22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CU'IHURİYET 20 Aralık 1974 ABDSLGANBAZ ^ AŞK.DA GEZER Yazan: Necati CUMALI üç yıl 5nec, tiyatrodan blrlllcte çıktıklan günkü gibi bırakmadılır birbirlerini. Istanbul'd» kaldıgı sürece, Ayli'nın prova, oyun, fılm çalısmalan dısınd'a kalan bütün saatlerini birlikte geçirdiler. Anlatılması güç bir »ey, ban gölgeler dolanıyor gibiydl yanlan nra. N« taman birbirlerjne daha yakın olmak isteseler, maaaldaki gibi aralarmda ssmki bir kar» diken büyüyor, onlan birbirinden ayınyor, kavusma larını önlüyordu. Birlikte geçirdikleri günlerdc bir türlü yatamadılar, yatmak aözü d* etanediltr. Bir hafta aonra tzmir'e döneceği gün aabaha kadar ayrüamadılar. Ergun, o Mbah Ayla'yı evine bıraktığı taksi ile hava alanına gitti. Uçakta yerine oturur oturmaz uyudu. Izrair'de uçaktan inince, yanında getirmesi gereken jeyi getinneyi unuttuğunu, eksikliğini açıkça duydu, anladı. Ama bu kez düjünerek davrandı. İki gün sonra Ayla'ya uzun bir mektup yaıdı. Suçunu, eski kuşlcularaun yersizliğinl anlamışü. Evlenmelerini önerdi. Ayla da acelc eunedi karjüığında. On gün aonra yazdığı mektupta, asklaruıın eksiksiz olduğunu, böylesine tam yajanmıs. bir a;ka ekleyecek bir virgüUeri bile kalmadığını söylüyordu. G«rçi ününün, güzelliğinin doruğundaydı o ara, yalnızlık artık eskisi kadar ürkütaıüyordu Ayla'yı, ama doğruydu dedikleri. Hak vermemezlik edemezdi yazdıklarına. Yanlışlıklarla direnmelerle, aradan geçen yıllarla gittikçe büyümüştü arala rındaki çatlak. İkisi iki ayn yanda kalmiîtı. Ne kadar isteseler, uzatsalar artık elleri değmezdi birbirine. Çok geçmeden Ayla'nın çalıştafc tiyatrodan bir aktörle evlendiğini, iki yu dolmadan ondan da boşandığını okudu. Istanbul'a o gidişinde ara yıp aramamakta kararsızdı Ayla'yı. Gözleri teîefona iliştikçe «Ne diye?. diyordu içinden bir ses. Sonunda çalan telefonu açınca, alıcıyı kavrayan eli kasıldı kaldı. Ayla'ydı arayan. Mutluluk taşan bir sesle .Merhaba^ diyordu. «Istanbul'a gelir de nasıl olur beni aramazsın?.» Gelişini eski arkadaşından duymuştu. Yakınlar daydı. Telefonu kapattıktan on dakika sonra Ku lıs'te buluştular. Yemeği birlikte yediler. Ayla, Türkân rolunü hâlâ çok sevdiğini, unutamadığını söyledi birkaç kez. Yeni bir oyun yazmasını istedi. Yeni oyununda oynamayı o kadar çok isterdi ki.. Öğleden sonra bir dublaj isi vardı. Akşama Ergun'un kaldığı otelin barında buluşmak üzere sözleştiler. Ergun, barda üç cin içinceye kadar bekledı. Ayla gelmedi. Kınlmıştı. Ertesi sabah, resepsiyona, bir hanım kendisini arayacak ya da telefon edecek olursa, aynldığımn söylenmesinı tembih ederek otelden çıktı. îki gün sonra da tzmir'e döndü. Yirmi gün önce Ayla'dan bir mektup aldı. Ağustosun birinde İzmir'de olacağını, görüşebileceklerini umduğunu yazıyordu. Ayla'yı ha va alanmda karşıladı. Öğle yemeğini înciraltı'nda Beledıye Gazinosunda yediler. Yeraekte ara larında her şey yeni başlayacak gibi yakmdılar. Gazinodan çtkmca kıyıdaki kahveler boyun ca yanyana yürüdüler. Dereyi aşan küçük kbp ruyü geçerken Ayla'nın elini eline aldı. Ahr al maz da hata ettiğini anladı. Kımütısız, donuktu avucundaki el. Kendi elinin de avucundaki el kadar cansız olduğunu daha sonra ellerinin o dokunusunu ınsıyınca anlayacaktı. Ne çare ki olan olmujtu. Bırakamazdı. Bir (üre el el* yürüdüler. Birbirlerine değen parmaklannda cn küçük bir umnu olmadan. Sonra durakladılar yolun üstünde. Birbirlerine gülerek, en iyi niyetleriyle bakblar, birbirini tutan parmaklannı iyice sıktılar, bofurnydı! Bütün çabalan silip götüremiyordu bâkajlarının derinliklerind* yatan kırgınlığı. Çok »evdikleri ölçüde çok üzmüîlerdi birbirlerini Ergun yine de daha büyük bir hata yaptı. Öpmek iıtedi Ayla'yı. Avu cundaki el kadar ruhsuz olduğunu duya duya kendine doğru çekti kollan arasındaki vücudu. Ayla, hafiiçe «Yapma!» dedi. Üzgündü sesi. O anda ağlayabilirlerdi ikisi de. Geri çekti kendini. Çabuk toparlanarak dostça bir gülüjle «Eakisi jibi değiliz..» diye eldedi. Gülüyordu ama ağlar gibi karanlıktı gözleri. Gerçek buydu. Bir türlü kendi kendine löylemek, Ayla'dan duymak istemeae de eskisi gibi değillerdi artık. «Ola cağız!.> derken kendi de umuUuzdu. Ayla, kar«ılık vermedi bu söze. Öğleden lonra görülecek ijleri olduğunu, ardından da hemen Kusadası'na gideceğini söyleyerek ayrıldı. Bir hafta önce Kuşadası'ndan aradı Aylayı. Özlediğini, görmek istediğini söyledi. îzmir'c bekliyordu. Rahatsız etmiyecekse Kusada sı'na gelebilirdi. Ayla dediklerine tesekkür etti sadece. Yorgunluklar öne sürdü. Istanbul'a dön meden önce mutlaka onu arayacağını araya ka tarak görüsmelerini belirsiz bir güne erteledi. Telefonundan iki gün sonra öğrendi ifia doğrusunu. Ayla, son onbes. gün içinde üç gec«yi yeni ifiğı ile birlikte tzmir'de geçirmijjti. Iitanbul'dan geldiği gün Inciraltı'ndan dönüslerinde â?ığı ile buluşmak için ayrılmıjtı ondan. Tanınmiî caz farkıcısı Caner Kanat'a ftfiktı bu ara. Delikanlı onu görmek için üç be; günde bir uçakla Istanbul'dan geliyordu. Fuarın açıla cağt gün ise Kültürpark'ta bir gazinoda programlarma başlayacaktı. îli?kilerinin böyle kırık dökük gitmesinin nedenlerini yeni yeni anhyor du. Yeni agklarında aradıklarını bulamayınca, bir an içtenlikle birbirlerine dönebileceklerini umuyorlardı ikisi de. Eskisi gibi olamıyacakl#rını anlaymca, sevseler de sevemeseler de bir başkası ile yürüyüp gidiyorlardı gidebilecekleri yere kadar. Dört yıl önce Istanbul'da kaldığı otelin barında onu beklettiği gün, o sıralarda rutulduğunu sandığı bir basketbolcunun elinden kurtulamadığı için sözüne gelememişti Ayla. CHP Kurultayı Nedeniyle HALKÇILIK Prof. BAHRİ SAVCI Modern halkçılık emek kategorilerine dayanır BUtün bu •çıfclmmtlu'dkn filıyor ki, AtatUrk'tan kalkmn halkçılık, kiml noktalard» T» hat ta temelde, siyasal va aosyal edebiyatın sözünii ettifti halkçılıktan ayrı buşey olmaktadır: Daha gelısmis, tutarhlık kazanmıs çugileriyle bilimsel bir bütünlük kazanarak... Noktalardan biri suradadın Siyasal ve sosyal ar&stırmalar edebiyatında Karşımıza çıkan halkçılık; dayana<tında yönellminde, içerİKinde. kimi zaman siyasal yapısmda açık secik kesin bir ömege Köre kurulup islemekten uzaktır Ya türlU çeşıtlilikleri bir araya toplamaya ugraşır, ya da.. türlü Ulkelerde. ögelerden birine dayanan bir ÖMİ uyeulanım bıçimı gösterir. tşte bu arada Atatürk'ten kalkan modern halkçılık. bir tutarlılık ile kendi orRÜsünü örmektedir. Düşün ya da uygularna alanlannda şlmdiye kadar gördUfiümüz halkçılıklar. daha. çok sınırlan pek belli olmayan bir kitle halindeki bir soyut varlıj^ı da^anmaktadır. Onlar da bu so>Tit varlıgı halk sözcügü ile deyımlemektedirler. Fakat bu halk, ger çekten, bir soyut varhktır. Halkçılık. bu soyut varlıfca ozansal sıcak duyjrularla bakan bir tihnl yönelim olarak belirmektedir. Bu yüzden de kesin bir içerifce kavusamamıştır. Atatürk'ten kalkan modern halkgılık ise temelde. somut bir varlıga dayalıdır. Bu varlık emek Karegorılendır. Mooern halkçılık, soıysj dtiz»n arar. Bu sosyal düaan« bir sıra retormaıyonlarla rarmayı önıtörur. Bunları. teker teker değilse de, alanlar ve dojtrultular olarak, halkçılıgın alanlasmaaı konularında gösterdik. t»te, Atatürk'ten ıcalkan modern halkçılık; böylece. türlU bölümsel »rupları alt kateftorller emek sahipliji ekseni Uzerinde bUttinlestirerek. Teni bir halk dev r: açarak daha açık bir içerik kesinligi kaıaaımıstır. Bu halkçılık; ekonomtk alanda gösterdigi bir »lanipsma Ue. çalismâ üzerine dayalı venl sosyaT düzenin bu çalısan kategorilerini, herhanfri bir iç va da dış Ustün ekonominin ıpotefcnd* erilmelcten söraürülraekten kurtararak. içerik kesinli^ini daha da berrak l&ştırmıştır. Gene bu halkçılık, çalısan katlar ekseni uzerinde bir halk egemenligi buoun siyasal deyimi olan ulus efemenlljini kurmuştur. Böylece ırkçı ulusçuluSa dayanan, ya da ekonomık Ust sınıflar ulusçuluftuna dayanan totallter, parlamenter fasizm gıbı yönetim türlerine karsı gelmı$tir. İkinct nokta da şuradadır: Emege davalı bir veni sosyal düzen kuran halkçıiıkta; nalk sırtından ödün, halkın sömürusii denen olaylar yoktur. ödün. bir •gemen üst sınıf kktegorjınin, tanulda, eımf* daralı bir r«nl ötekl gnrplardan; y onlan duygulandırarak, ya da onları tehdıt •derek, var olan sosvoekonomik koşulları kendi vararına döndürme çıkarlan koparmasıdır. Modern halkçıiıkta bu voktıu. Sb'mürü de bu eftemen üssınıf kateROrisinin tarşı vandan aldığı bdürüerle cendi varanna dönüstürdüfeü sosvo ekonomik mekanizraayı. artık tüm kendi çıkan vönünde ısleterek. çoK büyük sosyo ekonomik ve kültürel ayrıcalıklar elde etmesidir Modern halkçıiıkta bu da yoktur. Emege dayalı bir sosyal düzen olan modern halkçılık, çalışma uzerinde bir bütünleşme ile. modernlesmeye açmr. Halk burada. bu modernlesmenin sahibidir. Çünkü, Atatürk'ün aradığı yeni cosyal duzen; emege dayanmakla, «meği düzenin dinamiğı haline getirmekle, çalışmanın sahibi olan halkı da düzenin yönelecegi ve kazanacağı «modernlik düzejri»nin sahibi durumuna getırmıstir. Bütünleşme; ekonominin egemen üst sımflanmn ötekilerden kopardığı ve koparacağı ödünlerle kurulu ayncalıklar uzerinde olsaydı, böyle olmazdı, olamazdı. Bir başka deyimle, Türkiye'yl geleceklere doğru götürecek halk çılık, «sai erbabı» üzerinden alman ödünlerıe egemen ekonomiler varatarak. bunıı Kendine ayırmak; tonlumsal vararın toplammdan ancak bir bölümü lütfen onlara bırakmak; ama bjna k8rşm." halka büyük bir duygululuk sevgi sevgi sıcaklığr ile fcekmak değildir. Aranan halkçılık, somuta giderek bulunabilir. Bu konuda somutluk. emefc denen halk işlevinde yatar. Bu işleve dayah bir siyasal iktidar olayı kurabiürsenız somuta ulaşmışsınızdır, halkçılığa ermişsinizdir. O zaman, siyasal iktidarın ulusal egemenlik temsilî hükümet demokratik karar süreci mekanızması temelleri üzerinde örgütlenmesı halkçılığına da varmış olursunuz. Bu, Atatürk'ün deyimi ile «Halk Hükümetiune varmanm yol.ıdur. Uemek kı, bu?ün halkcılik, çalı san kategoriler uzerinde toplumu kurmaya varan bir göriiş ol mu?tur. Duygular, sevgiler, hatta zaman zaman pek sıcaklaşan yaklasımlar. bize ancak bir sovut ve romantik halkçılık verir. Oysa ki somuta gitmek gerekir. Somut ise; alt kategoriler temeli üzerindekı bir halk yapısının, siyasal ıktidarm ve ekonomik olgunun temclinde yatmasmdadır. Bunun da yolu, duygular •sevgiler sıcaklıklar gösterisinde değildir. Bunun volu. emegi, toplumun dinamigi yapmaktadır; toplumu, emek erbabı sınıflan uzerinde inşa etmektedir. Bu suretle halkçılık, Türkiye'deki siyasal partilerin çüntcü bir bölUm Halk Partililerin de izledigi popUHzmden aynlmıs olur. Çünkü bu halkçılık, aslında. sosyal kategorisel ilişkileri görmemezlik etmiyor. Smıfsal açı üzerine dayamyor. Atatürk'ten kalkan modern halkçılık. emeğin bir Işlevi olmaktan ibarettir. öyle olunca. bunda kategorisel açı vardır. Bir zamanlar ve kimileri için, bu halk çılık anlavışının başında bulunan Atatürk. smıfsal ilişkileri görmemezlik ile nıtelendirilmiştir. Atatürk bilimselcilijı varsa; Atatürk'de bir «Emek Misakı Milliyesi»ne dayah bir cHalk Hükümetı», bir «Halk Devn» varsa; bunlardan kurulu biı yeni sosyal düzen araması varsa; ve bu da emperyalist ve kapitalist dUzen değilse: bu. ancak ve anrak, toplumdaki mağdur alt tattakaların çahşması üzerine dayalı bir düzendir ve buna saı ve sai aibabından kuruftf çâlişarnar' Itaile varılır. Bu bütünleşmenin temeli; kanı. emeği harcanmış Dulunan alt tabakalar erbabıdır. Şimdi modern halkçılık; bu sal dinamiğinin işletilerek. onun sahibi olan sosyal kategoriler ekseni üzerindeki halkı. ekonominin ve siyasanın sahibi verine getirmekten ibaret kalır. Burada Snce alt sosyal tabakalar; toplum. artık emek dinamiği üzerine konduğu için kendiliklerinden birbiriyle bütünleşe cektir. Ve hemen, şimdilik egemen olan öteki sosyal kategorileri de, türa demokratik bir süreç içinde, kendi manyetik alanları içine ala rak onlarm alt kategorileri somür melerini önleyecektir. (Oysa ki, bir tüm kapitalist düzenin egemen güçleri. alt sosyal tabakaları. birbiriyle ayn ekonomik yararların sahipleri olarak gösterip, onlan, boyuna, birbirleri karsısına dikrr.ektedirler. Böylece. tarımcı «a sanay! işçisi zenaatkâr küçük i? sahipleri alt bürokrasi. birbirleriyle cedelleşirken. üst sosyal tabakaların sömürüsü de tüm kapitalist düzenin egemenleri yaranna sürme olanağına kavusmuf ol maktadır.) Alt tabakalann bütünlesmesi va üst tabakalan kendi manyetik alan'.arına alması gerçekleştirilmet se, bu, emek tabakalarının, kendi lerini, egemen sos3'al kategorilerin manyetik alanı içine bırakma ları olur ki. artık ekonomiyi «a siyasayı kendi yararlanna etkile meye uğraşmaları, bo;una bir çaba olur. Günümüzde kimî halkçılar. an cak bövle bir çaba içindedirltr. Bu. halkçıliKi. temelds değil. »onuçlarda aramaktan ba»k» bir jey değildir. Bu aslında egemen kat* gorilerin. halkı uyutmak için bul dukları bir popülizmdir. Modern halkçılık; toplumu kapitalizmin dinamiği olan üst EÜçlerin uzerinde insa değildir. Toplumu, tem» le Atatürk'ün öngördüğü sai erba bını kovarak insa etmektir. Siya sal iktidan. toplumsal girişim ek seni uzerinde çalısmanm ijlevl du nırmma Betirmektir. Siyasal m* kanizmanın »Pmasının içini bunun la doldurmaktır. Bunu yapabilmek içîn. halkçılık KÜden yeni kuvvetlerin unutmaj ması ge>?1?erî'>'^lmrille1e"r"Var' dır: Ego'sundan uzaklasmıs ve IIisize edilmiş insana ularma iîkesi; bu insanın. ancak çalışan sıf» tı ile hak sahibi olması ilkesi: bu hak sahibinin sainin ve smıfsal eücünün. kalkmmanın dinamigi haline gelmesi ilkesi: bunun için siyasal iktidara, emek uzerinde bütünlesmislerin gelmesini sağlama ilkesi: böylece kurulacak hıılk hükümetinin de, ekonomiyi ağır lık noktası ile toplumsal yatırımla ra dayatarak sömürüyü ve egemen eüçler ayrıcalıklarını çağıran 8«e leri temelinde olanaksız kılma ilkesi.. BtTTt Bülent telefondan keyifsiz döndü. Konuşmak istcmiyordu yerin* otururken. Ergun y«nemedi merakını: Ne oldu? Konuştun mu? Bülent'i avutmak kendisine düşüyor gibi bir tonla sormuştu bunları. Bülent, sağa sola kaçırıyordu bakıslarını: Buldum. Gelemiyor. Ergun gülümsemeye çalıştı: Yani gelrnij'or! Kendi bilir!. Biliyordum gelmiyeceğini. Bosuna telefon ettin. (Deramı m ) A LTI N CmnfauTİyti Re«mt Hamit Atiz Napolyon »98 7M SW 5«5 CM VÎ.M 79.7» DiŞi BOND 34 ajar 8 »ymr . ( M TÎO 590 575 7M «7J!5 7S.95 TA KV i M M ARALIK CÜMA 7.20 Günej 2^7 12.11 7.29 Öğle 14.30 9.48 tkindl 15.43 12.00 Akşam 18.22 Yatsı 1.39 Çagdaş Yayınlarının 8, kitabı Imıak 5.35 12.52 ••••••••»••••••••••« Dr. AZtZ ÇÖL ORTOPEDt ve TRAVMATOLOJt MÜTEHASS1SI (Kink, kemık ve mafsal hMtalıklan) Osmanbey Halukârgazı çıktı TİFFANY JONES $ T c*d. rnn, stüet Apt. TKL: 47 «7 93 >•»••••••••••••••••» Prof. SEHA'L MERAY Ş ! 18VüzyiL.so. f ı,,tBıtocalar«* *W»BHH« •itttMtıl CIMK a*ri]ia •kııım:, W M M M U tarıaıztltir. VEFATLAR İÇİN İnsanca Taşamak Slttfc tlki «t !••• mtM*lt ıc« ı»rı tir icret Itoıoı;, cwı» ılKrnı nK>M*!2 Hıılll t*', GARTH EBDİe EUHE1N.N DEtl EBOİMLE BAÇBAŞA » OBTAOAM VOt J ftCAt Tet.: 47 20 06 İSLÂM CENAZE IŞLEfli MT. M * auMitltf nlttatyt tı( ılmk izcrı jrt ı(i, ;ar1 #tı. jtft 4ttaM i*H e n u ı Mkh yttıhr. Utlı ttr u<t»4e HVIıııMır Fıyatı: 15 Lira (CeDaians: 987/10144) TÜRK SPASTtR ÇÜCUKLAR DERNEG1 Birleselim. gen lekâlı çocuklırınuı ıçın rthaMlltasyoo m«rke«ı kurgJım. Kadıköy. Halitağa Cad., No:30. Telefon: 37 55 99 İsteme adresi: ÇSCDAŞ YAYINLARI Cagaloglu Halkevi Sckak No 39 41 (Cuınnanvet. 1Uİ35J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear