25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Kanserle savaşta önemli bir bulgu somutluk kazanıyor KANSEH HÜCRELERtNE BAĞIŞIKLIK SAĞT AYAN BÎR SALGI'NIN VARLlGl SAPTAND1. BU SALGI ANA RAHMİNDEKİ CENİNİ KORUYAN ÖZLL BIR MADDEYE BENZÎYOR. normsl hücreler ANADOLU'DAKÎ ÖĞRETMEN OKULLARINDA U TURANCILIK,, AKIMLARI KOL GEZİYOR AP'nin «Sola k»r?ı mflHyetçi cephe» çağrısır.a gelan MHP cevabında sevımsız bir yargı, yosun tutmuş diçler arasından sevımsiz sevimsiz « ntlyordu. «Kultur eğitim. yayu ı kurumlarında ancak dikta ıdarelfrınde gorulecek olçüde kadro ihtılâli yapılmıstır». . MHP"nin lddiasına göre, «7 aylık solcu Ecevıt ikttdarında» olrouş bu ışler... Ne yazık ki dogru! Eğitim ku rumlarında, ancak dikta ybnetimlerıntfe görülebilen kadro ihtilâüerıne yeltenıldiğj doğru... Bu ışlenn, Ecevit yanm iktidanna rağmea yapıldığı da dogru. Kımlerin yaptığına gelınce.. MHP'nın adres şaşırtmacasını, sağ basındakı «Mılliyetçı cephe» tamtamlarınm gürültüsüyle ken dinden geçmis bır Demırel belkı sıneye çeker... Ama ulusa yutturamazlar bu gülunç vaygarayı Fasıst saldırganlarm Adarva'da canına kastettiklerl genç işçi daha komadan kurtulamadı... fagoaltler (yutar hücre} yabancı '/ hucreler DIŞ HABERLER SERVİSt tepki gbsterip göstermiyeceklerinı araştırmışlar ve sonuçta yalmz kanserlı hücrelerı kabul ettiklerinın kesın olduğunu saptamıslardır. Daha sonra kobaylsra herhanî;' verildiğinde görülen kızarma ve ıltihaplanmanın kanserlı hücreler söz konusu oldugunda görülmedığı deneylerle ortaya çıkmıştır. Bunun Uzerine •bıvolojik kimyasal reaksiyonlarla özetlenebilir» ılkesinı göz önünde tutan Pasteur Enstitıisü arastırmaları kanserli hücrelerin özgül bır madde salgıladığı sonucuna varmışlardır. Daha sonra da bu maddenin bileşımi laboratuvar çalışmalan sonucunda elde edilmiştir. Fakat Jacob ve arkadaşlan insan vücudunda kanser hücresırunkine benzer bir baska bağışıklık durumunun varlıgını da unutmamışlardr bu durum cenınin ana rahminde gelışraesi durumudur. Gerçekten ana vücudunun ceninı vaDancı bır varHk olarak kabul ederek atrnası Normal olarak organizmaya gerekırdı; oysa bu cenin rahimbır yabancı hucre girdiğinde «yu de kanser hücresıninkme benzer tar hücreler, kılcal damarlardan bır «bıçımde» gelışmektedır. Badışarı çıkarak yabancı hücrelert zı jenetık uzmanlan bu duruyutmaktadırlar; aynca yabancı mun ana organızmasının ürettıhücrelerle «yutar hücreler» ara ğı bır salgj ıle Rerçekleştigini sındakı mücadelenin bulunduğu ileri sürmekteydiler; başkaları bdlgede iltahaplanma ve kızarma ise aslında ambriyonun kendını gbrülmektedir. Oysa bir organiz ananın organızmasına karşı konı maya kanserli hücreler aşılandı mak üzere kimyasal bir salgı yay gında «yutar hücreler» bunlara makta olduğunu ıleri sürmekteyaklaşamamakta ve bu hücrele dirler. Ana rahmındekı cenin'm nn bulunduğu bölgede kızarraa othrophoblast» adlı bır madde ve ve iltahaplanma gonilmemekte ıle çevrilı bulunduguiçınebu mad denin damarlann gırdiği dır. Uzmanlar bu olguya uzun halde aynen Kanserlı hücreler süredir onem vermekte ve kan gıbi «yutar hücreler. tarafından serin tedavisi için bır yöntem bır tepki ıle karşılaşmadığı bılin bulunacaksa bu tedavi yollarının mektedir. Buradan giderek «thbağışıklık olgusu incelenerek rophoblast» kültürlerinde kanser bukınacagına inanmış bulunmak h hücre kültürlerinde rastlanan taydılar. Mnrengiz maddenin va* ohrp 5on on yıldan beri yapüan aras cbaadıgı arastırıimı» fakat yetırma ve deneyler, her hangi bir terli «throphoblast» elde edilemeorgan veya doku naklınde bile dığinden bu saflanamamıştır. nakledilen organ veya dokuyu red Ancak «throphoblast» hücrelerı deden organizmanm nasıl kan ile kanserlı hücrelerm etkileri serli hücrelen reddetmediğıni an arasındakı paralellik her ıkı tip lama yolunda yoğunlaştınlmıs bücrenin de aynı maddeyı salgıvanlmasına tır. Kanserh hücrelerin çoğalma ladığı varsayımına sı ve yayılması olayında söz ko olanak tanımıştır. nusu olan vücudun savunmasınVanlan sonuç kanser hücreledaki bir yetersizlıkti. Nitekim 1960'lardan bu yana çeşitli uz rinin «throphoblast» ile aynı has manlar yaptıklan çahşmalar so saya sahıp olarak orgaruzmanın nucunda kan kanserinin bazı tür kovma tepkilerine karşı direndilerıne karşı BCG aşısı kullana gıydi. O halde kanserin tedavisi rak vücutta savunma mekanız için kansp.rlı hücrelenn bu hasmasını tahrik etme yoluna git sasını kimyasal yöntemlerle ortadan kaldmp kanser hücrelerimişlerdı. nin bağışıklığını yok etmek yeAncak bugüne kadar yapılan terli olacaktı. Bunun da ötesinçalışmalar Profesör Jacob ve de aynı yöntemle cenıni koruyan arkadaşlannınkıler dışında so «throphoblast»ın da bagışıklığı runun öztine inmemekteydiler; kaldırılarak istenmeyen bir ceyani kanserli hücrelerin nasıl ninin bızzat organızma tarafın«yutar hücreler»i etkısiz kılabil dan atılması saglanabılir ve boydikleri bulunamamaktaydı. lece dofum kontrolü yeru bır Gerçekten Profesör Jacob ve boyut kazanabılırdi. Aynca tam arkadaşlan sonınu bambaşka tersme bır uygulama ıle organ bir açıdan ele almayı denemiş veya doku nakıUerinde karşılalerdı; o güne kadar inceleme şılan «red» olgusu bertaraf edikonusu hep saldınya ugrayan lerek kolayhkla her çeşit orsanın organizma ıken Pasteur Enstitü nakli gerçekleşebilir duruma gesü araştırmacılan deney ve aras tirilebilira. tırmalarmı «saldırganlara» yöAncak Profesör Jacob ve arnelttiler. Bu yolda yaptıklan deneyler sırasında Profesör Jacob kadaşlan konularının özelükle ve arkadaşlan fare ve kobaylara kanser olduğunu behrtmekte ve bu yüzden kesın sonuçlar elde etaşıladıklan kanserli hücrelerin herhangi bir açıklama ne gibi tepkiler vaptıklannı ve meden soylemekteorganizmaya kanserli hücrelerle yaparaayacaklarını dirler. Jacob ve arkadaşlan kebirlikte ne gıbı veni maddeler gırdiğini gözlemeye koyuldular. sın olarak uygulamaya koyulabiyöntemı bulunmaHer deneyde aynı gözletne varıl len bir tedavi umut vermenin bir dan hastalara maktaydı; bır esrarengiz madde cınayet olacağını ileri sürerek kanserli hücre ıle birlikte or şımdilik araştırmalarının ne düganızmaya dahil olmakta ve kan zeyde olduğu konusunda bilgi serli hücrenın bulundugu böl vermekten kaçınmaktadırlar. gede bu esrarlı rnaddemn ortaya Fakat şurası aoıktır ki söz koçıkması üzerine diğer herhangi bir yabancı hücrenın varhğın nusu yöntem gerçeklestirilirse tıp bilimi venı boyutlar kazanada olanın aksıne bır «sessizlik» hakim oLmaktadır. Jacob ve ar cak ve tıp dünyasmı uzun sürekadaşlan ılk önce farelerin «yu dır meşgul eden sorunlar çozütar hücrelerinin» her hangi bir me kavuşabilecektır. Profesör François Jacob bugün 54 yaşında b'.r bilım adamıdır. Jacob 45 yaşındayken Nobel tıp ödülünü, bu yıl da, önem li bilımsel bulgulara verllen «Arnold • Raymond» CKİıilünü kazanmıştır. Ünlu Pasteur Enstitüsünün önde gelen kişilerinden bın olan Profesor Jacob bugünlerde arkadaşlan ıle bırlikte kansere karşı savaşta önemli bir bulgu nun peşıne düsmüştür. Profesor Jacob ve arkadaşlan kanserlı hıicrelenn saigıladıklan bir madde sayesinde, organlzma ya giren yabancı hücrelert yok etmelde görevli olan sYutar hücre»len (Fagosit) kendilerınden uzaklaştırdıklarını ve böylece organızma içınde varolma ve üreme koşullannı yaratabildiklenni ortaya çıkarmışlardır. Gerçi kan serlı hücrelerin kendılerine özgül bır bağısıklıga sahip olduklan, 10 yılı aşkın bır süredir bılinmek teydi. Jacob ve arkadaşlan ise, bu bağışıklığın kaynagını bulmuş oldular. normal hücreler S «Faşolaruı» kadro ihtilâli Hazıran ayında Ilıca'dakı Yavuz Selım tlkogretmen Okulun dakı soytanlıkları soruşturmağa gelen Bakanlık müfettişi. ifa delerine başvuracağı öğrencilen bulamadı.. Tatıldevdı ciğrenciler Atatürkçıı on öSretmen'n Bakanlığa gonderdiklerı dılekçede yer alan görlemlerın kanıtlan ortadan kaldırılmıstı... Basbuğ'un resımlen, komando sloganları yok edilmiştı Okulun duvar gazete^ındekı hezeyanlar da gorunmuyordu. Gazetede, kendinı dunvacfan soyutlamış bır şartlandmlmışlığln «Turan» özlemlerınden baska şey yoktu.. Bu özlemlerden bırinde şöyle yazıyor: «Tıirkündür Turk sereftir Türk ündür Kara yer yarılsa da Nazh Kerkük Turk'ündUr. Sekizyüz genç öğretmen adayı "faşoların,, eline terkedildi Turhan ILGAZ mıllivetçisinln mısralarfvle bitırelım: Gönüllerdeki yaralarımın kanınl dindir Yüzde yüz Türk oldu^un gün cıhan senindir » Hitler patentli «Made in Turkey» damgasını taşıyan bır baş ka özlemde ise gelecegın kuşaklannı emanet edeceSimi» öğretmen adayı, «Kan olurta yurt harcında / Parlar hilâl gök burcunda / Tann lznfvle diye cevap vermemlz ve bu cevabın geıektırdığı buvük TURAN ldealinin dönmez savasçıları olarak. kendimızı hazırlanıamız. dunyanın bu haliyle sulh ve «ukuna muhtaç olduğunu ınaıla kafamı?a sokmak ısteven empervalist hoparlorünü «usturmamız, Oğuzlann. Alpaslanların. Kanunilenn. Yavu7ların. Atatürklenn torunlan alarak en büyuk gorevımi7, en kutsal ülkümuz değil mirfır? Sorlerimızi bir büyük Türk aeun'ia / Türk en (i«tün irk > l d r ık« rlıve v a / m ı s .. ıJaltanlık mülettışı bu «masum» özlemierde nerhangı bır tehiıke görmemıs olacak ki, on osr^tmenın d'.lekçelennde yeralan ıddıalann «varit olmadıği" na» Karar verdı.. Yme de. okul müdüru tsmaıl Hacıbekıroğlu'nvın verıne Muammer Meray adında bır oaska müdür atandı. ÖğTetmenlerin iddiası neydi? On öğretmenın Mılli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ'a gön derdıklen 12 Nısan 1974 tarihli cblekçelenndekj ıddıalar neydi?.Öğretmenler kendilerıne koman do süsü veren bır takiTn yönetıcı ve ogretmenlerm okulda, Atarürkçu öğretmen yerine MHP mıl.tanları yetıştırdiklennı belır tıyorlar <Su anda okulumuz MHP'nin parti ocaeı halınc getırılmıştir. Bu vönde çalısmalara katılmayan Atalürkçü öğretmen lere ve öçrencilere olağanüstu baski vöntemlprî uTjulanmjş ve üizin bakanlıjınız sırasında da uvgulanmaktadır» dıvorlar, müdür başyardımcısı Kemal Karahan. Eğitim şefı Sulevman Özaemır, Edebıyat öğretmenleri Leylâ Karahan ve Hüseyın Seyir cı ıle beden eğ:tımı öğretmeni Avse! Azerhan. kımya öğretmeni Fevzı Ayrancı, matematık ögret menı Murtaza Yılmaz, Fransızca öğretmeni Nevzat Dılen, Türk; çe öğretmeni Yücel Vazgeçer, tanh ogretmem Turhan Tavnıkçular ve Dın bılgısı ogretmeni Nedım Sengül'ün. ögrencilera Türkeş ve Bozkurt resımlerı da ğıttıklannı. okulda komando marşları çalındığını, Türk Dıl Kurumunun yenlıp öztıirkçe söz cuk kullananlara baskı yapıldığını, bazı ogretmenlerm dovüldü ğünü, bellı bır yöndekı kıtap va der.îilerden başka yaymlarm ve bu arada bellı gazetelenn okula sokulmadıgmı anlatıyorlardı. «Yutar hücreler» organizmaya giren yabancı hücrclere saldırarak bunları yutmaktadırlar. Fakat organizmaya kanser hücreleri girdiğinde durum değişmekte ve kanser hücreleri salgıladıklan bir kimyasal madde sayesinde «yutar hücreler»i atıl hsle getirmektedirler. Baskı ve terör Yavuz Selım llkoğretmen Okulunda, sekız yüz ellı kadar öğ rencı ıle otuz oır öğretmen var dı. Yırmıdokuz öğrencı, baskı ve teror altında sındırılmek ıstenen «devrimci» ogrencılerdir.. Bunlara Şeker Bayramından bır hafta kadar önce dokuz yeni ar kadaş katıldı. Sıvas Öğretmen Okulundakı komando edepsızlığinden sonra Ya\nız Seltm'e nalc len gondenlmışlerdı... Ülkü Ocaklan, bu dokuz «komünist»in gelışını Sıvas'tan Erzurum'a, önceden haber verdiğınden, esash bir karşılama törenı yapıldı venilere. Geldıklennın ıkıncı günü saldınya uğradılar. Yenilerle ılgilenen eskılerden iki bğrenci, Eğitim sefi tarafından bır guzel dovüldü. Uüdür Yardımcısı YUcel Vazgeçer de, yenilere. «sizlere (ficık oluyorum» lu. «ağzınızı yırtanm»lı, «NasıU sa sürüleceksiniz. ama it gibi eideceğinize, insan fibi gidin» U bir soylev çentı... Bavulları sılâh dolu, dunyayı dolaştılar ve eşi hava limanlarındaki tedbirlerin yetersizliğini kanıtladılar DIŞ HABERLER SEKVİSt Amerikalı gazeteci Ron Leytner ve esi, çeçttli ülkelerin havaalanlarındau, tren istasyonlanndan ve >imanlarından rahatça gecirdikJeri silâhları ile birlikte görülüyorlar. dan elde ettiğı bir mektubu Miamı'deki gumrük merauruna gosteren Laytner. eşi ıle birlikte Avrupa'ya gıden bir uçaga bınerken, silâhlarını da rahatlıkla u n ı n a alabilmıştir. «Fakat» diyor Laytner, «Yanımda bu sılahların yerıne asılları da olsaydı rahatlıkla uçata binebileceküm; çünku hiçbir kontrol yoktu havaalanında » rinde mecmualar bulunan çantaya üstün körü bir göz atarak silâhlsn farketmemesi gazeteci ve cşini iyice şaşırtmıştı. Artık Avrupadaydılar ve yanlarında iki adet tabanca ve iki adet de makinalı tüfek bulunuyordu. Laytner'ler trenle Madrid'den Barselona'ya. oradan da Isviçre'ye sonra da Müano'ya geçerken bavullannın bır kez dahi açümamasına hayret le karşüamışlardı. Tedhiş olaylarına birkaç kez sahne olan tspanya, Isviçre ve Italya arasında trenle yolculuk ettikten sonra yi ne trenle Paris'e varmışlardu:. Bun dan sonra Paris'în güvenlik ted birlerinin sıkılığı ile tanınan Orly Havaalanından Londra'ya geçmeyı düşünüyorlardı. Orly'de de silâh dolu çantalarının rahatça uça ğa ulaşabildiğini RÖreceklerdi. An cak Laytner Orly'de yolcularm uçağa binmeden önce üzerlerinin çok sıkı bir şekilde arandığını be lirtirken • Uçağa üzerimizde silâhla binmemiz imkânsızdı; ama ilk indiğimiz havaalanında bavul larımızı isteterek silâhlanmızı ele geçirebilirdik» demektedir. UçakIan Paris'ten hareket ettikten sonra Londra'nın Heathrow hava alanmın tngiliz ordusu askerleri ve tanklan ile korunduğunu düşünmelerine rağmen Laytnerier bu havaalanına vardıktan sonra bavullannı serbestçe gümrükten geçirecekler ve daha önce sözünü duydukları asker ve tanklardan bır eser olrnadığının farkma vara caklardı. Londra Havaalanında kimsenin ba\iıllaruıda ne olduğu nu sormadıgını belirten Ron Layt ner «Heathrow'da bir tek polis memuru Ue muhatap olduk, o da bize gümrükte fotoğraf çekmeme mizi ikaz etti» demektedir. bavulu açmasım ihtar ettiler; ba vulda bomba olmasmdan kuşku lanıvorlardı; fakat yolcu bövle bır şey olmadığını sadece tuva lette unuttuğu şemsiyesını almak istedığını belirtmekteydi, sonun da yolcu hakh çıktı; bu arada bız ve silâhlanmız bır kez daha rahatça uçaga binmiştik.» Amerikalı gazeted Ron Laytner ve eşi belkı de son günlerin en ilginç gezilerinden bınni gerçekleştirdiler: Laytner'ler yanlarında ıkı makinelı tüfek iki tane de tabanca ile birlikte küçük bır dünya turu yapmıslardır Amenkalı gazeteci ve esının yanlanıvdaki silâhlar hakiküerine yakın kopyalar olmakla birlikte, geçtiklerı smırlarda, havaalanlannda, tren istasyonu veya limanlarda bavullarının açılmamış olması ilgi çekicidir. keti» Pan American'm bir uçafırva bir tek çantası bile açılmadan binerek Hong Kong'a varmıştır. Hong Kong Havaalanında da hiçbir denetime tabi tutulmayan Laytner, silâhlarını denız yoluyla Amenka'ya sokmayı planlamıs ve «tehlikeli yük»ünü bır vapura bindirdıkten sonra kendlsi uçakla Amerika'nın Virginia eyaletine varmış, «silâhlarının» gelmesıni beklerken de Japonya'dakı sahte silâh fabrikasının buradaki temsilcısinden bin adet Smith and VVesson marka tabanca almıştır. Vapura yüklettırdıfi silâhlarını Mıaroi limanında teslim sld'.ktan sonra Smith and Wesson'ı satın aldığı dükkân Amerikalı bir gazeteci 29 Ekim olaylan Cumhuriyet Bayramı günü, tören donüşü, Yavuz Selim tlköğretmen Okulunun, komandolara göre «komüntst» öğrencılerl okul dışından saldınya ugradılar. Yaralananlar oldu. Okulun sağcı oğrencıleri de ders verenler ve ders verenleri «yaşayın Bozkurtlar» diye alkışlayanlar arasındaydılar. Avrupa'ya vanş Amerikalı gazeteci ve eşi Meksika Havayollarına ait bır uçakla Madrıd'e vardıklarmda bazı güçlüklerle karşılasacaklarını umuyorlardı; fakat Madrid Havaalanında bıkkm bir halde olduklan sezilen gumrük memurlarının, üze Taklit silâh fabrikalan Ron Laytner, Uzakdoğu'da yapılan silâh kaçakçılıkları ile ılgilı bir inceleme yapmak üzere Japonya'ya gittlkten sonra daha ilginç bir konu bulduğunu belirtmektedtır; bu konu Japonya'da iyıce yaygınlasan yalancı silâh ticareti ve sanayiidir. Silâh taşımanın katı kanunlarla yasaklandığı, asker ve polislerin bile sıkı kontrol altında silâh taşıyabıldikleri Japonya'da sılâh meraklılarımn ıhtiyacından jararlanmak üzere ışe gırisen birkaç açıkgöz sanayicinin gırlşimleri ile temelî atılan bu sanayiin pazarı giderek Japonya' nın sınırlarınl asmış ve iyice genışlemiştır. Ancak daha sonra taklit sılâhların soygunlarda kullanılması üzerine hükümet önce taklit sılâh üretimini yasaklamış ve sonra da sanayicılerin baskısı üzerine bunların sarı renge boyanmasl şartiyle ımalıne İzin vermıştır. Fakat Laytner'in anlattıgına göre sarı renkli taklitlerle birlikte aslına yakın silâhların da geniz çapta satıldığı görillmektedir. Amerikalı gazeteci bunun gerekçesini Japon taklit silâh fabrikatorü Shijo'nun ağzından şöyle anlatıyor: • Meraklılann hoşuna giden taklitlerin mümkün olduğu kadar asıllanna benzemelerldir..» • 0 Disıplın Kurulu toplandı, Hadi Cengız, Efrazım Bozbey, Vedat Koç, Hanefı Tannkulu, Osman Ahıskah. Zıyaettin özbefc, Gündüz Gümüşav, Dursun Akpuıar, Saime Gürsoy, Yakıza Şımşek, Coşkun Bayrak adlanndakı öğrenciler tasdikname ıle okuldan uzaîc laştmldılar, daha bır çok öğrenciye de çeşitli cezalar venldi. Dövüime olayı bır yandan da Amerikalı gazeteci ve eşi bu kez de Parıs'üı yenı ve çok mo Vılâyetce soruşturuluyor, Bakandern RoissyCharles De Gaulle lığa duyuruluvordu. Havaalanma ınmişlerdı; güm Okuldan uzaklaştınlan Saime Akpınar'ın rükte memurun «dekıare edıle Gursov ve Dursun cek bır şeyıniz var mı?» sorusu ayrılacaklan gün (S kasım günü), na «yok» dıye cevap verdiğını be toplu bır eylem daha oldu. Sağ«Arkadaşlanmra lirten Laytner şöyle devam et cı öŞrenciler vermeviz» diye ayağa kalktılar. mektedır: « . Fakat memur tat mın olmamıştı; kuşkuyla ytizü Erresı eün. Dısıplm Kurulu üyeme bakıvordu. bunun üzenne sı Resımtş öğretmeni Hasan derhal, «Karımdan başka dekla Yıldız saldmva uâradı. Dıger üya Bayram Yıldız ise landarmalar re edecek bır şeyım vok» aedıın Memur tam bır Fransızdı; bize tarafından korunarak dersaneden idare binasına gidebılıyordu .. geçmemizı söyledı » 7 kasım'da okul vırmi eün silreyle kapatıldı ve Bakanlıkça Amertkalı gazeteci ve eşi, da göndenlen mıifettış tarafından ha sonra bir araba kıralayarak ] bu süre içınde soruşturma yapıldı... Almanya, Danırnarka ve lsveç"ı | dolaşmışlar sonrada bır ferıbot Nasıl bir sorusturma yapıldı la Isveçten Fınlandıya'ya geç ' ise. 12 nısan iy74 tarihli dılekmışlerdir. Bütün bu otomobıl çede de ımzası bulunan ve Dıyolculugu sırasında da gümrükle I sıplm Kunılu üvelennden Reri rahatça gectiklerüii belirten sım İş oğretmenı Hasan Yıldız, Laytner gumrük memurlanmn Beden Eğitim: öğretmeni Abdullakayıt tavırlannın hayret verı lah Varlı ile bir avlık öğretmen Eavram Yılmaz ifadelen alınma cı olduğunu söylemektedır. Layt ner'ler, Helsınkı'den tekrar ts gereğı de eörulmeksıziD sttrUlBeyazıfa, veç'e geçmışler ve Stockholm' düler. Yıldız Doğu ün Arlanda Havaalanında son b:r Yılmaz Tatvan'a. Varlı da Urfakez «kontrol behrtısı» ıle karş: nın Bırecik'me... laşmışlardır. Ron Laytner bu oKarşı kamptan da sözümona layı şöyle anlatıyor: «Arlanda Ha üç oğretmene «nasıl cezası» vevaalanında gumrukten geçerken nldı. Sağ basının uzennde kıjayanımızdakı yolculardan b:n metı konardığı, (anulivetçı öğgumrük memurlan tarafından retmenler surülüvor» diye basayn bir jrere çekıldı, üstü başı bas bağırdığı nakiı sonucu, Ayve bavulları iyice arandı; bu a sel Azerüan, Anmet KırklnUç dam İsveçli idi bız ise yabancı ve Nevzat Oıler oıemieketlerinıdık ve sılâh dolu cantamızla dekı okuüara ?önderildıler. Abirlikte rahatça gümrükten geç zerfcan Artvınlıvdi Arhavı'ye 0 t tik.» tı. Kırkkılıç Krzurumıuydu Kağızman'a. DUer de Sıirt'e gittiDünyamn bellı başlı havaalanla ler.. nnın bir kaçından, bır çok tren ükulda kalan Atatürkçtl ÖSretistasyonundan ve gumrük kapı menler <can ?uvenııklenniD kosmdan rahatlıkla geçen ıkı adet runması icın» dılekce verdiler makinelı tüfekle iki tabanca şıtn Br'ıantı»a devrimci ögrencılerin dı Amerikaîı eazeteci Lavtnerın •uırıü de aynı gerekçevle baska koleksıyonunda baş köşeyı ısgaJ etmektedır. Ron La'rtner son ge okullara nakilîenni istediler. zisinın hem hevecanlı ve ılgınç «7 aylıK solcu tcevıt ıktıdarınolduğu ıçın hem de eiimrükler da» faşolann «Kadro ıhtılâli» işdekı güvenl'k tedbırlennin veter te böyle tamamlandı Ilıca'nın sızlıgi hakkmda bır bılgı edinıl ^avuz Selim İlköğretmen Okumesine vardımcı oldu*u ıçın anı l'jnda... larında onemü bir yer tuttu^uSekızvüz süsur öğretmen ada* nu belır'mekted'r Bunvınla bir n bır avuç mıhtanın «Turanjı lıkte bu gezı sadece Laytner'in şartlandırmalarına terkedildi bır tath bir anısı olmaktan ileriye kac Atatürkçü engel temizlendü gitmemıştır. ten sonra. İskandinav iilkelerinde BATI DÜNYASINDA TUKETİM MODASL SONA ERDI (DIŞ HABERLER SERVtSt) Batı dünyasmı baştan başa saran «tüketım modası», artık sona erdı. Sürekli artan fiyatlar, işsızlik ve petrol bunalımının uzun donemdeki etkileri, tüketicileri daha tasarrufa yönelik davranmaya zorluyor. Örnegin Tayland Kralı Pumıbol, her yıl aralık ayında verdigi doğum günü partisini bu yıl gerçekleştirmedi. Federal Almanya Başbakanı Helmut Schmldt, ken di odası da dahil olmak üzere. Başbakanlıktaki tüm hacimlerin 20 dereceden fazla ısıtılmasuu yasakladı. Bir süre önce et tüketiminı gözle görülür biçimde arttıran Japonlar da, son zamanlarda yı ne pirinç tiiketimıne agırlık ver mege başladılar. Bugün için dün yanm en zengin Ulkesi sayılan Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bır anket, haltan % 67 sinin eskiden sürdürdükleri lüks yaşamdan vazgeçerek, daha gerekli ihtiyaçları için para harcadıkîannı ortaya koymuşrur. Fetrol bunalnru ve enflasyon, dünyanm her yerindeki tüketicileri daha tutumlu ve geleceğe kuşkuyla bakar duruma getirirken, devlet adamları da iıalklarının karşısına tasarrufa yönelik tedbırler alarak çıkmak durumunda kalmışlardır. Tüketim toplumlan, bu yeni ortaya çıkan «tutumluluk m o dası»na da kolayca uymuş, yakıt başta olmak üzere tekstıl, inşaat ve diğer sanayi kollannda ve yiyecek tüketiminde belırgin bir azalma görillmeye başlamıstır. Tüketlmde görtilen butazlıgerileme, hesaplannı daha farklı bir geleceğe göre yapmıs olan îşletme sahiplerini güç durumda bırakmıştır. Küçük ve orta işletmelerden pek çoğu ıflâs etmekte, ya da iflâs tehlikesıyle karşı karşıya kalmakta, bir çok ülkelerin ticarî piyasasında yalnızca başı çeken büyük ışletmeler varlıklannı sürdürmektedirler. Onlar bugün İçin henüz tüketim modasının sona erdiğinin farkmda değiller ve hâla büjük karlar elde etmekteler. Londra'dan tekrar Paris'e Amerikalı çıft Scotland Yard güvenlık kuvvetlerinin her taraf ta İRA mensuplannm bomba ve silâhlannı aradığı Londra'da, kaldJklan otelde sılâhlannı tu valetteki rezervuann ıçme koymak zorunda kaldıkiannı böylece yine kimseye farkettirmeden sılâhlannı saklamayı basardıkla rını belırtmektedirler. Bır süre sonra Londra'yı terk edıp f'^rar Pans'e dönmevi kararlaştıran Laytner ve =şı en sıkı güvenlik tedbırlerı ı!e Heathrow Havaala nından hareket ederken karşılaştıklarını söylüyor ve şöyle de vam eriıyorlar: «Heathrow'dan hareket ederken oır volcunun elındekı bavulu orta vere bıraka rak tuvalete doğru yönelmesi üzerine polis memurlan derhal kendismin etnfını sardılar ve İlk durak HongKong Laytner bu silâhlann satıldiğı bir dükkândan bir Thomson bır de Rterling makineli tufeği ile bır tane Brownmg taklidi otomatik tabanca aldıktan sonra ıncelemesının konusunu değışlirmeve karar vermiştir. Artık cüretli bir denemeye gırl secek ve özelükle havaalanlannda kı güvenlık tedbirlerinin yetersız olduğunu kanıtlamaya çalışacaktır. Amerikalı gazetecinin uzun yolculugu Tokvo Havaalanında başlamıştır; buradan «dünyanın en tecrübeü htvayolu şır ellnde silâh dolu liutusuyla Parisln Boissy Havaalanında
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear