23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 23 Kasım 1974 Pü^MANLAfctf IN ' t f t ^ P Eİ>cMEMÛ[£p.( ,$ÎLÂH ffiLt DAGLAR KRALI Yazan: Edmond About 29 Yüzügünüzü, küpelerinizi. gtlmüş makhisse »enetlerim. şeflerimin bana karjı güven ve yaj çantanızı ve üç yuz frankı bana verın lutsaygılanyle, haydutların sevgisidır. Bir gezginci fen dıs'orum. nin boşboğazlığı servetimin büyük kısmını kayBayan Sımons kendinl tutamayıp haykırdı: betmeme yolaçacaktır. Ne yani, hırsızların bıze geri verdikleri Ne yani, bayağıhklarınızı kimsey» anlatnl şımdı siz mi alacaksırnz? mayacagımı mı sanıyorsunuz? Benım gorevim Hacı Stavros davasında Bayım bir seye güvendiğim zaman aldandelil niteliğı taşıyabilecek olan her şeyi topladığıra pek enderdir. Zaten fidyenizin ödenip öden maktır. meyeceğıni, bu dağlardan sağ çıkıp çıkmayaca Yanl Hacı StavTos yargılanacak mı? ğınızı bilmiyorum. Fıdyeniz ödenmediği takdır Yakalamr yakalanmaz. de. Kral kellenizi uçuracaktır ve o zaman benim Sanınm bızım mucevherlerimizle, paraiçin de hiç bir sorun kalmayacaktır. Ama eğer mızın onun mahküm edılmesi için hiç geregi burdan kurtulursamz ve yolunuz Atina'ya düşeryok. Şımdıye kadar oylesme şeyler yaptı kl .. se, Bibişi tarafından tutsak edüen. ama başından Yalnızca iki îngiliz'l kaçırmış olması bile asılgeçenleri kimseye anlatmadığı için, tam on yıl masına yeter. sonra ölen Plaisance Düşesi gibi siz de dilinizi Heyhat hanımefendi, adaletin biçimsel yatutun. Bülbülün çektiği dili belâsı diye bir söz nına da uymak zorundayız. vardır bilmem bilir misiniz. Biz Atinalılar bir de Fakat aziz bayım istediğiniz şeyler lçin•Kelleyi uçuran dildir» deriz. Bu sözdeki derin de özellikle bıri, benim için son derece önemanlamı iyice düşünmenizi öğütlerim. lidir. Şimdi de tehdit mi?. îşte onları bana vermeniz için bir neden Sizi tehdit etmiyorum bayım. Kimseyi daha. tehdit etmeyecek kadar terbiyeli bir adamım. Ama yanımda saatim olmazsa hiç bir zaYalnızca sizi uyanyorum. Eğer gevezelik ederseniz sjzden intikam alacak olan ben deman vakti... ğılim. Ama birliğimin bütün erleri subayları Hiç merak etmeyin bayan, size her an na oylesıne bağlıdırlar ki, benim çıkarlarıml saatin kaç olduğunu bildirebıhrim. benderk daha fazla canla başla korurlar ve Mary Ann da, mücevheratından ayrümakeger bir yabancınm tedbirsizlığinin yüzbaşılatan pek hoşnut olmadığını belırtti. rın başını derde soktuğunu öğrenirlerse, çok Matmazel dedi, çapkın yüzbaşı, doğrusu kotü intikam alırlar küpelerinize bu kadar düşkün olmamzı anlamak Bu kadar çok suç ortağımz olduğuna güç. Öylesine güzelsiniz ki, siz küpelerinizden ra göre neden çekiniyorsunuz? hatça vazgeçebılirsiniz, asd onların sizden vazgeçmesı guçtür. Doğrusu Yunanlılardar» fazla çekindığim Çok iyisiniz Yüzbası ama, makyaj çantaynk. Normal zamanda, size bu kad*ar ısrarla mı bırakın. Büiyorsunuz biz Ingilizler onu hiç dikkatli olmanızı dahi öğütlemezdim. Ama şu bır zaman yanımızdan ayırmayız. günlerde şeflerimiz arasında bazı bağnazlar, Çok haklısmız, ancak, bu nokta üzerinde haydutlara Türklerin yaptığı gibi davranmak fazla israr etmemenızi rica cdeceğım. Ne yazık gerektiğini ileri sürüyorlar. Yine de iş aile ki, biz askerler disipline ve emirlere sonuna kaarasında kalsa başımın çaresine bakanm. Ne dar uymak zorundayız. Kolunuzu verirseniz.sjj,, variri.fllkemfîd» hıU. yabancı ordu bulurunakçadırmıza kadar götürebilirim ve orada bana tes ^.ta üstelık diplomatlar da lşe kanşabilirler.. lım edeceğiniz eşyanın dökümünü yapabiliriz. . . . Eğer. bu koşallar altında geleceğimi tentike* Konuşmayı baştan sona hiç ses çıkarmadan ye sokacak bir davranışta bulunursarnz badinleraiştim. Ama koca haydudun Mary Ann'in şınıza geleceklerden sorumluluk kabul etkoluna girdiğini görünce dayanamadım ve ondan mem. yana yürüdüm. Yuzbaşı söyleyeceklerimi bakış Peki söyledikleriniz üzerlnde rfüşünelarımdan anlamış olmah ki, kadmları çadırlanceğim. na gotürüp kapıya bir nöbetçi de dikükten son Sırrımı saklıyacağınıza söz vermiyor ra bana döndü: musunuz? Simdi ikimiz görüşelim. Benden hiçbir şey isteyecek durumda Başka hiç bır şey söylemeden beni Krahn değilsiniz. Ben de size herhangi bir vaadde dairesine kadar götürdü. Gözlerimin içine babulunmavacağım. Benl tehlikelere karşı uvarkarak konuşmaya başladı: dınız. Ben de dikkat edeceğimi söyledim. Hep Bayım sanırun İngilızce biliyorsunuz? si o kadar. Evct. Almanya'ya döndügünüzde, bütün bun Ya Rumca? ları istediğiniz kimselere anlatabilirsiniz. An Onu da bilirim. latın, konusun, yazın, hatta kitap yayınlayın. Siz biraz fazla bilgilisiniz. Babahğımın ijBunların hiç önemi yok. Bize karşı yayınlalerini kendi adamları ve yabancılar dahil olmak nan kitaplar kimseye zarar vermez. Olsa ol?a üzere herkesin önünde açık açık konuştuyazarını kotü oTuruma düşürür. Gördükleriniğunu farkma varmışsınızdır. Kendi adamlan özi olduğu gibi yazarsanız, uygar Avrupalılar nemli değıl diyelim haydi. Nihayet o kraldır, on sizi, uygarhgın besiSi olan ve baskı altında ları susturmak için kılıcının bir tek hareketi ye bulunan bir ülkeye iftira etmekle suçlayacakter. Ama benim durumum öyle mi? Kendinizi lardır. bir an benim yerime koyur. Zengin değilim, bütün serveüm maaşım. Hacı Stavros şirketindekl (Devamı var) PORTEKİZ'İN BAHÇELERİ Nevzat ÜSTÜN Çeviren: Ali Sirmen DÖNMEK ZAMANI Iiizbon'dan ayrıloUlc. Usul usul geride kalıyor her şey. En önemli sorun kentten aynlmak. Kent arkada kalmca bir başka yaşam beliriyor önümüzde. Bağlık bahçelik bir ya5am. Tarlalann kenarlannda sazdan kuliibeler, kulübelerin önünde atlar inekler. Kocaman bir öküzün böğürtusünü duyu yorum. Aklıma Arena'dakı boğa geliyor. Evet, Portekiz'de de boğa güreşleri yapılıyor. Hiç ilgilenmedim. Estremo7'da durduk. Bır açık hava kahvesine gıriyoruz. Beş altı kışi daha var. İki de gezginci. Bize özgü bir şey bu. sanki ben oralarda o gezgıncilerden bıri değilmışım gibi, sankı ben de bir Portekizliymişim gibi, o topTaklarda onlara birer yabancı gozü ıle bakıyorum. Neden mı? Çünkü, gezginci genellıkle zenginlığıni simgelıyor. Bırey olarak simgelemiyor bunu. Yaşadıfı toplum açısından öyle görünüyor. En yoksul Batı'lı pezginci btle, (Sultajjjihrnet'ta dılenenleri bıle) bir zenginliğı*' feimgeler. * Ayaklan yalındır Başları kabaktır. Ama, çok gelişmış çok sömürmüş ülkelor halklarından. dırlar... Yoksul oluşları bıle yapaymış gıbı geür insana, inandırıcı olamazlar bir türlü... Gerçek bu mudur? Evet belki de gerçektır bu!.. Kahvenin dışmda çocuklar dolanıyor. Ustleri başlan yoksul. Hepsı de keyıflı ama. Boğuşuyorlar. Alt alta, üst üste. Duvar diplermde oturan yaşlılar var. Sarkık bıyıklan ve yorgun yüzleri ıle geçip gıtmiş olan yaşama oylesıne bakiyorlar. Artık gelecek kuşaklar adına düşunemeyecek kadar yorgundurlar Bıtmış, bıtırmışler yaşama serüvenını. Paylarında kalan üç beş gunü, duvar dıplerınde tuketiyorlar. Bunların yaşamı Salazar'ın günlsrinde geçmiştir. övmüşler m;ydı o'nu?... Büyük bir olasılıkla «evet». IŞ1K Bilirmisin l'zanır gider ışık Dönmez geri Sen neden dönesin N.Ü. Üstleri başlan vırtık, ama hepsi de mutlu eörünüyor. aynı sorunu düşünürüm. Hep aynı şey olur. Kimileri için, bireyin özgürlüğü toplumun özgürlüğüne karşıdır. Özgür birey, toplumla bağdaşamaz. Buyurganlığın temelinde yatan ana düşün budur. Bıreyler özgürlüklerini topluma adamalıdırlar, belirsiz bir süre için kendi özgurlüklerinden, kendi davranışianndan vazgeçmelidirler. Sonunda öyle bir noktaya gelir dayanır ki bu, öyle bir yerde nok talanır ki, toplumun bireylerden oluştuğu gerçeği eskimiş bir giysi ( gibi kaldırıp bir rafa atılır. Yüzmilyonluk bir topîumda bütün bi reyler, teker teker soyut bir toplum kavramı adına pek çok şeyden vaz geçmek zorunda bırakılırlar. Baskı uzun sürerse, bıkkınlar ordusa • büfüf. Tıpkı tepkinin bü yudüğü gibi. Portekiz'de de, bu tür bir bıkkın bu tur bir umursamaz ordu var. Yasam onlar için artık üstunde du rulmaya değmeyen bir şey'dir. Ya'anılıp gidılecektir. Lizbon'daki o güzelim canhhk. o toplantılar. o yürüyüsler Portekiz'ın içlerinde hiç gorünmüyor. Geçtiğimız (yolumuzun üslüne dü şen> köylere ucun ucun bakıyorum. Lizbon'da olup bitenlere bi raz uzak bakıyorlar. Bütün bu olup bitenler bir kotü şakaymış gibilerden. Kendilerini sınava sokacaklarmiş. sokuyorlarmış gibilerden. Dillerir.i birazcık bilebilseydim, birazcık anla^ma olanaklarımız olsaydı. Nedenlerini onlar adına konusanlardan değil de, kendilerinden öğrenebüseydim daha ıyı olurdu. Olmadı. Her yerde, hemen hemen her zaman olduğu gibi, halkın duygularını düşüncellerini halk adına konusanlardan öğrenmek zorunda kaldım. Özellikle Lizbon'un dıpında. Meyva sularımızı getiren garson'la sorunu çözmeye çalışıyorum. Kötü şeyler söylemiyor. Ortaya çıkan sonuç, genel kanı yı doğrular nitelikte. Devrim tepeden ge'miştir. Yarın bir başkası da geiebilir. Lizbon'daki beli kıhçlı subayların. devrimci insan ların Estremoz'daki yankısı Av. Lâberdedeki kadar güçlü değıldir. Sonunda biraz da küskün. Parmak uçları ile döşüne vura vura: I look my life! Dijor. • Ben kendi yaşamıma bakarım». Bakar mı, bak desen de bakıyor, bakma desen de. nin yapısı ile halkın giyim kuşamı ve yaşamı geliyor. Genış aydınlık camların arka sında «yenileşmıs» îsa ıle, yenileşernemış bir halk bagdaşabllır mıV Hiç, ama hiç sanmıyorum. *** Yıne Badajoz'dan girdık Ispanya'ya. Portekiz geride kaldı. Bir baş ka coşkunluğun Ispanya'sınd'ayız yine. Çanak çömlek kenti Talavera'da geceledik. Bir iki çocuk gördüm yoi üstünde oynayan. Otelci yakınıyordu, gez ginciler artık İspanya'nın içlerine pek gelmiyorlarmış. Otel boş. Gerçekten de bostu. Üç beş kisı ancak vardık. Madrıd' de durmadık. Fıanco, kendi dünyası içinde su saatlerde neler kuruyor kımbilir?... Çevresinde su«lü generallen. polis müdürleri ve bakanları ıle, temelleri sallanan I«panya'da neler yapmavı düşünüyor?. Hızla geçtik Alcole rfel Pınar' ' dan. Zaragaza .. Lerıda... Evet, Lerida'dan Kuzeye doğru yöneldik. Artık ilk durak Andorra... Ispanvadan ayrılmadan once. gorduğum son şey; Dir koşesi çokmüş, bırakılmış balçıktan vapılma bır köy evınin duvarlarındakı eğri bugru yazıydı: Vlva Franco... Azraule kardeş olsa, daha bır yıl zor yaşar. YARIN: Andorra ya da küçük ülkelerin mutluluğu MALKOCOĞLU yazan veçızen:AyhauBAŞOĞLJLL^ BANYA LUKA'NIN TOPLARI Birey le toplum Hep Hep aynı yanılgı büyür. D:şi BOND HlUk CELENLBP BU BASL Kurtar bizi tsa Yol üstünde çağdaş yapı yöntemine uygun bir kilise go'rdük. Küçuk bir kilise. Kiliseyi çağdaşlastırmak isteyen, biçimsel de olsa çağdaşlaştırmak İsteyen bir mimarm işı olmah. Geleneksel kiliselere hiç uymayan, apavdınlık bir yapı. Kolları iki vana açık, başı sağ omuzuna devrik bir tsa camm önünde duruyor. Karalara hürünmüş köylü kadınları İsa'nm önünde diz çökerek dua edıyorlar ve kendilerini kurtarması için yalvarıyorlar ona. İki bin vıla yakındır hu yalvarma sürer gider. Dağbaşlanna kurulmuş manastırlarda, bü ynk kcntlerin kilıselerinde, küçucuk koylerde ve uvkudan ön ce yataklarda, durmadan yalvanhr. «Kurtar bızı îsa!.» Tannnın oğlu, iki bin yıldır bir türlü zaman bulamadı bu yalvarısta bulunanlan kurtarmak için. Her kusakta. geleceğe at'ldı bu iş. Burokrası Tanrı kat:nda da geçerli bir iş anla=ılan. Na^ıl büyük bir tutkuyla diz çnküvorlar Nasıl büyük bır lçtenıikle valvarıvorlar. Tek ters riu^en sey. Tek ters tutum, bana kilise TİFFANY JONES GARTH ÎLÂN AKHİSAR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN Mükcllefin Hesap mı: 10,1999 Adı soyadı: A. Hıkmet Gürsel Adresi Reşatbey 17S 18 Verginin Nev'i Gehr V. Ilıbarnanıcnin Tarih ve nosu 15.11.1974 49 T AK V1 M 23 KASIM Guneş Oğle îkır.di Akşam Yat?ı Imsak C l MARTESt 6.56 2.09 12.ni 7.14 j 3fl 9.45 12.00 1H.45 18 21 1 36 5 13 12.27 Vergi Dairemiz mükelleflerinden olup namuıa gelir vergisi tarhiyatı yapılan yukarıda adı ve so;> adı yazılı şahsın adına tanzim ed;len vergi ıhbarnar.ıosı biiinen adreslennde bulunamaması sebebıyle tcbüğ edilemedığinden 213 sayılı kanunun 103 106'ncı maddeleri hukmüne göre ilgilinm ilân U'ihınden başlıyarak 1 ay içinde vergı daırssine bizzat veya bilvekâle muracaat etmesı ve>ahut taahhutlü nıektup veva telgi'afla açık adreslerini bildirmelcıi halinde kendilcrıne sure ile kayıt lebiığı yapılacağı BİR ay'ın hıUnıında müracaalta bulunrr.pyan v y p adreslerini bıldırmıyenler h^kkında iş bu ılânın NEŞİR tarıhinden itibaren BİR AY sonunda tebliğ yapılmış sayılacağı ilân olunur. (Basın: 25536 9239)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear