 12 şubat 1859 Rünü, bajta Sadrazam Ali Paşa olmak üzere. bUtun bakanlar, devlet ıleri Kelenlerinin katılmasıyle yapılrms ve zamamn Maarlft Umumiye Nazır Ve kıh Hayrullah üfendi tarafından da bir nutuk verilmişti Bu da. Mülkiye tarihinde verilmis ük nutuk oluyordu. Mülkiye Mektebı. Kurulduğu yıı âaa itibaren durmadan gelismiş, 1H581875 döneminde Atik Mektebı Mülkiye. 18761908 döneminde Mektebi Mulkiyeyi Sahane. 19081915 döneminde Mektebi Külkiye. 19181923'te yine Mektebi Mülkiye. (9241935 arasında Mülkiye Mektebı 19361949 dönemfnde Slyasal Bl!«ller Okulu ve nıhayet 1^50'den bu yana da Siyasal Bilgiler Fakültesı olarak devlet vc millet nizmetinde olniLŞtur. Mülkiye Mektebınln yttksek bir okul îıaline getirilmesi çalışmalarına Abdülaziz'in son yıllarında başlarmıış ise de, okulun öğretim ve yonetim biçiminde geniş değişiklikler yapılarak pa 1858 YILINDA KURULAN MÜLKÎYE, ÇEŞİTLÎ ADLAR DEĞÎŞTÎREREK SÎYASAL BÎLOÎLER FAKÜLTESÎ OLARAK ÜNtVERStTE CAMÎASI ÎÇÎNE KATILMIŞ VE YURTSEVER YÖNETİCÎLER. AYDINLAR YETÎŞTÎRMÎŞ BÎR EĞÎTİM KURUMUDUR. Zeki KURUCA dişahın himayeslnde yüksek bir okul olması, II. Abdülhamit zamanında gerçekleşmıştir. Buna göre, Mektebı MtUkiyeyi Şahane, birıncı kısmı idadı (lise) olmak "ftiere. yüksek bir "okul olmu5^>u gelişmeye paralel olarak Huicıİk, iktisat, lÜaKyV ve muhasebe konulannda programa yenı dersler konultnuştur. Gittikce gellşerek egltime devam eden Mülkiye. bu gelijmeye uyjrun olarak canlı bir flkir mihrakı haline dt geldi|inden, zarnanın tutucu yöneticlleriyle ters düşmeye baslamıs ve nihayet 1914 yılmda, devlet bütçesinde ödenek konulmamak suretiyle kapatılmıştır. Mektebi Mülkiyeyi Şahane 6ğrencileri ile Devlet yönetiminin başı olan Padişah arasında ilk ters tluşmj olajn 1886 yılına rastlar. ögrenciler arasuıda gelişen yeni görüşlerden ürken yöneticiler, 30 ocak 1886 tarihli bir iradeyı seniye ile bu gelişmeyi dinı tedbirlerle önlemeye çalışmışlar, Padışah. bu iradeyi seniye ile zamanın Sadrazanuna., «Mektebi Mülkiye ögrencUerinin dini inançlannda zayıflama olduğundan» bahisle, ders programına «ulumu diniye» ve «aka:dj Islâmıye» derslen konulmasııu • Oğrencilere n a m u taldı« rılmasım emretmişti. Bundan sonra, 1837'de okul giderlerini karşılamak için Padişah ödene* ğinden verilen bir kısım paralann verümediğini görüyoruz. özellikle 1891'den itibaren okul, sıkı bir gözaltında tutulmuş, öğrencilerin gizli dernekler kurduk lan, gizli toplantılarda Namık Kemal ve Ziya Pasa'dan şiirler okudukları. J. J. Rousseau'nun özgürlük duşünceleri Uzerinde tartışmalar yaptıklan jurnalciler tarafından rapor edilmeye ba^lanmıştır. ",. İ "afalıiT 1*1 tarlhınde; jfcerfcattp Haereti Şehriyari Stlroyya Pa?a^hrri; §adrazama yaidigf*teskerede, «Mektebi Mülkiyei Şahane illm ve irfan tahsili ve iyi huy ve ahlak »ahibi olarak ilerde Devlete sadık ve hizmet edecek memurlar yetlştirmek amacıyla kurulmuş olup Mektebi Mülkiye'den çıkanlardan baztlanrun Byrı ayn fikir ve hareketlerde ve karakter ve zihniyetlerde oldukları» tenkit edilerek tedbir alınması istenmektedir. Sadrazam Cevat Paşa'nın, Maarif Nazırı Zühtü Paşa'ya yazdıgı ayni şekildeki yazıya verilen cevapta «mülkiye öfrencileri arasında hâl ve fikirlerı beğenilmeyen bir kaç kisi çıkmışsa da bunların küçük yaşlannda yabancı okullarda okumuş ve yabancı terbiyesi görmüş kimseler olup okuldan atıldıkları bildirilmişse de. Sadrazam, ögrenciierin sadakata aykırı hal ve fikirde bulunmamal&n içln ne tedbir aluıdığını, sormakta aksi harekette üulunan ların ibret olacak biçimde cezalandınlmalan için tedbir aluımasını iararla istemektedir. 130S olaylanndan sonra, Olkeyw bir özgürluk havuının yayılrnası, .Mülkij'e öğrencilerini de tt' kilemeye başlarruş. bu arada l:uru'.an Mülkiyeye Devam Edenlır Derneğı, Miilkiyeyi. üeri flklrierin bir mihrakı haline Retirmiî ve bur.a paralel olarak da turucu çevrelerm Mülkiyeye karşı aleylıtarhklarını kuvvetlendirmijti. Nilıayet, b:r bütce oyunu ile 1914 yılmın 11 aralık günü kapatılarak. 56 buçuk yıllık çerefli geç mişiyle Mülkiye terih sajfalarına gömülüyordu. Bundan 4 vıl sonra, Sedrazam Talât Paşa'nm ifadesiyle. Mülkiye'yi kapatniunın büyiik bir hata olduğu anlaşı.dığından. 1 n:?an 1918 tarih ve 115 sayılı bir kanunla tekrar kunılarak. jıkılmış bir imparatorlujun ü^erindc. m;l!etinin karş:sına bir ümit ışığı olarak şu Mülkiye marşıyla çıkıyordu: Başka bir aşk istemez, aşkuıla çarpar Ljılbimii, Ey V;" •"•• KÖzya.şların di ıslo, yetiştik çönkti bit, Giil ki seıl. ııeşenle gulsün ay, füneş, toprak. deııfr, Ey Vatan, fözyaşlann dinsin, vetiştik çünkü biz. Bundan sonra, çeşitli aşamalardan geçen Mülkiye Mektebl, 19S8* larda Ankaraya taşınmış ve adı da AtatUrk tarafından Siyasal Bilgller Okulu olarak değiştirilmiştir. Bundan sonraki en önemli aşamalardan biri de okulun, 1950 yılında bir Fakülte haline dönüşmesi olmııştur. Bununla ilgili 23 mart 1950 tarih ve 5627 sayılı kanunun görüşülnıesl sır»smda, şimdiki Başbakan ve o zamanki Konya Milletvekili sayın Dr. Sadi Irmak, Büyük MUlet Meclisi Kürsüsünden şöyle diyordu: «Bizim eski ve emektar büyük şerefli müesseselerimizden biri olan Mülkiye'nin Universiıe camiasına katılmasının ifade ettiği mânâ. bu kültür yuvamızın, bundan sonra da bir eğitim ve araştırma yeri olarak memlek<jte yüce hizmetler edeceğidir.» DEGÎŞlMDEN KORKMAYIN Büyük değişimden, yeni yasara bisimlerinden urkmeyin. korkmiyın diyor Toffler. Özeilikle son 25 yıldır değişimin hısu en «ade vatandaşlar tarafından da görünür hale gelmiştir. Şchirler de.cişiycr. Sokaklar, caddeler, meydanlar yeni biçimler alıyor. İnsaclar bir şantlyede yaşamağa başladılar. Çocukluğunuzdaki ev yok, ilk gençliğinizdeki mahalle yok, eski komsular yok. kullandığınız eşyalar değişti, eîya ile çevre ile devamlı bir ilişki kuromıyorsunuz, eski yaşam yok. Bu değişikHğin tedirginliğini duyuyor ınsanlar. Çünkü değişmez, ya da çok aâır değişir, farkedümez bir yaşam biçimi ile şartlandınlmıştır insanlar. E^ya ile, çevre ile eski Uişkilcrin kopuşu olayı. yavaştan başlayıp gittikce hızlanan yarım asırlık bir öyküdür. G«çcn akşam televizyonda 1920'lerin Amerikasinı canlandıran bir programda sunucu, eski günlcrin güzelliğini anlata anlata bitiremiyordu. Güzellik, bütün kuşakların her şeyi yerli yerinde buluşundan geüyordu. Dedenizin, babanıım zevklerini paylaşıyordunuz. Hele bu Avrupada. eski küîtürün ocağmda daha da köklü bir duygu idL 1940'lardan sonra. bir süre değişimi savajın getirdiği sanılmiftır ve arkasından, Irısanm değişmeye başladığı. eşya ve çevre ili|kilerinde yeni değer yargılarına sahlp kuşaklann yeni bir yaşF.m biç^niini Bİuşrurduğu görülmÜştüri. ' ' BIRAKINİZ YASASIN Fransa Cumhurbaşkanı D'Estaing'in akşam fizerleri kaybclup esrarengiz ziyaretler yapışı, Le Monde gibi çağdaş bir gazeteyi büe, değişikliğe karşı tavır aunağa zorluyor. Başkan belki de kendisine çok tatlı saatler yagatan bir genç kadınla bulujmaktadır. Etrafmdakileri görev sırasında bile renkli ve canlı görmek isteyen bir devlet adarmnın böyle ilişkilerden uzak kalraasını dü=ünınek, yaşanılan zamanı eskinin devarm gibi görmektir. Oysa bir kopusu kabul etmemiz gerekiyor. însan'ar, cejgın bugünMi ve yakın gelecekteki hızına alışrnak için, eski ölçüjeri, eski yargıları bırakmalıdırlar. Bunu yapmayanlar, Toffler'in dediği gibi büyük acı çekeceklerdir. Teknolojik devrim, insanın kullandıçı herşeyi, insanm yaşadığı çevreyi değiştirmektedir ve çok daha büyük bir hızla de?içtirecektir. Yeni yaşam biçimlerine geçen insanların. eski yasamın gelistirdiği düşüncelerden sıynlması, hiç değilse, değişmezliği değil. değisirliği kabullenmesi gerekli olacaktır. Vedat Günyol. • Babeuf olayı»nı, başmdan sonuna dek, bütün ayrıntılârıyle. gülünçlü acıklı yönîeriyle anlatmış kitabm başmdaki uzun önsözunde. Tutuklanışı. mahkemedeki sözleri. basındaki yazılar, söylentiler, her ?ey her $ey «Devrün Yazıları ve B^bmf Dosyası» adlı kitapta yer almıj. .Devrim Yazılan»nı da burads buluyoruz. Babcufün mahkemede yaptığı konuçmayı, Türk basınmda çıkmıj hemen hemen bütün makaleleri, fıkraları... Her kitaplıkta yer almasında yararı olan bir yapıt bu. Bir belge, bir tsnık, on yıl önceki Türkiye'nin çağdaş uygarlıktan nasü gerid« olduğunu açıkça bellrleyen bir olay. bir kanıt. Babeuf. duruşmssında 1793 Anayasasını övüyor, savunuyor O Anayasanın çifnendiğini söylüyordu: «Haik ezüince başkaldırm^ya hak kpzanınzı diyordu. 'Frnnsa bir Cumhuriyet olarak mı kalacak, yoksa kciunu kanadını kuacak haydutlarm pençesine mi riüşecek'1. diye soıuyordu jür: üyelerine... Marcel Wiî!ard st'yle yaııyor: >E?itler Cumhuriyeti ekonomik ve politik bakımrian olgıın dcğilHi ve Babeufün yanı'.gısı, biraz geç ve çok erken haklı olmaktı: 1793'ü kurtarmak için biraz geç, kesinliğe, bilimsellifo vsımadan hayal ettiSi gerçek demokrasiyi hangi güçlerin nasıl doğuıacağını görebilmek için çok erken. Babeui'le birlikte ilk devrim son bir silkinişle ölmüa oluyordu. Tarih oniarın clülcvini birbirinden ayıramayacaktı.» • Babeuf Olayı>nm son bölümünü basmdan alınznif yazilar kap sıyor. Türk basını bu işte! Kimi Babeuf'ü övüyor, kimi yeriyor, re ölçü var, ne bilgi, ne anlayış! Altan, Nesin, M. Kemal, Tanju, Baykurt ve ben bir yandayız; Buğra, Kabaklı, Kailı, Sayılgan, Orhon. Kısakürek öte yanda... îki yüz yıl önce yaşamıj ölrrü» bir devrimciyi iki yüz yıl sonra Türkiye'de bir kez daha idam ettirmck isteyenlerle, bunun tersini düşünenler yanyana görülüyor, bütün bu karçıt yazilar ibretle okunuyor..» Son olarak 1964'te bir gündelik gazetede yazdığım bir yazımdan şu cümleleri sunayım, aynı düşünceleri bugün de paylaşü|;ımı ekleyerek: Düşünceler, fikirler yasalarla önlenseydi dünya Ortaçağdan kopup bugünkü uygarhğa gelebüir miydi? Bunu anlatamıyoruz. Her çağda ileri görüşler ortaya atüır. O çağın dar anlayışı kavrayamaz bunları. Suçlandınr, yasaklar. Ama biz daha Babeufteyiz!. Daha Direktuvar çağrnın görüşlerini yasaklamaya uğiaşıyoruz. Yüzyıllar gerisinde kalan bir tutumla serçe parrrıak boyu ilerlemeye imkân yoktıır.» Yazımın sonunda $u soru yu formuşum Hani, kim ilerlemek isüyor zaten desenize» Babeuf OİRyı» kitabınm yazarı, hazırlayıcı?ı ve bu olayın bir kah ramanı Vedat Günyol. hem beni. hem böyle kuşkuya düşen her kesi joyle yanıtlamı? «Kim ml ilerlemek Utiyor? Türk ulusu» ÇAĞIN İHTlLÂLCîLERl Bütün tutucu görüşlerin, tutucu gayretlerin nasıl bos, çağa aykın ve insanlar için mutsuzluk getirici olduğunu, Alvin Tofflerne beraber düşünmete başladığınız taman biraz daha açık göröyorsunuz. Büyük. çağ atlatıcı devrimlen hazırhyan ihtilalcilerl arama devri sona ermişür artık. Eğeı aranacaksa, tutuculardu. Bundan böyle defişimi tutuculaı hızlandıracakîardır. ••••»•••••••••»»••»••• • • • •• • • • • • • • • ••• • •• • • • ES Kf Ş EH İR DEVLET MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK AKADEMİSİ • • ; Denizcilik Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğünden îzmir Alaybey Tersanesı İdare ve Müdürlyet Binası lnşaatı işi kapalı fiyat teklıfi alınmak suretiyle yaptrılacaktır. tşin keşif bedeli 9.700.0OO. llra olup, geçld temlnatı 485.000. liradır. Eksütme dosyası Bankamızın Salıpazarı Orta Blok 4. katta bulunan İnşaat tşleri Müdürlüğünden 150. lira karşılığında temın edilebilır. (Dosya aynı mahalde bed'elsiz olarak Incelenebillr. Ancak teklif verecekler dosya satın almak zorundadırlar.) Teklifler en geç 3.1.1975 taribine rastlayan Cuma günü saat 12ye kadar İnşaat İşleri Müdürlüğüne verilmesi ve teslım makbuzunun alınması şarttır. Posta ile gönderilecek tekliflerin postada vakl geclkmeleri kabul oiunmaz. 24S0 sayılı Kanuna tabi olmayan Bankamu thaleyi yapıp yapmamakta ve tekiifler arasında tercih hakkını kullanmakta veya dilediği ile pazarlık yapmakta tamamen serbesttir. (Basın: 28544/9809) •Vı I • J ^ • « • ÖĞRENCILERİNE DUYURU : • ^ • Okuyucu mektupları Insan hakları ve SSK 1950 yılından beri çahşmaktayım, 19501960 devresi için S.SJC ile Ugili 1186 No.lu kanunun geçici 3'üncü maddesine istinaden v« borcumu 3.11.1974 tarihine kadar defates veya eşit taksitlerle ödemek üıere borçlandım v» halen de 4 taksidini ödemiş bulunmaktayım. 5 inci ve son taksidl İse, ola^ K naksızlıklar dolayısiyle, ödemek ^ P üzere bir kaç gün geç gittiğimde, Karamameye göre tahsil e^ medller ve bu yüzden de sigortalı olarak çahştığım devreden İki sene kaybettiğiml bildirdiler. Sayın Müdür, Borcumun son taksidini geç Bır zamanlar sizlo Olkenl» ödediğimden ötürü btr ceza de, Klâğız ve Erzurum'da ÖJkesilebllir veya faiz lstenebilirretmen olarak çalıstım. Olke di. Fakat 1950 yılından beri çatki^ae yaşamış blr Amerıkah lışmış oldufum bir kere kabul olarak benim hükumetim taedildikten sonra, bu hakkımın rafından Türkiye'ye yapılan vardımın kesılmesı garşısında benden geri alınması söz konuson derece üzgün bulunduğusu olabilir mi? Bu karar, inmu oıldinrim Yardımı kasen san haklan ile bafdaşamaz kanulleTvekîllenmlzıc tutumlanısındayım. Vatandaşlar vergi rmın nyakârca oldugu «çıkborçlannı veya başka borçlarıtlr Çünkü ABU dünyanın nı ödeyemediklerı zaman nasıl dört bir tarafına. Arap ülkebir işlem yapılıyorsa, bu borlerine. tsraıle Yunanıstana ve dlklatörlükle vönetllen cun da öyle blr işleme tâbı tukimblllr kaç ülkeye vardım tulması gerekir sanırım. Hatta, rnaktadır Baoa burada dü bugün cezaların dahi affad:ldi§i şen sadece Türk fıalkına olan bir ülkede, birkaç gün gecihayranlıgımı oelirtmektir. ken bir prim borcu için böyle Kıbn^'ta »ö^terdıklerl basan hayatî bir ceza düşünülebiür ve millet olarak (tanıtladıklami? n bırlık ve saSlamlık övgüy» J • J • J î Derslere devamsız ögrencilerimlztn Ogrenimde geç kalacaklan ve ban haklarını kaybedecekiert bir gerçektir. Dunımun ötrencilerimizce bilinmesint ve derslere devam etmelerlni önemle duyururuz. AKADEMt BAŞKANT.IĞ1 tadır. Akademimizde derslere devam olunmaktadır. Derslere devam mecburiyeti vardır ve ö*evamm kontrolü yapılmaktadır. Büyük çoğuniugu taşradan gelen öğretım üyelerimiz ders yapmaya hazır durumdadırlar ve baaı derslerimiz vapılmak Bir Amerikalmın X üzüntüsü daha.. I * •••••••••••••••••••••••••••••••»»•••••••••» (Basın: 26230) 9821 FRANSIZCA VEYA rNGÎÜZCE BÎLİR B AY A N Elemanlar Alınacaktır Ba^müdürluğümüz Mılletlerarası Servisinde ^ mak üzere 16.12.1974 günü saat H.UO'de vapııacak sınavla Fransızca veya tngilizce lisanlarından birini bilen ıbayan) elemanlar âıin3caktır Aşağıdaki şart'.an taşıyanların diploma, nUfus oüzdanı ve bir fotoğrara birlikte engeç 13,12.1974 günü mesai bitimine kadar Başmüdürlüğümüz ş.'hirlerarası tşıetıre Müdürlüğüne veya Personel Amırligine müracaatlaı 1 ilân olunur. Î8T. TELEFON BAŞMÜIiÜKLtGÜ ARA.NAN ŞARTLAR: 1 18 yaşından küçük, 35 yaşından büyük .ıraanrnt. 2 Enaz Ortaokul mezunu olmak, 3 Smavı kszsnanlardan işe alınanlara Per».neı Kanununa »öre aylık ve imkânlara göre »00 araya kadar yan ödeme verılir. (Basın: 9807 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Makina ve Elektrik Müheüdisleri Alınacaktır Ankara Proje Bürolarında çalışmak izere; Yabancı üsan ve tercihan tngilizce bilen Makina v» Elektrik Yüksek Mühendis ve Mühendisleri alınacaktır. Ucret ve yan ödemeler değişik 657 Sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre olacak. durumlan değişik 657 Sayüı Kanunun 12 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile defcişik 68. rnaddesinin 'B> bendine uyanlsra ilk dört dereceden kadro tahsis edilebilecektir. Dış Ülkeîerde eğitim imkânı mevcuttur. Isteklilerın şahsen TKK SANTHALLAR PROJE VE TEStS DAtRESl BASKA.VLlĞI'na (Necatibey Cad. No: 3)'e başvurmaiarı rica olunur. (Basın: 26468/9804) î 7.Ü. Gemi înşaatı Fakültesi Dekanlığından: Fakültemizde Gemi Hidrostatiği kürsüsünde açık bulunan bir adet asistan kadrosuna asistan alınacaktır. tstekülerin 16.12.1974 günü mesai sonuna kadar faküitemize dilekçe ile başvurmaları ilân olunur. (Basın: 26631) 9812 aon taksidini benim gibi ödeyememiş daha pek çok mağdur vatandaşın da bulunacagı nı tahmin ediyor ve ilgililerin bu son sıgorta primı taksidinin tahsıh için bir ek süre tamyacaklarını, ınsan hakları ve bilhassa insan haklan çüvencesı bakımmclan, umuyorum. (lstm ve adresi saklı) değmektediı Başbakan Ecevit «anınra Tiirk halkının büyüklüeü Içtn bir semboldür. Saygıianm'» Jufın d. lııonuı Uavidsun Cuunty Cnmmunıtv CollrRe H.M K"l 1 K Z7 l.cvınsiun North Carüliııa