01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 11 Aralık 1974 SıMıLt ELÎMPEN GflfNı ASDDIİCANBA2 DAĞLAR KRALI Yazan: Edmond Aboııt 47 Bu sözler üzerine Hacı Stavros, sol kolunu Dimitri'nin boynuna attı. Kılıcını güçlükle kınmdan sıyırdı ve yalpalayarak, Koltzida"nın adamlannın yıkmayı bajardıkları barikatlara doğru yürüdü. Ne yapacaklarını bilemeyen hay dutlar, birgün önce ölümünü bekledikleri şeflerini elde kılıç karşılarında bulunca geri çekil düer. Bu tepeden tırnağa silâhlı onbeş yirmi ki si, ne kendilerini savunuyor, ne kaçabiliyor, ne özür diliyorlardı; hepsi taş gibi hareketsiz kal mışlardı. Kral doğru hepsinden fazla sararmış olan ve tir tir titreyen Kottzida'nın üstüne yürü dil tam karşısma gelince, güç almak için bir elini arkaya attı, olağanüstü bir gayretle bütün gücünü toplayıp kılıcını savurdu. Koltzida'nm kellesi vücudunun yanına düştü. Kral kılıcını cansız gövdenin dfbine attı. Gidelim dedi, kıüç kalsın, kınını götürü yorum. Artık ne kılıcım işe yarar, ne de ben. Eski adamları Kral'ın ayaklanna sanhyor, kendilerini affetmesi ve gitmemesi için yalvanyorlardı. Kral niç birine dönüp bakmadı bile. Giacomo beni sırtında Kastiya köyüne kadar taşıdt. Orada atlanmıza bindik. Atina yoîunda Harris'in yanına yaklaştım ve Fotini'yi nasıl tutsak ettiğini sordum. «Düçünebiliyor musunuz dedi, seferden dö nüyorum, hem de ne sefer! Altı korsan gemisi batırmışım, keyifli mî keyifliyinı. Şöyle tatlı tatlı hoşbeş etmek için par.siyona gidiyorum. Bir de ne göreyim. Kristodül'ür. ailesi, Bay Me rinay, Giacomo ve William orada, hatta pazar günleri gelen kız da her zamankinden daha pazarhk bir kıyaietle hazır. Aırıa siz yoksunuz, ne olduğunu soruyorum. Durumu anlatıyorlar. Bu nun üzerine küçük William'a dönüp, neden sızi bu durumda bıraktıgmı ve yardımınıza koşmadıgmı soruyorum. Zavallı küçük. bütün yollara başrurduğunu, ama onbeş bin frank bulamadı ğını son çare olarak pinti Bay Merinay'dan îstediğini onun da vennediğini söylüyor. İşte bu nun üzerine. Çeviren: Ali Sirmen faytona bindim yola koyulduk. Hemen düzgün bir Ingilizceyle söte başladı. Bay Harris yalvarırım stre! Dağlar Kra lına karşı harekete geçmeyin. Atın bu diişünce lerı kafanızdan. Ben gülmeye başladım, o da ağlamaya, yemini billâh edıror, oradan sağ dönemeyeceğiml söylüyordu. O zaman ben de Hacı StavTOs'tan daha giiçlü oldutumu onu temizleyecegimi söyledim. Bu sözlerim kua daha da farla dokundu. NTeden haydut için bu kadar üzüldüğünü sorduğumda bir melodramın beşinci perdesinl andırır bir ifadeyle Ah o benim babamdır. Dedi. Peki babanız sizi sever mi küçük hanım? Herseyden çok. Şimdiye kadar hiç bir isteğinizi yerine getirmediği oldu mu? Hayır. Pekî, şimdi bir mektup yazıp Hermann Schultz'u sise göndermesini isteseniz yapar mı? Hayır. Emin misiniz? Kesinlikle. O zaman küçük hanım, bir hayduta karşı yapılacak tek jey kalıyor. Sizi gemime götürüyorum. Hermann Schultz geri dönene kadar rehıne olarak tutacağım. Ben de aynı şeyi önerecektim. Bu kojul lar altmda babam dostunuzu serbest bırakır. İşte o andan itibaren ablak >"üzlü çekilmez kız gemimde benim dairemde kalıyor. Kendisine bir kral kızı gibi davranmalarını söyledim. Hikâyenin gerisini de biliyorsunuz zaten. John Harris'ten bir an için izin istedim. Kralın yanına yaklaçtım, kulağma eğildim. Yanılmışım dedim. kızmız John Harris'e £;ık değil, beni o şekilde konuçmaya iten korku olmuştu. İhtiyar bana bir el hareketiyle teşekkür etti. Tekrar John'un yamna döndüm ve ona MaryAnn ile aramızda geçenleri anlattım. Dos tum çok memnun gb'rüıjüyordu. ,, Bravo dedi. bu öykü bana biraz eksik gtlirm Jar^İBde aşk yektu şimdi o da tamam oldu. Yoo. dedim. Bu işte ask falan yok. Bir yanda iyi bir dostluk gösterisi. öte yanda minnettarlık duygusu. Bizimki bir akıl evliliği ola cak. Evlenin dostum ve beni de tanık olarak çağırm düğününüze. Kuşkusuz bunu çoktan hakettiniz fevgili Harris. Mary Ann'e sürpriz yapmak istiyorum geldiğimi haber vermeden birden ksrjısma çıkacağım. Çok iyi bir fikir. öbürgün Saray'daki ba loda karsılaşırsınız. Ben de davetliyim. Sizın davetiyeniz ise pansiyonda masanızın üstünde duruyor. Ama iki gün gemimde istirahat edin buna ihtiyacınız var. Fanny'e çıktığımızda saat aksamın altısı»dı. Dağlar Kralını kaptan köprüsüne kadar ta lıdılar. îhtiyann artık ayakta duracak gücü yoktu. Hacı Stavros'un kızıyla karşüajması çok dokunakh oldu. <IVr*ını 101 YIL ÖNCE ISTANBUL C( Theodore CAHU Sakın ola ki idari işlerinizi dürüstlük yolundan halletmeye kalkmayın,, OTELiNiZE GiTMEK İÇİN BİR ARABA TUTUNUZ. FAKAT SONRADAN SO YULMAMAK iÇiN PAZARLIK ETMEYi UNUTMAYINIZ, Doğu: ufukta, kendi kıımızıhğı içinde tam erime kertesine gelmi? bir güneş demektir!.. Bu güne«, sı caklık verici ışınlarıyle. tüm kub beleri ışığa boğar!. Çinlilerinki gi bi. dantelli çatıları fistolar. Üsküdar evlerinin pencere camlarında yangınlar meydana getirir Al tından oklannı. gök mavisi Boğa zuı derin sularına saplar ve büyük yapıların zirvesindeki ayyıldızları parlatır!... Daracık meydanda ceşitli şeylerin satıcılan durmus, bafıraraktan malını satıyor! Başıbos atlar.. kaiasını bacaklarının arasına sıkıştırıp uyuyan köpekler.. müşteri bekleyen vük arabaîan, eskıce faytonların tümü bu mey danda bir araya eeımiç Köprüye para Doğu Doğu: bu kelime aynı zamanda parlak bir gökyüzünde, durgun ge celerin şehvetli yarı aydınlığında ve yaradümış şeylerin korku olduğu kadar. saygı duyurucu görü nüşüyle gezen bir «Ay> demektir!.. Bu biraz da, Karadeniz'den, Marmara'nın usmyan kıyı sakinlerine. o suların hızlı akışında dallarının yüzdüğü gül ağaçlarının kokularıyla yüklü akjam rüzgârının serinliğidir!... Evet. Doğu bunların tümüdür. Daha doğrusu durmadan yenilenen, çoğalan. başkalaşan bir şiirdir, görülen ve yaşanan bir şiir!. O. insan ruhunu anlaşılmaz bir tatlı gevşekliğe daldıran dayanılmaz bir çekim gücüdür!... Evet. yeni gelen turist, Istanbul dan yolcu için görüntü budur. Istanbul. bir periler âlemidir!... Fakat kulislerine daldığımız za man acaba neler göreceğiz? însan. Istanbul'da her şeyi görmelidir. Geçmişi yeniden yaşamalt dır. Turiste. izleyeceği yolu önce den saptama çok zordur. Bir elçilik tercümanı gerekir. Günde 7 franka en iyileri bulımabilir. Öncejflcle menueSetSf^jozuk değistiricilerine basvuralım A\oıçlarını dolduran gümüs paralan şıkırdatan sarraflara hemen her kapıda rastlamak mümkündür. Efer 15 gün dyınnıs ısenız. bu Istanbul'u iyıce görmek ıçuı çok değildir. Çünkü. dönen ve cHu..» çeken dervişleri ziyaret için özel gunler vardır. Ayrıca bâzı gezilerin gerektirecegi aydınlık. güzel günler ister. Bulgurlu (Çamlıca) tepesini gezmek için eerektigi gibı.. Herşeyden önce, daha ilk günü en geç sabahın dokuzuna doğ ru Beyoğlu'nu, Istanbul yakasına bağlayan tes geçit veri Galata Köprüsüne gitmek gerekir. Dubalar sırtmda duran bu ahsap yapıt üstünde turist. Dogunun bütün tiplerinin geçit resmi ni seyretmek için orada saatlerce kalabilir. Asya batısının, Doğu Avrupa ucunun ve Afrika kuzeymin bütün uluslanna mensup kışileri bir arada ertlt etmek çok kolaydır... Galata KöpriisUne gelmeden önce, kapısında. küçük tahta basamaklann (sahanlık olacak) üstünde tünemişçesine, hiç kımıltiamadan nöbet tutan askerlerin nurduğu Topçuluk Bakanlığı önünden geçiyoruz. Köprünün girıji büyük bir kalsbalık tarafından tutulmuştur. dedintr.bc! de HerkurtaıH'B?:ı"O SlHfiiR ros'a fidyey; kurşun olarak öderiz. Dünyayı ba şma geçiririz ihtiyar palikaryanın, canını alırız da bütün Yunanistan da oh der! Lobster ve Giacomo bu önergeyi sevinçle kabul ettiler. İkisinin de kanı kaynıyordu. Hacı Stavros alçağına kendi hünerlerini gösterme ye can atıyorlardı. Ancak, masadaİL Yunanlılar hiç de sevinç li görünrniiyorlardı. Hele sizin Crinolina İnvariabilis adını taktığınız ablak suratlı kızın üzün tiisüne diyecek yoktu. Neyse. bana her gözlerini dikişinde içimi sıkıntıyla dolduran kız saat dokuza dogTu pansiyonuna gitmek üzere aynldı. Orj dakika sonra ertesi gün buluşarak Hacı Stavros'a haddini biidirmeye karar verdik ve ben de dostlarımm elini sıkrp pansiyondan aynldım. Ama arabaya binince ne göreyim derslniz? «Crinolina tnvariabilis», orada hizmetçisi üe birlikte oturmuyor mu? Kız beni görünce elini dudaklarma götürerek susmamı söyledi. Hiç bir şey söylemeden Konstantinopol, ya da daha dogru bir deyişle Istanbuldayız.. Ilk önce size önemli bir öğüt vereyim: Sakın oli. ki idari işlerinizi düzen ve dürüstlük yolundan halletmeye kalkmayın!. Bol bahşiş verın, bu bir takım sıkıntı ve engellerden arınmarnzı saglayacak en ikîisadi, geçerli 3'oldur. Gümrük görevlisinin avucuna birkaç kuru? sıkıştırdınız mı, bütün formaliteler tamamdır. Ayni tutUn+ pasarjö^t için de geçerlidir. Garın kapısında bir süril hamal ve komisyoncu insanı sağır eden bağnşmalanyla, bavullannızı taşımak için zorla elinizden almaya kalkarlar. Sakın olaki bavullannızı bırakmayınız. Gerçi bunlar mert ve namuslu insanlardır. Ancak bu kalabalık ve kargaşada bir valiz, ya da bir çanta kaybolabilir. Bu bir çalınma degil, sadece karışmadan meydana gelen kayıptır. Otelinize gitmek için bir araba tutunuz. Fakat sonradan soyulmamak için. pazarlık etmeyi ihmal etmeyiniz. Akşam yemeğinı takiben dışan çıkmayınız. Büyük bir düş kırıklığına uğrarsınız! Çünkü geceleri İstanbul'da görülmeye deger bir şey yoktur. Büyanızda tasarladıfınız Doğu'yu görmenizi dileyin. Bu daha iyidir. Ertesi günün gü neşi sizi güzel hayallerin gerçekliğinde yuzdürecektir: Çünkü siz artık Dogu'dasınız!.. Doğu!... Bu sihirli kelime özellikle İstanbul'u tanımlamak için kuUanıldığında, insanda hemen, düşte sevilen ve gerçekte de sevmek istenen bir yeryüzü cenneti, bir periler âlemi düşüncesi uyanır... , sakız ağaçlanyla kaplı tepelerle çevrili Boğazın mavi dalgalan, güneşin ışınlannda harelenir... Dantel gibi (iki ya da üçlü) şerefeleriyle zarif, alımlı minareler; ışık noktalanyla işlenmiş gökkubbeye yükselir... Çarpan kus kanatları gibi kürekleriyle. kâh derin denizin yüzeyini okşayaraktan, kâh saray balkonlan altından bir martı gibi süzerek giden kayıkları izleye bilirsiniz!.. A\Tupa, Asya, Afrika'nın çeşit li yerlerinden gelmi?, değişik tip li. gözalıcı renklerde giysüeriyle hayret verici bir kalabahğın geçişini de seyredebiliriz. Anlaşılma sı güç bir dil karışımını isitebiliriz. tşte.. beyaz baş örtülerinin altında kıvılcımlar saçan ateş gözlü güzel çerkes kadınlan, o ahenkli ve lir sesi gibi titreyen Türk diliyle, tatlı kuş. cıvıltılarını andırır şekilde gevezelık ediyorlar. İşte.. ancak uzaktan seyredebi leceğiniz, Tannçalar, esrarlı sultanlar; estetiğin mermere geçmiş en neiis örnekleriyle bezeli çeşme lerin yanında. büyük, ulu çamların altmda gül reçellerini lezzet le yiyorlar. Bu sırada. Yenice veya (Latakieh) dumanları şafak vaktrndeki sis gibi, çevrelerinde yükseliyor... *teylİk"ve 'g^iîe'r1 s1Srasm<İAki''' 'pârVsııîıîarT edinelim. Bunun için köşkler, mis kokulu mimoza ve Sarraf adı verilen, Yahudi para İnsanlar ner an ourada çarpışabilir. Birden boşalan bir kalabahğın şasırtıcı bir doleşması var ortalıkta. Ginş yerinde ve ayakta duran, uzun beyaz gömlekli. başları kırmızı feslı, girış ücreti alıcılara ikışer para verdiniz mi. köprüye girebilirsiniz... O zaman... Oiı! O zaman.. insamn yanında kaba bir elçilijc tercümanı değıl fakaı kibar ve son derece bilgili bir dost olmaldır. Binlerce saşkmlık konusu yaratan, beyinde binlerce acaib scru uyandıran canhhgı, renklerin parlaklığım. giysi ve tiplerin sonsuza varan çeşitinı anlatmaya h:çbir güç yeterli değildir... Bakınız: Geleneksel giysilerinı giymiş Ingilizden tutun, en ilkei kıyaieti taşıyan AJrikalıya kadar. bütün bir dünya halkı sanki buradan geçiyor .. Fesler kalabaliğı arasında tsk tük rastlanan birkaç fötr şapkalı, bu al gelincık tarlasında siyah noktalar mey dana getiriyorlar! Salamura zeytını renginde Çiniıler; patlak dudakları. kıvırcık saçlarıyle siyahın en güzeli zenciler: kemik, tahta. ya da bakırdan yapılmış kırmızı veya kara taneli tespihle rıni çekerekten yürüven Rumlar. Kırmızı. yeşil, mavı. sarı (eraceli sadece gözlerini aışarıdş bıra kan, ince ipekli tülden baçörtüleri, aysklannda kıSa ökçeli te> likleri ve beyazIifcTfekeMz olmayan çoraplarıyle işte kadmlar... Parmakları Kinalıdır Bazıian kollanna bile kına vakarlar... Bir derviş Şu gerimızcfen gelen bir derviş'tir. Başında, sarık kozalak şeklinde. gri keçeden yapma ve ortalık yerden yükselen bir külâh var. Sırtında, sütlü kahve renginde bir kaftan taşıyor. Sağ kolunun altmda, burjuvalar gibi şemsiye tutuyor ve karfilaştığı iki katolik rahibe ile hiçbir şekilde ilgilenmiyor!.. Göze çarpan daha başkalan da var. Örneğin: hadım edilmi; haremağalan; yüklerinir» altında yarı ezilmiş hamallar; ayı oynatıcıları; meyva ve kozhelvası satıcılan; bir subay, ya da bir paşa (ata binmiş); ikişer sıs ka at tarafından çekilen ağır yük arabaları ve çıngene çardağına benzeyen kötü kiralık arabalar... Bunlara benzemeyen bazı arabalar da geçer. Yanı başlarında yarısı sivil veya yarısı asker olan iki, ya da üç yaya kisinin eşiiğınde, azametle geçerler köprünün ortalık yerinrfen. Böylesine görünüşlü bir arabanın içindeki ya bir Bakan, ya saygıya deger yaşlı bır kimse, ya da yüksek bir görev lidir. Fildişi kakmalı silâhlarıyia Circassien'ler Çingeneler. Mek DiŞi BOND ke'den dönen hacılara da rastlayabilirsiniz bu Köprü üzerlnde. Bunlar oldukça lcalabalıktır. Feslerinin çevresinde yeşil türban var Yahudiler ve yine Yahudiler, gıysileri hep aynı mo» del!... Bu canlı ve degişik ortamda, süıekli gidış gelışın tekrarlandığı çeşit içinde çolaklar, topaliar guatrlılar, yüzleri çıbanla kaplı, vücutları yara bere içinde ınfanların meydana getirdiği bir dilenci surüsü çok kez, merhamet duygularımzı uyandırmak için terbiyesizce kolunuzdan çekerler... Yüzlerce kayık su üstünde kayıyor; kürekçısının bir kez kürek çetcişı. kayığın hızla yol almasına yetiyor. Büyük gemilerin dıreklerındekı velk«>n ıp» lerı gıcırdıyor: hareket halin. deki vapurların buharlı <iüdüklen ötüyor... Köprü üzerinde saatlorce kaldıktan sonra kı bu çok değıl. dir ve her gün oraya aynı hevesle ve zevkle gelınebilir Galata Kulesî'ne çıkmak gerekir. Galata Kulesi; kaba. yuvarlak. güzellikten yoksun, zevksiz, süssüz, dibı yıkıntılarla dolu, tepesinde bir çeşit fener bulunan ve hiç çekinmeden çevresinrfeki yıkık evlerle harabe sınıfına katılacak bir yapıdır. Basamaklan yarı yarıya çürümüş ve duvarları kertenıceleierie doludur! Katlannın bir çoğurıria döşemeler çürümüştür. Fakat yukanya çıkınca. günü ön dört penceresinden gören ve tepedekı k<ıfes içinde görevli tulumbacı ennin, sincap gibi içinde dunrıadan döndügu yuvarlak yerin pracerelerinden dışarısı... Evet, dışansı size, duvardaki bocekleri, yamalı ve yırtık elbiselilenn çok lugunu. sokakJarın pisliğini, svlerin dış görünüşündeki sefaletl unutturur. Artık düşünülmez; çün kü bunların tümü kaybolmuştur. Kıymetli taşlardan tacı ve perilsr alayı ile düş âleminds alev a>7 yanan bir masal Istanbulunu lrsan yeniden bulur. Bu eşsız göriintünün zevkine eksiksiz varabilmek için, hiçbirşeyin girdıMna çıktısına bakmadan ve hayranlık dolu gözleri kısa düşüncelerin o«şinde rastgele gezintisine bırakmak gereklidir... Boğaziçi'nde yaşantı yofun ve hareketlidir. Altın Boynuz (Haliç) da bir yan dinlenme durumu var dır. Gürültü bize kadar güçlükle yükselir. Prens Adalan ıkırci planda kalmakla beraber yine de çok net şekilde gözle görlıiebiiir. Oysa aynı yönde, eteklencds Türkiyenin eski Başkentl Bursa* nm yeraldığı, tepesi karlaria Koplı üludağ (Olympe) hayal meyal seçilir. Buna karşılık hemen y*nıbaşıruzda, Bogazdan esen rüzgârlarla serinleyen Bulgurlutepesi (Çamlıca) Eski Saray'a, m^anm akhna hayalet ve bir çoS Uzüntülü hikâye getiren şimdi be? bırakılmış Çerağan ve Doimabahçe saraylarına bekçillk eder gibi... YARIN: BEYOĞLU 1963 CHEVROLET İMPALA DtREKLj DÜZ VİTES. 6 SÎLÎNDİRLİ, 140.000 KM.DE, HASAR GÖRMEMİŞ, İYÎ DURUMDA SATILIKTIK. Müracaat: 22 42 90dan H.4LİT TEZCAN'» Cumhuriyet 9870 İLÂN Şişli santralına bağlı olarak çalışan ve yeni açılan Gayrettepe santralına isabet eden telefon numaraları 1314/12/1974 tarihinden itibaren bu santralımıza ait 66 ile baslayan yeni numaralarla değiştirilecektir. Bu durum abonelerimıze ayrjca bildirılmiştir. Duyurulur. ISTANBUL TELEFON B A Ş M Ü D Ü R L C G C ( B a s ı n : 26753/<W5Rı TİFFANY JONES OÖYLE B l R G 6 C B CVXUA TEŞEKKÜR Teyzem Saadet Tarart yeniden büyük operntör, usta eılerin sahibi hayata tavuşturan E Prof. Dr. j Kaya ÇİLİNGİROĞLU | ş = ş ve Narkozitör Dr. Haiı'ık Toygarlı ile Dr. Ruhsar Arat'a doktoruyla, hemşiresiyie, hastakıcısıyla Çapa Birinci Cerrahi Klinigl'nın bütün mensuplanna yürekten teşekkürü borç bılirim. E = = § GARTH DOĞAN HIZLAN | nillllllllllllllllllllllllllllllllllllllIIIIIIIIIIİIIIIIIIIUHHIIIIIIIIIIIIIIItllır Cumhuriyet 9867 Kabataş Lisesi Mezun ve Mensuplar Derneğinden: Dernefimizın ananevi gecesı 20 aralık 1974 cuma günü saat 20.00 • 03.00'e kadar Bebek Belediye Gazlnosunda yapılacaktır Davetiyeier okuldaü Demek Lokslinden temln edilir. YÖNETİM KUBULD îthal Yoluvla Elektrik Motorları Satın Alınacaktır îlgililerin Genel Müdürlüğümüz »eya Istanbul Büromuzdan beher takımını TL. 250. bedeüe alacaklan şartnamelere göre nazırhyacakları tekliflerinı 21.1.1975 günü saat 17.30'a kadar Genel Müdürlüğümüz Muhaberat Müdürlügün d* bulundurmaları duyurulur. Postada olacak gecikmeler kabul edilmeyecektir. 2490 sayılı kanuna tabi olmayan sirketimir malı kısmen veya tamamen alıp almamakta veya dilediginden almakta Mrbesttir. TtRKtYE ŞEKER FABRİKALAR1 A.Ş. (Basın: 26710S837) Cumhuriyet 9868
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear