22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 24 Kasim 1974 ar'ığından yararlanamayanların durumunu belırtmek için kimı zaman «varlık Içlnde darük» deyımi kullanılır. Kattyesı de uygun düşüyor. A n » ben Türklyemlan bugünkü siyasal durumunu «darlık»tan da ötede göıdügüm Jçın bu konuda «yokluk» sözcügünü vegllyorum. Ulusal Kurtuiuş Savaşımızda «yokluk çinden varlık» yara,ttlğımızı kendl gözlenyle görrnıiş bir vatandaş olarak bugünKÜ halimıze çok tizUlttyonım da «varlık Içinde vokluk» sörünü bu usüntümden ve bagışiayınısöfkemden tftürü kullanıyorum, karamsarlığımdan değil. Çünkü büyük Türk ulusunun ougün kimi siyasal kuruluşl&rca ve lider geçinen kimselerce sürüklendiği çıkmazdan ve çetin dönemeçten de ergeç kendini kurtaracajına inanıyorum. V \ İ * * «Jfc:*«*I. ^ VARLIK ÎÇlNDE YOKLUK Hıfzı Veldet VEÜDEDEOĞLU Bin gerçek çıkan doğrultusunda henüz bilinçlenmemis olan halk ve gençlik topiuıuklannı kendileri için koruyucu ve vurucu güç olarak kullanmak onlann olağan yöntemidir. îşte Türkiye bu bireyci kalkınma sısteml ytlründen geri kaldı ve kalmaktadır. teşebbtise ön plânda yer vermektedirler. Liberal ekonomi sisteml bu partilerin heraen hepsinin, çok kUçtlk ayınmlarls kabul ettlğl slstemdir. • Bunların hepsi, yabancı sermayenin yapacagı katkı olmadan, ülkemizin kalkınamayacagı dtişuncesindedlrler. En milliyetcı geçinenlerl bile, dogal servet kaynaklanmızın yabancı sermaye ile işbirliği yapacak özel teşebbüs tarafından l$letllmeslnin, Ulkenin vararına olacagına inanmaktadırlar. • Bunların hepsi lilkede kendi karsılannda 27 Mayıs Anayasasınm cevaz verdiği ölçiide sol, hatta ılımlı sosyal adaletli bir partinin bulunmasına tahammül edememektedirler. (Toplum Dergisi, 29 Aralık 1972). delesi biçiminde sürüp gitmesi, ekonomik amaç ve ilkelerinde büyük bir fark bulunmaması, sağ kanat partlleri arasındaki mücadelenin «kiştler» ortamından «ilkeler ve düjünceler» ortamına kaydınlmasına engel olmakta böylece bunlar arasındaki mücadele siyasal partiler mücadft lesi değıl, kabileler ve fcabıle baskanlan mücadelesi görümüne bürünmektedir. Durum bu olunca, gecen natta yazdığım gibt, duygusallıklar. kişisel du^manlıklar, kinler. küçük ayak oyunlan. kişisel çıkarlar ülkenin çıkarlanm gen plftna atmakta ve ayrıca lkttdar sorumluluğunu vüklenmek korknsu, Anayasamıza göre siyasal yasamın vazgeçilmez unsurlan olan p»rtil«re dayalı bir Parlsmento varlıgı icinde bu unsurlara dayanması gereken blr «Hflkflmetin yokluçu» durumunu dogurmus bulunmaktadır. Bununla Sayin Ord Prof. Sadî Irmak'm kurmus olduAu hükUmeti nyok» »aydıgimu veya küçümsedifimiz sanılmasın. Buglinkü koşullar altmda bu çözüm yolu zonınlu idi Bunun sorumlusu, AP başta olmak üzere, sağcı partilerdir. HfNCEttt Meslek ve Mutluluk Niçin Varhk, Niçin Yokluk? 40 milyona ulaşan nüfusumuz, güzel bir yurdumuz, eşsiz denizlerimte, yeraltı ve yerUstü servetlerimiz, bilim ve tekniğln her dalında yetişmiş azımsanamayacak bir kaaromue, b l r rnilyonu dışarda çalışan büyük Pir emek gücümüz. geniş bir bölümü henüz işlenmemis bir zekâ potansiyelimiz, ülke ve ulus sonınlann» akJı eren ve bu soranlar üzerinde düşünmesini biien pınlpırıl bir gençliglmU, vatanın, ulusun ve uiusal çıkariarımızın yıkılmaz bekçisi, güçlü, ülkücü ve bilinçli bir oriumuz var. Bilım ve sanatta, kahramanlıku, devlet kurrr.ak ve yönetmekte engın tarihimifden gelen maddi ve manevi mnns variığını ua saymays kalkarsak, malik olduğumuz varlıkiarla sayfalar dolar. Bütün bu varlıkJara karşın acaba bl2 niçin yokluk içınde yüzüyoruz? Gerçex aydınlann hepsi bilıyor bunun yarutını ama, blr kes daha yineleyelim: Bizim yokluk dünyamızın baş nedeni Batının makine çağına girmesinden bu yana THrkiye'yi yöneten tutucu, çıkaroı, sömtiriicü ve ustelik cahil zümrenin bilime, tekniğe, aklın egemenliğine sırt çevirmesi ve böylece koca imparatorlugu yarı sömürge duruınuna düşürmesidir. Şu halde Türkiye'nin gerl kalmışlığı, dogal ve nesnel varhkl«r yönünden blr yoksulluk durumu değil, yönetici kafalar yönünden btr voksuniuk durumudur. Daha sonra palazlanan yerli Türk sermayecileri, yöneticilerin, halkın geniş enerjl potonsiyelinden ve zekâ hazinesinden yetışmesine, yani fırsat eşitliğine ve böylece topyekün kalkmmaya olanak sağlamadılar. Emperval.st Batılı kapitalistlerin gerek tlcaret, gerek santyl alanında halkımızı sömürmesine ortak olmaya elverişıi bir dUzenln kurulmasını kendi çıkttrlarına daha uygun buldular. Ve yöneticilerin kendi düsün tlogrultulannda yetismesini saglayacak bu düeenin gittikçe daha saglam biçımde kök salması için genis para yardjmlarint ve her turlü çabayı esirgemediler. Bir kısım çevreler bunu bugün de esirgemiyorlar. Amaçları şudur: Halkl türlü yollardın uyutmak elde edebildiklen kadanyle bürokrat ve teknokrat •akımını <la bu sömürü öüzenine ortak etmek ve böylece egemenliklerini bundan sonra da. kusaklar bovunca, sürdürmek. Bu amaca varmak için henüz kendı sınıfı Politikaya Yansıma Oeliniz, yedl yıl önce tutucu partHerln en büyiik temsilcisi AP hakkında bu sütunlarda koymuş olduğumuî tanımı birllkte okuyalım: «AP, kapitalizmi. iktisadi HheraMzmi, bireycllijfi, tutuculuğu ve mukaddesatçılığı benimsemit blr parti nlteliğini taşimaktadır. Böylece blr yandan büyük ttcaret, sanayi ve toprak nıalikleri çevTelerini, öte yandan da mukaddesatçılık yoluyle köylü, kentll eeniş halk kitielerinl kendi içinde toplamak amacını gütmektedir.» (Cumhuriyet, 23 Apıstoi 1967). Yine o tarihte llerid kanadın en büyuk temsilcisi CHP hakkmda da şu tanımı koymu$u*: «CHP. blr süredenberl. Anavasammn iktlsadî bakımdan eayıf ve yoksul balk lehine ve kamu yaranna koymuş olduğu bütün soayal reformlan çerçekJeştirmek Isteyen demokratlk so! bir doktrin partisi durumuna eelme rfcillminde (örflnüynr.» (Cumhuriyet. 25 Ağustos 1867). O tarihten bu yana solda TİP. sağda lse MNP kapatılmıî, ne var ki, partiler yelpazesinin sol kanadı böylece gtidük kaldığı halde sa* kanatta yeni yeni partiler türemiştir. Bunların tümü hakkında da hemen hemen iki yıl önce şu yargıya varruısu: «Bizim ülkemizde s a t kanat partilerin görüş açılan arasındakl derece farklan, çok aîdır: • Bunların hepsl 27 mayistan öncekl dtlzenin taraflısıdırlar. • Durum böyle olunca, bunların hepsl. 37 Mayıs Anayasasınm Ongördügll sosya) ve özelllkle ekonomik reformlart, Atatürk devrlmciliiU dogrultusunda. radikal bir şekilde gerçeklestirmek aıminden yoksundurlar. Açıkçası, bu Ulkede köklü sosyal ve ekonomik reformların gerekliligine inanmamaktadırlar. • Bunların hepsi Ulkeye getirilecek ber ttirlü yenilik hareketinin üst yapıdar, başlayıp alt yapıya dogru lşleyebileceği kanısındadırlar. (Tanzimatm ve her Iki Meşrutlyetin ilert gelenleri de bu kanida idiler). 0 Bunların hepsi. ekonomik lalerde özel Yürekten Dilek Sadi trmak'ı, 1921'de Konya Lisesl 10. sınıfmdaki ögrenciliğimden beri tanırım. Daha o zaman bile konushan, hareketli, enerjik. politikaya hevesli bir çocuktu. Yeni Bakanlardan bir kısmı da, Hukuk veya tktisat Fakülteleri sıralanndan tanıyıp takdir ettiUim dürüst. çalıskan ögrencilerimdirler. (Üzüntüyle söylemek zorundayım ki bir kısım Bakanlan da 12 Mart hükümetlerinden hatırlamaktayım) Hepsine sevgi ve saygı duyanm. Ama. Başbakan dahil, bir tekine bile kutlama mesafı yollamak (relmedi Içimden. Olafan politikm yollanndan gelip otursalardı o koltuklara, bana düsen kişisel ödevi elbette yerine getirirdim. Ülkenin bugünkü «Varhk Içlnde yokluk» durumuna üzülürken, onların güç durumlarına ve yüklendikleri göreviı. ajırlığına da ayrca üz*llüyorum. Talu HUkümeti kurulduğu saman yazmı$ oldugum «Protokolcular ve PartUen btşllklı bir yazıyı şöyle baflamıstım: «Yeni hükümetin dış Uişkilenle olduRu kadar fçerde de basanlı olmasını memleket hesabına dilemek gerekir. Riz (secimleıi namusluca ve tarafsız olarak trerçeklestirlniz. haşka Ihsan Istemlyoruı) demekten alamıyoroz kendlmlıi.» (Cumhuriyet. fi Mayıs 197S) Şimdı Irmak Hükumeti tçin de aynı dilekleri yineledlkten sonra: «Ttlrktye'yi buçfln Içlnde bulundnjtumuz eikntMdkn tcurtarmak İçin rllmisden ırelen en çabuk blr zamand yeni seçlmleri ıterçrkleştlrinhı, b»5ka fhsan beklemlyaruz siılerden» diyecegün. Boftımsızlık sava$ında «Yokluk içinde varhk» la. yarattık. Şimdi «Varlık içinde yokluk»lar yaratmakla meşgulüz. OUylann çok hızlandıgı bu yer yuvarlagında «Varlık lcinde varlık» varatacagımız toplumsal düzeni özgürlük içinde kuramazsak Dütün özgürlüklerimlîden yoksun kalmak tehlikesi l!e karsıkarşıya geleceğiraizi blr an bile göîden Uzak tutmamalıyız. Bundan Doğan Sonuç Demokrast, kullantlman gtlç, Itarmasik bfr makinaya benzer. Bu güçlük dolayısıyladır ki, halk yığınlan ssmannman öajrürlükçU demokrasinin kötüye kullanmasmdan doğan kargasalardan bezerek dikta rejimlerine kayarlar. Musolini'nin Faşizml ve Hitler'in Nazizmi böyle doğdu. BaslangîÇta komUnlst diktası da M çok böyle doğdu. Şu halde Türk halkına ve politikacılanna düşen görev. bugunkl) sakıncalanna karsm «Dev< let yönetiminde kötülerin en lyisl» olan özgürlükçü demokrasiden şaşmamaktır Cünkü, kötü yanlan çok olmakla birlikte deneyler göstermiştir ki, yönerimin. düşünce özsürliigüne dayanan demok.asiden daha iylsi yoktur. Bu yönetim kimi zaman «hUkumet voklugu» durumunu doğursa bile. tşte tutucu partller hakkında benlm llö y ü önce varmış oldugum yukankt deger yargısı bugunkü P&rlamentomuzda «Partllpr varlıjh» içinde «hükümet yoklutu» durumumuzu ç o s belirgin biçimue gözler önüne sermektedir. $öyle kl: Sol kanattaki CHP'ye bir türlü tahammül edemeyen tutucu partiler bir yandan onun hükUmet kurmasına engel olmakta, öte \andan da kendilerinin iktisadi düzen anlayışlan hemen hemen birbirinin tıpkısı oldugu halde bir araya gelip hükümet kurma dogrultusunda bir türlü blrlesememektedirler. Cünkü. halkın bir bölümünun henüz kendi cıkan vfinilnde MHnçlenmemls olması, eski bölge. aşiret ve kabile rekabetlerl kalıntılarının tutucu kmnadın tabânında parU mllc» er mesleğin kendlne göre raconu, gereği, işlevi vardır. Mezar kazıcılık da bir m«»Jektır Atn» hiç klmse çocukken kendisine soruldugunda : Büyüyünce mezar kazıcı olacagım... demez. Lâğımcılık, çöpçülük harnallık gibi ışler de çocukluktan amaçlanmaz Yaşam jnsanları sürükler, böyle görevlere bagl«r Siiper endüstrilerde. bu tür ışlerı. ikinci sınıf saydıklarj insanUra gördürüyurı»r artık... Türk, Almsnya'ya fidip çöpçülük ytpıyor, Aim«n «1 •ürmüyor bu tür işlere... Vaktiyle Amerlka'da pamuk tarlalannda çalışacsk emekçiye gerek vardı Afrika'dan gemilere vüklediler zencileri, Yeni Dünya'ya götürüp çaltstırdılar. Bir baflka ülkeye emekçi olarak göçen insan, ikinci iinıftır. Alman kentlerinin sokaklarını süpüren Türk rfe küçükken böyle bir işi her halde amaçlamadı: tnşallah büyüyeceğim ıtocaman adam olacagım, Almanya'ya göçüp Münih'in sokaklarını süpüreceğim... demedi. Varlıkh evlerde babalar çocuklarmı çalı»maya torlarken etkili tehditler savururlar: Ulan haytalık etme, çalış, sınıfını geç! Bu gidişle çöpçü olacaksın, tersem herif! Ne v»r kJ her zaman ve her yerde *en»ryo böyle dü« zenlenmez. Öncelikle mszium ülkelerde meslek ieçme öxgürlüğü yoktur Anadolu'da milyonlarca çocuk, okulsu»» luk ve öğretmensızlik yüzünden bir meslek sahibi olamadı ve olamıyor. Ünlü bir heykelci «ben her Uşa bakttiımda bir heykel düsünürüm» demiş. Her çocuga bakıjımızda bir acram düşünmeliyiz Bir çocuk rveler sakliyor geleceğinde? Eğilimi ve istldadı hangi yanda? Ressam? ögretmen? yazar? fizikçi? hukukçu? kimyacı? Okul görmemiş milyonlarca Anadolu çocugu içinde kimbilir k«ç bilim adamını yitirdik? Yeteneksiz zengin çocuklarını okuturken, yetenekli yoksul çocuğunu tarlada sabanın boyunduruğuna vuran bir düzenden ülkeye hayır gelemez. Şimdilik düzen budur. Ve bu bozuk düzende meslek «eçme özgürlüğü yoktur insanlar için.~ O y » bir in»»nın «n buyük özgürlüğü meslek seçme özgürlülüdür. Bu|ün Türkiye'de parlak gibi görünen tnesleklerln bile ülke Bİeyhlnf çalışan bir yazgısı var. Sözgelisi ithalâtçı, ihracatçı, komisyoncu, kabzımal. aracı olmak: çağımızda. hele bir mazlum îi.'kede kişinin özlediği bir iş sayılmasa gerek... Olaylar, insaıüan sürükler, bir kapımn eşigine getirir; toplum kofuiiarı. çevre lartlandırmasj kişileri zorlar. Kimlıi küçük yaftan ailesini geçindirmek zorunda kalmııtır. klmiıi okuld»n sogutulmu«tur, kimiti de toplumdaki parasal dejer yarItlarma bakıp k«r»rını vermiştir: Ben psra katanacagım, çoluk çocugumun yarınını güven altına alacağım. Kurulu düıen Içlnde böyle düşünmekte haklıdır da. Ne var ki, ao«yal güv»nlige kavuşmu; çağdas toplumda •çok para karınıp çoluk • cocuğa güven stglamak, mlras bırakmak» gibi bir sonın yoktur. Paratal değer yarfilarınm egemenligi de yıkümııtır öyle toplumlarda... Blr toplumda inMn para peşinde koçru mu. bozukluk var demektir. Ne yapalım ki niee yetenckll insan para pe|inde ko«uyor Türkiyt'de... Par* pesinde kotmak. insanın kljilıginl yer bltlrlr, vntentklerini körletir. Laboratuvarda bilim adına çalışabilecek. tuvalin b*«ında ölmez tablolar y«pabilec«k, gelecek kuşak'ara miras kalacak kitaplar yazabilecek bir iıuanuı. para pefinde koşmatı. henn kendine, hem topluma yazık etmeıi demektir. Blr malı ucuta alıp pahalıya n t m ı k çok para getirir iasana, ifçiyl ueuta çıhftırıp üretilcn malı pahalıya saunak da çok klr Mğltr. Ama bu ifler toplum» birj«> «ailamaz. Yeryüıünden yavaf yavaf «lllniyor ve ıtlinecek böyle t»l«r... Askerliktcn süvarilik kalktıgı gibi b«zı meılekler ç a | dışı kahyor artık... Bu tür işler yavaf yava* ayıklandıktan sonra, meslek seçme özgürlüğünü de gcrçeklt^tiren bir toplumda insanltr mutlu olabilirler. Çünkü çtğına, çevreıin* ve kişiliğin* ters dü|en bir metleği yüriiten kisi ludar mutsuz insan yoktur. H PAZARI DUYMAK OKTAY AKBAL Evet Hayır SORUMLULUCUMUZ izim kuşak, bizim kuşağın politikacısından yazarına, bi luncisine, sanatçısına dek, ofullanmızs, gençlerimize karsı büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Onlan, okul dışı eğiticiler durumundayız. Oniversltelerimizdeki profesörlerimizin hepsi. okuttuklan derslerin, djsında, vazdıklan kitaplann, giderek derslerde söylediklerlnın, «iusUndaklerinin ve açıkladıklan düşüncelerinin her söecUfünden sonımludur. Yazarlar, her yazdığı tümcenin hesabını vermek «orundadır. Politikacılar, ayakusttl konustuklarının bile nereye dek gittigtni bilmek, eylemlerinin her adımının hesabını vermek durumundadır. Sanatçılar, ortaya koyduklan ber eserin ayrıca kişilikleri ile bağdaşıp bagdasmadıgına dikkat etmek corundadır. Çunktl, bugün Türkiye pde toplumumuzun dUzenlni yürütmek, toplumumuzun duzenlnin kaynaş masını. gidişini denetlemek ya da açıklamak zorunda olan aydınlan, dlkkatle lzleyen, gelecekte toplumumuzun kaderinde sorumluluk yüklenecek bizim gibi bir gençlik karşımızda; ya da önümüzde. Bu gençler, boykotlar yapıyor, kavgalar çıkanyor, istedijfini alkışlıyor, istemedigini yeriyor: mitingler, açık oturumlar düzenliyor; sajı tutuyor, solu tutuyor. Oeçtigimiz yakm yıllarda oldugu gibi eylemci oluyor. GözttnU budaktan esirgemeden atılımlara girişiyor; öyle ki ipe degin gitmeyi göze alıyor... Acısı ile, sevinci ile, ilzüntUsüyle bu kaynaşma gerçekten geleceğimlz için sevindirioidir. Türk varhgının gelecegi, kaynaşan bu gençlerin iyi yetlşmesine, dogru yolun bulunmasına baglıdır. Ki elbette gelecek gençlerlndir. B P azar güntrr: kisi dirdenir. Daha doğrusu dlnlenmek. eğJenmek ir:r ayrılan bir gündür pazar. Şlmdi ona. bir de cumar'cs. ekiendi, oldu iki gün. Kutsal kitaplara gOre Tann altı g<;n çftiışmıs evreni yaratırken, bir gün de dinletımiş. üıdan gcnyor bu haftada bir dinlenme gtinU. tnsanfar a« bft«ı<şar >*< sjTlnii. çıkarıvermisler ikiye. Ayrıca bir sürü bi'iamı na tkltyin, görUrsUnuz yılda kaç gUn calısır kaç gün dınle;ür'z! . Çccukltıfrumda bir yabancı ilkokula giderdim. O zamanlar resT.' ».aitf tatıli cumaydı, Fransızlann resml tatili lse pazardı. Pı yüzden birim okul hem cuma. hem pazar kapamrdı, ^.ı.ırıı. çarşamb* da dersler ögleyin kesilirdi oldu mu iki buvuk gur! TUrk ilkolnıUanna giden mahalle arkadaşlarım rck bt/uıurlardı bu pazar tatillne. Onlar okulda ders yaparkfn bu sokakta top oynardık. Derken resm! tatil pazar oidu. ^uı.u sıraoan bir gün haline geldi. Biz Dozulduk bu kez, eliırız^eiı bir tatil günU gidiverdi dlye... Sı.Tdi ı.Eitanın iki günü çalışmıyoruz. N e vapıyoru», dlnleniyor njuvur, geziyor muyuz, egleniyor muyuz? öyle kimseler vsr ki, tftiı günleri benlm için en yorucu gün oluycr, derler. B / n t m sız de öyle misiniz? Hep düşünürüz. önceden kuranz, br. pazaı gelse uzansam divana, alsam gaz«teleri. kitanları bir »:aı iki saat sıcak soba başında dahp gitsem. Sonra öğle OiSa n.elekler bir güzel sofra hazırlasa, geçsem TV başına Ffyreticrr ne gösterilirse... Ayağımda terhk, sırtımda htrk*, fcim co kahve... Hava güzelse, çıksam dolasmnya bir boy caduodt kıyıda. Akşam üstü bir dost geisc de biı tavla atsak. Kısbiınls. iniverecek gök yüzünden. İki kadeh rakı. Dazar sffcitrnin mutluluguyla... Böy.e oi'^ünürsiinüz, kurarsınız, düşlersini» pazan önceden. Ana biri bile istedigıniz gibi olnıaz. Düş grrçeğe yakışmaz, ber»eıre7 bir türlü. Ya soba tüter, ya bir yakınınız hastalanı p , ^a tvde yiyecek kalmaz sabah sabah sokakJata koşmak gersİL'i, ya tatsız bir tanıdık çıkar gelir, ya gereksiz bir tartısma ı.r.tlak verır, hapı yuıar o pazann keyfı, uçup sider muUu t i r pünün hayalleri... Hiç biri olmazsa elektrik kesilir radyo, TV susar. Sular akmaz olur. Bir an önce bnse de şu pazar, "ine hergünkü gibi gidip gelsem ise, işten eve dersıniz. Sokaklar dthf çekici gelir evden. Bir insan sergisı her yer! Vapurrr, dolmuşlar, otobüsler. Her yüz bir öykü, b:n öykü anlatır rkuysına... Sizin öykünüzü de başkalan okuyacaklar elbet. okvduklannı sanacaklar!... Benim paz»r eğlencem, kitap okumak. Yarıtfa kalmıs eUnlan bitlrmek, yenllerine başlamak... Değişik kitaplan aynı süre içinde okumak en sevdığim iştir. Bir a?k romanıyla bir seriiven romanı, bir de sosyal konuları didik didik eden bajka bir roman birblrıne karıştı mı ortaya fcarma kanşik bir dünya çıkar! Kördüğümler tek tek açılir iyice sarmasdolaç olduktan sonr». Birini bırakıp öbürüne «arılmak! Beş sayfa ondan, on sayfa ötekinden okumak. Baktımz hoşunuza gitmedi, bırakmak elinizden, koymak bir ko$eye. Oünü gelir seveceginiz bir an olur o kitabı da Niee beğenmedigim, hoşİRnmadıgım kitabı aradan yıllar geçtikten sonra okurfugumda büyük bir tat «Idım însanoglu degişir, her yıl, her gün yenileşmek yalnır insana ozgüdür. Değismeseydik, hep «ynı kalsaydık yaş«m eekılmeı olurdu. Işin güzel yani, hem biz değişiyoruz, hem karsımızdakiler! Yaşlsnmak da değişmektir bir bakım». Ya Dorian Orav gibi hep aynı yaşta çakılıp kalsaychk. Dü?ünün blr. onyedisinde ya da yirmi'inde kalakaldığınızı! İnsan bikar hep aynı duyguları yaşamaktan. lyl ki yaşlanmak var, hatta bir gün ölüp gitmek var! Yeni insanlar gelecek yerimlze, yenf duygular, yeni düşünceler, yeni atılımlar... Derken derken. konu tatsıslaşıyor. Pazann keyfinl kaçırmayahm. Bakm bugün Irmak kabinenin programını okuyacak. Parlamentodan güvenoyu alacak mı alamayacak mı? Partiler demokrasisinde yaşıyoruz, ama partiler bir hükümet kuramadılar. iş yine ünlü deyimle «partilerüstü* kişilere kaldı. Bu kabine «ebedî» olacakmış gibi ml program hazırlayacak, yoksa bir seçime mi götürecek ulusu? Türkiye Cumhuriyetinın on sekizinci başbakanı oldu ya sayın Irmak, bu onur yeter ona! Kaç gün basbakanlık yaptı, ne yaptı, ne başardı diye sormak kimseye düşmez. Bir gün de yapsan «efki başbakan>5in artık!... Laf lâfı açıyor ne dersek dıyelim konu sonunda politikaya dayanıyor. Oysa hiç değilse bugün bırakalım pgrtileri, Irmak'ı, Deniirel'i bir yana, bir gün sonraya... Nasıl olsa ?abah erkenden yollara düferken koca koca başlıklar gözlerımizl alacak. Acı gerçeklerimiz batacak tçlmize birer diken gibi. Tadalım pazann mutluluğunu. o bencıl duyguyu... Aç radyoyu, çevir televızyonun düğmesini, oku «ask ve serüven» romanını, çek dostunu karşına salla ^alla at îarını.^ Bugün sizin gününüz. Yarın, başka bır gun Yeni bir gün... En iyisi şu pazarı yaşsmak doya dova, yaşayabildiğinuce... ANTtEMPERYALÎST SAVAŞ YAPAN ATATÜRK'ÜN DEVRÎMLERİNÎN SÜRECÎ ÎÇÎNDEYÎZ. ONU YADSIMAK, ONDAN KOPMAK BÎZE HİÇ BÎR ŞEY KAZANDIRMAZ. Samim >• r. 1 . .. «.••.'fei\;M>f. m, lışma olanağını bulamaz. Ne k i bu her bilimcınin kendince ne denli haklı olsa ortaya koyduğu fikirlerin uygulama alanına getiriimesinı sağlayamaz. Bilimci, uygulayıcı degildir. Büyült uygulayıcılar büyük politikacılar ancak bilimden yararlarurlar. Biz, şu yıllardaki araştırmalara göre daha Anadolu top ^iıınııiiuııııiııittııtıııııııııııiıııiuııiMiıiMiımııtıiHintıtıiHıınıııt^ ragjca ayatımızın nasıl bastığını tartışmaktayız. Fransız Solanun OKEAK f ' L KONUKYAYINLARI EK.749;İSTftNBtJI. : HÜKÜMET PTOGR&IÖ Cumhuriyet tisat bilgimlz, basma kahp birta mik kaynaşmasınin ortays çıkkım bılgilere dayanıyordu. Bu masıru sağlayacak. Bu gerçekleryüzdendir kı 1940'ların sanatçı den politikacılarımu yararlanave edebıyatçı kuşagı, tarih ve ik cak, yazarlanmiz yararlanacak, tisat bilimınin varlığından yoksanatçılanmız yararlanacak; gisun olarak ortaya çıktı. Tuhaf derek gençlerimiî, genç kuşakblr olaydır ki, iktlsatçılanmızin lsr yararlanacak. önune geçti: 1940 edebiyat kusaBurada çok önemlj bir noktagının. Anadolucu, gerçekçi, mem ya değüımek zonınluğundayiB: leketçi. halka inen tutumu; halBilimsel çaiışmalar henüz bir kımızın, köylUmürün Osmanlı'bütüne ulaşmiş değildir. Çok dan gelen yoksulluğunu, gerçekhaklı olarak h e r bilimcimizin lerıni bilimsel araştırmalar orkendisine özgü bir dünya götaya çıkmadan. elinden geldiginriişü, bilimsel bir yöntemi varce ortaya koydu. Ta 1946'larda dir. toprak ve tarım reformu yapmaHepsinin belgelere belli bir adan makineleşmenin Türk köyçıdan, görüşten yanaşması olalUsunü nasıl ezdıgine degın soğandır. Yine önemli olan bu birunlanmıa, gerçetoçı hikâyelelimsel çalısmalarda her bilimcirimizde, romanlarımızda, şiirlenin ortaya çıkardıgı yeni görüşrimızde bulmak olanagımi/ var. ler vardır. Yalnız ortak oldukla4ü yıı sonrası kuşagının, gençlırı yön, belgelerin ıncelenmesidir. ginin atılımı, bu kusaktan bilim Bilim dünyamızda bilimcilericilerin 61 Anayasasından sonıa miz, henüz Osmanlı'dan gelen, ortaya çıkmasmı sagiadı. 40 Cumhuriyetimizde yenilanen geçsonrası birıkımi, 60'dan sonra miştekl kültür felsefemızin beürünlerini vermeye başladı. Oslirlenmesinde ortak bir görüşe rnBnlı ve Cumhuriyet döneminin varamamışlardır; başka bir detarıhı, iktısat alanındaki duruyişle gecmişteki toplum kaynaşmu ve gelişmesı ele alındı. mamızın aynntılanndan, belgelerinden vola çıkan bilimcileriBugün şöyle kıtaplıgımın ratmiz, değerlendırmeyı henüz talarına bir bakıyorum da neler mamlayamamışiardır. Geçmişigörüyorum: Çevıriler bir yana, miz yeni yeni te«rih masasına bizim bilimcilerimizin tarih ve konmaktadır. Toplumumuzun iktisat kitapiarı gün günden çohastalığı. sağlıgı giderek tedavigalıyor Mustafa Akdag'ın «TUrsi için daha bilimcüerimiz uzun Büyük zorluk içinde kiye'nin tktisadî ve îçtima! Tayıllar çalışmak zorundadır. Ya Bu gençlik kaynasmasının için rihi», Nıyazi Berkes in «TUrkıiçlerinden bin. va da gelecekteki de kulaktan dolma bir takım flye'de Çagdaşlaşma», «TUrkıye bir bilimci, herkesin, ulusca. klrlere saplananlar var; bilgileiktisat Tarihi». «2i)0 Yıidır Netoplumca yaklaşabilecegi bir senri henüz yetersiz olanlar var; en den Bocalıyoruz», Dogan Avcıteze varacakur. güzeli bilimcilerimizin, politikaoğlu'nun «Türkiye'nuı DU?enı», Yanılgıdan kaçma cılarımızm, sanatçılarımızın, yaKorkut Boratavın «Türkıye'de zarlanmızın; yazdıklarını. söyleDevletçiük», Sencer Divıtçioglu' Denıiebilir m. Oilimcüertmizin diklerini, eylemlerini yeterli bir nun «Asya Üretim Tara ve Os çoğunluğu, Marksist açıdan tasağduyu ve gayretle öğrenmeye manlı Toplumu». 1960 ve 70 son rıhınııze bakmaktadır. Ne var kl, çalışan, gerektiğinde eleştiren rası yaymlanan bir sira daha henüz ayrıntılann incelerımesınbir gençlik topluluğu da var. Her kitaplanmız var Böylesine biden ötürü. birbirlerine karşlt göçağda, her toplumda gençlerin limsel çaiışmalar, gelecekte girüştedırler. Elbette bir bllimci, tutumu. kaynaşması aşagı yukaderek daha büyük gerçeklerln, japtığı işe. ortaya koyduğu gern böyle olagelmiştir. Ne var ki, toplumumuzun tarıh ve ekonoçeklere inanacaktır: lnanmasa ça bizim bugünkü gençliğimiz, bambaşka bir kaynaşma, giderek bü yük bir zorluk içindedir. Evet 1923 sonrasının gençliği, yetiçirken, büyük bir zorluk tçindeydi; 1940 sonrasının gençliği. daha da büyUk blr zorluk içine duştü. 1960 sonrasının gençligiyse, büsbütün büyük bir «orluk tçlndedir: 1923 sonrası kuşak. CumhuYeni kurulmakta olan Afyon Şeker Pabnkamızda, riyetin «müdafaa ve muhafazası» TL. 22.00O.U0O. (Yirmiikı Mİİ.VOD) ılk keşif bedelli; için neler vspması gerektigini 15 adet 2 katta 4 daireli iojman, bilemiyordu. ile Ancak yüce Mustafa Kemal'in 1 adet muvakkat lşç) pavyonu, gösterdıği yoida, onun izinde yüinşaatı 1974 yılı bırlm fiyatı esası ü/erinden kapalı zarf rüyor; ONUN devnmlerinı gerusulüne göre sartnamelerimlz esasları dahılınd* ihaleye çekleştirmeye çalışıyordu. Ataçıkarılrm$tır türk, devrimcilikte erişilmesi 1 Ihale ciosyaları O«nel Müdürlüğümüz veznesınzor, uzun bir yolu işaret etrn:şden TL. 25'J. bedel nıukabillnde satln alınabileceği giti: Bilim! bilim! bilım! Bilim (() bl, tnşaat Müriürlüğümüi ve Afvon Seker Pabrikamız de öyle kolayca erışilecek bir >y Müdüılüklerlnrte rte lnceıenebılir erek değildi. Diümiz büe yaban (2 2 Yeteılık bflgeşı alsbilmelerı için lstekllleı ssrtcı bir düden bir felsefe kitabı V) namelerde belırtilen nelgeleri ıhfiva eden dilekçe tle en nı çevırmeye pek elverışli de }/ gey 2.12 1974 günü saat 14 ooe kadat vsterlik belges) alan ğildi. Atatürk'ün devrimciliğinın (6 îştekliler ıse teklıt mektuplarını en geç 10 12 1974 günü bir bölümünün gerçekleşmesi, (y 5aat 15110 e kariaı Genel Müdürlı'iğümüz Muhaberat Müen az kırk yılımizı aldı Ancak /2 dürlüfümü2e veimiş ularaklardır. 19«1 Anaynsasınm getirdığı «z \\ :i Pustada vHkl aecıkmelerden $lrketim!? hiç bır gürlüklerden sonra 1940. l9«0 Jı şekilrie sorumlu olmavafaktıt kussgı rahat bir soluk alabıırti: Sz 4 2490 snvılı knrıı:nrf tâhı o l m a y a n sırketimlz lhalflfiO sonrasına değın do*nı dü m leyı k ı s m e n veya t a m a m e n y a p ı p y a p m a m a k t a veya s ö z rüst tarıhlmi?! bılmiyorduk. Ta p konusu lşlerı (Tiledigine vermekte serbesttlr Osmanlı tarthınden bıze mıras k»l«n ıkrısat tarihimtzın farkında değıldik. Tarıh bılgımiz, ık(Basın: 25S73929«) 9291 BU savımızı, yukanda adıni 8P.djgunız kitaplan okuyanlar, bilenler doğrular sanırım. Bu Usun samandır tfevam eden hastalığımı kısâ camanda E kitaplara, daha başkalarına, ya = tedavi etmi? olan 5 bancı dillerden çevrilen, metot 5 Ve çeşıtlj yorumları yansıtan FlZtKTEDAVÎ VE ROMATtZMAL HASTAL1KLAR = kitaplan da ekleyebillriz. Böyle = MÜTEHASSIS1 SAYIN = oîunca, şimdilik temel bilgileri = toparlamak için ugraştıgımıa kendılığinden ortaya çıkar. Ne var ki gençlerimiz, gençlikleri gereği acelecidlr Sadece gençle. rimiz değil, kimi yaıarlarımız da acelecidir. Hemen toplumumu ^ ve kıymetll asistan Ua yardımcılarına en lamimt teşekr zun geçmişi ve bu geçmişe da ~ kürlerimi arz ederim. z yanarak gelecegi için bir yargıya r FAZIL ALEMDAROGLl) ş varmak durumuna dusmektedir ler. Bir bilimcimiön yorumunu niıııımıııııııııiMiımııııııııııııııııııııııııııııııııııımııiMiııııııııııııı^ ahp hemen bir sonuca varmak (Cumhuriyet 0304) istemektedirler. Acelecilik gençlerimiz!, yazarlanmızı büyük yanılgılara götUrmektedlr. Örneğin, sanatta, özellikle romanda, tek yönlü bilim yorumuna baglariîp büyük yanılgılara düşen Kemal Tahir gibi usta bır romancımızın örneğj vardır ortada. Öyle bir yanılgı ki Mustafa KemaJ'ı îngilizlerin adamı sayacak denh yanlış bir yorum. fâ OÖP»T Işte gençlere karşı sorumluluğumuz bu yanılgıurla büsbutün ^ KUBUCU ÜÛRETMENİN artmaktadır Atatürk'ün NUT BA^ARIILCYÜRUTTÜAÜ TUK'larını okumayan bir gençler topluluğu karşınıza çıkar da «Kurtuluş Savaşı. bir Yunan Türk savasıdır!» derse, UzUntüden delı dıvarıe olursunuz. Verdığınız Karşıhk şu olur: «Biz, Lausanne'da barış masasına InHAZIRLAMA FEN KDRSLARI gilizlerle, Fransızlarıa otuıduk. t»««L0 4tu u r o u ı •MTAMlm, IHs Yunanlılarla oturmaaık!» Bu gıbı örneklen çoğaltabihriz Diyecegımız o ki her bilimci KUcumhuriyet 9287 RAMCI degildır. Uygulayıcı hiç • » » • » • • • • • • • • • • • • • • • • • • ••• •• • • • • • • • • • • • • • • • • • değildir. | TEŞEKKÜRI I Dr. Nejat URAS | .OÖRTLER DERSANESİ ÜNİVERSİTE Türkiye Şeker Kabrikaları 1 A.Ş. Genel Müdürlüüündenl Son yıllerdaki biiimsel araştırmaiar hiç kuşkusuz bızl, bize öğretmek yolundadır. Bilımcılerimizin çalışmalan; tarihimicı, yüzyıllar boyunca ekonomik ysşantımızı saptama nıteligındedir. Bir başka deyişle KAN GRUBUMUZU bulma yolundadır. Diyelim yüzyıllar boyunca çalışan kalbimiz yorulmuştur; belki de hastadır. Toplumumuzun saglıgı için bu kalbi değıştirecefız. A çık kalp ameliyatlarında doktorların bellı bir yöntemi vardır. Yöntem, metot. kuram ne olursa olsun; önce tek bir gerçek vardır ortada; hastanın KAN GRUBUNUN saptanması. Hastanin kan grubuna uygun kalbı. yeni bir kalbi iıastaya uygulayacağız. İkinci Dünya Savaşından sonra kendı kendisini yenıleyen Oütün toplumlar Sovjretler Birüfi'nden Küba'ya. Yugoslavya'dan Çin'e dek. yenfl?strken. kan grup lanm gözönürnte tutmuşlardır. Bu. gecmişteki tarihse) vaşantılandır Antıemperyaiıst savaş yapan Atatürk'ün devrimlerinin sürecı içindeyız Onu yadsımak ondan kopmak bıze rıiçblr şey kazandırmaz: işımızı zorlaştırır $u sıra her bilimci çıkar da benim dedigim dedik derse. biz de futbol takımı tutar gibi bir bilimclnln dedıgini aynı lcerametmıs gibi kabul edersek. hem vanılırız, hem de gençlerimiz] yanıltınz. Buysa büyük sorumluluktur; sorumlulugıımuzu lyice düşünmek gerek... SAYIŞTAY BAŞKANLlGlNDAN DENETÇİ YARDİMCISI AL1NACAKT1H 1 Sayıştay Ba?Kaniıfhnca aşagıdaıa njteılKıen Uşıyanlar arasından yazılı ve sö«lü sınavıa denetoı yardımcısı alınacak;ır. a) uevlet Memurian Kanununun 48'ir© nsfedCıesinde gösteriıen genel nltelıkleri taşımajt. b) Hukuk Siyasal Bılgıler tktlsat l>'<iKü''e.vrtvie. iktisadi ve ricarl tıimlet Ak»flemilerlnder. vtyx fHıvnzD !Mbaıiyie bunlara denklıgı Millî tgıtim Ba:iat:l.gı.ıC* otıanmış yurt ıçı ve vurt dışmdakj CakUlte ve vüiîseiı oıcuııardan bıriru bitırmış olmak. c) Uiriş sınavının basiayacagı Uninte a. yı.onaar gün aimaıniâ olmak 2 Sayıştay aenetçilerının yükseıme &Umeı' ı vıiau. 3 Yazılı sınavlara 9 Aralık 1974 e»*«»rr3sı «Unti An' kara'da basianacaktır. 4 Vazıiı sınavı Kazanuniar bavıjıav ciaitaıaıgınca tesbit edıüp duyuruiacak tarıhte Ankum'aa »ö^.ü sm«»» tabı tutulBcaKiardır i Isıeklılerın lUzumıu Deigeien er <ec M Kasım 1974 günü çalısma sa<atı sonuna kadar ou di evçe de fcayıştay Başkaniıgıns vermelen veyn Du t»nn>* >»vıs"v'aa bulunacak şekilde taar.nütiu oıaralt «onanrnirien lereklı b yazılı ve sözlü sınavlarla .is'lı oıge< ousus'urla ibrazı gereken nelgeler hakkında Savışıav basf«nhgından bllgl alınabilir. 7 Sınava glriş oelgeıerı gösterueceK aıares» gonaenllr veya sınavdan varım saat önce sınav ver>'ia> at.S"tılır 8 yazılı ve sözlü sınavı kaz&nanltıı .>eıtr'ienn. tamamlayarak en geç bır ay içinde göreve b%flaı/ı8K Uzere Sayıştay BaçKaniıgına mdracaaı edeceKierciır Bu süre içinde mür&caat etmeyenıer Du nak ıadıa edemezler. • ••••••••••••••••••»••••••»••••••••••••••+<* (Basın: 244919276)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear