01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHÜRIYET 17 Kasım 1974 Sevsinler unanlılar ya«.ama mecllsi seçlmierini gerçekleştirmek üzereler. Yakında pariamentoya dsyalı hükümetlertnl kuracaklar. Hem de 1 yıllık bir demokrasi boşluğundan sonra. O zaman karşımlza ulusal Iradeye cfayalı ve güçlü bir kimlikle çıkacaklar. önümüzde Kıbrıs işi var, Egede kıta sahanhğı sorunu var. Şimdiden harıl harıl hazırlanıyorlar bunun için. Biz ne yapıyoruz? Hırsızı yakaladığı halde getiremeyen çocuk gibi sanki felçli durumdayız. Sayın sağcı partüerimiz ne birleşip hüküırıet kuruyorlar, ne de CHP'ye kurduruyorlar. Bu satırlarln yazıldığı sırada henüz yeni kabirıp kurulmadığı için görevi süren eski hükümetin iki kanadı tam anJasmazhk durumunda buluntfuklarından, birlesip hiçbir önemli devlet işini görecek halde değiller. Hukuksal olarak görev sürüyor, ama eylemli olarak bir hükümetsizük durumu var ülkede. Demek ki kimi parti liderleri bunun böyle olmasmda kendileri için yarar görüyorlar. Seçimlerden de şeytan görmüş gibi korkup kaçıyorlar. Oysa, yaklaşık olarak 1,5 ay önce «Demokrasi Çarkını tşletiniz» başlığı altında yazdığımız gibi: «tnsan hak ve özçiirlüklerine dayalı demokrasi inancını taşıyan politikacılar arasmda anlasma. ancak Türk vatanının ve Türk nlusnnun Cikarlannı bütün kişi, parti ve doktrin düşüncelerinin üstünde rörmekle olanak içlne girer. Esjer bizim politikactlanmız bn inaneı gereekten taşıyorlarsa, ne yapıp edip demokrasi çarkını işletmelidirler.» Fakat işletmiyorlar bu çarkı btr türlü. Zaten ülkeyi yöneten elendüerimizi biz az çok > akından tanıdıgımız için, sözünü ettiğimiz yazıda salt gerçeği bütün yalınlığı Ue şöyle ortaya koymuftuk: «Siyasal partilrrimlz ftmdi Iç ve dif koşnllar bakımından böyle bir birleşme ve bfitünleşmenin serekli oldn£n dönemeçte bnlunnyorlar. ö y l e oldnÇu halde, ne yaıık ki, botiine defin elbirligi dogrulttünında yönelmlf förün Y let, Sakary» edebiyatı» büirlz çünkü. Çok sRz var söylenecek ama aadece şunu diyelim: Yaptıklarına baksınlar, baksınlar da «Sevintinler, efendim, gevinsinler!» Sevsin, Sevinsin, Övünsünler Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU muyorlar. Çekemfmezlikler, kibrr ve kompleksler, kişisel çıkar hesapları, kişisel kinler, küçük ayak oynnlan ve bütün bnnlardan dogan hükümet bunalımı halkın ffözünden kaçmıyor. Hele dış düşmanlanmııın gözünden hiç kaçmıyor.» (Cumhuriyet, 6 ekim 1974) Evet kimsenin gözünden kaçmıyor bu. Kaçmıyor ama ülke çıkarlarını, cfış düşmanlan, ulusun ıtibarını düşünen kim? Parti liderleri toplantılannda. sayın Bozbeyli'nin dediği gibi, «Havanda su dövülüyor» ve TV'de, artlk herkesi guidüren blrtakım bos anlamsız lâf kalabalığı sürüp gidlyor. Bütün bu davranışlar parlamentonun itibarını duşürücü sayılmıyor ama sayın Ecevit'in CHP Gcnçlik Kolları Kurultayında: «Bu parlamentonun çoğurvluğu sokaktaki halktan en az 10 yıl geridedir» demesinin bu itiban sarstığı ve pariamentoya hakaret teskil ettiği ilert I Ü rülüyor. «Ecevit bir militan gibi konusuyormuş». «Bu parlamentonun çatııı altında artık Ecevit'in yeri olmamalı imiş!» Kimler söylüyor bunları? Ecevit 12 Mart 1971 askeri müriahalesine karsı çıkarken o parlamentonun çatısı altında yükeek mevktlerde kuzu kuzu oturanlar. Veya sapkasını alıp hükümetten savusanlar ve şimdl de gazetelere: «12 MartU bizi idam edebilirlerdi» dlye demeç verenler. «Sevsinler efendim, «tevsinler!» Amacımız Ecevit'i savunmak değil. O kendi kendisini en iyi biçimde savundu. Sonradan yazı ve sözle ona ySneltilen her suçlama da paradoks gibi görünüyor ama Ecevit'in durumunu güçlendirmektedir Bizim amacımız, tfüşmanlarımızın çok gıizel ve hıziı hazırlandığı bir dönemde kimi partilerimizın ve onların liderlerinin tutum ve davranıslarım bir kez daha gözler önüne sermektir. övünsünler: Yukarıdı «sevsinler» ve «sevinslnler» «5zcüklerini ironik bir duygu Ue ters anlamda kullandık. Ama şimdi «övünsünler» »özcüğünü tam kentfi anlamında kullanıyoruz: övünsünler, çünkü Ecevit: «Sokaktaki halk bu parlamentonun tutucu kanadından en az 10 yıl geridedir» dememiş, «Tutucu kanat sokaktaki halktan en az 10 yıl geridedir» demiş. Bundan yerinmek değil, övünç payı çıkarmak gerek. Kımdir, kimlerdir, parlamentonun tutucu kanadı? Türk değil mi bunlar? Türk halkından gelmiyor mu bunlar? Bir öncelikleri, ayncallkları mi var bunlann? Milletvekili olmakla aristokrat mı oldular? Bir de şu soruyu soralım: Kimdir sokaktaki halk? Sen, ben, o, bugün yaşayan ve kendilerini seçen Türk vatancîaşlan değil mi? «Ey partici efendiler: ülke sorunlannı anlayıp değerlendirmede Türk halkı sizleri geçti. Sizlerden en az 10 yıl ileride» demek, niçin hakaret oluyormuş? Dedim ya, verinmek değil o halktan gelmiş kişiler olarak, övünmek gerek bundan, övünmek... Ecevit tersini söyleseydi asıl o raman eleşürmeleri gerekirdi. Biz de katılırdık eleştirmelere. Bırakalım artık Güne? Kralın, «Devlet nim» zihntyetini. Devietin her basamağında revli bulunan kışiler, en yükseğinden en kademeye kadar, eleştirilebilir bu ülkede. onu bu Begöalt Çekimser Oy? D ıs politika ince ve karmaşık bir sorundur bazı kişilere göre... Eskı bir yargıdır bu «Hikmeti hükümetten sual olunmaz» diyen küflü saray kafaslnın kalıtımıdır. Halkı yönetimden uzak tutmak tsteyenlenn uydurmasıdır. Demokrasi yanlısı ısek, sokaktaki adamın dı? politıkaya akıl erdiremediğıni söyleyemeyiz Halkın usu, İÇ politikayı kapsıyorsa, dış politikayı da smırlan ıçine alır. Çünkü iç ve cfıs politika birbirinln uzantisıdır. Aynca karmaşık gorünen dış politikamn, gerçekte kaba bir çıkar ve pazar Savgasına dayandığinı artık halklar giderek daha iyi anlıyorlar Sözgelişi Fransa'nın dış politikasıyla Mirage uçaklarını pazarlama kaygısı arasındaki ilişkiyi bilmeyen kalmadı. Ajansların bildirdigine göre Amerika Birleşik Devletlerl Genelkurmay Başkanı Brown da bir açık oturumdaki konuşmasında demiş kl: « Amerika'da bankalar ve elindedirj» gazeteler Yahudilerin Sevinsinler Ülke aylardan berl blr hükümet bunalımı lçlnde. Vaktiyle Demlrel Basbakan iken Odalar Birliği Başkanlığı sandalyesinden polis zoruyla uzaklaştınlabildiğinl gazetelerde okuduğumuz bir zat, bugün Başbakan Yardımcılığı sandalyesinde bulunuyor ve ayru Demirel onun orada ne kadar uzun türe oturursa bunu kendisi ve partisi için o katfar yararlı görüyor. Çünkü bu durumun sürmesiyle hem CHP, hem MSP yıpranacak. Her iklsi de AP'nin rakibi olduğuna göre bundan âlt is mi olur? Bir taşla iki kuj demektır bu. Ülke çıkarlarını bir yana itert küçük politlka kurnazlığı demektir bu. Bu kurnazlık uğruna iki ay yitirilmis; içte ve dışta itibanmız zedelenmeye başlanmıj; öneml yok bütün bunlann. Biz «Vatan. millet» degil, sadece «Vatan, m\V Böyle olunca, ABD'nin dış politikasıncta neden Israil yanlısı olduğu hemen ortaya çıkar. Bu konuda son günlerin bir çarpıcı olayı da Güney Afrika Birliği'nin çevresinde döneniyor. Bilindiği gibi Güney Afrika Birliği, Yirmıncı Yüzyıl insanlığının vüz karasıdır. Küçük bir beyaz azınlığln, koca bir kara çoğunluk üzerine diktasını simgeler Güney Afrika Birliği... Irk aynmına ve sömürgecüiğe dayanan bir düzeni vardır. Komşusu Rhodezya ile birlikte elele; başta Amerika vm îngiltere olmak üzere kapitalıst dünyayla bütünleşmi? ticaretini yürütür. Zaman zaman Batı dünyasından Güney Afrika Birliği konusunda olumsus sesler vükselir ama, bunlar gösteriştir. Kölelik düzenıni çağımızda sürrfüren bu ülkeye karşı etkili " e etkin bir tutumu ne Amerika göze alır, ne ortakları... GUney Afrtka Birliği Birleşmiş Mllletler örgütüna üyedir. Bu örgütten üç ülke, Kenya, Kamerun, Moritanya, Güney Afrika Birüğinin örgütten çıkarılması ıçın bir karar tasarısını geçenlerde Genel Kurula sunmuşlar ve bu öneri iki çekimser, üç aleyhte oya karşılık 100 oyla benimsenmiştl Asya'nın ve Afrika'nın mazlum ülkeleri en başta olmak üzere çoğu üve rlevletln karanvla 'îiinev Afrika Birliği Birleşmis Milletlerden atılacakken, ABD. FranM ve tngiltere'nin vetolarıyla kararm yurürlüğe girmesi engellenmişü. Vetocu devletlerin Güney Afrika Birliğiyle lçlidışlı ekonomik üiskilert gözönüne alınırsa bu olay da doğal »syılabilirdi Ne var ki ış bu kadarla kalmamıştır. Vetoyu basmedemiyen Birleşmis Milletler Genel Kurulu ^"ığunıugu ou kez Güney Afnka Birliğinin yıl dönemi sonuna Kadar toplantılara girmesinî yasaklam'.ştır. Bu yasaklams kararı 22' ye karşı 91 oyla kabul edilmiştir. Genel K u n i üveleri içinde karara karsı çekimser kalan devletler sunlardır Bollvya, Brezilva. $ili, Kolombiya. Dommik Ekvador. Fiji, Yunanistan, Leeotho, Malavi, Guatemil» tr«n Japonya, Meksika, Paragoay, Porteldz, İspanya. VenCToela ve Tflrldye... üvet, Türkiye... Acaba neden çekimser fcalmıştır Türkive? «Hikmeti hükümetten sual olunmar» desek bile. nangi karmasık tıesapla. kimin yararma verilmiştır bu cckimaeı oy v l!>5(i'ıerde Cezayir Millî Kurtuluş Savaşına sarşı B'rlesmjş Milletlerde olumsuz oy kullanan Türkiye'nin simgesüıi venıden dalgalandırmak için mi? Amerika, tngütere n Fransa'nın gözüne girmek için mi? Köleliğe, ırk ayırımına, mazlum naikiarın ««Umesine karşı çıkmak görevimiz iken, nangi çıkarıınız neshbmb çekimser kaldık Birleşmis Milletlerde? Herhalat türk nalkı bu sorunun cevabmı bilmek ıster Günev AfriKa öiriiğı elmas madenlerinde vazgeçemiyeceğimiz ortak ıKl&nmn? mı var? Yoksa bu ülkeye uçak mı satıyoruz? Keııhovnuzu mu ihraç ediyoruz? Afrika'nın bu lânetlenmis ülkesine bızl göbeğimizden bağlayan nevdı ki çekimser fcoıdı» oy verilirken? tşçilenmız mi var oralarda? AskeH vturdım mı alıyonuB? Dış tıcaretimız bu ırkçı ülkeye mı oağlı? Bip sorumlu açıkiasa da öğrensek . Eleştiıi Ue hakaretı birbirlerinden ayırdedecek durumda olmayanlar varsa onlara bir diyeceğimiz yok. Çünkü bu gibiler Türk halkından 10 yıl değil, 100 yıl geride kalmış demektir. Ne denebilir bunlara karşı! YAŞASIN EDEBİYAT! OKTAY AKBAL Evet Hayır GÖZ CANL1NIN NEKESİNDE? lr doğabilim öğretmenlmH vardı lisede, dersin gerektirdiği çisginin az ya da çok dışına çıkmayı sever, bağlanüyı tum yitirmeden değişik konulann alanma sıçrardı. GUldUrtlnün erdemine inanmıştj, anlat tıgı olaylan olağan görünümlerinden sıyınr. büyük boyutlara ulaştınr. çelişkileri yakalamaya büyük önem venrdı. Böylece ger çek kesin çizgileriyle belirirdi. Bir gün, dersin bir yerınde konuyu keserek, iki elini birbirine vurdu. «Bakın» dedi, «Bir şey anlatacağun şimdi size, iyi kulak verin. örnegin, sınava bir ögrenci girer, oturur karşınıza, sınav kurulundan bir ögretmen şöyle bir tasarlar sonısunu katasında, sorar: Oğlum der, anlat bize gözü! ögrenci, gözü şaşılacak bir düzen içinde, en küçük aynntılarına kadar öyle bir anlatır ki kırşınızda oturan çocuğun bir orta öğrenim öğrencisi oldugunu unutur. bir göz uzmaniyle konustugunuzu sanırsınu: Anlattıkları o kadar yetkin, tam dır. BUtün tabakalan, sinirleri yerleri, bağlantıları, işlevlerlyle söyler. Epitelyum B ^ B «O yumuşak değil zayıf bir insandı» diyor ünlü çeviricı JA. Coındreau. Hemingv.ay söz konusu ettiğl kişi. «Canımı sıkan yanı, elirü gögsüne vurup «ben kimseden sortanam. diyen kışilere pek benzemesidir. Korkakları Matador diye. cins,eı güçsüzlerı Don Jııaıı diye yutturdu. Boı ool kaip para dagıt.ı hcpınııze. Buııu büyüJc bir becenyle yaptı Taraskon'lu Tartarin'e benzer bir insandı o. Ama Tartarin daha cana vakındır. çanku hayallerle yetinlr.» Expıess dergisi Coindreau'yu konu$turmus uzun uzun. Fransız dilıne çevirdiği Amerikalı yazarlar, Dos Passos, Faulkııer, Stcinbeck, Hemmgvay'ı anlatıyor. llişkı.tri dostluklan, edebı degerleri. yaşamları. . Sartre'ın dediği Ribi, «Frarjsa için Amerikan edebiyatı Coindreau edebiyaudıı.» Bugün yaşı sekseni aşmış bir kişi Coindreau. Çeviricilik Konusunda şöyle diyor: «Bir çevirici hiçbir h&kkı olmayan. ytunız ödevleri bulunan bir adamdır.» Mauriac, «Romanoı Tanrı'nın maymunudur» dermiş, Coindreau bunu şöyle deSıştlnni? «Çevınci yazarın maymunudur.» îyi blr rastlantı oldıı, bugünlerde Hemingway'm «Paris Bir Bayramdır» adlı kitabını ikinci kez okumaya başlamıştım. llk okumamın izlerini taşıyan bir kıtaba dalmış gitmişken ixpress'de bu yazıyı okudunı Gazeteci soruvor «Hemıngway'in yapıtları konusunaa kuşkunua var, ama iki kitabını, «Güne* de Doğar'la Silâhlara Veda"yı siz çevirdiniz.» ünlil çevirici «Bunlar iyi satış yapar diye düşünereK çenrdim • ZdtH^r ış değildi çevırmek.» Hemingway sevdigim bir yazardır.' Ele aldığı Vü konuyu,' bir olayı anlatmasını en iyi biçimde başaran bir KIŞI. Kısa cümleler, eylemı hiçbir zaman düşünceden, düsten ayırmamak, sürekli ve hızlı okunabıhr özellik taşımak. Kahıamanları birbirine benzeı doğrusu. Hepsi «erkek»tir. Gerçek bir erkek. Gözleriru budaktan sakınmazlar. terüvencidirler. Coindreau bu kahranı&nların «sert kişiler olmasını Hemmgway> in aşağılık duygusuna bağhyor. Hep sert erkekler çizdi. onlarla dostluk kuracağıru sandı» diyor. Hele bir öykü anlatıyor Hemingvvay üzerine, inanması zor! Ne denli güçlü erkek oldugunu ispatlamak için gciRsünü açıp göstermiş ünlü yazar. Bakın bakın. demiş... Bir «orılinkı gibi kapkara tüylerle kaplı bir gögüs! Şöyle vurmuş eünı gögsüne, tüyıerı avuçlamış. Bir de ne görsünler o orman Ribi tüyler avuçlarına yapışıp kalmamıs mı! Meğer takmaymış, ya da yapıştırma imiş o tüyler!.. Coındreau «Uoğnı mudur degil midir, bilmem ama ona yakışıyor bu övkil» divor Coindreau'nun beğendigi, sevdigi, değerıne yüzde yttz inandığı Amerikalı yazar ıse William Faulkner'dir. tlk kez 1932'de iki öyküsünü çe\irmış, o zamanın ünlü dergisi NRF'e nerdeyse zorla kabul ettirmiş. Faulkner'den yaptığı iki çevıri Valery Larbaud ve Andre Malraux gibi büyük Fransız yazarlarmın önsözleriyle çıkmış. Coindreau «O her türlü reklâma karşıydı. Basınla üişki kurmaktan kaçınıyordu. bunlar da kitaplarımn basılmasını zorlaştınyordu» diyor. Faulkner sınema filmlerine dialog yazarak geçiminı sağlarmış. Faulkner, FTansız çeviricisini evinde bir iki gün kalmak için çagırmış. Böylece ailc yasantısına kp.nşmış. Faulkner'e bakan vaşlı bir zenci kadın varmı?. Bu kadınm ninesinın elinde büyümüş linlü romancı. O kadın anlatmış Paulkner'in özelliklerini Geceleri yazarmış, her torafı darmadagınık bırakırmış. zenci hizmetçi sabah toplarmış ortalığı... Faulkner Nobel odülünti aldıktan sonra biraz dünyaya açılmış, konferanslar vermiş... Coındreau'nun Hemıngway'e kızma nedenlennden biri de galiba «Çanlar Kimin İçin Çalıyor» yazannın Faulkner'in yapıtları için «Bir sürü büyük lâf» demesi... Acaba Faulkner ne derdi Hemingway'in yapıtları ıçın? Pek öveceginı sanmam! Öyledir, büyük yazarlar birbirlerinin yapıtlanna nayranlık duyamazlar, bu da dogaldır Nitekim Faulkner'm ızinden glden. ona hayran olan Amerikalı genç kusak yazarlan Faulkner'in yapıtlannı bir daha okumaktan kaçmırlarmış . Bunlardan biri, Flannery O'Connor Faulkner'in romanlarını bir yazar olarak okumanm tehlikesini şöyle belırtmiş: «ETtspres yaklaşırken ray üstünde uyumaya benzer bu»... Coindreau'nun sözleri aldı beni bu yaıarların. edebıyatın kendine vergi özel dünyasına sürükledi. Kimi ileilendirıt bütün bunlar? Hemingway'i, Faulkner'i okuyanlan. sevenlen .. Bılmeyenler, tanımayanlar «Böyle karmakanşık günlerde ne yeri var böyle şeylerden bahsetmenin?» diyecekler Her ırün partilerden, liderlerden, politik oyunlardan söz ediyoruz, yazılar yazıyoruz da ne oluyor, bugün de böyle olsun dedim kendi kendime... Hemingvray ne dermiş «Tek bir gerçek cUmle yazmaiı, gerisi kendiliginden gelir.» Baktım iç politika olaylanna, ne desem yanlış olacak. Ya da banc öyle gelecek. Ben de edebiyat dünyasına daldım işte, sizlerle birlikte... Sait Faik'in dediği gibi: Yasasın Edebiyat... GÖZ HAKKINDA, BtR UZMAN GtBÎ BÎLGt EDÎNEBÎLÎRSÎNÎZ. ÖNEMLÎ OLAN, BU BtLGÎLER KADAR, GÖZÜN NEREDE OLDUÖXWU BİLMEKTÎR. SANAT ALANINDA DA GEÇERLİDÎR BU; GERÇEK'LE KALP'l AYIRMAK «BEĞENİ» EDÎNMEKLE OLUR. Sabahattin Kudret AKSAL nı tanımak ve onda geçen yaşamı bilmek olması gerekecektır. Üstünde yafadıgımız ?u yeryüzü yu varlağı bugün için insanın evidir. Bugün için diyorum, çünkü uzayı dalia ev edinmedik kendimi ze, ama yarın onun da barınnğımız durumuna gelmeyeceğıni kim löyleyebilir? Kisioğlu. evini, evinin dört duvarını, çatısını, odala rıru nasıl tanımak zorundaysa, yer yüzü yuvarlağını da öyle tanımak zorundadır. Onu tanunamak, bir tftirka deyımfe coğrafya bUmeınek, yaşarian 6 e*vin duvarlarjna "çarp mak, küçücük odalarını birbirine kan;tırmak, sa;ırmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Ya tarih? Tarih, toplumun belleğidir. Şöyle diyelim: En azından ruh sağlığı yerinde bir kifi. çocukluğundan bu yana tüm anılarıru nasıl bir sıra içinde bilmekteyse, öylece içinde yaşadığı top lumun, kuskusuz kendi ulusal top lumu yetmez, insan topluluğunun çocukluğundan bu yana anılarını yine bir sıra içinde bilmek zorundadır. tlkçağ sürecine ilk çocuk luğu. Ortaçağ sürecine daha bir yetişmis günleri. yeni çağlara ol gunluk yılları gibi bakabilmelidir ki. belleğinin aracıhğiyle ken di kisisel yaşamıyle bütünleşebil diği gibi. uygarlığın yaşamıyle de bötünleşsin. Diyelim ki. gerisinde kırk yıllık bir yasamı varsa, onun la birlikte tarihin ömrünü de sü rebilsin. Bu açıdan bakılınca. bir matematikçiye ya?ı sorulunca, ör neğin Phytagoras'tan bu yana ge çen zamanı hesaplayacak. kendi ki sisel yaşını da ona ekleyerek çıkan rakamı söyleyecektir. Yaşadı ğımız yeri bilmek, sonra da bu yaşanan yerde. bugüne dek olufmus zamanı kendi kişisel yaşımız gibi duymak... belki de. bu iki ilkeyi uygulamakla insan olmak bi linci baslamaktadır. Bütün bilimler. bütun oilfrı dal lan için de geçerlı bir soru olmak gerekir. örneğın sorabilinz, ne demektir tizik bilmek? Va da matematik bilmek? Ama biz DUrada coğrafya ve tarih bilimlerinı örnek aldığımız ıçuı yine de Söyle soralım, ne aemekıır coğrafya bilmek ya da tarirı bilmek? Bence bütün bilimler bütün bile. dallan için bu soru\a venlmesı gereken yanıt. dcğaoılım ögret menımn vukarda anlattığım öykücügünde saklıaır bu bakımdan coğrafy&ya da, tarihe ae av«ulanabüir. Demlebilir Ki eözün can lının karnında olmadıgım eöriin caniınm neresmde olduSunu bilmektir. Bir uışı düşünün lu vervüzünün en yüksek lepesını aenızlerın en derin çujturunu santimetresiyle söylüvor Pasifıkıek' sayısi2 adaları adlanyıe savtyoı bir bir Atlantikte esen nava akımla n da özellikleriyle ezberinde Ya ay diyorsunuz o nereden alır ay dmlıgını? Sorununı özü avdınUktır onun. diye vamtiıvor Bu örnek abartılmıs bir rtmek eibı gelecektir ıcuşkusuz öyledir de. Ama vıllarca önce tanıg oıdu*um şu konuşma. bu örnektpn daha mı ılımlıdır? tkı Kişi Konusuvorlardı. bin. ben dedı çok meraklıyım. iyi tarih bihrim ne ıstersen sor! Arkaaaşı anlat bakalım aedi. Haçlıiar Seferinı Tarih me raklısı eenç. gözünü söyle bır \Timdu. ayrıntılanvle savdı dök'ü Ya Viyana anlasması dedi beriki? unu da vaıutladı nem d* bırkaç Vıyana anlaşmasını. tarihlerıyle anla^nıavı ımzalavan lann »dİRHvl» ulasıları vr ula^ıla mayan sonuçlanyle söyledl. Sorular, soruları izledi. Ortaçağdan başlayarak Fransız, Ingüiz krall.ırmın adları, dükier. dukatıki&r, şunlar, bunlar bir bir sayıldı. O yüzyılların o bölgeaekı savaşları, barış koşullan söylendi. Soruları soran umut kesmiş gıbiydi nerdeyse, ama nereden. nasıl bilinmez, bizim doğabilım öğretmeninın usuna doğdugu gibi son bir soruyla yarışı bitirmek istedi. Peki dedi, söyle bakalım, tsa kaçuacı yüzyılda doğdu? Tarih meraklısı, bu kez biras derince bir auşünceye dsldı. Bak dedi. işte onu bilemiyeceğim. Coğrafya bilmek, yeryüzü yuvarlağının ayrıntılarını bilmekle birlikte, güneş düzeninin bilimsel mantığını da biunektir. Tarih bilmekse, insanlık oluşumunun geçirdiği süreci kendi kişisel bilinci gibi bilmek, özellikle bilgisini zamanın dızımindeki yer lerine bağlantılanyle oturtabilmektir. Bu ilkenin dışmdaki bilgi, gözün bütün ayrıntılannı say dıktan sonra, göz canlırun kamın dadır demekten baska nedir? Gözün eanlının karnında oldu ğunu sananlan salt bilgi alanında aramamalı, sanat alanında da böyleleri vardır. Öyle sanıyorum ki, bunlar da beğenisizler, ıyıyle kotüyü, doğruyla uydurmayı ayı ramayanlardır. En güç iş, sanatm gerçeğiyle kalpını ayırmaktır, denebilir. Denebilir, çünkü bu ayırmada en geçerli araç beğenidir. Beğeniyse, sanat alanında ulasüacak son nokta, edinilecetc son büyük deneydir. Çogu kez nesnel ölçülerden uzak, iusinın tüm sorumluluğunu tek başına yüklenerek varacağı bir yargı, bir yargılar düzenidir. Bir ozanın dediği gibi «Bir elimde dize, çevremde koskoca evrenin verdiği yalnızlık duygusuyle başbasayım şimdi.» Bu koskocaman yalnızlık duygusunun içinde beğeni ışlevini yapacak, yarsısını verecektir. Önu sanat tarihi bilgisi de, kuramlar da, karşılaştırmalar da gereğince destekleyenıeyecektir. Öyle keskin kuramcüar, sanat tarüıi bilginleri vardır ki, sanat yapıtının gerçeğiyle uydurmasuu ayıramaz, kanıtlarını koyar, man tıksal düzeni işletir de yine kalp parayı satın alır. Deyim yerindeyse, bir yalnızlık bilimi, bir yalnız hk sanaü olan beğeniden yoksun luk, o yoksunluğun boş bıraktığı yer kolayca doldurulamaz. Ne den li çaba gösterse. belki gözün bütün tabakalanm lâtince terımleriyle saymaktadır ama gözü de eanlının kamında sanmaktadır. Öyle sanıyorum ki, baslıca sorun, gözün eanlının neresinde oldugunu bilmektedir. hücreler tabakasmdan geçer, çelenk ve cüce gangliyonlarla çıkar konudan sözün gelişi, tümünün l&tince deyimlerini de eklemeyi unutmaz. Şaşınr, söyleyecek söz, verecek numara bulamazsınız. öyle ınce. belki pek de önemli olmayan ayrıntılara girmiştir ki, onu sınava çeken siz bile bir kaçını bilmiyorsunuz dur. Acaba dersiniz, biraz da atıyor mu? Ama kendine güvenlı tutumundan atmadıgını, konuyu derinliğine incelediğini anlarsınız. Aferin dersiniz, kurulun öbür Uyelerinin ds yüzüne nakarak, çıkarabilirsin. kutlarız seni. Çocuk güvenli adımlarla çıkmaya yönelir, tam kapıyı açıp çıkacakken bu kez şeytan dürter sizi, şuna bir soru daha sorsam diye düşünürsünüa. Gel oglum dersiniz. sana bir soru daha soracagım. Öfrencı döner, karşınıza oturur. Bak o|lum. bir so ru daha! Göz. eanlının neresinde? Çocuk yine o jriivenlı haliyle, düşünmeden, yapıştırıverır vanıtını. «Karnında efendirn» der. Ö; '.^ ssnıyorum ki bu öykücük, kifioğlunun bılg; kavramına ışık tutacak niteliktedir. Bütün bilgi dallarını sınırlan içinde top layabileceği gibi. bilgi edinme yön temini de kapsamına almaktadır. Bilgi edinmek de bir yöntem ister, bir yöne doğrulmayı amaçlar Onun da temelden çatıya doğru bir kuruluşu, ayrınüların özü be lirlemek için bir bilesimi vardır. Böyle olduğu için de bu öykücüğü bütün bilgi dsllarına uygulaya bilir, onların örnekleriyle benze ri başka öykücükler kurabilirsiniz. Dilerseniz. konuyu biraz deselim. Önce. ister istemer. insanın usuna şu soru düşüyor. Nedit bilgi? Şöyle bir tanımda uyu?ulabileceği kuşku götürmez. Bilgi. çev remizi. daha somutça belirtmek gerekirse, doğayı. bir de toplurmı tarumamız, bu iki gerçeğin »orun laruu çözmemiz anlamına getmek tedir. tşleviyse. kişinin doğada ve toplumda yasamunı sürdürebilme sini sağlamaktır. Simdi. birbirinı bürünleyen iki bilgi dalını örnek diye alsak ve sorsak. nedir coğrafya? Nedir tarih? En kestirme yanıtın. yeryüzü yuvarlağı fitf&f^. .konuya, Okuyucu mektupları ÜRPERTICI BIR GÖRÜNÜM Beyoglu'nda malum bir sokaktaki evler, Birleşmis MiUeflef tnsan Hakları yaveleri Ue kapatılmıs. ve yol trafiğe açılmujtL Aradan vıllar geçtı. önce oır ev, derken öbürü yavaş yavaş hemen nepsı eskı (aalıyetlerın alenen icrasuıa başlandı. Eskıden sokak duvarlarla çevrildiğinden her şey gözdeo uzak, duvarların ardmda ıdı. Şımdı yol bu. dolmuş daiar Içınde kannız SUinu küçük oğlunuz vardır Eğer trafik tıkanmış ıse dakıkaıarca ınsa nı rahatsız eden bır tedirginlik ıçınde ou snkağın yaşantısını ızlemek zorundasınız. tlkel duyulan vUzünden okunan sarhoşlar tle sermayeler ara sındakı kaba sakalan duyar, kapılan önünde fütursuzcs o> turan çıplak Kaaınlan merai, korku heyecan tUrlü duyular içinde seyreden ılkokul öğrencılerine süçük ışçı çocuktara acıvarak oakarsını; Katı aniâkçı aeğiiıro Ama çırkın denen oir şey vardır. Ve tstanbuJ'da Viiâyet vardır, Beıedıye vardır Emnlyet teşkılâtı vardır anlâk zabıtasj vardır PeU Klmın görevıdır bu çırkınıığı önıemek Denecektir kı bu evıenn ruhsatı voktuı Kaca.k çalısıl maktadır Kabanatten büyük olan bu ttzür Kabul edılebilir mı? NOT: Yazımı bıtırdıkten »on ra durumu bır arksdass anlattım tstanbul'da bu gibi ver leı kapatacak güç kimsede yoktur, dedı Dr. tsmail URAK ÖZEL DERSANESI DÖBT KURUCU ÖAneTMENİN BA9ARIİLB YURÜTTÜÛÜ ÜNIVERS.TE HAZIRLAMA FEN KUR8LARI u*ât««tu ••TOMI ItTâmın. IB: ••BiOU (Cumhuriyet: 9064) Bursa Tıp Fakültesi Dekaniığından Fakültemizin Patoloji Kürsüsünde Ben Anadolunun ücra bir vilâyetı Artvln'in Güıelköy tlkokulunda öğretmenım Köy lü. okulunu kendisi yaptı, bedentyle. tırnaklanyla kazan» dıjı maddi güçleriyle.. Daha fazlasını kaldıramaz bu halk. Ancak. okulun lçlnde ne bır aracı n« de eçyası vardır Sadece vatandaşlarına şüvenıyor Yardımlannı eslrgemiyeceğine kani olduğu Türk va» tandaşına Evet sayın vatandaşlanm elinlzden gelen ber türlü yardımlarınızı bekler, taygılanmızı «unanz. UfiıelkSy tikokttlv Yaptı rrna ve iitiıellestirme DernejfJ ARTVLN Bir okul. ilgi beklivor Açık Asıstanlıklar vardır. tsteklilerin. 25. kasım. 1974 pazartesi günü mesai saati sonuna kadar 4 resim. mezun oldukları Fakültenin (mecburi hizmetli olmadıklarını belirten) ikışer nüsha mezuniyet ders notları ve dilekçeleri ile beraber Dekanlığunıza müracaatlan. NOT: Yabancı dil imtihanı 29. kasım. 1974 cuma günü saat 8'de bu imtihanı başaranların bilim dalı imtihanları aynı gün saat 10 da. (Basın: 25379) 9055 TEŞEKK ÜR EVİNİZE GELEN ÖĞRETMEN FOIMO metodu ile evınızöe kenOı kendinıze Esim ve annemiz Vanıae Altuna'mn saira kesesi ameliyatını başan ile sonuçlandıran ve kısa sürede sağiıkü olarak eve dönmesini sağlayan Capa tkinci Cerrahi Kliniği Şefi Sayuı Diyarbakır Üniversitesi Fen Fakültesi Dekaniığından Fakültemizin aşağıda belirtilen bölümlerinde açık bulunan kadrclara hizalarında gösterilen sayıda ve 1750, 1765 sayılı kanun uyarınca Prof. Dr. ALt URAS'A ALMANCAFRANSIZCA MUHASEBESTENOOAKTİLO ö ğ r e n ı p , kendınıze) d a h a iyi bir yarın hazırlayabılirsıniz h e m e n BUGÜN ücretsız izahlı b r o s u r ü m ü z ü isteyınız FONO . me'ttup'a oğretım «urumu haiâskârgaz. cad no 207 osmanbey Dr. Hülya Al'DlN. Dr A. U t NER, Dr. A. ÇELİK, Dr. N. ÖVtJL, Dr. L. EZGlNERe, aynca bakım ve tedavıde emeği geçen servıs hemşıre ve personelıne aıle fertlen olarak şükranlarunızı suna Asıstan Alınacaktır l.=teklilerin girecek'eri yabancı dil ve bilim dalını belirten dılekv,elerine bir adet fotoğraf. öğrenim durumlarıru da kapsajvın bir biyografi ve askerlik durumlsıını belirten belge iliştirerek 9 aralık 1974 tarihme kadar Dekanlığımıza müracadlları duyurulur. MATEMAT1K 2 FİZİK 2 KÎMYA 2 BOTANtK 2 ZOOLOJÎ ' 2 nz. E$i: ZİTS ALTUNA DÎŞ IABÎBİ ORHAN rÜZtîN SAAT: 13 30 19.30 SAMATYA CAD No: 400 TEL: 21 *â « Ofullari: Dr. Atakan ALTUNA Dr Gürkan .\LTUNA Stj. Dr. Nurkan ALTLNA Arajans /9062 Cumhuriyet: »U60 Biz, 1 C. Ziraat Bankası mensupian oiarak yıüardaa ben çıtoruacağı ve Merkes Bankası Kanununa benzeı o laeağı söylenen Wr kanuau, kendı öze) Kanunumuru ve bunun bize getıreceğı söylenen naklan ve maddl olanafeıarı vülar yın bekiemekteyiz. Bize tuç bir maddi menfaat sağlanamadı tkramıyeıenmız kaidınldı mesaj ve prim almıyonu. tazmlnai alanlardan da vend sesıiınce çok cüzi ve Rüıünç oir oara alabtiıyorus. Buna ragmen üst sevıyede» Gazetenızın 24 ekım 1974 tarih li nushasuıın okuyucu mek ü l e ı ve bazı lan 3 Ust derece alıyorlaı Hayat paiıalılıgırun tupiarı sUıununda Vela Lisesı öğrencılennoen Cemalettin Oo çok arttığı ve ber şeyın ateş pahası olduğu bu zamanda T. ğanın okuyabilmek için bir KUnıluş veya bir kişi arayan arw.lt C. Ziraat Bankası onensuplan tubunu okuduk. ıdare icuruıu olarak geçen bayram da yine çoıuk çoluk ay ortasınaa pamuz Konuyla Ugılendi Okul müdürü Ue temasa geçilereK. rasu Kaldık BUtün özeı bankaiar topiu sözieşmeierie ye» öğrencınln okul ve aıle dunı mu ıncelendı ve çocuk 1 Kasım ru <amlar nakiar ikramıye1974 günü Dernek Lokaiine dâier aiırken OU T. C Ziraat vet edildı Bankası mensuplan ne olacaBu yoıdBKi taydalı duyurunuz, ğız daris ne Kadar oyalanacaic ve ezıleceğız? el uzatacagımız nğrenrının ıstiKbalini temin ve vatana heyırıı Genel MüdürıüKte T.C. Zı bir evlât olarak yetışmesım raat Barutası mensuplan ıçın sağlar acaba ne düşünüluyor? Ne verebııecekleı ve ne vermıyeTeşeicJrürlerunızle, saygılancekierdir oıtmeK ısterız mızı tietıruc. Yardınt Severler Dernegi Geneı MUdUrlükten açıklaoKadıkrtv i^ubesı masının temınım rica ederiz. YONKTİM KURULU Adlan ve adresleri sakb Ziraat Bankası mensuplarının istekleri Yardım sağlandı (Basın: 25340) 9051
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear