23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 2 Kasım 1974 $ , C£SUR VE , <rîî*Uj ADAM( SiMiA.lt N y i KAfATUTUlu2t|iİNt;frFiiVt *ANKİ. fruVEKLı ABDULCANBAZ LAMSI2 ANLAMuZjTuHAF TUHAr DAĞLAR KRALI Yazan: Edmond About Çeviren: Ali Sirmen Madam diye yalvaran bir sesle cevap veri yordu Diraitri , varım Mat« kadar Kestiye köyünde yersiniz. Kadınm hılinc bakınca Dimitri'nin Mıry Ann'ı Fotini'ye benzetmesini hatırladım. Elimff# olmtdan dudaklanmdan çu Lâtince tekerleme dökuldu: Qualis mater, talis filia (Anasına bak, kızını al) Sık Jik Bayan Simons'un hışmına uğrayan Dimitri'nin talihinden olacak, bir yanı dik yamaç, öte yanı derin bir uçurum olan yol öyle dar ve kötüydü ki, atlar ancak kayaların üzerinden zar zor geçebiliyorlardı. Kadm önce rehbere baska yol olup olmadığını cordu sonra her zamanki edasıyla: Ben bir İngilizım, uçururoa yuvarlanmak için yaratılmadım, dedi. Dimıtri, yolun fazüetlerini sayıp dökiiyor. Krallıkta bundan yüz kez daha kötü en asağı bin yol olduğunu söylilyortfu. Kadın çaresiz boyun eğdi bir yandan da soyleniyordu: «Hiç değilse atımın dizginlerini tutun. Pelci k'.zım ne oiacak? Dikkat edin boynumu kırmayayım. fki atı da aynı anda tutamaz mısınız? Yol da feci. Belki Yunanhlar içın İyıdir ama kuşkutuz tngilizler için yapılmamış. Sonra bana dönerek ekledi. öyle değü mi bayım?» Artık ben de konuşmaya katılma hakkını Vaıınmıştım. Kuralına uygun ya da değil, tanıçma fa*lı böylelikle Keçiştirilmişti. Yapımın eiverdiği bütün inceliğimle selâm verdim ve kendlsine îngilizce olarak: cHammefendi, yol İlk bakışta görüldüğü kadar kötü değil. Üstelik atlannıza güvenebilirdniz. Ben daha önce birkaç kez aynı hayvanlara bindiğim için biliyorum. Ve müsaade ederseniz iki rehbcriniz var. Dimitri sizin ben de kızınızın emrindeyim» dedim. Bunları söyler söylemez, kadınm cevabını beklemeden ileri atıldım ve Mary Ann'ın atının dizginlerine yapıştım. Klzın yıizünü gdrmek için geriye döndüğümde, rüzgâr da tulünü havalanrfırmıştı. Işte o zaman bayım, bir Alman botanikçisinin »klını başından alacak, dunyanın en güzel yüzüyle karş;la?tım. Sevimli Çinli sair AŞol her erkeğirt kalbinde aşk yumurtalarının yattığını bunların kabuklarının kırılıp sevdanın bütün gönule yayılması için de bir kadın bakışının yeterli olduğunu ileri sürer. Bu sözlerin, hiçbir sağlam dayanağı olmadığını, üstelik anatominin temel verileriyle çeliştiğini bilecek kadar bilgindim. Bununla birlikte. söylemek zorundayım ki, genç Bayan Simons'un ilk bakışı kalbimde garip kıpırdanmalar doğurdu, şimdiye kadar hiç bilmediğim bir duyguyrfu bu. Sanki göğsümün üstünde sternom diye adlandırdığımız kemiğin orada büyük Mr baskı duydum ve kanım dalgalar halinde büyük hızla hareket etmeye başladı. Şakaklarım öyle hızla atıyordu ki, sanırım sayraak olanak dışıydı. Ah bayım bilseniz Mary Ann'ın ne güzel gözlerl vardı. Huzurunuzun bozulmaması için benzer bir goze rastlamamanızı dilerim bayım. Mary Ann'ın gözleri öyle fazla büyük değildl. Ne maviydller, ne de kara. Kendilerine özgü, sanki paletın bir köşesinde özel olarak karıştırılıp elde edilmiş bir renkteydiler. Yalnız bazı çiçeklerde görulen renkte yakıcı ve kadife benzeri elâ £özlerdi bunlar. Eğer geceyarısı demirci dükklnlannı gezdiyseniz, ateste kızdırılmı; çelik parçalarının o kızıl ela rengini bilirsiniz. İşte bakiflarının rengi tam buydu. Çekiciliğme gelmce: Kusuruma bakmayın bu konuda hiçbir benzetme yapamıyacağım. Çeklcilık hayvan cintlerinin çok azına vergidir. Mary Ann'ın yüzünde doğanın bütün canlılığı bütün sadeliği bir kadının bütün hüneri v» bir genç kıztn bü* tün saflı^ı toplanmııtı sanki. Dimitri'nin bu olağanüstü yaratığı Potlni'den rfaha çirkin bulduğunu hatırlayınca, aşkın yalnız kendi derdlni çekenleri lersemleştiren bir hastalık olduğunu çok iyi anhyorum. Ben ki bir doğa bilimdnin tarafsızhğıyla yargılarım ve hiçbir zaman mantığımın gösterdiği yoldan sapmam. Bütün bu yetkimle sövleyebilirim ki. dünya dünya olalı Mary Ann ile kıyaslanabilecek bir kadm görmemijtir. Ah olanak bulunraydi da si?.e onun portrenni çizebilseydim! O kirpiklerin uzunluğunu, hilâl ka;ların güzelliğini, günejte gClümseyen dİ5İerinin parlaklığını, kuçük kulaklannı, nerdeyse şeffaf olan tenini gözlerinizin önüne serebilseydim. Onda en çok dikkatimi çeken noktalardan biri cfe zaten cildinin duruluğu ve şeffaflığı oldu, gerçekten derisi güzel meyvaların kadife zarları ktdar inceydi, cildinin rengi kelebeklerin kanatlarındaki o esi bulunmaz havayı andınyordu. Eğer doğa bilimleri doktoru olmasaydım, ince tülün bu güzel cildi bozacağını, o eşsiz rengi uçutacağından korkardım. Mary Ann'ın yüzünü ilk gördu^ımçfp mrn gidip ellerine sanllp, «Bu k5Sm*|flftel saglıklı olmakla ne büyük bir iyiyüreklilik simgesi oluyorsunuz» diye kendisini kutlamak geldi içimden. Ha evet! Az daha unutuyordum. Mary Ann'ın yür çizgileri hiç de bir heykel fibi simetrik değildi. Belki ünlü Yunan heykeltraçı Fidias onun şeklini yontmak istemezdi. Ama sizin ünlü sanatçınız Pradier kendisine poz vermpsi için klza yalvarmak üzere önünde diz çökerdi inanın bana. Sizin düçlerinizi yıkmak pahasına rfa olsa belirtmek isterim ki son yanağmda görülmemiş güzellikte bir gamzesi vardı. Ama safi yanağmda yoktu. Simetrik yüzleri seven klasik estetikçiler için olumlu bir puan değildi bu biliyorum. Ama kim bir heykeli sever. Her ?eyi yerli yerinde olan sanat yapıtları değildir intanı »evgiye iten. Canlı yaratıklardır bayım. Mary Ann'ı Kastia köyüne kadar götürdüm. Bana ne söyledi, ben ona ne cerap yerainı diye «orarsanıı hiç biri şimdi belleğimde kalmadı. (DEVAMI VAR) Atatürkçülükte Devlet Sosyal İçerik Prof. Bahri SAVCI EKONOMİK KOŞULLAR GÎDEREK AĞIRLIGI KAMU BÖLÜMÜNE AKTARMIŞTIR özetlemek gerekine, diyebiliriz ki Atatürkçülük, resmi ve katı bir ekonomik ideoloji haline gir memijtir. Atatürkçülük, ekonomide resmi ve katı bir ideoloji be jvimsememiîtir. Atatürkçülük, onun bir devrime varan düşünü, bir toptan «lktisad! refah» amacı gütmüştür. Bu refahı verecek ve toptan değifmeyi sağlayacak iktisadi kalkınma politikasını arar ken zamanının ve tarihin resmi ve katı ideolojik görüş ve yöntemlerini bir tür halinde kopyalamayı seçmemijtir. Atatürkçülük, kalkınma politikasını ararken, kendi felse^ğerleri ve siyasal prensı'plerı açısından kendisine kaynak olarak görd'üjfü «Badlı» an layıştan uzaklasamazrfı. Batı iktisat modelini tüm kırıp atamazdı. Bundan dolayı, kendi ekonomik kalkınma yöntemini tüm Batıll model dışında düşünme gereksinmesini duyınamıştır. Fakat, Atatürkçülük; ulusçu ve halkçı düşünü, realist görüsü, toplumsal refahçılık ve genel yararcılık ülkücülüğü ile Batılı liberal . kapitalist modelin Türkiye'de gösterdiği eksikleri de hemen görmüştür. Ondan daha büyük bir hızla da lıbera! kapitalist modelin; tarihte sosyal ekonomik siyasal olanaklar ve birikimler açısıncTan yoksul kalmış ülkeler için bir sömürü aracı ve ilkesi olduğunu da görmüs; bu sis temin böyle toplumlan «mazlum ulus» durumuna düşürdüğünü de saptamıştır. Atatürkçü düşünün yaptığı bu gözlem ve olan işletme alanlarını ve ekonomik kurumlannı millileştırmiştir. Ayrıca devlet, konulan, hacimleri ve uygulandıkları yılların ötekı koşullan açısından «bireysel gm^ımciliğe elverisli ortam yaratma» amacını asan büyük sanayi yatırımlanna girmiştır. Bu suretle temelinde liberal gırisimcilik yatan sistem; kaydettiği gelisimlerle ve yaşamın zorunlanna gösterdiği uymalarla, basit bir kanşmacılığı aşarak, Atatürkçülük örgüsündeki halkçı • ulusçu düşün dolayısiyle, aynı zamanda liberal kapitaiizmin sömünisüne karşı duyulan direnç gereği doiayısiyle; kurtuluş savasını yapan ittifakın tabanındaki kitleîere devrimci bakışın tanıdığı amaç dolayısiyle; sosyal hüviyetli devletçiliğe dönüşmüştür. Burada gözden uzak tutulmaona dayalı olan bu saptama, ması gereken şudur: KapitalizAtatürkçülüğü, Batılı ekonomik modelin, bu mazlum ulus min ve Sovyet modelinin öıesinde bir sistem aranmıştır. Bu sıv lar için getirdiği sömurü ve ayrıcalıklı sınıflar yaratarak do tem sosyal yapıdaki taban kateğurduğu verimsizlik dolayısiy gorileri dış ve iç sömürüden kurtarma sistemi olacaktır. Kele eleştirmeye itmiştir. Ama Atatürkçülük, Batılı li za adı geçen tabanın «sai erbabı, koylü tarımcı • esnaf zen&atberal kapitalizmin karşı tezi kâr küçük tüccardan kurulu oolan Sovyet modeline de itibar etmemiştir: Atatürkçülüğün u lan halk»ın ve onun siyasal delusçu niteliği, kaynağındakl yimi olan «ulus»un refahmı ve genel yarannı büyütme sistemi 1789 siyasal prensipleri ve Batıolacaktır. Bunun duzenleyicisi ve lı felsefî gdrüş i!e; Ulusal Kur Türkiye koşullan bakımından tetuluş Savasını, Anadolu siyasal mel girişimcısı devlet olacağınve sosyal seçkini ile kalem ve dan, bu sistemin adı, devletçilikkılıç erbabından kurulu aydıntir. seçkin birliğinin liderliğinrfe Bu sistemin içinde bireyse> giyapmaktan gelen sınıT«»talişkirışim elaraktır. Hatta başlangıçlerin etkısi; o zaman enterıwsyonalist sınıf savaşçısı gözü^ ta on» agırlılc da tanınmıştır. Ama yaşamın zorunları ve Türkiken Sovyet modeline jymayı yenin ekonomik koşullan uideolanaksız kılmıştır. rek ağırlığı kamu bölümür.e aköyleyse, iş; ulusçu halkçı tarmıştır. ve fakat özgürlükçü olan ve îşte sistem budur. Halkçı ukaynağında 1789 prensiplerinin lusçu düşün; sömürüsüz, zumreetkisi bulunan devlete düşüyor sel ayrıcalıksız sınıflar barışı ve du: O, Türk koşullarına uyan ülküsü; halkçı genel yaran arabir modeli bulup, uygulamalı yan ulusal refahçı amacı ile yaidi. şamın pratik zorunları; prağmatik ampirik bir gelişim ile, ka6 Bulunan mu bölümünün agır bastığı bövle bir sistem yaratmıştır. Tiban Model Görülüyor kı, ekonomiyi devletin düzenlemesi, bir zorun olarak beliriyordu. Model, ona göre olacaktı. Bu roodel, gene koşullann verdiği realist görüş dolayısiyle, ilk atıhmda yofun olarak gözüken bir devletçilik de olamazdı: Hem ulusal kurtuluş savaşının liderliğini yapan birliğin o üst düzeydeki ortakian bundan çekınirlerdi, hem de devletin kendısi pek fakirdi, gereken tüm yatırımlan yapacak sermaye birikıminden yoksundu. Aranan modeli; kurtuluş savaşuun liderliğıni j'apan birlifin (ittifakın) genel sosyal yapısı; 1923 îzmir İktisat Kongresinde, öteden beri esinlendikleri batılı değerlerin de itisi ile, batılı ekonominin genel örgüsü içinde bir model olarak belirlem»ştir: Sistemde bireysel girişımcilik olacaktır. Devlet, bireysel girişime elverisli ortamı yaratacaktır. Bu, batılı temeldekı bir modelin, Türkiye koşullarının zom ile, Türkıyeye özgü bir devlet kanşmacıhğinı yaratması idı. Fakat giderek, bu devlet kanşmacıhğı, geniş bir devletçiliğe ve sosyalcilığe doğru gelişmıştır. Atatürkçulüğün örgüsündeki ulusçu halkçı düsün; ayrıcalıklı zümrelerin ekonomiyi sömürmesine bir tarih görevi olarak karşıcılık; toplumsal yapının tabandaki katlanna önem verme, yani sosyal barışın bu tabandaki katlan yüceltmeye bağU kalışmı idrak, sonucunu doğurmuştur. Bu da basit bir devlet kanşmacıhğinı, gittikçe gelişen bir devletçiliğe doğru itmiştir. Önceleri devletçilik, ulusal refah yaratma, genel yaran büyütme amaçlan ile sınırlı kalarak bu yönlerde alçak gönüllü devlet ilgisi ve devlet girişimi getirmeye yol açmıştı. Yalnız sosyal • ekonomik yasamın itişleri gittikçe yoğunlaşmıştır. Öte yandan da sistemın temelindeki bireysel girişimcililc Türkiye koşullarının liberal ka pitalist modele bir bütünlük kazandırmaması nedeni ile ekonomiyi büyütememektedir. 1929 • 31 dünya ekonomik bunahmının tarım ürünleri, hammaflde ihraç edip işlenmiş mal ve malzeme almaya dayalı ekonomimize pek olumsuz yolda etkilemesi de liberal • kapitalist uygulamaları biisbütün zorlaştırmıştır. Bu nedenlerle ekonomimız, devlet düzenlemesine ve ekonomi alanında devlet girişimcüiğine daha büyük ölçüde gereksinme duymuştur. Bu gereksinmeyi karşılamak için devlet, düzenleyici ve koruyucu tedbirleri yanında; ulusal refahı yaratmaya genel yaran vermeye, birer ayncalık işletmesi halinde engel kategorilere rejımın siyasal • sos etkileme ile meydana gelen bir yal ideolojisinde tanınan defccr, karma ekonomi sistemi halinde b« devletçiliği, böyle bir sosyal nü lirdiğini görmemezlik edemeyiz. viyete doğru gitmekten gerı kalGene yadsıyamayız ve görmemamıştır. mezlik edemeyiz ki, bir karma Ama tablonun tumüne baktığı ekonominin; Atatürkçü bir kalkra mız zaman, orada şunu görürüz: ma modeli verebilmesi için, AtaÖnce ulusal kurtuluşu yapan itti türkçü bir devletçiliğin sosyal fakın liderliğinin tanm tica içeriğini, sosyal amacını, sosyal ret sanayi • kredi • finans ileri üslubunu da ise karıştırmak geregelenleri; ekonomıic koşullan ve kir: ortamı verjilerle düzenlemenın Atatürkçü devletçiliğiD soeyal yükü ile, ağır devlet girişımleri iceriği: Alt tabakaları, uban ta nin finansmanını yaratma yu<u bakaları, kendilenni bağlayan nü, daha çok taban tabakala.a sosyal siyasal ekonomik ba yüklemiştir. Ayrıca sistemi de ğımhlıklardan «tabiiyetlerden» bireysel girişim yararına bir dev kurtarmadır. azade kılmadır, let kapitalizmi haline sokmağa serbest kılmadır. başan göstermiştir. Atatürkçü devletçilifin sosyal Buna karşılık, Atatürkçülüğün halkçı düşünü, taban kategori'.ere amacı: Böylece bağımlılıklardan rejimin siyasal sosyal ideoloji tabiiyetlerden tutsaklıklardan sinde tanınan değer, bu devletçi kurtarılmış, arınmış. azade kılınmış liğe bir sosyal nitelik verme çaba nomi (ve böylece tarih ve ekoönünde onurlandınlmış, sından geri kalmamıştır. Halkçı gerçek onurlu verine oturtulülküsü ile yola çıkan Atatüıkçü muş) taban tahakiJarı; ötekilelüğün ekonomi modeli nde; dev rı yok edıcı değil, ötekilerle uletçiliğin böyle bir sosyal hüvıyet yumlu bır ılışkı kurucu volda kazandığını görmemezlik edeme topluca bır «sosval ekonomik yiz. siyasal k*tkı» getirme düzeyins Sürekli bir gelisimcilik anlamm çıkarmadır. daki Atatürkçülük konusunda, daAtatürkçü devıetçilijhn iosral ha doğrusu bu konunun ekonomik model yönünde, bugün, orta ve siyasal biçemi (üslubu): Poli da böyle bir durum vardır. Bun tık gücü; ayncalıkları (yanı lib« da iki öğenin yan yana olduğunu ral kapitalizmin aldığı tekelcı ör görebiliriz. Şöyle ki: Devletçilik, neğinin dış sahiDleri ile yerlı or bireysel girisimciliğin beslenmesi, taJüarınm Tüıkiye'ye zorladığı desteklenmesi aracı haünde kul ve zorlayacağı tekelci yarar aylanümıştır. Devletçiliğin bu yönü ncalıklannı) ve bunların yarattığı ba«ımlı!ıkları kaldırıcı; kalnü; adını ettiğimiz ittifakın lider kınma \TJklennı dengeh olarak liğini teşkil eden halka içindeki yükleyici; tüm sosval kategorile • ootahaljte>nin (ılerı gelenlerio> ve rın birbirıvle u\>umlulUKUnu, onlarla bütürdeşmiş bürokrat ka kategoriler arasınaakı uçurumnadm etkileri belirlemiştir. • ] Jarı kaldırarak verid bir katkı Öte yandan devletçilik taban ta lama düzevıni varatıcı volda kul bakaların sadece ekonomik yön lanan bir sosyoekonomik düden değil, sosyal ve siyasal yön zenleme, bir resen (firişimler de lerden de yücelmesi aracı haline meti kurmak üzere. kullanmadır. gelmiştir. Devletçiliğin bu sosyal Bu sosyal içerik, bu sosyal anlamını da, bu eski ittifakın si amaç, bu sosyal ve styasal iisyasal düşünsel seçkinliğini teşlup olmadiğı zaman, karma ekokil eden entelijensiyanın Atatürknomi devletçiliği: Atatürkçülük çü düsüne dayanarak yarattığı et düşünü ile yanyana gelen bir kileri belirlemeye uğraşmaktadır. model, meydana getiremez. Çün kü Atatürkçülüğün öngördüğil İşte bugün durumu. böyle bir kategonler bütünleşmesı ve den çift etkilemenin belirttiğini yad«ı (Devamı 7. Sayfada) yamayız. Sistemin böyle bir çift MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU BANYA LUKA'NIN TOPLARI DİŞİ BOND TİFFANY JONES TBUS.FON &O&B. GARTH FAtTAT S M OU I j e BÜyÛK f="ATRONLA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear