23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 29 Ekim 1974 /WLANMAK Z0R.İİ7İ ONüMı'iı'N. OfcMANA İNMtĞl, M6YVA VOLl>A kAfc$,lilN& CENÇ gft. PMTPCtRAS İUSI .JEtfiL KAYAlAAA... DAGLAR KRALI Yazan: Edmond About Çeviren: Ali Sirmen Kaçınlan Ucirin gut hastalıgı v&rth. Kızı da o gün ateşliydi. Kuçük çocuk ise solgundu ve solugu sık sıic kesıliyordu. Oysa fici ay sonra hepsl tam anlamryle aağlıklarma kavuşnraj olarak geri döndüler. Elli bin franka bütün bır ailenın saglıgjına kavuşması da pek pahalı sayılrnazdı degıl mi? «Ama açık yüreklıllkle söylemem gcrekir M, dlyordu, Kristodül, dostumuz fidyeyi ödemeyenlere karşı acımasızdır. Bu takdirde onları tıcarî bır icesinlık ve doğrulukla gözünü kırpmadan oldürür! Bu onun, vadesınde 6denraeyen bonolan protesto şeklidir. Ona karşı hayranlıgım ve iki aileyi birleştiren dostluk bağlan ne olursa olsun. Mıstralı iki güzel genç j£izı öldürcnesini asla affedemeyeceğim. On dört yaşında ikizlerdı sözü geçen kızlar. Biıbirlerine öylesine benziyorlardı ki, karşılaştığınızda çift gordügünüzü zannedip, gözlerınizi oguştururdunuz. Üstelik öylesine güzeldiler ki, sanki mermerden yontulmuş kusursuz bırer heykel gibıydüer. Kızcağızlar, Leoandrill iki seçkin delikanlıyla nişanlıydılar. Bir sabah kasabaya ellerındeki malları satmaya giderlerken. Hacı Stavros tarafır.dan kaçınldılar. Dagların Kralı, kızlann snnesine bir mektup yazdı v« kızlan için en geç ay sonunda ddenmek üzere on bin frank fidye isrerîi. Kızların anası. varlıkh bir dul kadındı. Ancak eünde o kadar nakıt para yoktu. Mallarını ipotek edip, para bulmaya çalıştı. Bu da yiızde yirmı faizle dahi o kadar kolay bir is degıldi. Kadıncagız parayı ancak altı haftada toplayabildi. Miktar tamam olunca, paralan katınna yükleyip, Hacı Stavros'un karargâhmın yolunu tuttu. Ama kampın girişine varmadan, bir çınann altında yedı pınann bulundu*u Tayçefe girerken önden giden katır birden durdu. Kadımn bütün ısrarlanna rağmen hayvan bir adım bile afmıyordu. Işte o zaman zavallı ana yolun kenarındaki hendekte kızlarının boyımlan nerdeyse başı yücutt8n ayıracak sekilde Jcesilmis cesetleriyle karşılaştı. Bahttız yavrulannın cesetlerini kendl eliyle katıra yükleyip, Mıstra'ya getirdi. Hiç bır zaman sğlayamadı kadın. Bir süre sonra o da delirdi ve öldü. Biliyorum kuşkusuz Hacı Stavros kızlan öldürdüğüne çok üzülmustür. Sanınm o dul kadını daha zengin sanıyor ve parayı ödemek istemedığini düşünüyordu. Kızlan da örnek olsun diye öldürmü?tü. Şurası da kesindir kı, o günden sonrs Hacı Stavros'u bekletmeye kimse cesaret edemedi, herkes borcunu dakıkası dakikasına ödemeye başladı. «Brutta Carofna» diye haykırdı Giaccomo yuTTirufcurm masaya indirip evde küçük bir yer »arsıntısı yaratırken «Bu alçak benim eüme düçerse. kendisine onbm yurarukhık bir fldye veririm böylelikle görür dünyanın kaç bucsk oldugunu!» Ben. dedi, kilçük Lobster onu tabancs.mm karşısında elli adırn uzakhkta görmeyl çok isterdim dogrusu. Ya sız John dayı? Hftrris, hiç cevap rermedi. ustura gibi keskin bir Amerikan havası tutturmuştu ıshkla. Sayyı değcr B*T Merinay. cKulkklanma lnanamıyonun» dljrordu. «Böyleaine deh»et verici şeyler şu içınde bulundugumuz çağda meydana gelebılir mi? Biliyorum, Kötülerl Yola Getirme Cemiyetinın bu ülkede şubesi yok. Ama değilse, bir iandarma brgütüne de sahıp degil mismiz? Tabii sahibız dedl KristodUl, 50 subay 152 jandarma generali ve 150'si »tlı olmak Uzere 1250 jandarma erinden oluşan bir kuvvetımiz var ki, bu da Hacı Stavros'unkindan sonra en kuvretli birliğıdir ülkenin. Beni asıl ja^ırtan, dedim, tazının adamm bütün yaptıklarına itiraKiz gös yumması. Kızı onunla birlikte kalmıyor. Allah Allah, peki nerede? Bır evde pansiyoner. Atina'da mı? Sız de çok soruyorsunus, nerden b!İByim. Kesin olan bir şey varsa o da ton alacalc olanın iyi bir evlilik yapmış ol»cağrdır. Evet dedi Harris. Calcraft'ın kınnın da kötü bir parti sayılmayacağı söyleniyor. Calcraft kim? Londra cellâdı. Bu sözler Uzerine Kristodül'ün ojlu Dimitrı kulaklanna kadar kızardı. «Ö«ür dilerim ama Mösyo» dedi «Bir ceüat ile bir haydut arasmda büyük fark vardır. Cellatlık meslegi igrençtır. Oysa, haydutluk »eref verici bır şeydır. Biz Atına celladım Palamede kalesinde muhataza altında tutuyoruz. Yoksa halk kendisini linç eder. halbuki kimse Hacı Stavros hakkında kötü düşünmez ve kırallığın en namuslu en erdemli kifileri dahi onun elini nkmaktan onur duyarlar.» Harris tam cevap vermeye hazırlanıyordu ki, dükkâmn zili çalmdı. Evın hizmetçisi yanında «Journal des Modea»un son sayısmdaki gibi gıyinmit on beş on altı yaşlarında bir knl* içerı girdi. Dımıtri hemen fıriadı; Fotini geldi. r*' «« r «Baylar dedi. pastacı. Lütfen baska feylerden konuşalım. Haydutluk hikayeleri genç kız lar içın değilrnr. Kristodül Fotini'yi bize eski siIsh arkadaılanndan Albay Jean'ın kızı olarak tanıttı. Kızcağız Atinalı kızlann ond» dokuzu gibi çirkindi. Parlak dışleri ve güzel saçları vardı yal nızca. Kalm vıicudu Paris korsesi içinde cendereye girmif gibiydi. Ütuye benzeyen ayakları, büyük bir iîkence çekiyor olmahydılar. Onl»r kab» saba pabuçlar içın yaratılmışlardı, Meyer'ın son model ayakkabıları için değil! Yüzü e?ki Yunan yüzlerinden öylesine uzaktı ki, profili yok denebilirdi. Suratı. dalgın bir dadı, çocu£un yüzüne oturmuşçasına ablaktt. Makyaj ve saç tuvaleti bütün kadınlart yakifmaz, ama zavallı Fotini'yi gülünçleştirtnişti. Kızcnğıza bak tığınızda, pazar günü ev sahibesinin dolabından asırdıklarını giymis olan kab» saba sışman bir hizmetçiyle karsı karsıya olduğumuz izlenimi uyanıyordu içınızde. (DEVAM1 VAR) Atatürkçülükte Devlet Sosyal Içerik Prof. Bahrl SAVCI Atatürkçülük kendi yolunu kendine özgü koşullardan çıkarmıştır 1 • Çağdaslaşmanın çıkış noktası ve yöntemi Atatürk ve Atatürkçülük üzerlne, Türkiyede de çok durulmağa başlandı. Bu iyi bir seydir. Türlü yönden yapılacak irdemeler, bize Atatürk gerçeğini, daha bütünü içinde verme yolunu açacaktır. Böylece, Autürk devrünciliğinin, toplumu değişürme sürecınin Düşun özü> ıle, amprık ıwüsmalanaın nıtefeği, gösterdiği çızgı, daha iyi anlafilacaktır. Atatürkçülük, klâsik anlamı v» sıstematiği ile, klâsik öğreüler ala nında olmayabilir. Ama bir özü ve bu özden yansıyan bir uygulaması vardır. Öyle ki, türlü sapmalara karsın, o. gene de bir «Bü tündür, bir ideolojık olgudur. Aşağıda bu olgunun en çok tsr tısılacak bir 8rgü ilmiğini incele Atatürkçülükteki «Düîün örii» nden söz etmiştik. Bu öz, hem felsefesel alanda, hem de sosyal alanda kendini gos terır. Ayrıca sosyal alana yansır. Felsefe alanında bu öz. bilim (Bilim zihniyeti^ layiklik özgürlük olarak belirir. Sosyal alana geiınce burada, Atarürk düşününün örü, iki ilke ile bir dinamikten kurulur. îlkelerden biri •Halkçıhk.tır. emek üzerinde btr sosyal bütünlesme an lamında clmak üzere.. îikelerden obürü de «Devletçilik sosyalcilik.tır: Sosyoekonomik olansksızlıklar ortamında pragmatik bir yol ile bulunan bir kalkınma yön temi ile, tabana emeğı oturtmaktan gelen bir sosyal amacı, bir sos yal içeriği, bir loıyal biçimi (Üslubuı. bir bilim politikasını deyim lemek üzere... Felsefe ve sosyal alandaki bu öz. sıyasaya da yansır: LTlusal irade. ulus egemenlıği. karar ve politikayı demokratik kılmak içın cumhuriyetçilifi kapsamak üzere.. Bütün bu özün dinamiği .de, devrimcUikrir: Yerli asyıcılığın reddi; tekelci kapitaİBt w emperya lizmin Türkiyeye biçtiği yolun reddi; Hakımıyeti şahsıye«ciliğın ve mutlakiyetin reddi; bütün bun ların yerine bilim zihniyetine dayalı bütünlejme modernlejme diğerlerini getirme, devletçe dü7.enlenen ekonomik ilijkiler yolu ile bağımsız bir ekonomi getirme, özgürlükçü ve sınırlı otoriteci bir iktidar getirme anlamında olmak üzere. nayi devrtml gerçeklestıkoe bundan zarar goren ve aync» »anayileşmenin yararlanıcısı olan büyük burjuvadan baskı jdren küçük burjuva da, kendini 'îurtarma hususunda kimı radikal tedbirler ıstemıştır. Içte bu noktada, rasyonal düşünce ve pozıtif bilim ışıgına dayanarak orta sınıflar bır y*ndan kendi yararına sosyal eşıtlıkler saglarken, bır yandan da, emekçi ile büyük burjuvanın ç& tışmajını öniemek üzere, kapıtaüzmden, emekçi yararına ödun ler (Tavizler) kopanlmasına yardım etmiştir. Böylece toplumda bir denge «aglanmıjhr. Bu denee içinde de batılı toplıunlsr sanayilesmelerini geliştirip. tüketim toplumu düzeyine dofru nrmanmaya başlamışlanlır. Kemalizm Batıdaki bu me sürecini görmüştür. Onun için o da modern sanayi uygarlığına ulaşrnayı, geyet dogal olarak isteyecektır, ıstemiştir de. Bunun için Fransız devrimintn yaptıgından belkı de daha geııis olarak bır toplumsal değişme yapmak gerekir. Yalnız bu değişmenm ve sanayi toplumunu yaratacak ekono mik kalkınmanın, özel kojulıar içinde bulunan TUrkiye'deki yolunu yöntemini bulup çıkarma ayn bir süreç ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu süreç, TUrkiye'deki koyul lar gerefi batılı burjuva devriminin kopya edilmiş süreci degildir. Yani tamamiyle bıçımle biçimlenmiş kurulmuş btr btBf^ura smtfımn; aristokrâsi • hanedan • kilise karşısında kendlsi için bzgürlük eşitlik; • mül kiyet güven istemesi ve bunlardan emekçiyı de yararlandıracagı izlenimini vererek, onu da aristokrâsi hanedan kıiıse karşısında kendisine ortak kılması; fakat daha sonralan kendisinden elde ettıji payın büyü tülmeaini iıtayen emekçi T« orta sınıflar ile rasyonalızm ve pocıtivizm ışığı altında ve verılen odünler aavızlerj sayesinde bütünleşmesi süreci i v ınde o uşan bir devrim soz konusu degiidır. Ama toptan degişmeyı verecek bir ıktisadi kalkınmanın ker.di yolunu da bulmak zoru oıtada durmaktadır. Kemalizm bunu bulmalıdır. AtatUrkçüluk, vakıa 1788 Pran sız thtilaltmn siyasal deterlsri ıle felsefı prensıplerine kendini uzak tutmamaktadır. Fakat sanayi devrimi yoluyla kalkınmaya hem girişte hem de bunu geliştirişte 17B9 ortamından çok ayn bir ortam lçinde<ilr. Ba yiizden Atatürkçtilük, kendl :olunu kendine özgü kosuUardan çıkarmak zorundadır. Ve pkar mıstır da.. Konuya bu açıdan bakınca K« malizmin neleri oenimseyemedigı nerey* ne içın gitrnek ı runda kaldıJSı, böylece ortaya nasıl bir kalkınma çıktıjı l gösterilebılir. TARIN: KALKINMA MODELLERİ Azot Sanayii T. A. Ş. Genel Müdürlüğünden Şirketimizin merkez tejkilitı İle Kütahya, Samsun, Elâzığ Fabrıkalarında ve Şırketimizce Gemlik'te kurulmasına başlanan Gubre Testslerınin Inşaat ve Montaj 1|lerınde çahştırılmak üıere: Tecrübeli ve askerligınl yapmıs; Inşaat Y. Mühendis! ve Mühendislerl (Gemllk İçin) Makina Y. Muhendısı ve Mühendisleri, Elektrik Y. Mühendisi ve Mühendisleri, Inşaat, Makina, Elektrık Y. Tekniker veya Teknlkerleri, (GemUk içın) ile Iktisat Fakültesi, Ticar! tlimler Akademisl veya muadıli Yükıek Okullardan meıun askerliğinl yapmıj elemaniar, (Gemlik için) Askerliğıni yapmış lise mezunları (Gemlik İçin) (Daktilo bilmeleri tercih sebebidir.) aranma^Udır. .. .. İstekliler Devlet Perıonel Kanunu hükümlerine göre iıtihdam edileceklerdir. Talıplerin bıyografileri ve 2 adet vesikalık fotojrafları ile birlikte (Izmir Cadrfes: No: 35 Kızılay / Ankara) • dreslnde bulunan Genel Mudürlügümüı Personel MCdürlüğüne şahsen *eya yazılı olarak murccaat «tmeleri gereklldir. (Bajın: 24429) S474 BİR BAKIŞ Şimdi Atatürkçülüğün ilk yarım yüzyılmda, devletçi sosyal içerigine bakalım: ATATÜRKÇÜLÜK, ÇACDAŞLAŞMAYA ÇIKIŞ NOKTASI VE KALKINMAY1 BAŞARMA YÖNTEMt BIILMADA DEVLETÇt • SOSYALCtDtR. Atatürkçülük, daha Kurtulus Savaşı sırasmda ve hele hemen onu izleyen yıllarda Türlayenın çağdaşlaşmasını aranuştır. Turkıye'yi modern sanayi oygarlıgına ve böylece tam bir ekonomik kalkınmaya ulaştırmayı amaç edinmiştir. O tarihlerde modern sanayıe batılı toplumlar daha önceden ulaşmış bulunuyordu. Bu tuplumiar Fransız Devriminden gelen degerler ve bu devrim taıafından kurulan bir duzen lie sanayi uygarlıgına, ulaşmışlaraı Bu değerler siyasal alanda özgürlük eşitlik • mulkiyet güvenliktir. Bunun arkasındar, felsefe alanında da rasyonalizın ve pozinvızm bu tabloya eklene cekur. Düzen ısc, Aristokraöinın ve onun ayrıcalıklarının bulunmadığı, tıcaret ve sanayi ha yatmın gelişmesı ile yeni bır sosyal güç olarak îışkıran kent soyluiann (burjuvarun) ekomık gelışmesıne ortam olan karışmazcı bır liberal demokrası auzenidır. îşte böyle bır değerler demeti, siyasal düzen. ve burjuva sınıfı temelinde bir sosyal yapi içinde batılı toplumlar, «kapıta list öncesi» dönemi kapatıp, «modern kapitalıst ekonomi» çagına geçmişlerdır. Bunun ön cülüğünü; özgürlük • eşitlik mulkiyet güven vadeden burjuva yapmıştır. Bunlardan kendisıne de yarar geleceğini umud eden emekçiler, bu ycnl dinamık gticü desteklemişler dlr. MALKOCOĞLU yazan veçızenrAyhan BAŞOĞLU BANYA LUKA'NIN TOPLARI DİŞt BOND TİFFANY JONES TEDBİRLER GARTH Burjuva. eski sosyal güçler olan anstokrasi}i • hanedanı • kilıse egemenligini taafiyeden sonra küçük burjuva ila karşı laşmıştır. Çünkü eraekçı, '^ptığı desteğin karytlığı olarak, daha fazla istekler ve daha yaygın güven ilerl sürmüştür. Sa DİŞ TABİBİ ORHAN TÜZÜN SAAT: 13.30 19.30 SAMATYA CAD. NO: 400 TEL: î l 75 «8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear