22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CüMHURÎYET 18 Aralık 1974 1006.... lYOMYAVl Üifci, ONÜMLA KAftîlNl P 8ÛTUU ABD9LCANBAZ flPfDft... SE«iM gu HÂU£#M Df pu£pı/Jıi«. Ğ u fc'ft. OdTAYA t l AMAOE ,, VATfclMi *WILMA.A Bılfc... VEftcYt'M, BEN'PE iyuN ^AN{ Öı'lt VA&. AŞK DA GEZER 4 Ergun. kireç tozu boya kokulan •rmsında, onların çalıştıkları duvarlan, kabartmalar, resimler ile güzelleştirmelerinı izlemeye bayılır dl. tlk görüşte insanı dışanya iten o yaban:ı duvarlar. i?ler iler'.ecfikçe, dışardan geçenleri içeriye çağıran blr evcillik kazanırdı. Fuarın açılmasıyla kapanırdı bu dönera. Ressam, hey keltraş tanıdıklan işlerini tamamladıkları için îstanbul'a, Ankara'ya dönerler, Kültürpark, Fuara gelen tiyatrocularla, Ergun'un dillerin den doğru dürüst bir sey anlamadığı müzisyen lere kalırdı. Yirmı yıl öncesinin tiyatroda en ünlü jöntiydU Bülent Kardam. Tiyatrodaki ününü sinemada da sürdürdü b ; ara. Son beş altı yıldır sahnede perdede görünmüyor, tiyatroda sinemada uzun süre fizik üstünlügünün kendisine sağladığı başarıyı, şimdi tiyatro, sinema bilgisi, deneyleriyle yönetici olarak bir bakıma tazeliyor, yeniliyordj. Selçuk yakınlarcnda çekilen bir filmi yönetiyordu o Rünlerde. Lâmbalardan birkaçı birden yanmış, İstanbul'dan yenileri gelinceye kadar çalışmalara üç glin ara vermek zorunda kaldı!:lanndan o da îzmir'e gelmişti. İki gün önce akşam yemeğinde tanışmışlardı Ergun'la. Kanlan çabuk ısındı birbirine. Bir Kün önceyj Ergun'un Güzelbahçe yakınlanndaki çiftüginde birlikte geçirdiler. Gece Bülent çıftlikre konuk kaldı. O sabah çiftligin önünden denize girmişler, güneşlenmişler, ögle yemegini kıyıdak* bahk lokantalarından birinde yedikten sonra çiftlikteki odalarmda ögle uykularını uyumuşlar, akşama dofru îzmir'e inmişlerdi. Kısacası. ikisi de doyasıya tatlı bir gece geçirmek için bilenmiş gibiydiler. Dinçlenmiş gövdeleri, dinlenmiş yüzleri ile pınl pırıl gelmislerdi gazinoya. Birinci bardak biralannı icerken ikisi de istekliydiler. Ama bütün bu hazırlıklarından sonra yürümeyen bir şey, bir tıkanıklık vardı akşamlarınm baslany.c.nda. Ikinci bardağın yarısında Bülent yüzün'J buruşturdu: Iı! öğleyin deniz kıy.sır.da içtiğimizin üstüne bu girmiyor.. Bardağım elinden bıraktı, bir kanş kadar masanm ortasma doğru itti. Ergun: Haklısın, dedi. O da biranın tokîuğunu duymuştu birden: Rakıya çevirsek? Güneş Lozan Kapısmın üstüne doğru intyordu. Altmda oturduklan akasyamn dallan artık gölge etmiyordu onlara. Gölün karşı yanında kalan büyük pavyonlann, kıyısmdaki salkım söfütlerin gölgeleri, gittikçe kendilerine doğru uzuyordu. Bülent kızaran güneşe bakarak: uaht erken, dedi, şımdiden başlarsak bütün gece ne yapacagız? Konuşmaları bir iki dakika için kopuverdi. Yeruden konuşmaya başladıklan sırada suskun kaldıkJan sürenin ne kadar uzadığını kestıremiyecek kadar dalgındılar ikisi de. Bülent, uzun parmaklarmı masanvn üstünde üç beş kea tıpırdattı. Tıpırtıyı birden kesti: Çok ara verdin. Eh, artüc anlattığın oyunu yazmalısın.. yazmayı düîündügü oyunuyle llgüi tasanla CHP Kurultayı Nedeniyle HALKÇ1LIK Prof. BAHRİ SAVCI Yazan: Necati CUMALI nrıı bir gün önce uzun uzun anlatmıştı BUlent'e. Tutumunda yeteri kadar güven uyandırmayan bir şey olsa gerektı. Sesme elinden geldigi kadar kesinlik vermege çalışarak: Yazacagım, dedi. Yaz, geciktirme. Bitirir bitirmez hemen bana gönder. Ben sahneye kovacagTm Teşeklcür ederim. Sustuğu sırada daha bir şeyler snylemesinı bekliyordu Bülent'in. Anlattıği konu Üstüne bir takım ucuz ögütler olabilirdi bunlar. Her konunun, belirli kalıplar içinde düşünülmesinden, uyandırdığı kolay bazı çagnşımlardan dogar bu öğütier. Gerçekten yaratıcı olmavan kımselere öylcinme yolian açar. Bülent':n yerine başka bir tiyatro adamı olsa, kolay kolay tutamazdı kendmi bu türlü gevezelikler etmekten. Bülent ise konuşmadı. Bu ağır başlı tutumu Ergun'a bir kez daha sevdirdi Bülent'i. Aynca, en yetkili olduğu alanda büe kendini karşısısdakinden üstün görmeyen bir alçakgönüllülük gördü onun bL davranışmda. Kendisine gelince. o ilk oyunu Tiirkân'ın Kısmeti'ni yazarken kimsenın akıl hocalıgına baş rurmamıştı. Şimdı de vazacaklanna kimsesi kanştıracak degildi eninde sonunda. Yazacaklannı arada bir anîatması, bir bakıma konusıınu anlata anlata geliştirmek, olgunlaştırmak ıçind:. Kendine 5Üv»nını tam buldugu, oyununu yazabilecegine inandığı gün oturacaktı masasmın başına. Sessizlikleri ıızaymca anladı kl az önce BUlent'in soze başlarken gerçekte söylemek istediği şey, onun oyun yazması ile ilgili değildi. Bu konu bir gün önce konuşulmuş kapanmıstı aralarında. Bülent, belki de başka bir şey düşündüğunü örtmek için, bir gün önce söylediklerini geüşi güzel yinelemek zorunda kalmıştı karşısında. Bülent, yeniden parmak uçlarını tıpırdattı masanm üstünde. Tıpırdatmayı keserek bira bardajını kavradı. Parmaklan arasında blr iki kez sağa sola döndürdü. Bakışlannı bardaktan ayırarak Ergun'a çevirdi: Ayla ile beraberiz Selçuk'ta... Yedeksubay Okulunda iken, üç ay kadar boksa çalışmıştı. Boksta açık vermiş, yüzüne bir yumruk yemiş gibi duydu kendini. Bildigi bir durumdu bu. Ne zaman yanında Ayla'nm sözü açılsajlk duyuşta böyle sarsüırdı. Toparlanmaya çalıştı: Biliyorum.. Pilmde baş rolü oynuyor. Filmle ilgilenmedi: Kendi nasıl? £h, fena değil.. Bülfnt orta parmağını iraJa Dir hafif hafiî masaya vurarak noktal&r ıribi tamamladı söyleyeceklerini: Tuhaf kız! Senmle zvıensejdi ıyi olurdu diye düşünüyordum deminden beri Bunları söylerken göle oax.vordu. Ergun'a çevirdi bakışlannı: Aııiaşılması şrüç yanları var. Akşamlan odasına kapanıyor bir başına. Bazan bir kayanm Üstüne oıurup bir iki saat denıze bak tığı oluyor. Bana kalırsa aritdıginı bulamıyor bir türlü. Kinıbilir belki de ne aradığım bilmiyor! (Deramı n r ) Temel ilke kişiyi ekonomi büyümesine dayalı hak sahibi yapmak Halkçılık teoride kalmamiîtır. Atatürkçü düîünün özündeki ögeler. bir dizi uygulamalar ve refonnlar düzlüğünde alanlajmıştır, uygulama alanlarına kavujmuştur. Bu alanlaşmadalci kimi eksiklikler, kimi sapmalar, kimi hiç dokunulmamalar da olmuştur. Ama bütün bunlara karşın Atatürkçülüâün genel yönü ve değer olgusu belli olmuşiur. Atatürkçülüğün gelişim sürecinin türlü aşamalannda. halkçılık kavramı da kimi uygulamalara kavuşmuştur. Bir başka deyimle söylemek ge rekirse, Atatürk'teki bütün uygu laraalar halk için olduğuna göre, bütün bu uygulamalar Atatürk halkçılığının bir alanlaşması sayılraak gerekir. Atatürk düşününün özünde bilim zihniycti layiklık özgürlük vardı. Bunlar. düsün alanında ka faca bağımsız. davranışlarında layik, kendini deyimlemede ve yaratmada ve böylece ulu^al yaşama katkı getirrr.ede özgür ve olanaklı bir insan yaratılması yolunu açmıştır. Özellikle eğitim ve hukuk reform!arı bunları sağlami'ştır. Atatürk düsünfmü dinam5Şe vtıran bir devrımcilik vardı. Bu Asi yaî ümmetçiliği. Osmanlı ikiliğini, tekelci kapitalizm ipoteğini, Mesrutiyet saltanatçılığı içinde sü rüp giden hâkimiyeti îahsiyetçi liği kaldıran uygulamalara yol aç miştır. Keza. bu de\rimc;Iik, Cum huriyet İçinde demokratik halk «i yasal sürecini getirmistir: Bir serl kültürel ekonomik siymsal reformlarla... Atatürkçülük düşününün içinde bir ulusçuluk vardı. Bu ilke, yaş»m felsefesi ümmetçi olan, sosyal bileşim biçimi kozmopolit bulunan bir toplumdan: sai erbabı üzerine dayalı bir ulus yaratılması na yol açmı?tır. Ayrıca. bu ulus halkın demokraiik cumhuriyetini de gerçekleîtirmiîtir. Bütün bu reformasyonculuğu, tabanda o emeği ve kanı harcanmış olan alt tabakalar bütünlejmesi belirlemiçtir. lümsel «uruplardsn kurulu delildir. Elbette bölümsel (ruruplar vardır. Fakat bunlar, ancak s/u guruplardır: i> Çiftçi çoban, ii) Büyük olmamakla bergber yeter araıi «a hipleri, iii) zenaatkârl»r. iv) Büyük sermayesi olmayan kasaha lı küçük tüccar, vi şimdilık çok az olan fabrıka ifçileri, vi) fikir işçîleri ve bilginler. Demek ki, kıraı sosya! böTüm ler var. Ama bunlar, endüstn ül kelerinde gözüken yapıda ve sınıfsal ilişkiler içinde değıldir. Yâni bunlar, birbirleri üzerinde ekonomik ejcemenlikler kurma yanşması içinde değildirler. Çün kü aralarında büyük ayrımlar, uçurumlar, bunlardan dojfan ca tışmalar roktur. Bunlar, bırbirlerıyle bütünleştırılmeye elverişİi maddeselekonomtk yakmlıklar ıçinded:rler. Öyle ıse. o zaman düşünülmüş tür kı, halkçıük bunları birleştırebihr. Halkçılık, emejeçalışmaya da yalı idi. Halkçılıkta, emek sahibi olan üreticilere, çalısan kate gori'ere hak tanmırdı. îlke bunu gerektirırdi. En büyük emek sahıpligi de, tabandakı «ahalı» zümresıni mey dana getiren alt tabaka üreticileri idi. Ama, o zamanki gözlemlere göre öteki zümrele r de bunlara karşıt degidıler. Çünkü karşıt olacak kadar ayrımlaş maya ujframamıslardır. Oyle ise, Türkiye'de, tabandaki çalışan üretici ekseni üzerin de bir emek bütün.eşmesine varılabilirdi. !ste böylece, halkçılık, sosyal olarak ortada var olan, ve fakat büyük sosyoekonomik aynmlaşmalarla birbirine pek de karşıt düşmeven türlü bölümsel grupların sal üzerinde birbırleriyie bütünleşmesinin ilkesi olmuştur. Ekonomik kalkmma için böyle emeğe dayalı bir ıttıfak :çinde birleşme. kaynaşma, hatta zorunlu görülmüştür. Bırleşmenin o kadar verimli olacagı sanılmış tır ki. onun içinde büyük zengrnlikler doğsa bile, halkçı düşünün içindekı sıcaklık büvüsünün bir çatışmayı önleyecefi ha yal edıimıştir Şimdi. Atatürkçülüğün aslındaki bilimsel eleştiri gözü ile duruma bakttgımız zaman sunu gö rürüz: Türkiye'nin sosyalsiyasalekonomik gelişim tarihı. aslmda tabandaki emek sahiplerini, tabandaki çalısma güçlerinı maz lummagdurzavallı duruma ge tirmıştir Atatürk halkçılıfı, bun lan türlü bagımlılıklardan. tutsaklıklardan korumak istemıstır. Aynca, bir toplumsal bar.ş e!de etmek için rürlü bölümsel jjruplann ittif^kını aramıştır. Bu ittifakts ait sosyal tabakaların ezilmemesi için ittıfakı onların emeğı üzerinde bir bütün leşme olarak düşünmüştür. Uygulanacak yenı kalkınma yöntem lerı ile, bir yandan yeni zenginlık merceklerı ya da sinıfları dogmuş olsa da, emeğı temel alan bir bütünleşme içinde, bundan sakıncalar doğmıyacağını dü şünmüştü. Fakat gelişim öyle olmadı. G« Iısım, raten noksan bir gözlem den hareket ediyordu Osmanlı' daki toprak düzenitiearet ve sanayî gelişmeleri bürokratlaş ma süreci, oldukça güçlil bir üst tabakalar varlıfı yaratmıstı. Türkiye kapıtalist öncest toplum olmaktan çıkmağa yöneldikçe, bu aynm'.aşma büyüdü ve kesinlik kazandı. Bu yüzden Atatürk halkçılığının öngördüğü o barısçı bütünleşme yerine, Ust sınıflann ekonomik ve siyasal gidişi belirlemesi, damgalaması, kanalize etmesi geldi. Bununla birlikte, çalışmayı temel alan. en büyük çalışan sıfatı ile memleketin gerçek sahipliği ne de hak kazanmış olan üre tici zümre eksenını ön plana alan halkçılık, teorik değerir.den düşmemistir Bu görüş endüstT\ çafınm gerektirdigi sosyal bürüpjeşmelerç Mîâ elverişliçflr Türkiye'de verimli kalkınma ve sömiirü dışı adaletli bir toplum düzeni arayanlar ve arayp.cak olanlar Atatürk halkçılığındaki emefei esas alan, toplumu emes sınıflarının ekseni üzerinde insayı düşünen ekonomik ve siyasal ıktıdarları bu eksene dayatan bir «Halk Hükümeti» gonişünü bir kenara koyamıyacaklardır. ve toplumun bütün oaSımsızlıttiarmm kökenıru kışının ve toplumun b:r ekonomik vücelme ile Uıaşacajh bagunsızl.kta eörmüstür. Bunun içm halkçılıfı özellikle ekonomik alana "avma teoı:sıne sanlmıstır Bunun gelışım çizgısinı behrleven operasvonlar, bu teorik dileftir; defcil kapıtalist cncesinden kapıtalist düzene geçiş evresinm egemen zümrelerinın doğrultusunda ortaya çıkmış tır. Ama, AtatürSçti halkçıhgm temel gdrüşü. eene ae sürmektedir. Bu temel ilke Kişiyi. ekonomi büyümesinde calısmasına dayalı bir görev ve hak sahibi yapmak ister. Kapıtalı^m öncesinden kapitalizme geçiş ortamı içinde «t« ban zümreler» ecemen ekonomılerin olumsuz etkisı altın» düşmüştür. Adı geven naikçılıktakı teme) ilke bu taban lümreleri egemen eKor.omılenn ba«kısmdan âzade knmavı içerir. Öyle ise. nalkçıufcın ekonomik doktnn olarak alanlaşması. ekor.ominın bu âzSaelıjH verecek yol da toplumca düzenlenmesıni R«rektirir. Bu düzen. toplumu. yatınmeılığm esas ve en eüçlü sahibi diizeyine çıkarmayı gerektırir. Böylece halkçılık, çalışmanın önem kazandıgı verlerde millileştirmelere. toplum yatınmcılığına doğru »elişmek zorunda kalmıştır. KaDftalizm öncesinaen kapitaiizm içıne yerleşme evresinin en koyu uvgulamaJarı sırasında bile ekonomide toplum vatırımcılıgı kendini hiç eksıltmeden sürdürmüştür. Burada dıkkate değer bir göılemde bulunmak gerekır: Türkiye. Atatürk nalkçı düştinüne, onun toplumsal vatırar.cılık ilkesuıe sahip olduğu halde, kapilalist öncesi düzeyden kapitalist ıçı bir düzeve geçış sürecine uğramıştır. Bu geçiş. iç ve dış epemen ekonomılerin, trüm ekonomiyı. bu arada toplumsal yatırım ekonomisini de kendi ipote£ı altına almıstır. Bunun sonucu olarak da tabandakı emek erbabı ekseni üzerindeki halk vararı gerçekleşemez oımustur. Haikın ekonomik ve dolayısıyle sosyal ve sıyasaı oağımlıhğı agı getınlmışür. Bu. Atatürk halkçılğına ters b:r durumdur. Türkiye'de ayanmıs bulunan yeni halkçılık hareketlerinin bu durumu görerck degerlendıreceklerine hiç kuşku voktur. Emeğe dayalı ittifak Sosyal banş ilkesi Konuyu doğrudan doğruya halk çılıjhn alanla$ması açısından eîe alırsak, lunları söylememiz gerekir: ai Bölümsel Gurupların Sosyal Ittifakı: Atatürk halkçılığı. bir yönü ile halk kitlelerindeki kapRSİte dinamiği kullanma olur. Fakat bir yö nü ile de, bu halkçıhk, aranan ve her zaman aranacak olan bir sos yaî barış ilkesidir. Çünkü aslmda, üst sosyal guruplarm. bunların ekonomik güçlerinin, Slkenin siyasası ve yöne'.imi üzerine ipotek koymasmı tanımaz. Böylece barı ;ın ilk ögesini sağlamış olur. Halkçılık sözcüğünün v e kavra mının ele alındığı o tarihlerdeki sosyal yapımız üzerindeki bilgile rimiz şöyle idi: Türkiye'nin sosyal yapısı. birbirinden çok ayrı, birbirine karjıt yararları olan bö Ekonomik doktrin b> Halkçıhgm Ekonomik Doktrin olarak alanlaşması Halkçılık, gönüıde bir OaJk sıcaklığı, bir halk sevgısı ıse. bılinçte de halkı ıÇ ve dış. sosynl ve ekonomik bafmlilıklardan âzâde Kilarak TOceltme düşünü. plânı ve d«vınimidir, (hareketidir). Atatürk halkçıli?], eRitijn ve hukuk reformıan ile, bağımsız kafa. bafeımsız sosyal t?urum arardı. Bunun için, halkçılığı bu vönlerde alanlaştırmıştı. Fakat Atatürk halkçılığı kişi Y A R I N : SİYASAL ALANLAŞMA DiŞi BOND ELEMAN AUNACAK Dünya Bankası (International Bank for Feconstruction and Development) asağıda belirtilen meslek dallarında çali|tırılmak üzere bay ve bayan eleman aramaktadır. A 1 Ekonomiıtler (Ziraat, Endüstri, Eoerji, Eğitim, Ulaştırma, Ulke Toplu îktisadl durum raporlarının hazırlanması ve Karau Yaran Güden dallarda) 2 Mali Analizciler (Ziraat, Ulajtınna ve Enerji. Telekomikasyon ve su temini gibi kamu yaran güden kurulujlarda) 3 Efritim Uananı (Ziraat, Geael ve Teknik dallarında) 4 Ziraat Uzmanı (Ziraat ve Zirai kredi dallarında) 5 Mühendisler (Sağhk, yol liman, demiryolu sulama ve enerji dallarında) 6 Hayvan Yetiftirme Uznanı Bu elemanlar Dünya Bankası'nın Washington'daki Merkezinde veya Dünya Bankası'nın deniza?ırı misyonlarmda çalıştırılacaHardır. B Banka ayrıca, Zaire'de cahstınlmak üzere «Ulaştırma Ekonomisti Danıjman» ve Sudan'da çalıştırılmak üzere «Endüstri Ekonomisti Danıjman» aramsktadır. Yukarıda belirtUen meslek dallan ile ilgili müracaatlarm, en geç 10 Ocak 1975 tarihine kadar, Maliye Bakanhğı Hazine Genel Müdürlüğü ve MtİT Genel Sekreterliği tdari İşler Dairesi'ne yapılması rica olunur. (Bilgi ve Müracaat Formlan aynı daireden her gün 1517 arası sağlanabüir.) CBasm: ^7000) 10083 Dünya Bankasına DiUdiği jahülte veya yüksek okula giremeyen bcktemeli ve lise son smtjöğrencileritut • Test tekntğine uygun ve test uygulamalıöğretim •Ücretsiz tüm Gök$en yayınları •Ücretsiz fensosyalvetenek matbu testleri •Sabah.öğle.akşam sinıfları Liae ton «anıt ögrenctleriiM I BcklemeUlere FENSINIFI 2 Ocak • 1 Temmua ÜNİVERSİTEYE GİRİS 21 Aralık • 1 Ternmuz I 15 Ocak 27 Ocak (Sömestre) | TİFFANY JONES ĞDKŞEN DERSANESİ m 27 5132 Cumhuriyet 10036 GARTH V I 1 ÎLÂN ATATÜRK ÜNiVEflSiTESi REKTÖRLÜĞÜNDEN: Üniversitemiz Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ve Çocuk Sağlığı ve Hastahkları Bölümlerinde birer adet Profesdrlük kad» rosu açıktır. tsteklilerin 1750, 1765 sayılı Kanun ve Üniversiteler öğretim üyelerinin seçimleri ve Profesörlüğe yükselmeleri hakkmdak' tüzük uyarınca lüzumlu evrakları ile birhkte en geç 30.12.1974 tarihine kadar Rektörlüğümüze başvurmaları duyurulur. i t ILAN ISTANBUL DEVLET MÜHENDİSÜK ve MİMARLIK AKADEMİSÎ BAŞKANLIĞINDAN: Akademimız santralma iıt 47 34 5O.'3H '2 aat) ile 47 90 i6 numaralı telelonlarımız IU AKAL1K 19"4 den iubaren, 48 50 6O'4H (4 hat) olaıak d9>ısıınlecelcUr. llgilılere duyuruıur. ( B a s ı n : 26633' 10O83 t \ Hl99 (Basın: 27011) 10092
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear